Geçirdiğim 2 gün tam anlamıyla mükemmeldi! Buradaki vaktimi uzatmayı defalarca düşünsem de yapacağım bir şey kalmamıştı, sabah uçağım vardı. Yine çok hızlı bir şekilde uçak bileti aldığımdam bu bana pahalıya patlamıştı, en azından boş yer bulabiliyor ve otel ayarlayabiliyordum. Buna şükretmek gerekiyordu…
Bilgisayarımdan sayfalarca yazdığım son bölümü okurken telefonuma gelen mesajı açtım.
Adını gördüğümde kalbimde bir tekleme olması sinir bozucuydu, bundan nefret ediyordum. İki gün ondan uzak kalmak da bunun geçmesine yardımdı olmamıştı anlaşılan.
“İyi misin?” Yazmıştı. Okurken onun sesinin kulaklarımda yankılandığını duyabiliyordum, kontrolcü edasının.
“Evet, fazlasıyla” yazıp gönderdim. Sonra son kelimeyi yazdığıma pişman oldum, neden abartıyordum ki sahi?
“Senin için de uygunsa yarın sabah buraya gelmen gerekecek” yazdı. Ekrandan çıkmamıştım bu yüzden anında gördüm.
Ne kadar kibardı öyle, istediği şeyi yapacağımı bildiğinden emin değildim.
“Yarın sabah Floridaya gidecektim” şu mesajı 2 saat önce atmış olsa ne olurdu sanki, param yanmamalıydı! O bilete bir servet harcamıştım!
Çok geçmeden telefonum çalmaya başladı.
Beklemeden açtığımda onun tok sesi kulaklarıma doldu, adamın sesini özlediğimi fark etmek sinirlerimi tepeme çıkarmaya yetti.
“Bakıyorum” dedim bilgisayardan bilet ekranına bakarken. Açığa alma hakkı vardı en azından.
“Evet” dedim o beni beklerken.
“Tamam, iptal et. Seni sabah alacağım, sonra da istediğin yere gitmen için sana yeni bilet alırız. Planın 1 gece aksayacak, ona yapabileceğim bir şey yok maalesef”
“Damien, keşke bir iki gün önceden haber verseydin. Otel rezervasyonum da yanacak” sinirle ofladım. “Arayıp geç giriş yapacağımı söyleyeyim. Sonra ararım seni”
Beklemeden telefonu kapattım. Adam başıma sadece iş açıyordu, ama bunu ben istemiştim. Planının aniden belli olduğunu anlayacak kadar onu tanıyordum, beni en azındam bu şekilde zor duruma sokmayı tercih etmezdi.
Oteli aradım, neyse ki inanılmaz tatlı bir kadın girişimi bir sonraki güne aldı ve 1 gün uzatmış oldum tatili.
Tekrar Damien’ı aradığımda bilgisayardan hala yazmaya devam ediyordum.
“Tamam, sabah 10 gibi orada olurum.”
“Gelmene gerek yok, ben zaten gelirim Damien”
“Geleceğini biliyorum Nora, sürekli seni ayağıma çağırıyor gibi olmak beni rahatsız ediyor.”
“Öyle olmuyorsun, neyse. Ne daveti bu?”
“Bizim şirketin, daha doğrusu amcamın şirketinin bir kampanya kutlaması var. Oraya gitmemiz gerekiyor. Maalesef kız kardeşim sana bayılmış”
Gülmeye başladım. “Bu da ne demek şimdi?”
“Mutlaka seni görmelerini istediğini amcama söylemiş, senin tatilde olduğunu söyledim ama amcam biraz laftan anlamayan bir adamdır”
“Bir de amcanla mı tanışmam gerekiyor Damien, ciddi misin?!”
“En başından beri amacım zaten onları inandırmaktı Nora, neyse. Tanışmayacaksın zaten, seni görse yeter. Çok cana yakın bir tip olmadığından selamlaşmak bile zorunda değilsin” dedi. Amcasından haz etmediğini anladım, ama yine de en başından beri bunun için demesi beni meraklandırdı.
“Dur biraz, ne demek onları inandırmak için?”
“Geldiğinde konuşuruz, şimdi uyu”
Telefonu kulağından uzaklaştırıp saate baktığını hayal edebileceğim kadar bir süre durakladı.
“Olabilir, gezmekten yorulmuşsundur diye düşündüm”
“Senin sıkıcı dünyanda bu senin yatma saatin olduğundan böyle demişsin gibi geliyor.”
Güldüğünü işittiğimde yüzümde bir gülümseme oluştu.
“Bunu benimle iki günde bir başka bir davete katılan biri olarak söylemen komik”
“Hmm, benim komik biri olduğumu düşünmen çok tatlı” dedim. Sonra “iyi geceler Damien, uyku saatini kaçırma” diye ekleyip telefonu kapattım.
Hala aptal aptal sırıtarak yazmaya kaldığım yerden devam ettim.
Sabah valizimi kapatmaya çalışırken resmen debelendim, o kadar fazla şey almıştım ki valizim patlayacaktı.
Hem kendime hem de helenaya bir sürü hediyelik eşya almıştım, gezdikçe ve gece buradaki canlı hayatı gördükçe Londrada yaşamaktan soğuyacağımı fark etmiştim. Burayı bırakmak yapılacak en akıllıca şeydi…
Saat 10’a gelirken otelin önünde telefonum çaldı. Brian arıyordu, onu da kaydetmiştim.
“Evet hazırım, otelin önündeyim” dedim. O sırada biri korna çaldı, aynı anda Brian konuştu. “Gel hadi, seni bekliyordum”
İnip valizimi almaya çalıştığında en azından yardımcı olmak adına diğerini arabanın arkasına koydum.
“Damien nerede?” Diye sordum fazla ilgili görünmemeye çalışarak, pek işe yaramamış olacak ki Brian bana imalı bir bakış attı. Onu görmezden geldim.1
“İşi çıktı o yüzden ben geldim almaya”
“Hmm” dedim anlamış gibi. Onun gelip alacağını sanıyordum, Brian buraya kadar boşuna yoruluyordu ama bu elbette beni ilgilendirmezdi. Damien’ın çalışanıydı…
“Çok güzeldi, sanırım en çok burada eğlendim” dedim.
“Ben de buraya her gelmemizde işi unutuyorum, eğlenmekten fırsatım kalmıyor” dediğinde şaşkınca ona döndüm.
“Evet, Vegastayız Nora. Damien’ın beni rahat bıraktığı nadir yerlerden” dedi gülerek.
“Sensiz bir şey yapamıyor desene” dedim. Gülmeye devam etti “bana güveniyor” dedi.
Bu anlaşılabilirdi, Brian düzgün bir adamdı. İşinde iyi olmasaydı Damien’ın onu tutacağını sanmıyordum.
“Evli misin Brian?” Dedim öylesine. Parmağında yüzük görmemiştim ama sonuçta olabilirdi.
“Damienla evli sayılırsın zaten, karın olsaydı kıskançlıktan kudururdu.”
Kocaman bir kahkaha attı. “Gece gündüz onunlayım, evli sayabiliriz herhalde” ben de gülmeye başladım. Damien ve Brian’ı evli olarak hayal etmek beni kahkahalara boğdu, Brian da gülüyordu. Onun da aynı şeyi düşündüğü kesindi.
“Bunu Damien duysa üç gün suratının alacağı hali düşünmek istemiyorum, sakın bu şakayı onun yanında yapıp bana işkence etme”
“Tamam tamam, aramızda” dedim gülerek.
3-4 saatlik yol boyunca Brian ile sohbet ederek gittik, oldukça keyifliydi. Az kalsın ona yazar olduğumu ağzımdan kaçıracak noktaya geldiğim bile olmuştu…
“Nereye gidiyoruz?” Diye sorduğumda Brian tuhaf bir şekilde gülümsedi. Tamamen ona döndüm. “Brian?” Dedim imayla.
“Duymadın mı yoksa? Damien’ın evine” dedi sesini yükselterek.
“Seni duydum Brian, saçmalama. Damien’ın evinde ne işimiz var?”
“Bilmiyorum, kişisel planlarını bana anlatmaz” dediğinde gözlerimi devirdim.
“Sen onu benim külahıma anlat”
“Anlatmaz, en azından neden evine gittiğimizi söylemedi. Ayrıca ondan bu kadar çekindiğinin farkında değildim” dediğinde yakalanmanın verdiği suçlulukla kaşlarımı çattım.
“Sen onu benim külahıma anlat” dedi beni taklit ederken “betin benzin attı evine gittiğimizi duyduğunda”
Omzumu silktim “fazla gergin biri, onun gerginliği bulaşıcı”
“Öyle olması normal, 4 şirketi yönetseydin sen de öyle olurdun”
“Evet, aileleri geniş. En azından Damien’ın babası fazlasıyla akıllı bir adammış ve yatırımlarını doğru yere yapmış diyelim. Şu an da Damien insanların da bunu yapmasını sağlıyor”
“Bir nevi, aslında bakmak için yarışıyor diyelim. Gerisini sana kendi anlatır” arabayı durdurdu ve gözleriyle inmem için işaret yaptı.
“Bu neşeli yolculuk için teşekkürler” dedim. Gülümsedi, indiğimde valizlerimi taşımam için eve kadar eşlik etti. Buna ev demek biraz fazla mütevazi kaçabilirdi, Los Angeles’ın bu kısmına hiç gelmemiştim ama elbette varlıklı insanların yaşadığı bir yer olduğunu evlerin büyüklüğünden anlayabilirdim. Damien’ın evi de 3 katlı ve fazlasıyla büyük görünüyordu. Eve ulaşmak için dakikalarca yürüdük, gösterişçi şey!
Kapıyı çaldığında karşımızda Damien’ı görmeyi beklemiyordum.
“Yardımcın falan yok mu senin?” Diye sordum, bana gözlerini devirdi.
“Her an bu kadar patavatsız olmayı nasıl başarıyorsun Nora?” Ama gülüyordu, demek ki bay huysuzu iyi gününde yakalamıştım.
“Merak ettiğimi sormam ne zamandan beri patavatsızlık?”
Brian gülerek valizlerimi içeri taşıdı, sonra hafif bir baş selamıyla ikimize de kısaca veda edip çıktı. Bu sürede ben devasa evi incelemekle meşguldüm.
“Ee, burada tek mi yaşıyorsun?”
“Kendi işimi kendim görmeyi seviyorum, ihtiyacım olduğunda birileri gelip temizliğe yardım ediyor” dedi. Onu temizlik yaparken hayal etmek zor olsa da koca evin tertemiz olduğunu fark etmem çok zaman almadı, ara ara gelen biri olsa bile temizlik yaptığı belli oluyordu.
Beni şaşırtmaya devam ediyordu…
“Sen de normal bir insanmışsın yani, evinde gizli gizli mafya liderliği yaptığın teorimi silmem gerekiyor” dedim üzülmüş gibi bir surat ifadesiyle. Damien’ın yüzüne neşeli bir gülümseme yerleşti.
“Formundasın Nora, enerjini akşama saklamanı öneririm”
Önüme geçerek beni salon olduğunu tahmin ettiğim bir yere yönlendirdi, daha çok krem tonlarda döşenmiş salon ve boydan boya camla kaplı duvarlar bahçeye bakıyordu.
“Şirketin kutlaması” göz teması kurmaması tuhafıma gitti.
Önüne geçip bana bakması için bekledim ama o mutfağa yöneldi ve çekmeceleri karıştırmaya başladı.
“Bilgilendirme bu kadar mı Damien?”
“Büyük bir etkinlik olacak, fazlasıyla. Bu yüzden seni çağırmak zorunda kaldım. Bundan sonra pek bir şeye katılmamıza gerek olmayacak sanırım.”
Bir an kaşlarım çatıldı, olmayacak mıydı?
“Pekala, bu etkinlik sizin şirketinse kimler olacak?” Ailesinden birini soruo sormadığımı anlayacak kadar akıllıydı.
“Pek kimse değil” dedi, yeşil gözlerini benden kaçırdığında bunu yine anlayamadım.
“Neden bir otelde olmadığımızı anlamadım, gece çok geç biterse otel bulmam zor olacak Damien”
“Ayarlarım, merak etme. Burada yeterince oda var ve birlikte kalıyor gibi görünmemiz gerekti” dediğinde nihayet karıştırmayı bıraktığı dolaplardan iki kadeh çıkarmıştı. Buzdolabından bir şarap çıkardığında yeniden çekmecelerde bir şey aramaya döndü.
“Neden?” Bugün beni ne çok soru sormak zorunda bırakmıştı!
“Doğru düzgün anlatsana şunu Damien!” Diye yakardım.
Şarap şişesinin tıpasını açarken kasılan kolunu ve karnıma giren krampları görmezden geldim. Şu an mutfakta çekici gözükmesi adil değildi, bunu görmezden gelmek bile zordu. Şarap kadehinin birini önüne itti ve iki elini tezgaha dayayıp nihayet bana baktı. Gözlerimiz kenetlendiğinde açıklama bekler gibi yüzüne baktım.
“Kız kardeşim biraz ısrarcı çıktı, seni sorup durdu. Akşam geleceğimizi söyledim o da hemen gelip buluşmak istedi ama uyuduğunu ve ancak akşam hazır olabileceğini söylemek zorunda kaldım. Beraber kaldığımızı düşündü, biraz fazla baskıcıdır. Her an gelip bir sorun çıkabilir. Sanırım seni fazla benimsedi”
“Onunla doğru düzgün konuşmadık bile Damien, başka bir şey olmadığına emin misin?”
Kaşlarını çattı “ne olabilir ki?”
“Bilmiyorum ama beni bu kadar görmek istemesi çok tuhaf”
“İlk defa kız arkadaşımla tanıştı, normal” dediğinde gülmeye başladım.
“Kız arkadaşım dediğinde içimden gülmek geliyor, kusura bakma” dedim.
Bana dik dik bakmaya devam etti. “Komik gelen ne?”
“Seni biriyle sevgili olarak düşünmek”
Kollarını birbirine sardı ve yeşil gözleri üstümde gezinmeye devam etti.
“Çünkü işkolik adamın tekisin, birine zaman ayırabileceğini düşünmek bile komik geliyor. Ayrıca duygusal ya da romantik biri gibi de durmuyorsun” dedim bir yudum alırken, bakışları yanaklarımın ısınmasına sebep oldu. Ya da sadece şaraptan dolayı ısınıyordum.
“İşimle özel hayatımı birbirinden çok iyi ayırabiliyorum, buna şahit olmadığın için böyle düşün normal.”
Omuz silktim “Sordun söyledim” dedim “yine de biraz gülümsesen fena olmaz, somurtarak kendine sadece sahte sevgililer bulmaya devam edersin”
Takılmam karşısında gözlerini devirdi ve ben de nihayet ciddi yüzü kaybolunca rahat bir nefes alabildim. Beni geriyordu, içimi görür gibi bakması nefeslerimi hızlandırıyordu ve bu kesinlikle iyiye işaret değildi.
“Akşam 7’de çıkmamız gerekiyor, o zamama kadar Tina gelmesin diye dua edelim.”
“Saat daha 2 bile olmadı Damien, saatlerce burada ne yapacağız” diye seslendiğimde mutfaktan çıkıyordu. Kadehi bırakıp onun peşine takıldım. Merdivenlerden çıkarken konuşmadı, ben de geniş sırtını izlemenin tadını çıkardım.
Bir odanın önünde durduğunda “Burası misafir odası, valizini çıkarırım. Burada hazırlanabilirsin, sağdaki kapı banyo” diye açıkladı içerideki kapıyı işaret ederek.
“O zamana kadar bahçede biraz çalışacağım, sen de istediğini yapabilirsin. Kahve makinesi aşağıda” dedi. Sonra yanımdan geçip tekrar aşağıya indi, ben de odayı incelemek için içeri girdim. Son derece sade düzenlenmiş bir yatak odasıydı, Damien kısa süre sonra valizimle içeri girdiğinde yatakta oturuyordum.
“Teşekkür ederim” dedim çıkardığı valizlerime bakarken.
“Aşağıdayım” odadan çıkarken kapıyı kapattı ve ben de başımı yastığa koyup tavanı inceledim. Bu adamın evinde ne işim vardı gerçekten?3
dostlarr oy ve yorum bırakmayı unutmayıın, beni wattpadden takip edebilirsiniz kullanıcı adım @sudessiii
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
21.93k Okunma |
2.51k Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |