

Merhaba sevgili okurlarım. Nasılsınız? Umarrım iyisinizdir? İyi olun hep.
Bir yeni bölümle daha sizlerleyiz. Umaarım şuana kadar hep severek okumuşsunuzdur?
Ben hep soru cümleleri öi kuruyorum ne? Herneyse sizi tutmadan ben bölüme geçeyim.
" Hadi bir yerlere gidelim ya. Her zaman sıkıcı bir günde bir yere kadar."
Okuldan eve gelmiştik. Mağara ayısı mesaj atıp benle geliyorsun dediğinden beri sinirlerim bozuktu açıkçası. Ozanla aramızda kısa bir bakışma geçti. Bunu Ela da yakalamıştı. Göz devirdi.
" Tamam. Bazılarının günü sıkıcı geçmiyor olabilir." dedi. Yani olabilirdi. Ama sıkı olmaması yerine sıkıcı olmasını yelerdim. Her gün başka bir bok yememde bir yere kadardı. Ozan telefondan başını kaldırmadan sırıttığını gördüm yandan yandan.
" Kardeşim diye demiyorum ama; kendisi bir bela mıknatısıdır. Her boku kendine çeker." Ela güldü. Ben ise gözlerimi kısarak baktım. Beni bir kere güzel bir şey için kollasa şaşardım.
Senin güzel bir şeyin yok ki. Tamam bu konuda beni satılık mal gibi satan sadece kardeşim değilmiş
Yanımdaki yastığı elime alıp ozanın kafasına fırlattım. Kafasına tam on ikiden vurdum. Şaşkınlıkla kala kaldığında kendine sövdüğünü anladım. Birde benim yerime kendine sövseydi ne kadar güzel olurdu ya?
" Senle uğraşmak istemiyorum ikizim. Canımı sıkma. Yoksa bir dahakine yastıkla kurtulamazsın." Ozan gözlerini kıstı. Ama ben bu kısışı biliyordum. Yerli ve milli savunma hattına geçiyordu kendisi.
" Sen birkaç aydır abimi görmüyorsun tabi kii. Gelsin de gör sen dünyanın kaç bucak olduğunu." Omuz silktim. Ela ise kardeş tartışmasını bir film izler gibi izliyordu.
" Abim senin ne mal olduğunu biliyor. Yani ondan bir şey diyecek olursa ilk sana der merak etme." Aras abimi birkaç aydır görmüyorduk. Kendisi üniversiteye gitmişti ve en son konuştuğumuz zaman ise bir hafta önceydi. Ozan bir şeyler hesaplamaya başladı. Bunu gözlerinden parmaklarından çok net anlaya biliyorduk.
" Neyi sayıyor bu?" dedi Ela o da fark etmişti. Sırıttım.
" Olaydan en hasarsız şekilde nasıl kurtula bileceğini hesaplıyor." Elada dediğim şeyle sırıttı. Çünkü eğer öyle bir şeye kalkışır beni abime söylerse kesinlikle bir yerleri kırılırdı. Bundan adım kadar eminim. Telefonuma gelen bildirim sesiyle irkildim.. Bunu beklemiyordum. Telefonumu cebimden çıkardım.
Emir: Dolaşalım mı?
Hiç düşünmeden hayır yazmak için parmaklarımı kıpırdatmıştım ki durdum. Neden istemişti ki şimdi bu böyle bir şeyi durup dururken?
Ben: Neden?
Emir: İstemiyorsan gelme?
Durdum.
Ben: Tamam.
Emir: Tamam. Geliyorum.
Ben: Hayır. Ben gelirim. Konumu at gelirim.
Emir: Tamam.
Oturduğun yeren ayağa kalktım. Kalktığım gibi konum gelince hızlı adımlarla salondan çıktım.
" Hey! Nereye?" Merdivenlerden çıkmaya başladığımda Ela'ya cevap verdim hızlı bir şekilde.
" Emirle buluşmaya!"
Odamın kapısını açıp üstümü hızlıca değiştirdiğimde aşağıya indim geri. Ela ve Ozan salonun girişinde dikilmiş bana bakıyorlardı.
" Nereye? nereye?" Omuz silktim aynı şekilde. İlerleyip ayakkabılarımı ayakkabılıktan alıp ayağıma geçirdim.
" Emirle buluşmaya." Diye aynı cevabı verdim. Ela sesini çıkarmıyordu. Ama Ozandan bile daha çok merak ettiğini biliyordum. Çünkü sahte sevgililik olayını biliyordu. Ayakkabılarımı tamamen giydiğimde onlara dönüp.
" Birbirinizi öldürmeyin." Dedim " En azından burada." diye tamamladım.
Bir saate yakın bir şekilde yoldaydım. Burası tanıdık geliyordu. Hatta baya. Konuma bir kez daha baktığımda vardığımı anladım. Ama burası... Geçen ki gün Emiri burada bulduğum yerdi. Yağız ise onlara ait bir yazlık demişti. Arabayı geçen ki gibi ön tarafa par ettim. Arabadan inip yazlığa doğru ilerledim. Deniz kenarında yürümeye başladığımda Emir'in basketbol oynadığını gördüm. Hızlı ve sessiz adımlarla ilerlediğimde topu potaya yolladığında potanın altına geçmiştim kollarımı göğsümde bağlayarak. Emir beni fark ettiğinde kolumdan tutup hızlıca çekti. Çektiği gibi top yere tam durduğum yere düşmüştü. Nefes alış verişlerimiz birbirimizin tenine değerken bir o kadarda yakındık. Kaşlarını çattı.
" Sen kendine zarar gelmesinden mi hoşlanıyorsun?" Dedi sinir dolu. Omuz silktim.
" Sence oradan bakılınca kendime zarar vermekten hoşlanan biri olarak mı gözüküyordu?" Dedim. Kesinlikle kendime zarar verecek biri olarak gözükmüyordu şahsen. Aşağı yukarı salladı başını.
" Kesinlikle evet." Göz devirdim. Yani kendimi oradan çeker miydim bilmiyorum ama. Çekmeyeceğini kesindi ve top kafama düşerdi büyük ihtimalle. Başını iki yana salladı. Kolumu takıp denizin içine diye bileceğim bir şekilde konulan banka oturdu geçenleyin de yaptığı gibi. Arkasından yavaş adımlarla yürüdüm. Cebinden sigara çıkardığında dudaklarının arasına koydu. Bunda bağımlılık gibi bir şey mi vardı? Geçenleyin de oda da yanan sigara izmariti vardı. Adımlarını hızlandırıp suya değmeden dudağına yerleştirdiği sigarayı eline aldım. Şaşkın bir şekilde bana baktığında, şaşkınlığı kızgınlığa döndü. Omuz silktim.
" Sahte sevgilim bile olsan sigara içmenin istemiyorum." İlerleyip takmadığı sigarayı çöp konteynır ona attım. Geri döndüm. Arkasına yaslanmış bir şekilde denizi izliyordu. Arada da gözleri banka kayıyordu. Oflayarak yürümeye devam ettiğim. Bakın arkasına geçip ayaklarım suya demletecek şekilde üstüne oturdum. Ayakabıları mı çıkartıp yanıma koydum. Ayaklarım artık suya değmiyordu. Serin ve hoş.
'' Beni neden çağırdın? Sadece görmek ve azarlamak için değildir umarım?" Dedim. Başını kaldırıp bana baktı. Sonrada aşağıda suyum içinde bir öne bir geriye şekilde sakladığı ayaklarıma. Başını iki yana salladı tekrardan olumsuz anlamda veya başka bir şey için bilemiyordum. Bugün gerektiğinden daha çok tuhaftı. Elini ensesine götürdüğünde kendini toplamaya çalıştı.
" Ne oldu? İyi misin?" Derin bir nefes aldı.
" Annem..." Annesi? Dikkatlice dinliyordum kendisini. "Annem arkandaki evde öldü." Ne! Gözlerim kocaman açılırken şaşkınlığı beni ele geçirmişti. Ben bunu neden bilmiyordum? Annesi burada öldüyse buraya niye geliyordu? Mahcup bir şekilde baktım yüzüne. O ise sadece denize bakıyordu.
" Allah rahmet eylesin." Dedim. Başka ne diye bilirdim? Beynim donmuştu. " Sormadan. Sormadan sakınca yoksa. Nasıl oldu bu?" Bana baktı. Gözleri gözlerime değerken bu bakış içime dokunmuştu.
" Annem. " Sonrasını ise söylemedi. " Her neyse. Boş ver bunları. Neden söylediğini bile bilmiyorum." Omuz silkti. Ayaklarımı suda bir o yana bir bu yana salladım çok hoştu. Bu evin onda ayrı bir yeri vardı. Sevmiyordu. Ama... İşte amasını bende çözememiştim.
" Özür diler."
" Şey özür diler." İkimizin aynanda söylediğimiz için kala kalmıştık.
" Sen söyle önce." Dediğinde ayıp ediyorsun dercesine sen buyur dedim. O da hayhay dercesine kafasını yana yatırdı.
" Özür dilerim Pollyanna güzeli." Gözlerim şaşkınlıkla aralandı.
Evet bölüm sonu. Bölüm biriktirem dedim ondan geç oldu yarın bomba gibi bir bölümle sizlerleyiz.
Bölümü nasıl buldunuz?
Duygularınızı emojilerle alalım mı?
Aklınızaa takılan soru var mı?
Bu arada yukarıya yapıştırdığı fotoda Emir ve Gece vıbe veriyor. Sadece saç renkleri farklı ddkdjdj. Sizce?
Yarın görüşürüz
Oy ve yorum unutmayıııın.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 226.87k Okunma |
14.8k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |