
Tüm bedenim gerilmişti, Çağan’ın belimi tutan eli sıkılaştığında derin bir nefes aldım. Bu herifin burada ne işi vardı ki? Beni görmüş müydü diye düşünmeden edemedim, bilerek mi burdaydı ya da?
Adamı görünce bile midemin bulanması iyiye işaret değildi, birinden bu denli nefret ettiğimi hatırlamıyordum. Eski iş yerimden çıkmama sebep olan pislik karşı masamızda birine kahkahalarla gülüyordu, sırıtan yüzüne tekme geçirsem ne güzel olurdu…
Gözlerimi üstünden zar zor çekip yanımdaki adama çevirdim, içim biraz yumuşadı. Onun bana bakan gözleri endişeyle kısılmıştı.
“İyi misin güzelim?”
“Evet, birini gördüm de” dedim. Terleyen ellerimi elbiseme silmeye çalışırken vücudunu bana döndürdü.
“Bir arkadaşın mı? Gidip selam verelim istersen” dediğinde onun bu tatlılığı içimdeki huzursuzluğu söküp aldı.
“Arkadaşım değil, nefret ettiğim biri o yüzden boşver. Gecemizi mahvetmek istemiyorum”
“Seni bu kadar huzursuz eden kim?” Dediğinde kaşları çatılmıştı. Beni kendine çekip bedenimi onunkine yasladığında aklımdakiler uçup gitti.
Uzanıp dudaklarına minik bir öpücük bıraktım.
“Daha önce bahsettiğin eski iş yerimdeki aptal herif, bir önemi yok. Görünce huzursuz oldum o kadar” diye açıkladım. Gözleri etrafımızdaki masaları taradığında çenesi kasıldı, sinirlendiğini anlamıştım ama şu an benim içimdeki öfkenin yanında onunki hiç kalırdı. Bu yüzden elini tutup bana bakmasını sağladım.
“Hadi gidip içki alalım” diye konuyu değiştirdim.
Başını salladı ve beraber ters istikametteki bara ilerledik. Birer içki alırken yeniden normal sohbetimize dönmüştük ki yanımıza gelen biri lafımızı kesti.
“Hazel, seni burada görmek ne hoş” sesi duymamla tüylerimin diken diken olması bir oldu. Çağan kim olduğunu anlamadığından dümdüz elindeki içkiyi yudumluyordu.
Arkamı döndüğümde karşımda Soneri gördüm. Yüzünde iğrenç bir sırıtışla bana bakıyordu
“Aynı fikirde değiliz Soner” dedim umursamazca. Çağan tavrımdaki değişikliği görmüş olacak ki dikkatle bizd döndü ve Soneri baştan aşağı süzdü.
Soner ona elini uzattı.
“Soner ben, Hazelin eski bir arkadaşıyım” dedi. Çağan Soner’in uzattığı eline bir süre baktıktan sonra ifadesiz yüzünü ona çevirdi.
Soner hiç bozuntuya vermeden konuşmaya devam etti.
“Bizim eski şirketten birileri daha buralarda, selam vermek istersin diye söylüyorum. Malum kaçarcasına gittiğin için kimseyle vedalaşamamıştın”
Bu adamı öldürecektim.
“Kes sesini Soner, ne anlatıyorsun?” Sinirlerim öyle bozulmuştu ki yüzümü sabit tutamıyordum bile, bu adamdaki iğrençliği nasıl daha öncesinde görmemiştim ki…
“Siz onun yeni sevgilisi misiniz? Ya da yeni avı mı demeliyim ha Hazel? Yeni patronun mu?”
Yemin ederim bu adamı öldürecektim. “Soner siktir git” diye tısladım. Çağan bir adım ona doğru atarken koluna yapıştım, burada bir rezillik çıkamazdı.
“Ne diyorsun sen lan?” Çağan’ın öfkeli sesi kalbimi bir an korkuyla attırsa da onun bu tarz bir saçmalığın içine düşmesini istemediğimden boştaki elini yakaladım ve telkin edici bir şekilde sıktım. Soner hiç oralı olmadı ve yaslandığı bas masasında kollarını kavuşturup dikilmeye devam etti. Adamdaki utanmazlık beni her defasında şaşırtmaya yetiyordu, yalanına kendi bile inanmıştı!
“Çağan hadi gidelim, bununla uğraşmaya değmez”
“Bekle bir dakika hayatım” dedi ve tekrar Sonere dönüp “derdi ne lan senin? Sen Hazele hakaret edebileceğini mi sanıyorsun?”. Gözlerim dolmaya başladı, bu herifin huzurumu kaçırmadığı aylara resmen şükredecektim. O sırada Pelin hanım yanımıza geldi, patronumuzun eşiydi. Dünya tatlısı bir kadındı ve yine dünya tatlısı bir ses tonuyla “Çocuklar nasılsınız?” Dedi. Çağan elimi daha sıkı tutarken yüzünü Pelin hanıma çevirdi. Gülümseyerek hiçbir şey olmamış gibi “Teşekkürler pelin hanım, çok şıksınız” dedi.
“Ay Çağan, yüz kere dedim bana şöyle hanım falan deme diye. Annen duysa gülmekten ölür” dediğinde anlamadan bakakaldım. Bana döndü “Annesiyle çocukluk arkadaşıyız, Çağan’ın şirkette çalışmaya başladığını tesadüf eseri öğrendiğimde yüzümün halini görecektin.” Dedi. Gerginliğimi atmaya çalışırken güldüm.
Soner Pelin hanıma gülümseyerek kendini tanıttı, kendi işinden ve şirketten bahsederken Çağan’a gülümsemeye çalıştım.
“Annenle patronlarımızın önceden arkadaş olduğunu niye söylemedin?”
“Ben de bilmiyordum ki, şirlete girdikten sonra öğrendim. Zaten başvururken bile annemin haberi yoktu, olsa torpilli olurdum” diye göz kırptı.
“Şimdi hiç değilsin yani?” Dedim gülerek.
“Kendimi yeterince kanıtladığımı düşünüyorum” dedi o da sıcacık bir gülümsemeyle.
“Sonunda gönlünü çalan birini bulmuşsun Çağan, hem de bu kadar çalışkan bir kadını.” Dediğinde yanaklarımın kızardığını hissettim.
“Çok naziksiniz Pelin hanım” diyebildim.
Çağan dosdoğru Sonere bakarak sırıttı.
“O benim gönlümü çok kolay çaldı ama benim onunkini çalmam o kadar kolay olmadı, hatta peşinden koştum diyebiliriz, malum Hazel birinin peşinden koşacak bir kadın değil” son cümlesinde tamamen Sonere bakarak konuşsa da Pelin hanım onu ilgiyle dinledi.“sadece işe odaklı olduğu için bayağı bir çabalamam gerekti. Ama sonunda ikna ettiğim için mutluyum” sonra bana dönüp gülümsedi, bu içten içe Soner’e verdiği basit bir alt metindi. Ne yaptığını bildiğini söyleme şekliydi, bana attığı iftiranın farkında oluşunun. Soner’in yüzünün adım adım kızardığını gördükçe keyiflendim.
“Biz de Okanla iş arkadaşıydık, biraz uğraşmadan sonra her şey düzenindeydi. Hala da öyleyiz, hem iş hem hayat arkadaşıyız” dedi gülümseyerek.
“Doğru insanla her şey düzene oturuyor gerçekten” dedim Çağan’ın gözlerine bakarken. Ela gözleri benimkilerle buluştuğunda için mutlulukla doldu, onun yanında tamamen kendim olabiliyordum. Asla kendimi açıklamama gerek olmuyordu ve desteği en büyük şansımdı.
Pelin hanım işle ilgili bir şeyler sorduğunda Soner araya girdi.
“İzninizle ben arkadaşlarımın yanına döneyim, iyi geceler Hazel” dedi. Ses tonundaki iğnelemeye göz devirmemek için kendimi tutsam da yanımızdan kaçarcasına uzaklaşmasını asla unutmayacaktım. Buradan istediğini alamamıştı, asla da alamazdı. Ondan kurtulduğumuz için gülümsedim.
Çağan ve Pelin hanım sohbete devam ederken kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Pislik herif yaptığı yetmemiş gibi bir de söylediği yalana tamamen inanmıştı, bunu devam ettiriyordu. Bir daha karşılaşmamak için dua ettim, yoksa kendime hakim olamayabilirdim.
Pelin hanım yanımızdan ayrılınca Çağan’a döndüm.
“Kusura bakma gerçekten, böyle bir patavatsızlık yapacağını tahmin etmeliydim” dedim.
“Saçmalama Hazel, seninle ne ilgisi var? Adam kendini öldürtmek için üstün bir çaba gösterdi. Pelin hanım gelmese kendimi tutamayacaktım” kaşları yeniden çatılmıştı.
“Boşver, cidden uğraşmaya değecek olsa emin ol yakasını bırakmaz onunla sonuna kadar uğraşırdım. Ama pislik yapıp bundan sıyrıldı” dedim.
Uzanıp alnıma bir öpücük kondurdu “yorulduysan gidelim mi?” Başımı salladım, ayaklarım topuklular yüzünden feci ağrıyordu. Birlikte mekandan çıkıp arabaya binene kadar konuşmadık. Çağan arabayı benim evime sürerken de sessizdik, hala o olayı düşünüp düşünmediğini merak etsem de sessiz kaldım. Benim aklım tamamen ordaydı, insanların kötülüğünü bazen algılayamıyordum.
Adam hırsından ölecekti resmen, bunu da bir galibiyet meselesi haline getirmişti ve sonuna kadar da uğraşıyordu. Ona bu kozu vermediğimiz için mutluydum, sonunda defolup gitmişti.
Kafamı bu düşüncelerden dağıtmak için müzik açtım.
“Yarın Baharla kalacağız sanırım” dedim.
“Bir sorun yok değil mi?” Dediğinde güldüm.
“Hayır, başbaşa vakit geçirmek istedik o kadar, normalde aynı anda ikimizin de sevgilisi olmadığından nasıl birbirimize zaman ayıracağımızı anlamıyoruz” diye itiraf ettim. Çağan ufak bir kahkaha attı.
“Ne gülüyorsun? Sizin Borayla hep aynı anda mı sevgilileriniz vardı? Ya da ne kadar süreyle oldu?” Diye sorduğumda Çağan bana dönüp tek kaşını kaldırdı.
“Hayatım ne sorduğunu anlıyorum, bence bu konulara girmeye gerek yok”
“Ne o? Çekineceğin bir sayı mı?” Diye üstüne gittim, umurumda olduğundan falan değildi. Onunla uğraşmayı seviyordum.
“Hazelciğim, bebeğim. Sen sorarsan ben de soracağım ve öğrenmek istemiyorum” dediğinde gülmeye başladım.
“Kıskanç mıyız yani?”
“Fazlasıyla”
“Tamam tamam sustum”
Hala gülüyordum, o da gözlerini devirip arabayı evimin otoparkına bıraktı. Eve çıktığımızda yorgunluktan ölecektim.
“Ben duş alacağım, sen uyumak istersen bekleme” dedim.
Bana gülümsedi “beklerim”
Hızlıca duş aldıktan sonra vücudumu kremledim ve çıktım. Çağan yatağa altında sadece eşofmanıyla uzanmış bilgisayarından bir şeylere bakıyordu. Çıplak göğsü dudağımın kenarını dişlememe sebep oldu.
Beni görünce bilgisayarı kapatıp tüm odağını bana çevirdi.
“Böyle izleyecek misin?” Dedim gülerek. Çekmeceden temiz pijama ve çamaşırlar aldım. O da tüm hareketlerimi izledi.
“Bunu kaçıramazdım”
Havluyu atıp giyinirken gözlerimi ondan ayırmadım, beni her gördüğünde ilk defa görmüş gibi bakmasına bayılıyordum. İlk tanıştığımızda yüzünden hiçbir şey okunmayan adam şu an açık bir kitap gibiydi ve sadece bana böyle oluşu kendimi çok güzel hissetmeme sebep oluyordu.
Siyah dantelli çamaşırlarımı giyerken beni izledi.
“Bunu daha ne kadar yavaş yapabilirsin?”
“Gayet normal bir hızdayım, ayrıca acelemiz yok”
“Bence var” beni kendine çektiğinde üstüne düştüm. Dudaklarıma yapıştı ve kokusuyla dolan yatağıma girerken gülümsedim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |