36. Bölüm

•36• Final

Zei
thvrely

 

 

ardaozdmr: 🖤

 

 

1M beğeni, 234.202 yorum.

 

 

iyonlarbirligi: erkek degil misiniz, hepiniz aynisiniz

 

 

>>thvrely: no cinsiyetcilik

 

 

terlialni: ben yine geldim selam

 

 

vic__: HEYOOO

 

 

>>pamuksekerserra: selaamm

 

 

>>tsumm: bir tane daha selamm yazısı eklense Zei bizi bogmaz dimi

 

 

>>thvrely: ne alaka 😍😇

 

 

>>fuertelindo: emoji kullanıyorsa kesin dediğinin tersini yapacak

 

 

gittinbasedemedim: hesap adim cok anlamli

 

 

>>gittinvebittim: gittin bas edemedim

 

 

>>thvrely: hayaline asik oldum ben, sana degil

 

 

>>fuertelindo: Zei blok3 dinlemez, eger dinliyorsa kesin dinledigi sarki kitaplarindan spoidir

 

 

>>thvrely: okurlarima her seyi anlatmasan mi..

 

 

hardworkingolive: müstakil misiniz 🌹

 

 

>>thvrely: güzelim yanlış kitap sildim ben seni

 

 

ogiderlergenelde: ASALETİM FAKİR RUHUNLA KİYASLANAMAZ 💅💅

 

 

ozeldincokguzeldin: ABİME BAK HEYT BE

 

 

 

 

oykulys: sanki, asik olmaya yemin etmis gibi.

 

 

998.999 beğeni, 23.282 yorum

 

 

sarkidinleraglar: Cok guzelsin lan

 

 

kubrasakays: askim ✨💝

 

 

>>oykulys: bebegim 💖😭

 

 

>>fuertelindo: O PARLAYAN KALP EMOJİSİ BANA AİT YALNIZ

 

 

yoksaoldummu: ÇOK GUZELL FOTOO

 

 

yksgeberisko: yks yaklasio

 

 

gitmekaldktt: ben niye bu kiz gibi guzel degilim 🙂😿

 

 

Kitapların sonuna geldiğimde, boşluğa düşerdim. İlk başladığımda beni içine çeken, gerçek dünyadan alı koyan o evren beni geri kendi dünyama fırlatıyordu çünkü.

 

 

Açık konuşmak gerekirse, akıllanan birisi değildim. Affedici birisi de değildim ama bu sıralar, oldukça fazla insanları affetmeye meyilliydim.

 

 

Yks sınavı, benim için bir kâbustu. Az önce sınavdan çıkmıştım. Ellerim titriyordu. Sınavda çok gerilmiştim ama en sonunda toparlamıştım.

 

 

Edebiyatın uzun paragrafları gözümün önünde takla atıyordu, hâlâ.

 

 

Derin bir nefes aldım ve önümdeki kafe benzeri yere baktım. Yks'nin bizi gerdiği doğruydu. Zaten, sırf bu yüzden dışarı çıkıp hep birlikte oturma kararı almıştık. Arda, ben, Ceren, Kübra, Çağatay abi, Elvan, Gonca, Mert, abim, Arya... Hepimiz buradaydık.

 

 

Ceren ile sadece okulda görüşüyordum. Kübra ile de Elvan yakındı fakat okulda, Ceren ve Kübra'yla takılıyordum. Gonca farklı okuldaydı. Kardeşimin de kendi arkadaşları vardı.

 

 

Fakat şimdi hep birlikteydik. Bazılarımız yksye girmemişlerdi fakat bizimlelerdi.

 

 

Yani, daha doğrusu onlar orada oturuyorlardı. En son gelen ben olacaktım.

 

 

Daha fazla oyalanmadan hızlıca içeri girdim ve yanlarına doğru adımladım. Hem kahve, hem de yemek servisi yapan yerdeydik. Hamburger yeme kararı alıp buraya gelmiştik zaten.

 

 

Beni gören Arda, Elvan ve diğerleri gülümsediler. Ben de gülümsedim. Sessizce sorduğum, "Sınav nasıldı?" sorusuyla birlikte sınava giren herkes cevabını yapıştırdı.

 

 

"Ben çok gerildim. Sanırım kötü olacak... Eğer istediğim okul ve meslek gelmezse mezuna kalırım, ben."

 

 

"İyiydi. Şaşırtıcı ama iyi geçti. Çağatay beni çalıştırdı."

 

 

İlk şeyi Ceren, ikinci şeyi de Kübra söylemişti. Arda da, "İyi," diyerek kısa bir cevap vermeyi tercih etti. Sonra da bana doğru döndü. "Senin nasıldı?"

 

 

"İyiydi," diye mırıldandım. Aslında, ilk dakikalar oldukça berbattı ama sonuçta geri kalanı iyi geçmişti.

 

 

"Herkes buradaysa, siparişleri veriyorum." Arya, elini kaldırıp garsonun buraya bakmasını sağladı. Garson kısa sürede yanımıza gelip siparişlerimizi aldı ve gitti. Ben de, biraz olsun hafiflemiş bir şekilde arkama yaslandım.

 

 

Tarih hocası olmak istiyordum. Eskiden tarihten nefret eder, sınavları da yapamazdım ama şimdi en sevdiğim ve yüz aldığım tek ders oydu. Diğer derslerim, tarihe göre birkaç puan daha düşüktü.

 

 

Arda da, çocukkenden beri mühendis olmak istiyordu. Yine aynı bölümü istediğini söylemişti, geçen gün.

 

 

Evet. Geçen gün. Geçen gün, sınavdan önce gezintisi yapmaya karar vermiştik. Bu yüzden de, bana bisiklet sürmeyi öğretmeye çalışmıştı. Sonuç olarak, dizimde bir yara belirmişti ve bisikleti birazcık sürebilmiştim.

 

 

Birazcık, tabii. Sonrasında sinirlenip Arda'yı bisiklete bindirdim, sonra da arkasına yerleştirdim. O sürdü, ben de arkada rahat rahat durdum.

 

 

Güzel geçmişti.

 

 

Kısa sürede yiyeceklerimiz geldiğinde, tam yemeye başlıyorduk ki abim bizi durdurdu. "Patatesler eşit, değil mi? Sayı olarak yani."

 

 

Neden bunu sorduğunu anlamamıştım ama herkes başını onaylayınca ben de onayladım. Sonrasında da, abim sırıttı. "2017-2018 yıllarında never ever oyunu vardı, ama daha küçüktük. Daha doğrusu, siz küçüktünüz. Şimdi oynayacağız."

 

 

Hepimizin kaşları çatıldı. Arya, abim ve Çağatay abi hariç. Muhtemelen onlar oyunu biliyordu.

 

 

"Nasıl bir şey, bu?" Gonca'nın abime olan sorusuyla birlikte abim, ağır ağır arkasına yaslandı. "Birisi bir şey diyecek, eğer onu yaptıysanız da patatesten yiyeceksiniz. İlk önce patatesini bitirene ceza vereceğiz. Ceza da, yemeklerin parasını ödemek olacak."

 

 

Oyunu anlamıştım. Göz devirdim. "Yapma, abi. Burada oturan herkes zengin."

 

 

Abim güldü. "Tam da bu yüzden."

 

 

Sebebini anlayamasam da, sustum. Abim, hamburgeri istediğimiz gibi yiyeceğimizi söyledi.

 

 

Ama ben, patatesleri ağzıma tıkmak istiyordum. Yazık bana.

 

 

Neyse, dedim kendi kendime. Sonra alırdım patates.

 

 

"Başlıyor muyuz?" Arya'nın sesiyle, herkes başını salladı. "O zaman, sırayla gitsin. Benden başlar. Barlas yanımda oturuyor, o devam eder. Ondan sonra da yanında oturan kişi, yani Çağatay devam eder ve patatesler bitene kadar bu devam eder."

 

 

Onaylayan kafalarla birlikte, herkes hazırlandı. Arya, sırıttı. "Hiç öpüştünüz mü?"

 

 

İlk sorunun klişeliğine göz devirdim ve rahatça ağzıma bir patates attım. Arda, Ceren, Arya, abim, Elvan ve Mert patatesten yedi.

 

 

Bir dakika, ne? Elvan ve Mert mi?

 

 

Şaşkın gözler ikisine doğru dönerken, Elvan masum masum bize bakıp şirince gülümsedi.

 

 

Garip bir şekilde, abim ikisine çıkışmadı. "Hiç altınıza büyüğünüzü yaptınız mı?"

 

 

Bütün bakışlar, birbirinde dolandı. Abimse, göz devirdi. "Ciddi misiniz? Çağatay? Sen de mi?"

 

 

Çağatay abi, abime yapma, dercesine baktı. Abimse, "altına kaka yapmıştın, hatırlatırım," diyerek her birimizi şoka soktu.

 

 

Çağatay abi de, patatesini yedi.

 

 

"Hiç aldatıldınız mı?"

 

 

Riskli soruyla birlikte, herkes birbirine baktı. Patatesi yiyenin bir tek Elvan olduğunu fark ettiğimizde, dik dik baktık Mert'e.

 

 

Mert ise bize masum masum bakıyordu.

 

 

"Ona bakmayın. Abisiyle internetten sevgiliydik, beni aldatıyormuş..."

 

 

Göz devirdim. Elvan midesiz mi, diyecektim ama kız bilmiyordu ki konuştuğunun Aras olduğunu.

 

 

"Kalabalık bir yerde osurdunuz mu?"

 

 

Herkesi bir öksürük tufanı ele geçirirken, patatesten ağzıma atmayışımla gururlandım. Diğerleri, -Arya ve Elvan hariç- patateslerini yerken ben ise sırıtıyordum.

 

 

/*/*/*/

 

 

Nihayet yemeklerimizi yemiş, oyunumuzu oynamıştık. Şimdi ise, herkes evine dönüyordu.

 

 

Tabii, yürüyerek. Evler uzakta değildi çünkü.

 

 

Herkes aynı anda yürürken, Arda ise yanıma geldi. "Konuşalım mı?"

 

 

Arda'nın sesiyle birlikte, ona doğru döndüm. Kaşlarım çatıldı. "Bir sorun mu var?"

 

 

Gülümsedi. "Yok. Konuşmak istedim." Diğerlerine baktı. "Özel."

 

 

Diğerleri toz olup uçarken, biz de sahilin olduğu tarafa doğru ilerlemiştik. Kumsala oturdu ve bana doğru döndü. "Gel, otur."

 

 

Dediğini yapıp yanına oturdum ve eteğimi düzelttim. Bana doğru döndü. "Söylediklerime ne tepki verirsin, bilmiyorum ama..." diye başladı söze. "Artık konuşmak istiyorum."

 

 

Derin bir nefes aldı. Ne anlatacağını az çok anladığımda, kalbim hızlandı.

 

 

"Yedi ay oldu. Biliyorum, belki de istemiyorsun. Açık konuşmak gerekirse, sana yalan söylememem gerekirdi. Yine de, saklamamız gerekti. Üzgünüm."

 

 

Parmaklarıyla oynamaya başladı. Ben ise, ne demek istediğini anlamıyormuş gibi melül melül baktım ona ama aslında anlamıştım. Kendimce, cevabımı toparlamaya çalışıyordum.

 

 

"Bu konuyu açabilmek için, o olayın üstünden zaman geçsin istedim. Bu kez de arkadaşım gibi oldun. Sana bazen arkadaştan da öte davrandım, rahatsız olur musun diye tepkini ölçtüm. Sen ise, bütün yaptığım şeylere aynı tepkiyi veriyordun. Kararsız kaldım. Kardeşimin yanağını öperken senin de yanağını öptüm, sana göz kırptım bazen..."

 

 

Duraksadı. "Bütün bunları yaparken, keşke, dedim. Keşke o salaklığı yapmayıp sana söyleseydim. Yine kafana takardın ama en azından birlikte atlatırdık, ailenle de aran kötü olmazdı."

 

 

Ofladı. "Anlatamıyorum! Demek istediğim, seni seviyorum ve beni affetmeni diliyorum. Affeder misin, bilmiyorum ama affedersin çünkü ben seni çok seviyo-"

 

 

Sözlerini, dudaklarımla birlikte susturdum.

 

 

-*-

 

 

Bitti...

 

 

Kitabı nasıl buldunuz? Favori karakteriniz kimdi?

 

 

Düşüncelerinizi, hislerinizi alalım buraya >>

 

 

Bitirme tarihleriniz?

 

 

Esen kalın, meleklerim.

 

Bölüm : 21.03.2025 15:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...