
İyi okumalar dilerim <3
Umarım severek okuyorsunuz dur.
Neyse sizi oyalamadan bölüme geçiyorum.
Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın lütfen :)
_________________________
Gökay?
Ağzımı kapattığı eli sertçe iterken anında uzaklaştım. "Ne yapıyorsun sen ya!?" dedim korku ve panikle.
İki elini teslim oluyormuş gibi havaya kaldırdı. "Ne sen beni yor ne de ben seni. Zora girmeden dediğim şeylere cevap ver," dediğinde karşılık vermedim. Sabır çekercesine derin bir nefes aldı. "Emir ile sen neden o odaya girdiniz?" diye sorduğunda istemeden güldüm. Sinirlerim bozulmuştu, bunu cidden sormuş olamazdı.
"Ciddi misin? Her gün o odadasınız zaten, şimdi oradan çıktı diye mi şaşırıyorsun? Hem bana niye söylüyorsun? Arkadaşın değil mi, git arkadaşına söyle!" diye sonunda bağırdım. Her türlü belaya bulaşmadan olmuyordu zaten.
Sırıttı bu dediğime karşı.
Sırıtmasını sağlayacak ne söylemiştim ki şimdi ben? Sen niye sırıtıyorsun lan, diye çakasım geldi ağzının ortasına ama başa bela alınırsa çekilir adlı sözü unutmamak lazım.
"Sen yürek yemişsin sanırım? Yanlış mıyım?" dedi, bir yandan da alayla sırıtarak.
"Yürek yemeyi severim. Yani bir bakıma yanlış değilsin. Ama boş kişilere karşı değil. Sizin gibi kendini bir şey sananlar... Ancak kendinizi bir şey sanarsınız," dedim sinirle, dişlerimin arasından.
Bir şey diyeceği an telefonunun çalması ve spor salonunun kapısının şiddetle açılması bir oldu. Ben, kapıda beliren boynuna atmış olduğu havluya, alnından aşağı süzülen tere bir bakış attım. Gökay'ı her kim aradıysa şaşkınlıkla Emir'e bakıyordu.
O, Emir'le kısa bir bakışma yaşarken fırsat bu fırsat diyip aradan sıvıştım. Arkamdan seslendilerse de hızlı bir şekilde sınıfa doğru yol aldığım için duymadım. Duysam da duymazdım.
...
Anonim: Başa bela birisin gerçekten de. Bir gün eğer normal insanlar gibi olursan veya buna inanırsam, şakasız diyorum, kendi ellerimle o zaman çıkıp hediyeni vereceğim. (19.23)
Anonim: Herkes seni konuşuyor.
Anonim: Zaten herkes seni bir şey olmasa da konuşuyor, orası ayrı ama.
Anonim: "Ne için konuşuyorlar?" diyeceksin şimdi. Sanki haberin olmamış gibi ama söyleyeyim.
Anonim: Bugünkü kavga.
Anonim: Bir de ondan sonra olan basketbol takımının önümüzdeki maçına girememe cezası.
(Görüldü)
Çevrim içi...
Yazıyor...
Otistik lider: Sen nereden biliyorsun maça giremeyeceğimi?
Büyük pot kırmıştı sanırım. Hemen kıvırmam lazımdı.
Anonim: Okumadın mı yukarıdaki mesajlarımı?
Anonim: Tüm okul biliyor.
(Görüldü)
Çevrim içi...
Yazıyor...
Çevrim dışı...
Ve yine aynı şeye döndük. Görüldü yedik. Telefonu yanıma koyup balkonda oturduğum yerden dışarı baktım. Yıldızlar gözükmüyordu. Bu şehir ortamından ne bekliyorsam.
"Kimle mesajlaştığını çok merak ediyorum," dedi Ozan.
Sinirle Ozan'a baktım. "Ve ben de acaba seni ne zaman dövmem gerektiğini düşünüyorum," dedim.
"Aman. Sana da bir şey denmiyor. Acaba bize eşit dağıtılması gereken genlerin hepsi sinir bakımından sana mı geçti diye çok merak ediyorum."
"Onu bunu bilmem ama birazdan senin genlerinle oynayacağımı iyi biliyorum," diye ayağa kalkmaya meyil ettiğim an toz olmuştu bile.
Gözlerimi yumdum. Bir an önce bu eziyetin bitmesini istiyordum.
"Solgun olmanın sebebini sorabilir miyim?" Hemen yanımda duyduğum sesle başımı çevirdim. Ve görmez olaydım. Kendisi kapı pervazına yaslanmış şekilde bir adet...
Toprak.
Nerede miyim?
Sema teyzelerde. Annemin bana okulda attığı mesajdan sonra bir bakıma belki beni götürmez diye düşünmüştüm ama sonuç: buradayım.
"Hayır. Soramazsın," dedim bakışlarımı tekrar dışarı çevirerek.
"Hımm," dediğinde önümdeki koltuğa oturmuştu. "Demek ki moralinin olmadığını inkâr etmiyorsun. Bu da bir şey," dedi, elini çenesine koyarak.
"Her seni terslediğim soruların ve cevabını vermediğim soruların sonuç çıkarmayı bırak, Toprak," dedim sinirle.
"Sonuç çıkardığım doğrudur. Ama fark etmeden cevapsız bırakmıyorsun bence. Tavırların bir cevap niteliği taşıyor," dedi. Bana doğru eğilirken, "en azından benim için," diye tamamladığında yüzüne tokatımı yapıştırmamak için kendimi zor tuttum.
"Edebiyat yapmayı bırak."
Ellerim yumruk haline gelirken gözlerinin ellerime kaydığını fark ettim.
Oturduğum yerden kalkıp balkondan çıktığımda arkamdan güldüğünü duyabiliyordum. Ama bu tavrına cevap vermeden içeri girdim. Tekli koltuğa otururken balkon kapısından Toprak çıktı sırıtarak. Bu haline sinirle göz devirirken bu günün çabucak bitmesini diliyordum.
____________
Bir bölüm sonuykada sizlerleyiz.
Bölüm sonu yorumlarınızı yazmayı unutmayın
Toprağı sevdinizmi çok merak ettim?
Toprak sizce nasıl biri.
Gökayı arayan kişi sizce ne dedi?
Peki Gökay da ne işler dönüyor?
Karakterlere karşı beslediğiniz duyguları emojilerle alayım.
Ve bölüm bitmeden önce; diğer bölümlerde görmek istediğiniz şeyler nedir?
Diğer bölümde görüşmek üzere olsun o zaman.
Seviliyorsunuz ❤🫶🏻
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 226.87k Okunma |
14.8k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |