
Evde hızlıca hazırlanıp çıkarken bilgisayarımı da yanıma aldım, eteğimi düzeltip asansöre binerken aceleden dağılmış saçlarıma ilişti gözlerim. Boştaki elimle siyah saçlarımı düzeltirken asansör otoparka gelmişti. Koştur koştur arabaya bindiğimde “Gidebiliriz canım” dedim.
Çağan bana sıcacık bir gülümsemeyle baktı,
“Acele etme demiştim”
“yarım saatimiz kaldı, ancak gideriz” diye söylensem de o hiç acele etmeden bana doğru uzandı. Kemerimi çekip takarken elleri bedenimde kasıtlı olarak oyalanıyordu sanki.
Saçları yüzümü gıdıklarken başını kaldırıp bana baktı, gülümsememek için dişlediğim dudaklarıma.
Sonra yaklaşıp kendi mükemmel biçimli dudaklarını onların üstüne kapattı ve dişlerimden kurtardı. Bana yine hiç acele etmeden tatlı bir öpücük verdiğinde adımı unuttum sandım.
Geri çekildiğinde “Bu konuda acele etmemene şaşırıyorum” dedi. Ona kaşlarımı çatsam da hala gülümsememek için kendimi tutmam gerekiyordu.
“Laf sokmaların bittiyse gidelim Çağan”
Arabayı çalıştırdığında geriye yaslandım, kısa sürede şirkete vardığımızda elimden tuttu. Bir sürü elimize baksam da rahat olmaya karar verdim, yeterince kasmıştım kendimi Çağan konusunda. Birlikte üst kata çıktıp ofise girdik. Çağan kendi odasına giderken ona kısaca gülümseyip minik bir veda ettim, kendi odama girdiğimde Göksu çok geçmeden odanın kapısını çaldı.
“Gel!”
“Günaydın” Göksu tatlı bir gülümsemeyle bana bakıyordu.
“günaydın canım, gelsene”
o içeri girerken ben de bilgisayarımı açıyordum.
“Bir kaç fikir getirdim, bugün boş bir vaktinizde bunları konuşmamız gerekiyor. Öğlen de 2 toplantı ayarlamıştım, biri Çağan beyle olacak. Yeni bir müşteriyle görüşeceğiz”
“tamam, dün yapılan çekimlerin fotoğrafları geldi mi?” Diye sordum.
başını olumlu anlamda sallayıp tabletinden bir dosya açtı ve yanıma geldi, bir sandalye çekip oturduğunda öğle yemeğine kadar çalıştık.
“Akşam sen de geliyorsun değil mi?” Diye sordum.
“Hayır Hazel hanım, akşam bir randevum var” dedi utana sıkıla. Gülümseyip kaşlarımı kaldırdım.
“Kulağa romantik bir randevu gibi geldi”
“Öyle gibi, bilemiyorum.” Sonra kıkırdadı “Size bunları anlatmam profesyonellik dışı mı?” Dediğinde güldüm.
“Saçmalama Göksu, sen benim asistanımdan çok arkadaşım gibi oldun zaten.”
“Siz de öyle, Çağan beyle aranızın düzelmesine çok sevindim. Daha önce söyleme fırsatı bulamamıştım” dedi.
“Teşekkür ederim, daha huzurlu bir iş ortamımızın olduğu kesin en azından”
“Çağan beyi uzun zamandır tanıyorum, bu kadar sıcakkanlı olduğu bir dönem olmamıştı Hazel hanım. İlişkinizin onu çok mutlu ettiği belli” dedi. Yanaklarımın ısındığını hissettim, Çağanla ilgili her şey beni utandırabiliyordu.
“Buna sevindim” dedim. Saate gözüm ilişki 12.30 olmuştu bile. “Yemeğe çıkalım mı? Canım deli gibi kocaman bir hamburger yemek istiyor”
“olur, yakınlarda çok güzel bir yer var. Oraya gidebiliriz” dedi. Başımı salladım. O çantasını almaya giderken ben de kalkıp ceketimi giydim, Çağan’ın odasının önüne gelip tıklattım.
İçeri girdiğimde bilgisayarının başındaydı.
“Çağan?”dedim. Beni gark edince gülümsedi.
“Göksuyla yemeğe gidiyoruz, gelmek ister misin?”
“Siz çıkın sevgilim, benim işim bitmedi. Aç değilim zaten” dedi.
Sevgilim…
Bu adamın tek bir lafı benim dizlerimdeki tüm bağları çözüyordu.
Bunu fark etmiş olacak ki dudaklarının kenarı kıvrıldı.
“Peki” dedim.
Hala orada dikilmeye devam ederken yanıma geldi, tam önümde durdu.
Hafifçe bana doğru eğildiğinde başımı kaldırıp ona baktım.
“Burada dururken dikkatimi dağıtıyorsun”
“Beni hemen kovuyorsun yani?”
güldü.
“Dikkatimi dağıtıyorsun ama”
“Bir şey yapmıyorum ki”
”Burada olman yetiyor, gözlerimi senden alamıyorum” dediğinde ona güldüm.
“Tam bir oyuncusun Çağan, ben yemek yemeye gidiyorum. Sen de arı gibi çalışmaya devam et, belki beni geçersin bir gün” dediğimde bir kahkaha attı.
“belki bir gün güzelim”
Başını eğip boynuma bir öpücük kondurdu, dudaklarını orada tutarken nabzım hızlandı.
Geri çekildiğinde ona gülümseyip arkamı döndüm ve aptal gülümsememle Göksunun yanına gittim.
Birlikte çıkıp dediği yerde yemek yedik, hala öğle saatinde olduğumuz için Çağan’a da paket yaptırdım ve odasına bıraktım.
“çok iyiydi, gelmediğine pişman olmaman için sana da aldım sevgilim” dedim son kelimemi bastıra bastıra.
“Hımm, çok düşüncelisin. Ya da sadece beni oyalamaya çalışıyorsun, bana yetişmek için”
“Geceleri sen yanımda uyurken ben çalışıyorum Çağan, istesen de bana yetişemezsin”
odasından çıkıp kendi odama girdiğim zaman kıkır kıkır gülüyordum.
Çıkış saatinde arabama binip eve giderken Bahar’ı aradım.
“Naber bebeğim?” Dedim.
“İyiyim, sen?” Onun da arabada olduğunu anlayacağım şekilde korna sesleri geliyordu.
“iyiyim ben de eve gidiyorum, akşam bir lansmana gideceğim. Ona yetişmeye çalışıyorum”
“Ben de trafikte kaldım, Boraya gidiyordum. Yarın işin yoksa bana gelsene, beraber baş başa vakit geçirelim. Bende kalırız” dedi. Ben de onu tam da buna ihtiyaç duyduğumdan aramıştım zaten, arkadaşımla vakit geçirmeyi özlemiştim.
“O kadar iyi olur ki, aklımı okudun”
“Oh çok sevindim, o zaman yarın akşam bendesin”
“Tamam canım, haberleşiriz.” Eve girerken telefonu kulağımdan çektim.
Hızlı bir duşun ardından siyah uzun yırtmaçlı elbisemi çıkardım, derin bir göğüs dekoltesi ve belinde kemer gibi duran altın renk bir tokası vardı. Yeterince şıktı ve ödül gecesi için de yeterliydi. Siyah ayakkabılarımı giyerken saçlarımı düzleştirdim. Makyajımı yaparken Çağan 10 dakikaya aşağıda olacağına dair bir mesaj atmıştı, bu yüzden acele ediyordum.
Dudaklarıma kırmızı rujumu sürdükten sonra hazırdım, zaman kaybetmeden çıktım. Çağan çoktan gelmişti, arabanın dışında kalçasını kapıya yaslamış bekliyordu. Beni gördüğünde bacaklarımın karıncalanmasına sebep olacak şekilde süzdü, gözlerinde karnımdaki kelebekleri harekete geçiren bir arzu görmek aynı şeyi hiseetmeme sebep oldu.
yanına ulaştığımda beni belimden yakalayıp kendi bedenine yasladı. “Çok güzel görünüyorsun”
bu bana gittiğimiz ilk davetteki halini hatırlattı.
“Teşekkür ederim” dudaklarına uzanıp öptüğümde belimdeki eli sıkılaştı, vücudundan yayılan koku beni sarhoş edecek kadar etkileyiciydi. Ona kesinlikle bağımlı olmuştum…
Alt dudağımı hafifçe dişlediğinde karnıma kramplar girdi, geceyi es geçip onunla eve girme fikri aklımın yaramaz kısımlarında dolaşıyordu.
Nihayet beni bıraktığında kapıyı açıp binmem için bekledi, elbiseme dikkat edip bindikten sonra o da dolaşıp koltuğuna oturdu.
“Çok kalmayalım, bir görünsek yeter zaten” dedi.
“Bence de, yorgunum zaten.” Dedim.
Çok geçmeden davetin olduğu yere geldik, Çağan yine kapımı açıp elini uzattı. Gülümseyerek elini tuttuğumda birlikte kapıdan girdik. Basit bir ödül gecesine göre fazlasıyla kalabalıktı, Çağan’ın elimi tutan elini daha sıkı kavradım.
Bizim için ayrılan masaya oturduğumuzda şirketten bir kaç kişiyle selamlaştık, bizden çok tutuştuğumuz ellerimize bakıp fısıldaşmaları beni güldürdü. Böyle şeylere takılmamayı öğrenmiştim, Çağan sayesinde. Şu an sadece şaşkınlıkları komik geliyordu nasıl olsa yarın unutulacaktı.
“İnsanlar şaşırmış görünüyor” dedim Çağan’a imalı bir bakış atarken. Özellikle de iki masa ilerimizdeki kadınlardan bir kaçının bana bakıp fısıldaştıklarını görmek bu teorimi doğrulamıştı.
“Olabilir, yanımda senin kadar güzel bir kadın görmek onları kıskandırmış olabilir”
“Hmm, geçiştiriyorsun gibi geldi”
güldü.
“Genelde yanımda kimseyi görmeye alışkın değiller, bazışarı arkadaşım. Sormaya çekindiklerine eminim ama düşündükleri bu” dedi gözleriyle az önce benim baktığım masayı işaret ederken.
“Umarım alışırlar”
“Bundan sonra yanımda her zaman seni görecekleri için bu zor olmasa gerek” dedi. Onun her cümlesinin bir şekide beni rahatlatıyor olması öyle hoşuma gidiyordu ki, Çağan aklımda asla bie şüphe bırakmamayı kendine görev edinmiş gibiydi.
“Bunun gerçekten yürümesini istiyorum” dediğinde ona döndüm.
“Yürüyor bile, ikimiz için de” dedim. Bana uzanıp dudağımın kenarına minik, anlamlı bir öpücük bıraktı.
Sonra odağımızı verilen ödüllere verdik. Eli hala benim kucağımdaydı ve vücudum onunkine bir yapboz parçası gibi oturuyordu.
Şirket ödül aldığında patronumuzun konuşmasını alkışlarken gözüm ileride bir adama takıldı, daha doğrusu ensemdeki tüyleri diken diken eden rahatsız edici his beni ele geçirdiğinde istemsizce gözlerimi masalar arasında dolaştırırken onu gördüm. Kaşlarım aynı hızla çatıldı, bu herifin burada ne işi vardı?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |