
29. Bölüm: Işığın ve Karanlığın Arasında
Melekler ve Şeytanlar Okulu’ndaki büyük salon, dört güçlü kızın bir araya geldiği nadir anlardan birini yaşıyordu. Selin, Defne, Sude ve Lale, ultramix güçlerinin verdiği güvenle, büyük meleğin etrafında toplanmıştı. Birbirlerinin bakışlarında cesaret ve kararlılık vardı. Her biri, hem bireysel hem de kolektif gücünü en üst seviyeye taşımıştı. Ancak, şu anki toplantının teması, güçlerinden çok, bir eksiklikti—Melda.
Büyük melek, uzun zamandır bekledikleri bu buluşmada konuşmaya başladı. “Hepiniz büyük bir fedakarlık ve güç gösterdiniz. Ultralight güçlerini kazandınız. Ama unutmayın, güç sadece kendini değil, başkalarını da korumak içindir.”
Kızlar başlarını sallayarak, büyük meleğin söylediklerini içselleştirmeye çalıştılar. Onlar artık sadece güçlü savaşçılar değil, aynı zamanda evrende dengeyi sağlamaya çalışan birer liderdi.
Lale, sırtını dikleştirerek gülümsedi. “Bu güçleri, birbirimize ve dünyaya en iyi şekilde sunmak için kullanacağız,” dedi, sesinde kararlı bir ton vardı.
Sude, ellerini kollarının üzerine sararak başını eğdi. “Evet, ama bunu yaparken her zaman en büyük tehditin karanlık olacağını unutmamalıyız. Bunu bilerek hareket etmeliyiz.”
Selin, zekice düşünerek gözlerini yere indirdi. “Gelecekteki savaşları öngörmeye çalışacağım. Ama bir eksiklik var. Bir eksik parça…” dedi ve durakladı. “Melda.”
Dört gözle, Melda’nın eksikliğini fark ettiler. Melda, her zaman onların lideriydi; her zaman onları birleştiren ve onlara yol gösteren kişiydi. Ama şimdi… bir eksiklik vardı.
Kızlar, birlikte Melda’yı bulmak için odadan çıktılar. Melda’nın odasına adım attıklarında, odayı tamamen sessizlik sarmıştı. Melda, tek başına, pencereye bakarak ağlıyordu. Gözlerinden süzülen yaşlar, yavaşça yanaklarına dökülüyordu, ama hiçbiri gülümsüyordu. Bütün evrenin en güçlü meleği, yalnız başına kaybolmuş gibiydi.
Lale, Melda’yı gördüğü anda sesini yumuşatarak, “Melda, biz geldik,” dedi. “Yalnız değilsin.”
Melda, hiçbir şey söylemeden başını kaldırdı. Gözleri, sanki tüm evrenin yükünü taşıyor gibiydi. Bir an, hiç konuşmadı. Ama sonra, içindeki acıyı dışarıya atarak, “Ben… Benim bir şehrim yok. Ultramix gücü sadece bir şehri koruyan bir güç değil mi? O zaman, ben… neden bu gücü kazanamadım?” dedi, sesi boğuk bir şekilde.
Sude, yanına oturarak, soğukkanlı bir şekilde cevap verdi. “Güç sadece bir yere ait değildir, Melda. Gücün, senin içinde. Senin kalbinde. Biz burada, senin yanındayız.”
Selin, Melda’ya bakarak bir adım daha yaklaştı. “Sana inandık. Çünkü senin içindeki ışık, bir şehri değil, tüm dünyayı aydınlatacak.”
Defne, güçlü bir şekilde Melda’nın yanına diz çökerek, “Gücün sadece fiziksel değil. O, bir liderlik gücü. Ve biz hep senin yanındayız. Bu güç, senin içindeki sevgiyle birleşecek ve bir gün, o güç senin olacak. Bizimle birlikte…” dedi, ellerini Melda’nın omuzlarına koyarak.
Melda, onların sözlerini dinlerken gözleri dolu dolu oldu. Gözlerinde bir kıvılcım belirdi, ama içindeki karmaşa devam ediyordu. “Ama benim bir şehirim yok. Benim geçmişim yok. Ben sadece… sıradan bir insanım,” dedi, sesinde kararsızlık vardı.
Büyük melek, sessizce yaklaşarak Melda’nın arkasına geçti. “Melda, senin gücün yalnızca bir şehre bağlı değil. Senin gücün, evrendeki her canlıya dokunan bir ışık. Sadece kendini değil, başkalarını da koruma gücüne sahipsin. Bu güç senin içindeki sevgi ve ışıkla birleştiğinde ortaya çıkar, çünkü senin kalbinde, her zaman başkalarının iyiliğini istiyorsun.”
Melda, gözlerinde bir anlam bulmaya başlamıştı. O an, kalbinde bir şeylerin yerine oturduğunu hissetti. Artık yalnız değildi. Kızların desteğiyle, içindeki karanlık korkular yavaşça kayboluyordu.
Lale, Melda’nın elini sıkıca tutarak, “Bize güven. Hep birlikte, bu güç seni bulacak,” dedi. “Ve biz seni her adımda destekleyeceğiz.”
Sude, gülümseyerek, “Bazen, ışığı bulmak için karanlıkta yol almak gerekir,” dedi. “Ama biz karanlıkta bile seni buluruz, Melda.”
Melda derin bir nefes aldı ve yavaşça başını kaldırarak kızlara baktı. “Sizlerle birlikte her şey mümkün. Birlikte, tüm dünyaya ışık olacağız.”
Büyük melek, son bir kez başını sallayarak, “O zaman yeni bir yolculuk başlıyor. Işığınız karanlığı yenecek, çünkü güç sadece bir şehirde değil, evrende her yerde saklıdır,” dedi.
Kızlar, birbirlerine bakarak birbirlerini onaylar bir şekilde başlarını salladılar. Artık hepsi, Melda ile birlikte bir bütün olmuşlardı. Birlikte, evreni saran ışık ve karanlık arasında dengeyi bulacaklardı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.43k Okunma |
304 Oy |
0 Takip |
73 Bölümlü Kitap |