Özel bölüm yazmayı aslında düşünmüyordum. Ama küçücük bir yorum yazmak istememi sağladı.
Lütfen Vote ve yorumlarını eksik etmeyin. En büyük ilhamım yorumlarınız💕
****
-Şey merhaba! Alp'i gördünüz mü acaba? Beni kafasıyla olumsuzca onaylayan kasiyere son kez bakıp oradan uzaklaştım. Her zaman oturduğum kafenin ortasındaki masaya ilerlerken dolu olduğunu gördüm. Kalbime düşen hüzün ile boş bir masaya ilerledim. Cam kenarındaki masaya oturduğumda kalbimdeki hüzün büyürken gözlerim de dolmaya başlamıştı.
Her zaman duygusal ve kırılgan bir insan olmuştum. Dondurmam yere düşse istediğim kekten kalmasa bile göz yaşlarım anında hücum ederdi.
Şimdi ise keşke dondurmam yere düşse diyordum. Ne mi olmuştu? Alp'e iki gündür ulaşamıyordum. Her şey çok güzel başlamış ve ilerlemişti oysa ki. İki gün önce beşinci randevumuza çıkacaktık ama ondan iki gün boyunca haber alamamıştım. Ne olmuştu böyle bir anda? Onu çok mu sıkışmıştım acaba? Yoksa çok mu çekingen davranıştım? Belkide sürekli peşimde olmaktan sıkılmıştı.
Düşünceler beynimi sararken göz pınarlarım çoktan dolmuştu. Yanaklarımdan her bir damlanın kalbime doğru aktığını hissediyordum. Acıma tuz basıyorlardı sanki.
Ağzımdan kaçan hıçkırık ile daha fazla duramayıp koşarak kafeyi terk ettim.
Yine buradaydım. Aynı yer, aynı mekan, aynı zaman. Tek fark içimdeki burukluktu. Yine doluydu masam, yine küskündü kalbim. Başımı öylece soğuyan kahveme çevirdim. Boğazımdan hiç bir şey geçmiyordu. Bu kadar kırılgan olmayı ben seçmemiştim. Olmuyordu işte, güçlü olamıyordum.
Pınarlarım tekrar dolacakken hışımla sildim elimle. Bu sefer buna izin vermiyorum hayır. Elimle kahve bardağını sıktığımı elime dökülen kahve ile farkettim. Karton bardak büzüşürken pınarlarımı durduramamıştım.
Ben karton bardakta içmeyi sevmezdim ki. Ama Alp çok severdi. Onun o karton tadını sevdiğini söylerdi. Peçetelikten aldığım peçete yığını ile dökülen kahveyi sildim.
Evde kendime bu sefer gitmeyeceğim diye verdiğim nasihatleri çiğneyip yine gelmiştim. İşte buradayım. Sen neredesin?
Son bir haftadır aldığım karton bardaktaki kahve ile bakışırken duyduğum şiddetli kapı sesi ile yerimde sıçradım. Normalde merak edip dönerdim ama son bir haftadır ilgimi hiç bir şey çekmiyordu. Ben onu merak ediyordum? Nasıldı? Ne yapıyordu? Nə oldu? İyi miydi? Bütün soruları suratına çarpmak istiyordum ama yoktu.
Saçlarımı uyuşukça geriye doğru attığım sırada karşımdaki sandalye çekildi ve biri oturdu. Duyduğum hızlı nefes alış verişlerle sinirim bozuldu.
Yüzüme çarpan gerçeklik ile konuşamadım.
-Leydim! Özlediğim ses ve özlediğim o söz ile istemsizce gülümsedim. Ama hayır gülümsememeliydim.
Cevap vermeyip sessiz kalmayı seçtim. Ağzımı açarsam ağlayacağımı biliyordum çünkü.
-Leydim. Kaçırma gözlerini benden. Kahvelerini özledim.
-Sen karton bardak sevmezsin neden aldın bunu.
-Bazı insanların yokluğunda onların sevdiği şeylere tutunur insan.
Derin bir iç çekip ellerimi elleri arasına aldı.
-Aslım. Özür dilerim. Tamamen aklımdan çıktın.
-Beni sana unutturacak kadar önemliydi yani?
Sessiz kaldığında cevabımı almıştım. Ellerimi buz gibi olan ellerinden çektim. Ne çok ısıtmak istemiştim onları.
-Leydim. Özür dilerim ama gerçekten önemliydi.
-Tabi anlıyorum sorun değil. Dolu gözlerimi ondan kaçırmak için bir savaş verirken o inatla gözlerime bakıyordu.
-Hadi gel. Dediğinde döndüm ona.
-Gel hadi. Önemli olan şeyi sana göstericem. Cevap bile vermeden elimden tutup beni kafeden çıkarttı. Şaşkın şaşkın onu takip ediyordum.
Kafenin on dakikalık uzağında olan hastanenin önüne geldiğimizde beni içeri doğru sürükledi. Katları yüreğim hoplaya hoplaya çıktık. Ödüm kopuyordu.
Üzerinde yoğun bakım yazan odanın önüne geldiğimizde camdan içeriye doğru baktım. Zamanın izleri yüzüne işlenmiş bir kadın boylu boyunca hasta yatağında yatıyordu. Düzensiz atan kalp ritmi ile yaşam için verdiği mücadele belli oluyordu.
-Büyükannem. Beni büyüten, her daim yanımda olan, düşsem kaldıran, her gece bana ninni okuyan. Her şeyim. Bir hafta önce kalp krizi geçirdi. Bir hastadır komada. Bende onun başında mücedelesinde yanında duruyorum. Üzgünüm ama annemi kaybetmek üzereydim. Bir haftadır seni ihmal ettim. Ama yapacak bir şeyim yoktu.
Kalbime oturan ağırlık iyice çoğalırken, yanımda gözyaşlarını tutamayan ona döndüm. Kollarım arasına aldım onu. Acısını paylaşmak istedim. Tek başına mücadele etmemeliydi. Bu çok zordu. Çok ağırdı.
-O iyi olacak merak etme. Bunca zaman yanındaydı. Öylece bırakıp gitmez seni.
Göğsüme iyice sokulup ağlamaya devam etti. Kalbim parçalanıyordu. Bu yükü kaldırmak çok zordu. Güçlü ol Aslı onun için güçlü ol.
***
Umarım beğendiniz! Unutmayın Vote ve yorumlarınız en büyük ilhamım. Sağlıcakla kalın❣️
Okur Yorumları | Yorum Ekle |