8. Bölüm

ŞEYTANLA ANLAŞAN

SUİYESİNİNHİKAYESİ
suiyesininhikayesi

 

Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın. Takip ederseniz de bu gariban yazarı mutlu etmiş olursunuz. Sevaba girmiş olursunuz yani :)) ;)

 

 

 

******************** Behram ELZAMİROĞLU’NUN vurulduğu günün sabahı *******************

 

 

Her insanın hayatında bir dönüm noktası vardır. Ya olgunlaştırır insanı ya da daha çok çocuklaştırır. Bir dengesi yoktur. Hem olgun hem de çocuk olmak zordur.

 

Sunulan seçenekler yıpratır en çok insanı. Timur ARIKAN erken olgunlaşanlardandı, kardeşini korumak için çıktığı bu yolda ona sunulan seçenekleri bilerek çıkmıştı. Siyahlar içinde oturduğu koltuğunda geveleyip duran TEBAA’ nın alt üyelerini dinliyordu. İfadesizliği sanki ilk doğduğu günden beri yüzündeydi

 

Annesinden dinlediği çocukluğu sakin geçenlerdendi ama sakladığı kişiliğinin altında çok tehlikeli biri yatıyordu.

 

On dokuz yaşında dedesini alt ederek oturduğu Doğu tahtında gücüne güç katan ve karanlık işlere bulaşmaktan korkmayan kız kardeşi Hanzade’ye o bilmese de destek sağlayan kişiydi. Dedesi bu tahtta o kadar uzun kalmamıştı ve TEBAA serüveni iki yılla sınırlı kalmıştı belki bu yüzdendi torununa tahtını kaybedişinin bu kadar kolay olması.

 

Timur, güce sahip olduğu ilk andan beri kardeşinin attığı adımlardan haberdardı. Özellikle askerlikten emekli olmuş ve karanlık dünyanın en tehlikeli suikastçilerinden biri olan Karagöz’ ün bir anda o zamanlar daha on yaşında olan kız kardeşi için çalışmaya başlaması Timur’u bir hayli şaşırtmıştı.

 

Karagöz’ ü iyi biliyordu yaptığı işleri, DAĞKIRAN gibi güçlü bir aileye hizmet eden kişi nasıl olurda kız kardeşine çalışırdı başta anlam veremiyordu ancak zaman geçtikçe Hanzade’ nin zekasına tanıklık ettikçe her şey anlam kazanıyordu.

 

Cahit holding ile yaptığı büyük işler. Timur’a adım adım aktarılıyordu. Hanzade’nin attığı her adımdan haberi vardı.

 

Keza bu durum annesi ve babası içinde geçerliydi, Timur ailesini korumak için her şeyi bilmek zorundaydı zira o bildiklerinden değil bilmediklerinden korkan bir adamdı.

 

TEBAA’ nın gereksiz toplantısını içeriye giren koruma Aydın bozdu. Timur’un adamlarından biriydi, hızla uzun en az otuz kişinin oturduğu masanın en başına Timur’un yanına geldi. Kulağına doğru eğilip konuşmaya başladı.

 

“Patron Karagöz’e görevlendirdiğimiz adamdan haber geldi önemli bir mevzu var. Özel olarak duysanız iyi olur” dedi sesini olabildiğince kısık tutmaya çalışıyordu ancak onun gibi kaba 1,90 boyunda 100 kilo civarındaki adam için bu pek mümkün değildi.

 

Keza her olaya karşı büyük bir merak duyan ve her şeyden haberdar olmak isteyen mahalle dedikoducularından bir farkı olmayan, Batı’nın güçlü lideri Kılıç KAYADAR’ ın dikkatini fazlası ile çekmişti. Kabarttığı kulakları kepçeye dönmek üzereydi.

 

Timur’ un ona yandan attığı bakışı görmesine rağmen omuz silkip dinlemeye devam etti ancak edindiği bilgiler Aydın’ın söylediklerinden fazlası olmayacaktı.

 

Aydın odaya girerken dikkatini bozmadan saçma sapan konularını konuşmaya devam eden TEBAA’ nın alt üyeleri Timur ayağa kalkınca susup bütün dikkatlerine ona vermişlerdi.

 

1,98 boyundaydı Timur ARIKAN keskin yüz hatları, bal rengi gözleri, iri kaslı yapısı, ciddi ve kimseye taviz vermeyen tavrı ile TEBAA’ nın dört güçlü liderinin arasında en çok ondan çekinirlerdi. Önde Timur arkada Aydın meraklı gözler eşliğinde çıktılar toplantının olduğu salondan.

 

Bu binada her liderin kendi şahsına özel katlar vardı. Timur’un katı binanın en üst katındaydı. Katına çıkmak için yalnızca liderlerin katlarına çıkan özel asansöre ilerledi. Bu katlar liderler arasındaki güç ve sahip olduğu topluluğun oranına göre belirleniyordu yani kimin gücü ve kendi tebaası çoksa binanın en statülü katı ona aitti ve bu katta Timur kalıyordu.

 

Kendi katında duran asansör ile indi Timur, Aydın da büyük bir sükunet içinde takip ediyordu patronunu ofise girer girmez koca meşe ağacından yapılan masasına ilerledi ve oturdu. Bal gözleri ona kardeşi ile ilgili bir haberi verecek olan Aydın da gezinmeye başladı. Bu bakışlar Aydın için patronunu verdiği bir konuş emiriydi.

 

“Patron Karagöz’ün peşine adam takmıştık biliyorsun, adamdan haber geldi anlattıkları pek iç açıcı değil patron Hanzade hanım büyük bir şeyler planlıyor sanırım” dedi Aydın tıpkı patronu gibi duygudan uzak bir tavrı vardı. Bu tavır Timur ve Timur’ un bütün adamlarında vardı.

 

“Sanane lan benim kardeşimin planlarından uzatma anlat ne söyledi Karagöz’ü izleyen adam” dedi sesindeki siniri belli ederek

 

“Patron Karagöz amcanız Behram ELZAMİROĞLU’ nu vurmuş ardından iki saat sonra kardeşinizin telefon hattına Karagöz’den bir arama gelmiş arama içeriğini bilmiyorum ama sanırım Hanzade hanım amcanızı vurdurdu” dedi sıkıntılı bir sesle Hanzade hanımı küçüklüğünden beri tanır kardeşinden daha çok severdi Aydın başına bir şey gelmesi isteyeceği son şey bile değildi ve bir yanı böyle bir şeyi yapmasına ihtimal vermiyor, yapmış olsa bile öyle naif bir kızın bunu nasıl yaptırabileceğinin şokunu yaşıyordu.

 

Timur, duydukları karşısında dumura uğrasa da çok belli etmemeye çalıştı bu beklemediği bir durumdu Karagöz’ün bir anda Mardin’e gitmesini şüpheli bulsa da bunun altından böyle bir olayın çıkacağını düşünmemişti.

 

Kardeşi neden amcasını vurdurdu amacı neydi bilemiyordu.

 

“Tamam Aydın çık dışarı başka bir haber geldiğinde bana bildir” dedi kafasını koltuğunun başlığına dayayarak Aydın başını sallayarak çıktı odadan kapanan kapı ile odayı saran koca sessizlik içinde dinledi kalabalık düşüncelerinin bağırtılarını Timur

 

Kardeşinin yedi yıl önce bir anda değiştiğini biliyordu ancak bu yedi yılda bu değişimin sebebine dair tek bir toz zerresi dahi bulamamıştı ve içindeki huzursuzluk her geçen saniyede artıyordu.

 

Gözlerini kapatıp bilmediği bir savaşta bilmediği bir düşmana karşı kardeşini nasıl koruyabileceğini düşünmeye başladı. Akşam eve gidene kadar çıkmadı ofisten.

 

Bunca yıl kardeşine kim olduğunu belli etmemiş, onu gizliden gizliye korumuş yaptıklarından haberi yokmuş gibi davranıyordu.

 

Tıpkı babası babaannesinden o telefonu alıp Mardin’e gitme kararı alındığında bilmiyormuş gibi davrandığında da sürdürüyordu bu tavrı

 

 

**************************************************************************Aynı günün akşamı

 

(! Bölümün bu kısmında +18 sahne mevcuttur !)

 

 

Nefret ile baktı önündeki koca yalıya adam, kendini bildi bileli her bir karesinden nefret ettiği bir yerdi burası. Acılarının, kabus dolu günlerinin, ölü geçen cenazesini bile düzenleyemediği çocukluğunun geçtiği bir yerdi. Her bir anı tanesi bu malikanenin duvarlarında küf tutmuştu.

 

Her bir metresine adım attığında içindeki kusma isteğine engel olamıyordu. Görmezden gelinmenin, dışlanmanın ve yok sayılmanın, en küçük hatada- ki bu hata kendisine bile ait olmazken- acımasızca dövülüp aç susuz gönlerce odaya kapatılmanın acısı anılarında çok tazeydi.

 

Her bir adımda içinde büyüttüğü nefret ile bu çatı altında yaşayan bütün insanları aile büyüğünden tut en küçük hizmetçi parçasına kadar herkesi kafasında defalarca kez öldürerek ilerledi sadece gösteriş için var olan denize sıfır yalıya adam.

 

Yok etmek için kurduğu planların başlangıç günüydü bugün yedi yıl boyunca hayalini kurduğu güne az bir süre vardı ve bu süreçte planına pürüz olacak herkesi ortadan kaldırmak için dönmüştü Türkiye’ye

 

Evin hizmetçisi geleceğini kapıdaki korumalardan haber aldığı için adam kapıyı çalmadan usulca açtı kapıyı

 

Alaz DAĞKIRAN kıyametini başlatmak için adımını attı DAĞKIRAN yalısına

 

Saatler akşamın 11’ini gösterirken koca salonda oturan ailesini ve ona korkulu gözlerle bakan çalışanları ‘Sikimde değilsiniz’ edası ile görmezden gelip yeri hiç değişmeyen odasına ilerledi.

 

Aile fertlerinin aksine bodrum katı tamamen ona aitti. Bu, ailesinin ‘Senin statün bu sen yerin dibindesin’ demenin en kibar yollarından biriydi. Karakterini yansıtan, tamamen siyahlara boyanmış odasına girdi. Bir penceresin yoktu, hastalıklı ruhunu dahada hasta edecek kadar karanlık bir odaydı tek aydınlatıcısı evin dizaynına uygun olan o koca kristal aviyezdi. Dört kişinin rahatlıkla sığabileceği yatağı odanın tam ortasındaydı, odada farklı odalara açılan iki kapı daha vardı biri giyinme odasına açılırken, diğeri banyoya açılıyordu. Yatağının sol yanında kalan iki basamak merdiven ile inilen koca oturma alanı ve alanın baktığı devasa projeksiyon ve oyun konsolları ile çevriliydi. Oda da çok fazla kalabalığı sevmediği için fazlası ile boş görünüyordu.

 

Eşyaları ondan önce gelmişti kesinlikle dokunmayın dediği orta boy, eski tip, kilitli valiz harici diğer valizler yerlerine yerleştirilmişti. Eski tip valizi eline alıp özenle koydu odanın ortasında duran koca yatağının üstüne bıraktı. Valiz kendisi için fazlası ile değerli şeyler ile doluydu.

 

Türkiye’ ye dönmeden bir ay önce adamı Serdar’a yaptırdığı gizli, özel odasının kapısını açan tablonun önüne geldi. Tablonun altına gizlenmiş düğmeyi bulup, bastı. Duvar ile kaplamış kapı birkaç saniye içinde açılırken resimlerini gördüğü odaya gerçekten girdi. Kendi odası kadar büyük bir oda değildi ama küçükte değildi. Odada rahatlıkla yatabileceği duvara dayanmış bir yatak vardı başka bir şey yoktu. Yatağın tam karışında baştan sona beyaz ledler ile aydınlatılmış bembeyaz bir duvardan başka dikkat çeken bir şey yoktu.

 

Bu oda bu yalıda olduğu zamanlarda Alaz’ın vaktini geçireceği tek yer olacaktı.

 

Gizli odadan çıktı geniş yatağına bıraktığı eski tip valizi alıp gizli odaya geri döndü. Valizi yatağın üstüne bıraktı ve kilitlerini usulca açıp içindeki ağzına kadar dolu olan fotoğrafları kontrol etti.

 

Hayatı boyunca özenli davrandığı ve davranacağı tek şey bu fotoğraflar olacaktı üşenmeden fotoğrafları aydınlatılmış beyaz duvara yapıştırmaya başladı. O kadar özenli davranıyordu ki fotoğrafların duvarın tümünü kaplaması ve işini bitirmesi iki saati bulmuştu. İki adım geri çekilerek eserine baktı.

 

Derin bir iç çekerek baktı hepsine fotoğrafların tamamı tek bir kişiye aitti.

 

Hanzade ARIKAN

 

Onun 10 yaşından 17 yaşına kadarki haliydi her bir kare bazıları Alaz’ın bir psikopat gibi dadandığı ressamlara çizdirdiği resimlerdi hepsinde Hanzade gelinlik içinde parlak bir gülüşle çizilmişti. Bu çizim kıyametine gittiğini bilmeyen Hanzade’ nin önceki hayatında evlendiği gün verdiği o pozdu.

 

Bu hayat ona tekrar bahşedilmişti ama bu bahşediliş Tanrı’nın işi değildi.

 

O, şeytanla anlaşma yapandı. O şeytanın anlaşmacısıydı.

 

İçinde üç ay sonra tıpkı geçmiş hayatında hazinem dediği Hanzade ile tanışacağı günün heyecanı vardı. Anlını usulca Hanzade’nin fotoğraflarına yasladı ve onunla tekrardan tanışacağı anları kafasında milyonlarca kez tekrarlıyordu.

 

Derin bir iç çekip Hanzade’nin daha bu sabah çekilen fotoğrafına işaret parmağının tersi ile okşadı. Onu hayal ettikçe içinde artan arzu ile diğer eli pantolonun kemerine gitti döndüğü günden bire sayısız kadının teninde Hanzade’yi aradı, sayısız kez onun fotoğraflarına bakarak rahatlattı kendini.

 

“Az kaldı hazinem, benim olmana tekrar mutlu olmamıza üç ay kaldı” dedi kendinden geçen bir sesle eli çoktan erkekliğini kavrarken diğer eli Hanzade’nin fotoğraflarından kopmuyordu, anlına yasladığı fotoğraflara öpücükler bırakıyor her bir öpücükle erkekliğindeki elini hızlandırıyordu.

 

Çok dayanıklı bir adam değildi Alaz Hanzade’ye yaptığı işkencelerin en büyük sebebi de buydu zaten yetersizliğini Hanzade gibi bir kadının yanında iliklerine kadar hissediyordu.

 

On dakika içinde rahatlayan bedenini yaslandığı duvara bıraktı soluk soluğa bekledi öylece… beklediği beş dakikanın ardından usulca topladı bileklerine kadar düşen pantolonunu kemeri takmadan çıktı gizli odadan diğer odadaki banyoya ilerledi on dakikalık serüveninden daha uzun süren bir duşun ardından siyah bornozunu giyip çıktı banyodan ana odasının kapısının kilitli olduğundan emin olduktan sonra kapısını açık bıraktığı gizli odaya girdi

 

Odanın ortasındaki yatağına yarı oturur bir tarzda yatıp Hanzade’ nin fotoğraflarına daldı geceyi onunla karşılaşacağı anı defalarca kes hayal ederek geçirdi.

 

 

 

*****

 

 

Uzun bir aradan sonra selammm yaşadığım sağlık sorunları sebebiyle taslakta biriktirdiğim bölümleri nihayetinde sizlerle paylaşabilecek gücü buldum okuyan okuyacak olan herkese teşekkür ederim

 

kendi çapımda yazmış olduğum bu hikaye bin okumaya ulaşmış okuyan herkese teşekkürler

 

 

Bol bol yorum yapıp, beğendiyseniz yıldızlayıp ve takip ederseniz çok mutlu olurum. Beğenmediğiniz yerleri güzel bir üslup ile belirtirseniz çok mutlu olurum.

iyi okumalarrrrr<3<3<3<3<3


sevgilerimle<3<3<3<3<3





NOT: BU HİKAYE HER ŞEYİYLE BENİM KURGUMDUR. HERHANGİ BİR HİKAYEDEN ALINMADI, UYARLANMADI. TÜM HAKLARI ŞAHSIMA AİTTİR.

 

Bölüm : 18.05.2025 23:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...