Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın. Takip ederseniz de bu gariban yazarı mutlu etmiş olursunuz. Sevaba girmiş olursunuz yani :)) ;)
"En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefeste yaşamayı"
Mardin’e inen uçakla, içim huzur dolu olduğu kadar huzursuzlukta dolu aslında her şey planıma göre ilerlese de ailemin canı için zarar verdiğim ve hayatımda hiç görmediğim amcamı görmeye gelmek içime huzursuzluğun en hızlı büyüyen tohumunu ekmişti.
Önceki hayatımda dahi gelmediğim bir yerdi Mardin ve ben oyunumu bilmediğim bir yerde kurmuştum. Almış olduğum en riskli hamleydi.
Gözlerim bir film şeridi gibi akıp giden Mardin’in tarihi yapılarını izliyordu. Uçak iner inmez, aile boy bir siyah vito ile bizi almaya gelen hayatımda ilk kez göreceğim büyükbabam Eşref ELZAMİROĞLU’ nun sağ kolu Ferit Bey bizi sabahın köründe almaya gelmişti. Şimdi ise ELZAMİROĞLU konağına doğru yol alıyorduk.
Aile de doğan ilk erkek torun abim Timur’du, doğan ilk ve tek kız torun ise bendim.
Önceki hayatımda doğduğum günden, öldüğüm güne kadar onlarla hiç iletişime geçmemiştim. Beni arama zahmetine bile girmeyen insanların gözünde kıymetimin ne derecede olduğu pek önemli değildi.
İçimde onlara karşı büyük bir hayal kırıklığı ve öfke vardı. Önceki hayatımda birinin en azından onlardan birinin bana yardım etmesi için çok dua etmiştim Tanrı’ya. Bu hayatımda ise artık bir önemi yoktu amacım sadece intikamdı ve onlarında sırası gelecekti.
Duran araba ile daldığım düşüncelerden sıyrılıp satranç tahtamın taş yollarına ayak bastım. Önümdeki koca konak kapısına baktım üstünde koca harflerle yazılmış ELZAMİROĞLU KONAĞI yazısını okudum
Mardin artık benim satranç tahtamdı.
Ferit bey büyük bir ciddiyetle çaldı kapıyı, konağın etrafındaki korumalar hızla aracın bagajından valizlerimizi çıkarırken ciddiyetinden ödün vermeyen babam ve abime baktım gergin olduklarını anlayabiliyordum ama onları tanımayan biri büyük ifadesizliklerinin altındaki duyguları anlayamazdı. Gözlerim babamın koluna girmiş ve derin nefesler alıp veren annemde durdu.
İlk uçağa bindiğimiz andan itibaren gergindi. Babaannem ile iyi anlaşamadıklarını hatta babamın bu yüzden annemi ve o zamanlar üç yaşında olan abimi alıp evi terk ettiğini biliyordum.
Konağın koca kapısı açıldı. En önde babam ve annem ardından abim girdi konağa derin bir nefes alıp ailemin en arkasında ilk adımımı attım konağa her iki hayatımda ilk kez geldiğim bir yerdi
Büyük bir ilgi ile izledim konağı koca avlusu çok fazla insanı alabilecek kadar büyüktü koca avlu uzunca bir çiçek bahçesi ile çevrelenmişti avlunun sol kısmında en az 20 kişiyi alabilecek kadar uzun bir yemek masası vardı konak üç katlıydı, bal rengi gözlerimi avlunun sağ tarafına çevirdim kocaman oturma alanı ben en az 30 kişiyi çok rahat alırım diye bağırıyordu.
Babamın ailesi en az annemin ailesi kadar varlıklıydı ve bu varlıkları benim savaşımın en büyük yatırımı olacaktı.
Bu intikam benim nezdim de yıllanmış şarap gibiydi. Bekletildikçe tadı daha güzel oluyordu. Her şeyi planlı ve emin adımlarla yapmak bu hayatta aldığım en güvenli karardı.
Oturma alanında ki baş köşedeki koltukta babam kadar hatta babamdan daha heybetli bir adam vardı. Her hali ile ben senin babanın babasıyım diye bağırıyordu. Dedem olduğunu anlamam hiç zor olmadı yani.
Önceki hayatımda amcalarım dışında bu aileden kimse o kadar ön planda değildi. Hatırladığım kadarıyla dedem Eşref ELZAMİROĞLU babam, annem ve abimin öldüğü gündün altı ay sonra kalp krizi geçirerek vefat etmişti
Doğru ELZAMİROĞLU ve Arıkan ailesi çok fazla düşmanı olan ailelerdi. Babaannem Azize ELZAMİROĞLU hakkında ise medyada duyulabilecek önemli olaylar olmamıştı hiç keza aynı şey babamdan sonraki büyük amcam Behram’ ın eşi içinde geçerliydi.
Hani şu buraya gelebilmek için karagöze vurdurduğum amcam varya. Önceki hayatımda Eşref Beyden sonra ailenin başına geçtiği için ister istemez iş dünyasının medyasına yansıyordu hayattı. Riskleri sevmeyen düz bir insandı. Düzeni bozulmasın diye konfor alanından çıkmayıp her türlü rahatsızlığa katlanabilecek biriydi.
Behram ELZAMİROĞLU ailenin gelenekçi çocuğuydu. Önceki hayatımda da onun hiç büyük işler yaptığını görmemiştim. Aile şirketi onunla yükselmemişti ama batmamıştı da eşi Gülhan ELZAMİROĞLU ise sessiz sakin kendi halinde biriydi. Basit köylü bir çiftçinin en büyük kızıydı.
Diğer amcam Berzan ELZAMİROĞLU o ailenin en bağımsızıydı. Umursamaz tavrı kendini aileden soyutlayıp kendi işini kurmasında en büyük etmendi, eşi Yakut ELZAMİROĞLU ile kurmuş olduğu güvenlik şirketi hatrı sayılır müşteriler toplamıştı. Bu ailede kendi safıma çekeceğim ilk kişi onlar olacaktı.
Ve en küçük amcam ailenin en küçüğü ama açgözlülüğü ve doyumsuzluğu ile sıranın başındaydı yedi ölümcül günahın temsil eden şeytanların Türkiye versiyonu olsa açgözlülüğü amcam Bekir ve nişanlısı Hayat temsil ederdi
Bu kadar şeyi nerden biliyorsun diye soranları duyuyor musun Hanzoş?. Anlat da aydınlanalım
Bu kadar şeyi doğuya ilk gelmeyi planladığım anda buraya yerleştirdiğim yardımcıdan biliyorum işi şansa bırakmayı sevmeyenlerdenim elbette bir işe başlayacaksam önce ortamı sonra da ortamdaki o insanları iyi tanımam lazım
Benim adım Hanzade ARIKAN ben kaybetmeyi sevmeyen biriyim
“Merhaba baba” babamın kendinden ödün vermeyen sesi ile soyutlandığım dünyaya geri dönüş sağladım dedim hemen karşısında elini öpüyordu
“Hoşgelmişsiniz Behçet” dedim insanı buz eden sert ve soğuk sesi içimi ürpertti
Kız Hanzoş bu dede bizi çiğ çiğ yer gel vazgeçek ondan intikam almayı hem ölmüş gitmiş adam baba ve anneden sonra
Asla ölsem de vazgeçmem. Herkesin bir sırası var ve sıra ona da gelecek
“Merhaba Eşref Bey” annemi gerginlikten bayılacakmış gibi çıkan sesi beni de gererken titrek eli ile dedemin elini öpmesini izledim
“Merhaba gelin hanım” dedi şaşırtıcı bir şekilde babama kullandığı sertliği anneme göstermemişti
“Öpeyim dede” dedi bu sefer abim ve öptü elini dedemin
Dedemin kahverengi gözleri olduğu yere çapa atmış gemi gibi dikilen bana döndü
Hiç içimden gelmiyordu elini öpmek ama öpmem gerekiyordu. Yavaş adımlarla ilerledim oturduğu koltuğa doğru
“Merhaba efendim, öpeyim elinizi” dedim hanımefendi diksiyonumla içimde istediğim kadar çirkef olabilirdim ama bunu dışa yansıtamazdım
“Hoşgelmişsin torunum” dedi ben elini öperken tam elimi geri çekiyordum ki elimden tutup yanına oturttu beni yaptığı ile afallayıp tepki veremedim
“Hanemize ilk kez gelmişsin, hoşgelmişsin” dedi sesi yumuşaktı buraya yerleştirdiğim yardımcıdan duyduğum gibi değildi bu adam bana böyle anlatılmamıştı neydi yani bu yumuşak tavırlar şimdi...
“Hoşbuldum efendim” şoku atlatmaya çalışarak
“Efendim değil dede diyeceksin bana güzel torunum” dedi bakışlarım bizi şaşkınlık ile izleyen anneme babama ve abime baktım bu durum benim kadar onları da şoka sokmuştu
Ne oluyor len Hanzoş bu lanet olası yerde neler dönüyor..
Anlasam anlatırım iç ses ben bir anlasam yemin ederim anlatırım. Mübeccel hanıma bunu sormak lazım
Ya varya hani bize buradakiler hakkında bilgi versin diye yerleştirdiğimiz yardımcı
Sen şaka mısın ya benden çok senin bilmen gerekmiyor muydu bunu
Kusura bakma Hanzade ama hem anne tarafının hem de baba tarafının yaydığı keskin otorite midemi bulandırdı bi tansiyonum düştü sanki sen idare et kendini ben bi tuzlu ayran içip geliyom
Ahaha peki iç gel tuzlu ayranını korkak tavuk
“Tekrar hoşgelmişsin evine oğlum” yukarıdan gelen sesle oturduğum yerden yukarıya bakmaya çalıştım
Bu babaannemdi Azize ELZAMİROĞLU
Hürrem sultan edaları ile izliyordu bizi tepeden ‘Tüm dünya görsün bilsin ki haremi artık ben yönetiyorum’ dese hiç sırıtmazdı. Arkasında iki gelini ile yavaş yavaş ilerledi merdivenlere doğru oturduğum yerden yalnızca izledim.
Aheste aheste gelişi sıkılmama sebep oldu Hanzoş bu ne ya kaplumbağa bile daha hızlı
Geldiğinde haber et biraz kestireyim şu köşede
“Hoşbulduk ana” diye atıldı babam babaanneme doğru hızla gidip öptü elini sıkı sıkı sarıldılar birbirlerine
Gülhan ve Yakut anneme sarılıp bana doğru ilerlediler. Hızla ayağa kalkıp bana sarılmalarına izin verdim babaannem anneme pas vermeden abime ilerledi. Ona sarılacaktı, annemi görmezden gelmişti ve abime sarılacaktı
“Hoşgelmişsin torunum” dedi abime memnuniyetsiz kadın
Büyük bir sükunetle anneme bakan abim annemden onay alınca öptü babaannemin elini. Azize hanım abime de sıkıca sarıldı.
Bu sefer yengelerle selamlaşan bana döndü.
"Hanemizin ilk kızı hoşgelmişsin güzel torunum" diyip bana sarılmak istedi ama izin vermedim anneme yaptığını affetmeyecektim ona pas vermeden dedeme döndüm
“İzninizle dedecim yoldan geldik yol yorgunuyuz dinlenmek istiyorum” dedim ve babaannemi görmezden gelip yanından geçip gittim Gülhan ve Yakut’un şaşkın bakışlarının sırtımı delişini umursamadan annemin yanına ilerledim
"Hadi annecim dinlenelim yorgunluk cildimize vurmasın" dedim ve annemin koluna girdim
“Esma kalacakları odayı göster torunuma” diye emir veren dedemi duydum
“Emredersiğiz ağam… bu taraftan hanımım” dedi bize doğru önde ben ve annem arkamızda babam ve abim kalacağımız odalara doğru ilerledik. Arkamda bıraktığım müsveddeleri şuan kafaya takacak günüm yoktu. Yorgunluğumu gidermeliydim.
Hadi bakalım Hanzoş gazamız mübarek olsun
*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*
Yemek masasının en başında çayını yudumlarken, bıcır bıcır konuşan yeğenini dinliyordu Kürşat Agah ablası sabahın bir vakti annesi ile dedikodu yapmak için kahvaltıya gelmişti
Analı kızlı başının etini yiyen bu iki kadına umutsuzca baktı.
“Hii anne ben sana söylemeyi unuttum asıl bomba bu varya” Dedi ablası Banu konuşurken son nefesini verecekti neredeyse
“Ne kızım ne bombası” diye sordu annesi büyük bir merakla
“Kız ELZAMİROĞUL’ larının ağası Behram Ağa vuruldu ya hani” dedi bir şeyi anlatırken Acun gibi bekletmeyi severdi
“Ay evet kızım biliyorum, oğlum işten erken gel de ziyarete gidelim” dedi Nilüfer Hanım oğluna doğru
“Tamam annem gideriz” dedi Kürşat ekmeğe sürdüğü tereyağlı balı minik Kayra'ya uzatarak
“Ha işte Behçet ağa almış eşini çocuklarını kalmış İstanbul’lardan gelmiş buraya anne” dedi Banu heyecanla
“Deme kız Behçet’in eşi de mi gelmiş?” Kürşat bu kadınların dedikodu sevdasını asla anlamayacaktı oysa çok zaman geçmeden sevdası için bu dedikoduları dinlemeye istekli olacaktı.
“Bütün ailesini getirmiş anne eşi, oğlu ve kızını almış gelmiş bizim evin yardımcısı ile o evin yardımcısı akraba ondan duydum bende” dedi Banu çayından aldığı yudumla
Annesi ve ablasının yaptığı dedikodulara kulak asmayıp tamamen küçük yeğeni Kayra'ya odaklanmıştı Kürşat. Sıcak bir gülümseme ile çok konuşan yiğenini dinliyordu
“Dayı, dayı bugün beni oyun parkına götürsene” diye sordu sıcak sütünden aldığı kocaman yudumdan dolayı dudağının üstünde olmuşmuş bıyık ve kocaman gülümsemesi ile Kayra
“Olur dayıcım gidelim. Kahvaltını bitir, üzerini değiştir çıkarız.” Dedi koca elinin baş parmağı ile Kayra'nın dudağındaki süt izini silerken
"Tamam!" diye bağırdı neşe ile Kayra
Kahvaltının geri kalanı Kayra'nın okuldan konuşmaları, Nilüfer ve Banu hanımın dedikodu yapmaları ile geçti
Büyük bir sabırla yiğeninin hazırlanmasını bekliyordu Kürşat Agah. İçindeki can sıkıntısını yiğeni ile biraz olsun atabileceğine inanıyordu.
Yedi yıldır rüyalarından çıkmayan kadın dün gece rüyasına gelmemişti. Alışmış olduğu düzen bir anda tepetaklak olunca içini korku sardı. ‘Lütfen benim kuruntum olmasın, lütfen o bal gözler gerçek olsun lütfen’ diye diye yedi bitirdi kendini
“Dayıcım ben hazırım hadi çıkalım” diye bağırarak konağın taştan merdivenleri annesinin elini tutarak inen Kayra ile Kürşat oturduğu koltuktan kalkıp onlara ilerledi
“Aman Kürşat her istediğini yapma babası sürekli evde olmuyor biliyorsun ondan istediğinde yapamayınca küsüyor adama” dedi Banu hanım kardeşini uyararak eşi işi gereği sık sık görevlere giden bir askerdi ve onun kızı ona küsünce görevlere kırgın gitmesi Banu Hanımı kahrediyordu
“Tamam abla tamam, sen merak etme” dedi Kürşat ablasına
“Ee hadi inşallah bakalım merak etmem umarım” dedi Banu Hanım kardeşinin tamam deyişi içini rahatlatmasa da yapacak bir şeyi yoktu.
Kayra’ nın elini tutup çok oyalanmadan oyun parkı için avm ye doğru yola koyuldular.
Sadece yeğeninin mutluluğu için gittiği bu avm de rüyalarınının kan bulmuş haliyle dünyanının en mutlu adamı olacaktı. Kadere de tesadüflerle inanmayan yapısı şaşacaktı ve kader Kürşat Agah için ilk kez inanılır gelecekti…
Bol bol yorum yapıp, beğendiyseniz yıldızlayıp ve takip ederseniz çok mutlu olurum. Beğenmediğiniz yerleri güzel bir üslup ile belirtirseniz çok mutlu olurum.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |