62. Bölüm

46. BÖLÜM'DEN KESİT

Sultan Çakır
sultanakr

Helüüü, küçük bir kesitle geldim. Bayramınız mübarek olsun efenimmm. Malumunuz çalışıyorum, buyurunuz şekil a

Sizleri fazla bekletmeden buyurun kesite....

 

46. BÖLÜM'DEN

 

Başlangıç ve sonun arasındaki köprü; zaman mıydı, yaşananlar mı?

Yoksa her adımda geride bırakılan izler mi?

Kendi içimde verdiğim savaş, dışarıdaki tüm çatışmalardan daha yıpratıcıydı. Sadece düşmanlarla değil, kendi vicdanımla da dövüştüm. Kararlarım, hatalarım ve pişmanlıklarım omuzlarıma yük oldu ama yine de diz çökmedim. Çünkü durduğum an kaybedeceğimi biliyordum.

Bir sona yaklaştığımı hissedebiliyordum.

Hava kurşun gibi ağırdı. Gökyüzü bulutsuzdu ama içimde kopan fırtınalar gök gürültüsünden farksızdı. Ayaklarımın altındaki toprak, yıllardır bastığım ama bir türlü sahiplenemediğim bir boşluk gibiydi. Buraya ait olduğumu her hücremle hissediyordum ama buradan gitmem gerektiğini de biliyordum. Her şeyin bir sonu vardı. Bu savaşın, bu yolculuğun, benim hikâyemin...

Ne kadar yaralandığımı düşünmek için bile zamanım olmamıştı. Bir yara iyileşmeden bir diğeri açıldı. Kaybettiklerimin yasını tutmadan bir başkasını kaybettim ama bu, durmam için bir sebep değildi. Çünkü hayat, yas tutanları değil, yürümeye devam edenleri ayakta tutuyordu.

İki elimde tuttuğum kısa kollu tişörtümü valizin içine yerleştirip sağda kalan, Mete’nin tişörtüne uzandım. Karnıma dolanan ellerle kıkırdayarak yüzümü sağa çevirdim. Mete, dudaklarına işlenmiş yorgun gülümsemesine rağmen, gözlerindeki gamzelerini belirgin bir şekilde bana hediye ediyordu.

Uzanıp dudaklarına küçük bir buse kondurduğum sırada derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Sanki o an, dünya biraz daha sessizleşti. Savaşın gürültüsü, geçmişin hayaletleri, geleceğin bilinmezliği... Hepsi birkaç saniyeliğine de olsa geri çekildi.

“Bunu sevdiğimi söylemiş miydim?” diye fısıldayarak beni kendine doğru çevirdi ve burnuma küçük bir öpücük bıraktı. Üzerimdeki tişörtün belini sıyırarak sıcak avuçlarını tenime bastırdı. Ellerinin sıcaklığı vücudumda izler bırakarak, beni her geçen saniye daha da içine çekiyordu. Onunla olmak, her şeyi unutmak gibiydi.

Yavaşça, parmak uçlarımın teninde gezdiği her an, içimde bir kıvılcımın büyüyüp ateşe dönüşmesini hissediyordum. Yavaşça başımı kaldırıp gözlerine baktım. Onların derinliğinde kaybolurken, yavaşça dudaklarımı araladım. “Her seferinde söylüyorsun. Hissettiklerimi her an söylemesem de sen de biliyorsun, değil mi?” diye sordum, sesimde bir sızı vardı.

Mete’nin gözleri, bana dokunduğu her an daha da derinleşti. İçindeki tüm sevgiyi, beni koruma arzusunu, birlikte olmanın getirdiği huzuru gözlerinden okuyabiliyordum. Yavaşça, ama bir o kadar tutkulu bir şekilde dudaklarımı buldu. Bu öpücük, sadece aşkın değil, geçmişin, kayıpların ve birlikte geçirilen zamanın öpücüğüydü. Birleştiğimiz her an, her anı sonsuza taşımak istiyordum.

"Biliyorum," dedi, dudaklarından bu kelimeler dökülürken, elleri belimi kavrayıp beni ona daha da yaklaştırdı. "Gözlerinden okuyorum ben seni, Eyşan. Bana baktığında gözlerinin içindeki parıltılar, emin ol her şeyi anlatıyor."

Sözleri, içimdeki korkuları ve şüpheleri silip atarken, kalbim onun her sözünde biraz daha yerle bir oldu. Biz, zamanın ötesinde birbirimize aittik.

Mete, ellerini ağırca tenimden ayırdı. Mete’nin elleri vücudumdan ayrıldığında, bir anlık boşlukta kaybolmuş gibi hissettim. Gözlerimin içine baktığında, hiç olduğu kadar yakın hissediyordum. Her şeyden önce, yalnızca onunla olmak, tüm bu karmaşanın içinde benim sığındığım güvenli liman oluyordu.

Parmakları, tişörtümün eteklerini kavrayıp yukarıya çekiştirirken, hissettiğim her anın sıcaklığı daha da yoğunlaştı. Mete’nin dudakları, karnıma yaslandığında, kalbim bir kez daha hızla çarptı. O an, onun bu sade ama anlam dolu hareketiyle her şeyin bir arada olduğuna, hayatın birlikte daha güçlü olduğumuza inandım.

“Çocuklarımızla çıkacağımız ilk tatil diyebilir miyiz?” dediğinde, sesindeki yumuşak ton ve anlamlı bakışları, içimde tüm endişeleri silip atarak kalbimi bir kez daha fethetti. Gözlerim bir an için hüzünlendi ama bu hüzün, bizi bekleyen güzelliklerin de işaretiydi. Elimi kaldırıp saçlarını okşadığımda, gözlerinin içindeki parıltıların daha da belirginleşmesini izledim.

Şefkat ve hayranlığı hiçbir şey demeden, yalnızca gözleriyle hissettirebiliyordu.

“Evet,” dedim, “Çocuklarımızla ve ailemizle çıkacağımız bir tatil.”

Koyduğum son noktada görüşmek dileğiyle...

Bölüm : 31.03.2025 19:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Sultan Çakır / GÜVERCİN / 46. BÖLÜM'DEN KESİT
Sultan Çakır
GÜVERCİN

29.29k Okunma

1.47k Oy

0 Takip
88
Bölümlü Kitap
-AURORA-I - YEMİNII - İLK KURŞUNIII - MAVİIV - SORGUV - KANLI TÜYVI - SINIR7. BÖLÜM'DEN KESİTVII - GERÇEKDUYURU VE SOHBETKİTAP ADI VE KESİTVIII - TEKERRÜRIX - 25 SAAT 38 DAKİKA10. BÖLÜMDEN KESİTX - İSYANIN ARKASINDAKİ GÖLGEXI - YALANLAR VE İZLERİXII - SAVAŞIN SINIRINDAXIII - GECEYE SÜRGÜN AŞKXIV - KIRIK GÜVEN KOZASIXV - KIRILMA NOKTASIXVI - DUVARXVII - KANATLARI ISLAK GÜVERCİNXVIII PART I - SIRR-I MÜPHEMXVIII PART II - SÖNMÜŞ OCAK KÖZÜXIX - YÜKLÜ HATIRAXX - BÜLBÜLÜM ALTIN KAFESTEXXI - AL BAYRAĞIN GÖLGESİXXII - SONA BİR KALAA.E.BM.M.ÇXXIII - KORUN BIRAKTIĞI İZXXIV - BOZKURT VE TARUMARXXV - TEK KURŞUN SÖZÜXXVI - KARA KARIŞAN KANXXVII - ÖFKENİN KRİZ UYKUSUXXVIII - OMUZDA TAŞINAN YÜKXXIV - RUHU YUTAN BOŞLUKXXX - GERİ SAYIM SONUXXXI - YAKLAŞAN KASIRGAXXXII - HASSAS VE ZARİFXXXIII - DÖNENCE DÖNGÜSÜII PART - XXXIII - DÖNENCE DÖNGÜSÜXXXIV - AKREP VE YELKOVANXXXV - ŞEYTAN KILIKLI AZRAİLXXXVI - YOLUN SONUNDAKİ SAKİNLİKXXXVII - ECELİN GÖLGESİXXXVIII - OLASILIK VE KURAMXXXIX - KİMLİK KAYBIXL - BAHT VE TEKERRÜRXLI - KAYBOLAN ZAMANLAR- DUYURU -XLII - YANAN KÜLLERİN ARASINDAK.S.AA.O.ÖG.U.DGÜVERCİN HKK.XLIII - SERZENİŞİN KIYISINDAXLIV - DÜNE İÇİLEN ANT45. BÖLÜMDEN KESİTXLV - LEKE BIRAKAN İZLERMETE'DEN SİZE BİR MESAJ VAR!46. BÖLÜM'DEN KESİTBir İşçinin Günlüğü - DuyuruXLVI - KALPTEN GELEN YOL47. BÖLÜMDEN KESİTXLVII - KIRILAN SADAKAT-DUYURU-XLVIII - DİLDEKİ SÜKÛT-Duyuru-XLIX - SONUN DOĞURDUĞU İLK BAŞLANGIÇDUYURUDuyuruL - FİDES RUPTALI - ALARUM VINCULUMLII - SINAVLAR VE GEÇİŞLER-DUYURU-LIII - TANRILARIN UNUTTUĞU DÜŞÜŞ54. BÖLÜMDEN KESİTLIV - ÖLÜME GÖMÜLÜ BİR SEVDALV - EMANET VE YEMİNNeden bölüm yok - AçıklamaLVI - MÜHÜRLENMİŞ HAKİKAT57. BÖLÜMDEN KESİTLVII - SİS BÖLÜĞÜLVIII - OKYANUSTAN DOĞAN IRMAKLAR, ŞANSLI ÇÖL GEZGİNİLVIX - ŞAFAK SÖKMEDENLX - DİP KUYUSU- DUYURU -
Hikayeyi Paylaş
Loading...