27. Bölüm
Sude / Buz ve Çiçek / 26. Bölüm

26. Bölüm

Sude
sudesi

Şirkette soluksuz geçen 2 hafta sonunda yeni bir proje teslim etmiştik ve Çağan da ben de yorgunluktan iş dışında hiçbir şey yapamaz haldeydik, evime giderken tek düşündüğüm uyumaktı.

Kendi başıma kalmayı biraz da olsun özlediğim için bu gece evde bir film açıp tv karşısında uyuyakalmayı planlıyordum, sabah yine erkenden gidip kalan projeleri konuşmamız gerekiyordu.

Anahtarla içeri girdiğimde ışıkları açtım ve doğrudan üstümü değiştirip kendime koca bir tabak makarna yaptım, televizyonun karşısına geçtiğim sırada kapı çaldı. Kimseyi beklemediğim için biraz şaşırarak kapıya gitsem de gelenin Bahar olduğunu görünce gülümsedim.

“Hoş geldin bebeğim, haber vermedin” dedim içeri girmesini izlerken.

“Aradım ama şarjın bitti sanırım senin, ben de Çağan’dan evde olduğunu öğrenince geleyim dedim. Rahatsız mı ettim yoksa” dedi kıvırcık saçlarını tek eliyle toplarken.

“Saçmalama, boş boş film izleyecektim zaten gel” dedim. Tek başıma takılma işi yalan olmuşsa da Bahar her zaman modumu yükselten tek kişiydi. Ona hiçbir zaman hayır diyemezdim.

“Aç mısın?” Dedim kapıyı kapatıp.

“Kurt gibi, gelirken şarap aldım” dedi şişeyi gösterirken.

“Makarna var, koy kendine ben film açacağım” dedim. O burada zaten kendi evinde gibi olduğu için çoktan mutfakta tabakları karıştırmaya başlamıştı.

Salondaki koltuğumda yan yana oturup kucağımızda tabaklarımızla film izlerken ona davette olan olayı anlattım.

“Şerefsize bak ya! Hiç utanma da yok bu herifte Hazel her seferinde şok ediyor beni.”

“Sorma, neyse ki Çağan fazlasıyla olgun biri. Asla konusunu bile açmadı”

“Bir zahmet, o pisliğin yüzünden haftalarca Çağan’dan kaçmıştın. Asla değmezdi bak gördün mü?” Dedi.

“Öyle ama insan korkuyor işte, sorun çıkmadığı için rahatladım”

“Çıkmaz bebeğim bırak şu kontrol manyaklığını da bir şeylerin tadını çıkar, aynı sektördesiniz olur böyle şeyler” haklıydı da, Bahar’ın mantıklı konuşmasından nefret ediyordum.

“Bu aralar Bora bana biraz uzak” dediğinde şaşkınlıkla ona döndüm.

“Nasıl uzak?”

“Bilmiyorum sanki aynı evdeyken eskisi kadar ilgili değil gibi geliyor, ne bileyim belki de kuruntu yapıyorumdur Hazel. Alışık değilim ki” dedi. Bahar için bu ilişki fazlasıyla yeniydi, hayatına giren erkeklerin ona yaşattığı saçmalıklardan sonra gözlerinde korkuyu görebiliyordum.

“Bir sorun olsa konuşacağından eminim, Bora öyle biri değil”

“Belki de kuruntu yapıyorum bilmiyorum ki” kadehinden bir yudum aldı “bilmiyorum”

Onun bu hali bir an canımı sıktı, buna karışmak istemesem de çaktırmadan Çağan’a sormayı aklıma not ettim.

“Boşver hadi, sıkma canını. Sorun varsa da çözersiniz, işte çok yoruluyor bile olabilir. İki haftadır Çağan’ı iş dışında görmedim bile!” Dedim onu rahatlatmaya çalışarak. Başını sallayıp Tv’ye döndü ve konuyu anlayacağım şekilde kapattı.

Telefonumun titrediğini hissettiğimde ekrana baktım. Çağan mesaj atmıştı.

“Seni özledim, Bahar geldi mi?”

Hızlıca cevap yazdım.

“Geldi aşkım, film izliyoruz.”

Onunla konuşurken yüzümdeki aptal sırıtmayı hala silemiyordum, aptal aşıklara dönmüştüm.

Baharla film bittikten sonra mutfağı topladık, o misafir odasına ben de kendi odama uyumaya gittiğimde anlattıkları aklıma takılmıştı. Çağan’a bunu kesinlikle soracaktım, Bahar’ın hali hiç hoşuma gitmemişti.

 

Sabah Bahar’ı iş yerine bıraktıktan sonra kahve alıp ofise geçtim, Çağan’ın kapısını tıklatıp içeri girdiğimde yeni gelmiş olacak ki ceketini çıkarıyordu.

“Günaydın güzelim” dedi beni görünce. “Günaydın, kahve aldım” önüne bıraktığım kahveyi hemen alıp bir yudum içti.

“Gel şu toplantıya çalışalım, bugün geçen hafta görüştüğümüz şirket tekrar bir toplantı ayarlamış. Onlarla da görüşeceğiz öğlen” dedi.

“Çantamı bırakıp geliyorum” odama geçip çantamı bıraktım ve bilgisayarımla bitlikte geri döndüm. Masaya oturduğumuzda Çağan dosyaları açıyordu.

Ben de kendi bilgisayarımı açarken sandalyemi altından tutup beni daha yakınına çekti, ona döndüğümde yüzlerimiz arasında santimler vardı. Dudaklarıma çabucak bir öpücük kondurdu “Günaydın öpücüğü es mi geçiliyor artık?”

Kıkırdadım, dudaklarına tekrar uzanıp öptüm. “Oldu mu?”

“Oldu”

“İyi o zaman hadi, kovulmadan şu toplantıya çalışalım”

 

Öğle yemeğini Göksuyla klasik salatacımızda yaparken Çağan ofiste sunumun üstünden geçiyordu. Bu yüzden acele edip yemeklerimizi hızlıca bitirdik “öğlen toplantıya sen de katıl Göksu, kalabalık olacak zaten. Projeyi biz alırsak senin de ön bilgin olsun” dedim. Yüzü anında aydınlandı “olur, teşekkür ederim Hazel hanım”

Gülümsedim, çok çalışkan bir kızdı ve eminim çok iyi yerlere gelecekti bu yüzden ona elimden geldiğince fırsat vermeye çalışıyordum.

Ofise dönüp birlikte toplantı odasına geçtik, herkes geldiğinde Çağan da yanıma oturmuştu.

Bu müşterilerle ikinci toplantımızdı, ilkinde projeyi kesinlikle bizim şirketin aldığını düşünsek de bir firmayla daha görüşmek için süre istemişlerdi ve bugün ikinci toplantıyı alıyorduk. Umarım daha fazla uzamazdı çünkü bu global bir şirketle yapacağımız en büyük anlaşmaydı, Çağan’ın da benim için de önemi büyüktü. Bir teknoloji markasıydı ve kesinlikle sektörde bir devdi, proje de bir o kadar büyük olacaktı.

Çağanla birlikte bizden istedikleri mini bir kampanya sunumunu hazırlamıştık ve ortak bir şekilde bu sunumu gerçekleştirdik.

Firma sahibi Berna hanım ve müdürleri sunumu dinlerken kendi aralarında bir süre konuştular, sonrasında “Sizin kreatif yönünüzü kesinlikle kaçırmak istemiyoruz ama bildiğiniz gibi proje çok büyük ve bu reklamlara fazlaca yatırım bütçesi ayırdık bu yüzden tek bir reklam şirketinin yeterli olmayacağı konusunda hemfikiriz. Çünkü proje hem dijital hem de geleneksel mecraya hitap ediyor. Seçtiğimiz bir başka şirketle ortak olarak bunu yürütmenizi istiyoruz, onlar projenin dijital kısmıyla ilgilenirken sizin de kreatif hikaye anlatımı konusuyla ilgilenmenizi istiyoruz.”

Patronumuz bir an tereddüt etti, “Genellikle başka firmalarla ortak çalışma sunmuyoruz ama bunun reklam kampanyanız için en iyisi olacağını düşünüyorsanız birlikte yürütebiliriz. Bu proje bizim şirketimiz için son derece önemli” dedi gülümseyerek. Berna hanım da gülümsedi, “Bunu duymak çok güzel, o zaman anlaştık diyebilir miyiz?”

“Tabii ki, çalışacağımız diğer firmayla da bir toplantı ayarlayalım dilerseniz. Süreci konuşur planlarız”

“Evet, onlara kararımızı buraya gelmeden bildirmiştik zaten. Yeni bir şirket ama sahibini çok yakından tanıdığım için gözünüz kapalı güvenebilirsiniz, harikalar yaratacağınıza eminim” dedi. Sonra Çağan ve benimle de el sıkıştı ve toplantı odasından memnun bir şekilde ayrıldı. Patronumuz bize dönüp “Umarım anlaşabileceğimiz birilerini gönderirler, biraz zorlu bir süreç olacak ama eminim altından kalkarsınız. Tamamen bu proje için kendinize bir ekip kurun şimdiden, ne kadar çabuk işi teslim edersek o kadar iyi” dedi.

Biraz daha kendi aramızda konuştuktan sonra herkes dağıldı, Göksuyla odama girerken “Sen de benimle çalış Göksu, şimdilik diğer işleri biraz yavaşlatalım. Ekibe seni dahil ediyorum uygunsa?”

Gülümsedi ve başını hızlıca olumlu anlamda salladı “çok isterim”

Birlikte firmanın arayışına uygun fikirler üretmeye çalıştık, en az 2 aylık bir projeydi ve sözleşmeli olduğumuz diğer şirketlerle buna zaman ayırmak için bir planlama yapmam gerekiyordu. Her şey planı olmazsa strese gireceğimden emindim, akşama kadar çalıştıktan sonra çıkış saatinde kapım tıklatıldı. Çağan içeri girdiğinde bilgisayarımı kapatıyordum “Çıkalım mı? Seni yemeğe götüreyim” dedi.

“Olur, kurt gibi açım zaten” dedim. Ceketimi giyerken yanıma geldi, saçlarımı tek eliyle ceketime sıkışan yerlerden çıkarırken onu izledim. Yakışıklı yüzünden yorgunluk aksa da gülümsemesine eksik etmiyordu, onun bu haline her seferinde hayran kalıyordum.

Birlikte el ele şirketten çıktıktan sonra yakınlarda bir restoranda yemek yedik, sonra onun evine geçtik.

“Burada kıyafetlerimi bırakma konusunda hemfikiri, her seferinde kendimi bakımsız hissediyorum.” Üstümdeki bol tişörte bakıp gözlerimi devirdim, Çağan duştan yeni çıkmıştı. Saçlarından akan sular omzundan göğsüne doğru bir yol izliyordu ve elimde olmadan gözlerimle o yolu takip ettim.

“Benim şikayetim yok, sonsuza kadar tişörtlerimi giyip mükemmel kokutabilirsin” karnım tatlı bir şekilde kasıldı, onun her iltifatına aynı tepkiyi veriyordu vücudum. Yanaklarım ısınırken gülümsedim “o zaman eşyalarımı bırakmıyorum?” Tek kaşımı kaldırdım.

Çağan yanıma gelip kendinş yatağa attı, saçından sıçrayan sular yüzümü ıslattı.

“Hayır bırakıyorsun, sürekli eşyalarımı almam gerekiyor diyip kendi evine kaçamayacağından için başka bahane bulman gerekecek”

“Kaçmıyorum, evimi özleyemez miyim?”

Yatağa girerken kıkırdıyordum.

“Özleyebilirsiniz Hazel hanım, sizinle evinizin arasına girdiğim için kusura bakmayın. İlişkimizi işle sınırlayacağımı unutmuşum, bir sonraki toplantıda görüşürüz”

Muzip sesi içinden onun yüzündeki her noktayı öpme hissi yarattı, kucağına oturduğumda ellerini kalçalarıma koydu.

“Bu dediğine seni pişman ederim bak”

“Eminim edersin” bacağımdaki eli minik daireler çizerken ela gözleri benimkilere kilitlenmişti, ona baktığımda nasıl daha önce onu göremediğimi düşünmeden edemedim.

 

 

Sabah şirkete geldiğimizde birlikte asansöre yürüdük, Çağan bana çapkın bir bakış attı.

“Ne?” Diye sordum gülerek.

“Bugün fazla güzel olmuşsun”

“Öyle mi?”

“Öyle” dedi nefesini hafifçe verirken, göğsü hızla inip kalktığında içten içe gururum okşandı. Onu etkilediğimi görmek beni de etkiliyordu, bakışlarımı ondan çekebildiğimde asansöre bindim. Çağan yanımda durdu, kapı tam kapanacağı sırada biri elini uzattı.

Kapı tekrar açıldığında gördüğüm yüz bir an donup kalmama sebep oldu.

“Soner?”

Bölüm : 06.04.2025 21:17 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...