
HELOO NASILSINIZ?
YENİ BÖLÜME HAZIR MIYIZZZ?
UMARIM BEĞENİRSİNİZ.
BOL BOL YORUM VE OY BIRAKMAYI UNUTMAYINNN! ❣️❣️❣️
……
Abim,Açelya, Özgür ve ben salonda oturmuş film izliyorduk. Açelya Özgür’ün; ben de abimin dizine yatmıştım. O gün olan olayların üstünden iki gün geçmişti. Ve bugün cumaydı, yani yarın hafta sonu olduğu için herkes evdeydi.
“Ya kızım açma işte o kapıyı ses geliyor madem, niye açıyorsun?” Gerilim filmi izlemenin kötü yanı buydu sanırım. Olacakları bile bile izlemek ve stres olmak.
“Abicim niye tırsıyorsunuz ki, film sonuçta. “ ah abim ah. Sen korkmuyorsun diye biz mi tuhaf durumdaydık?
Özgür ve abim hiç etkilenmiyordu, filmden. Olan Açi ile bana oluyordu.
“Ama Kaya abi, sonuçta kız zarar görecek açarsa. Hem böyle yaparak filmin tadını kaçırıyorsunuz. Yapmaz mısınız? “
“Evet ya! İzleyin yorum yapmadan. Ha çenemizi tutamayız diyorsanız gidin diğer odaya. Biz Açim ile izleriz!”
Abim saçımı okşamaya devam ediyordu. Abi yapma artık uyuyacağım o olacak!
“Amma dır dır ettiniz be kızım ya! Sizin için diyoruz. Madem korkuyorsunuz ne diye açtık bu filmi. Komedi falan açsaydık. “ abimin dizlerinden istemeyerek de olsa kalktım. Şayet Özgür’e vermem gereken bir cevap vardı.
“Allah Allah ya! Çok meraklıysan sen aç komedi filmini. Çok meraklıydık biz de seninle film izlemeye!” sakin duran beni bile çıldırtıyordu. Ne güzel mayışmış yatıyordum abimin dizinde.
“He vallaha doğru dedin Delim. Adam iki keyfimizin içine ediyor hemen. “
“Ya siz bana niye saldırdınız. Kaya abi de laf söyledi filme. “
Omuzumu kaldırıp indirdim “O benim abim. İstediğini diyebilir. “
Yüzünü buruşturdu “Ben neyim? Ben de senin abinim!”
Bu çocuk hayal aleminde yaşıyor sanırım, dedi sağdaki melek.
Ya da delirdi, diye ekledi soldaki.
Tek kaşımı kaldırdım “Pardon?”
Açelya da şaşırmıştı dediğine “Aynı yaştayız ya hani Özgür. Kafayı mı yedin?”
“Yoo! Gayet de büyüğüm senden. “
“Özgür manyak mısın sen?”
“Aramızda iki ay var ya Delfin? Büyüğüm senden. Abi de bundan sonra bana da. “
Biraz kıskanç mı olmuştu bu çocuk?
Açelya kahkaha attı “Ya çen abi miçin çen!?” bir yandan da Özgür’ün yüzünü mıncıklıyordu. Sert bir şekilde Açelya’nın elini indirdi yüzünden.
“Ya kızım sahip çık eline koluna! Ayrıca evet, abiyim ben. “ bu sefer abim de ben de gülüyorduk.
“İyice saçmaladı bu. Özgür kusura bakma ama sizin timden kimseye abi demiyorum ben,aramızda onca yaş olanların olmasına rağmen, sana mı diyeceğim?”
“Kaya abiye diyorsun ama.” Sen şaka mısın, der gibi baktım yüzüne. Abim cevabını verdi sağ olsun.
“Oğlum çünkü ben cidden abisiyim ya hani.”
“E tamam abi. Ben de abisiyim. “
Hışımla kalkıp Özgür’ün üstüne atladım. “Senin canın dayak çekiyor sanırım Güner!” Bir yandan omuzuna kollarına indirirken bir yandan da söyleniyordum.
“Ya kızım salak salak işler yapma in üstümden, çek şu patilerini!”
Pati ne Özgür ya? Kedi mi bu kız? Dedi sağdaki melek.
Vuruşları ona göre kedi gücündeyse demek ki, dedi soldaki de.
“Ben göstereceğim patileri sana!” Açelya bizim boğuşmamızın arasında kaynamamak için abimin yanına gitti o arada. Ben ise koltukta Özgür’ü dövmek (!) ile meşguldüm.
“Delfin! Son kez diyorum. Kes şunu!”
“Bekle keserim bekle sen!” dememle Özgür’ün belimden tutup beni kaldırması bir olmuştu. “Şimdi naneyi yemedin mi sen?”
Allahım bittiğim noktadaydık.
Özgür beni direkt yere yatırıp gıdıklamaya başlayınca tüm dengem şaşmıştı “ÖZGÜR! ÖZGÜR YAPMA!” manyak bebe duymuyordu beni ben ise hem kahkaha atıp hem de durdurmaya çalışıyordum.
“ABİ YARDIM EDİN! ABİİİİ!” onlar da bize bakıp gülüyorlardı. Hiçte yardıma gelmek gibi bir atakta bulunmuyorlardı. Nefesim artık kesilecek noktaya gelince Özgür de yanıma yatıp beni göğsüne çekti.
“Senin, sizin şu neşeniz olmasa benimle; ben ne yapardım?” Ben de iyice sarılmıştım beline “Bilemeyeceğiz onu. Artık, kendine yeni kardeşler mi bulurdun yoksa evlenir; çoluğa çocuğa mı karışırdın…” Derince nefes alıp verdi.
“Ben sizinle nefes aldım kardeşim. Eminim ki yine sizi bulana kadar arayışta olurdum. “
Açelya da diğer tarafına uzanmıştı Özgür’ün. Abim ise ayağa kalkmış elinde telefonla bizi çekiyordu. “Çok tatlısınız be! Neşeniz eksik olmasın hiç!”
Birkaç poz çektiği sırada bir gürültü koptu. “Delfin! Açelya!” Anın şokuyla birbirimize baktık. Ardından kapının girişine…
Safir, Kuzey, Barlas ve Atilla ellerinde silahlarla bize bakıyordu. Biz de abim ayakta, üçümüz yerde onlara bakıyorduk.
“Nasıl yani. Evde biri yok muydu?” Bu noktada Barlas’a döndü Atilla.
“E hani oğlum hırsız? Delfin ile Açelya gayet güvende görünüyorlar.” Hırsız mı? Lojmanda? On beşinci katta?
“Ama komutanım Delfin ‘Yardım edin abi!’ diye bağırıyordu. Ben de kalabalıklardır diye size haber verdim. Gerçi kendim de hallederdim de siz önceden haber ver dediğiniz için size söylemiştim. “ bana döndü sonra.
“Delfin, sen bağırmadın mı? Ben mi yanlış duydum? “ Özgür’ün göğsünden gülerek kalktım “Doğru duymuşsun, Barlas ‘imdat!’ diye bağırdım. Ama tehlikede değildim. Özgür ile boğuşuyordum ve abimden yardım istedim. Hepsi bu. “
Balonu elinden alınmış çocuk gibi üzülmüştü “Ben yanlış anlamışım o zaman. “ dudağımı büküp kafa salladım ben de “Öyle olmuş.”
O sırada Açelya ile bana bir aydınlanma geldi. “Siz az önce içeriye nasıl girdiniz?” Aynı anda sorduğumuz soruyla birbirlerine bakmışlardı.
“Kuzey! Umarım o kapıyı sende olan anahtarla açmışsınızdır!” Bu noktada şaşırıp yüzüne bakan kişiler; ben, abim ve Özgür’dü.
“Kuzey’de evimizin anahtarı mı var Açelya? “ pot kırmışçasına dudağını dişledi.
“Bir ara vermiş olabilirim Del.”
“İnanamıyorum sana Açi!”
Delfin onu bırak şimdi. Bunlar kapıyı kırdılarsa ne halt edeceğiz? Dedi soldaki melek.
Bilemiyorum.
“Sizi dinliyoruz beyler. Kızlar bir şey sordu size, kapıyı nasıl açtınız?”
Cevabını Barlas verdi “E abi öyle bağırınca kapıyı çalıp giremezdik. Biz de tehlikedesiniz diye kapıyı kırmak mecburiyetinde kaldık. “
Sabrım sınanıyordu Allahım. Sabır.
“Ya oğlum siz manyak mısınız? Evde iki tane bordo bereli varken hangi hırsız zarar verebilir kızlara?”
“Ne bilelim devrem! Aklımıza onu düşünmek gelmedi.”
“Ha lojmana, asker polis kaynayan siteye hırsızın gireceği geldi yani Barlas?”
“Aman Delfin. Gece gece oldu böyle bir şey. Uzatmayalım tamam. Kapıyı da hallederiz şimdi Özgür ile. Değil mi devrem?”
Özgür yüzünü buruşturmakla yetinmişti. Net bir cevaptı.
“O zaman gidelim. Herkes güvende olduğuna göre işimiz yok burada. “ Geldiklerinden beri ilk kez konuştu Safir. Kendisini bu geçen iki günde görmemiştim. Şu anda gözüme bile bakmıyordu.
“Aslında gitmeyin, bir kahve yapalım. İçer sohbet ederiz. O sırada halledilir kapı.”
“Yok, gidelim biz. Hadi iyi akşamlar size!”
Safir’in bana neden soğuk olduğunu anlamıyordum bir türlü. Onu kıracak bir şey mi yaptım diye düşünüyorum. Ama bir cevap yoktu. Arasının bozuk olduğu bir adamla konuşunca ben de mi onun için kötü konumuna düşmüştüm?
En kısa zamanda bu konuyu açığa çıkartmalıydım.
“Ya bir şey soracağım!” Tam herkes kapıdan çıkarken Özgür ayaklandı. “Yarın bir şeyler yapsak ya?”
“Ne gibi şeyler Özgür?”
“Ya ne bilim Açi, piknik falan yapsak.” Dik dik baktım yüzüne “Bu soğukta mı Özgür?”
“Ya ne var havada Del! Sucuk ekmek yapar yeriz. “
“İyi olurdu da karlı havada daha güzel olmaz mı?”
“Soğuk diye dedim ben. Başka bir şey de yapabiliriz komutanım. “
“Kuzey haklı Özgür ya! Kar olsa iyiydi!”
“Aslında en yakın kayak merkezine gidip bir gece kalabiliriz. Hem çok kalabalık da olmaz. “
Dediğim şeyle gözleri parıldadı. “Evet evet!” Açelya yerinde zıplayarak Safirlere döndü “Gidelim, gidelim. Safir abi sen de bir şey de. Gidelim değil mi?”
Safir daha bizimle aynı ortamda bulunmuyor Açi. İki günlük tatile gelir mi? Dedi soldaki melek.
Gelir belki ya, o kadar da inatçı değildir? Diye masumca yanıtladı sağdaki de.
Umuyoruz ki gelir. İnşallah.
“Bilemedim. Zaten geç oldu. Kime haber vereceğiz. “ ukalaca cevap verdim “Operasyon olunca sabah, akşam, gece demeden aramayı biliyorsunuz da! Şimdi de arayıverin. “
“Adı üstünde operasyon doktor! Yanlarına gidip ‘Hadi kalkın bebeğim, leş avlamaya gideceğiz!’ mi diyecektim?”
“Neyse, bu seferlik arayalım Safir. Yarın sabaha da koğuş kalk oluyor. Herkes yanına alacaklarını hazırlasın. Kayak yapmaya gidiyoruz!”
“Yaşasın! Aslansın Kaya abi!” Açelya abime sarılırken ben düşünüyordum.
Geçmiş iki günün üstüne şu iki gün nasıl geçecekti acaba?
🗡️🩺🗡️
Ertesi sabah olmuş, herkesin otoparkta toplanmasını bekliyorduk. Safir zorla da olsa herkesi aramış; yarına hazır olun kayağa gidiyoruz, demişti. Lütfetti sağ olsun!
En son çıkan kişi tabi ki Açelyaydı. Hızlı hazırlansa bir yerlerimi kesecektim. Ama yok! Kız yemin etmişti yavaş hazırlanmaya.
“Hah sonunda teşrif ettiniz assolist hanımcım!” Göz devirdi dediğime.
“Ya Delfin şurada kombin seçtik iki dakika ne var?” Gözlerimi açtım şaşkınlık içerisinde. “İki dakika mı? Dilin sürüştü sanırım. Biraz iki saat oldu ama sen bilirsin?”
“Neyse bayanlar, herkes arabalara! Uçmayacağız sonuçta oraya. Geç olmadan çıkalım yola!” Abimin uyarısıyla arabalara geçip yola çıkmıştık.
İki buçuk saatlik bir yoldan sonra otele varmıştık. Etraf düşündüğüm gibi kalabalık değildi pek. Ama hava çok soğuktu. Umarım pişman olmazdım dediklerime.
“Ya farkında mısınız? İki haftada bir yollardayız. Çok güzel değil mi?”
“Hayır, hiçte değil Açelya. Arabayı sürene soralım onu.”
“Ya Kuzey, sen de kırk yılın başı bir araba sürdün, iki saat laf yapıyorsun. “
Kız haklı Kuzey. Sen bir de Barlas’a sor;Trabzon ile Mardin arası şoförlük yapan oydu, dedi sağdaki melek.
“Ben şoför müyüm Del? Timimizin şoförü Barlas; muavini de Özgür. Kime dersen destekler dediklerimi.”
Hasbam! “Neyse hadi hızlıca giyinip başlayalım kayak yapmaya.”
E Delfin! Kayak yapalım dedik de sen yapmayı bilmiyorsun ki, dedi sağdaki melek.
Öğreniriz canım zor mu? Dedi soldaki meleğim de.
Meleklerimin bu tedirginliğini Açi dile getirdi. “Bir şey soracağım Delfin? Biz geldik de bilmiyoruz ki kayak yapmayı, canım arkadaşım. “
Timdekiler şaşkındı “Nasıl yani? Delfin, siz bilmiyor musunuz kayak yapmayı?”
Masum masum baktım Aykan’a “Maalesef bilmiyoruz. “
“Lan Özgür sen niye demedin bize?” Olay Özgür’e patlamıştı. Garibim.
“Ya komutanım ben istediler diye öğrendiler sanmıştım.” Atilla yandan itti. “Gerizekalı herif. Hangi ara öğrenecekler?” Haklı canım Üsteğmenim. Hangi ara öğrenecektik Özgürcüğüm.
“Uzatmayın beyler! Zor değil öğretmesi. Bilmeleri için öğretmeleri gerek birilerinin. Öğretirsiniz. “ Özgür, abimin sözüyle iki adım attı geriye.
“Ben tövbeliyim. Bir daha Delfin’e bir şey öğretmeye çalışmam. Açiyi alırım ama. “
“Ben öğretirim sevgilime. Sana gerek yok Güner!”
“O zaman kim öğretirse öğretsin. Ben tek tabancayım!”
Kırılıyorum Özgür ama!
Hiç kırılma Delfin. Adama en son neler yaşattın unuttun galiba, dedi soldaki melek.
Ne yapmışım acaba?
Hiç savunmaya geçme Delfin. Hepsi haklı, diye destek verdi sağdaki melek.
“Ne yapmış olabilir bu kız sana Özgür? “ ah abim ah bir bilsem bende!
“Abi ne yapmadı ki? Atış dersi vereyim dedim, beni vurdu. “ hep bir ağızdan tepki verdiler “NE!” Kafasını salladı heyecanla. “Dövüş öğreteyim dedim ilk zamanlar, burnumu kırdı. “
Rezil olmuştum herkese. Ben bunları hatırlamıyorum bile?
Atma Ziyaa, dedi soldaki melek.
Bu kız böyle yalancı değildi ne oldu buna böyle, dedi sağdaki de.
“Delfin sen neymişsin be!?” Bir yandan kahkaha atıp bir yandan da konuşuyorlardı. Çok komikti gerçekten!
“Ben bir daha şaka yapmam Delfin’e. Mazallah beni de vurur!” Ellerimi önümde bağlamış somurtuk bir şekilde yüzlerine bakıyordum.
“Çok kötüsünüz. Ayrıca Barlas, böyle gülmeye devam ederseniz o ihtimal gerçekleşecek. Çünkü silahı alıp götünüze sıkmayı düşüneceğim. “
Dediğim şey ile birden ciddileştiler. Aferin! Böyle adam olursunuz işte!
“Ee şimdi kim ders veriyor bana?” Hepsi gözlerini kaçırıyordu. Yazıklar olsun size verdiğim emeklere. Sinirle otele yürümeye başladım. “Öğretmezseniz öğretmeyin! Burada illaki hoca bulurum kendime!”
Salak şeyler. Ağzınıza M4 mermisi girsin. Allahım tövbe!
Girince karşıda otelin resepsiyonu vardı. Odalarımızı geceden ayırttığımız için direkt anahtarı isteyecektim. “Kolay gelsin!” Gülümseyerek karşılık verdi resepsiyondaki kadın “Hoş geldiniz efendim! Nasıl yardımcı olabilirim?”
Gülümsedim ben de. “Biz geceden oda ayarlamıştık. Delfin Aydoğan adına. “ bilgisayardan bir şeylere bakıp arkadaki anahtarlıklara uzandı. O sırada benim de arkamda Hançer belirmişti.
Elindeki anahtarları uzattı. “Altıncı kat 6538 numaralı oda. İki kişilik istemişsiniz. “
“Evet evet! Diğer kişi benim. Açelya Özkan!”
“Evet efendim. Diğer odalar da beyfendilerin mi?” Abim girdi söze “Aynen
hanımefendi, bizim!” Onların da anahtarlarını verip oda numaralarını söyledi.
Tam giderken aklıma gelen şeyle arkamı döndüm. “Ya şey soracaktım bir de. Kayak dersi veren bir hocanız var mı?” Kafasını salladı “Elbette var. Hasret hocamız ve ekibi veriyor dersleri. Şu anlık Hasret hocamız boş. “
İşime gelmişti bayan bir hoca “Süper. O zaman bana ders ayarlayabilirseniz çok sevinirim. “ onaylayıp ders saatini vermişti. Ardından odalarımıza dağılmıştık.
“Delfin, Özgür’ün dediklerine bozulmadın değil mi? Takılıyor sana. “ samimi bir şekilde gülümsedim.
“Aman canım biliyorum. Zaten korkusunda da haklı. Burun kırmak neyse de ya o silah daha tehlikeli bir yerine gelseydi. O zaman ne yapardık Açi?” Dudaklarını birbirine bastırdı.
“Gerçekten ya! Allah korudu o gün. “
“Ne güzel oldu buraya geldiğimiz! Değişiklik oldu bizim için de!” Kıkırdadım kesikçe.
“Ya evet. “ sonra aklıma Safir geldi. Yüzüm düşmüştü onu hatırlayınca.
Hala da geliyor Delfin, dedi sağdaki melek.
Niye düşünüyorsun sen bu adamı acaba? Çıtırından hoşlandık mı kız yoksa? Dedi soldaki melek.
Yok daha neler! İyice abarttın sen de. Adam arkadaşım benim.
Biz ne arkadaş ayağına evlenen çiftler gördük Delfin, görmedik mi? Dedi soldaki melek.
Doğru. Gördük.
Aman canım gitme üstüne kızın, diye kurtardı beni sağdaki melek.
“Neden üzüldün Delfin? Bir şey mi oldu?”
“Sana anlattığım olay vardı ya. Uraz Yüzbaşı ile olan.”
“Evet, ne olmuş ona?” Sıkıntıyla nefes verdim.
“Ona değil bana oldu olan.” Kaşlarını çattı.
“Nasıl yani? Anlamadım ben hiçbir şey. Benim bilmediğim bir şey mi var?”
“Üstünde çok durmadım o gün ama. O zamandan beri Safir bir soğuk bana karşı. Ona bir şey de demedim halbuki. Konuşmaya çalıştıkça kesiyor sürekli. Anlamadım gitti.” Yatağa oturup bana döndü.
“Kız Delfin!” Efendim dercesine kafamı salladım.
“Safir abi seni kıskanmış olmasın?”
Sabır yarabbim. Sen de mi be Açi?
“Ne alaka Açelya? Niye kıskansın adam beni?” Dudağını büktü.
“Ne bileyim canım. Sırf arası bozuk olan bir adamla konuştun diye bu kadar afra… Tuhaf biraz. Saçma yani. Yoksa dediğin gibi, onların arasındaki şey ile senin ne ilgin var.” Kafamı salladım düşünceli şekilde.
“Aman ya! Çıkar kokusu sonra zaten. Benim dersim başlayacak. Siz arka tarafta mı olacaksınız?” Kafa salladı.
“Evet! Diğer tarafın eğimi daha fazlaymış. Biz orada olacağız. “
“İyi o zaman ben de dersten sonra gelirim yanınıza. “
Açelya ile hazırlanıp çıktık. O beylerle buluşup arka tarafa geçti. Ben de eğitim alanının olduğu bölüme geldim. Ama burada Hasret hocayı göremiyordum.
Belki de işi çıktı. Bize de haber veremediler Del, dedi sağdaki melek.
Numaranı vermemiş miydin? Dedi soldaki de. Vermiştim.
E kızım sorsana şuradan birine, dedi sağdaki meleğim de. Sorayım tabi, niye sormuyorsam?
Yanımdan geçen bir kadına seslendim “Pardon, rica etsem bir şey sorabilir miyim?” Gülümseyip kafasını salladı “Buyurun!”
“Hasret hocayı tanıyor musunuz acaba? Kayak eğitimi veriyormuş kendisi.”
“Evet evet tanıyorum!” Etrafını inceledi “Hah bak şurada!”
Baktığımda hiç kadın gibi görünen biri yoktu orada.
“Göremiyorum, nerede?”
“Kırmızı direk var bak! Onun önünde duruyor. “
Gösterdiği yere baktığımda ufak çaplı bir şok yaşamıştım.
Umarım Hasret dedikleri bu kişi değildir Delfin, dedi sağdaki melek.
Arkadaşlar mevzi alın. Ağırca bir şekilde sıçmış bulunuyoruz, diye de fitili ateşledi soldaki melek.
Haklısınız. Allah bana yardım etsin. Şayet buradan sıkıntı çıkmadan kurtulmanın başka yolu var mı emin değilim.
……
VEE 12. BÖLÜM SONU EFENİMM❣️
NASILDI BÖLÜMM?
DELFİN İLE SAFİR’İN ARASI DÜZELİR Mİ SİZCE?
SİZCE HASRET HOCA KİM ÇIKTI DA BU KADAR ŞAŞIRDI, DELFİN VE MELEKLERİ?
YENİ BÖLÜME KADAR GÖRÜŞMEK ÜZEREE. ESENLE KALINNN❣️❣️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 52.6k Okunma |
5.78k Oy |
0 Takip |
69 Bölümlü Kitap |