46. Bölüm
Şeymanur / Zecir / görünmek

görünmek

Şeymanur
sukunettekelimeler

İnsan, görünmek isteyen bir varlıktır. Şahit olunmak ister. Şahit olundukça değerli hisseder. En kıymetli şahitlik O’nunkidir. Ancak bazen yola devam etmek için çevresinin şahitliği de gerekir.

Misafirleri vardı. Berra ve Emin, evlerinin küçük ama huzurlu bahçesinde, sedirde oturuyordu. Temmuz akşamıydı. Hava ılıktı. Masanın üzerinde genç kızın yaptığı taze limonatalar duruyordu. Üç bardak da yarıya dek boşalmıştı. Az da olsa bir rüzgar esiyor, ağaçların dallarını usulca sallıyordu.

Misafirlerinin moralini biraz düşüktü. Bunu fark edince dertleşmeye başlamışlardı. Sesi biraz kırık ve sitemli gibiydi. Onu içini dökmeye ikna etmişler, ihtimamla dinliyorlardı.

“Bütün günümü alıyor yazmak. Bazen saatlerce bilgisayar başından kalkamıyorum. Gece yarılarına dek yazıyor, bitirmeye çalışıyorum. Uyku düzenim karışıyor. Öğlen bir başlıyorum, gece olmuş, haberim yok. Bir cümleyi kaç kez değiştiriyorum. "Bu mu daha etkili olur, şu mu daha içe dokunur" diye uğraşıp duruyorum. En doğru, en güzel anlatımı bulmak için… Karakterlerimin tepkilerini, duygularını en sahici haliyle verebilmek için didiniyorum. Kendimi onların yerine koyuyorum.

Berra dikkatle dinliyordu. Emin, limonatasından bir yudum aldı. Gözleri misafirine dönüktü ama araya girmedi.

“Ama işte… insan bu emeğin karşılığını görmek istiyor. Çünkü benim amacım sadece yazmak değil, yazdıklarımın insanlara ulaşması. Daha fazla kişinin kalbine dokunması.”

Berra yavaşça başını salladı, içlenmiş gibiydi.

— Herkes okuyor ama çoğu kişi iz bile bırakmıyor, değil mi?

“Evet. Mesela 437 kişi okuyor bir bölümü. Oy veren 38 kişi. Oysa biliyorum, severek okuyan çok. Ama o yıldıza basmak zor geliyor. Oysa romanın yolunu açıyor oy vermeleri. O yıldız “Ben buradayım” demek. Onu gören başka okuyuculara cesaret oluyor. Beğeniler arttıkça, o romanın sesi daha uzaklara ulaşıyor.”

Emin bakışlarını misafirine çevirdi.

— Okuyan var ama emeği takdir etmekte, katkıda bulunmakta cimri davrananlar da çok demek ki! Günde bin kere dokunuyoruz ekrana. Bir kere de o yıldıza dokunmak bu kadar zor olmamalı aslında.

Misafiri hafifçe, hüzünle gülümsedi.

“Ama unutuluyor herhalde. Oysa o tek dokunuş yazarın içini ısıtıyor. “Evet, biri gördü satırlarımı” dedirtiyor. O yıldızlar, hatta o içten yorumlar bir yazarın gece boyunca yazmaya devam etmesini sağlayabiliyor. Haberleri yok.”

Berra, uzanıp misafirinin elini tuttu.

— Çünkü sadece bir oy değil aslında. “Emeğini gördüm” demek. “Devam et” demek. Hikâyeler de insanlar gibi. Sevilmek istiyor.

“Aynen öyle. Bazen yazma motivasyonu olmasa bile orada beni bekleyen okurlar olduğunu bildiğim için, onları yarı yolda bırakmamak için devam etmeye çalışıyorum oysa. Benzer bir çabayı onlardan da görmek isterdim.”

Emin gözleri parıldayarak araya girdi.

— O zaman, şöyle yap, Şeyma! Bu yıldız bir teşekkür. Bir selam. Bir sarılma. Yazarla okuyucu arasında görünmeyen köprü. Eğer en az 50 kişi ‘ben buradayım, merhaba’ demezse yeni bölüm gelmesin. Aslında 50 az bile ama diğer bekleyen okurlara kıyamadığım için sayıda indirim yaptım, hadi yine iyiler.

Berra gülümsedi.

— Harika fikir!

Misafirleri de gülümsedi. Bu fikri sevmişti.

“Önerini dikkate alıp uygulamaya koyacağım Emin. Teşekkür ederim.”

— Rica ederim. Biz buradayız Şeyma. Ve biliyoruz; hikâyeler, hak ettiği yıldızları bir gün mutlaka toplar. Gecikse de, eksik kalsa da o ışık büyür.

Bölüm : 15.07.2025 10:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...