6. Bölüm

6•

Zei
thvrely

 

oykulys & goncaozdmr: Yengemi kaçırdım... Sakın bana sövmeyin ha ona göre

 

 

 

654.987 beğeni, 12.522 yorum

 

 

 

oykulys: Ne kadar güzel çıkmışım fotoğrafta bakar mısınız sfghjkl

 

 

 

>>goncaozdmr: Sen her zaman güzelsin meleğim

 

 

 

ardaozdmr: Lütfen aldığın eşyayı yerine koy ve orayı terk et

 

 

 

>>oykulys: Aşk olsun ben eşya mıyım?

 

 

 

selemecenemeler: Ulan bu kız bir kez olsun güzel çıkmaz mı be

 

 

 

>>goncaozdmr: Kimin yengesi?

 

 

 

>>oykulys Börülceme katılıyorum ahahdkls

 

 

 

senmisincnm: Ten rengin daha açık değil miydi senin?

 

 

 

>>oykulys: Normalde tenim açık renk değil ama bronzlaşmak için spreyler ve kremler kullanıyorum, bu sefer kendi ten rengimle fotoğraf çekindim

 

 

 

erikdaligevrek: Gonca bir okul vlog gelmez mi be?

 

 

 

>>goncaozdmr: En yakın zamanda demek isterdim ama sınavlarım var

 

 

 

>>erikdaligevrek: Sınav vlog?

 

 

 

>>goncaozdmr: ASHAHA tamam, çekerim

 

 

 

cagatayozdmr: Danasının kuzusuna bak hele, yengesini mi atarmış internete

 

 

 

>>goncaozdmr: Annen dana mı abi?

 

 

 

>>cagatayozdmr: Sana kuzu diye seslenen kim acaba? Yoksa olmayan teyzen hortlayarak yanına gelip sana danasının kuzusu mu dedi?

 

 

 

>>goncaozdmr: Yorumlarımı kirletiyorsun sus arizona kertenkelesi

 

 

 

>>ardaozdmr: Abi, alınma ama Gonca haklı. Gerçekten de arizona kertenkelesine benziyorsun.

 

 

 

nediyonkardsm: Olum bu kızın ne ara bu kadar takipcisi oldu

 

 

 

canimsenbisusablankonusucuk: Ben Oyku'nun aurasına bayılıyorum

 

 

 

>>ablanstarbebekamin: Bendeeeee

 

 

 

"Anne, lütfen dur." Acıklı sesimle birlikte ellerimi kaldırıp annemi süpürgeden kurtarmaya çalıştım. Ardaların ailesinin bize yemeğe geleceği düşüncesi tüylerimi ürpertse de, yapacak bir şey yoktu.

 

 

 

Olayların gelişme hızına şaşıyordum. Bir anda Arda bana mesaj atmış, yarın sabah ailemle size geleceğiz yazmıştı. Bunu yazış şekli ilk başta beni şüpheye düşürmüştü çünkü söylediği şeyin sonunda farklı bir cümle daha vardı.

 

 

 

Arda Özdemir: Yarın sabah ailemle birlikte size geleceğiz. Güzelce giyin ve kuşan. :)

 

 

 

İşte aynen böyle yazmıştı. Korkmuş muydum? Elbette. Hemde deli gibi korkmuştum. Ama sonra Gonca'yı, yani Arda'nın kız kardeşini aradığımda gerçekleri bir bir öğrenmiştim.

 

 

 

Arda resmen benimle dalga geçiyordu. Beni korkutmaya çalışmıştı. Ayrıca, işin en kötü kısmı ise şuydu: Arda'nın ailesi gerçekten de bize yemeğe geliyorlardı.

 

 

 

Evet, bu gayet normal bir şeydi ve her hafta yemek yerdik ama bu seferki biraz farklıydı sanki. Ayrıca işin en sinir bozucu kısmı farklıydı.

 

 

 

Tatilimiz bitmek üzereydi. Ara tatilin bitmesi gerçeği ve yks sınavının yaklaştığı gerçeği her ne kadar gerilmeme sebebiyet verse de bu düşünceyi aklımın tozlu raflarına kaldırıyordum. Diğer türlü yks korkusuyla yaşanmazdı çünkü.

 

 

 

Derin bir nefes alarak annem doğrulurken, kenarıda masum masum duran robotu işaret ettim. "Biz bu robotu neden aldık, anne? Evi temizlesin diye. Öyleyse neden belini incitecek şekilde yerleri temizliyorsun?"

 

 

 

Annem bir mankendi. Bununla övünmüyordum elbette ama bir hastalığı oluştuğu anda hapı yutardı.

 

 

 

"O robot düzgün temizlemez şimdi. Ben temizleyeceğim. Sen de git sarmanın içini hazırla."

 

 

 

Derin nefes al, ver. Al, ver. Al, ver!

 

 

 

"Anne! Ne sarma içi ya? Ne sarma içi? Altın günü mü bu Allah'ını seversen?" Annemin modern bir insan olduğunu iddia edenler asıl gerçeği bilmiyorlardı. Normalde herkes ahtapot, yengeç falan yerdi -bizim gibi elit bir aileden bahsediyorum- ama biz sarma, dolma yiyorduk.

 

 

 

Elbette sarmaya veya dolmaya garezim yoktu ama Arda"nın ailesi bizimkilere kıyasla fazlasıyla medeni ve modern insanlardı. Onlara sarma yedirmemiz gözlerinde bir eksiye neden olacaktı.

 

 

 

Bir dakika, ne? Ben ne ara onların müstakbel gelini gibi davranmaya başlamıştım?

 

 

 

"Git sarmanın içini hazırla dedim sana. Haydi, Öykü. Yürü." Annem süpürgenin hortumuyla kıçıma bir tane yapıştırdığında, hızlı hızlı yürüyerek mutfağa kaçtım. Annem bir âlemdi resmen. Artık onu çözmeye çalışmayı çoktan bırakmıştım.

 

 

 

Mutfak tezgâhının hemen üzerinde duran büyük kâseyle bakıştım. Bu işe giriştiğime inanamıyordum.

 

 

 

"Anne?" dedim son bir umut. Benim tırnaklarım sıkıntı çıkartmaz mıydı sarmayı sararken? "Anne?" Cevap gelmeyince, umutsuzca omuzlarımı indirdim.

 

 

 

"Pışt, Öykü?" Abim ortama girişince, kurtarıcımın o olduğuna kanaat getirerek yüzüme büyük bir gülücük kondurdum. Zıplaya zıplaya abimin yanına gittikten sonra sırıttım. "Abi?"

 

 

 

Abim güldü. "Bir şeyler mi karıştırıyorsun yine sen?" Sırıttım. "Hee."

 

 

 

Ne de medeni insanlardık biz böyle. Değil mi ama? Hatta en medeni aile bizdik. Yoksa bunun başka bir açıklaması olamazdı.

 

 

 

Abim güldü. "Söyle bakalım, yine ne yaptın?" Kolunu omzuma atıp beni kendisine çektiğinde, sırnaşmak adına abime sokuldum. "Abi," dedim kafamı kaldırıp yüzüne bakarak. "Sarmayı sen hazırlar mısın? Ben yengeci halledeceğim." Abim güldü.

 

 

 

"Ciddi misin kızım sen?" Sırıttım. "Aynen. Ciddiyim." Kolunu omzumdan çekip bir tane sırtıma geçirdikten sonra kâsenin bulunduğu yere adımladı. "İyi. Hazırlarım sarmayı. Sen git hazırlan."

 

 

 

Güldüm. "Bitanesin sen!" Yanağına aceleci bir öpücük kondurduktan sonra, uçarak üst kata çıktım. Bugün Ardalar gelecekti.

 

 

 

Kafanız karıştı, biliyorum ama Arda mesajı dün göndermedi gibi bir şey. Allah'ın cezası pislik tamı tamına 23.59'da gönderdi. Bu yüzden de sabahtan beri etrafla uğraşıyoruz.

 

 

 

Evin büyük olmasının ve şerefsiz sahte sevgilimin olmasının cezası. Gerçekten. Sinir bozucu.

 

 

 

Bismillah.

 

 

 

"Elvan!" Yüksek sesimin kulak kanatacak derecede tiz çıkmasını umursamadım. "Öykü! Barlas! Elvan! Çabuk gelin aşağı!" Benim konuşmamın hemen ardından annem yüksek bir sesle bağırdığında, sabır dilendim.

 

 

 

"Efendim anne?" Sesim naziklikten uzaktı. O kadar yüksek sesle bağırmıştım ki duyması için, bu sefer cidden kulaklarının kanadığına emindim.

 

 

 

"Abla ya, bağırma!" Elvan saçlarında bigudilerle birlikte odama girdiğinde, asıl süslenmesi gereken o mu, yoksa ben mi karar veremedim. Allah aşkına, bu süs neydi? Benim sevgilim geliyordu lan bize!

 

 

 

Ay, pardon. Sahte sevgilim. Altını çizin. Sahte sevgilim.

 

 

 

"Çabuk aşağı geliyorsunuz!" Annemin yüksek sesi bir kez daha kulaklarımı sağır edince, pes ederek hızlı adımlarla aşağı indim. "Neden ortalığı koparıyorsun anne?" Abimin sesini duyan annem bize ters ters baktı.

 

 

 

"Size kaç defa diyeceğim ben? Sarma içi çocuğum, sarma içi! Ne diye ahtapot çıkardınız buzluktan?"

 

 

 

Abim ahtapotu kafasından tutarak bize doğru salladı. "Sence anne? Herifler modern aile. Sarma mı sokacaksın ağızlarına?" Annem başıyla onaylayıp abimin yanına gitti.

 

 

 

"Bana bak, Barlas. Çok delirtiyorsun sen beni. Yapıştırırım ha suratının ortasına!"

 

 

 

Abim yirmi dört yaşındaydı ama annemin ceremesini çekmeye devam ediyordu. Ne kadar modern bir anne, değil mi? Çok modern.

 

 

 

Abim gülümsedi. Evet, sadece gülümsedi. "Annecim? Sultanım? Sakinleşir misin lütfen?" Annem kaşlarını daha çok çatınca, abim ahtapotu kenarıya koyup mutfaktan kaçtı.

 

 

 

Bence abim yirmi dört yaşında falan değildi, aynı çocuk gibiydi. Anlamıyordum artık onu.

 

 

 

"Hüma sultan, gelme! Vallahi gelirsen kendimi asarım!" Annem abimin son sözlerinden sonra sabır dilene dilene ellerini yıkayıp ahtapotu aldı.

 

 

 

"Neyse. Ellemiyorum artık sizi. Yemekleri ben Esma'yla hazırlarım. Defolun gidin kuaföre."

 

 

 

Annemin yanına gidip yanaklarından sulu sulu öptüm. "Kız, bırak! Tariş edeceksin şimdi yanaklarımı!" Söylediklerine aldırmadan bir öpücük daha kondurduğum gibi bende mutfaktan kaçtım. Üst kata çıkıp elbisemle bakıştım.

 

 

 

Beyaz, kare yakalı bir elbise giymiştim. Kesinlikle çok hoştu. Aynada kendime bakarken, telefonumdan bir ışık yandı.

 

 

 

Gonca: Öykü?

 

 

 

Gonca: Çıkıyor musunuz evden? Ona göre kuaföre geçeceğim.

 

 

 

Öykü: Elvan ile birlikte çıkacağız şimdi, orada görüşürüz.

 

 

 

Gonca: Görüşürüz.

 

 

 

Telefonumu hızlıca cebime attıktan sonra aşağı indim. Kardeşim toz pembe bir elbiseyle hemen karşımda duruyordu. Benden daha çok süslenmişti resmen.

 

 

 

"Hayırdır?" dedi abim gülerek. "Seni mi istemeye geliyorlar, ne bu hal?"

 

 

 

Kızardım. Beni istemeye gelmiyorlardı ki. "Gonca süslenip püslenmiştir şimdi, onun yanında paspal paspal mı duracaktım abi? Ne güzel süslendim işte."

 

 

 

Bu kızda cidden bir işler vardı ama çözememiştim. Normalde asla elbise giymezdi. Cidden garipti.

 

 

 


Elvan'ın garipliklerini boş vererek abimin koluna girdim. "Haydi, çıkalım artık."

 

 

 

Abimin alaka seviyesini sorgulayanlar olur elbette. Abim sadece bizi bırakacaktı, sonra da berberine geçecekti. Saçları işte.

 

 

 

Elvan elindeki telefonu bir anda bana doğru uzattı. "Fotoğrafımı çeker misin abla? Instagram'a koyacağım da."

 

 

 

"Tamam." Abimin kolundan çıkıp beyaz kapının önünde gülümseyerek poz veren kardeşimin fotoğrafını birkaç kez çektim. Telefonu geri ona verdiğimde, fotoğrafı inceliyordu sanırım. Geriden gelme sebebini de buna bağlamıştım.

 

 

 

Nihayet evden çıkıp arabaya bindiğimizde, kendimi yorgunlukla arabanın sıcak koltuğuna gömdüm. Cidden yorulmuştum. Annem sabahtan beri bana salonu temizletiyordu. Hemde dip bucak.

 

 

 

Sanki insanlar toz var mı diye ellerini kapının en icra köşesine sokacaklardı. Annem cidden bu temizliği abartmıştı.

 

 

 

Kısa sürede kuaföre ulaştığımızda, rahat bir nefes alarak arabadan indim. Kısa süremiz vardı, hızlıca saçlarımızı ve makyajımızı yaptırıp çıkacaktık.

 

 

 

Kol kola kuaföre geldiğimizde, anında bizi yönlendirdiler. Elvan farklı bir yerde, ben farklı bir yerdeydim.

 

 

 

Bir kadın gülümseyerek yanıma geldi. Saçıma yapacağı şeyi biliyordu. Sadece dalgalandıracaktı, o kadar.

 

 

 

Bir anda kapıdan içeri Gonca geldiğinde, gülümsedim. "Gonca!" Gonca hızlıca yanımıza gelip yanaklarımıza minik bir öpücük kondurdu. "Selam kızlar. Biraz hızlanmamız gerekiyor. Sadece üç saatimiz var."

 

 

 

Üç saat mi? Üç saatte ne yapılırdı ki? Şokla Gonca'ya baktım. "Ne demek üç saatimiz var? Çok az bir süre bu." Güldü. "Ben on dakikada bile hazırlanabilirim. Siz çok abartıyorsunuz."

 

 

 

Eh, biz hep kararsız kalan tayfadandık. Çektiğimiz tek bir eyelinerı beğenmezsek hemen silip yenisini çekerdik.

 

 

 

Sırf bu yüzden makyajımı defalarca bozmuşluğum da olmuştu.

 

 

 

Gonca kendi yerine yerleştiğinde, kuaförüm saçımı hızlıca yapıp makyaja geçti. Makyaj için de sade bir şeyler seçmiştim. Gözümün etrafında beyaz simler olacaktı. Dudaklarım pudra pembe bir renge bürünecekti ve rimelim ise siyah olacaktı.

 

 

 

Allığım ise normal pembeydi işte. Klasik makyaj.

 

 

 

Her birimizin makyajı bitince, birlikte ücreti ödeyip kuaförden çıktık. Gonca bizimle birlikte eve gelecekti, ayrıca bizi abim götürecekti.

 

 

 

Abim arabayla birlikte kuaförün önünde durduğunda, sırıttım. Uzun zamandır abim ile Gonca'yı yapmaya çalışıyordum.

 

 

 

Gonca abime bakınca güldü. "Saçlar uzamış bakıyorum." Abim ellerini saçlarından geçirerek ona göz kırptığında, heyecanla Elvan'a döndüm. Tek yaptığı gülüşünü saklamaya çalışmaktı.

 

 

 

"Aynen. Güzel olmuşsun bu arada ama bir kusurun var." Gonca'nın kaşları çatıldı. "Neymiş o kusur?"

 

 

 

"Saçların. Saçlarınla elbisen hiç yakışmamış, Gonca. O sarı saçlara hiç mavi elbise gider mi? Keşke kırmızı giyseydin. En azından fenerli gibi durmazdın ortada." Gonca büyük bir kahkaha patlattı.

 

 

 

"Bende bir kusurum var zannettim. Bence sarı saçlarla mavi elbise çok güzel gidiyor. Hani fenerliyim ya ölümüne?" Abim sırıttı.

 

 

 

"Ölümüne fenerli değil de, ölümüne benim olduğun günleri de göreceğiz Gonca Hanım."

 

 

-*-

 

 

 

AYY ÖLÜYORUM ÖLÜYORUUMMM

 

 

 

Barlas'ım benim, çapkın kekim :)

 

 

 

Allah'ım var ya, benim bu ürettiğim iltifatlar beni tüketiyor sdfghjk

 

 

 

MAŞALLAH KIRK BİR KERE

 

 

 

Bu arada, bu bölüm de sınır getireceğim maalesef. Bu bölüm yazdıklarımın iki katı oldu, fark etmişsinizdir.

 

 

 

Ayrıca bugün Geç Kaldın'a da, bölüm attım. O kitap daha uzun olduğu için yorucu oldu.

 

 

 

Bölümü yetiştiremem sanıyordum ama yetişti. Hatta erken attım bölümü.

 

 

 

Bu arada, sizce Elvan neden bir anormal davranıyor?

 

 

 

Ayrıca siz hangi takımlısınız? Ben Galatasaraylıyım. Hihihi.

 

 

 

Ardacım da tabii Gs tutuyor. Sadece Gonca Fenerli. Ama Barlasımız onu Gsli yapar sdfghnjmkö

 

 

 

Bu arada, sınırları da vereyim size.

 

 

 

Oy Sınırı: 45

 

Yorum Sınırı: 55

 

 

 

Sonraki bölüm bomba, özellikle de sonu tam bir bomba.

 

 

 

Kitaplar hakkında alıntı, caps gibi içeriklere ulaşmak istiyorsanız Instagram hesabım: cherry_luluws

 

 

 

Kitaplar hakkında konuşmalar, dedikodu için WhatsApp kanalım: Zei'nin Bebikleri

 

 

 

Biyografimdeki linkten WhatsApp kanalıma ulaşabilirsiniz.

 

 

 

İyi günler dilerim, meleklerim.

Bölüm : 21.12.2024 15:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...