33. Bölüm

28. Bölüm

Sude
sudesi

Birinin beni çimdiklemesi gerekiyordu.1

Gözlerimi açıp uzandığım yerden denize bakarken gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım, gerçekti. Hiç bu kadar dertsiz hissettiğim bir gün hatırlamıyordum, 2 saatten fazladır güneşleniyordum ve Damien sanırım benden uzak durmak asına üst katta oturuyordu. Müşterisiyle konuştuğuna emin olduğum bir kaç dakikada sesini duysam da ona bakmamıştım. Bacaklarımı biraz kendime çekip bronzlaşmış tenimi memnuniyetle süzdüm, sonunda!

Okuduğum kitaba devam ederken gözlerim istemsiz tam arkamda üst tarafta oturan Damien’a takıldı, güneş gözlüğüm olsa da ona baktığımın farkındaydı ve beni izliyordu.

“Birazdan Star Island’a varacağız, hazırlanmak istersen diye söylüyorum.” Dedi.

“Tamam”

Kalkıp şortumu giydim, su sporlarına pek ilgim olduğu söylenemezdi ama eğlenebilirdim.

Telefonum çalmaya başladığında arayanın Helena olduğunu gördüm, görüntülü arıyordu. Eminim az önce attığım gönderiyi görmüştü, bugüne dair bir fotoğraf atmasaydım ölürdüm.

Telefonu açıp güneşten kıstığım gözlerimle onun uykulu gözlerini süzdüm.

Buradan çekmesi bile mucizeydi!

“Kızım benden habersiz milyarderle yattın mı sen? Şezlongdan attığın o fotoğraf ne öyle balayı havasında, adamın gölgesi görünüyor Nora!” Öksürmeye başladığımda utanç içinde kızardım, Damien’ın bunu duymamasının imkanı yoktu. Helenanın sesi karşı adadan bile duyulmuştu!1

“Helena!” Diye çığlık attım sinirle.

“Ne var? Adam feci yakışıklı, ayrıca neredesin sen? Çok ciddiyim bana haber vermeden bir şeyler mi yapıyorsun?”

Damien’ın beni göremeyeceği bir yere geçmeye çalışırken kendi ayağıma takıldım, tökezlememle yere kapaklanmamak için bir yere tutundum.

“Kapa çeneni Hel, adam seni duyuyor! Geziyorum işte, Damien da boştu bu yüzden birlikteyiz. Ayrıca sence o detayı fark etsem atar mıydım bir yere, görmemiştim. Bir şey yok yani, sakin bir gün geçiriyorum. Oldu mu?”

Telefonu kapattıktan sonra denize atlayacak ve köpek balıklarının beni yemesini bekleyecektim.

“Bana etrafı göster”

Gözlerimi devirsem de kamerayı çevirdim ve ona sonsuz maviliği gösterdim.

“Bu ne? Teknede misin sen?”

“Çekmiyor Helena, akşam ararım seni canım. Öptüm!” Telefonu aceleyle kapatıp şezlonga fırlattım.

“Arkadaşın çok coşkulu biri”

Yerimden sıçrarken ona döndüm, saçlarım sinir bozucu bir şekilde önüme düşüyordu. Bir tutamını kulağımın arkasına iterken gözü bu hareketime takıldı.

“Sana bayılacağını söylemiştim” dedim masum bir tavırla. Damien hafifçe güldü, ileride görünen marinaya yaklaşırken dikkatimi geldiğimiz yere verdim.

“Nereye gideceğiz?”

“Sörf yapmaya”1

 

 

Kıyıda denge tahtasının üstünde düşmeden kalmaya çalışırken kendime gülmemek için zor duruyordum, Nora Winslow için yapılacaklar listesine bir tik daha atılmıştı.

“Bu çok zor Damien” dedim tahtanın üstünden kuma düştüğümde.

“Suda daha zor olacak”1

“O zaman suda deneyelim, sıkıldım” ayrıca sıcaktan omuzlarım acımaya başlamıştı. Sörf tahtasını önüme çekti ve üstüne uzanmamı söylediğinde itiraz etmedim, ne de olsa öğretmen olan bugünlük oydu.

Kendi tahtasına uzanıp iki ayağının üstünde hızlıca doğruldu. “Ayaklarımın nasıl durduğuna dikkat et Nora, birini geride paralel tutmalısın. Dene”

Tahtaya uzanıp iki elimden güç aldım ve ayaklarımı gösterdiği gibi sabitleyerek doğruldum.

Damien yanıma geldi ve arkadaki bacağıma uzandı. Bir an geri çekilecek gibi olsam da kendimi tuttum, bacağımın içine kocaman elini koyduğunda sadece bikini giyiyor oluşuma lanet okudum. Çıplak bacağımdaki eli iç kısmı kavradı ve bacağımı geri atmaya zorladı, aynı anda kasıklarıma bir sızı yayıldı.1

“Daha çok açman gerekiyor” eli tehlikeli bir noktaya yakındı ve benim nefesimi tutmam yüksek ihtimalle beynime oksijen gitmesine engel oluyordu. Evet, bu yüzden doğru düşünemiyor ve onu itemiyordum.

“Tamam” dedim kekeleyerek. Doğrudan ona baktığımı fark edince bakışlarını bana çevirdi, bedenim onunkine biraz daha yaklaştı ihtiyaçla. Elini son derece yavaşça, bilerek, hiç olmaması gereken yerlere daha çok sürterek çektiğinde hafifçe titredim. Yanıyordum, tenim alev almıştı. Geri çekildiğimde o da bakışlarını yere dikmişti.1

“Bence yeterince öğrendim, hadi suya girelim. Çok sıcak” dedim, yerdeki tahtamı alıp denize ilerlerken onu beklemedim.

 

 

Bu işten vazgeçmeliydim, beceriksizin tekiydim ve her defasında suya düşmekten kulaklarım tıkanmıştı.

“Pes ediyorum, sörfçü yaz aşkı hikayesini yazmayacağım. Hadi dönelim” mızırdanmalarımı duymazdan gelen Damien sörf tahtasının üstünde müthiş bir dengeyle oturuyordu. Güneş göğsündeki suları parlatırken ona bakmamaya çalışsam da nafileydi, nefes kesici görünüyordu.1

“Tekrar dene, dengeni bulsan yetecek. Çok acele ediyorsun”

Gözlerimi devirdim ve sörf tahtasını sabit tutabilmek için çabaladım. “Çok bilmiş”

Kendimi tahtanın üstüne çekip ata biner gibi bacaklarımı iki yana açtım, üstümdeki lanet bikini her an beni yarı yolda bırakacak diye ödüm kopuyordu, rüzgar arttığı için insanlar sörf yapmaya gelmişti ve dalgalar buradan gördüğüm kadarıyla onların beklentisini karşılıyordu.

Tahtanın üstüne uzanıp Damien’ın gösterdiği gibi kollarımı suyun içinde çırparak ilerledim, gelen dalga sörf tahtasını iterken tutunup iki ayağımın üstünde dengede durmaya çalıştım. Bir kaç saniyelik duruştan sonra kaydım ve kıçımın üstüne dosdoğru suya çakıldım. Harika!1

Başımı sudan çıkarıp sinirle Damien’a baktığımda gülüyordu.

Suya atladıktan sonra yanıma geldi. Önümde durduğunda sörf tahtasını önüme çekti.

“Otur” sözünü dinleyip yeniden oturdum, “kalktığında dizlerini hafifçe kırman gerekiyor, ayaklarını sabitlemelisin, dengeni kaybettiğinde bacaklarından güç almaya çalış” demesi kolaydı, 1 saat güneşin altında kumda denge çalışması yapmıştık ama görünen o ki doğuştan yetenek denen şey bende yoktu.

“Keşke daha kolay bir şey seçseydik”

“İlk denemende sörf yapabileceğine inanman çok şirin” dedi başını hafifçe yana eğerken “hadi tekrar dene”

Artık sayamadığım kez düşüşten sonra tahtanın üstünde biraz daha uzun süre kalabilmeyi başarıyordum, bacaklarım yorgunluktan titremeye başlamıştı.

“Bence bu kadar macera bana yeter Damien, bacaklarım titriyor” kıyıya yüzerken beni takip etti.

“Acıktın mı? Akşam seni bir yere götürmek istiyorum” dedi. Kaşlarım istemsiz havalandı.1

“Sen?”

“Ben”

“Beni kendi isteğinle bir yere götürmek istiyorsun öyle mi?”

“Evet Nora, istiyorum. Arkadaş olduğumuza kanaat getirdim belki de”2

“Vay be! Teşekkür ederim, onur duydum” dedim ona hafifçe takılarak.

Sıcak kumlar ayaklarımı yakarken bunun tadını çıkardım. “Burada biraz gezelim mi?” Diye sordum. Damien başını onaylarca salladı, marinadan uzaktaydık bu yüzden şortumu ıslak bikinimin üstüne geçirirken durumdan rahatsız olmadım. Hava o kadar sıcaktı ki yarım saate kalmadan kururdu.

Damien üstüne beyaz bir gömlek geçirdikten sonra birlikte yürümeye başladık. Yanımda çantam bile yoktu, nereye gittiğimizi de bilmiyordum ama Damien beni yönlendirirken ona izin verdim.

“Bir yere daha gitmemiz gerekiyor” dedi sonunda telefonundan başını kaldırıp. Yanında yürürken ona döndüm “Nereye? Bir şey mi alacaksın?” Diye sordum.

“Bu sürpriz, hadi yürü. Çok uzak değiliz zaten” dedi.

Onu takip ettim, yoldan bir taksi çevirdiğinde de bindim. Nereye gittiğimize dair en ufak bir fikrim yoktu, tek incelediğim güneşin palmiye ağaçlarının gölgesiyle süslenen yolu aydınlattığı ve araç yolunun muhteşem manzarasıydı.

“Sana bir elbise almalıyız” dedi Damien beni güldürecek bir alaycılıkla. Kot şortum ve bikini üstümle adadaki herkesle aynı şekildeydim.

“Hayır, senin bana elbise almandan sıkıldığım konusunda hemfikirdik unuttun mu?”

“Güven bana, akşam seni bikiniyle götürdüğüm için bana kızacaksın Nora”

Gözlerimi kıstım “beni bir film galasına falan götürmeyeceksin değil mi Damien, eğer öyle bir şey olursa yemin ederim bikini üstümü de çıkarıp sevgilinin deli olduğuna inandırırım herkesi”1

Damien’ın kaşları çatıldı. “Öyle bir şey yapmayacaksın Nora”

“Yani akşam için planın bu muydu?”

Damien’ın çenesi kasıldı. “Hayır değildi, şu konuyu kapat”

Gülmeye başladım. “Ne o? Beni üstsüz düşünmek sinirlerini mi gerdi”2

Onun bu hali utancımı siliyor, yerine alaycı tavrımı getiriyordu ve bu utanmaktan çok daha iyiydi.

Araba boş bir alanda durduğunda bunun nir pist olduğunu gördüm, bir uçuş pisti.

Taksiden inerken etrafımı izledim.

Bir helikopter pistindeydik!1

“Damien, beni çimdiklemelisin!”

“Öyle bir şey yapmayacağım, hadi yürü. Geç kalmışız zaten”

“Helikopter turu mu yapacağız yani! Ciddisin!” Bir çocuk hibi yerimde zıplamaya başladığımda Damien’ın yüzünde bir gülümseme oluştu.

“Evet, zıplama Nora, bir yerini kıracaksın”

Kahkaha attım, ellerimi çırparken helikopterin olduğu yere doğru resmen koştum.

Pilot bizi bekliyordu, Damien’ı görünce gülümsedi.

“Hoş geldiniz, bugün size ben eşlik edeceğim. Dilerseniz hemen yerlerinize geçin ben de hızlıca kurallarımızdan bahsedeyim” adamı duymuyordum bile, bu helikopter turlarına New York için bakmıştım fakat asla hiçbir şey belli olmadığı için yeltenmemiştim, denizin üstünde uçmak ve tüm Floridayı görecek olmak beni çok mutlu etmişti.

Damien’a durmadan sırıtıyordum, ağzım acımaya başlamıştı.1

Helikopter küçüktü, Damien ile yan yana oturduk ve kulaklıklarımızı taktık.

“İtiraz etme, fotoğrafımızı çekeceğim. Bunun gerçekten bir anı olarak kalması gerekiyor” dedim heyecanla. Onunla ne kadar anlaşamasak da bu kadar şeyi ayarlamış olması beni gerçekten iyi hissettiriyordu, belki de cidden arkadaş olmuştuk.

Kameramı açtığımda Damien’a sırtımı dayadım. O da omzumun üstünden başını uzattı ve gülümsedi. Fotoğrafımızı çektikten sonra Helena’ya yolladım.

“Ne yaptığımıza inanamayacaksın!”

Fotoğrafı yolladıktan sonra telefonu cebime attım.

Her şey mükemmeldi, Damien ile burada olduğum için kendimi ilk defa şanslı hissettim.

Her şeyi zihnime kazımak istercesine etrafı izledim, Damien bana olduğumuz yerleri sabırla anlatırken her seferinde fotoğraf çekmeme sesini çıkarmadı. Onu dinlerken kendimi canlı hissettim, uzun zaman sonra gerçekten yaşıyor gibi.

Kulaklık takılı olduğu için sürekli bağırıyorduk ve Damien sesini duyurmak isterken oldukça komik görünüyordu, bu kadar sakın ve soğuk bir adamın şu hali içimi ısıttı. Benim için yaptığı planlar göz ardı edemeyeceğim kadar güzeldi. Bunu elbette ben söylediğim için yapmıştı ama yine de yapmıştı işte, kalbime verdiği hislerle başa çıkamıyordum.1

Manzarayı izlerken Damien’a döndüm. “Teşekkür ederim” diye bağırdım. Ne dediğimi anlamak için dudaklarımı izliyordu.

“Rica ederim” dedi anlayacağım şekilde tane tane. Önüme dönüp Miami beach’in güney kıyısını izledim.

İndiğimizde kulaklıkları yerine taktık, pistten çıkarken Damien taksilere yönelmek yerine elimi tuttu. Bir an şaşkınlıkla bakalsam da beni çıkışa çekerken elimi ondan kurtarmaya uğraşmadım.

“Şimdi nereye?”

“Kıyafet bulmaya”

“Gerekli mi cidden, bence şu an çok doğalız. Hem nereye gideceğiz ki?”1

“İtiraz etme Nora, bir kez olsun bana güven”

Kaşlarımı çattım “sana zaten güveniyorum, yoksa denizin ortasında ya da göğün ortasında seninle baş başa kalmazdım unuttun mu?” Hafifçe güldü, yolun karşısına geçerken hala tuttuğu elime baktım.

“Her cümleye edebi bir şey katmandan anlamalıydım aslında”

“Bence de anlamalıydın, en azından araştırmalıydın. Sonuçta iş yapıyoruz değil mi?” Dedim imalı imalı. Bana cevap vermek yerine ara sokaklara girdi, butiklerin olduğu tatlı bir sokağa çıktığımızda bir mağazaya girdik.

“Nereye gideceğiz ona göre seçelim bari Damien, azıcık ipucu ver”

“Fisher Island, güzel bir restoran” dedi.

“Bikini uygunsuz mu kaçar?” Dedim masum masum. Bana gülümsedi, rafların arasında dolaşırken “illa böyle gitmek istiyorsan sana engel olmam”

Telefonumu kaldırıp eline aldığı bir elbiseye bakarken onun fotoğrafını çektim.

“Sevgilisi için elbise seçen bir adamdan daha karizmatik bir şey yoktur, keşke ailen beni takip ediyor olsaydı da görebilselerdi” dedim fotoğrafa bakarken.

“Onlar seni takip etseydi şu an burada olmazdık Nora, çoktan foyamız ortaya çıkardı”

“İsteseler de bulamazlar, okuyucularım bile çok nadir bulabiliyor. Gizlilik konusunda iyiyim” dedim.

“O zaman bu fotoğraf boşa gidecek” dedi. Sonra seçtiği mavi elbiseyi bana gösterdi. “Beğendin mi?” Elbiseye şöyle bir baktım. “Mavi işte” dedim omzumu silkmeden önce. Bu beğenmedim deme şeklimdi.

“Maviyle bir sorunun yok gibi görünüyordu”

“Ne?”

“Geçen gece üstündeki elbise maviydi, mavinin hoşuna gittiğini düşündüm”

“O elbise çok güzeldi Damien”

“Farkettim” dediğinde karnıma bir kramp girdi, ona dönmemek için tüm irademi kullanmak zorunda kaldım.1

Bu ne demekti diye düşünmeye başlarsam duramazdım bu yüzden askılardan bej saten bir elbise çıkardım.

“Bunu deneyip geliyorum, sen de bir şeyler seç sonra kasada buluşuruz” dedim. Ayağımdaki parmak arası terliklere de bir çözüm bulmak adına kenarda duran ince bantlı topuklulardan kendi numaramı buldum.

İç çamaşır gerekiyordu, acilen. Ama burası tabii ki iç çamaşır mağazası değildi, bu yüzden hızlıca elbiseyi denedim, kısa ve belden oturan saten dümdüz bir elbiseydi, yeterdi.

Çıkıp kasaya gittim, Damien elbiseyi çabucak elimden aldı ve ağzımı açmama bile müsaade etmeden ödedi. Zaten yanımda telefonumdan başka bir şey de yoktu, o yüzden yavru köpek bakışlarımı atıp ayakkabıları işaret ettim. Bu durumdan nefret etsem de beni acele ettiren oydu.

“Şöyle bakmayı kes Nora, bana hiçbir şey borçlu değilsin. Yardımlarının karşılığını sadece bu şekilde verebiliyorum zaten, o yüzden benimle sana ödeyeceğim konuşmasına sakın girme” dedi mağazadan çıkarken.

O aldıklarını üstüne giyindiği için son derece iyi görünüyordu, keten beyaz bir pantolon ve bej bir gömlek giymişti.

“Sen neden giyinmedin ki?” Dedi olduğu yerde dururken. “Dönelim de kabini kullan” döneceği sırada elini yakalayıp onu durdurdum.

“Sen bir yerde kahve falan iç, ben bir şey daha alıp geleceğim”

“Ne alacaksın, yanında kartın bile yok”

“Damien o zamam bana kartını ver ve git kahve iç” dedim gözlerimi devirirken. Kollarımı kavuşturunca bakışları göğsüme indi, anında kollarımı eski yerine, belimin iki yanına koydum.1

“Ne alacaksan birlikte alırız, bu sıcakta bekletme beni”1

“İyi, gel bakalım o zaman. Bazen çok kalın kafalı oluyorsun Damien” dedim. Sonra ileride gördüğüm bir mağazaya doğru onu çekiştirdim, mağazanın hangi mağaza olduğunu görünce bir an yerinde kaldı.1

“Hadi Damien, birlikte alacağız dedin ya” gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Yine de geri adım atmadı “Tamam, hadi gel” dedi ve benden önce içeri girdi.

“Peki o zaman” diye şaşkınlıkla söylendim ve peşinden içeri girdim. Bir kadın anında yanımızda bitti.

“Hoş geldiniz, aradığınız bir şey var mı?” Diye sordu.

“Bir takım alabilir miyim, beyaz olsun, biraz acelemiz var da” dedim.

Kadın beni hızlıca bir yere yöneltti, dantelli ve ultra seksi takımları bana gösterirken utançtan yerin dibine girecektim çünkü Damien hepsini dikkatle süzüyordu.1

Herhangi birini seçip “Bu olur” dedim. Sonra kadın “Bedeniniz nedir” diye sordu. Bedenim neydi? Daha doğrusu Damien’ın duyacağı şeyin sütyen ölçüm olduğu düşüncesi kafamın içinde çınladı ve bedenimi unuttum

Bunu gerçekten sormak zorunda mıydı? Kabalık olsa bile “Ben kendim seçsem daha iyi olur sanırım, teşekkür ederim” dedim hızlıca. Kadın tuhaf tuhaf baksa da itiraz etmedi ve beni şükür ki yalnız bıraktı, hızlıca kendi bedenimi bulup ikisini de alırken kıpkırmızı suratımı Damien’a çevirmemeye çalıştım.

Denememe gerek yoktu olacaklarını biliyordum zaten bu yüzden kasaya gittim. Şu anda Damien’ın iç çamaşırlarımın parasını ödediği fikrini düşünmemeyi seçiyordum, kadın poşeti bana uzatırken aynı anda Damien da kartını uzattı. Gözden kaybolup, hatta neredeyse kaçıp, kabine girdim ve etiketlerini kopardığım çamaşırları bikinimle değiştirdim. Üstünde de aldığımız elbiseyi ve ayakkabıları geçirdim. Kabinden çıkarken eski kıyafetlerimi poşete tıkıştırıyordum ki sert bir bedene tosladım. Geriye doğru sendelerken Damien beni yakaladı.

“Beni çamaşır almaya getirip sütyen ölçünü söylemeye çekinmen çok ironikti” dedi. Kaşlarımı çattım “bilmene gerek olmayan bir bilgi bence bu” dedim.1

“Tahmin etmesi çok zor bir bilgi değil” dediğinde ağzım resmen açık kaldı.1

Onu geride bırakıp yürürken suratımın artık mora döndüğüne emindim.

Peşimden geldi, mağazadan çıkmadan önce tekrar içeride göz gezdirdi. “Bence mavi olanı almalıydın, senin rengin” pis pis sırıtırken suratının ortasına bir tane çakma isteğimi bastırdım. Elbette bugünün de bir kusuru olmalıydı…2

 

dostlarım biraz geceye kaldı bölüm ama olsun, okuyanlar yorum atmayı unutmasııın. Yeni bölümde görüşürüz 💖💖💖💖💖 şarkıyla okuyun ayrıca 🥰🥰🥰4

Bölüm : 09.05.2025 00:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...