
4 Yıl Sonra, Kocaeli.
Üniversiteyi tamamladığım ve işe girdiğim gerçeğiyle birlikte bir kez daha gülümsedim. Artık kendi işimi yapıyordum, şaka gibiydi ama gerçekti işte.
Bir de şu kpss sınavını halletsem, diye içimden geçirdiğim saniyelerde heyecandan ölüyordum. Kpss sınavına hazırlanıyordum ve sınavı kazanırsam okuduğum bölümde iş yapacaktım ama şu anda olanlar bambaşkaydı, bugün benim ilk işim vardı.
İlk kez işe girdiğim ve çalıştığım saniyeler vardı şu an.
"Hala!" Minik Liva kucağıma doğru atlarken, hızlıca sardım kollarımı onun beline. Mis gibi kokuyordu, bebek kokusu ondan kopamamıştı.
Ya da ben bebekliğini çok iyi hatırladığımdan serap görüyordum, bilmiyorum ama önemli olan bu değildi.
Birkaç dakika içerisinde abim ve karısı da içeri girdiğinde gülümsedim. "Yılbaşı günündeyiz. Ne istersiniz bakalım çifte kumrular?"
Abim ile karısı güldü. Abim sanki ben gerçekten de garsonmuşum gibi bana baktı ve "Bize iki porsiyon Ali Nazik, bir de çocuk menü."
"Hay hay efenim," diyerek not aldığımda minik yeğenim de bana bakıp kocaman gülümsüyordu.
Gece yarısına az kalmıştı, bugün de iş başındaydım. Yılbaşı asla benim için mühim bir gece olmadığından çalışmayı ve gece vardiyasına kalmayı kabul etmiştim.
Sonuçta böyle olunca daha fazla ücret ödüyorlardı çünkü bu gece gelecek para üç günde gelecek parayla eş değerdeydi.
Bir garson olarak oradan oraya koşuşturmam zaten kaçınılmazdı ama bugün daha bi' kalabalıktı etraf.
Bunları ben söylememiştim, iş arkadaşım Reyhan söylemişti.
Derin bir nefes alarak kendimi toparladım. Kenarıdan hızlıca bir bardak su içtikten sonra tekrardan işimin başına dönmüştüm.
"Garson! Buraya bakar mısınız lütfen?" Bir adam beni çağırdığında, yüzüme büyük bir gülümseme kondurup yanlarına gittim. İki kişilerdi, daha fazlası değillerdi.
"Buyurun?" dedim, elimdeki not kâğıdına bir şeyler not almak için hazır beklerken.
Beni çağıran adam beyaz dişlerini göstererek gülümsedi, bir yerden tanıdık geliyor gibiydi ama çıkartamamıştım.
"Bana bir porsiyon tavuk şiş, Atlas, kanka ne yiyeceksin sen?"
Beni çağıran adamın karşısındaki adam kafasını menüden kaldırmadan konuştu, "Ben de aynısından alayım ve bir de..."
İşte tam o an kafasını kaldırmıştı. Göz göze geldik.
"Yalnız mısın orada?" Yalnız olduğumun suratıma vurulmasından nefret etsem de, aşinalık duygusu bütün benliğimi bir kez daha ele geçirdi.
Yalnızdım. Kimseyle konuşmayan, dışarıdan bakıldığında oldukça soğuk görünen o kişilerdendim.
Ve yine, yine buradaydım. Etrafımdaki seslere kulak tıkamak zordu çünkü okuldaydık, daha doğrusu bir spor salonundaydık. Hoca bir gruplaşma yapmamız gerektiğini ve istediğimiz kişilerle gruplaşabileceğimizi söylemişti fakat gruplaştıktan sonra ne yapacağımızı asla söylememişti.
Birazdan söyleyeceğim şeyleri söylemekten kesinlikle nefret ediyordum ama zaten durumum ortadaydı.
Sakince, karşımdaki tanımadığım o çocuğa dönerek başımı salladım. "Evet. Yalnızım."
"Okyanus?" diye bir mırıltı kaçtı dudaklarından.
Kaşlarım çatıldı. "Anlamadım? İsmimi nereden biliyorsunuz?" dedim tedirgin bir şekilde.
"Okyanus..." dedi bir kez daha, transa girmiş gibiydi.
Gözleri bir anda doldu. Ne oluyordu böyle? Beni nereden tanıyordu?
"Aşk bazen fedâkarlıklar gerektirir ve bazen de kendini feda etmen gerekir," diye mırıldandı.
Elimdeki not defteri yere düştü.
Kalbim bir anda kasılırken, geçmişe döndü bir anda zihnim.
"Bana yalnız mısın diye sorduğun günü hatırlıyor musun?" dedim sırtımı duvara yaslayarak. Bana trip atamazdı, hele hele milletin içinde, bir kütüphanede hiç atamazdı.
"Ne alaka şimdi?" dedi beni tersleyerek. Sabırla bir nefes aldım.
"Sana sadece bir soru sordum, Atlas. Hatırlıyor musun?"
"Hatırlıyorum."
Histerik bir kahkaha attım. "O gün o sözleri söylerken bilmediğin bir durum vardı."
Gülüşüm söndü.
"Sen o gün yalnızlık derken insanların arasında tek kalmaktan bahsediyordun," duraksadım. Anlamıyordu beni, boş boş bakıyordu suratıma.
Delirmeme ramak kalmıştı resmen.
"Şimdi ise yine yalnızım ama hayır, arkadaşlarım var. Sen yoksun. Ben bu kalp savaşında terk edildim ve şimdi gerçekten de yalnızım."
Son.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 48.6k Okunma |
3.77k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |