28. Bölüm

24. Bölüm (Part1)

The_Older
the_older

Merhaba sevgili okurlarım. Bir yeni bölümle daha karşınızdayız. Bu bölüm dediğim gibi uzun bir bölüm.

Ona göre hazır olun. Texting ve düz yazı ;)

Sadece bu böölüme denemelik olsarak sınır koyuyorum nasıl olur acaba diye. Oy 20

Şahane Hayatımda ki Melisa'nın dediği gibi; şantaş, montaş, entrika, kaooooos.2

 

Bir keresinde anneme; Hayattan nefret ediyorum, hiçbir şey bu kadar zor olmamalı demiştim. Annem sırıtıp hayat zor değil kızım zorlaştıran sensin demişti. Şimdi anlıyorum bunu. Hayatımı zorlaştıran asıl benmişim. Sıramda geriye yaslı bir şekilde hocayı dinliyordum. Veya ben öyle sanıyordum. Dün eve geldiğimden beri bir rahatsızlık vardı üzerimde. Sanırım haasta olmuştum. Ama devamsızlık lüksüm kalmamıştı. Buda bir dertti işte. Başı boş okula gitmediğimde ise şimdi derdini çekiyordum. Kollarımı göğsümde birleştirdim. Kollarımı sıvamak istedim. Ders Edebiyattı ama sonradan üşüdüğümü hatırlayıp bu düşünceden vazgeçtim. Kimsede dinlemiyordu zaten. Birde ilk dersin edebiyat olmasının etkisiyle herkes yarı uyurdu. Tek bir kişi dışında.

Çağla.

" Hocam John Steinbeck'in yazdığı Öfke üzümleri adlı kitapta dünya çapında bence en çok değer verilen ve verilmesi gereken klasiklerden biri." Salih hoca etkilendiğini belirtir bir tavırla başını sallamıştı. Biz öğrenciler olarak ise Çağlaya kitlenmiştik. İllaki hocaya bir konu açtıracaktı. O açtırmasa da hoca açardı zaten orası ayrı.

" Evet kızım. Aferin." Sınıfa bir göz gezdirerek. " John Steinbeck dünya çapında sevilen bir yazardır. Arkadaşımızın dediği kitabında ise kriz dönemlerini, insanlığın dramını etkileyici bir dille anlatmıştır." Derin bir of çektim. Anlatırdı şimdi. Ama arkadan biri parmak kaldırınca hoca anlatmadan önce ona söz hakkı vermişti. Tamam şimdi ders kaynayacaktı.

" Evet çocuğum?" Eren ayağa kalktı. Sırıttım.

" Şimdi hocam şöyle bir şey var. Adam yazar ama hiç iyi bir örnek değil bence." Tüm öğrenciler şuanda onun dersi kaynatmasını izliyorduk. Çağla ise surat asmıştı. Umurumuzda değildi sanırım. İlk dersin Edebiyat olması ölüm gibi bir şeydi sanırım?

" O ne demek çocuğum?" Hocanın dikkatini çekmiştii. Omuzlarını gerdi.

" Şimdi şöyle hocam. Adam karısını aldatan ve onunla birlikte eş cinsel deniyordu." Gözlerimiz kocaman olmuştu. Bir insan sallarda bu kadar mı sallardı yani? Sınıftakiler gülmemek için birbirlerinin yüzüne bakmamaya çalışırken ben ise yanaklarımın iç tarafını ısırıyordum. Hoca şaşkınlıkla Eren'e bakıyordu. Ben olsam bende bakardım öyle. Aha hocam şuanda kendinden şüphe ediyordur yüzde yüz.

" Tövbe tövbe. O da nereden çıktı çocuğum? Yok öyle bir şey." Eren iki elini havaya kaldırdı.

" Siz daha iyi bilirsiniz ama öyle hocam." Sınıftakilere baktı. " Öyle değil mi arkadaşlar?" Öyle bir beklentileri söylemiştik gülmek için zor tuttum kendimi. Hep bir ağızdan.

" Evet hocam." Dedik. Sanırım hocam benim şoklardan şoka giriyordu. Hoca Erene ve sınıfa öyle bir bakmıştı ki sanırım inanmıştı. Veya biz öyle sanıyorduk kim bile bilir?

" Çocuklaarım saçmalamayın yok öyle bir şey. Sende Otur Eren çocuğum. Ortalığı karıştırma." Eren oturmuştu ama sırıtarak. Çünkü karıştırmıştı bile ortalığı. Çünkü hocanın kafasına takılmıştı. Ve şimdi eminim ki eline telefonunu alıp araştıracaktı. Ve bu da birinci dersin sonu demek olacaktı. Dediğim gibide oldu. Hoca yandaki telefonunu eline almıştı. Hocaların huyunu bilmek böyle birşey sanırım. Sınıfca birbirimize baktık. Şimdi herşeye evet de derdi.

" Hocam dışarı çıka bilir miyiz?" Ela demişti bunu. Hatta o kadar emindik ki izin vereceğine. Ayağa kalkıp sıradan kalktık.

" Hayır. Çıkamazsınız." Hoca başını kaldırıp sınıfın hepsini ayakta görünce gözleri kocaman büyüdü.

" Oturun yerlerinize! Ben çıkın dedim mi?" Haklısınız hocam ya. Tabii demediniz. Biz de malız Eren'e güveniyoruz. Harbi bu hoca niye ters tepkime yaptı.

Oflaya oflaya geri dönüp yerimize oturduk. Çantamı yere koyup kollarımı göğsümde bağladım. Hoca geri telefona bakmaya dönerken herkeste konuşmaya başlamıştı birbirleriyle. Oflaya oflaya telefonumu çıkardım çantamdan. Ela da zaten gizli gizli telefondan konuşuyordu. Kimle konuşuyordu acaba. Her neyse. Telefonu açtığımda bildirim geldiğini gördüm. Bildirime tıkladım. Emirdendi. Buda alışmıştı. Offff.

Mesajlara girdim.

Otisitik lider: Ne yapıyorsun bakam ifşa olan anonim?

Ben: Dünyaya benim sinirlerimle oynamaya gelmişsin.

Ben: O konuyu açarsan engellerim.

Otistik lider: Engelle çok umurumdaydı.

Ben: Tamam.

Bir iki dakika yazmadım. Merak ettim ne yapacağını. Sonra ise ekrana bildirimler düşmeye başladı.

Otistik lider: Laaan.

Otistik lider: Engelledin mi lan?

Otistik lider: Şaka yaptım şaka geri gel.

Otistik lider: Pisi pisi? Piiiişt.2

Otistik lider: Lan harbi mi engelledin?

Ben: Kedi miyim lan ben?

Ben: Pisi pisi neee?

Ben: Hayır engellemedim. Seni görüyordum.

Otistik lider: Lan bir ara yazmayınca engelledin sandım..

Otistik lider: Ne diyem lan aklıma ilk o geldi.

Ben: Hayrıdır. Senin aklına neden ilk kedi geldi.

Otistik lider: Ne bilem lan. Ben kendi beynimin çalıştığından şüpheliyim.

Ben: Çalışmıyor zaten.

Otistik lider: 🤦🏻‍♂️3

Ben: Sen bana mı benzedin ne?

Otistik lider: Malum. Dakika başı burnumun dibindesin de ondan.

Ben: İyi iyi. Bana benze. İyiyimdir.

Otistik lider: Ooof Gece. Her neyse. Dersiniz ney?

Ben: Edebiyat. Çok sıkıcı ya. Ben napacaaam. Sizin ders ne?

Otirstik lider: Boş

Otistik lider: Şaşdım çenesi düşük biri olarak sana göreydi.

Ben: Benim çenem düşük değil.

Otistik lider: Tamam değil.

Otistik lider: Yardım edebilirim.

Ben: Neye.

Otistik lider: Sıkıcı olamamasına.

Ben: Nasıl olacakmış o? Hem neden umrunda?

Otistik lider: Kurtulmak istiyon mu? İstemiyon mu? Onu de.

Birkaç saniye düşündüm. Kusura bakma gururum ders çok kötü.

Yok la ne kusuru. Gururun olarak bende izin veriyim.

Ben: Tamam da nasıl olacak o?

Otistik lider: İzle ve gör çok olay bir şekilde nasıl oluyor.1

Ben:     

Kalbim söylüyor , İnanalım mı? Benim inanmaya niyetim yok oysa...

Bunu atmasaydım olmazdı.

Beş dakika bile sürmeden kapı çaldığında nasıl bir bok yediğimi söyleyerek beni alacağını merak ediyordum doğrusu. Kesin bir şey yapmışımdır. Öyle diyecekti. Eminim. Hocanın klasik İçeri gir demesiyle kapı açılmıştı. Emirdi. İlk direkmen benle göz göze geldiğinde gözlerimi kısmıştım. Kaşlarımla ileri gösterdiğimde görmedi veya görmemezlikten geldi.

" Evet oğlum." Hocanın sesiyle önüne dönmüştü. Sınıfta bir kahkaha koparken yüzüm kızarmıştı. Siktirdi. Hoca masasına vurdu. " Susun çocuklar!" Sesler yavaş yavaş kesilirken en sonunda yok olmuştu.

" Şey hocam müdür yardımcısı Gece'yi çağırıyor." Kaşları havalandı hocanın. Burada müdür yardımcısının çağıracağı son kişi bile değildim. İşte böyle akıllı biriydim.

" Ne için çocuğum?" İçeriye doğru iki adım attı.

" Balo seçimlerinde imza atılmamış hocam." Hocam bu dediğine kafasıyla onaylarken bir baş hareketiyle çıkmamı işaret etti. Pıtı pıtı sıramdan kalkıp kapıya ilerledim Emir'de o sırada sınıftan çıkmış. İleride beni bekliyordu. Kapıyı kapatıp yanına ilerledim.

" Bu kardar kolay mıydı ya?"

" Bu kadar kolaydı. Söylentiler gerçekleşti." Dedi. Çantam içeride kalmıştı. Dur ne? Okumuş muydu?1

" Okudun mu sen?" Kafasıyla onayladı. Her neyseydi artık

" Bizim denemediğimiz şey kalmadı. En sonunda yazarı gay yaptılar." Kahkaha attı. Hem de en büyüğünden. Hemen elimle ağzına yapıştım korkuyla.

" Salak mısın ya!? Ne gülüyon?" Durduğunda elimi ağzından çektim.3

" Kızıım asıl buna gülmeyen salaktır." Doğruydu. Cidden biz ne yapmıştık be?

" Harbi ha. Biz adama gay damgası vurduk." Onayladı.1

"Hem de en büyüğünden" ola bilirdi. Normaldi bu. Etrafımda döndüm bir an sonra ise çıkışa ilerledim.

" Nereye?" Emir'e baktım gözlerimi kısarak.

" Ben edebiyat dersinden boş mu kaçtım?"

" Kaçtık." Gözlerim büyüdü şaşkınlıkla.

" Ney ney? Senin dersin boş değil miydi" dedim. Boş demişti.

" Değildi." dedi. " Hocaya çay almaya geldim." Daha da şaşırıyordum.

" Verdin mi?" Omuz silkti. Şaşırmamıştım.

" Hayır." bu çocuk salaktı. Hatta salaktan öte.

" Hocadan fırça yiyeceksin biliyorsun değil mi?" Geriye duvara yaslandı.

" Biliyorum."

" EEE O ZAMAN." sesim haddimden fazla çıkmıştı. Ama insanı sinirlendiriyorlardı napam. Bundaki sakinlik bende yoktu.

" Bende senle geliyorum gideceğin yere. Bu arada doğum gününü unutma bu akşama." Kaşlarım çatıldı. Yaslandığı yerin karşısındaki duvara yaslandım.

" Benle gelmiyorsun. Ve doğum günü bu güne miydi?"

" Senle de geliyorsun ve evet bu güneydi." Başımı iki yana salladığımda en derininden bir of çektim. Hayatı zorlaştıran bizdik. Başkası değil.

" Gelmeyeceğim."

" Öyle bir şey söz konusu bile değil." Kollarımı göğüs hizamda birleştirdim.

" Halla halla. Söz konusu olan nedir peki?"

" Söz konusu olan benim olan benimle gelir."36

 

Textinge göre çoooook uzun oldu. Bu bölümü part olarak atacam birinci part sizlerle.

Bu arada otistik lider konusu hakkında konuşmak istiyorum. Bugün bür okurumun yorumuyla karşılaştım ve bence haklı. Görmüşsünüzdür belki. Otizimli lider kelimesini değiştirip başka birşey eklemeyi düşünüyom.

Ne dersiniz?

Bölümü nasıl buldunuz?

Diğerb ölümde görüşmek üzere.

Bu bölüm olayların başlangıcı bu arada. Size dmeiştimya bu bölümde bol olay olucak ikiye ayırdım diye çoğu diğer bölümde kaldı. Söyleyeyim dedim.

04.06.2025 Ekleme kısım...

Yeni WhatsApp kanalı kora kodu budur...

Katılanlar hoş gelmişşş

Bölüm : 20.09.2024 23:38 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...