
YENİ BÖLÜM ÇANLARI. AÇILIN BEN GELDİM! ASLINDA YARIN ATACAKTIM AMA BUGÜN ATAYIM DEDİMM.
BU BÖLÜM ÇOK AMA ÇOK HOŞUMA GİTTİ. NEDEN BİLMİYORUM AMA 😁
NEYSE, SİZİ ÇOK TUTMADAN BÖLÜME UĞURLUYORUM.
OYLARINIZI VE SATIR ARASI YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN CANLAR. OKURKEN ÇOK EĞLENİYORUM ÇÜNKÜ. ❣️❣️
……
Allahım bu bir kabus olsun ne olur ya? Çünkü sabahtan beri kadın diye düşündüğüm Hasret hocanın erkek çıkması, kabustan başka bir şey olamaz. Olmamalı!
Sanırım bu sefer çok büyük tosladık Delfin, dedi soldaki melek.
Bundan nasıl kurtulacağız merakla bekliyorum, diye de ekledi sağdaki.
Kaçıp gitsek, hiç gelmemiş gibi? O da görmedi zaten.
Soldaki meleğimin göz devirdiğini hissettim.
Adama ayıp olur Delfin, saçmalama. Deneyelim bir dersi. Hem bizimkilere ne diyeceksin düşündün mü acaba? Diye tersledi beni.
Bulurduk bir şey canım. Zor mu sanki? Hem erkek olduğunu duyarlarsa daha mı iyi olacak?
Delfin,inat ettin ve hoca seni ekmediği sürece vazgeçmezsin kararından. Bunu herkes biliyor, dedi sağdaki melek.
Off ya! Her şeyi de bilsinler zaten onlar. Gözlerinden de bir şey kaçmasın.
Özgür görürse olay çıkartır ama.
Kendi etti Delfin, dedi sağdaki melek.
Aynen kıskanacaktı madem, kendisi anlatsaymış; dedi soldaki de.
Adam boşuna istemedi sanki, diye ekledi sağdaki de.
Eee ne yapacağım o zaman? Gideyim mi? Kafa salladı ikisi de el mecbur.
Yolun ortasında far görmüş tavşan gibi kaldın zaten. Millet sana bakıyor. E git artık Delfin! Dedi soldaki meleğim.
E gideyim bari meleğim.
“Hasret hocam?” Elindeki telefondan kaldırdı kafasını “Delfin hanım?” Acılı bir şekilde tebessüm ettim. Vallahi de buymuş billahi de buymuş.
“Evet. Çok beklettim mi sizi?” Telefonu cebine attı “Açıkçası ekildim sandım. O yüzden ufaktan tırsmıştım. “
Ah hocam bizim götümüzden terler akıyor şu anda siz ne diyorsunuz? Asıl tırsan benim!
“Sıfırdan mı başlayacaksınız yoksa geliştirmek için mi istediniz dersi?”
Hemen reddettim “Sıfırdan alacağım. “ dudaklarımı birbirine bastırdım.
“Maalesef hiç bilgim yok kayak hakkında. “ gülümsedi otuz iki diş. Ukala mı bu biraz?
Yuh! Daha ilk dakikadan evham yapma Delfin, dedi sağdaki melek.
Evham değil, tahmin ve altıncı his diyelim.
“Merak etmeyin. Ben öğrettikten sonra bir daha hiç unutmazsınız. “
Beyin aktivitelerini bana öğretiyor aklı sıra. Pes. O senin öğretmenden değil, beyinin unutmamasından geri zekalı!
Soldaki meleğim dişlerini sıkarak konuştu.
Adam senin beyin cerrahı olduğunu nereden bilsin Delfin? Salak salak konuşma.
Aman be, tamam!
“Anlıyorum. Tabi beyin aktiviteleri…” bir elini bana uzattı. Diğer elini de eğitim alanına… “O zaman gecikmeden başlayalım. Hadi!”
Elini tutmasam çok ayıp olur mu? Sormadım sayın. Olmaz.
Dediğim gibi yapıp gülümsedim ve elini tutmadan alana yürüdüm. Yüzüne baktığımda düşmüştü. Kıyamam bozuldu sanki biraz. Ama bana ne, ben niye tanımadığım adamın elini tutayım ki.
“O zaman ilk dengede kalmayla başlayalım.” Kayak takımını bana uzattı.
“Siz bunları ayağınıza geçirin. Şunları da elinize geçirin. “ dediklerini yaptım.
Ama bunlarla ayakta durmak çok zordu. Sürekli kayıyordu. Elimi hemen yandaki direğe attım. Düşmek istemezdik sonuçta değil mi?
Aa neden acaba Delfin? Kayak yapmanın amacı zaten kayması değil miydi? Dedi soldaki melek.
Bugün çok mu gıcıksınız efendim? Yine göz devirdi. O gözlerini… Neyse.
“Delfin hanım! Direği bırakır mısınız yavaş yavaş?”
“Ama kayıyor!” Gülümsedi yine. Abicim gülümsemeden eğitim verilmiyor mu?
Sen onun müşterisi sayılırsın Delfin. O yüzden gülümsüyor, dedi sağdaki melek.
“Merak etmeyin düşmeyeceksiniz. Size dengede kalmayı öğreteceğim. “
“Normalde çubuk gibi bir şey verilmiyor muydu?”
“Hayır, o genellikle ikinci aşamada verilir. Yönlendirmeyi sağlar. “ dudağımı büktüm. “Peki!”
“Şimdi lütfen bırakın ellerinizi! Düşmeyeceksiniz merak etmeyin!”
Dediği şeye güvenip ellerimi serbest bıraktım. Bıraktığım gibi arkaya kayınca elim refleks ile hocanın eline dolandı.
“Sakin olun Delfin hanım. Şimdi hafif öne eğilin ve ayaklarınızı parmak uçları birbirine bakacak şekilde hafifçe bükün. “
Dediklerini yapıyordum ya da yapmaya çalışıyordum. Çünkü hala durmuyordu şu lanet şeyler yerinde.
Arkama geçti belimde ellerini hissedince kasıldım istemsiz. “Belinizi çok dik tutuyorsunuz. Biraz bükmelisiniz öne doğru. “
Adamın yakınlığından dediği şeyi odaklanamıyordum. Nefesi de esneme vuruyordu ve bu beni rahatsız ediyordu.
Dile getirmekten çekinmedim “Şey biraz geride dursanız olur mu? Böyle daha çok stres yapıyorum. “ ellerini çekip iki yanda yukarı kaldırdı “Okey. Nasıl istersen?”
Delfin bence biz bu dersi bitirmeliyiz burada, dedi sağdaki melek.
Aynen aynen bu adamı gözümüz tutmadı, diye ekledi soldaki.
Baştan beri diyorum ukala diye! Biraz da yavşaklık bar sanırım.
Dediklerini yapmaya çalışırken bir şeyin ayağımdaki kayak takımına çarpmasıyla dengemi yeniden kaybetmem bir olmuştu. Tabi ki Hasret hocanın da tekrardan belime sarılması da!
“İyi misin?” Endişeli yüz ifadesi hiçte gerçekçi durmuyordu. Çünkü yüzünde saklayamadığı bir sırıtış vardı. Kendimi sertçe geriye çekmem ile tekrar dengemi sağlayamadım.
Ama bu sefer beni tutan kişi o değildi. Beni tutan kişi Safir’di. “Dikkat et doktor. Bir yerin kırılsın istemeyiz. “
“Safir? Sen nereden çıktın?”
“Sen nereden çıktıysan oradan doktor. Benden daha iyi bilmen gerekiyordu.” Bu espriyi cidden yaptığına inanamıyorum Safir!
Önümde eğilip ayaklarımı kayak takımından çıkartmaya başladı.
“Siz kimsiniz?” Hasret hocanın sorusuyla kafasını kaldırmadan gözleriyle ona baktı.
“İki dakika bekle, tanıtacağım kendimi!”
Sesi çok sert Delfin. Cinayete tanıklık etmeyiz değil mi? Diye sordu sağdaki melek.
Niye edelim canım? Ders yaparken geldi işte.
Peki sana bir soru. Sen neden şu anda çıkartmasına izin veriyorsun şu zımbırtıları? Neden Safir’in sesi sert? Ve neden bu adamı öldürmeyecekmiş? Adam seni taciz ediyor kaçtır. Bu arada üç soru oldu ama, dedi soldaki melek.
Anlamamıştır canım!
Bordo bereli adam Delfin. Belanın kokusunu on kilometre ileriden alır onlar, dedi yeniden.
“Safir?” Sesimde hafif korku hafif sorgu vardı. Ayağa kalktı işini bitirip. Kolumdan hafifçe tutarak az önceki kırmızı direğin önüne çekti. “Tanışacağım sadece, Delfin. Sakin ol!”
Sakin ol derken bile, sakin olma der gibiydi. Nasibimi alırım diye konuşamıyordum da.
Hasret hocanın yanına gidip omuzunda toz varmış gibi silkeledi elini.
“Tanışalım bakalım, hoca! Ben Safir. Asıl sen kimsin?” Hasret hoca hala korkusuz gözlerle bakıyordu. Umarım birazdan göz namına bir şeyler kalır hocam!
“Hasret benim adım. Hasret Çeker. “ kıkırdadım. Pardon hocam, kimi çekiyorsunuz. Üzgünüm ama içimde kalırdı demeseydim.
Ben üşüdüm yalnız. Bu nasıl bir espriydi Delfin? Dedi soldaki melek.
İçimden geldi bir an.
Gelmesin bir daha lütfen, dedi sağdaki de.
Söz veremiyorum.
“Hasret demek. “ tek kaşı havada bana döndü “Hasret hocanın cinsiyeti hakkında bir bilgiye sahip miydin Delfin hanım?” Hanım? Öhm. “Hayır. Gelince öğrendim.”
Dudaklarını birbirine bastırıp hocaya döndü.
“Tanışamamızı kutlayalım o zaman!” Der demez kafayı gömdü hocaya.
Ses geldi Delfin. Umarım kırılmamıştır adamın burun, dedi sağdaki melek.
Çok geç komşum gitti adamın os nasalesi, dedi soldaki melek de.
Vallahi ben de duydum.
“NE YAPIYORSUN BEN ADAM? MANYAK MISIN?” sakince cevap verdi Safir.
“Var tabi birazcık manyaklık. Mesleki deformasyon.” Yakalarından tutup ayağa kaldırdı. Bu sefer de sağ tarafına yumruk indirdi.
“Sen nasıl bir yavşaksın lan!? Kız bir de uyardı seni sözlü bir şekilde. Hala dokunmaya kalkıyorsun?” Eyvah! Duymuş bu adam her şeyi. İnkar de edemeyiz şimdi.
Pardon da neyi inkar edecekmişiz? Bırakın dövsün. Haketti şerefsiz, dedi soldaki melek.
Dövüyor zaten, dedi sağdaki melek de.
Cidden Safir on saniye içerisinde adamın suratını dağıtmıştı.
Kolundan tuttum artık bırakması için “Dur be adam, paramparça oldu suratı zaten!” Bana döndü bir hışımla. Durdurmasa mıydık acabası?
“Sen rahatsız olduğun halde bırakmadı Delfin. Bıraksaydı, dövmezdim. “
Zar zor konuştu Hasret hoca “Bıraktım zaten!” Bacağına tekme attı Safir.
“En sonki hareketin neydi peki lan?” Hatırladığımda bir şey çarpmıştı kayak takımına.
“Orada cidden düşüyordum Safir. Bir şey çarptı ayağıma. “ güldü sinirle.
“Evet bir şey çarptı gördüm. Bu oros-“ benim yanında olduğumu hatırlayarak durdurdu kendini.
“Bu yavşak bilerek çarptı ayağına. Düşeceğini biliyordu!” Dedi sinirle.
“Ne?” Hışımla ona döndüm. “Ya- yalan söylüyor Delfin hanım. Ben neden böyle bir şey yapayım?”
“İnanamıyorum size! Nasıl böyle bir şey yapabilirsiniz?”
“Gerçekten ben bilerek yap-“ onu susturan şey Safir’in yumruğu olmuştu.
“Kes sesini! Yavşak herif! Bir de inkar ediyor. Göt lalesi!” Bu ciddi durumda olmamıza rağmen kahkaha attım.
“Göt lalesi ney Safir?” Kaşlarını çattı.
“Zaten yanında küfredemiyorum Delfin, zorlama!” Kafa salladım gülerek.
“Tamam tamam. “ hocaya döndüm “Buna ne olacak? “
“Haber verdim ekiplere gelip alacaklar. “
Çok geçmeden ekipler gelmiş, Hasret hocayı götürmüşlerdi. Biz de Safir ile manzara gören bir tepede taşa oturmuştuk. Normal bir yer yoktu zaten.
Adamın ömrü dağlarda geçiyor. Böyle rahat etti demek ki, dedi soldaki melek. Aman! Her şeyi de bil!
Safir’e baktığımda gözlerini kısmış karşıya bakıyordu. Çekingen bir tavırla seslendim.
“Safir?” Usulca bana döndü, efendim dercesine kafasını sallayıp göz kırptı.
“Teşekkür ederim.” Önüne döndü yeniden.
“Ne için?”
“Salak mısın be adam?” Şaşkınca bana döndü. Beklemiyordu böyle bir tepki. Ben de beklemiyordum açıkçası kendimden böyle bir tepki. Zaten stres bastı bir de dalga geçince dayanamadım.
Ama onun şaşkınlığı kısa sürdü ve gözlerini kısarak gülmeye başladı.
Normalde gülmeyen adam benimleyken güldü. Başımıza taş yağacak.
Dikkat et de aşk yağmasın, dedi soldaki melek.
Gıcık olduğumu söylemiş miydim son zamanlarda ona?
“Rica ederim Delfin. Ama eminim ki sen erkenden hallederdin onu. Neden tepki vermedin?”
“Ben en son onun çarptığını anlasaydım sana gerek kalmazdı. Ama iyi ki sen gelmişsin.” Mahcupça gülümsedim.
“Sağ ol cidden. Güvende hissettim sen gelince. ” Kafasını iki yana salladı.
“Teşekküre lüzum yok. Senin için fazlasını da yapardım ama gerek yoktu. Sen oradaydın. İlerisi hoş olmazdı. Dağda yakalasaydım işler değişirdi tabi.”
Dedikleri fazlasıyla dikkat çekiciydi ama biri ağır basıyordu: Senin için daha fazlasın da yapardım.
Ben diyorum bu adam aşık, dedi soldaki melek.
Bu sefer ben de oy basabiliyor muyum? Dedi sağdaki melek.
Yapmayın arkadaşlar ya! Arkadaşız biz. Timdeki kim olsa aynısını yapardı.
Yapardı yapardı da. Senin için daha fazlasını yapardım der miydi bilemedim Delfin, dedi sağdaki melek yeniden.
Sen de mi Brutus be? Ben kime dert yanayım a dostlar? Beni anlayan yok şu alemde.
“Yok. Daha fazlasına gerek yok. Bu kafi bana. “
Beş dakika falan sessizce etrafı izledik. Sessizliği pek tabi ki ben bozdum.
“Safir!”
“Efendim.” Dudağımı dişledim. Sormak ile sormamak arasında ince bir çizgideydim.
“Tugaydaki olaydan sonra neden soğuk davrandın?”
Omuz silkti “Soğuk muydum? Hiç farkında değilim.” Bu adam benim ile oynuyordu sanırım. Buz gibi soğuktun işte!
“Farkında değil misin? Bir insan duygularının nasıl farkında olmaz?” Yandan bakış attı bana. Sonra yeniden döndü önüne.
“Zaten bu yüzden kızıyorum kendime en çok. Duygularımın farkına varamıyorum. “
Kaşlarımı çattım “Nasıl yani? Ne demeye çalışıyorsun? Bunu anlamaman ilginç. Bir insan sürekli duygu değişimi içinde olur. Sen bu duygu değişimlerini algılayamıyor musun? İnanmam!”
Kafasını salladı “İster inan ister inanma. Ben buyum.”
Çok gizemli konuşuyordu. Bence emin ama korkuyordu belli olmasından duygularının. Ama neydi onu korkutan?
“Peki madem. Sen öyle diyorsan. “
“Uraz yüzbaşı ile sorununuz ney? Tabi özel bir mevzuysa sormadım say.”
“Özel değil.” E ney o zaman, der gibi kaşımı kaldırdım.
“Onunla aynı özel eğitimdeydik. Mezun olduktan sonra özel kuvvetlere hazırlık zamanı. Başta yakındık Aykan kadar yakındık. “
“Sonra ne oldu peki?”
Sigarasını yaktı ve bir nefes çekti içine.
“O zamanlar sevdiğim bir kadın vardı. Doktordu senin gibi. “
Susmalı bence. Şahsen ben devamını anlamaya başladım, dedi sağdaki melek.
Umarım düşündüğüm şey olmamıştır.
“Sevgili olmuştuk. Bir ay kadar. Sonra ben ikisini dudak dudağa bastım. “ gözlerimi yumdum sıkıca. Duymamalıydım.
“Uraz; hazırlıksız yakaladığını, kızın onu birden öptüğünü söyledi. Kız da inkar etmedi zaten. Ben öptüm, seninle de ona yaklaşmak için birlikteydim deyince çekildim aralarından. “
Gururlu çıktı Yüzbaşı, dedi soldaki melek.
Kim aldatıldığında devam etmek ister ki ilişkisine? Sevse bile yaşayamaz öyle, dedi sağdaki melek de.
“Çok üzgünüm. Sorup hatırlatmamalıydım. “
“Önemli değil, eskisi kadar düşünmüyorum. Yıllar geçti zaten. “
“Peki, onlar beraber oldular mı sonra?” Sigarasının sonunu çekerken kafa salladı.
“Uraz çok tepki gösterdi kıza. Kız da yediremeyip yurt dışına gitti. “ e Uraz büyük tepki verdiyse doğru söylüyordu. Düşüncemi dile getirmekten çekinmedim.
“O zaman cidden suçsuz Uraz. “
“Belki de.”
“O zaman neden hala böylesiniz Safir? Geçmiş kötü olsa da iyi anılarınız da var anladığım kadarıyla. Anıların hatırına devam etmez mi arkadaşlık? “
Nefes alıp verdi derince yine.
“Çok zaman geçti Delfin. Birbirimize kırgın yaşadık onca yılı. Ben ona sert oldum o bana sert oldu. “
“Kırgın olamaz mı onu dinlemediğin için?”
“Olabilir. Ama ben de kırıldım, gururum en çok da. “
“Bir kadın sizi bu kadar etkilememeliydi. Çok sevmişsin o zaman. Belli. “ sona doğru sesim kısılmıştı. Tuhaf hissetmiştim kendimi.
Sessiz kalınca da doğrulamış oldu sözlerimi. Sessizliği kısa sürmüştü ama.
“Sevmemişim.” Tek kelimelik söz. Tek kelimelik cevap.
“Nereden anladın?” Bana baktı tüm yüzümü inceledi.
“Gerçek sevgiyi görünce anladım, sevmediğimi. “ gerçek sevgi mi? Kız arkadaşı mı vardı? Ama olsa bilirlerdi. Yoksa bilmezler miydi?
Varsa çok üzülürüz Delfin, dedi soldaki melek.
Cidden ya kaçırdık mı şimdi gül gibi adamı? Dedi sağdaki de.
Bir susun ya. Ne kaçırması? Kaçırmadık kimseyi. Çünkü yakalamaya çalışmıyorduk.
Ama ufaktan bir yanın acıyor sanki Delfin, dedi soldaki melek.
Acıyor mu, nerem?
Hissetmiyor musun? Dedi sağdaki de.
Hissetmiyorum.
Kendini kandırmayı bıraksan da dünyayı görsen Delfin. Basbayağı duyunca kalp ritmin değişti, dedi soldaki yeniden.
Acı ama samimi bir gülüş sergiledim “Çok şanslı o zaman o kadın. Sevindim onun adına.” Yüzümü son kez daha inceleyip ayağa kalktı.
Bana da kalkmam için elini uzattı “Hadi o zaman gidelim bizimkilerin yanına. Çok konuştuk. “
Elini tutmadan kalktım ayağa. Başkasını nezaketen de olsa aldatmasını istemezdim.
Aldatmış olmuyorsun gerizekalı. Adam sana beraberiz demedi seviyorum dedi, diye azarladı beni soldaki melek.
Olsun. Sonuçta sevmediği birine dokunup, sevdiği birini hayal etmesini istemem. Sadece sevdiğini düşünsün, onun elini tutsun isterim. Ben olsam beni seven adamın başkasına dokunmasını istemezdim. Nezaketen de olsa.
“Sağ ol. Ayaklarım yerinde. Hadi gidelim. “ diyerek tebessüm ettim. Ve hızlıca otele doğru yürümeye başladım.
🗡️🩺🗡️
Maşallah dediğim üç gün yaşar derler ya. Hah işte o sözün kanıtı şu anda karşımda oturuyordu. Özgür karşımda ayağı sarılı bir şekilde duruyordu. Diğer tim üyeleri ve Açelya ile ben bu durumuna gülüyorduk.
Nasıl mı bu duruma düştü? Hiç zor olmadı desem size?
Flashback
Safir ile yanlarına döndüğümüzde Özgür, Barlas, Kuzey ve Atilla kayak yarışı yapacaklardı. Diğerleri de en aşağıda durmuş kimin kazanacağı hakkında tahminde bulunuyorlardı. Biz de Safirle yanlarında durmuş yarış için beklemeye başlamıştık.
Yarış başlamıştı ve yavaş yavaş tepeden görünüyordu pek sevgili yarışmacılarımız.
“Bence Kuzeyim alır ya, ne dersiniz gençlik?”
“Barlas timin koşucusu gibidir. Sportif bir eğilimi var. Bence o alır Açi.”
Dudağımı bükerek konuştum “Özgür az gitmedi Trabzon’da kayak yapmaya. Uzun zamandır da yaptığı için iyidir.”
Yukarıya baktığımda görüntüde Özgür önde duruyordu. Çenemle işaret ettim.
“Baksana Aykan! Özgür önde. İkinci sırada da dediğin gibi Barlas var. “
Kafasını sallayıp kaşlarını havalandırdı.
“Doğru diyorsun Delfin. Özgür önde cidden. “ gururla tebessüm ettim. Sonra da maşallah diyip dua etmeyi de ihmal etmedim içimden. Ne olur ne olmazdı.
“Ee kimse Atilla’yı desteklemiyor mu? Aylin, Güney, Kaya? Siz bir şey demediniz. “
Aylin omuzunu silkti “Bu yarıştan bir şeyler çıkacak gibi hissediyorum komutanım. O yüzden tek hedefim hepsinin aşağı sağ sağlim inmesi. “
Kafamı salladım “Merak etme Aylin. Ben okudum dua. Bir şeycik olmaz. Hem dayanıklıdır onlar merak etme. “
“Umarım öyle olur Del.” Dedi kolunu koluma sararak. Abim de kısa cevap vermişti “Ben de Aylin’e katılıyorum ya. Ama inşallah doğru çıkmaz hislerimiz de.” İçimden amin demeyi ihmal etmedim. Bir yerlerini sakatlamalarını cidden istemezdim.
“Güney, cevap vermedin koçum.”
“Vallahi komutanım ben Ati komutanımdan yana olacağım sanırım. Sağ gösterip sol vuruyor sürekli. O yüzden ben bugün Ati’ciyim. “
Safir bize soruyordu da kendi kimi tutuyordu acaba.
“Sen kimi tutuyorsun Safir?” Dudağının kenarı kıvrıldı.
“Hiçbiri benden iyi olmadığı için kimseyi, Delfin. “ donakaldım dediği şeyle.
Adamdaki egoya bak, dedi sağdaki melek.
Onunki ego değil komşum. Kendine güveniyor, dedi soldaki de.
Yoo gayet de egolu şu anda, diye cevabını verdi sağdaki.
Münazara mı yapıyoruz yine? Hayır yani bilseydim hazırlıklı gelirdim, dedi soldaki.
Eee ama bir sussanız mı? Mahcupça yerlerine sindiler.
“Çok mu mütevazisin sen ya?” Diye dalgaya vurdum dediğini.
“Yoo. Olanı söylüyorum. “ yok vallahi cidden ukalalık yapıyor şu anda.
“Egonu istemiyorum Yüzbaşı. Onu geri gönder evine. Eski sen daha iyisin!”
“Ego değil bu Delfin. Gerçek. “ şimdi seni bir güzel taklit ederdim de. Ortam müsait değil malum.
“Yaklaştılar yaklaştılar!” Açelya’nın heyecanlı sesi, Aylinle daha çok yapışmamızı sağlamıştı.
Merak içinde son yüz metrenin geçmesini beklerken çok ani bir şey oldu.
İşte asıl olay burada başladı. Atilla Güney’in dediği gibi beklenmedik bir hamle yapıp hızlandı. Kuzey de bununla beraber hırslanıp atak yapınca son gücüyle, garibim Özgür de arkasındaki olanlardan bi haber sabırsızca bitiş çizgisine geliyordu.
Kuzey’in ayağının birbirine dolanması, Atilla ve Barlas’a çarpıp düşmeleri, düşünce hızlarını alamayıp Özgür’e yuvarlanmalarıyla kargaşa başlamış oldu.
Üçü birden tam bitiş çizgisini geçen Özgür’ün üstüne düşünce garibimin ayağı kayak takımı ile üç devenin altında kalınca büyük bir haykırış döküldü dudaklarından.
“Anam anaaam!”
“Allaaah!” Açelya ve Güney bağırmayı tercih ederken. Biz geri kalanlar ellerimizi gözlerimize siper ederek görüşümüzü engellemiştik.
Delfin! Sen az önce maşallah demiştin değil mi? Diye sordu sağdaki melek.
Evet. Öyle şeyler yaşandı tabi.
Bir de dua etmiştin diye hatırlıyorum ben de, diye ekledi soldaki de.
Evet. Öyle şeyler de yaşandı tabi.
“Bacağım kırıldı bacağım! Allah’ınızdan bulun, ayak kemikleriniz daha beter kırılsın da bir daha basamayın…”
Özgür koçum! Acaba durumuna bakmadan beddua etmese miydin? Hani beddua edeni bulur derler.
Aylin’in kafasını bana döndürdüğünü hissettim “Sen okuyup üflemiş miydin?”
Masumca kafa salladım. O anda ortamdan Safir’in ve Aykan’ın kahkahası yükseldi.
“İyi! Sen bir daha dua etme kardeşim bu çocuklara! “
Ama abiciğim benim suçum ney ki? Allahım bunlar hala gülüyorlar ya rabbim.
“Ya gülmeyin. Çocukları ayırın bana bulaşacağınıza! Kalkamıyorlar yerden!” Benim sert sesime karşılık gülerek yanlarına gitti ikisi de. Peşlerinden de Güney ve abim tabi.
“Delfin! Açelya! Ben gidiciyim galiba. Kurtarın beni!” Özgür’ün bu durumuna gülebilirdim normalde katıla katıla ama şu anda değil sonra gülecektim.
Dört uyuz… Pardon iki uyuz herif ve abim ile Güney; Kuzey, Barlas ve Atilla’yı kaldırdıklarında, biz de yanlarına gittik.
“Özgür. İyi misin?”
“Gitti Delfin ayağım gittiiii!” Açelya kontrol ediyordu ayağını. Bana baktı ve kafasını sallayıp göz kırptı. Bu onun dilinde ‘Çok bir şey yok ama var, anlarsın ya!’ sözüydü.
Ben de hızlıca bakıp şakasına eşlik ettim. E sonuç olarak kötü bir durumu yoktu. Artık gönül rahatlığıyla eğlenebilirdim.
Sesimi telaşlı tutarak konuşmaya başladım. “Özgür! Ne yaptın sen böyle? Nasıl iyileşeceksin sen?”
Sorumla korkak gözlerle kafasını kaldırdı yerden “Ne demek nasıl iyileşeceksin? Çok mu kötü Delfin? Ölecek miyim?”
İçimden Allah korusun ve tövbe diyerek kafa salladım.
“Bacak iç kanaması geçiriyorsun Özgür. Maalesef çok zamanın kalmadı!” Dediklerimle Özgür hariç herkes kahkaha atmıştı. Garibim Özgür can derdinde olduğu için görmüyordu bile diğerlerini.
“Nasıl yani Delfin? Cidden gidici miyim ben şimdi? Allahım ne olur şimdi alma canımı. Ben daha bu kızı evereceğim. “ dediği ile herkes sus pus oldu. Ben de sinir hastası olma yoluna girdim tabi.
Az önce kıs kıs gülüyordun Delfin hanım, şimdi ne oldu? Dedi soldaki melek.
O dereden sular çoktan aktı canım. Şu anda savaş çanları çalıyor.
“Ne yapacaksın ne yapacaksın?” Allahım umarım korkudan saçmalıyordur.
“Seni evereceğim!” Abimin sinirle gelip yakasına yapışmasını beklemiyordum tabi.
“Ne diyorsun lan sen. Sen kimi everecekmişsin? Gel bak bakayım bende kardeşini kolay kolay evlendirecek göz var mıymış?”
Özgür hapı yuttun koçum. Abimin siniri benim sinirimden üstün çıktı ya!
“Abi bırak beni. Zaten şurada son dakikalarım belki de saniyelerim. Son kez hayallerimi söyleyeyim. “ hayalleri arasında beni evlendirmek varmış. Pes!
Sinirle yandan suratına geçirdim. “Gerizekalı seni. Kalk ayağa bir şeyin yok. Birkaç gün basarken ağrı çekeceksin o kadar. Bir şaka yapalım dedik burnumuzdan getirdin!”
Birden dikleşti dediklerimle “Cidden ölmüyor muyum Delfin? Ya rabbim eve gidince yüz rekat şükür namazı kılacağım. “
Bu çocuğun aklıyla sorunları vardı. Çözmüştüm.
Yani anlayacağınız şurada geçen bir saatle böyle olaylar yaşamıştık. Olan da garibim Özgür’e olmuştu. Kıyamıyorum ona. Karşımda kıvranıyordu acıdan. Çünkü ayağı incinse bile çok ağrı yapıyordu eminim ki.
Ama tabi ki bu ‘Ben daha bu kızı everecektim!’ sözünü aşamıyordum. İyileşince bunun için de diğer ayağını ben halledecektim.
Az önce kıyamıyorum diyen kıza bak, dedi sağdaki melek.
‘Öldürme ama süründür.’ metodunu ortaya getireceğim sadece meleğim. Öldürmeye kıyamıyorum ben. Ama süründürürüm.
Çocuğun asker olduğunu unutma da Delfin, dedi sağdaki melek.
Hiç umurumda değil. Bulaşmayacaktı bana.
Bence sen hiç elini kana bulama. Gerek yok. Abin zaten askeriyede burnundan getirir fitil fitil, dedi soldaki melek de.
Ona ne şüphe?
“Ama ben demiştim. Bu yarışta bir şey vardı. Hissetmiştim. “
“Ya Aylin madem hissettin. Ne diye söylemedin ya! Şu ayağımın haline bak, karpuz gibi şişti!”
“Dinler miydiniz sanki? Tutturdunuz yarış diye.”
“Aylin sen onu bunu boşver de…” Özgür’e döndü Barlas “Devrem sen şimdi ev kuşu mu olacaksın? “ sinirle taklit etti Barlas’ı Özgür.
“Son şomdo ov koşo mo olocokson? Evet olacağım. Sana ne Barlas? Sen belki de tuvalet temizlerken ben evimde dizi izlerim. “
Çocuğun içinde kalmış herhalde, evde durup dizi izlemek? Aklımda olsun da arada bir inciteyim bunun kolunu bacağını.
“Sen merak etme Barlas. Bu evde de rahat etmeyecek bundan sonra. El mi yaman ben mi yaman görecek. Salak herif!” Özgür tedirginlikle yerinde dikleşti.
“Abi o ölüm korkusuyla denmiş bir şeydi vallahi. Ben Delfinimi verir miyim kimseye? Vermem. “
“Kes! Vermezmiş. İki saniyede aklına hemen o geliverdi bakıyorum da!”
“Abi ben gidersem o kimseye içini açmazdı kolay kolay. En azından aşık olursa ve evlenirse gözüm arkada kalmazdı. Onu seven bir yiğit var, canından çok kıymet verir, yıkılmasına izin vermez derdim. “
İki dakikada ağlama rekoru mu? Evet o benim.
Hemen gidip. Özgür’ün sandalyesinin yanına çöküp koluna koydum başımı. “Sen gidersen beni kimse ayağa kaldıramaz. Benim için yerin çok ayrı Özgür.” Gözümden bir yaş düştü eliyle hemen silmeyi ihmal etmedi.
“Sakın akıtma o göz yaşlarını kardeşim. Sakın benim için ağlama bir daha. “
Kafamı salladım iki yana.
“Sana yemin olsun bırakıp gidersen beni… O çok sevdiğin göz yaşlarım dinmez. Ben sensiz nefes alamam Özgür. Sakın beni bırakıp gideyim deme sakın!”
Eğilip alnımı öptü. “Sana söz! Elimden geldiği, nefesimin yettiği yere kadar seni bırakmayacağım güzel kardeşim, tek ailem!”
………
AYAYAY BİTİRDİNİZ Mİ? 13. BÖLÜM SONU.
NASILDI CANLAR BÖLÜMÜMÜZ?
DELFİN’İN DERS SAHNESİ NASILDI?
SİZCE SAFİR’İN SEVDİĞİ KIZ KİM?
KAYAK SAHNESİ NASILDI?
YORUMLARINIZI BEKLEYECEĞİM DÖRT GÖZLE.
YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜÜÜZ. ❣️❣️❣️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 52.59k Okunma |
5.78k Oy |
0 Takip |
69 Bölümlü Kitap |