

elvanblys: Ablam ile dışarı çıktık ve her şey ondan HAHAHA
12.345 beğeni, 3.840 yorum
cazmıcuzmuucuzmu: Keşke benim de bir ablam olsaydı.. senin hem abin hem de ablan var haksızlık
oykulys: Sırf bu yüzden kahvenin üstüne tatlı söyleyeceksin değil mi?
sanmakimutluyum: Şunları gördükçe iyice psikolojim bozuluyor
sesimidinle: BU KIZIN SAÇLARI DOĞAL SARI DEGİLMİS YENİ OGRENİYORUM
>>elvanblys: Ailede herkes siyah saçlı veya koyu kahverengi saçlı, benimkisinin sarı olması imkansız falan olurdu
goncaozdmr: Meleğiimmm
>>elvanblys: Güzeliimm
ardaozdmr: İyi eğlenceler.
>>elvanblys: Teşekkürler Arda abiii

goncaozdmr: Öylesine bir kare ;)
543.234 beğeni, 8.945 yorum
semisinbanakiyan: Öylesine mi? Güzellik akıyor resmen ne öylesinesi?
>>ardaozdmr: Kardeşime yürümeyi keser misin artık?
>>goncaozdmr: Hayır, abi. Yürümüyor, uçuyor.
oykulys: Güzelime bak bee ateşşş
>>goncaozdmr: Yaaa bebeğiimm
cerenlendiniizz: Oyyy maşallaahhh
kubrasakays: Ay bu kızın güzelliği şaka mııı

oykuyls: Look at the stars.
65.234 beğeni, 1 yorum
ardaozdmr: Asıl melek geldi işte (:
Yorumlar kısıtlandırıldı.
Şu saniyelerde gerçekten susayacağım asla aklımın ucundan bile geçmezdi çünkü gerçekten susamıştım.
Neden mi? Karşımda oturan insanlar yüzünden.
Buldukları sorular ve yaptırdıkları şeyler o kadar çok şaşırtıyordu ki insanı, bir öksürük tufanından sonra su içmek zorunda kalıyordunuz.
Ve evet, gerçekten de bahsettiğim gibiydi. Öksürük tufanından gidiyordum, çünkü bu başka bir şey değildi.
"Cesaret mi? Gerçekten de cesaret mi?" Gonca şaşkın şaşkın bana bakarken, yutkunup başımı salladım. Zaten bu oyunda bir kuralımız vardı: eğer üst üste üç tane doğruluk denirse sonraki seferde gelen oyuncu cesaret demek zorundaydı.
İşte, bu kuralı da biz uydurmuştuk. Her ne kadar uydurma bir kural olsa da bu oyunu bildiğimizden beri böyle oynuyorduk.
Eh, tahmin edersiniz ki şimdi de Gonca cesaret dememe şaşırmış gibi yapıyordu. Neden diye sormayın, çünkü az önceki üç eleman -bunlar Çağatay abi, Elvan ve abim oluyordu- doğruluk diyerek bu sorumluluğun hepsini bana yıkmışlardı.
Gerçekten...
Şu üç noktaya takılmayın çünkü devamında bir küfür dizesi geliyor. Tabii ki de bu küfürleri siz görmeyin diye söylemeyeceğim. Artık bu üç noktamdan ne olduğunu anlamış oldunuz.
Gonca gözümü korkutacak şekilde sırıtıp arkasına yaslandı. Sadece Gonca değil, abim de sırıtıyordu. Muhtemelen akıllarından çok fena şeyler geçiyordu.
"Madem öyle, Öykü. Madem cesaret seçtin, ver telefonunu. Erkeklerle mesajlaşmalarının neler içerdiğine bakacağız."
Gonca bu kez güldü. "Ve aynı zamanda da Arda'ya okutacağız. Yüksek sesle."
Bu asla korkutucu değildi çünkü erkeklerle mesajlaşmıyordum. Ha, abim, babam veya Çağatay abi -Arda'yı saymıyorum bile- gibi kişilerle konuşuyordum ama onlar illa erkek soyundan geldikleri için konuşmamazlık edemezdim. Sonuçta birisi babam, diğeri abim, bir diğeri de sevgilimin (!) abisiydi.
Oldukça rahat bir tavırla arkama yaslanıp telefonumu çıkarttım. Telefonum anında Gonca tarafından ele geçirilirken tepki vermeyerek Arda'ya döndüm.
Eline tutuşturulan telefon ve hemen yanı başına çöken Gonca ve onun kuyruğu olan abim ile birlikte Arda fenalık geçirecek gibiydi.
Canım sevgilimi (!) buradan kurtarmamı bekleyen ve imalı bakışlarıyla bana bakan Çağatay abi ile Elvan da bu işin tuzu biberiydi.
Derin bir nefes aldım ve telefonumun kurcalanmasının sona ermesini bekledim. Sanırım bu bekleme süreci oldukça uzun olacaktı çünkü Gonca kaşlarını çatıyor ya da kaldırıyordu.
İyi de, neden?
Elvan da artık dayanamamış olmalı ki hemen Ardaların yanına kuruldu. Ben ise oldukça özgüvenli bir şekilde suyumu içtim.
Kendimi oyalamaya çalışıyordum, yoksa bu su içme işi başka hiçbir şeye yaramıyordu.
"Oha!" Elvan'ın yüksek sesli sesi beni şoka uğratırken, hızlıca ayağa kalkıp yanlarına gittim. Cidden ne oluyordu be?
Aras: Öykü
Aras: Lütfen bana son bir şans daha ver
Gördüğüm mesajlarla birlikte hızlıca elimi alnıma vurdum. İnanamıyordum. Cidden inanamıyordum. Bu herif neden bu kadar yüzsüzdü? Her şeyi yaptıktan sonra nasıl bir de bunu yapabiliyordu cidden?
Arda bir anda sabır diledi ve ayağa kalktı. Sinirliydi. Siniri o kadar belliydi ki, ben bile tırsmıştım.
Tabii, sadece biraz.
"Öykü. Benimle gel."
Evet, Öykü Adal. Bu sahneleri iyi hatırla çünkü birazdan yasın tutulacak.
Gerçi, ölünce nasıl hatırlayabilirim, bilmiyorum.
Derin bir nefes aldım ve Arda'yı başımla onayladım. Birkaç dakika sonrasında çoktan terasa çıkmıştık bile.
Bir anda Arda hızlı adımlarla yürümeye başladı.
"Neden bunu bana söylemedin? Gerekeni yapardım!" Bir anda öfkeyle patladığında, korkudan sinmek yerine üzerine doğru yürüdüm.
"Ne yapsaydım? Küçük bir çocuk gibi onu mu şikâyet edecektim?"
Çok yakındık. Fazlasıyla yakındık. Burnu burnuma değiyordu ve nefesi de yüzüme çarpıyordu.
"Gerekirse evet! Sana yazamaz, anladın mı? Sana yazamaz!"
Şu hayatım boyunca özellikle kırıcı olmamak için belli bir özen göstermiştim ama belli ki Arda bu özeni hak etmeyecek cinsten bir insandı.
"Neyimsin ki sen benim? Neyimsin de böyle her şeye karışabiliyorsun?" dedim sesimin tonunu daha da yükselterek. Arda afallamış gibi oldu ama son anda kendine gelerek bana baktı. Bu kez gerçekten gözleri kararmıştı.
"Sahte de olsa, sevgilinim. Abin benim arkadaşım ve onun kardeşine iyi bakmam gerekiyor."
"Sana ihtiyacım yok! Senden gelen hiçbir şeye ihtiyacım yok, tamam mı? Sen benim hiçbir şeyimsin, her şeyimmiş gibi davranmayı bırak!"
Arda bu kez gerçekten ufak bir adım geri gitti. Derin bir nefes alarak gözlerine baktığımda, büyük bir kırgınlık gördüm. Sadece bir saniyelikti ama gözümden kaçmamıştı.
"Tamam öyleyse. Sana karışmayacağım, Öykü. İstediğini yapabilirsin. Yine de bir şeye ihtiyacın olursa yardım istemekten çekinme."
Son sözleri bu oldu. Hızla arkasını dönüp terastan çıkarken, öylece sırtına bakıp az önce olanları düşünmeye başladım.
Cidden... ne olmuştu az önce?
-*-
Kestiikkk! Biliyorum, bölüm aşırı kısa oldu ama bilirsiniz, Arda ile Öykü "we don't talk anymore" kısımlarına geçtiler. Bunu Sensin Sebebim adlı kitabımdaki gibi bölümlerce uzatmayacağım, ayrıca sonraki bölüm de uzun olacak.
Bu arada, Cude ile ortak bir WhatsApp kanalı açtık. Kişisel hesabımda linki var, eğer dilerseniz hesaba oradan da erişebilirsiniz.
Oy sınırlarını yükseltme vakti geldi. Bu kez sınırımız yüksek olacak.
Oy Sınırı: 50
Yorum Sınırı: 55
Bu arada, tek bir kişi bir sürü yorum yaparsa o yorumları saymayacağım. Ayrıca boş yorumlar da silinecek. Sözlere olan tepkilerinizi veya karakterlerin davranışlarına olan tepkilerinizi yazarsanız sevinirim.
Bu arada, bölüm hiç hoşuma gitmedi... nedense her şeyi aşırı hızlı oldu bittiye getirmiş gibi hissettim. Umarım siz okurken biraz olsun keyif almışsınızdır.
Ayrıca, bu sıralar canım film izlemek istiyor sdfghjk şöyle seri olmayan, normal bir romantik-komedi veya anlaşmalı evlilik filmi önerir misiniz?
Şimdiden teşekkürler.
İyi günler dilerim, meleklerim!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |