24. Bölüm

22. Bölüm

Sude
sudesi

Araba durduğunda dudaklarımı kemirmeyi kestim, neredeyse soluksuz geçen bir yolculuktu, başım dönüyordu ve bunu Damien’a belli etmemek için elimden gelen her şeyi yapıyordum. Arabayı dev bir villanın önüne çektiğinde ona tek kaşımı kaldırarak baktım

“Otel?”

“Otel işte” dedi bana bakmadan. Bu ne tip bir oteldi tanrı aşkına? Bu adam abartmaya bayılıyordu.

“Sen iki üç günlüğüne burada değil misin? Kendine neden 25 kişilik bir yer ayarladın?”

Bana cevap vermeden arabadan indiğinde gözlerimi devirdim.

“Parti vermeyi düşünüyorsan o başka tabii” dedim kapıyı arkamdan çarparken.

Bu baş dönmesiyle ve beyaz topuklularımla merdiven çıkamayacağıma emindim. Arabaya yaslanıp bir ayağımı kaldırdım ve ayakkabımın bantlarını çözdüm, Damien ne yaptığı yeni fark etmiş olmalı ki bana döndü.

“Napıyorsun sen Nora?” Ona cevap vermedim, ne yaptığımı görüyordu.

Ayakkabılarımı çıkarıp elime aldım, önce çıplak ayaklarıma sonra bana baktı.

“Yatağında bu ayaklarla dolaşmayacağım Damien, bana öyle bakmayı kes” diye tısladım.

“Ayağına bir şey batacağı hiç aklına gelmiyor mu?”

“Of! yürü artık, kapıyı açarsan ayağıma bir şey batıp batmayacağını görecek kadar yürüyeceğiz”

Bana bakmayı sürdürdü, ben de yüzümü ona dönüp dik dik baktım, sonunda pes edip bahçe kapısını açmak için solundaki tuşlara şifreyi yazdı. Kapı ardına kadar açılırken yürümeye başladım, ayaklarım nihayet rahatlamıştı. Önünden geçerken bir anda kolumdan yakaladı ve ben daha ne olduğunu bile anlayamadan kendimi omzundan sarkarken buldum.

Ağzımdan gecenin sessizliğini bölen bir çığlık kaçtı.

“Damien, ruh hastası herif beni yere bırak!” Beni dinlemeden bahçe kapısından girdi. Başım daha çok dönmeye başladı, şimdi kusarsam büyük rezillik çıkardı.

“İndirsene beni, naptığını sanıyorsun sen” bacağımı kaldırıp ona doğru savurmaya çalıştım ama bunu eliyle engelledi, elleri bacağımın üst kısmını sımsıkı kavradığında karnıma bir ağrı saplandı.

“Düşeceksin Nora” elini çekmesi gerekiyordu, hemen.

“O zaman indir beni, sen beni omzuna atmayı adet haline getirdin” bahçe yolunda yürürken sinirle sırtından aşağıya bakıyordum.

“Ayağına bir şey batarsa tüm gece senin sızlanmanı dinleyemem”

“Lanet ayağım seni ilgilendirmez, sen dağdan mı geldin?” Sonunda beni evin kapısının önündeki beton zemine indirdiğinde ondan bir adım geri kaçtım. Üstündeki gömleği kırışmıştı, bunu pek umursuyor gibi değildi.

“Sen tam bir öküzsün” diye homurdandım.

Kapıyı açıp kenara kaydı, geçmem için bekledi. Topuklarımı yere vura vura içeri girdim. Ev devasaydı, salon boydan boya camdı bu yüzden hiç güvenli de hissettirmiyordu, yine de karşıda gördüğüm havuzun ışıkları dikkat dağıtıcıydı.

Ayakkabılarımı sırf onu sinir etmek için kenara fırlattım. Sonra gidip koltuğa oturdum “Evet, ne konuşacağız?” Dedim.

Bana baktı, gözleri bir an bacaklarıma, daha doğrusu elbisemin açılmış eteğine takılsa da hızla gözlerimi buldu.

“Sabah konuşuruz”

“Damien, beni gelip arkadaşlarımın yanından alıyorsun ve konuşacağız diyorsun. Konuşmak için seninle geliyorum ve sabah konuşacağız mı diyorsun?”

“Uykun yok mu senin?”

“Damien, beni delirtme!”

“Yarın akşam bir yere gitmemiz gerekiyor”

“Hayır gerekmiyor, burada hiçbir yere gitmiyoruz. Bu saçmalığa bir ara verdim ben, burada 3 günüm var ve senin boktan davetlerinle heba etmeyeceğim”

“Öyle mi?” Bana yaklaştı, koltukta önüme çömeldiğinde bunun çok yanlış bir pozisyon olduğunu düşünmeden edemedim. Bacaklarım dirsekleriyle aynı hizadaydı, oturuşumu düzeltmek istesem ellerine çarpacağımdan emindim bu yüzden sabit kaldım.

“Evet öyle, illa birilerine bir şey göstermemiz gerekiyorsa sen benim olduğum yerlere gelirsin, şansına bir paparazi yakalarsın belki” dedim.

“Ben iş adamıyım Nora, rock yıldızı değil”

“Ben de bir yazarım Damien, senin tasmalı köpeğin değil”

Çenesi sinirle kasıldı. “Ayrıca ne daveti bu? Zaten yeterince beraber fotoğrafımız çıkmadı mı?”

“İnanması gereken kişiler hala seni görmedi ve görenler de inanmışa benzemiyor”

“Bu senin suçun, bu kadar buz kütlesi olmasaydın belki bana aşık olduğuna inanırlardı” diye yapıştırdım.

“O zaman daha çok çabalayacağız Nora”

“Ben çabalıyorum, aşık bir adamı oynamak istiyorsan hay hay. Peşimden her yere gelebilirsin, romantik paylaşımlar yapabilirsin. Sadece davetlerde göründüğün biriyle ailen sevgili olduğuna zaten inanmaz” dedim. Ne dediğimi ben de pek bilmiyordum, 5 kadeh kokteyl içmiştim ve sıcak da cabasıydı.

“Ne demek istiyorsun?”

“Diyorum ki, asıl amacın belli ki ailenden birilerine bunu inandırmak. Ama sen fotoğraflarımızın çekileceği yerlerde bizi sevgili gibi gösteriyorsun, başka bir yerde değil. Yani herkesin gördüğü şeyle aileninki aynı Damien, aranızda bir anlaşmazlık varsa buna inanmamak için ellerinden geleni yaparlar ve sen de inanmaları için ekstra bir şey vermediğin sürece de böyle devam eder”

Beni uzun uzun izledi, sonra “Ne yapmamız gerekiyormuş yani?”

“Bilmem? Sevgililer davetlere katılmak dışında ne yapar?” Dedim.

Yüzünde gülecek gibi bir ifade oluştu “Ne yapar Nora?”

Hafifçe esnedim “Hmm, bilmem. Birbirlerini sevmelerini ve aşık olmalarını geçiyorum, öpüşür, sarılır, tatile gider, romantik yemekler yer, seks yapar” son söylediğim şeyden sonra hafifçe yüzümü buruşturdum, gözlerimi kapatırken dilimi ısırdım.

“Hmm” diye bir ses çıkardığında tek gözümü açıp ona baktım.

“Bunları mı yapmamız gerekiyor yani?”

“Hayır elbette, ama şu an tatildeyiz değil mi? Ben bir davete daha katılmam Damien, ailen burada bile değil. Sen benimle üç gün boyunca her yere gelirsen istediğin kadar rol yaparız ama o kadar”

“Kimse görmeyecekse seninle ne yapacağım?” Ona göz devirdim, tek amacım onu oradan oraya sürüklemek ve bu tatili burnundan getirmekti. Bİr sonraki gittiğim yere asla gelmemesini sağlamaktı ama adam yine mantıklı bir yönden planımı bozacaktı

“Birilerinin görmesini sağla diyorum, haberimiz yokmuş gibi çeksinler ve bunu kimin görmesini istiyorsan ona göndersinler Damien.”

Damien bana biraz daha yaklaştı, yüzünü bacaklarıma çok yakın görmek sinirlerimi bozuyordu.

“Bu kadar yaratıcı olmanı sevmeye başladım”

“Bunu iltifat olarak kabul etmek isterdim ama sen söyleyince kulağa hakaret gibi geliyor”

Söylediğimi duymazdan geldi “tamam, yapacağım. Yarın bir şeyler düşünürüm, nereye gideceksen gelirim”

“Olur” dedim tatlı tatlı gülümseyerek, içimden kahkaha atıyordum. Bunu ona ödetecektim, beni bu gece buraya getirmekle büyük hata yaptığına emin olmasını sağlayacaktım.

“Ben nerede uyuyacağım?” Diye sordum yerimde kıpırdanırken, bana bu kadar dikkatli bakması nabzımı zorluyordu.

“Yukarıda istediğin odaya geç, ben zaten yerleşmedim daha”

“Yani bu gece daha eve bile girmeden gidip Nora’nın eğlencesinin ortasına dalmalıyım dedin öyle mi?”

“Aynen öyle”

Gözlerimi kıstım, onun kalkmasını beklemeden ayağa kalktığımda yüzü tam olarak karnımdaydı. Bu gece alkol yüzünden mi bu kadar edepsiz düşünüyordum yoksa Damien’ın üstümdeki etkisi bu muydu?

Gözlerini kaldırıp bana baktığında bir an onun da aynı şeyi hissettiğini sandım ama tabii ki bu sadece benim düşüncemdeydi, kısa süre içinde geri çekildi ve geçmem için izin verdi.

“Senden nefret ediyorum” diye tısladım kısık sesle, bu koca bir yalan olsa da o bunu bilmiyordu.

 

Üst kattaki odaları tek tek dolaşıp kocaman yatağı olan odaya girdim, yanımda tek bir kıyafet bile yoktu. Üstümdeki elbise gece boyu dans etmekten ve terlemekten üstüme yapıştığı için de o şekilde uyumak istemiyordum. Aklıma gelen şeyle aşağıya indim, Damien’ı darlama zamanı gelmişti. Ne yaparsam kardı…

Aşağıda bulamayınca yine yukarı çıktım ve odaları gezdim, benimkinin yanındaki odanın kapısını açtığımda bir an dondum. Çünkü Damien belinde gevşekçe duran bir havluyla valizini karıştırıyordu, kapıyı açtığımda bana döndü. Benim bakışlarım ise onun çıplak göğsünde ve belinden her an düşecekmiş gibi duran havludaydı. Ağzımın kuruduğunu hissettim, adamın vücudu nefes kesiciydi.

Bir an ne diyeceğimi unutmuş bir şekilde orada dikilirken ne yaptığımı fark ettim ve bakışlarımı yüzüne çevirdim. Derin bir nefes alınca bu hareketimi izledi, ondan etkilendiğimi görüyordu, bundan emindim.

“Yatmak için bir şeylere ihtiyacım var, bu elbiseyle uyumak istemiyorum” dedim hızlıca.

“Yani?”

“Yanisi bana bir şeyler bulman gerekiyor, gidip pijama alabilirsin mesela” dedim. Elbette bunu yapmayacağını biliyordum.

“Saat sabahın 4’ü”

“Ve benim uyumam gerekiyor” dedim karşılık olarak.

Valizini döndü, sonra bir şey çıkarıp bana doğru fırlattı. Attığı beyaz tişörtü yakaladığımda “ya bu ya da iç çamaşırlarınla uyu, hangisi rahatsa” tişörtü ona geri fırlattım “iç çamaşırlarımı tercih ederim” üstümde sütyen bile yoktu…

“Bence bunu giymelisin” tişörtü tekrar bana fırlattı.

“Sen çok kötü bir sevgilisin” dedim forlattığı tişörte bakarken.

“İyi geceler Nora”

Ona orta parmağımı göstermemek için tüm irademi kullandım ve odadan çıktım, beynimde sadece havluyla olan görüntüsü olduğu için odaya gidene kadar tişörtü sımsıkı tutuyordum.

Üstümdeki elbiseyi çıkarıp tişörtü geçirdikten sonra yatağa attım kendimi, uykudan ölecektim.

Onunla aynı evde kaldığımı düşündükçe nabzım hızlanıyor ve uyumamı engelliyordu, sonunda uyuyamayacağımı anladığımda kalktım. Salona indikten sonra sessiz olmaya çalışıp televizyonu açtım, kendi evimde uyuyamadığım zamanlar hep televizyonun karşıdındaki koca kanepemde uyuyakalmayı beklerdim. Koltuğa uzandıktan sonra televizyondan rastgele bir kanal açtım, yastığı başımın altına çektim. Umarım bu üç günüm de mahvolmazdı.

 

Sabah gözlerimi açtığımda yatakta gerindim, saatin kaç olduğundan haberim yoktu ama bir an üstümdeki örtüye ve olduğum odaya bakınca yataktan hızla doğruldum. Koltukta olmam gerekiyordu, eğer uyugezerlik gibi yeni bir huyum çıkmadıysa beni gece odaya taşıyan tek bir kişi vardı.

Damien muhtemelen beni salonda uyurken görünce buraya getirmişti, bunu düşününce tüm bedenim alev almış gibi hissettim. Onun bana dokunduğu fikri bile kaslarımı tereyağ gibi eritiyordu, bu histen nefret ediyordum!

Yataktan çıkıp kapıyı açtığımda evi muhteşem bir koku sarmıştı, çıplak ayaklarıma aldırmadan aşağıya indim. Mutfaktan içeri girdiğimde ağzım hayretle açıldı, Damien mutfaktaydı. Sırtı bana dönük bir şekilde ocakta ney yapıyorsa onu yapmaya devam ediyordu ve yine üstünde sadece bir şort vardı.

“Şu evde çıplak gezmemenle ilgili bir kural koymamıza ne dersin?” Dedim sinirle, sesimi duyunca bana döndü. Keşke dönmeseydi çünkü sırtını izlemesi daha keyifliydi.

“Geldiğini fark etsem giyerdim”

“Geldim işte” gözlerimi devirdiğimde bana dümdüz bakmaya devam etti.

“Krep yer misin?”

Ellerimi çeneme yasladım. “Canım pek bir şey yemek istemiyor, midem kötü” diye itiraf ettim.

“Sana kahve yapabilirim” dedi. Buna tabii ki hayır demezdim

“Olur”

Onu izlemeye devam ettim, yapacak daha iyi bir işim yoktu çünkü.

“Nereye gideceksin bugün?” Diye sordu krep hamurunun birazını tavaya dökerken, mutfak hamur ve kahve kokusuyla dolmuştu.

“Plaja, Isac gelecek” dedim. Elinin hareketi bir an durdu, sonra tekrar yaptığı işe döndü.

“Öğlen gelirim, konum atarsın. Önce bir toplantım var” dedi.

“Gelmek zorunda değilsin, akşam da buluşabiliriz” dedim. Plajda beni görmesi fikri düne göre pek de cazip gelmiyordu.

“Birlikte tatildeyiz unuttun mu?” Pişen hamuru tabağa koyarken bana bir bakış attı “Yaa, maalesef” dedim fısıltıyla.

Önüme bir fincan kahve koyduktan sonra kreplerden birine çikolata sürmesini izledim.

İçine doğradığı çilekleri yerleştirdikten sonra tabağı önüme itti.

“Ye, mideni bulandırmayacak” dedi. Zaten canım çektiği için itiraz bile edemeyecektim, kendine de bir tabak hazırladığında ikimiz de tek kelime etmeden yemeye koyulduk.

Kendimi daha iyi hissediyordum, tabağımı lavaboda duruladıktan sonra mutfaktan çıktım ve yukarı yeni odama çıktım.

Ama aklıma valizimin burada olmadığı geldi, bir de bununla uğraşacaktım.

Elbiseyi tekrar üstüme geçirdim, çantamı alıp aşağıya indiğimde Damien mutfaktan çıkıyordu.

“Ben gidiyorum, konuşuruz sonra. Valizimi alman için konum atarım” kurduğum cümle o kadar ben dışıydı ki daha ne kadar bu oyunuma devam edebileceğimi bilmiyordum.

“Hallederim”

“Görüşürüz” dedim kapıdan çıkarken. Nerede olduğuma dair bit fikrim bile yoktu, bu yüzden Isac’ı aradım.

“bana konum atar mısın Isac, valizim olmadığı için her şeyim orada hala” dedim.

“Tamam hemen atıyorum, istersen gelip alalım seni”

“Uber çağıracağım zaten, konum yeter” dedim.

Kısa süre içinde Austin’in evindeydim, birlikte otururken saat 1’i geçiyordu. Hızlıca hazırlanıp bikinimi ve askılı mini elbiselerimden birini giydim. Plaj çantamı aynı şekilde bırakmıştım, onu da alıp Isac’ın arabasına bindiğimizde sıcaklık daha da artmıştı.

“Dünkü ateşli gidişinizden sonra olanları merak ettik” dedi.

“Ateşli falan değildi, adam benim tatilimi berbat etmekten başka bir şey yapmıyor” dedim.

“Bir şey konuşacağı falan yoktu değil mi, bence feci kıskanmış görünüyordu” dediğinde ona döndüm.

“Hayır hayır, asla öyle bir şey değil emin ol” dedim gülerek. Damien’ı öyle göreceğimi hiç zannetmiyordum.

“Bugün yanımıza gelecek bu arada, onu benden bıktırmak için her şeyi yapabiliriz. Mesela onu akşam buranın en pahalı mekanı neresiyse oraya götürebilirim, gerçi bunu takacağını sanmıyorum ama” dedim kendi kendime düşünürken.

“Onu bıktırmak mı istiyorsun?”

“Buradan Hawaii’ye gideceğim Isac, orada da peşime takılırsa çıldırırım” dedim.

“Çıldırır mısın yoksa onu özleyecek misin bence iyi düşün”

“Elbette özlemeyeceğim”

“Nora, bana dürüst ol. Ondan cidden etkilenmiyor musun?”

Biraz durdum, bunu kimseye itiraf edebileceğimi sanmıyordum. “Hayır” dedim başımı cama çevirirken. Neyse ki bir şey demeden arabayı park etti ve sıcak kumlara asım attık.

Plajda olduğumuz yeri Damien’a konum attım ve Isacle birlikte doğruca yüzmeye gittik. Burnumun ve yanaklarımın kızardığına emin olduğum bir süre sonra denizden çıktık, havlumun olduğu yere yürürken Damien’ı güneş gözlüğüyle yürürken gördüm. Beni görüp görmediğinden emin değildim ama ben onu kesinlikle görmüştüm. Altında siyah bir deniz şortu vardı, havlusu omzundan sarkarken son derece… normal görünüyordu. Koca bir markanın CEO’su değil de herhangi biri gibiydi, bu halini sevmiştim.

Isac kulağıma eğildi. “Ondan cidden etkilenmiyor musun yani?”

 

selam canlaaar boş vaktim olunca hemen bölüm yazdım umarım beğenirsiniz yorumları bekliyorum, yeni bölüm için gün veremeyeceğim vizelere devam malum, beklemede kalın 💖💖💖💖💖

Bölüm : 17.04.2025 20:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...