

Herkese selaaam, umarım bölümü keyifle okursunuz. Yorum ve oy bırakmayı unutmayın. Final bölümüne yaklaşıyoruuz, bakalım neler olacak.
Yorum bırakan herkese buradam topluca teşekkür edeyim, hepinizi öpüyorum.
Beni takip etmek isteyenler profilimde sosyal medya hesaplarım var, bazen buradan gelen bildirimleri göremiyorum watty'nin durumu malum... oralardan da yazabilirsiniz.
Nora ve Damien için fotoğraf bırakıyorum. 💖💖💖💖💖💖💖
Gelip masaya oturduğumda kimseye bakmadım, özellikle de karşımdaki itici kadına.
Damien geldiğimi fark edince bana döndü. "Seni göremedim, neredeydin?"
"Telefondaydım, Helena aradı." Dedim ters ters, elimde değildi. Karşımızdaki lanet kadın beni o kadar rahatsız hissettiriyordu ki elimde olmadan aksi birine dönüşüyordum.
"Her şey yolunda mı?" Diye sordu Damien temkinli bir sesle, gözlerimi kaldırıp ona baktım, sonra kendimden beklenmeyen bir şey yaptım. Bakışlarımı doğrudan karşımdaki kadına çevirdim, yanındaki adamla konuşuyordu. Yeniden Damien'a dönüp anlamlı bir bakış attığımda yüzü donuklaştı.
İşte! Damien rahatsız oluyordu ve bu rahatsızlığı beni öyle sinirlendiriyordu ki karnımın altında tuhaf bir sancı başlamıştı yeniden.
"Fark etmediğimi mi sanıyorsun?" Dedim ters bir sesle.
Kaşları çatıldı. "Neyi?"
Başımı iki yana salladım, anlamıyorsa kendi bilirdi. Adamın birine bu senin eski sevgilin mi ya da hayatında yer etmiş biri mi diye sormak kadar saçma bir şey yoktu, bilmem gereken her neyse bana anlatmalıydı. Anlatmıyorsa ya beni buna değer görmüyordu ya da anlatmasına gerek olduğunu bile düşünmemişti. Her iki durumda da Damien beni kırıyordu, aramızda bir şey olduğuna emindim. Kafamda kurmuyordum, hiçbir zaman kurmamıştım.
"Nora?" Diye sordu yeniden. Daldığım düşüncelerimden çıktım.
"Helenayı otelde kalmaya ikna etmişsin." Dedim konuyu kapatarak.
Kaşları daha fazla çatılsa de bir şey demedi. "Kuzeninin işi çıkmış, Brian ayarladı zaten. Ben bir şey yapmadım." Dediğinde ona döndüm.
"O senin ayarladığını söyledi."
Güldü. "Büyük ihtimalle Brian ayarlasa kabul etmeyecekti, aralarında komik bir iletişim var" haklıydı, hayatta etmezdi.
Garsonlar servise başladığında önüme koydukları yemeklerden biraz yemeye çalıştım, pek başarılı olamadım. Sinir bozukluğuyla otururken etrafımdaki gülüşmeleri ve iş konuşmalarını duymazdan geliyordum.
"Ben Siena ve eşiyle bir toplantıya gireceğim Nora, katılmak ister misin? Sıkıcı olur ama-" başımı iki yana salladım, Damien'ın yeşil gözlerinde endişeli bir tavır vardı.
"Hayır, ben odaya çıkıp biraz dinleneceğim zaten." Diye kestirip attım. Damien bana son bir bakış atıp uzaklaşırken onu izledim. Yaklaşık iki dakika sonra, ben tam kalkacağım sırada yanıma bir adam oturdu. Az önce karşımda oturan adamdı. Kaşlarım çatıldı.
"Merhaba" dedi düz bir ses tonuyla.
"Merhaba" benim sesim tamamen temkinliydi.
"İsmim Sergio, sanırım tanışmadık" dedi.
"Nora" uzattığı elini isteksizce sıktım, aklımdaki tek soru bu herifin benden istediğinin ne olduğuydu.
"Damien ile ne zamandır tanışıyorsunuz?" Diye sorduğunda vücudumu ona çevirdim.
"Siz bu bilgiyle ne yapmayı planlıyorsunuz?"
Adam hafifçe gülümsedi. "Sadece merak ediyorum, buraya geldiğimizden beri Ariane'in tek bahsettiği o adam. Benim tanıdığım falan yok, Ariane için buraya geldim ama buradan sonra bir daha görüşeceğimizi sanmıyorum. Sıkıntıdan ve sinirden patladığım için size sormak istedim, aralarında bir şey geçtiği belli."
"Beni ilgilendirmiyor, Damien ile geçmişte kalmış kişileri konuşmuyoruz. O kadın sadece saygısızlık ediyor, hem size hem bana" dedim öfkeyle. Öfkem hem o kadına hem de hiçbir şey bilmeden burada oturduğum için Damien'a idi.
Adam bir şey demedi, ikimizin de bakışları bir kaç adım ileride, Damien'ın rakip firmalarından birinden olan adam ile konuşan kadındaydı.
"İzninizle" dedim yerimden kalkarken. Daha fazla bu ortamda kalmak istemiyordum, içeri girip odama çıkarken de tek düşündüğüm buydu. Umarım kalan iki günü sinirlenmeden ve Damien ile kavga etmeden geçirebilirdim...
Odaya çıkıp üstümü değiştirdim, kadın belli ki burada Damien ile karşılaşacağından habersizdi, yanında getirdiği adamı bile gözü görmeyecek kadar Damien'a odaklanmıştı. Eski anıları ya da duyguları canlanmıştı yüksek ihtimalle, ne kadar ironikti ama...
Umurumda değildi, Damien bir şey yapmıyor ama anlatmıyordu da, tek yaptığı kadını görmezden gelmekti fakat bu bile sinirlenmeme engel olmuyordu. Onu terslemesini ya da kadının ona olan bakışlarını tersine çevirecek bir şeyler yapmasını bekliyordum içten içe, hiçbir şeyin farkında olmayışı beni delirtiyordu.
Sinirle offladım, bilgisayarımdan bir dizi açıp zaman geçirmeye çalıştım ama odaklanamadım bile. Adam dengemi bozuyordu artık, hem de fazlasıyla. Kapı açılıp Damien içeri girdiğinde de boş boş oynayan diziye bakıyordum.
"İyi geceler" dedi sessiz bir şekilde içeri girerken.
"Sana da" dedim ters ters.
"Nora neyin var senin? Tüm gece bir tuhaftın, sorduğumda sinirleniyorsun."
Kravatını çıkarıp kenara atmasını izledim.
"Bir şeyim yok, çevrendeki insanlara gülümsemekten ya da onlarla uğraşmaktan sıkılmışımdır belki de." Yatakta bağdaş kurmuş halimi süzdü.
"Neden? Birisi seni rahatsız edecek bir şey mi yaptı? Ya da çok mu sıkıldım iş muhabbetlerinden? İstersen seni New York'a götürebilirim Nora, bu halin beni kötü hissettiriyor."
Gözlerimi kapatıp açtım, gerçekten anlamamış mıydı?
"O kadının senin eski sevgilin olduğunu anlayacak kadar akıllıyım Damien, anlamadığım kadının senin eski sevgilin olduğunu anlamamış olması. Utanmasa yanındaki adamı bırakıp tamamen sana odaklanacak, tüm gün gözü üstümüzde."
Damien bir an yüzüme baktı. O da sinirli gözüküyordu.
"Farkındayım, seni rahatsız edeceğini düşünmemiştim. Saçmalıyor Nora" gözlerimi abartılı biçimde devirmemek için kendimi zor tuttum.
"O beni rahatsız edemez Damien" diye tısladım. Bir şey demek için ağzını açsa da yanımdaki abajurun düğmesini bulup odayı karanlığa gömdüğüm zaman susmak zorunda kaldı.
Sonra sessizlikte "Bir şey söyleyeceksen söyle Nora, her şey daha kolay olabilir konuşursan."
Bir şey dememi bekliyordu, bir şey dememi istiyordu. Yine de ona istediğini vermeyecektim, kıskançlığımı kabullenmeyecektim çünkü o kıskanmam için hiçbir şey yapmıyordu.
Gözlerimi sımsıkı kapattım, sadece iki gün kalmıştı. Dayanabilirdim...
Uyandığımda odada tek başımaydım, neyse ki Damien benden daha erkenci birisiydi ve kalkıp direkt toplantıya gidiyordu. Bu yüzden odada oyalanarak hazırlandım, bugün ne yapılacağına dair hiçbir fikrim yoktu dahası ilgilenmiyordum da. Günü resmen bitsin diye yaşayacaktım.
Odadan çıkıp aşağıya indiğim zaman üstümdeki kısa salaş elbiseyi düzelttim. Bahçede kahve içen Siena'nın yanına ilerledim, beni gördüğünde her zaman yaptığı gibi gülümsedi.
"Günaydın Nora."
"Günaydın." Dedim yanına otururken.
Etrafın kalabalık olduğunu fark edince. "Bu kalabalık ne? Herkesi toplantıda sanıyordum. Dedim.
"Birazdan şehir turuna çıkılacak, bir kaç galeri gezilecek yani. O yüzden herkes toplanıyor, Damien haber vermedi mi?" Diye sordu. Başımı iki yana salladım.
"Damien genelde planlarını paylaşmayı sevmiyor." Diye bir ses duyduğumda kan adeta beynime sıçradı. Bu kadın üstüne vazife olmayan konuşmalara dahil olmayı çok seviyordu anladığım kadarıyla.
Siena kaşlarını çattı, bir bana bir kadına baktı. Ariane hiç oralı olmadan arkamızda duran kahvaltı masasından bir kurabiye aldı.
"Onun eski bir arkadaşıyım da." Diye açıkladı Sienaya doğru.
"Eski bir arkadaşı olarak fazla konuşuyorsunuz, konuşmalarımıza dahil olmanızdan sıkıldım. " dedim sert bir şekilde. Bu kadınla burada kavga edecek değildim ama haddini bilmeliydi.
"Ah beni yanlış anladınız, sizi gücendirdiysem kusura bakmayın. Sadece uzun zamandır görüşmemiştik, o kadar."
"Siz beni gücendiremezsiniz." Dedim tatlılıkla. "Zaten eski bir arkadaşı olmanızın sebebi bu, uzun zamandır görüşemeyişiniz. Bu oldukça doğal değil mi?" Kadın bana o tuhaf gülümsemeyle bakmaya devam etti.
"Öyle, ama bakarsınız arayı kapatırız değil mi? Sonuçta hala aynı şeylere ilgi duyuyormuşuz, sık sık karşılaşabiliriz." Dedi etrafı eliyle göstererek.
O yanımızdan ayrıldığında Siena bana döndü, biraz şaşkınlık vardı yüzünde.
"Tuhaf biri." Dedi.
Başımı sallamakla yetindim. "Öyle, beni rahatsız ediyor."
"Bir kaç kez Damien ile konuşmaya çalıştı ben yanındayken, Damien her seferinde anında uzaklaştı. Sanırım fazlasıyla bozuk bir şekilde arkadaşlıkları bitmiş." Dedi Siena dalgın bir şekilde. Arkadaş falan olmadıklarını söylemek istedim, sinirimden ölecektim resmen. Kadın resmen yapışmıştı. Damien'ın anında uzaklaşması bile beni sakinleştirebilecek şeylerden değildi. Benim derdim ona hiçbir söyleyebilecek ve yapabilecek bir rolümün olmamasıydı. Günlerdir öfkemin tek sebebi buydu.
Şehir turu için herkes kendi arabasına bindiğinde Damien ile nereden bulduğunu bile bilmediğim bir arabaya bindik.
"Nereye gideceğiz?" Diye sordum. Bana tur için ayarlanan programı anlattı. Gideceğimiz galeriye sürerken 20 dakika geçmişti.
Bu süre boyunca konuşmadık, ona bakmamaya çalışıyordum. Üstünde krem rengi keten bir gömlek ve yine aynı tarzda lacivert bir pantolon vardı. Her zamanki gibi gözüküyordu, onu gördüğüm şekilde başka bir kadının da ona bakıyor olması aklıma geldikçe gözlerimi kısıp onu izliyordum.
"Beni öldürmek ister gibi bakmayı bırakacak mısın Nora? Seni anlamıyorum." Dedi.
"Sana baktığım falan yok." Diye homurdandım.
"Evet, iki gündür yüzüme baktığın yok genel olarak ama baktığında da şu an olduğu gibi nefret edercesine bakıyorsun. Sorunumuz ne? Benden ne istiyorsun?" Dedi arabayı durdurduğu zaman.
"Senden ne isteyebilirim Damien? Bir şey istediğim yok, sen işine bak yeter. Sonra da buradan gidelim ve ben de işime bakabileyim." Bana bakarken gözleri yüzümün her yerinde gezindi.
"Bu tavrın o kadar dengesiz ki, arkadaş olmak isteyen sendin. Ama şu an kıskanç bir sevgiliden farkın yok." Dedi. Üstüme geliyordu, bilerek üstüme geliyor ve duymak istediklerini benden duymaya çalışıyordu.
"Sana duymak istediğin şeyleri söylemeyeceğim Damien, unut gitsin." Dedim arabadan inmeden hemen önce.
"Söylemene gerek yok zaten görüyorum." Dedi yanımdan geçerken. Ona ölümcül bir bakış attım, kıskançlığımın hoşuna giden bir tarafı olmasa da amacı bunu duymaktı. Onu tanıyordum, ona arkadaş olalım dediğim için benden intikam mı almak istiyordu? Bunun yanlış bir karar olduğunu mu duymak istiyordu? Daha çok beklerdi.
"Hayal görüyorsun." Dedim uzattığı elini tutarken. Galeriden içeri girerken kulağıma eğildi.
"Ne gördüğümün farkında olacak kadar ezberledim hareketlerini, seni izlemek en büyük zevkim oldu aylardır."
Dişlerimi birbirine bastırdım, yüzümü sabit tutmak için bunu yapmam gerekiyordu çünkü.
İçeriye girdiğimizde elimi hala sımsıkı tutuyordu, Damien görmedi ama ben Ariane'i ve birbirine sımsıkı kenetlenmiş ellerimize olan bakışını gördüm. Damien beni tabloların önüne çekerken de bakışlarımı o kadından çekmedim. İstemsiz olarak Damien'a daha yakın dururken buldum kendimi. Bir şey diyemiyordum ama bedenim kıskançlığımı yeterince belli ediyordu...
Otele döndüğümüzde Siena ve eşi bizimle birlikte arabadaydı, ikisi de araba kullanmaktan nefret ettiği için taksiyle gelmişti ve Damien bizimle dönmeleri konusunda ısrarcı olmuştu. Bu iyiydi çünkü onunla baş başa arabada yeniden tartışmak istememiştim.
"Ben odaya çıkıp üstümü değiştireceğim." Dedim arabadan indikten sonra.
"Tamam, ben telefonla konuşacağım. Bir kaç iş halletmem gerekiyor. Yemekte görüşürüz." Dedi.
Siena ve Matteo yanımızdaydı, bu yüzden Damien beni kendine çekip yanağıma bir öpücük kondurduğunda itiraz edemedim. Heyecanlanmam adil değildi, geri çekildiğinde bakışlarımı beni bekleyen Sienaya çevirip gülümsemeye çalıştım. Hala normal davranmaya çalışıyordum.
Odaya çıktıktan sonra hızlıca bir duş aldım ve buraya getirdiğim, artık tükenmek üzere olan elbise stoğumdan birini seçip üstüme geçirdim. Saçlarımı ıslak bırakıp hafif bir makyaj yaptım, aşağıya indikten sonra yemek alanına baktım, henüz pek kimse yoktu. Bu yüzden etrafa bakıp Damien'ı aradım. Yemek masasında oturan adamı, yalnız oturan adamı görünce kaşlarım çatıldı. Ariane'ın beraber olduğu kişiydi, masada her zamanki yerinde oturuyordu ve telefonu ile oynuyordu. Kadın yanında yoktu, aklıma gelen şeyle bir an şüpheyle doldum. Belki yapmamam gerekiyordu ama ayaklarım benden bağımsız bir şekilde hareket etti ve şatonun arkasındaki sera alana ilerledim. Damien'a dair bir iz bulamayınca lavanta tarlasının taş yoluna girdim, bir kaç adım atmıştım ki yerimde kalakaldım.
Damien ve Ariane lavanta tarlasının uzak bir noktasındaydı, karşılıklı durmuş konuşuyorlardı. Beni fark etmediler, elimde olmadan kendimi onlara yaklaşırken buldum. Kadının itici sesi kulaklarıma dolduğunda kalbim sıkıştı.
"Hiç değişmemişsin Damien, hala buz gibisin."
Damien başını hafifçe yana eğdi. "Sen de öyle, hala lafı dolandırmayı seviyorsun." Sesinde bıkkınlık vardı. "Ne söyleyeceksen söyle, günlerdir olur olmadık yerlerde yanımda belirmenden sıkıldım. Konuşacak bir şey yok lafının nesini anlamadın?"
Kadın yine o gülümsemesini gösterdi, başını eğdi. Bu ona utangaçlıktan uzak bir hava katıyordu, tamamen bilerekti.
"Tatlı sevgilin seni tatmin ediyor mu Damien? Onu yanında gezdirecek kadar etkilendiysen iyi bi numarası olmalı." Elini
Damien'ın yakasına attığını gördüğümde içimde bir şeylerin parçalandığını duydum sanki, bir cam kırılıyormuş gibi hissettim.
Damien elini kaldırıp kadının elini ittirirken "Onunla ilgili tek kelime etme, sakın." Dedi.
Sonra Ariane beni gördü. Yüzündeki gülümseme büyüdü.
"Nora!" diye şakıdı, yüzümü buruşturdum. Damien ile göz göze gelmeden arkamı döndüm. Onunla konuşamazdım, onunla hiçbir şey konuşmak istemiyordum.
Yemek masasına gelip oturduğumda kimseye bakmadım, gözlerim sinirden dolmuştu ve kaldırırsam yaşlar düşeceğinden korkuyordum,
ne zaman kendimi bu kadar kontrol edemez hale gelmiştim? Bu yüzden Damien'dan bir kez daha nefret ettim.
"Seni bulamadım." Damien kulağıma eğilip konuştuğunda sıcak nefesi tenimi gıdıkladı.
"Hava alıyordum." kestirip attım. Geri çekilmeden önce bana daha çok yaklaştı, dudaklarını omzuma değdirdiğinde baştan aşağı titredim, karnıma bir tekme yemiş gibi oldum.
Geri çekildi, tekrar kulağıma "Konuşmaya devam edeceğiz Nora, böyle kaçmayacaksın, her şeyi yanlış anlıyorsun." dedi.
Ona dönüp öfkeyle bakmamak için tüm irademi kullanmaya çalıştım, beni karmakarışık bir hale sokuyordu. Omzumu öptüğü yeri sanki çakmakla yakmışlar gibi hissediyordum, cayır cayır yanıyordu.
Yemek boyunca çevremdeki yine insanlar gülüşüp sohbet ederken benim tek yaptığım önümdeki yemekleri didiklemek oldu. Damien ile her geçen gün neden başa dönüyorduk?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 49.98k Okunma |
4.58k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |