22. Bölüm

21.Bölüm(Çekişmeli Sessizlik)

Teddiursa
teddiursa

"Ben senin gibi kötü bir insan değilim Mehmet. Sen bana ne yapmış olursan ol, içimden seni tüm dünyaya rezil etmek gelse de ben senin gibi kötü olamam," bu söylediklerimle içi ferahlamış, derin bir nefes almıştı ama konuşmama devam edince aldığı nefes boğazında takılı kaldı.

"Çekişmeli boşanma davası açmayacağım ama sen de hiçbir sorun çıkarmadan anlaşmalı boşanmaya razı olacaksın. Bu süreçte yüzünü dahi görmek istemiyorum. Ailemize ve çevremize bunu belli etmeden benden nasıl uzak durursun bilmem ama bir şekilde çözersin sen. Neticede arkadan iş çevirme konusunda üstüne yok." Kendime ve sakinliğime çok şaşırıyordum. Yaşananlara nasıl bu kadar sakin ve temkinli yaklaştığıma mantıklı bir açıklama bulamıyordum. İçim bir yandan öfke ile yanıyor bir yandan da şimdi ortalığı birbirine katmanın kimseye bir yararının olmayacağını bilerek susuyordu.

"Yapma Esma. Eskiden yaşanmış, şu anda benim için bir önemi ve geçerliliği olmayan bir durum için evliliğimizi bitirme. Evli olduğumuz şu birkaç haftada ne kadar mutlu olduğumuzu, birbirimize iyi geldiğimizi göremiyor musun? Gelecekteki güzel günlerimizi benim yapmış olduğum bir hata için yakıp atma."

Hata mı? bu yaptığını sadece hata diyerek, hiç yaşanmamış sayarak unutup gideceğimizi mi düşünüyordu hala? Olayın ciddiyetinin farkında değildi.

"Sen hala neler yaşadığımızın farkında değil misin Mehmet? Bu yaşananlar normal değil. Sen beni aldattın. Hem de birden fazla insan ile. Üstüne üstlük bir de beni aşağıladın. Bu kadar aşağılık bir varlık olarak gördüğün biri ile hala bir evlilik sürdürmeyi kendine yedirebilir misin sen? Bak 'varlık' diyorum çünkü sen beni bir kadın olarak bile görmüyor hatta ve hatta ineğe benzetiyorsun. Kusura bakma bu inek artık gözünü açtı."

"Kendine şöyle deyip durma. Açıkladım sana o an için karşımdakini etkilemek istemiştim ve onun beklentileri doğrultusunda o lafları söyledim."

"Umurumda değil." Gözlerimi, yalvarır bir şekilde bana bakan gözlerine diktim ve ne kadar ciddi olduğumu anlaması için bir kere bile kırpmadım.

"Lütfen. Lütfen. Seni seviyorum Esma. Beni senden ayrılmaya zorlayamazsın," sesi yalvarır tondaydı.

"Sen de beni seninle evli kalmaya zorlayamazsın."

Son sözlerimin üzerine yavaşça bana yaklaşmaya başladı. Yakınlığı rahatsız edici bir mesafeye geldiğinde, "Dur, yaklaşmanı istemiyorum," dedim. Durdu. Ama çok yakındı.

"Hatırlıyor musun Esma, yıllardır bu yakınlığı bekledin. Sana bu kadar yaklaşmam için en sevdiğin şeylerden bile vazgeçebilirdin. Beni nasıl sevdiğini hatırla."

Bana bunu neden yapıyordu. Zaten yüreğim paramparçaydı bir de bana eskiyi, onu nasıl sevdiğimi hatırlatarak canımın nasıl yandığını görmüyor muydu?

"Ben geçmişteki Mehmet'i seviyordum. Şimdi o Mehmet, hatırlayamayacağım kadar uzak bana."

"Hayır değil. Bunu sen de biliyorsun. Hala beni seviyorsun. Sevmesen bana bu kadar kızar, kırılır mıydın? "

"Sen beni sevmiyorsun ama ben de seni aldatsam, aşağılasam eminim ki sen de aynı duyguları hissedersin."

Donup kaldı. Onu neyin bu kadar şaşkınlığa uğrattığını anlayamamıştım. Söylediklerimde onu şaşırtacak bir şey yoktu. Ama ağzını açtığında bunun şaşırdığı için bir donmuşluk olmadığını, öfkeden kaskatı kesildiğini anladım.

"Öyle bir şeyi aklından bile geçirme. Bu saatten sonra sen benden başka bir erkeğe göz ucuyla bile bakamazsın. Aynı şekilde ben de başka kadına bakmam."

"Hiç inandırıcı değil bu söylediklerin. Üstelik benim üzerimde söz sahibi olduğunu düşünmen de komik. Ben bu saatten sonra sadece kağıt üzerinde evli bir kadınım ve yaşantım artık seni ilgilendirmiyor."

Duvara indirdiği yumruk ile şimdi donup kalma sırası bendeydi. Mehmet'in öfkesi ile yeni yeni tanışıyormuşum gibi bir his doldu içime.

"Sakın! Sakın bir daha başka biri ile birlikte olacağın imasında dahi bulunma bana. Mahvederim o adamı." Normalde olsa kıskanılmak hoşuma gidebilecek bir durum olsa da şu anda bu iğrenç ve korkutucuydu. Mehmet sözlerine aynı sertlik ile devam etti. "Ben kendimi sana anlatamıyorum galiba. Ayrılmayacağız. Evliliğimiz devam edecek. Sen de benden başkası ile birlikte olmayacaksın." Bunları korkutucu bir sakinlik ve sertlikle söylüyor, tam olarak anlaşıldığından emin olmak ister gibi tüm kelimeleri vurguluyordu.

Benimle olan mesafesinin bir hayli kapanmış olması ve yumruk yaptığı ellerinin bembeyaz kesilmesi beni onu daha fazla kızdırmamam için uyarır nitelikteydi. Mehmet bana hiç şiddet uygulamamış, başka birilerine karşı da şiddet uyguladığını görmemiş, duymamıştım fakat bunun şu an gerçekleşebilecek olmasından korkuyordum. Birkaç adım geri çekildim. Neredeyse sırtım duvara değecekti. Ben geri çekilince o aradaki mesafeyi kapattı.

"Bir şey söyle," dedi yine aynı sakinlikle.

"Bir sene boyunca evli kalacağız ama sadece kağıt üzerinde. Asgari düzeyde görüşeceğiz, o da ailelerimizle görüştüğümüz zamanlarda olacak. Sen kendine kalacak bir yer bulursun. Kimse bir şey bilmeyecek. O da senin iyiliğin için." Büyük bir cesaretle söylemiştim bunları ama onun burnundan soluyan hali geriye kalan cesaretimi kırmak üzereydi.

Gözlerini sinirle yumup açtı, dudaklarını hırsla birbirine bastırdı ve konuşmaya başlası,

"Sözlerini şöyle düzelteyim. Evli kalacağız. Aynı evde olduğumuz için sık sık görüşeceğiz ve karı koca olarak yaşayacağız. Aramızda her şey çok güzel olacağı için çevremizin hiçbir şeyden haberi olmayacak." Suratında daha önce bayıldığım ama şu anda tiksindiğim o gülümsemesi vardı.

"Çekişmeli dava açmak için beni zorluyorsun Mehmet!" Bir cesaret ile sesimi yükselterek onu uyarmıştım.

"Sen o çekişmeli davayı aç bak bakalım ben o çok korkutuğun dedikoduların en kralını yaymıyor muyum etrafa. Benimle birlikte sen de mahvolursun Esma. Yapabileceğimi biliyorsun, dilimin ne kadar sivri, elimin kolumun ne kadar uzun olduğunu biliyorsun." İşte bitmişti, içimdeki o son cesaret tanesi de beni terk etmişti. Sadece "İğrençsin," diyebildim.

"Şu an iğrenç olabilirim ama hala senin kocanım ve bunu garanti altına aldım bu bana yeter. Beni sevmeyi hatırlayacağını biliyorum. Şimdi seni birlikte uyumak konusunda zorlamıyorum. Bugün ayrı uyuyalım. Uzun bir gece oldu. İyice bir dinlen yarın sakin sakin tekrar konuşuruz güzelim, "diyerek eğilip beni alnımdan öptü ve uyumak için koltuğa doğru gitti. Ben hala bünyemi terk etmemiş korku ile duvarın dibinde öylece duruyordum.

"Odadan çıkarken ışığı kapatırsın," dedi.

Ben nasıl bir insanla evlenmiştim böyle?

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yatağa uzanmıştım ama uyuyamıyordum. Mehmet'in korkusundan kilitlediğim oda kapısının arkasına şifoniyeri çekip kendimi bir nebze de olsa biraz güvene almak istemiştim ama hala kendimi güvende hissetmiyordum. Bu güvende olmama hissi hem maddi hem maneviydi.

Neler yaşamıştım ben bu gece?

Kim yüzünden yaşamıştım?

Mehmet.

Evet ama bu anları bugün yaşamama sebep olan kimdi? O flash belleği kim koymuştu pijamamın arasına?

Düşünüyordum ama aklıma iki kişiden başka kimse gelmiyordu. İlki Selindi. Eh malum sebeplerden yapmış olabilirdi ama kendisini bu şekilde ifşa edecek bir insan mıydı? Bunun cevabını onu tanımadığım için veremezdim. Ama video başlığı çok manidardı. Aklıma gelen ikinci isim Başardı. Bana bu akşam bu aldatma mevzusunu o açmıştı sonuçta ve bunu kanıtlamak için gayet de bunu yapabilirdi. Ama detay sorduğumda 'Bunu Mehmet'in anlatması daha doğru olur.' demişti. Bunu söyleyen bir insan bunu yapabilir miydi? Hayır flash belleği Başar'ın koyduğunu düşünmüyordum. Buna rağmen bu konuyu onunla konuşmak istiyordum. Bu akşam yaşananları kimse ile paylaşamazdım ama Başar neler olduğunu biliyordu. Onunla konuşabilirdim. Belki de flash belleği kimin koymuş olabileceği konusunda onun bir tahmini olabilirdi. Tüm bunların haricinde ona içimi dökmek, birine böyle bir şey yaşandı ve içim yanıyor demek istiyordum.

Saatin kaç olduğuna baktım. Gece yarısı 3'ü biraz geçiyordu. Umursamadım. Telefonu elime alıp Başar'ı aradım. Çaldı, çaldı çaldı. Açan olmadı. Bir daha aradım. Yine uzun bir çalmanın ardından karşıdan o tanıdık ve beni anında rahatlatan sesi duydum.

"Alo? Esma iyi misin? Bir şey mi oldu?" Onun sesini duyunca kendimi bir anda koyverdim ve ağlamaya başladım. Kelimeler ağzımdan kesik kesik çıkıyor, zar zor bir cümle oluşturabiliyordu.

"Başar,,, Beni,,,beni almaya... gelir... misin? Konuşmaya ihtiyacım ...var."

"Evde misin sen?"

"Evet."

"Mehmet de orada mı?"

"Evet. Ama haberi olmasın. Evden gizlice çıkacağım."

"Tamam. 1 saate orada olurum. Sen de bu sürede toparla kendini. Ne oldu bilmiyorum ama ağlamana değmeyeceğini biliyorum."

"Tamam."

Hiçbir şey sormamıştı. Direkt geliyordu. Mehmet bu kadar iyi bir insanla nasıl uzun süre arkadaşlık yapabilmişti, Başar hala daha onunla neden arkadaşlığını sürdürüyordu anlamıyordum.

Kapının arkasına çektiğim şifoniyeri yavaş yavaş iterek yerine geri getirdim. Olabildiğince sessiz davranıyor, içeriden horlama sesi gelen Mehmet'i uyandırmamaya çalışıyordum. Şifoniyeri hallettikten sonra üzerimi değiştirdim. Her zamanki gibi İspanyol paça koyu renk kot pantolonumu ve beyaz uzun kollu bir tişört giydim. Yatağımın üzerine oturarak elimde telefon Başar'ı beklemeye başladım.

Bölüm : 27.03.2025 03:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...