
Gözlerim ekranda, kıpırdamadan yatağın üzerinde öylece oturuyordum. Aklım izlediklerimi anlamlandırmaya çalışıyordu. Sanki yanlış bir şey yapan benmişim gibi ani bir korkuyla videoyu durdurdum ve yataktan kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Mehmet'e duyurmamaya çalışarak sessizce odanın kapısını kilitledim.
Yerime usulca geri oturdum ve videoyu devam ettirdim. Mehmet tanımadığım bir kadınla, tanımadığım bir oturma odasında samimi bir şekilde oturup elleri ellerinde sohbet ediyordu. Kayıt birkaç dakika ilerlediğinde Mehmet, samimiyetlerinin boyutunu artırmaya karar vererek kadını öpmeye başladı. Bu da yetmezmiş gibi elleri ellerinden ayrılmış, şimdi kadının kıvrımlı bedeninde gezmeye başlamıştı.
İkisinin de üzerinde hiçbir kıyafet kalmayınca aralarındaki konuşma tekrar başlamıştı.
"Ee vazgeçtin sanırım artık kesin olarak Esma ile evlenmekten o zaman, değil mi?" demişti kadın soluk soluğa.
"Yok ya ne vazgeçmesi, o iş tamam. Yakında imzayı da atacağız," diyerek cevap vermişti Mehmet en az kadın kadar nefes alıp vermekte zorlanıyordu.
" Yaa. Ne ondan vazgeçerim ne de kendi keyfimden diyorsun yani?"
"Aynen öyle diyorum güzelim. Arkanı dön."
Kadın, Mehmet'in net emri üzerine arkasını dönmüş, şimdi doğrudan koltuğun karşısındaki kameraya bakıyordu. O ana kadar gizli bir çekimde olduklarını düşünmüştüm ama kadının kameraya bakıp gülümsemesinden kayda alındıklarını en azından kadının bildiğine emin oldum.
"O kadar mı vazgeçilmez bu kız ya? Altından mı şeyi?" Kadının bu sözü üzerine ufak bir kahkaha atmıştı Mehmet.
"Altından değil. Hatta ne kendi ne de şeyi pek güzel sayılmaz, yani en azından senin gibi bir kadınla kıyaslandığında."
Daha ne kadar şaşırabilirim, daha ne kadar içim acıyabilir dediğimde duymuştum bu cümleleri. Kulaklarım yanıyor, kollarım karıncalanıyordu. İçimde müthiş bir ağlama isteği vardı ama ne ses çıkarabiliyor ne de göz yaşı akıtabiliyordum. Beni hiç mi sevmemişti? Hiç mi değer vermemişti? Geçmişimizin, çocukluğumuzun, ilk gençlik yıllarımızın hiç mi kıymeti yoktu onun için? Peki benim hakkımda bu şekilde düşünüyorduysa neden benimle evlenmişti? Aklımda yine binbir soru ile kalakalmıştım. Ama video ben bunları düşünürken oynamaya devam ediyordu.
"Söyle!" dedi kadın büyük bir hırsla, "Söyle, ben mi daha güzelim o mu? Bir kez daha söyle."
"Sen," dedi Mehmet dişlerini sıkarak, "Daha ne kadar söylemem gerekiyor bilmiyorum. Tabi ki sen. Esma'yı kadın olarak bile görmüyorum."
"Neyim daha güzel söyle!"
"Her yerin. Öncelikle şu avucuma tam oturan memelerin."
"Onunkiler nasıl söyle!"
"Seninkinin yanından bile geçemez. Nasıl tarif ederim bilmiyorum ama bazen bir inekle birlikte oluyormuşum gibi geliyor, sert kalmak için kendimi zorluyorum." Mehmet'in bu dediğinin üstüne kadın öyle bir kahkaha atmıştı ki laptopun sesi kısık olmasına rağmen videoyu durdurup Mehmet'in duyup duymadığını kontrol etme ihtiyacı hissettim.
Hiçbir ses gelmediğinden emin olduktan sonra yüreğimin tüm sıkışmışlığına rağmen derin bir nefes aldım. Aklımda Mehmet'in biraz önceki cümlesinin ve kadının kahkahasının yankısı devam ediyordu.
bazen bir inekle birlikte oluyormuşum gibi geliyor
sert kalmak için kendimi zorluyorum.
bazen bir inekle birlikte oluyormuşum gibi geliyor
sert kalmak için kendimi zorluyorum.
Bu kadar mı iğrençtim ben? Benden midesi bu kadar mı bulanıyordu? Bana göre birlikte olduğumuz anlar paha biçilemezdi. O kadar değerli anlardı ki zevkten tüylerim diken diken olmadan düşünemiyordum o anları. Ama şimdi... Şimdi tüylerim tiksintiden diken diken oluyordu.
Zaten değersizdim ben. Bunu Mehmet beni ilk reddettiğinde, lise yıllarımdan beri bilmiyor muydum? Üniversite yıllarıma kadar hiçbir erkek bana bakmamıştı değil mi? Evet bakmamıştı. Neden peki? Tabi ki iğrenç bir bedene, çirkin bir surata sahip olduğum içindi. Üniversite yıllarımda ise sadece birkaç kişiyle görüşmüştüm, onlar da yokluktan benimle birlikte olan, ortalama altı tipler değiller miydi?
Kendime acımasızca saldırıyordum. İçimdeki olgun Esma bu kadar kendime yüklenmemin bir haksızlık olduğunu biliyordu ama içimdeki diğer yaralı Esmalar onun konuşmasına imkan vermiyorlardı.
Salaksın sen Esma. Salak! Nasıl Mehmet'in senden gerçekten hoşlandığını, hatta canı gönülde evlenmek isteyebileceğine inanabilirsin? Seninki saflık değil, düpedüz salaklık!
Gözlerimden yaşlar en sonunda yavaş yavaş akmaya başlarken videoyu kaldığı yerden başlattım.
"Başka nerem güzel?" Bıkmamıştı orospu övgüler almaya.
"Mesela bana her çarptıklarında keyiften geberdiğim şunlar," diyerek halihazırda Mehmet'in önünde eğildiği için gözlerinin önünde olan kalçalarına birer şaplak atmıştı Mehmet, "Onunkiler bunlarla mukayese edilemez, onunkiler o kadar büyük ki şu an olduğu gibi kameraya çekmeye çalışsam kadraja sığmaz"
Kadın tekrar kulakları rahatsız edici bir kahkaha attı. Kendi övgü aldıkça değil, ben hakarete uğradıkça zevkleniyordu şıllık. Bu kadın beni nereden tanıyordu ve benimle alıp veremediği neydi?
Kadını belki bir yerden tanırım, çıkarırım diye daha dikkatli bakmaya başladım.
Tanıyordum bu kadını. İpekti bu. İpek Yılmaz.
Ama neden? Mehmet, ilk buluşmamızda benden önce onunla görüştüğünü ama olmadığını söylemişti. Belli ki bir şeyler olmuştu. Ama neden? Neden, neden, neden?
Sorularıma cevap bulamayıp videoyu izlemeye devam ettim.
Mehmet ve İpek tüm pisliklerini tamamlamış şimdi sereserpe üçlü koltukta uzanıyorlardı. Tam o anda içinde bulundukları odanın kapısının açıldığını fark ettim. İçeri bir kadın ve bir erkek girmişti. Tam olarak kadraja girdiklerinde onların da kim olduklarını anladım. Selin ve Cevattı bunlar.
"Oo gençler, bizsiz başlamışsınız," demişti Selin yarı alaylı yarı sitemkar bir sesle.
NE?!
Kulaklarıma inanamıyordum. Ne demek istemişti o?
"Dayanamadık kusura bakmayın. Ama biraz daha enerjimiz kaldı,"dedi Mehmet umursamazca. Bunun üzerine Cevat ve Selin de hızlıca soyunmaya başlamıştı.
İşte burada durmam gerekiyordu. Zaten şu ana kadar gördüklerim bana yetmişti. Daha fazla bu iğrençliğe katlanmak istemiyordum. Laptopun kapağını bir hışımla indirdim.
Başar'ın o gün söylemek istediği ama söyleyemediği şey, toplumun değer yargılarına aykırı ilişki dediği bu muydu? Tabi ki buydu. Başka ne olabilirdi ki?
Şimdi ne yapacaktım ben? Hemen içeriye gidip Mehmet ile yüzleşmeli miydim? Tabi ki hayır! Bir de ne kadar iğrenç, çirkin bir kadın olduğumu hatta onun gözünde bir kadın dahi olmadığımı yüzüme söylemesi için mi videoyu gördüğümü söyleyecektim? İğrenç bir insandım işte. İğrenç, değersiz, çirkin, sadece cinsiyet olarak kadın olan ama kadınlık namına bünyesinde hiçbir şey taşımayan bir insandım.
'Dur artık Esma! Kendine hakaret etmeyi kes!'
İçimdeki olgun Esma artık dayanamamış, müdahale etme ihtiyacı hissetmişti.
'Ciğeri beş para etmez bir adam için kendine bu kadar yüklenmene değer mi? Sen ne bu bedenden ne de Mehmet'in düşüncelerinden ibaretsin. Sen canınla, kanınla, annenle, babanla, arkadaşlarınla, tüm sevenlerinle Esmasın. Sen değersiz bir insanın değersiz fikirleri ve kelimelerinden daha fazlasısın.'
Doğru söylüyordu. Ben Mehmet'le var olmamıştım. Peki neden şimdi onun birkaç cümlesi ile kendimi yok etmeye çalışıyordum. Hayır bunu kendime yapamazdım.
Oturduğum yataktan bir hışımla ayağa kalktım. Ayaklarım uzun süredir oturduğum için uyuşmuştu. Az önce kendi kendimi gaza getirmiştim. Bu gazla hızlı hızlı kapıya yürüdüm ve sesli bir şekilde kilidi açıp kapıdan çıktım.
"Mehmet!" dedim gayet yüksek bir sesle. Ses tonumun onu uyuduğu o tatlı uykusundan sıçratarak uyandırmasını umuyordum.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 7.21k Okunma |
396 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |