5. Bölüm

DOĞUYA GİTMENİN TEK YOLU

SUİYESİNİNHİKAYESİ
suiyesininhikayesi

Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın. Takip ederseniz de bu gariban yazarı mutlu etmiş olursunuz. Sevaba girmiş olursunuz yani :)) ;)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“İyilik, iyidir.

 

 

Kötülük ise kötü.”

 

*** *** *** *** *** *** *** *** ***

 

Yerinden sıçrayarak uyandı, adam. Her yeri kan ter içinde kalmıştı. Sıkıntı ile nefes verip kafasını kaşıdı. Yedi yıldır rüyalarında aynı kadını görüyordu.

 

Adamlarına emir verip rüyasında gördüğü bal rengi gözleri olan kadını aratıyordu. Türkiye’nin her bir yerini karış karış arasa da bulamadığı bu kadına kafayı takmıştı. Türkiye de bulamıyorsa Dünya’yı arayacaktı.

 

Beş kişinin rahatlıkla sığabileceği koca yatağından kalkıp odasının balkon kapısına yöneldi adam. Hava soğuk olsa da vücuduna biraz soğuk çarpsa iyi olurdu

 

Gün yeni yeni açmaya başlayan bir çiçek gibiydi.

 

Balkonda ki sandalye ye oturdu sessizce, yedi yıldır rüyalarından çıkmayan ve her seferinde kendine bağlayan kadının kim olduğunu bilmek istiyordu. Onun kendi uydurduğu bir hayalden ibaret olmasını istemiyordu.

 

Onu ilk gördüğünde yirmi yaşında genç bir ağaydı, babası rahmetli olduktan sonra aşiretin başına geçmişti. Şirketten çıktığı bir gün düşmanları tarafından hedef alınmış. En has adamı Muzaffer sayesinde ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu.

 

Günlerce karın boşluğuna isabet eden kurşun yüzünden ayağa kalkamamıştı. Bal gözlü kadını da ilk o zaman görmüştü. Başta umursamasa da günlerce üst üste görmesi, siniri bozmuş ama zaman geçtikçe etkilenmişti bu kadından yüzü çok güzeldi, yüzünü süsleyen gözleri ise adamı kadına bağlayan en önemli etkendi.

 

Derin bir nefes alıp yeni doğan güneşin kızıllığına dikti okyanuslarını

 

Günler, aylar, yıllar geçmesine rağmen onu aramaktan vazgeçmemişti. Bazen acaba gerçekten hayalden başka bir şey değil mi diye düşünse de buna inanmak istemedi. Gerekirse ömrünün sonuna kadar arardı. Onun kitabında başladığı bir işi yarım bırakmak yoktu.

 

Kürşat Agah ARTOGAN rüyalarını süsleyen bal rengini bulacaktı.

 

 

*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*

 

 

 

Hanzade ARIKAN…

 

Unutma miniğim, oyunu sen yazıyorsan, oyun dışı kalacaklara da sen karar verirsin.’ Der abim onunla oynadığım satranç oyunlarında.

 

Bu hayat, benim için bir satranç oyunundan farksız. Oyunuma dahil ettiğim herkes benim hamlem. Tekrar hayata dönüşümün üzerinden yedi yıl geçmiş, bu süreçte oyunuma dahil edeceğim bütün taşlarımı tahtama yerleştirmiştim. Artık geriye büyük hamleleri yapmak kalmıştı

 

Alaz DAĞKIRAN asla hafife almamam gereken bir psikopattı. Geri döndüğüm günden beri onu hiç görmemiştim işin garip yani ailesi magazinden düşmezken, Alaz hakkında hiçbir bilgi yoktu.

 

Hani derler ya düşmanını ne kadar iyi tanırsan kazanma şansın o kadar artar diye. Alaz’ ı en küçük saç telinden, tırnağının ucuna kadar her şeyini bilsem de, bu hayatımda yaptığı her adımı takip etmek sorun olmazdı ama akıllı şeytan izini kaybettirmişti. Yedi yıldır ülkede olmadığını biliyordum ama nerede olduğunu hala bulamamıştım.

 

Şu an tek temennim on sekizinci doğum günümde ortaya çıkmamasıydı. Onu alt etmek için her ne kadar hazırlıklı olsam da onunla tekrar yüz yüze gelmek bende iyi etkiler yaratmayacaktı.

 

Bağımlısı olduğum korku, benden o kadar kolay kopmayacaktı… Bunun farkındaydım.

 

On sekizinci yaş günüm her şeyin başladığı gündü. Hayatımın dönüm noktası olduğu gün, ailemi kaybettiğim, Alaz DAĞKIRAN’ ın ağına düştüğüm gündü ve o güne üç ay kalmıştı. Doğum günüme kadar ailemi ölümlerini sebebiyet verecek her türlü olaydan uzak tutmak zorundaydım ve bunu sağlamanın tek yolu, Mardin’e gitmekti.

 

Ailemi buradan uzak tutmalıydım. Bu zamana kadar yaptığım bütün küçük hamlelerim buna hazırlıktı ve doğuya gitmenin tek yolu, tehlikeli bir yoldu.

 

Ailemi korumak için yapmam gereken her şeyi yapacağım. Bu, birini öldürmem anlamına gelse bile…

 

Aileme, sevdiklerime zarar vermeye çalışan herkese rengimin siyah olduğunu göstermekten çekinmiyorum ve onları karanlık denizimde boğacağım…

 

Çalan telefonum ile bütün dikkatim dağıldı. Çalışma masamın üzerindeki telefonumu alıp açtım. Arama istediğim kişidendi.

 

“Alo, Karagöz hallettin mi?” diye sordum sabırsızca.

 

“Ben iyiyim velet yaşayıp gidiyorum öyle, sen nasılsın? İnsan bir hal hatır sorar önce çocuk, ahh! ahh! Sizin kuşakta hiç saygı kalmamış” diye söylenmeye başladı Karagöz yaşına göre çok dırdırcı bir adamdı ve fazlasıyla eski kafalıydı söylediklerine gözlerimi devirdim.

 

“Uzatma Karagöz cevap ver yaptın mı?” Diye sordum aynı sabırsızlıkla

 

“Hallettim velet hallettim, bugün yarın gelir haberi ve merak etme ölmedi sadece biraz sürünecek o kadar” dedi düz bir sesle

 

“Tamamdır Karagöz bir an önce buraya dön” dedim ifadesizce

 

“Yemin ederim, bana emir verip hayatta kalan sayılı insanlardan birisin velet” dedi sıkıntılı bir nefes bırakarak

 

“Biliyorum Karagöz, biri benim diğeri ise Albay Hakkı Ozan KARAÇAMLI bu hikayeyi defalarca kez anlattın, biliyor musun yaşına göre çok konuşan bir adamsın. Ayrıca kaç yaşında adamsın sana burada insanlara isimleri ile hitap etmen gerektiğini öğretmek istemiyorum, buraya sağlam dön” dedim alayla onunla böyle konuşmak çok hoşuma gidiyordu ve garip bir şekilde çok konuşan biri olmasam da onunla konuşurken çenem açılıyordu

 

“Saygısız velet, bana bir geveze karı demediğin kalmıştı o da oldu iyi mi. Gelirim sağlam bir şekilde merak etme… Şşhht bana bak canını sıkan var mı orada, anladın sen?” diye sordu kimden bahsettiğini anlamıştım

 

“Yok merak etme, olsa bile onları yok etmek için seni bekleyeceğim Karagöz bu zevki birlikte çıkartacağız” dedim gülümseyerek, erkeksi kışkırtıcı kulağıma geldi.

 

Kimden mi bahsediyorum tabi ki de...

      

Ortak düşmanlarımız DAĞKIRAN’ lardan

 

“Bu zevki bensiz yaşarsan senin için gelirim Hanzade” dedi sert sesiyle bu konuda son derece ciddi olduğunu bana adımla seslendiğinden anlıyordum.

 

“Sağlam gel Nazım TÜRKOĞLU, sen benim vezirimsin” dedim aynı ciddiyetle kısık kahkahasını duyduktan iki saniye sonra en nefret ettiğim şeyi yaptı, telefonu suratıma kapattı.

 

‘Suratıma böyle telefon kapatabilen tek insansın be moruk’ diye söylendim

 

Dağkıran’ lar ikimizin hayatını sikip atmış bir aileydi. Ben bir embesil gibi onlara muhtaçken, Karagöz sadece karısını ve kızlarını öldürenleri bulmak için Dağkıran’ lara çalışan emekli bir askerdi önceki hayattım da yıllarca Dağkıran’lara çalışmıştı tek gayesi Halit Dağkıran’ dan aldığı kıytırık bir sözle ailesinin katilini bulmaktı, oysa işin en trajik yani Karagöz yıllarca ailesini öldürenlere çalmıştı.

 

Onu bana katılmasına ikna etmek için kullanabileceğim tek koz buydu o zamanlar on yaşımdaydım ve bunu yapamayacak kadar güçsüzdüm, tek yapabildiğim onu bu durumdan haberdar etmekti.

Bu işin sonucu ise Karagöz’ ün beş yıl boyunca bana çalışması ile sonuçlanmıştı.

 

Derin bir nefes alarak oturdum koltuğa ve düşünmeye başladım. Ailemin güvenliği için bunu yapmam gerekiyordu onlar için bu kadar ileri gitmek gerekiyordu ve ben bu konuda kendimi hiçbir şekilde kötü hissetmiyordum.

 

Ben az önce Mardin’ e gidebilmek için babamın kardeşini yani amcam Behram ELZAMİROĞLU’ nu vurdurtmuştum.

 

 

*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*

 

Arıkan malikanesinde klasik akşam yemeği yenmiş, bir anda yumurtadan çıkan misafirler ile birlikte salonda çay içiliyordu.

 

Misafirler kim mi? tabi ki de Kerim SALPER ve ailesi, bizde olmadıkları bir akşam yoktu be bunların. Geçmiş hayatımda onların gerçek yüzünü görmüş biri olarak söylüyorum böyle bir adama aşık olduğum için midem bulanıyor be…

 

İkinci hayatıma geri döndüğüm günden beri onlarla çok fazla diyaloğa girmemiştim. Ve bu hayatımda bu adama aşık olma gibi bir duruma düşmedim.

 

Tanrım ikinci şansın için çok teşekkür ederim…

 

“Eee Hanzade sen neler yapıyorsun kızım lise bitti yakında on sekizde olacaksın, üniversiteye gitmeyi düşünüyor musun?” diye sordu Lalin Hanım yapmacık bir samimiyetle önceki hayatımda kızı için bir rakip olmadığım için görmezden gelirdi beni hep ama bu hayatımda sessiz oluşum ve annemin, her anne gibi sürekli benim ve abimin başarılarını arkadaşları ile paylaşmasından dolayı Lalin Hanımın kıskançlığının hedefi olmuştum. Aman ne büyük olay...

 

“Elbette Lalin Hanım, sınava girdim. Hem eğitim hayatımda verdiğim emeklerin boşa gitmesini istemem” dedim aynı samimiyetle yani samimiyetsizce, akıllı kadınsa ‘ben okumayacağım’ diye tutturup sosyetede kendine zengin koca arayan zilli kızına atıfta bulunduğumu anlar.

 

Yapmacık gülüşü soldu. Akıllı kadınmış…

 

“Ay ne hanımı ayol sende Hanzade hiç güleceğim yoktu. Abla de kızım bana ne bu resmiyet” dedi ve o kulak kanatan iğrenç kahkahasını atmaya başladı. Konuyu değiştirme yeteneğine göz yaşarttı doğrusu.

 

‘Keşke gülmeseydin, kulaklarım’ hemen yanımda oturan abimin kısık sesi geldi kulağıma gülmemek için kafamı öne eğdim. Oda tıpkı benim gibi hoşlanmazdı bu kadından Kerim ile de babalarımız yüzünden zorunlu bir arkadaşlık kurmuştu.

 

“Peki Lalin Teyze” teyze dememe bozulsa da sahte gülüşünü takınmaya devam etti.

 

Abimin kısık kahkahası geldi kulaklarıma ona dönüp baktığımda bana ‘sen yok musun sen’ bakışları atıyordu. Ona en mükemmel gülümsememi gönderip önüme döndüm.

 

Canım oldukça sıkılmıştı ve birden ayrılmam ayıp olacaktı. Ahh şu içimde saygınlık kişisi...

 

Herkes kendi halinde konuşmaya dalmışken çalan kapı ile dikkatimi babamların iş konuşmasından alıp salonun kapısına yönelttim içeriye giren Kübra SALPER ile göz devirdim.

 

Zengin koca tavlamak için girdiği kılıklardan birine bürünmüştü. Süper ötesi kısa mini elbisesi, filli boya reklamında oynasa adamları milyarder edecek makyajı, dalgalı ombre saçları ile ortamın bütün havasını değiştirmişti.

 

Sanki daha bir kokoş olmuştu ortam annesi ile idare ederken bir de kızı of of bu akşam gözlerim fazla yorulacaktı. Daha doğrusu kanayacaktı.

 

Disko topunun, gökkuşağı kızı…

 

“Selammmmm herkeseee” gevşek ağzını siktiğim

 

Üstüne girsem çuvaldızla bile dikemeyeceğim geniş ağzı ile çiğnediği yarısı dışarda sakızı ile aşüfteleri aratmayan bir duruşu vardı. Keza bundan yıllar sonra evli bir adama metres olacak biriydi.

 

Ona olan nefretimi sorguluyor olabilirsiniz ama bana yaptıklarını hiç unutmuyorum çünkü bu sürtük bana metres oluyordu.

 

Onun yüzünden yediğim dayakları hiç unutmuyorum. Gözlerim kardeşine ifadesizce bakan Kerim’e kaydı kardeşi ile arası iyi değildi nitekim gelecekte bu kız yüzünden çok şey kaybedecekti.

 

Ona bakınca beynimde yankılanan sözlerle midem bulandı.

 

“Ailenin ölmüş olması hiçbir şeyi değiştirmiyor Hanzade, istersen ölüm döşeğinde ol değil sana kalbimi vermek, elimi bile vermem” demişti bana ailemi kaybettiğim günün ertesi akşamı

 

“Hoş geldin güzel kızım” dedi annesi Lalin Hanım güzel mi, hani nerede, şu makyajı olmasa güzel kızdı aslında aman neyse yalan söyleyip çarpılmak istemem.

 

Bir yalan ile çarpışsak iyi ben Hanzoşum, yaptıklarımızı unutma bizzzz adam vurdurduk.

 

Ailemi korumak için iç ses, ailemi korumak için zihnimi bulandırma.

 

Babamın çalan telefonu ile dikkatimi babama verdim kim olduğunu göremesem de biliyordum arayan babaannemdi sonunda beklediğim haber gelmişti.

 

Bide heycanlı...

 

Kes sesini!

 

Babamın telefonun ekranın da gördüğü isimle duraksaması annemin dikkatini çekmiş “Ne oldu hayatım kim arıyor bu saate” diye sormuştu babama merakla

 

Ah anne ahh! bu yaptığımı öğrenseniz varya içimden geçersiniz ama affedin sizi kurtarmanın en güvenli yolu buydu.

 

Anan seni duymuyor Hanzoşşş...

 

“A-annem, annem arıyor” dedi babam heyecan ve korku ile o sırada telefon ikinci çalışına geçmişti çok bekletmeden açtı

 

“Alo anne sen… siz iyimisiniz?” Diye sordu afallamıştı yıllar sonra annesi ile ilk kez konuşuyordu içim burkuldu

 

“…”

 

“Ne, anne sen ne diyorsun. Kim cüret edebilir buna. Berzan nerede? Tamam cennet bahçem ağlama ağlama biz ilk uçakla geliyoruz yanınıza” dedi babam oturduğu yerden kalkarak haliyle bizde kalmıştık

 

“Behçet ne oluyor hayatım, kötü bir şey yok değil mi?” diye sordu annem babama, bir dakika işareti yapıp tekrar telefona döndü.

 

“…”

 

“Evet anne karım da gelecek hatta çocuklarımda gelecek oldu mu yok gelmesin diyorsan konuşmayı burada bitirelim” dedi babam sert bir tonla bize karşı herhangi bir saygısızlığı kabul etmiyor bu konuda annesine bile had bildiriyordu

 

Bana da lazım baban gibi bir adamdamm...1

 

Seni dinlemiyorum iç ses siktir git. Hanımefendilik çizgimi bozdurma

 

Hanımefendilik mi dünyanın en pislik içine sahipsin be ne hanımefendiliği güldürme beni1

 

SiKtİr GiT....

 

Tamam be... Adios Hanzoş...

 

“…”

 

“Tamam sen merak etme en geç yarın akşama oradayız ağlayıp beni de kendini de üzme” deyip telefonu kapattı babam

 

“Behçet ne oluyor hayatım” diye tekrar sordu annem endişe ile

 

“Behçet kardeşim bir sıkıntı mı var? Yardımcı olalım” dedi Kadir Bey

 

“Var bir sıkıntı var. Kardeşimi vurmuşlar. Tomris çocuklar çabuk eşyalarınızı hazırlayın Mardin’e gidiyoruz” dedi babam keskin bir sesle Salper ailesi geldiklerinin aksine sessizce evden ayrılırken bizde hemen odalara dağıldık

 

Planımın tutması ile içten içe mutlu olurken ifademi korumaya çalıştım ve valizimi hazırlamak için odama çıktım

 

‘Özür dilerim amcacım ama planımın tutması için zarar görmen gerekiyordu. Doğuya gitmenin tek yolu senin vurulmandan geçiyordu’ diye söylendim

 

**** **** **** ****

 

Gelecek bölümden alıntı

 

“Bıraksana kolumu be manyak herif!” Diye bağırdım içten içe pis bir insan olsam da dışarıya karşı hanımefendi kimliğimi korumaya çalışıyordum ama bu koca, okyanus gözlü adam beni birazdan en çirkef kişiliğime sokacaktı

 

“Bırakmam bu saaten sonda asla bırakmam seni. Osun sen dur bakayım tekrar” deyip mümkünmüş gibi daha da çok yaklaştı bana az kaldı geçireceğim kafayı derken söylediği sözlerle afalladım.

 

“Vallaha da osun, billaha da osun, yedi ceddim şurada yatırıp sikse bırakmam seni. Evleneceğim lan ben seninle şart oldu”

 

 

 

***/***/***/***/***/***/***

 

Bol bol yorum yapıp, beğendiyseniz yıldızlayıp ve takip ederseniz çok mutlu olurum. Beğenmediğiniz yerleri güzel bir üslup ile belirtirseniz çok mutlu olurum.

 

 

iyi okumalarrrrr<3<3<3<3<3

 

 

sevgilerimle<3<3<3<3<3

 

Bölüm : 14.02.2025 22:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...