2. Bölüm
SUİYESİNİNHİKAYESİ / HAN: Ehvenişer / ÖLÜM İLE YAŞAM ARASINDAKİ FARK

ÖLÜM İLE YAŞAM ARASINDAKİ FARK

SUİYESİNİNHİKAYESİ
suiyesininhikayesi

YAZARDAN

Büyük bir aptallıkla yaşadığı hayatında yeni bir sayfa açmak istemişti sadece... Boşanmak istemişti ve yeni bir hayat için hazırlık yapmaktı tek gayesi.

Büyükbabasından ve ailesinden kalan koca serveti kaptırdığı kocası yüzünden bu haldeydi .

Acımasızca dövülüp bir hiçmişcesine atılmıştı o merdivenlerin dibine, bu da yetmezmiş gibi defalarca kez vurulmuştu kafası ahşap zemine hem de zemini kıracak, paramparça edecek kadar sert bir şekilde.

Hanzade' yi elde edene kadar, onu karısı yapana kadar melek gibi bir adamdı kocası Alaz Dağkıran, tek amacı Hanzade' nin servetine konup onu adam yerine saymayan ailesinin gözüne girmekti. O da böylesine aciz, acınası bir adamdı işte. Alaz Dağkıran'a şizofreni* tanısı konduğunda daha on iki yaşındaydı, tanısı konulduğu ilk andan beri dışlanmıştı hep, oysa biraz ilgi görse belki daha hafif yaşardı bu hastalığı ama ailesi yediremedi kendine, sorunlu çocuklarını yok saydı. Alaz Dağkıran ise ailesinin yaptığı hatanın bedelini Hanzade'ye kesmişti.

Alaz için Hanzade takıntı yaptığı bir kadındı. Sosyetenin en zengin ailesinin kızıydı o sonuçta. Ne kadar sevilmese de statüsünden dolayı bir çok kişiden üstündü Hanzade ne de olsa o bir aristokrat** torunu, soylu bir kızdı.

Ölürken, gözlerini kapatacak kadar mecali yoktu Hanzade'nin. İçi keşkeler ile doluydu, içi pişmanlıklarla doluydu.

Onu seven kimse yoktu bu hayatta. En zoru da unutulmaktı ve o unutulmanın en dibindeydi

Son enerjisini açık kalan gözlerini kapatmaya harcadı ölürken göreceği son şey alışmış olduğu karanlıktı...

Ve ailesinin şımarık kızı, sosyetenin aptal sürtüğü, Hanzade ARIKAN son nefesini vermişti.

 

 

*/* */* */* */* */* */* */* */* */* */*

 

Ne başlangıcı var bu karanlığın ne de sonu... Uçsuz bucaksız bir yoldayım, koca bir ağaç okyanusuyla çevrilmiş her yanım, bu okyanusu yaran ince, uzun yolda kim veya neyden kaçtığımı bilmiyorum...

Tek bildiğim kaçmam gerektiği...

Korktuğum şeyin arkamdan geldiğini biliyorum durup yüzleşmek yerine kaçıyorum, neden... Ben neden kaçıyorum... Ben neden korkuyorum...

Sonra bir şimşek misali iniyor bütün bedenime o korkunç ses...

"Karıcığımmmm!" iğrenç sesi kulaklarımı yalayıp geçerken, bacaklarımdaki bütün güç çekilip alınıyor benden, olduğum yere çakılıyorum.

Arkamı dönecek cesareti bulduğumda, onunla göz göze geliyorum ölümümü getireni görüyorum. Korku bir kamyon misali çarpıyor bedenime ve kendimi karanlık zeminde sırt üstü uzanır pozisyonda buluyorum.

Bütün dünya değişiyor sanki.

Burada buluyorum kendimi, o merdivenlerin dibinde. Öldüğüm noktada, kendi kanımın içinde yatarken buluyorum kendimi. Ben böyle mi ölüyorum, bende yarattığı psikolojik ve fizyolojik tahribat o kadar büyük ki ölümümün acısını bile hissedemiyorum yoksa gerçekten öldüm de Tanrı bana nasıl öldüğümü mü gösteriyor, anlayamıyorum.

" İnsanlar, daha küçücük bir tohumken Tanrı onlara bir kalem ve bir defter verdi. Kendi hikayelerini yazsın diye, bir çoğunuzun Kader adını verdiği defterin varlığı ve amacı çok yanlış anlaşıldı insan evladı."

Çok naif bir ses geldi kulağıma, içimi huzurla dolduran bir sesti. Bir meleğin sesi gibiydi.

Sesinden sonra görüntüsü geldi gözümün önüne, ölü yatan bedenimin başında beni izliyordu. Çok güzeldi, çok... Beyaz dalgalı saçları omuzlarına dökülüyordu. Açık mavi gözleri, küçük burnu ve dolgun dudaklarıyla bir meleğe benziyordu ( medya da resmi var).

Bana doğru eğildikçe değişti görünümü o, o... o şimdi annem gibi görünüyordu sol gözümden düşen bir damla göz yaşını hissettim hiçbir şekilde kıpırdamayan ölü bedenimle anneme olan özlemimi göstermeye çalışıyordum.

"Sana annen gibi gözükebilirim, ama annen değilim insan evladı. Ben sadece ölmeden önce görmek istediğin kişinin yüzüyüm. "

İnce, narin elleri kanıma bulanmış saçımı okşamaya başladı eli her saçıma değdiğinde görünümü değişiyordu o... o... Annem oluyordu, babam oluyordu, abim oluyordu... Ve en sonunda kendimi gördüm onda. Elleri saçlarımdan gözlerimin üstüne geldi. Narin elleri gözlerimi kapatmadan önce naif sesini bir kez daha duydum.

"Henüz değil insan evladı. Senin vaktin daha gelmedi. Ve unutma insan evladı ! Boğazına kadar karanlığa battığında, seni senden başkası kurtaramaz"

Sonra bir ağrı girdi beynime ve bütün dünya tepetaklak oldu sanki. Tek görebildiğim yine karanlıktı.

Koca, sonsuz karanlık...

 

 

*** *** *** *** *** *** *** ***

*Şizofren: Bir bireyin davranışlarını, hareketlerini, gerçeği algılayış şeklini ve düşüncelerini çarpıtarak değiştiren, ailesi ve sosyal çevresi ile ilişkilerini bozan psikiyatrik bir hastalıktır. Ciddi ve kronik bir hastalık olan şizofrenide hastalar gerçeklikle arasındaki bağlantısını yitirerek farklı davranışlar sergilemeye, gerçek olmayan olaylara inanmaya ve kişiliklerini değiştirmeye eğilim gösterir.

**Aristokrat: Seçkin ve soylu anlamındadır. Eski zamanlarda soylu ve seçkin kimselere, aristokrat deniliyordu.

Bölüm : 02.02.2025 21:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...