36. Bölüm

28. Bölüm

The_Older
the_older

Bu bölümü: Nektarigüzeline armağan ediyorum

Yeni bölümle sizlerleyim. Evet ben The_older baş belası biriyim fjfjfj. Biliyorum olay fazla uzadı ama Emir'in yaptıklaarı(veya bildiğimiz kadarıyla yaptıkları) görmezlikten gelinemez Gece için. Emir biraz cekicek çekerkende tabikide bizim kız ölüp dirilecek fjfjffj. Neyse spoiler yok.

Seveceğiniz bir bölüm olması dileğiyle iyi okumalar dilerim POLLYANNA güzellerim benim

Oy sınırı yok . Yorumlarınızı sizlere bırakıyorum. AMA YAPMAZSANIZ KÜSERİM FJFJFJ

 

Etrafımda sesler uğultulara fısıldamalara dönüşürken gülüş sesleri de geliyordu bir yandan o uğultuların arasında. Gülüş sesleri beni bu hale getiren kişiden, kişilerden geliyordu. Dizimin üzerindeki elimi yumruk haline getirdim, gözlerimi sıkı sıkı yumdum. Ama asıl canımı yakan bu değildi. Asıl canımı yakan; ileride bana bunlar yapılırken, ben bunları yaşarken gözümün içine baka baka bir şey yapmayışıydı.

Acı vücudumu sararken nefeslerim kesik kesik alıp veriyordum. Belimdeki acı nefes alış verişimi engelliyordu. Gözlerim Toprak'ı bir kez daha bulurken yüzündeki sırıtışla bana bakıyordu.

" Lan sen ne yaptığını sanıyorsun pezevenk!" diye bir bağırış ardından da Toprak'ın yüzüne inen bir yumrukla yere serilmişti.

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken Gökay bir yumruk daha indirdi. Etrafta çığlıklar yayılırken garip olan hiçbir hocanın etrafta daha yok oluşuydu. Gökay'a son olarak gördüğüm kadarıyla Cem ve Utku'nundu katılışıydı. Elim kalbime giderken önümde bir gölge belirdi. Başımı kaldırıp baktığımda Yağız koluma girip beni yavaşça kaldırmaya çalışmamıştı. Ağzından ise sadece üç kelime dökülmüştü.

" Özür dileriz Gece." Dediği şeye cevap vermeyip bacaklarıma güç verip kalkmaya çalıştığımda iki es aynanda gelmişti.

" Bu saçmalıkta neyin nesi böyle!!" Müdür hemen karşımızda belirirken sesi tüm okulu titretmişti. Hangi öğretmen olduğunu çıkaramadığım biri Gökayları ayırmaya çalışırken müdür hızlı adımlarla yanımıza ilerledi. Aynı saniye ne ara geldiğini anlayamadığım Ela da.

" İyi misin kızım? Nasıl oldu bu?" Yağız konuşamadığımı fark ettiğinde benim yerime tükürürcesine o konuştu.

" Hocam Toprak piçi Gece'nin üzerine sıcak su döktü." Hocanın gözleri kocaman açılırken ağzımdan bir inilti dökülmüştü. Suyun etkisi ne kadar azalsa da acısı yerli yerinde duruyordu. Hoca Yağızın ettiği küfrü görmezden gelip." Kızım arkadaşların sana yardımcı olsun sana yedek üstlerini versinler. Yanlış değilsem senin belinde derin bir yarada vardı? Revire gidin yaran temizletilsin." Yağız'a baktı. " Sonra ise yanıma gelin." Başımı onaylarcasına salladığımda müdürü arkamıza alıp yürümeye başladık.

Daha doğrusu yürümeye çalıştım. Yağız ve Ela koluma girmişlerdi. Ben ise ona rağmen yürüyemiyordum. Yağız kolumdan ayrılıp önüme geçti.

" Seni kucağıma almamı ister misin?" Dedi. Gözlerim etrafımda gezindiğine Cem, Gökay ve Utku'yla göz göze geldim. Cem ve Utku benle göz göze geldikleri anda yerde oturdukları yerde başlarını eğmişlerdi annesinden azar yemiş küçük çocuklar gibi. Gökay ise oturduğu yerde bağdaş kurmuş başını yana eğmiş bir şekilde bana bakıyordu. Bakışlarında cesaret vermek istercesine bir görünüm vardı. Ne olursa olsun yanındayız dercesine.

Bu bakışlara inanmalı mıydım? Zaten ben bu bakışlara bir kere kandım diye bu halde değil miydim?

Gözlerimi üçünden aldığımda hemen karşılarında duran. Her iki tarafında ortasında duran bir öğretmenin karşısında kendini duvara yaslamış bir şekilde oturan Topraktı. Onu gördüğüm an vücudumu öfke sarıyordu, midem bulanıyordu. Hatta tiksiniyordum. Başımı iki yana sallayarak bakışlarımı Topraktan çekip Yağız'a baktım.

" Hayır." Yutkundu yutkunuşu pişmanlıktı.

" Gece eğer Emir yüzünden-" Başımı iki yana sallayarak konuşmasını engelledim.

" Emir yüzünden yada değil. Ne yaşarsak yaşayalım, ne olursa olsun, aramızda ne geçerse geçsin. Kalbinde olup olmamam umurumda değil. Hiç bir şey koymaz ama ben bunları yaşarken bana bakıp bir şey yapmayışı," Yutkundum başımı iki yana salladım. " Her neyse. Geçmiş geçmişte kaldı. Yürümek istiyorum." Belime giren ağrı yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Yağız derin bir nefes alıp vererek koluma girdiğinde yürümeye devam ettik.

" Gece iyi misin? Bu nasıl oldu? Cidden bilerek mi yaptı Yağız'ın dediği gibi? " Yürümeye devam ederken Ela'nın dediği şeyle Ela'ya baktım.

" Evet. Bilerek yaptığına o kadar eminim ki." Dedim dişlerimi sıkarak.

" Neden yapsın ki bunu? Eline ne geçecek bunu yaparak?" Dedi.

" Zevk." Diyerek benim yerime Yağız cevaplamıştı Ela'yı. Haklıydı. Zevkten başka bir şey değildi onun için. Amaca falan gerek duyduğuna inanmıyordum.

" Tabi sizin ustalık alanınız olduğu için zevk için yaptığını çok iyi biliyorsunuz değil mi, Yağız?" Ela'nın dediği şeye ben bile şaşırmıştım ama Yağız herhangi bir cevap vermeye kalkmamıştı. Haklı oluğu için mi cevap vermemişti? Yoksa sinirlendiği için mi cevap vermemeyi seçmişti bilmiyorum ama ben birinci tercihi seçmeyi yeğlerdim.

Giyinme odasına geldiğimizde Yağız dışarıda kalmıştı. İçeriye geçtiğimde kendimi direkmen oturmam için kendimi bir koltuğa yavaşça bırakmıştım. Ela arkasından kapıyı kapattığında yedek üstlerin bulunduğu dolaptan giyinmem gereken okul üstlerini alıp yanıma gelip kendini benim gibi bir koltuğun üzerine bıraktı. Yüzümü süzdüğünde ne yapmaya çalıştığını anlamıştım.

" Sana bunlar yapılırken cidden bir şey yapmadı mı?" Ela'nın yüzüne boş boş baktım. Ama içimde öyle bir yangın vardı ki o yangının beni ele geçirip tamamen küle çevirmesinden korkuyordum. Peki o zaman ne yapacaktım? Küle dönmeme izin mi verecektim? Yoksa kül olmadan kendimi kurtarabilecek miydim?

" Boş boş baktı sadece." Dedim umurumda değilmiş gibi konunun Ela'nın elindeki üstleri salıp giyinme kabinine gidebilmek için ayağa kalktım. Ela kaşlarını çatarken konuşmaya başladı.

" Bu kadarına da izin vermez." dedi Ela halen inanmıyormuş gibi.

" Niye izin vermiyormuş? Yüzüme iki kere bastıra bastıra seni kullanıyorum diyen o değil miydi? Ben kimim ki beni kurtarmaya kalksın?" dedim sinirle. Ela başını iki yana sallarken ayağa kalktı.

" Dese bile Emir buna göz yum-"

" Demek ki bazı şeylere göz yumuluyormuş Ela. Konuyu kapatalım lütfen konuşmak istemiyorum." derin bir nefes alıp verdi.

" Peki. Yardıma ihtiyacın var mı?" başımı iki yana salladım. " Pekala eğer yardıma ihtiyacın olursa seslenmen yeter.." Dediği şeye başımı onaylarcasına sallayarak kabine ilerledim.

Üzerimi giyindikten sonra revire gitmiş yaramın olduğu bölgeye bakılmıştı. Yaranın çevresi temizlendikten sonra ise sargı beziyle ne olur ne olmaz kapatılmıştı. Şimdi ise müdürün odasındaydık. Gözlerim karşımdaki Toprak'ın üzerindeydi. Onunda bakışları da benim gibi sadece benim üzerimdeydi ve o bakışlarda sadece anlamadığım bir kin kaplıydı.

" Bu nasıl oldu çocuğum. Bilerek mi yaptın? Yoksa yanlışlıkla gerçekleşen bir eylem miydi?" hoca bu soruyu Toprak'a bakarak beklentiyle söylemişti. Toprak bakışlarını benim üzerimden çekmeden hemen karşımda Müdür'ün önünde dikiliyordu. Tam arkasında ise Yağız vardı. Dışarıda ise; Cem ve Utku vardı. Müdüre olan tüm ısrarlarına rağmen girememişlerdi. Ela ise olayın olduğu anı görmediği için derse yollanmıştı. Gökay gelmemişti işi olduğunu söyleyip. Asalında hiçbirinin gelmesine gerek yoktu ama geleceklerini söylemişlerdi.

Toprak bakışlarını benden çekip karşısında oturan müdüre baktı. " Kaza. Kazadan başka bir şey değildi hocam." Gözlerim kocaman büyürken Yağız, Toprak'a doğru hareketlenmeye meğlendiği sırada müdür olacak şeyi önceden anlayıp Yağızdan önce davranıp söze girmişti.

" Oğlum bir adım attığın an uzaklaştırma alırsın." Yağız müdürün dediği şeye bana mı dediniz hocam dercesine kendini işaret parmağıyla gösterdiğinde müdür başını aşağı yukarı sallayarak onaylamıştı kastettiği kendisinin olduğunu.

" O kova dolu suyun sende ne işi vardı oğlum?"

" Hocam sınıfın peteklerinden biri patlamıştı bizde sınıf batmasın diye altına koymuştuk. Tamir edilince ise suyu kimse dökmeye kalkmadığı için ben dökmek istedim. Sonrası malum." Dedi beni göstererek. " Arkadaşı görmedim üzerine döküldü." Dişlerimi sıktım sinirden. Yalan atıyordu ve ben buna izim vermeyecektim.

" Hocam yalan söylüyor." Dedim sinirle Müdür'e bakıp sonra bakışlarımı tekrardan Toprak'a çevirerek. "Yanlışlıkla oldu dediği şeyde bana temas bile etmedi. Şuanda sırf ceza almamak için yalan söylüyor! Doğruyu söylesene Toprak!" Dedim. Toprak gözlerini kısarak bana bakarken konuşmaya başladı.

" Neden yapayım bunu Gece? Seninle derdim ne ki sana böyle bir şey yapayım?" rahatça dediği şey beni deli ediyordu. Tam konuşmaya atılacağım sırada Yağız konuştu.

" Derdinin olmasına gerek yok. Sırf zevk olsun diye yaptın. Gece'nin Emirden ayrıldığını öğrenmende tuzu biberi oldu." Dediği şey Toprak'ın yutkunmasına neden olmuştu ve buda çok hoş bir şey olduğunu söylesem yalan söylemiş falan olmuyordum.

" Doğru mu oğlum?" Müdürün sorduğu soruya cevap vermedi boş bakışlarla bana baktı sadece. " Cevap vermeyecek misin oğlum? Bunlar doğru mu?" Yağız ve ben bakışlarımızı Toprak'a kilitlerken ne diyeceğini bekliyorduk sadece. Toprak'tan tekrar cevap gelmeyince müdür ayağa kalkıp elini masaya vurdu. "Sen kafayı mı yedin oğlum!" Müdür yürüyüp tam olarak Toprak'ın karşısına geçti." Sen bu kızın yarası olduğunu bilmiyor musun!? Onu geçtim yarası olsa bile böyle bir şey nasıl yaparsın arkadaşına!?" dedi. Müdürün ilk defe bu kadar sinirlendiğini görüyordum. Toprak ağzını araladığında.

" Arkadaşım falan değil kendisi." Toprak'ın dediği şaşırtıcı değildi. En azından bizim için. Müdürün aldığı derin nefes alışlarını ben bile buradan duyulabiliyordum.

" Okuldan yarından itibariyle bir haftalığına uzaklaştırma cezası almış bulunuyorsun Toprak Karayel! Çıkın şiimdi!" Diyerek işaret parmağıyla dışarıyı işaret ettiğinde Toprak saniyesinde kapıyı açıp dışarı çıkmıştı. Aya kalkıp dışarıya doğru adım attığımda müdürün sesiyle durmuştum." Kızım sende kendini iyi hissetmiyorsan eve gidebilirsin." başımla müdürü onayladığımda Yağızla birlikte dışarı çıktık.

Yağız arkamdan kapıyı kapatırken hemen kapının karşısında duvara yaslanmış bir şekilde duran Cem ve Utku direkmen yanımıza ilerlemişlerdi.

" Anlaşılan Toprak'ın lehine her şey kötü gitmiş he?" Utku'nun dediği şeye gülümseyerek cevap verdim.

" Aynen öyle oldu." dedim. Omzuma aniden sevinçle vuran Yağızla yerimden sıçradım.

" Lan hep böyle mutlu ol işte." Kaşlarımı çatarak elimi omzuma götürdüm.

" Lan geri zekâlı kızın omzunu çıkardın!" Cem'in dediği şeyle yeni fark etmiş gibi elimle tuttuğum vurduğu yere baktı.

" La! Pardon sevinçten biraz fazla hayvanlık yaptım sanırım?" dedi elini ensesine atıp sırıtarak.

Sorun değil dediğimde bakışlarım etrafımda gezindi istemsizce. Ela göz yummaz böyle bir şeye demişti. Gazı şeylere cidden göz yumuluyormuş.

" Gece, gözlerin eğer Emiri arıyorsa bir daha benle ilgili bir şey yaşamayacaksın dediyse bir daha karşına çıkmaz. Çünkü sana değer veriyor ve buda onun pislikten bir huyu." Şaşkınlıkla bakışlarımı Cem'e çevirdim.

" Ne alaka tabi ki de gözlerim Emir'i falan aramıyor. Emir görmek isteyeceğim son kişi bile değil bundan sonra," durdum son cümlede ne demişti o öyle? Alay edercesine sırıttım. " İnsan değer verdiklerini kullanmaz Cem. Dur bir dakika yoksa sizde değer vermek bu anlama mı geliyor?" cevap gelmedi tam da tahmin ettiğim gibi. " Her neyse. Her birinize teşekkür ediyorum. Yanımda olduğunuz için."

 

@balkabağısincap

Görüntü kaynağı: Pinterest                                                                                                                                                                                                                                               Ben

Sadece Ozan'ı çizmek istemiştim. Ama sanırım her şeyde olduğu gibi dış görünüşünü benzetebilmişim. İçini değil...

Beğeni: 2.693 Yorum: 499

 

@azizaltun @balkabağısincap Offff gönderme mi yapıldı şuan birine??

@oyunbozangüney @balkabağısincap Birkaç gündür herkese birşey oldu abi ya. Birde üzerine bu gün olanlar

@ceydamarkadır @balkabağısincap Çok kötü tezek kokusu alıyorum

@afrasoylugün➥@ceydamarkadır O kokunun birtek bana geldiğini sanıyordum

@cağdaşbirülkelazım➥@balkabağısincap Haklısın knk. Seni tutuyorum. Doğru söz

@urazöskanlı➥@balkabağısincap Noluyor lan herkese harbi. Bu mesajda tek gönderi kokusu alan kişi ben değilmişim

@gizli1➥@balkabağısincap Haklının yanındayız(Gönderiyi kime yapmak istediğini anladık)

@gizli2➥@balkabağısincap Haklının yanındayız. Ne olursa olsun ikinizin yanındayız

@gizli3➥@balkabağısincap buda onun pislikten bir huyu

" Hadi anladım. Kırzdığında veya mutlu olduğunda resim çiziyorsun ve şuanda kızgınsın da. Benim suçum ne aq!?" Ozan'ın isyanlarına kulak asmadan masanın üzerindeki kalem traşı alıp kalemin ucunu açtım. Kalem traş ve kalemi sinirle masanın üzerine koyduğumda koltukta arkama yaslandım.

" Oh be sonunda. Bana verdiğin şekli boza bilir miyim artık? Serbest miyim?" Başımı aynı sinirle aşağı yukarı salladığımda balkonda karşımda oturduğu puf pufta kendini bırakıp bitmiş bir şekilde uzandı.

Başımı arkama yaslayıp gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım. Soğuk hava tenime temas edip eserken derin bir nefes aldım. O an aklıma sebepsizce Emir'in Pırıl'ın annesinin doğum gününde dediği şey geldi aklıma; Bir buçuk hafta kadar bir süre sonra göktaşı yağmuru olacağını. Ve seninle o anı izleyeceğime söz vermiştik. Gözlerimi birden geri açtım. O gün bu gün müydü? Elime masanın üzerindeki telefonu aldım. O günün üzerinden tamı tamına 2 buçuk hafta geçmişti. Ve... Ve o gün bu gündü. Oturduğum koltuğun üzerinden hızla kalkıp balkondan odama geçtim.

Üzerimi değiştirdiğimde saçımı arkamdan topladım. O sırada balkondan içeri Ozan girdi.

" Gece? Nereye böyle?" Montumu üzerime geçirdiğimde Ozan'ın sorusuna yarı yamalak cevap verdim.

" Kuyruklu yıldız." Yatağımın üzerine fırlattığım telefonu geri elime aldığımda Ozan kaşlarını çatarak bana bakıyordu.

" Ne kuyruklu yıldızı? Ne diyorsun be yine? Nereye?" Hızlıca hazırlandığım için nefes nefese kalmıştım. Derin nefesler alıp nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım. Nefes alışlarım düzenli bir hal aldığında doğru düzgün bir cevap vermek için konuştum.

" Kuyruklu yıldız kayması var bugün. Onu izlemeye gideceğim." Gözlerini pörtleştirdi anında.

" Bende geleceğim." Başımı iki yana salladım.

" Tek başıma gitmek istiyorum."

" Bende izlemek istiyorum belki? Bende insan değil miyim? Benimde izleme hakkım yok mu? Bende senle izlemek istiyorum." Sadece Emirle izleyecektik ve ben tek izleyecektim sanırım bunu artık. Başımı iki yana salladım.

" Tek izleyeceğim. Kafamın dağılmasını istiyorum. Sen evden izleyebildiğin kadarıyla izle." Ofladığında cevap vermedim odamın kapısını açıp arkamdan kapadım.

Apartmandan çıktığımda sahilde yürümeye başladım. Annelerin haklılığı diye bir şey vardı kesinlikle. Ne derlerse çıkıyordu, ne söylerlerse oluyordu, ne isterlerse elde ediyorlardı. Şahsen annemin dediği tek bir şey şuana kadar her an her dakika aklımda canlanıyordu. ' Hayatı zorlaştıran hayatın kendisi değil kızım. Hayati zorlaştıran biz kendimiziz.' Bu sözün öyle bir haklılık payı vardı ki bazen annemi dinlemediğime pişman oluyordum. Ama annemi dinleseydim de belki bu duyguları yaşamayacaktım. Belki de aşık olmayacaktım. Doğru zaman ve yer olmasa da bu duyguları tadamayacaktım. Derin nefes alıp sahile vuran sakin dalgaların arasında kaybolmak istedim. Kaybolmak ve bu karmaşanın içinden kendimi kurtarmak.

Kötü mü olurdu? Hayır.

Pişman mı olurdum? Bunu... Bunu bilmiyordum işte.

Kırmızı ışık yandığında kaldırımdan yola atladım ve karşı tarafa geçtim. Önümdeki yukarı doğru çıkan merdivenlerden yukarı doğru çıktığımda kuyruklu yıldız kaymasına az kalktığını fark edip biraz daha hızlı yürüdüm. Merdivenlerin sonuna geldiğimde aşağıya göre neredeyse burada hiç ışık olmadığını fark ettim. Daha iyiydi. Daha güzel ve net bir şekilde görebilecektim. Gökyüzüne yavaşça kafamı çevirdim. Yıldızlar parıl parıl parlıyordu. Benim aksime... Derin bir nefesi daha ciğerlerime gönderdim. Bir tık daha yürüdükten sonra küçük insan grupları olduğunu fark ettim. Kalabalık değildi. Boş bir alan var mı diye bakındım. Güzel bir yer var gibiydi. Oraya ilerleyip çöktüm. Buraya baktığımda insanların buraya daha fazla oturduklarını gördüm. Yalnız kalmak istiyordum. Oturduğum yerden kalkıp insanların arasından sıyrıldım. Neredeyse kimsenin olmadığı bir yer bulana kadar. Biraz ilerledikten sonra bulmuştum. Uçurum kenarı. Yavaşça yürüyüp uçurumun ucuna oturdum. Bacaklarımı aşağı sarkıtıp kollarımı arkama yani yere yasladım. İki avucumda serin toprağa dayalıyken kendimi kollarıma yasladım. Başımı havaya kaldırdım, gökyüzüne tüm duygularımla baktım. Burası daha karanlıktı bu yüzden yıldızlar daha netti. Sessizce gökyüzünü izlerken yavaş bir ritimle bacaklarımı sallıyordum. Bir yandan da şarkı söylemeye başlamıştım. Sessizdi sesim, sadece bir mırıldanmaydı. Şarkımda da dileğim vardı. Tam o anda yıldız geçtiğinde şarkımda ilk defa kullandığım dileğimi gözlerimi kapatıp içimden geçirdim.

"Sevmek ve beklemek aynı şey değildir Herkes sever ama herkes bekleyemez. Ben beklemek için çok yorgunum Emir. Senden sadece bunu istiyorum. Ben seni diledim, umarım sen de birlikte izleyeceğimizde dair olan sözünü tutmasan da bu yıldızı görmüş ve beni dilemişsindir."

Gözlerimi yavaşça açıp başımı gökyüzüne kaldırdığımda aynı saniye yanımda bir kız kahkahası duymuştum. Başımı soluma çevirdiğimde koyu kumral bir kız gülecek ne bulduysa ölümüne gülüyordu. Kaşlarım çatılırken yanında birinin daha olduğunu fark ettim. Kızın yanındaki adamda görüş açıma girdiğinde adamdan da bir gülme sesi duymuştum. Ağır ve erkeksi bir ses tonu... Gözlerim şaşkınlıkla büyürken sarışın mı kumral mı olduğunu anlayamadığım bir saç tonu dikkatimi çekti. Emir kızın omzuna elini attığında yüzünde ilk defa görmediğim bir gülümseme vardı. Yutkundum. Bir söz: Sana söz verdim ya kuyruklu yıldızı birlikte izleyeceğiz. Ve altında koca enkaz. Bu kaderin benim yüzüme tükürüş şekliydi. Başımı önüme çevirdiğimde kuyruklu yıldızların daha fazla kaydığını fark ettim. Yutkunarak önümde gözüken denize baktım. Koca deniz kara parçasını ne yapsındı ki onca acının içinde özgürken?

" Sanırım sende benimle aynı sebepten buradasın?"

 

Eveeeeeeet. BÖlüm sonu bol bol yorum yapmazsanız küserim haberiniz olsun fjfjfjfj

Bölümü nasıl buldunuz? Sevdiniz mi?

Emirin ihanetini kaldıramıyorsunuz değil mi fjfjjff?

Duygularınızı emojilerle alabilir miyim?

Diğer bölümde görüşmek üzere seviliyorsunuz...

Bölüm : 09.12.2024 21:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...