Kızlar, savaşın ardından yorgun ve gergin bir şekilde Melekler ve Şeytanlar Okulu’na döndüler. Hava kararmıştı ama okul, gökyüzünde her zamanki gibi ışıl ışıl süzülüyordu. Ancak, içeri adım attıkları anda havanın gerildiğini hissettiler.
Büyük Salon’a girdiklerinde onları bekleyen kişi Büyük Melek’ti. Uzun beyaz cübbesi içinde dimdik duruyor, büyük beyaz kanatları hafifçe titreşiyordu. Gözleri, altın renginde parlayan keskin bakışlarla doğrudan kızlara odaklanmıştı.
Melda hemen öne çıktı.
“Efendim… Biz sadece—”
Ama Büyük Melek bir elini kaldırarak onu susturdu.
“Sakın, Melda. Sakın bana bahane sunma.” Gözleri hızla kızları süzdü. “Şeytanlar Şehri’ne gittiğinizi biliyorum. Söyleyin bana, aklınızı mı kaçırdınız?!”
Bütün salon bir an sessizliğe gömüldü. Büyük Melek daha önce hiç bu kadar öfkeli görünmemişti.
Defne, kollarını kavuşturarak ileri adım attı.
“Bize tuzak kurmadılar.” dedi. “Sude’nin annesi hastaydı, bu yüzden gittik. Onu kurtarmak için.”
Büyük Melek’in gözleri kısıldı.
Bu sefer Lale konuştu. “Evet. Şifacılardan yardım isteyecektik. Melekler hastalanmaz, evet, ama… belki Sude’nin ailesi farklı bir durumdadır?”
Bir an sessizlik oldu. Büyük Melek, odanın ortasında durdu, gözleri karanlık bir düşünceyle gölgelenmişti.
Sonra birden alçak bir sesle konuştu:
“Bu imkânsız.”
Kızlar şaşkınlık içinde birbirlerine baktılar.
Sude’nin sesi soğuk ve keskin çıktı.
“Nasıl yani?”
Büyük Melek, Sude’ye döndü.
“Senin annen hastalanamaz. Senin baban da hastalanamaz.” dedi. “Bu, onların birleşimiyle ilgili bir durum değil. Meleklerin gücü emilip tükenmez. Bu asla olmadı, olamaz da.”
Melda yutkundu. “Peki o zaman, olan şey ne?”
Büyük Melek bir adım attı, yüzündeki endişe daha da belirginleşti.
Selin, kaşlarını çattı.
“Başka bir şey derken?”
Büyük Melek’in yüzü daha da sertleşti. “Daha önce hiç böyle bir şey görmedim. Melekler ölümsüzdür. Melekler hastalanmaz.” Bir an duraksadı, sonra çok daha düşük bir sesle ekledi:
“Ama insanlar öğrenirse, bu değişir.”
Kızların hepsi olduğu yerde dondu.
Defne hızla öne çıktı.
“Ne demek istiyorsunuz? İnsanların bununla ne ilgisi var?”
Büyük Melek derin bir nefes aldı. “Meleklerin varlığı, insanlar tarafından bilinmemeli. Eğer öğrenirlerse… evrenin dengesinde bozulmalar olur. Bunu daha önce de gördük.”
Sude’nin sesi hışımla yükseldi.
“Ne demek daha önce de gördük? Siz bir şey saklıyorsunuz.”
Büyük Melek gözlerini Sude’ye dikti.
O anda odadaki hava tamamen değişti.
Lale’nin sesi titredi.
“Peki ama… neden?”
Büyük Melek başını eğdi. “Çünkü bu bir felakete dönüşebilir. Eğer insanlar meleklerin ve şeytanların varlığını öğrenirse, güç dengesi bozulur. Denge bozulduğunda ise… melekler zayıflar. Artık ölümsüz olmazlar.”
Melda bir adım attı. “Yani… bu, gerçekten oluyorsa…”
Büyük Melek başını salladı. “Bu, dünyada ters giden bir şeyler olduğunu gösterir.”
Selin sessizce fısıldadı.
“Bu… kötü.”
Büyük Melek sert bir sesle emretti:
“Derhal dünyaya gitmelisiniz.”
Bu beklenmedik emre herkes irkildi.
Defne’nin gözleri büyüdü.
“Ne?!”
Büyük Melek onlara döndü, bakışları ciddiyetle doluydu. “Bu okulda zaman kaybedemezsiniz. İnsan dünyasında bir şeyler oluyor. Eğer melekler hastalanıyorsa, eğer ölümsüzlük kırılıyorsa… o zaman bu, çok daha büyük bir sorunun başlangıcıdır.”
Melda yumruklarını sıktı. “Ama nereden başlayacağız?”
Büyük Melek gözlerini kıstı. “Luci.”
Bu isim söylendiği anda oda bir anda daha da soğudu.
Sude’nin sesi neredeyse bir fısıltı gibiydi.
“Luci mi?”
Büyük Melek başını salladı. “Dünyaya sürgün edildi. Ama boş durmayacağını biliyoruz. Belki de olan her şeyin sebebi odur.”
Lale gözlerini devirdi.
“Tabii ki. Sorun ne zaman olursa olsun, Luci bir şekilde işin içinde oluyor.”
Büyük Melek ciddi bir şekilde başını salladı. “Sizi hemen görevlendiriyorum. Okuldan ayrılmalı ve dünyaya gitmelisiniz. Orada ters giden her ne varsa, öğrenin.”
Kızlar birbirlerine baktılar. Bu, düşündüklerinden çok daha büyüktü.
Defne’nin sesi güçlüydü.
“O zaman hemen hazırlanalım.”
Melda, gözlerini kısarak dışarı baktı.
“Bu sadece bir görev değil. Eğer melekler zayıflıyorsa… bu, bizim savaşımızdır.”
Büyük Melek başını eğdi. “Bu yüzden sizi seçiyorum.”
Ve böylece, kızlar yeni bir göreve adım attılar. Gerçek savaş şimdi başlıyordu.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
1.65k Okunma |
208 Oy |
0 Takip |
73 Bölümlü Kitap |