14. Bölüm

•14•

Zei
thvrely

elvanblys: Bugün de ders eheheh

 

 

262.101 beğeni, 1.281 yorum

 

 

cicikizlarm: Sanki cok ders calisiyomus gibi paylasim yapıyo DODSOXKIXO

 

 

cagatayozdmr: :))

 

 

ardaozdmr: Aferin ders calis

 

 

oykulys: Kuzum yaaa

 

 

goncaozdmr: Beni neden kareye almadın ya

 

 

morfilmi: Askim bu kadar ders calismanin sirri ne

 

 

dabulusabulu: yılbasi yaklasiyı

 

 

humadal: 😽

 

 

amabenswvdim: Elindeki kitaplarin adi nee

 

 

senmisinbanakiyan: Ders calis kizim

 

 

varmiboylesi: Ders calisiyomus biz de yedik

 

goncaozdmr: Bana-yemek-verirseniz-mutlu-olurum sırıtışıyla ağzıma bir poğaça yolluyorum eheheheh 👉🏻👈

 

 

362.372 beğeni, 2.222 yorum

 

 

sekerzebani: Neden bi el beyaz digeri de sari?

 

 

askolsunaskm: Bu kız gecen gun somurtmuyo muydu

 

 

>>oykulys: Somurtan bendim SPLDSOKSOMDKXDI

 

 

dabulunoktacom: Bu guzellik saka miiiii

 

 

bukarisizisewmek: Kız cık güzel

 

 

ardaozdmr: 🫶🏻

 

 

oykulys: SAHANESSİİNN 🩶🤍

 

 

canimcicimcikolata: bu kız niye benden guzel 🥲

 

 

sanayaranamadik: Kendini ünlü mü sanıyo bu mk

 

 

yolcuyolundagotunkolunda: Yolcu yolunda gotün kolunda #82

 

 

>>ciklatayer: engelli misin aq

 

 

elvanblys: Cok guzelsin

 

 

senmisinbanakiyan: YA BENİM POĞAÇAMDI O GERİ VER YAA

 

 

>>goncaozdmr: BANA NE BANA NE BANA DA ÖYKÜ VERDİ

 

 

O restorandan çıkıp eve geldiğimizde, Elvan ve abim çoktan üst kata çıkmışlardı bile. Gece yarısına geliyordu, yatmak isteyeceklerini az çok tahmin etmiştim çünkü sabahtan beri bir koşuşturmaca vardı evin içinde.

 

 

Koşuşturmanın sebebi ise aşırı saçmaydı, bir parti olacaktı. Sevgili kardeşim Elvan, 15 yaşından 16 yaşına girmeyi kutlayacaktı ve bunu da partiyle düzenleyecekti.

 

 

Derin bir nefes alıp evin hâline baktım. Etraf kesinlikle kolilerden geçilmiyordu, öyle bir ortam vardı resmen.

 

 

Elimdeki çantayı bir kenara atıp atıp hızlı adımlarla üst kata çıktım. Üzerimdeki elbise bana yük olmaktan başka bir halta yaramıyordu.

 

 

Seçimim birkaç saat önce koyu mordan yana olmuştu, ayrıca bol olmamasıyla birlikte tenime yapışan bir elbiseydi. Göbeğim çıkar korkusuyla doğru dürüst bir şey yememiştim bile.

 

 

Üstümü çıkartıp beyaz şort ve beyaz crop giydikten sonra kalçama kadar uzanan ince ve salaş gri bir ceket giyip aşağıya indim. Kendime bir şeyler hazırlasam iyi olacaktı.

 

 

Aşağıya indikten sonra mutfağa girip buzdolabını açtım. Her gün olduğu gibi yine doluydu.

 

 

Ekmeğin dörtte birini aldıktan sonra arasına cips tıkıştırıp üstüne de ketçap sıktım. Bu benim gece atıştırmalığımdı, ara sıra bunu yapıyordum ve gerçekten de güzel oluyordu.

 

 

Tam da ekmekten bir ısırık alacakken kapı zili çaldı.

 

 

Derin nefes al, ver. Al ver.

 

 

 

Yine al ve yine ver.

 

 

 

Allah'ım, sen bana sabır ver.

 

Bu saatte kim gelirdi ki? Sonuçta herkes evdeydi.

 

 

Meraklı ama bir o kadar da temkinli adımlarla kapıya kadar ilerledim. Minik delikten gelenin Arda olduğunu fark ettiğimde kaşlarım çatılmıştı.

 

 

Tamamen içgüdüsel bir şekilde üstümü başımı düzeltip boy aynasından da kendime baktım. Elim yüzüm düzgün duruyordu, iyi bir hâldeydim.

 

 

"Niye geldin?" dedim kapıyı açtıktan sonra, oldukça sakin bir ses tonuyla. Bilerek nazik bir şekilde konuşmaya çalışıyordum çünkü birazdan kesinlikle patlayacaktım.

 

 

 

"Öylesine," diye mırıldandı ve pervaza yaslandı. Pek iyi durmuyordu.

 

Sanki içmişti. Gözaltları fazla olmasa da hafiften morarmıştı, ayrıca yaslandığı pervazdan düşecek gibi bir hali vardı.

 

 

 

"Gecenin bir saatinde gelmenin sebebi 'öylesine' mi yani?" diye sordum.

 

 

 

Gülümsedi.

 

 

 

Beyaz dişleri gözler önüne serilirken tek yaptığım suratına saf saf bakmak oldu.

 

 

 

"Bence gelmenin bir sebebi var fakat sen bunu bana söylemiyorsun."

 

 

 

Cevap vermedi.

 

 

 

"İçeri girebilir miyim? Konuşuruz."

 

 

 

Ona "sen iflah olmazsın" bakışımı atıp kapının önünden çekildim. Ayakkabılarını çıkartıp ayakkabılığa yerleştirdikten sonra içeri girdi.

 

 

 

Arda dengesiz bir şekilde yürürken aynı zamanda da merdivenlerden çıkmaya çalışıyordu.

 

 

 

Daha fazla dayanamayıp koluna girdim ve onu üst kata çıkarttım. Belli ki bir derdi vardı, yoksa gelip de kapıma dayanmazdı.

 

 

 

Nihayet odama girdiğimizde, derin bir nefes alarak onu da kendimi de koltuğa attım.

 

 

 

"Neden geldin?" diye az önceki sorumu ona yönelttiğimde gülümsedi.

 

 

 

"Öylesine."

 

 

Cidden delirecektim. Kimse gecenin bir saatinde öylesine gelmezdi, illaha ki bir sebebi vardı.

 

 

"Emin misin?" dediğimde çocuk gibi dudaklarını büzdü. Şu anda oldukça öpülesi duruyordu.

 

 

Tabii ki de yanaktan öpülesi duruyordu, dudaktan değil.

 

 

Yanakları kızarmıştı, baya baya kızarmıştı.

 

 

İçtiğine emindim ama yine de kontrol amaçlı ona doğru yaklaştım. Evet, içmişti. Tam olarak koku gelmese de hafif bir koku vardı üzerinde.

 

 

Güldü. "Beni özledin mi?" diye sorduğunda, şok içerisinde ona baktım.

 

 

"Ne özlemesi?" diye sordum şaşkın şaşkın. Elleri omuzlarıma gitti ve beni kendine doğru çekti. Bir anda kendimi ona sarılmış halde bulduğumda, öylece suratına bakıyordum.

 

 

"Arda, ne oluyor?" dedim kollarımı beline koymadan. Ona sarılmayacaktım.

 

 

Sıcak elleri soğuk ellerimi buldu. İki elimi de sırtına yerleştirdiğinde, kendimi ona sarılmış vaziyette buldum.

 

 

"İyi değilsin sen," diye mırıldandım çenem omzuna yaslıyken. Saçları hoş bir kokuyla kaplıydı, hangi şampuanı kullanıyordu bu?

 

 

Uzaktan aldığım koku odun ve tarçın kokusuydu ama yakından kokusunu duyduğumda asıl kokusunun bu olmadığını anladım.

 

 

Üzerinde saf bir koku vardı, ama tam olarak adlandırabildiğim bir kokusu yoktu.

 

 

"Buraya neden geldim, biliyor musun?" dedi kelimeleri uzatarak. Çocuk gibi konuşuyordu ve aynı zamanda... tatlıydı da.

 

 

"Bilmiyorum," dedim gülerek, söylememişti gelme sebebini.

 

 

"Seni görmeye geldim."

 

 

Kalbim hiç olmadığı kadar hızlanırken, dudaklarımda bir gülümseme filizlendi.

 

 

"Bu bir ilan-ı aşk mı?" diye sordum alaya vurarak ama cevabını çok merak ediyordum.

 

 

Kısık sesle güldü.

 

 

"Sen nasıl anladıysan."

 

 

-*-

 

 

Selamlar. Arkadaşlar, defalarca söylüyorum bunu ama hâlâ boş yorum atan var.

 

 

Böyle boş yorum atanları engellemek zorunda kalacağım, lütfen yapmayın şu boş yorum işini.

 

 

Bölümü atmaya çalıştım bilerek, kısa oldu ama gümbür gümbür atacağım bir iki hafta sonra.

 

 

Şu anda Atlas Okyanusu'nu bitirdim, Milkshake'e bölüm biriktirdim ve yeni başladığım kurguya 20 bölüm yazdım, hepsi de birkaç günde gerçekleşti çok hızlıyım SŞDLSLXLDXL

 

 

Yakında Bolt'u da geçerim ben 😌

 

 

(Üstteki şarkı favori şarkım, bu sıralar sadece bunu dinliyorum.)

 

 

Neyse. Gelelim sınırlara.

 

 

Oy Sınırı: 80

Yorum Sınırı: 85

 

 

İyi günler dilerim, meleklerim.

Bölüm : 22.01.2025 21:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...