18. Bölüm

18. Bölüm

🌸🤍Tıp 🤍🌸
tipsevdali

MERHABALAR EFENİMM!!! NASILSINIZ GÖRÜŞMEYELİ? 😁😁

YENİ BÖLÜMLE GELDİM SİZE. BİR TIK KISA OLDU AMA TATİLDE OLUNCA VAKİT OLMUYOR NE YAPALIM?

NEYSE SİZİ DAHA FAZLA TUTMADAN BÖLÜME ALAYIM.

OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN CANLAR❣️❣️❣️

BOL BOL YORUM YAZIN OKUMAKTAN VE CEVAPLAMAKTAN ÇOK KEYİF ALIYORUMMM❣️❣️❣️

 

……

 

Yoğun geçen hüzünlü bir nöbetten sonra Hançer olarak bu sefer de Kuzey ve Safir’in evinde toplanmıştık. Safir, sivil koruma planını açıklıyordu şu anda. Açelya da yanımda diken üstünde oturuyordu.

 

“Yani her zaman mı bizimle beraber olacaklar, Safir abi?” Kafa salladı Safir. Konuşma gereği duymamıştı.

“Ciddi bu sefer durum, Açelya. Sıkı bir takip içerisinde olacaksınız. Hastanede, markette her zaman yanınızda birisi olacak. “

 

Emir de verebiliyor muyuz? Dedi soldaki melek.

Yok artık daha neler?

Aynen aynen. Onların işi gücü bizi korumakken aslında korumalık değil uşaklık yapacaklar. Aynen, dedi sağdaki melek de.

Haklı. Adamlar zaten bizi korumak için gecelerini gündüzlerine katacaklar. Bir de ek iş mi yaptıracağız?

Ne vardı sanki torbalarımızı taşısalar? Deyince soldaki melek sakince geriye attım onları.

 

“İyi de dışarıdan fark edilmeyecek mi? Arkamızda bizimle beraber dolaşan bir şüpheli.”

“Merak etme Delfin. Gökhan albay gerekli tedbirleri alacak. Ve bilindik iki kişi olacak yanınızda. “

 

İyi de bilindik kişi dedikleri kimdi? Bizim bildiğimiz mi, Hançer’in bildiği mi?

 

“Sonuç olarak artık sıkı yönetimdesiniz kızlar. Attığınız her adıma dikkat edeceksiniz.” dedi Aykan.

 

“Peki, Kuzey’in dediği kişiler kim, belli mi?” Sesi titriyordu Açelya’nın şimdiden korkmaya başlamıştı. “Henüz belli değil. Ama en kısa sürede iletişime geçerler sizinle. “

 

Yanımda titreyen Açelya’ya döndüm, elini tutup kafamı omzuna koydum.

“Korkulacak hiçbir şey yok, Açim. Hepsi birer önlem o kadar. Sakin ol. “ elimin üzerine elini koyup sıktı “Nasıl sakin olayım Delfin? Düşüncesi bile beni deli ediyor. Ya gerçekten bize bir şey yaparlarsa.”

 

Kafamı kaldırıp gözünün içine baktım “Ne yapabilirlermiş bize? Biz beraber olduğumuz sürece hiçbir şekilde dokunamazlar. Anlıyor musun?” Kafasını salladı hızlıca iki yana.

 

“İllaki bir arada olmadığımız zaman olacak. Birbirimizin nasıl yanında olacağız?” Kaşlarımı çattım “Tek olmayacağız ki. Yanımıza koruma gelecek ya! Hem ikimiz nelerin üstesinden geldik. Bunun mu üstesinden gelemeyecekmişiz?”

 

Pars beni kolumdan tutup yan tarafa çekti. Daha sonrasında da ortamıza oturup kollarını ikimizin omuzlarına dolayıp kafalarımızı göğsüne yasladı. Birer öpücük kondurduktan sonra da derin bir nefes verdi.

 

“Size kimse dokunamaz. İzin vermem. Vermeyiz.” Herkesin gözüne sırayla baktığımda Pars’ın sözlerini desteklercesine kararlı bir şekilde baktıklarını gördüm.

 

“Hem siz çok güçlüsünüz. Delfin’in dediği gibi her şeyin üstesinden gelirsiniz. Farkında değilsiniz ama bu tim sizin sayenizde böyle. Şu iki günde bunu anladım. O yüzden yıkılmak yok. O şerefsizlere karşı beraber savaşacağız. “

 

Haklıydı Pars. Bu tim bizimle hayat bulmuştu. Ve yine haklıydı, biz Açelya ile her şeyin üstesinden gelebilirdik. Hayat bize bunu öğretmişti çünkü.

 

“Peki diyelim ki bizi yakalayıp kaçırdılar. Ya dokunmaya kalkarlarsa. O zaman ne yapacağız. O kadar kişiye karşı da gelemeyiz.” Açelya’nın dediği ile kaşlarımı çatıp Pars’ın omzundan kalktım.

 

“O ne demek Açelya? Öyle bir şey olmayacak. Unut bunu. “

“Evet, Açelya. Sakın bir daha böyle düşünme. Kimse saçınızın bir teline bile zarar veremez!” Kuzey’in sert çıkışıyla burukça tebessüm etti Açelya.

 

Kuzey’in dediğini duymamış gibi devam etti konuşmaya.

“Eğer böyle bir şey olursa ben yaşayamam Delfin. Sen dayanmış olabilirsin ama ben yapamam. “

“Açelya!”

 

Hatırlattığı şey ile ellerim istemsizce boğazıma gitti. Özgür rahatsızlığımı anlayıp uyarmıştı ama çokta geçti. Çünkü hatırlamamak üzere derinlere gömdüğüm acı anılarım gün yüzüne çıkmıştı bile.

 

Yetimhanede yaşadığım onlarca kötü hatıradan biriydi bu. Açelya da hatasını anlamış gibi yüzü telaşlı bir şekilde bürünmüştü. Yerinde dikleşti hemen.

 

“Delfin, ben hatırlatmak istememiştim. Çok çok özür dilerim!” Gözlerim dolu bir şekilde kafamı iki yana sallayıp tebessüm ettim “Önemli değil, Açim. Olmuş bitmiş bir şey sonuçta. “

 

Pars’ın önünden uzanıp elini tuttum “Kendini sakın kötü hissetme. Ve böyle bir şey de gelmeyecek senin başına. Etrafımızda koruma olacak sonuçta.” Açelya sadece tebessüm etmişti dediğime.

 

“Normal zamanlarda bizler de yanınızdayız zaten. Diğerleri olmadığı zaman illaki ben de olurum sizinle. “

“Evet evet Aylin komutanım haklı. Zaten sizinleyiz hepimiz. “ Barlas Güney’in ensesine bir sille çaktıktan sonra bize döndü.

“Bak ne güzel dedi çaylak. Biz hep bir aradayız zaten. Korkmanızı gerektirecek hiçbir şey yok. “

 

Ben bazen bu salaklarla olmaktansa terörist ininde olmayı tercih edebileceğimizi düşünüyorum, dedi soldaki melek.

Aksiyon arıyorsun vallahi!

Saçmalama. Salak salak konuşup canımızı sıkma bizim, diye azarladı sağdaki melek de soldakini.

Bence de sen bir süre çıkma yerinden.

 

“Neyse. Canınızı sıkmayın daha fazla. Biz olabilecek kötü ihtimallere karşı önlemimizi alıyoruz sadece. Bu ihtimaller hiç olmayadabilir. Boş yere germeyin kendinizi. “

 

“Ulu haklı. Bu sadece önlem. Açelya, sen de sakin ol abicim tamam mı?”

Dudaklarını birbirine bastırdı gergince Açelya “Tamam Safir abi. Deneyeceğim. “

 

Ellerimi dizlerime vurup ayağa kalktım “Neyse. Biraz yürüyüş yapmaya gideceğim. Gelen?” Kimse kalkmamıştı ayağa. Kafa sallayıp kapıya doğru yöneldim. Ayakkabılarım ile montumu giyerken Aykan bir anda beliriverdi.

 

“Sen nereye?” Ayakkabısını eline alıp giyerken konuştu “Sen yürüyüşe gelenin olup olmadığını sormadın mı? Geliyorum işte. “ kaşlarımı kaldırıp dışarıya çıktım.

 

“Az önce sorduğumda cevap vermemiştin. “ umursamazca ayakkabısını giyerken cevap verdi “Kararımı değiştirdim. Ve seninle geliyorum. Bu gerizekalılar hem tek bırakmıyor hem de seni gönderiyorlar bir başına. Akıl alır gibi değil!”

 

Kesikçe güldüm “Peki. Öyle olsun bakalım. “

 

Montunu da giyinip merdivene yöneldi “E asansöre binmeyecek misin?”

 

“Cık! Merdivenden ineceğim. Aşağıda görüşürüz. “

 

Sadece gözüne bakmıştım. Cevap vermeme fırsat bırakmadan bir kat inmişti bile.

 

Asansöre binip sıfırıncı kata bastım. Birkaç saniye sonra açılan kapı ile çıktım asansörden. Aykan yoktu görünürde. Sanırsam dışarıya çıkmıştı.

 

Belki de Aylin ile aralarındaki olan musubeti sorarız, dedi sağdaki melek.

Aynen aynen soralım mutlaka, diye de destek attı soldaki melek.

Anlatırsa neden olmasın? Hem siz bir müddet çıkmasanız mı?

Seni kınıyorum Delfin! Bizsiz olur muymuş hiç? Diye beni azarladı soldaki melek.

 

 

Binanın çıkışında sigarasının son kısımlarını içiyordu. Hangi ara inmişti hangi ara sigara yakıp üstüne de bitirmişti anlamadım ama?

 

“Hızlısın.” Omuz silkti “Biz hızlı insanlarız. O yüzden bizi dağlarda yakalayamazlar.” İki arada bir derede de övmese olmazdı kendini.

 

Sen övdün ya başta, dedi sağdaki melek.

Karıştırma oraları. Ben sadece laf olsun diye dedim.

Gel onu külahımıza anlat. Bilmiyoruz sanki Aykan hayranlığını, dedi soldaki de.

Aman be öf! Övdüysem onu övdüm size neyse?

 

“İyi iyi. Yakalayamasınlar da zaten.”

 

Bir müddet yürüdükten sonra yapay bir gölün yanına kadar gelmiştik. Evet. Gelene kadar da tek kelime etmemiştik. Çünkü konuşunca azarlar diye tırsmadım değil yani.

 

Bu kız vallahi salak oluyor bazen, dedi soldaki.

Yorum yapmıyorum artık, dedi sağdaki de.

Bana olan sevginiz gözlerimdeki yaşları azaltıyor arkadaşlar. Sağ olun!

 

“Oturalım mı yorulduysan? Gelene kadar konuşmadık da. Laflarız az.” Tebessüm ederek kafa salladım “Olur. Oturalım. “

 

Tam gölü gören bir bankta yan yana oturuyorduk. Manzara süperdi. Gece manzarasının ayrı bir güzelliği vardı. Hele bulutsuz havada ortaya çıkan yıldızlar. Enerji veriyordu bana.

 

“Alışabildin mi buralara? Hep beraberiz sözde alıştım diyorsun ama içinde hala bir huzursuzluk var gibi.” Dudak büktüm.

 

“Bilmem. Alıştığımı hissediyorum ben. Sözde falan değil yani. Ama huzursuzluğumun sebebi nenem olabilir. Orada yalnız başına. Yaşlı da, aklım orada kalıyor genel olarak. Zaten buraya alışmamam için hiçbir sebebim yok. Sizler varsınız Açi var, Aylin var… Sayenizde burası yuva oldu kısa bir sürede bana.”

 

Sıkıntılı bir nefes verdi. Gözü hala göldeydi. Aylin’in her adını duyduğunda içerliyordu. Sormak istesem de soramıyordum. Üzülürdü belli.

 

“Aylin…” kaşlarımı çatıp ona döndüm. Dışımdan mı söyledim ben acaba?

 

“Ne kadar şey biliyorsun bizim hakkımızda?” Bu sefer kaşlarım kalkmıştı.

Nereden biliyordu ki bir şeyleri bildiğimi?

 

“Üniversite zamanınında olan ilişkiniz ve sonra olanları biliyorum. Aylin, benimle dertleştiği zamanlarda anlatmıştı. Kızma sakın ona. “ alaylı bir şekilde güldü.

 

“İstesem de kızamıyorum merak etme. İnsan ruhuna kızabilir mi?” Ruhuna derken?

 

“O zaman neden bunu yapıyorsunuz kendinize, Aykan? Zaman akıyor. İkiniz de askersiniz. Her gün ölümle burun buruna geliyorsunuz. Sizce de hak etmiyor musunuz mutlu olmayı?” Bir sigara yaktı kendine.

 

Bir ara tüm timin akciğerlerini kontrol etmeyi aklımın bir köşesine yazdım.

 

“Asıl biz bir arada olursak mutsuz olacağız Del. Daha doğrusu o mutsuz olacak ve ben de o mutsuz olduğu için mutlu olamayacağım.”

 

“İyi de neden? Neden mutsuz olacak ki Aylin?” Kafasını salladı iki yana “Ailem yüzünden. “

 

“Nasıl yani? Ailenin nesi var?” Yerinde dikleşip kafasını arkaya yatırdı “Aylin’i istemiyorlar. O zaman da ailem yüzünden gitmiştim. “

 

“Aylin’in nesi varmış da istemiyorlar? Ayrıca sen niye onlara uyup gittin?” Büyükçe ofladı “Kardeşim lösemiydi. Daha bebekti ayrıca. “ kalakaldım bu dediğime. Hiç bu yönden bir şey düşünmemiştim. Ailesinin sözünü dinlediği için gitti sanmıştım açıkçası.

 

“Şimdi nasıl?”

“İyi iyi. Ellerinden öper ablası. “

“Küçük mü?” Ciddi misin der gibi baktı. “Bebekti diyorum ya Delfin. Allah aşkına.”

 

“Ne bileyim ben ya. Bir an boş bulundum. “

 

“Sekiz yaşında şu anda prensesim. “ tebessümü büyüdü. Kardeşi hakkında konuşmamız yüzünü güldürmüştü. “Kız demek…” kendi kendime düşündüğüm şeyi o yanıtladı “Evet, kız.”

 

“Maşallah maşallah! Ee o zaman baştan anlat bakalım şu olayı. “

 

“Son sınıftım işte. Bir gün annem beni aradı Buğçe hasta diye. Başta inanmadım. Bebekti çünkü. Böyle ağır bir hastalığı yediremedim ona. “ maalesef kimin hasta kimin sağlıklı olacağı belli olmuyordu.

 

“Gittim iki gün sonra. Aylin’e de haber veremedim üzülmesin diye. Sonra gittiğimde de baskı yapmaya başladılar babamla ikisi.” Sözünü kestim burada “Aylin ile ilgili değil mi?”

 

Kafa salladı “Aynen öyle. Başta dinlemediğimi annemi üzdüğümü, üzüldüğü için sütten kesilip Buğçe’ye anne sütü veremediğini bu yüzden de bağışıklığının tam olmadığını söylediler. Hastalığa yakalanmasına sebebi olduğu söylediler. O zamanlar aklım başında olduğu halde inandım onlara. Vicdan azabı çektim, ne Aylin’e anlattım ne de bir başkasına. İki ay sonra geri döndüm fakat bu sefer de Aylin’i bulamadım burada.”

 

Aykan’ın ailesi ciddi anlamda hastalıklı bir ruha sahipti belli ki. Aksi halde küçücük bir bebeğin hastalığını abisine yüklemeleri kadar saçma bir şey olamazdı. Bu olayın etkileri iki taraf için de zorlu olmuştu gördüğüm kadarıyla da. Umarım altından kalkabilirlerdi.

 

“Sonra da aramadın mı yani?” Dirseklerini dizine koyup başını da ellerinin arasına koydu. “Aramak istemedim diyelim. “ ben cevap vermeden devam etti konuşmasına.

 

“Çünkü vicdan azabımı Buğçe ile birlikte Aylin için de çekiyordum. Zaman vermek istedim. Kaderimde Aylin varsa yeniden bir araya geleceğimizi düşünüyordum. “

 

Kafasını kaldırıp kollarını iki yana açtı “Gördüğün gibi yeniden bir aradayız. “

 

Burukça gülümsedim “Ama yüz yüze bile bakmıyorsunuz.”

 

“Evet. O bakmıyor diyelim. “

“Ne zamana kadar böyle devam edecek bu, Aykan?”

 

“Biz el atana kadar bu denyo hiçbir şey yapmaz!” Yanıma birinin oturması ile kafamı sağıma çevirdim. Safir gelmişti.

 

“Neden öyle dedin ki? Aykan seviyor Aylin’i. E Aylin de boş değil zaten. Sorun ney?” Hayretle sorduğum soruya kaşları ile Aykan’ı işaret ederek cevap verdi.

 

Safir’im gelmiş. Hoş gelmiş, dedi soldaki melek.

Görmeyeli ne çok oldu demiştim tam da. Nerelerdeydin ya?

Arkada neler çekiyorum ben Delfin. Aklın hayalin şaşar, dedi sağdaki de.

Tahmin edebiliyorum maalesef.

 

Aykan’a döndüm yüzümü. Safir’e mala bakar gibi bakıyordu. “Pardon da ben nasıl bir sorun olabilirim? Aylin’i seviyorum ve onun beni affetmesi için her şeyi yaparım.” Kahkaha attı Safir.

 

“Zaten sorun da o ya devrem. Söylüyorsun ama icraat yok. Kız senden adım bekliyor sen sıfır adım.”

 

“Sen bana diyorsun da kendine bak.” Kafasını tövbe çeker gibi eğdi “Neyse karışmayacağım ben sana. Sonra bana vuruyor sonu. “

 

“Bence de çok karışma sen Aykan. Sonra konuşacak dilin kalmayacak. “ ikisinin atışmalarını dinlerken kafam bir sağ bir sol çorbaya döndüğü için bir hışımla ayağa kalktım.

 

“Ya siz manyak mısınız? Ortanıza aldınız beni atışıyorsunuz. Akşama kadar bir aradasınız gidin orada atışın. Ne bu başımda dır dır dır vır vır vır.”

 

“Zaten atışıyoruz.” İkisinin aynı anda verdiği cevapla küçük bir kahkaha attım. İnsanı sinir hastası yapardı bu iki yüzbaşı.

 

Artık seni terhis odası paklar diyorsun yani, dedi soldaki melek.

Aynen akşamdan sabaha sabahtan akşama Allahım neydi günahım diye de sallana sallana türkü söyleyeceğim hatta! Bir sen eksiktin şu anda zaten!

Ne dedim Delfin? Gider iki kafa dinlerdik, diye kendini savundu bu defa da.

Seni götüreceğim ben merak etme.

 

“Siz iflah olmazsınız gerçekten ya!” Ellerimi birbirine çarptım birkaç kez “Hey arkadaşlar! Burada esas konuşmamızdan sapıyoruz. Sorun sizin bitmek bilmeyen atışmalarınız değil. Sorun Aylin ve Aykan’ın yeniden bir araya gelmesi. Aklınızı başınıza alın da düşünelim ne yapabiliriz. “

 

İkisi de ani patlamam ile ciddileşip konumuza döndü. Ben de ayakta volta atıyordum bir yandan.

 

“Aylin öyle hemen yumuşamaz. Ona göre bir şeyler yapmak gerekiyor. Sen konuştuğunda ne dedi?”

 

“Bir şey demedi Safir. Sadece kırgınlıklarını anlattı hep. Bir de tabi Aykan’ın ona dürüst olmasını beklediğini söyledi. “ son cümlemi Aykan’a bakarak söylemiştim. Sanki onun için uğraşmıyormuşuz gibi gölü izliyordu.

 

“Bu daha bizi dinlemiyor. Oturup Aylin’e kendini mi anlatacakmış?! Pes!”

 

İçinde savaşı vardı. Belli oluyordu fakat bu korkusunun üstüne gitmekten başka çaresi yoktu. Aylin ile mutlu bir gelecek istiyorsa bir şekilde üstesinden gelmeliydi.

 

“Aykancığım gölü değil de Aylin’i izlemeye ne dersin? Biz senin için uğraşıyoruz ya hani!”

“Elimde değil, Delfin. Aylin kolay bir insan değil. Zaten sen de biliyorsundur. Bu olay zaten onu iyice içine kapalı bir insan haline getirdi. Bir de ailemin onu istememesinden kaynaklı oldu bütün olaylar, dersem ne hissedecek?”

 

Yıkılacak. Tek kelimelik bir cevap. Fakat en azından Aykan beni seviyormuş diyerek mutlu olurdu.

 

Bence yine de zor olacak hem affetmesi hem de sindirmesi, dedi sağdaki melek. Sonuçta kız kaç yıl acı çekmiş. Kolay olmayacak, diye de ekledi.

 

“Kutlu aile baskısını görmemiş olabilir ama ailenin önemini biliyor. Aykan’ı illaki anlayacaktır. Dışarıdan affetmez kaldırmaz gibi görünse de kalbi pamuk gibidir. Bir süre sonra yumuşayacaktır. Hem kim sevdiğine uzak olmak ister ki?”

 

Doğru. Kim sevdiği olmadan zaman geçirmek ister ki?

 

Ellerini dizine vurarak ayaklandı Aykan. “Konuşuruz sonra. Biraz kafamı toplamam gerek arkadaşlar. Delfin! Safir olduğu için seni bırakıyorum yanlış anlaşılma olmasın.” kafamı iki yana salladım “Saçmalama! Tabi ki de gitmelisin. Dolu kafa ile iş yapılmıyor. Beni merak etme. “

 

“İyi geceler o zaman. Devrem! Haberleşiriz. “ elini telefon gibi yapıp kulağına götürdü.

 

Her gece konuşuyorlar mı acaba? Dedi soldaki melek.

Olabilir. Arkadaşlar sonuçta.

Sizin dedikodunuzu yapmıyorlarsa ben de sol melek değilim, diye ekledi.

Olmayabilirsin benlik hiçbir sorun yok. Ayrıca işleri güçleri yok bizi niye çekiştirsinler?

Teoriydi sadece, diye kendini savunmaya geçti bu sefer.

 

“Sence bizim yanımızda mı açıklamalı yoksa tek mi?” Cevap basit ve tekti. “Yalnız başına tabi ki. Böyle şeyleri kalabalık ortamda konuşurlarsa rahatça dökemezler içlerini. “

 

Kafa salladı. Ardından ev tarafına doğru yürümeye başladı. Çatık kaşlarla arkasından bakakaldım. Gelmediğimi anlayınca bana döndü sağ olsun.

 

“Gelmiyor musun?”

“Nereye?” Ciddi misin der gibi baktı suratıma “Sokakta mı yatacağız? Saat gecenin biri oldu. Yarınki içtimaya benim yerime gideceksen sorun yok.”

 

Ha ha ne komik!

 

“Sanki sen yapıyorsun da?”

“O ne demek? Ben de askerim ya Delfin. Benim de eğitime ihtiyacım var.” Geçen gittiğimde abim dahil hepsine yediriyordu ama!

 

“E Uraz ile kavga ettiğin gün sen yapmıyordun.” Tebessüm etti bu dediğime “O zaman yeni çıkmıştım. Tim komutanıyım ben kızım. Bırak da biraz yapmayayım. “

 

Bu defa gülen taraf bendim “Hani senin de eğitime ihtiyacın vardı?” Pot kırmış gibi bakakaldı suratıma.

 

“Ne oldu dondun kaldın? Yemedi değil mi?” Beklediğimden farklı bir cevap verdi.

“Aklımla oynuyorsun Delfin. Yapma!”

 

Aha aşk itirafı, dedi soldaki melek.

Salak salak konuşmaya başladı gene bu, dedi sağdaki de.

Sensin be salak. Hatta sizsiniz. Bakakaldı bu Delfin de baksana, dedi bu sefer soldaki.

 

“Ben bir şey yapmadım Safir. Sadece olanı demiştim. Niye böyle dedin ki şimdi?”

 

Aydınlanmış gibi göz temasını kesip havaya baktı “Boşver. Bir şey demedim say olur mu?” Seri adımlarla yürümeye başlayınca hızlıca önüne geçtim.

 

“Trip mi yiyorum şu anda?” Elimi kalbimin üzerine koydum “Hiç hak etmediğim bir zamanda hem de.”

 

Gülerek sabır çekti “Yok trip falan. Boş bulunup dediğim şey için kendime kızdım ben. “ elini omzuma koyup yola çevirdi “Hadi gidelim artık. Yoksa sokakta yatmak zorunda kalacağız. “

 

“İyi tamam! Gidiyordum ben de zaten.”

“Aynen aynen. Ondan. “

 

……

 

VE VE VE 18. BÖLÜM SONUUU!

NASILDI?

SİZCE AYLİN İLE AYKAN’IN SONU NE OLACAK?

SAFİR İLE DELFİN?

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜÜÜZ!!

MUHTEMELEN 4 YA DA 5 ŞUBAT GİBİ GELİR BÖLÜMÜMÜZ😊😊

ESENLE KALIN EFENİM❣️❣️❣️

Bölüm : 30.01.2025 02:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...