
Bölüm 14: Gölge Diyarı Savaşı
Gölge Diyarı’nın karanlık sokaklarında yankılanan ayak sesleri gitgide arttı. Şeytanlar gölgelerden sıyrılarak ortaya çıkıyordu. Önce birkaç taneydiler, sonra sayı hızla artmaya başladı. Birkaçı evin çatılarında bekliyordu, diğerleri karanlık sokaklardan sinsice yaklaşıyordu.
Lale dişlerini sıktı.
“Bizi korkutabileceklerini mi sanıyorlar?”
Defne iki elini yumruk yaparak gökyüzüne kaldırdı.
“Bunun için geldilerse, yanıldıklarını göstereceğiz.”
Gölgenin içinden çıkan uzun boylu, kaslı bir şeytan ileri adım attı. Gözlerindeki şeytani parıltı, içindeki nefreti açığa çıkarıyordu.
“Meleklerin burada ne işi var?” diye homurdandı. “Burası bizim şehrimiz. Burada yaşayamazsınız, burada öleceksiniz.”
Melda ve Sude aynı anda öne çıktılar. Sude’nin gözleri öfkeyle parlıyordu.
“Burası benim de şehrim.” dedi, sesi buz gibiydi. “Beni buradan kimse kovamaz.”
Şeytan kıkırdadı. “Senin kanın kirli. Burada yerin yok.”
İşte o an Sude’nin içinde bir şey koptu. Gölge Alevleri avuçlarının içinde tutuştu, parmaklarından yükselen koyu mor alevler havayı dalgalandırdı.
“O zaman yerimi kendim açarım.” dedi ve alevleri doğrudan şeytanın üstüne fırlattı.
Alevler adamın siyah zırhını eritmeye başladı ama o geri çekilmek yerine ileri atıldı. Aynı anda daha fazla şeytan ortaya çıktı. Sokakları doldurdular, binaların üstüne çıktılar, gökyüzünde bile karanlık siluetler belirdi.
Gerçek Savaş Başlıyor
Melda hızla havaya yükseldi. Altın sarısı kanatları ışık saçıyordu ve avuçlarını yukarı kaldırarak bir ışık dalgası oluşturdu. Etrafındaki şeytanlar anında gözlerini kısıp geri çekilmek zorunda kaldılar.
Ama bu sadece birkaç saniye sürdü. Daha fazla şeytan geliyordu. Sayıları onlardan en az beş kat fazlaydı.
“Bu kadar şeytanı bir arada ilk defa görüyorum.” dedi Lale, sesi sertti.
“Sayılardan korkmayın.” diye cevap verdi Defne, gözleri fırtınanın içinde bir şimşek gibi parlıyordu. “Bunu kazanacağız.”
Şeytanlardan biri hızla Defne’ye saldırdı, ama tam ona ulaşacakken Selin zamanı yavaşlattı. Şeytanın hareketleri ağır çekimde gibi oldu. Defne gözlerini kısarak ona baktı ve parmağını şaklattı.
BÜYÜK BİR YILDIRIM ŞEYTANI YERLE BİR ETTİ.
Fakat diğerleri saldırmaya devam ediyordu. Şeytanlar hızlandı, her yönden geliyorlardı. Lale hızla döndü ve mavi kristal hançerlerini fırlattı. Kristaller şeytanların bedenlerine saplanırken buz patlamaları oluştu.
Melda, etrafındaki ışığı yoğunlaştırarak bir kalkan oluşturdu.
“Birbirimizi koruyacağız! Kimse yalnız kalmasın!”
Ama şeytanlar gittikçe çoğalıyordu. Aralarından bazıları büyülerini kullanarak gölge zincirleri fırlattı. Sude’nin bileklerine dolanan zincirler onu yere çekerken, şeytanlar onu esir almak için hızla yaklaşıyordu.
“Sude!” diye bağırdı Lale.
Ama Sude gözlerini kapattı ve Gölge Alevlerini daha da yoğunlaştırdı. Bir anda zincirler mor alevlerle yanarak küle dönüştü. Sude özgürdü.
Ama bu sırada başka bir şeytan Melda’ya saldırdı. Kanatlarını tutup onu yere çekmeye çalıştı.
Defne havaya zıpladı ve ayağını yere vurdu. Büyük bir rüzgar dalgası oluştu ve saldıran şeytan geriye fırladı. Ama kızlar giderek yoruluyordu.
Bu bir simülasyon değildi. Bu gerçekti. Ve düşmanlar acımasızdı.
Son Darbe ve Zafer
Savaş giderek sertleşti. Şeytanlar durdurulamaz gibi görünüyordu ama kızlar hala dimdik ayaktaydı.
Melda gözlerini kapattı ve bütün ışık enerjisini topladı. Vücudu altın gibi parlıyordu.
“Zamanı geldi.” dedi.
Ve bir anda tüm ışığını patlattı.
BÜYÜK BİR ALTIN PATLAMA ŞEYTANLARIN ÜZERİNE ÇARPTI.
Birkaç saniye boyunca her yer kör edici bir ışıkla aydınlandı.
Gözlerini açtıklarında şeytanların çoğu gitmişti. Bazıları kaçmıştı, diğerleri bilincini kaybetmişti. Sadece en güçlüleri kalmıştı.
Sude nefes nefese arkadaşlarına baktı. “Bitmedi. Ama azaldılar.”
Siyah zırhlı şeytan, diğerlerini izledikten sonra adım attı. “Bu savaş burada bitmeyecek.” dedi, sesi yankılandı. “Sizi izlemeye devam edeceğiz.”
Ve o da geri çekildi.
Sessizlik çöktü.
Kızlar bir an nefeslerini tutarak birbirlerine baktılar. Tüm vücutları gergindi, kalpleri hızla çarpıyordu.
Lale derin bir nefes aldı.
“Bu gerçekten çok fazlaydı.”
Sude kollarını kavuşturdu.
“Buraya neden gelmediğimi hatırladım.”
Ama sonra tekrar annesine döndü. Evet, burası onun ait olduğu yer değildi ama ailesi hâlâ buradaydı. Ve onlara yardım etmek zorundaydı.
Melda başını salladı.
“Bu sadece bir başlangıç.”
Ve hepsi bunu biliyordu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.43k Okunma |
304 Oy |
0 Takip |
73 Bölümlü Kitap |