
Gerçekliğe dönmem kaç dakika aldı bilmiyorum ama gözlerimi istemsizce bir kaç defa arka arkaya kırpıştırdım. Her kırpmada karşımda duran varlığı daha inanılmaz geldi, Damien buradaydı. Londrada, evimin sokağındaki kafede. Karşımda duruyordu ve her zamankinden daha gerçek görünüyordu. Elimde olmadan bir kez daha “Damien” dedim sorarcasına. “Burada ne işin var?”
Bana döndü, yüzünde kalbimin atışını daha fazla hızlandırabilmesine bile inanamadığım bir gülümseme oluştu.
“Seni görmeye geldim”
Bir boğaz temizleme sesiyle transa girmiş gibi zorlukla çektim gözlerimi onun gözlerinden. Owen hala karşımda oturuyordu, Damien ikimize de tepeden bakıyordu, duruşunda açıklama beklermiş gibi bir hal vardı.
“Arkadaşın kim?” Diye sordu Damien.
“Hiç kimse” dedim omuz silkip, buradan kalkıp gitmemiz gerekiyordu. Doğru düşünemiyordum çünkü hala şaşkındım, ağzımın açık kalmamasına bile şükredebilirdim. Bu yüzden ona saçma sapan bir şey dememek için yalnız kalacağımız bir yere gitmem gerekiyordu.
“Hiç kimse olan birine göre bizim hakkımızda fazla bilgiye sahip gibisin” dedi Damien Owen’a doğru. Owen’ın gözleri ikimizin arasında mekik dokuyordu, kaşları son yarım saattir olduğu gibi çatıktı.
“Onu tanıyorum diyelim” dedi pişkin pişkin.
“Tanıdığın falan yok, kapa çeneni.” Diye soludum. Masadan kalkarken Damien’ın koluna yapıştım.
“Hadi gidelim”
“Neden kaçıyorsun ki Nora? Medeni insanlar gibi konuşabiliriz” gözlerimi devirmemek için kendimi tutmaya çalışmıştım ama adam gerçekten beni delirtmek için elinden geleni yapıyordu.
“Tabii ki konuşabiliriz, bundan eminim. Ama beni görmek için buraya kadar gelen sevgilimle vakit geçirmek için sabırsızlanıyorum, bu medeni konuşmayla vakit kaybedemeyiz” dedim gülümseyerek. Damien’ın elini tuttuğumda parmaklarımı onunkilere doladım. Ama Damien bir süre daha durdu. Sinirli yüz hatları doğrudan Owendan kaynaklıydı.
“Seni bir daha onun yakınında görmeyeceğim, mesajı aldığını düşünüyorum” Damien daha önce kullandığını hiç duymadığım kadar sert bir ses tonuyla konuştuğunda Owen’ın yüzü şekilden şekile girdi. Normalde olsa bu yaptığına sinirlenirdim, karışmamasını söylerdim belki ama kıskançlıktan yaptığını bildiğim şey beni keyiflendirdi. Koluna yapışık vaziyette yavaşça “Hadi gidelim, burada işimiz kalmadı” dedim. Onu kafeden çıkarırken de konuşmadık, evimin önüne yürürken de elimi bırakmadı, bunu düşünmemeye çalıştım. Hep onun için rol yapacak değildik, bir kez olsun bunu benim için yapmıştık işte.
Evin kapısına geldiğimizde açmamı bekledi.
Bir an durdum, tam olarak ne olduğunu yeni idrak ediyormuş gibi ona döndüm, evimin kapısının önündeki görüntüsü bile oldukça yabancıydı.
“Bir şey mi oldu? Gerçekten soruyorum Damien, burada ne işin var?”
“İçeri davet etmeyeceksin sanırım Nora, kapının önünde mi konuşalım?”
Bir bana bir kapı kolundaki elime baktı, haklıydı. Bu yüzden hızlıca kapıyı açıp eve girdim, kapıda beklerken içeri girdi. Bir iki adım attıktan sonra durdu.
“Evin çok tatlıymış” dedi. Gülümsedim, onu burada göreceğimi söyleseler buna kahkahalar atardım belki ama gerçek bambaşka olmuştu.
“Sen salona geçebilirsin, ben hemen geliyorum” dedim. O evi incelerken üst kata, banyoya çıktım. Kapıyı ardımdan kapattıktan sonra aynadaki görüntüme baktım, karmakarışık görünüyordum. Yanaklarım kıpkırmızı kesilmişti, göğsüm heyecanla inip kalkıyordu.
Damien şu an aşağıda, salonumdaydı. Ellerimi yıkayıp yanaklarıma biraz soğuk su sürdüm. Bu sakinleşmemi biraz olsun sağlamasa da bana zaman kazandırdı. Ellerimle dağılmış saçlarımı düzeltmeye çalıştım, keşke biraz makyaj yapsaydım diye düşünmeden edemedim. Sonra bu düşüncenin saçmalığına gülesim geldi, adam beni her halimde görmüştü. Sinir krizi geçirirken bile…
Bu yüzden daha fazla beklemeden banyodan çıktım ve aşağıya indim, Damien hala salonun ortasında duruyordu, kitaplığımı inceliyordu.
Yanına doğru gittiğimde dikkatini bana çevirdi, tam önünde durdum.
“Şimdi konuşabilir miyiz?” Diye sordum.
“Konuşabiliriz” dedi.
“Burada işin mi vardı?”
“Geçerken uğrayıp uğramadığımı mı soruyorsun?”
Kısık bir ses tonuyla konuştuğum zaman beni izledi. “Direkt olarak neden geldiğini merak ettim”
“Bir işimi halletmeye, seni görmek istedim”
Tam da gününü bulmuştu, beni Owen ile birlikte görmek zorunda mıydı sanki?
Aklıma gelen şeyle durakladım. “Sen nerede olduğumu nasıl bildin?”
Hafifçe sırıttığı zaman kalbimin sıkıştığını hissettim, boynuna atlamamak için kendimi kontrol etmeye çalışıyordum aynı anda.
“Helenayla anlaşacağımız konusunda yanılmamışsın”
Helena Damien ile mi konuşmuştu yani?
“Hiçbir şey anlamadığımın umarım farkındasındır Damien”
“Pek misafirperver olduğun söylenemez değil mi?”
Kaşlarım çatıldı. Bir şey demek için ağzımı açtığım sırada beni susturdu. “Cidden o herifle buluşma konusunda kararlıymışsın”
“Bunu söylemiştim zaten” benden biraz uzaklaşıp televizyonun karşısındaki büyük kanepeye oturdu, eve yabancı gibi dursa da benim gözümde bu hiç de öyle değildi. Buna alışmamaya çalıştım ama elimde değildi işte, onu özlemiştim. 1 aydır hiçbir iletişimimiz olmamıştı ve onu deli gibi özlemiştim.
“Amcamın yaptığı şeyi bana söylememen hiç akıllıca değildi Nora”
Gözlerim şokla açıldı, yerimde kalakaldım. Biliyor muydu? Bunun için mi gelmişti?
“Neden anlatmadın? Sana yardım edebilirdim, çok öncesinde ederdim ve bunları hiç yaşamak zorunda kalmazdın”
“Böyle bir şey olacağını düşünmedim Damien, hem sen nasıl öğrendin ki?”
“Sence önemli olan bu mu?” Gidip yanına oturdum.
“İşlerini daha çok karıştıracağını düşündüm o kadar, halledilemeyecek bir şey değil. Dünyada yayın evi bitmedi sonuçta” iyimser ses tonum onu biraz bile olsun gülümsetmedi.
“Halledeceğim zaten, senin bir şey yapmana gerek yok. Bana neden anlatmadığını düşünüyorum günlerdir, bir cevap bulamadım”
Ciddi yüzünü izledim “Ne zaman öğrendin?”
“1 hafta önce, konun açılmasaydı asla öğrenemeyebilirdim. Edwarda konuşmuşsun, ayrıldığımızı söyleyecektim ama o çok başka şeyler anlattı. Sana yüz yüze teşekkür etmeliydim, işlerini batırmasına rağmen bu anlaşmayı bozmadın. Hala benim kıçımı kurtarmanın derdindeymişsin” dedi gülerek. İçten gülümsemesinde başka bir parıltı daha vardı, bir parça hüzün belki.
“Olan zaten olmuştu, seni de kendimle dibe çekmeyi anlamsız buldum. Büyütme” dedim utana sıkıla.
“Bu konuya sonra döneceğim, bana tam olarak ne olduğunu anlat. Dedemden duyduğum şeylerin eksik olduğuna eminim, seni nasıl tehdit etti?”
“Bir şeyler içmek ister misin? Dolapta şarap olacaktı” dedim ayağa kalkarken, bu konuşma beni geriyordu. Beni geren biraz da 1 aydır görmek için can attığım kişinin tam karşımda dizlerim onunkine değer halde oturmasıydı. Yerimden kalkarken beni yakaladı, koltukta daha yakınına düşerken “Otur Nora, bu kadar yolu benden kaçman için gelmedim”
Hafifçe dudağımı dişledim, ona her şeyi en baştan anlatırken beni pür dikkat dinledi.
“Bu kadar ileri gideceğini düşünmemiştim açıkçası, nasıl bir hırs bu bilmiyorum ama onun yüzünden istediğim hiçbir yerle anlaşamadım.” Dedim açıkça.
“O konuyla ilgileniyorum, bundan sonra ihtiyacın yok zaten. Dedem amcamı tamamen şirketten çıkarmakla tehdit etti zaten, anlaşmamız işe yaradı.” Dedi. Gülümsedim “Tüm bunların boşa gitmemiş olmasına sevindim” dedim.
Biraz durdu. “Tüm bunlar şirket bana devredilmeseydi de boşa gitmeyecekti Nora” kalbim göğsümde öyle büyük bir hızla attı ki gözlerimi kaçırmak zorunda kaldım.
Damien her zamanki inatçılığını kullandı ve çenemi nazikçe kavradı, yüzümü ona bakmaya zorlarken bedenimin hafifçe irkildiğini hissettim.
Bana doğru yaklaştı ve aramızda zaten kısacık olan mesafeyi kapattı.
Gözleri benimkileri bir an bile bırakmadı, her tepkimi dikkatle izliyordu, hızlanan nefesimin ve beklentiyle aralanmış dudaklarımın farkındaydı.
Bakışlarım onun dudaklarına kaydı, bana gittikçe yaklaşıyordu. Gözlerimi kapattım, Amerikada olan orada kalacaktı bir de değil mi? Hepsi palavraydı…
selam dostlar, ben geldimm. Kısa bir bölüm oldu ama normal düzene dönüyoruz merak etmeyin, finaldi bütünlemeydi, mezuniyet, tez hepsi üst üste gelince benim beynim döndü desem yeridir. Yorumlarda buluşalım, özlendiniz 💖💖💖💖💖😭😭😭😭
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 49.98k Okunma |
4.58k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |