Merhabalar sevgili okurlarıııım. Nasılsınız? İyisiniz iyi. Bazen boş bölüm atıyorum gidiyormu acaba? diye ondan kusuruma bakmayın artık.
Bugün yeni bölümle karşı karşıyayız. Geçenlş bölümde birazcık ama birazcık tatsız ve üzüntü tolu anlar yaşadık ama somunu bende beklemiyordum doğruyu söylemek gerekirse. Dkdkdk. Her neyse ben sizi bekletmeden bölüme geçeyim. Ama lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın.
Gözlrim Emirde kalmıştı. Pollyanna? Daha öncede söylemiş olma ihtimali var mıydı? Emir biliyor muydu? Hayır bilmesi imkansızdı. Nasıl bilecekti ki hem? Bankta duran ayakkabılarını ayağıma hızlıca geçirdim. Ayakta bir şekilde durduğumda kumsala zıpladım. Arkamı dönüp yavaş adımlarla şaşkın bir şekilde yürüdüm. Biliyor muydu? Yok ya bilmiyorsa? Pollyanna'yı sadece o mu diyordu? Su sesi geldi. O bunu biliyor muydu? Bunca zaman benle oyun mu oynamıştı? Bile bile benle mi oynamıştı? Yürümeye devam ettim. Derdi neydi? Koşma sesi. Sahil kenarında yürümeye devam ettiğimde ayaklarıma su çarpıyordu.
" Gece!" Sesi duymamazlıktan geldim. Sinir ve utanç vücudumu sarmıştı. Ama bir yandan da anlattıkları?
Onlar yalan mıydı? Bir insan annesinin hakkın da nasıl yalan söyler? Bir insan nasıl bu kadar tiksindirici ola bilirdi? Sahili ucu bucağına koşarcasına yürüdüğümde sonuna gelmiştim önümde sadece gide bileceğim bir tek iskele kalmıştı. Rüzgar eserken ceketime sarıldım. Kış kendini gösteriyordu. Arkama kısa bir bakış attığımda Emir'in hızlı adımlarla geldiğini gördüm. Niye geliyordu? Kim sanıyordu kendisini?
" Gece! Nereye gidiyorsun! Lanet olsun ağzımı açtığım saniyeye." İskeleye çıktım. Yolum kalmıyordu. Arkamı döndüm. Elimi kaldırdım.
" Gelme! Yalancının tekisin! " Ben ona yazmış ola bilirdim ama o benle oynayamaz, yalan söyleyemez. Ellerini iki yana kaldırdı.
" Tamam gelmiyorum bak durdum burada! Ne yaptım ben Gece Allah aşkına ya?" Geri gittim. Her gittiğimde daha da yakınlaştı ama bu sefer yüzündeki geçen duyguları okuyamıyordum." Ben... Eğer o zaman söyleseydim-" Sözünü kestim.
" Ne zamandır biliyorsun?!" Derin bir nefes aldı. Gözlerini gözlerime dikti.
" Müdür yardımcısının ikimizi odasına çağırdığı günden beri." Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Hep mi biliyordu?. Hep. Geri gitmeye devam ettim.
" Neden söylemedin? Neden benle oynadın!? Her yaptığın şey bu benim anonim olmam yüzünden miydi?" Boğazıma bir yumru oturduğunda derin bir nefes alıp verdim. " A- annen? O da mı yalandı. Odamı bana söylediğin bir yalandı?" Dedim. Gözleri büyüdü. Gözlerini bu sefer çok net okuya biliyordum; acı, kızgınlık, pişmanlık. Adımlarını emin bir şekilde attı bu sefer. Durmadan. Ben ise korku diyemeyeceğim bir şekilde geri gitmeye başladım.
" O..." Yutkundu. " benim sahip olduğum en değerli üç şeyden biriydi. Ben onu kurtaramadım anladın mı!" Diye bağırmıştı ister istemez. Gözlerini kapadı. Daha sakin bir şekilde. " Bak şuanda arkandaki deniz. Herkesin sevdiği deniz, ağzından düşüremediği deniz. Benim sevdiklerimi elimden aldı anlıyor musun!?" Arkamdaki denize baktım ister istemez. Annesi burada mı ölmüştü. Nasıl? Yüzümü acı kapladı? Başımı iki yana salladım. Uca gelmiştim. Bana dahada yaklaştığında başımı iki yana salladım.
" İskelenin ucundan uzaklaş." Dedi. Başımı iki yana salladım.
" Çok üzgünüm annen için." Boğazım doldu. Ağladı ağlayacaktım. Burnumu çekitim. " Bilmiyordum. Ben... Böyle bir şey söylemek istemezdim. Annenden seni vurduğum için özür diler-" Sözüm yarıda kaldı ama bu sefer Emir yüzünden olmamıştı sözümü devam edememem. Ayağım takıldığı gibi dengemi kaybettiğimde ağzımdan tiz bir çığlık koptu. Suyu boylamadan Emirin bağırdığını duydum.
" Gece!" Sonrası suyu boylamaktı. Denizin içinde battıkça battığımda her şeyi unutmuştum. Su beni dibe çekerken ağzımdan sadece suyun içinde baloncuklar çıkmasına neden oluyordu. Ardından suyun içinde bir ses daha yükseldi. Veya ben hayra alemet sesler duyuyordum. Gözlerim kapanmaya yüz tutarken nefesimi tutamıyordum artık. Bir kol belimden sarılırken yukarı çekmeye çalıştı. Sonrası ise sadece hayel mayel duya bildiğim seslerdi. Derin nefes alış verişleri. Göğsümde hissettiğim ağrı. Telaşlı bir ses...
" Sen neden böyle yapıyorsun Gece?" Sonrası yok " Ölüm denen şeyi ikinci kez yaşamak için ne yapmış olabilirim.?" Ses derindendi.2
Vücudum sarsılırken bir yere konulduğumu anladım. Soğuk olan vücudumu birden bir sıcaklık kapladı. Sonrası bu sefer koca bir boşluktu.
Yavaş yavaş sesleri duymaya başladığımda gözlerimi aralamaya çalıştım .Sanki yapışmışlardı. Vücudumda bir ağırlık hissettiğimde bu sefer zor bela açtım. Battaniye örtülmüştü. Yerimden doğrulmaya çalıştığımda başardım. Etrafıma baktım. Akşam çöküştü. Burası... Karşımdaki şömüne çekti dikkatimi. Yanıyordu. Burası Emirlerin mi eviydi? Biz halen yazlıkta mıydık? Battaniyeyi üzerimden attım. Oturur bir hale geldiğimde ayaklarım yerdeydi. Ayağa kalktım. Mutfaktan kokular geliyordu. Bir adım attığım gibi başımın dönmesiyle koltuğun kenarına tutundum. Yüzüme ateşime bakmak için kolumu kaldırdığımda yeni yeni fark etmiştim. Bu üstler bana ait değildi. Üstümde geniş bir siyah sweatshirt altımda ise geniş bir siyah eşofman vardı. Bir ses yükseldi kafamda. ' Annem öldü.' başımı iki yana salladım. Bir ses daha yükseldi ardından ' Annen? O da mı yalandı. Odamı bana söylediğin bir yalandı?' Başımı iki yana salladım tekrardan. Önümdeki kapı pervazına yaslandım. ' Bak şuanda arkandaki deniz. Herkesin sevdiği deniz, ağzından düşüremediği deniz. Benim sevdiklerimi elimden aldı anlıyor musun!?' Gözümden bir yaş usulca süzüldü. Sonra aklıma gelen bir şeyle de dikleştım zor bela. Annesi... Denizde ölmüştü. Ben.... Ben ona bunu tekrardan mı yaşatmıştım. Başımda bir ses daha yükseldi ' Gece!' Son bağırışıydı. Korkmuştu. Lanet olsun ki ben ona bunu bir daha yaşatmıştım. Elim anlıma gitti. Sıcak ve terlemiştim. Hasta oluyordum. Mutfak olduğunu hatırladığım kapıdan girdim. Daha da artan bir koku yoğunluğu vardı. Ama bu koku yoğunluğu bile beni yoruyordu. Kapıdan girdiğim gibi gözüme çarpan tek şey elinde tencere ile kaselere çorba olduğunu düşündüğüm şeyleri koyuyordu. Birden benimde fark etmediğim bir şekilde hapşırdığımda Emir buraya baktı. İlerleyip masanın önündeki sandalyeyi çekip kendimi sandalyeye bıraktım. Kendimi sandalyeye yasladım. Ayakta bile duramıyor midem bulanıyordu.
" Niye kalktın yerinden." Cevap vermedim sadece arkadan onu izledim. Suçluluk muydu bu? Yoksa kırgınlık mıydı? Elinde tepsiyle yanıma geldi. Baştan aşağı süzdüğünde ne yaptığını sorgularcasına baktım.
" Beyazlamışsın. Bu normal mi?" Güldüm. Gülmemi öksürüğüm bölmüştü. Kolumla ağzımı kapadım.
" Sen hiç hasta olmadın mı?" Tepsiyle yanıma geldi. Tepsiyi tek eliyle tuttuğunda kolumdan tuttu diğer eliyle.
" Ben hasta olmam." Dedi. Kaşlarımı çattım. " Hem kalk burası soğuk şöminenin önüne geçelim." diye davam etti. Zorlamadan kaltım.
" Neden? Seni diğer insanlardan ayıran ne? Sende insan değil misin?" dedim halen sürülüyordu beni. Ben yürümeye üşendiğim için çekmek zorunda kalıyordu. Ama zorlamayıp onla aynı hizada yürüdüm. Yüzümde oyalandı bakışları. Sonra ise gözlerimde durdu.
" İnsanların duyguları olur. Benim ise duygularım elimden alındı." Boş boş baktım. Duygularının olmadığını söylüyordu. Bana bunu iki saat kadar önce deseydi kesinlikle inanırdım ama görmüştüm. Düştüğüm zaman, iskelenin her ucuna yaklaştığım zaman, benle olduğu her an görmüştüm. Önceden öylesine duygularıyla alay ediyor sanardım. Ama sadece sanıyormuşum görünce anladım. Şöminenin önüne iki tane atılan armut koltuklara oturdum. Emir tepsiyi yere bırakırken az önce üstümden attığım battaniyeyi alıp üzerime attı. Gülümsedim karşılığında. Kendini armut koltuğuna oda bıraktığında tepsideki çorbayı önüme bıraktı.
" Senin duyguların var Emir." Dedim battaniyeyi bağdaş kurduğum bacaklarıma kadar indirip. " Ben senin robot olduğuna inanıyordum." Yüzünden belli belirsiz bir tebessüm oluştu. " Ama gördüm. Kendi gözlerimle gördüm Emir. Her seni gördüğümde bir ayrıydın, her iskelenin ucuna doğru adım attığımdaki yüzünün ifadesini gördüm," yutkundum. " düşerken ki korkunu gördüm." sesim düşük çıkmıştı. " Biliyorum," dedim parmaklarımla oynamaya başladım. " biliyorum bana söylemediğin daha çok şey var ama duygu denen şey sende fazlasıyla var." Yüzüme baktı. Bende ona baktım. Gözlerimi kaçıran ben olmuştum. Böyle bir konuşma beklemiyordum.
Elimi uzatıp önüme koyduğu çorbayı aldım. Kaşığı ağzıma götürdüğümde sıcaktan ağzım yandığı için geri yere bıraktım yüzümü buruşturarak. Sıcak soğuk denge diye bir şey kalmamıştı. Kase yerinde olmadığını gördüğümde kaşığın içindeki çorbayı üfleyen Emir'i gördüm hemen yanımda. Gözlerimi kırpıştıra kırpıştıra yanımda çorbayı üfleyen Emir'e baktım. Bunu beklemiyordum. Yemek kaşığını ağzıma doğru yaklaştırdığında bana baktığını fark ettiğim siyah gözlerine baktım. Gözlerinde kendi yansımamı gördüm. Kaşığa baktım. Dudaklarımı araladım. Çorbayı içtiğimde diğer kaşığı ağzıma verdi. Buna da itiraz etmeden içtiğimde diğeri kaşıktakini içmeyip geri çevirdim. Tam hapşıracakken kolumla ağzımı kapadım ve hapşırdım. Ardından da öksürmüştüm. Emir kaseyi tepsiye geri koyup üstümdeki battaniyeyi aldı.
" Senin bağışıklık sistemin kötü müdür?" Göz kırpıştırmakla yetindim masum masum. Başını iki yana salladı. " Kalk koltukta uzan." kolumdan tutup kaldırdığın da bir kere daha hapşurmuştum. Arkamda ki koltuğa oturup uzandım. Hava soğuk muydu? bana mı öyle geliyordu? Battaniyeyi üzerime örttü. Geri birkaç adım attı.
" Ben buradayım sen yat. Arada kontrol eder kötüleşirse doktora gideriz. Sen uyurken de ateş düşürücü vermiştim zaten. Ateşinin yükseleceğini sanmam." Arkasını dönüp gideceği sırada elini tuttum. Başını yana çevirip bana baktı.
" Gitme... Ben..." Başımı yana çevirdim utançla. " Tek başıma yatamıyorum." diye devam ettim. Bana baktı kaşlarını çatmış bir şekilde. Bunu fark ettiğimde " Ama istersen gide de bilirsin ben i-" Bana dönüm yanımda koltukta yere oturdu.
" Yanındayım." Tebessüm ederek baktım. Sırtını koltuk kenarına yasladığında yüzünü göremiyordum yan yattım.
" Ben görmedim ama." Derin bir nefes alıp verdi. Bana çevirdi kafasını.
" Bana öyl-" Ağzımı eliyle kapadı.1
" Demedim bir şey. Gözlerini kapa ve yat." Elini ağzımdan yavaşça çekti.
Gözlerimi kapadım dediği gibi. Ama uyumadım. Uyumuş gibi yaptım ilk başta. On beş dakika olduğunu düşündüğüm bir süre sonra mırıltılar duymaya başladım. Ama beni de gerçek uyku içine çekiyordu.
" Sen değişik bir şeysin yer cücesi. Anlamadığım bir şekilde hem de." Sonrası önceki gibi yoktu. Uyku beni içine çekmişti.1
Eveeeeeet. Yeni bölümü nasıl buldunuz?
Bölümdeki duygularınızı belirten emojileri alrmıyız?
Sizce bu işin içinde ne dönüyor?
Seviliyorsunuz...1
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
183.96k Okunma |
12.55k Oy |
0 Takip |
41 Bölümlü Kitap |