

cagatayozdmr: @kubrasakays
897.430 beğeni, 12.302 yorum
tadowaskimo: OHA BUNLAR NE ARA SEW OLDU
oyseniyeler: Bİ DAKİKA NE NE
melekoldumanne: Şükür namazı kılıcam oh oh
goncaozdmr: Çok tatlışsınıızzz
kubrasakays: ∞

thvrely: Erkekle arkadaşlık yapılmaz, o arkadaşlık ilerlemez dediler. İlerliyor. @senmisinbanakiyan
654.230 beğeni, 1.293
senmisinbanakiyan: Oh oh yazar arkadasim var sefasini suruyorum
askolmez: Ay saka gibi bu kız yazar mıymıs
goncaozdmr: Vay anasını MGFKDKFVBGF
ardaozdmr: Dillere destan hikayeniz vardı nasıl hala evlenmediniz tartısmaya acik bi konu
>>thvrely: Ben mal mıyım kurgusal karakterimle neden evleneyim amk
>>senmisinbanakiyan: Yasiyorum kizim ne kurgusal karakteri kör
yokmubanada: Oha bu kızın kitapları mukemmeldi simdi de kocamla mı arkadas.. her boku var ama yaaaa haksızlık
"Şu anda ne düşünüyorsun?" diye mırıldandım, sesim bu kadar çıkıyordu. Derin bir nefes alarak elini elime kenetlediğinde, kaşlarım çatıldı.
Ne yapıyordu?
"Birçok şey."
Cıkladım. Cevabı oldukça yetersizdi.
"Yetersiz bir cevap. Genel bir cevap vermek yerine daha derine inebilirsin."
Konuşurken zorlanıyordum, çünkü eli elimi tutuyordu ve kalbim hiç olmadığı kadar hızlanıyordu.
Kalbimin susmasını nasıl sağlayabilirdim acaba?
Çaktırmadan saatime baktım, şu anlık beni ele verecek bir şey yoktu.
Hoh. İyi.
"Hmm," dedi, bu kez gözleri bana çevrilmişti. Bir anda durdu, haliyle ben de durdum.
"Üşüyüp üşümediğini."
Gülerek göz devirdim, bu da konumuzla alakalı değildi. İyice saçmalıyordu işte.
"Konuyla alakalı bir şeyler düşünmüyor musun hiç?" dedim bu kez, sabrımı sınıyormuş gibi durmasa da -ve aynı zamanda da içten bir şekilde gülümsese de- nedense sinirlerimi zıplatmak istiyormuş gibi bir his uyanmıştı içimde.
"Düşünüyorum, ama hepsi sinirlerini bozacak türden şeyler. Sinirlerinin bozulmasını istemeyiz, öyle değil mi?"
Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım ama yok, bu çocuk beni harbi delirtiyordu.
"Arda," dedim sabrımın son demleriyle birlikte. Omzuma bıraktığı ceket gerçekten de ısınmama yardımcı olmuştu ama üşüyordum, üşümek de sinirlerimin zıplamasına sebep oluyordu.
Muhtemelen beynime kan gitmesini engellemek için damarlarımı dondurmuştu bu soğuk çünkü bunun başka bir açıklaması olamazdı.
Gerçi yaptığım bu açıklama hiç mantıklı değildi ama her neyse.
"Efendim, güzelim?"
Bana. Güzelim. Mi. Dedi. O?
"Yok güzelin müzelin!" diyerek elini bıraktığımda şok içerisinde baktı bana. Neden bir anda böyle davrandığımı çözmek ister gibi bir hali vardı ama çözemezdi işte.
Aniden patladığımda anlaşılmaz bir insana dönüşüyordum çünkü.
"Ne oldu?" dedi bana şaşkınlıkla bakarak. Sadece ofladım.
"Sinirlerim bozuk. Mert'in Elvan ile neden yan yana olduğunu anlamıyorum."
Arda derin bir nefes alarak bana doğru döndü. Surat ifadesi bir garipti, sanki bir şeyler gizliyor gibiydi.
Benim bilmediğim bir şey mi biliyordu?
"Arda?" dedim, içime bir sıkıntı oturmuştu. "Sen bu konu hakkında bir şey biliyor musun?"
Cevap vermedi, sadece gözlerime baktı.
Cevabımı almıştım.
"Bilmiyorum, Öykü. Elvan ile Mert'in neden yan yana durduğu benim de kafamı kurcalıyor."
Arda'nın cevabı ile birlikte bir gülücük dudaklarımı çekiştirse de gülümsemeyi reddettim, gülümsemeyecektim.
Arda gerçekten de bu konu hakkında bir fikir sahibi değildi.
"Ee," dedim konuyu değiştirerek. Ne diyecektim? Ortaya öyle bir şey atmıştım resmen!
"Bana abimden bahsetsene."
Söylediğim şeyin saçmalığını söyledikten sonra fark edince yüzümü buruşturdum.
Vay canına. Ne saçmalıyordum ben?
"Abini tanımıyor musun, Öykü?" dedi Arda, alaylı yüz ifadesini düz bir ifadeye bürümeye çalışırken.
Maalesef ki düz bir yüz ifadesine sahip olamamıştı.
"Tanıyorum, tanıyorum ama," diye mırıldandım. Doğru! Abimin çok çapkın olduğu söylenilirdi ama abim benim gözümde yumuş yumuş, abi gibi abiydi. Kimseye çapkınlık yapmazdı.
Ama abim hep yanıldığımı söylerdi ama yine de ona inanmazdım. Belki de Arda bana bir örnek verip içimdeki "Senin abin abi gibi abi!" sesini ezmeme yardımcı olurdu.
"Abimin çapkınlıklarına hiç şahit olmadım. Kızlara falan mı asılıyor acaba? Dallama gibi?"
Arda kafasını arkaya atıp gür bir kahkaha attı. Ben de söylediklerime sırıttım. Konuyu güzelce çevirmiştim, aferin bana.
"Abin çok garip bir insan, Öykü ama kendini de sevdiren bir kişiliğe sahip. Sen sadece onun abi gibi olduğu zamanları biliyorsun, çapkın kısımlarını değil. Bence bilmek de istemezsin."
Omzuna yavaşça vurdum. "Hah! O benim abim, elbette merak ediyorum. Söyleyecek misin?"
İç çekerek banka sırtını yasladı. Bankta oturuyor, karşımızdaki denizi izliyorduk. Akşam saatleri olduğundan etrafta insanlar gündüze göre daha azlardı çünkü kış ayındaydık.
Gerçi, Kasım tam olarak kış sayılmasa da kış havası vardı. Bu bile insanların evlerinden çıkmamaları için geçerli bir sebepti.
"Peki, anlatacağım. Cidden duyduklarıma inanamayacaksın ama olsun."
Elimi sallayarak Arda'yı geçiştirdim. Abim öyle bir insan değildi, asla çapkın değildi. Tamam, ara sıra Gonca'ya asıldığı oluyordu ama ondan hoşlandığı için böyle yapıyordu.
Abim bizi Arda'yla olan sahte ilişkimiz yüzünden tehdit ediyordu, ben de onu Gonca'ya söyleyeceğimi söyleyerek abimi tehdit edebilirdim ama zaten abim Gonca'dan hoşlandığını açıkça belli ediyordu. Abime dair elimde bir koz yoktu ama birazdan öğreneceğim herhangi bir çapkınlığını anında Gonca'ya yetiştirmekle abimi tehdit edebilirdim.
Tabii böylece de Arda'nın başı derde girerdi ama umurumda mıydı? Hayır. Kendi kuyruğunu kendisi yaka paça da olsa kurtarabilirdi abimden.
"Abin üniversiteye gidiyordu, o zamanlarda da okulunun hemen yanında bir kafe vardı. Kafede de bir kız varmış, kendine kahve alıyormuş. Barlas da kızı beğenmiş ve o kahvenin ondan olacağını söylemiş."
Gözlerim büyüdü. Ne?
Dakika bir, gol bir. Bakalım abimin altından neler çıkacak?
Kadın çıkmasın da, tövbe tövbe.
O anlamda söylemedim be! Sarkıntılık yaptığı bir kadın çıkarsa cidden abimi öldürürdüm.
"Kız da kahveyi almış ve abine teşekkür etmiş, ama kahveyi içemeyeceğini söylemiş. Ona sarkıntılık yaptığı için de kahveyi abinin başının üstünden dökmüş."
Büyük bir kahkaha patlattım. Hemcinsime bakın be! Ne güzel yapmış, ben olsam ben de öyle yapardım!
"Neyse, olay da orada kapanmış. Bu sefer bunlar fakultede karşılaşmışlar, kız da bunu görünce ona diklenmiş. Barlas da pişkin pişkin sırıtmış. Kız da iyice dellenmiş, Barlas'ı duvar arasına çekiştirmiş."
Vay. Be. Bu hikâye oldukça heyecanlı bir hal alıyordu.
"Ona orada kızmış, bir ton da küfür sıralamış. Abin de yine sırıtmış, kız da 'Te Allah'ım ya!' demiş. Sonra da bir bakmışlar ki aa, bunların ikisi de Türk Dili ve Edebiyatı bölümü okuyorlarmış. Hatta daha önceden de karşılaşmışlar."
Güldüm. Tam da bir aşk hikâyesiydi ama imkânsızdı, abim Gonca'yı seviyordu.
"Sonra da arkadaş oldular zaten. Kız da cidden güzel bir kız."
Tek kaşım alayla havaya kalktı. Güzel mi demişti o?
Arda güldü. "Standardın üstünde demeye çalışıyorum, güzelim. Yoksa kim senin güzelliğinle boy ölçüşebilir ki?"
Kıkırdadım ve omzuna bir tane geçirdim. Sert vurmuş olmalıyım ki yüzünü buruşturdu.
"Bu hikâyenin sonu nasıl arkadaşlık ile biter? Ben iki dakikada nikâhıma alırdım kızı."
Arda da güldü. "Bizim tanışma hikâyemizden sonra ben de seni nikâhıma almayı düşünmüştüm ama daha dokuz yaşındaydık."
Herhangi bir şey söylemedim, düşünüyordum çünkü. Arda beni ilk gördüğü zaman mı sevmişti?
Hayır yani, dokuz yaşındaki Öykü de hiç güzel değildi. İki tane süt dişi çıkmıştı ve dikkat dikkat, çıkan dişleri de öndendi.
Bu kadar tipsizliğe de gönlünü kaptırdıysa, her şeye gönlünü kaptırırdı Arda.
"Öf, onu bunu boş ver de kızın adı sanı ne?"
Arda dudaklarını büzdü. "Adını bilmiyorum, kız resmen adını sır gibi saklıyor. Bana Beste demişti ama gerçek adının bu olmadığını da eklemişti, Barlas'a da Arya demiş ve takma adının bu olduğunu söylemiş. Tabii Barlas kızın gerçek adını biliyor ama ben de dahil ne Gonca, ne de bir başkası biliyor."
Gözlerim faltaşı gibi açıldı. Ne yani, Gonca bu kızı biliyor muydu?
"Gonca kızı biliyor mu?" dedim şaşkaloz gibi. Arda güldü ve başıyla onayladı. "Biliyor. O da yeni öğrendi ve hatta kızla tanıştı. Ben de tanıştım ama sanırım bir tek tanışmayan sen kaldın."
Arda elini ensesine atıp kaşırken eve gittiğimde abimi boğma planları kurdum. Cidden bunları yaparken ne düşünmüştü bu herif?
Abimi anlamıyordum. Herkese anlatıp bana anlatmaması açıkçası kırıcıydı, sonuçta ben onun kız kardeşiydim ve Gonca bile biliyorken bana söylememişti.
Ona olan bakış açımın değişeceğini mi düşünmüştü?
Ama benim ona olan bakış açım bu yüzden değişmezdi, çünkü her erkeğin böyle dönemleri olurdu ve doğaldı. Dozunu kaçırmadan birisiyle tanışmayı ben normal buluyordum.
"Öykü," dedi Arda. Hızlıca düşüncelerimden sıyrılıp ona doğru döndüm. "Efendim?" dedim yumuşak ve aynı zamanda da nazik bir sesle.
Abime sinir olsam da sinirimi içimde tutacak, eve gidince de patlayacaktım. En yakın zamanda beni o kızla tanıştırması gerekiyordu.
Acaba kız mı benimle tanışmak istememişti?
"Az önce şu anda ne düşünüyorsun diye sormuştun," dedi Arda, bir garip bakıyordu.
Gözleri derindi, anlamlı bakıyordu. Bu bakışların ve bu sözlerin altından ne çıkacak, çok merak ediyordum.
Arda bir süre bana baktı. Onun bu bakışları kalbimi hızlandırırken titrek bir nefes aldım.
Gözleri dudaklarıma kaydı.
"Seni düşünüyordum. Seni öpsem tepkin ne olur, onu düşünüyordum."
*/*/*
Elvan'dan.
Suçum neydi benim? Sadece sınıftan bir erkeği koluma takmam mı?
Allah aşkına, herkes kolunda birileriyle geziyordu. Çağatay abi bile ne ara olduğunu bilmesem de Kübra ablayla birlikte el eleydi.
Abim desen, tasasızca Gonca'ya asılıyordu. Ablamla Arda abi de zaten sevgililerdi.
Öyleyse neden ben birileriyle görüşemiyordum? Bunun sebebi Mert'in Aras'ın kardeşi olması mıydı?
Gerçekten saçmalıktı.
"Bana bak, Mert. Eğer o elini bir kez daha kardeşime sürersen-"
Abim ağzından tükürükler saçarak Mert'e uzanmaya çalışırken korkudan sinmiştim. Abimin bu haline ilk defa şahit oluyordum.
Arda abi ile ablam sıvışmışlardı bile. Ne ara gittiler bilmiyordum ama ortalarda yoklardı, abime de engel olamıyorduk. Etraftaki herkes abimi tutmaya çalışıyordu ama cidden abim delirmiş gibiydi.
Mert suçsuzdu. Yakışıklıydı, nazikti. Abisi gibi değildi.
Sırf abisi yüzünden onu yargılamalarından nefret ediyordum. Mert suçsuzdu ve ben, onların bu davranışlarını adlandıramıyordum.
"Abi," dedim sesimin titremesini engellemeye çalışıp derin bir nefes alarak.
Allah aşkına, ablam ve Arda abi hangi cehennemdeydi? Onlar abimi zapt edebiliyorlardı ama yoklardı!
"Buraya kafa dağıtmaya geldik, n'olursun yapma."
Bir anda abim gevşedi. Yüzüne hoş bir gülücük konarken ani ruh değişimini sorgulayan ahali tereddütlü de olsalar abimi bıraktılar.
Abim nazikçe bana döndü.
"Değil mi, buraya kafa dağıtmaya geldik. Öyle değil mi millet?"
Abim onay almaya çalışırcasına etrafa baktığında, abimin sakinleştiğini gören birkaç kişi abimi onayladı. Dayımlar bile o kadar sakinlerdi ki!
Abim sırıttı. Sırıtışından sonraki hamlesini tahmin edemiyordum ama birazdan iyi şeyler olmayacağı çok açıktı.
"Öyleyse bize de kafa dağıtmak düşer."
Abim hızla ileriye atılıp Mert'e kafa atarken, son duyduğum ve kulağımda çınlayan sözler bundan ibaretti.
-*-
Kestiikkk! Bölümü nasıl buldunuz?
Bu benim favori bölümüm olacak sanırım pdmcklks
Bu kez sınır yok. Zaten sınırları pek takan da yok, düz okuyup geçiliyor.
Herkes böyle keyfine göre hareket edecekse kusura bakmayın, ben de keyfime göre hareket edeceğim. İstatistiklerim düşük değil gibi gözükebilir ama normalde olan istatistiklerime göre oldukça düşük.
Ayrıca bu konu asla tartışmaya açık bir konu değil. Bir saat önce bölüm attığım kitabımda okunma sayısının sekiz, oy sayısının da bir olmasından bahsediyoruz. Bölüm de iki bin beş yüz kelimeydi.
Emeklerimin heba olması hoşuma giden bir mesele değil. Bu yüzden şimdilik kafama göre ilerleyeceğim. Benden bu kadar.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |