
BÖLÜM 4: GÜÇLERİN SINAVI
Gökyüzüne uzanan devasa kuleler, Melekler ve Şeytanlar Okulu’nu bir taç gibi süslüyordu. Sabahın ilk ışıkları, şatonun üzerinde parıldarken ikinci sınıflar için dönemin ilk güç eğitimi dersi başlamak üzereydi.
Melda, Lale, Selin, Defne ve Sude, geniş eğitim arenasında yan yana duruyorlardı. Arenanın taş zemini, eski savaşlardan kalma yanık izleriyle kaplıydı. Etraflarında yükselen sütunlar, göğe kadar uzanıyor, bu alanı bir gladyatör arenası gibi gösteriyordu.
Bugün, meleklerin gerçek savaşçılar olup olmadığını kanıtlayacakları ilk dersti.
Etraflarında toplanan diğer öğrenciler, Melda ve arkadaşlarına göz ucuyla bakıyordu. Bazıları kıskanç, bazıları hayran, bazıları ise açıkça düşmancaydı. Melekler arasındaki gerilim her zamankinden daha fazlaydı. Henüz kimse bunu açıkça söylemese de, bazıları Melda ve grubunun fazla güçlü olduğuna inanıyor ve onların tehdit oluşturduğunu düşünüyordu.
Melda, etrafına hızlıca göz gezdirdi. Rakipleri arasında en çok dikkat çeken üç öğrenci vardı:
• Aras: Hava bıçaklarını kullanabilen bir savaşçıydı. Ellerinden fırlattığı keskin rüzgâr bıçakları, çeliği bile kesebilecek güçteydi.
• Beren: Melek kalkanları oluşturabiliyor, bariyerleriyle hem saldırıyı hem de savunmayı bir arada kullanabiliyordu.
• Efe: Kristal manipülasyonu yaparak keskin cam kılıçlar oluşturabiliyor ve onları telekinetik olarak fırlatabiliyordu.
Bu üç öğrenci, okulun en yetenekli savaşçıları olarak görülüyordu. Ancak Melda ve arkadaşları, geçen yılki savaşlardan sonra bambaşka bir seviyeye ulaşmışlardı.
ÖĞRETMENİN GELİŞİ
Havada bir rüzgâr esti ve gökyüzünde bir gölge belirdi. Birkaç saniye içinde, Profesör Zephiron devasa kanatlarını çırparak arenanın tam ortasına iniş yaptı.
Uzun gümüş saçları, omzuna dökülüyor; sert bakışları öğrencileri tek tek süzüyordu. Omzunda, mavi enerjiden oluşmuş bir baykuş vardı. Baykuşun gözleri, yıldırımlar gibi parlıyordu.
Zephiron, asasını yere vurarak konuşmaya başladı. “Savaşçılar, bugün güçlerinizi kontrol edebilecek misiniz, göreceğiz! Eğer yapamazsanız, burada olmayı hak etmiyorsunuz!”
Sesi yankılanırken, elini kaldırdı ve bir anda arenanın ortasında büyülü portallar açıldı.
“Bu portallardan geçen her grup, farklı bir ölümcül elementle karşılaşacak! Eğer hayatta kalamazsanız, bu sizin zayıflığınız olacaktır!”
Öğrenciler heyecanla fısıldaşmaya başladılar. Bu ders, sıradan bir güç dersi olmayacaktı. Gerçek bir sınavdı.
Zephiron, elini kaldırdı ve ilk grubu seçti.
“Melda, Lale, Selin, Defne, Sude ve beş gönüllü daha!”
Rakipleri arasından Aras, Beren ve Efe hızla öne çıktı. İkisi daha onlara katıldı, ancak isimleri Melda için önemli değildi.
Zephiron gülümsedi. “Bakalım ne kadar güçlüsünüz!” diyerek asasını havaya kaldırdı.
SİMÜLASYON: ATEŞ ÇEMBERİ
Göz kamaştırıcı bir ışık patladı ve herkes kendini bambaşka bir yerde buldu!
Arenanın zemini yok olmuştu. Yerine devasa bir yanardağ oluşmuştu! Lav göletleri fokurduyor, havada kızıl dumanlar yükseliyordu. Sıcaklık o kadar yoğundu ki nefes almak bile zordu.
Havada süzülen dev alev yılanları, katılımcıları izliyordu. Bu yılanlar saldırıya geçtiğinde, onları durdurabilecek kimse olmayacaktı.
Melda ilk hamlesini yaptı!
Ellerini kaldırdı ve saf ışık patlamaları yaratarak, etrafındaki havayı soğuttu. Sıcaklık aniden birkaç derece düştü, ancak bu yetmezdi.
Lale devreye girdi.
Ellerini hızla yanardağın yüzeyine bastırdı ve buzu, kızgın lavların içine gönderdi! Bir anda, patlamalar gerçekleşti ve lav göletleri çatırdayarak donmaya başladı!
Ancak Aras ve ekibi saldırıya geçti!
Aras, hava bıçaklarını Melda’ya fırlattı. “Sadece savunmada mı iyisin, Melda? Hadi göster gücünü!” diye bağırdı.
Melda, hızla elini kaldırdı ve ışık bariyeri oluşturdu. Ancak Aras’ın saldırıları güçlüydü, bariyer sarsılmaya başladı.
Selin, zamanı yavaşlattı!
Aras’ın saldırısı havada durdu. Selin, zamanı manipüle ederek bıçakların hızını düşürdü ve yönlerini değiştirdi. Ancak bu sırada Efe saldırıya geçti!
Efe, havada keskin kristal mızraklar oluşturdu ve Defne’ye fırlattı.
Defne gözlerini kıstı ve yıldırımla karşılık verdi!
Havada patlayan elektrik akımları, kristalleri havada parçaladı! Ancak Beren, büyülü bir bariyerle Efe’yi korudu.
Savaş şiddetle devam ediyordu!
Sude, gölge alevleriyle rakiplerine saldırdı!
Gölge alevleri, yanardağdan daha karanlık bir enerji taşıyor, Efe’nin silahlarını eritiyordu. “Bu kadar mı güçlüsünüz?!” diye meydan okudu.
Ancak bir şey oldu.
Aras gözlerini kısıp bütün gücünü topladı ve dev bir rüzgâr fırtınası yarattı!
“SİZİ BİTİRECEĞİM!” diye bağırdı.
Lale, anında buz duvarı oluşturdu ama bu yeterli olmayabilirdi.
Melda gözlerini kapattı. Ellerinden bir ışık küresi doğdu ve güçlü bir ışık dalgası yaydı.
BÜYÜLÜ PATLAMA ARENAYI SARSARAK HERKESİ GERİYE SAVURDU!
Herkes yere yığılırken, Profesör Zephiron’un sesi yankılandı.
“YETER! BU BİR ÖLÜM SAVAŞI DEĞİL!”
Arenanın içindeki lavlar yok oldu. Simülasyon sona erdi.
Aras, Melda’ya sinirle baktı. “Bunun bitmediğini biliyorsun, değil mi?”
Melda ona sadece soğuk bir bakış attı. O ve arkadaşları, daha güçlüydü… V
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.43k Okunma |
304 Oy |
0 Takip |
73 Bölümlü Kitap |