19. Bölüm

19. Bölüm

🌸🤍Tıp 🤍🌸
tipsevdali

 

 

 

HELO CANLARRR!

BU BÖLÜMDE KORUMALARIMIZ DA BELLİ OLUYOR!

BU BÖLÜMDEN SONRA OKUMA, OY VE YORUM SINIRI KOYMAYA BAŞLAYACAĞIM. İKİNCİ DÖNEME GİRDİK VE SINAVA BEŞ AY KALDI BEŞ AYYY!!! ÇALIŞMALARIMI SIKILAŞTIRMAM GEREKİYOR☺️

O YÜZDEN SINIRLAR DOLMADAN BÖLÜM ATMAYACAĞIM. 😊😊

HEMEN DOLARSA BEKLETMEDEN ATARIM AMA BÖLÜMLERİ MERAK ETMEYİN.

ÇOK TUTTUM SİZİ HADİ BÖLÜME GEÇELİM. SINIRSIZ SON BÖLÜM.

YORUM YAPMAYI VE OY KULLANMAYI UNUTMAYINNN❣️❣️❣️

 

……

 

Yine bir iş çıkışındaydık. Açelya ile Gökhan albayın çağrısı üzerine askeriyeye gidiyorduk. Bizimle beraber olacak korumaları öğrenecektik muhtemelen. Özel bir koruma fikri bana hala mantıklı gelmese de emir büyük yerden gelince reddetmek imkansıza yakın oluyordu.

 

“Sen adamım bakma öyle sileceksen beni bir kalemde ellerin okşamasın saçlarıma ak düşecekse!” Açelya’da dünkü halinden eser yoktu. Önceden de demiştim. Günü ne kadar kötü geçerse geçsin akşamına veya sabahına eski enerjisine dönüyordu.

 

Sen de mi dönmeyi denesen acaba, Delfin? Dedi soldaki melek.

Yok canım ben almayayım. Biraz durgunluk iyidir.

Durgun olacağım diye kendini yıpratma da, dedi sağdaki.

Yıpratmam yıpratmam. Kaç yıldır böyleyim zararını görmedim şükür.

 

“Kim olacak acaba korumamız? Yakışıklı olsa bari ya!” Kaşlarım çatık bir şekilde yoldan ona döndü bakışlarım.

 

“Aynen Açi. Sonra Kuzey de katil olsun boş yere. Korumada bok yolunda ölmüş diye kayıtlara geçer. Ne dersin?”

 

“Aman Del ya! Yakışıklı olması beni etkiler mi? Benim Kuzeyim dururken?”

 

“E kızım o zaman niye yakışıklı olsun istiyorsun? Tövbe yarabbim.”

 

“Peşimizde yakışıklı birinin dolanması güzel olurdu ya! Çirkin olsa katlanılmazdı. “

Ya sabır sayacı gene açılacak anlaşılan.

 

Bu sohbet sarmayınca beni cevap vermeme gereği duydum. Çünkü cevap versem kim bilir daha neler neler saçmalayacaktı. Belli etmek istemese de içindeki savaş büyüktü.

 

“O değil abim nasıl izin verdi bu işe?”

 

“Neden öyle dedin ki?” Omuz silkti.

 

“Yani sonuçta abim yanımda, daha doğrusu yanımızda erkek sinek görmeyi sevmiyor ya. Yedi yirmi dört etrafımızda fır dönecek korumalara izin vermesi. Şaşırdım.”

 

“Kızım bunda senin hayatın söz konusu ya hani. O kadar da odun değil sonuçta. “

Kısıkça güldü “Bence o kadar odun da diğerlerinden çekiniyor.”

 

Pars mı? Sanmam, dedi soldaki melek.

Aynen öle katılıyorum. O öle çekinecek bir adam değil bence de, diye destekledi soldakini sağ meleğim.

 

“Çekinmez Pars. Durumun ciddiyeti büyükse göz yummuştur. Neyse çokta deşmemek lazım bu durumu. Zararlı çıkmayalım sonrasında. “ eli ile kulak memesini çekil yumruğunu kapıya vurdu “Aman aman!”

 

“Müzik mi açsak Delfin ya?” Derince nefes verdim “Çalıyor ya Açi sen de söyledin.”

 

“Ama kötü müzik çıkmaya başladı!” Kıyamadığım için telefonumu uzattım. Arabaya benimki bağlı olduğu için. İki dakika sürmeden derinden gelen melodiyle Açelya’ya baktım.

 

“Niye şimdi bunu açtın ki? Daha hareketli açarsın sanıyordum. ” Sezen Aksu ‘Kurşuni Renkler’ çalıyordu.

 

“Slow iyidir be Delim. Hem rahatlatıyor beni. “ gülümseyerek başımı salladım. Kulağımız müzikte gözlerimiz yolda sessiz bir yolculuğa bıraktık kendimizi.

 

 

‘Bir sabah saçlarımı, okşayıp da rüzgar

İzlerini sürüp de, gidecek beyaz beyaz

Ve güneş aynaya baktığımda çizgilerden

Yeni bir yüz gösterecek, üzülerek biraz

 

Yok olmaz erken daha, biraz geç kalın ne olur

Hiç hazır değilim henüz

Ne olur baharlarımı, bırakın bir süre daha

Tanıdık değil bana güz

 

Yok olamaz dur dur, gidemezsin

Gözlerimin rengi dur, bulutlara dönemezsin

Yok alamazsın beni deli zaman, dur

Ömrüme o kurşuni renkleri süremezsin

 

Yok olmaz erken daha, biraz geç kalın ne olur

Hiç hazır değilim henüz

Ne olur baharlarımı, bırakın bir süre daha

Tanıdık değil bana güz’

 

“Ah be Sezen abla! Bu kıza en çok güz tanıdık. “ doğru diyordu Açelya. Annemin gidişi de bir güz günü değil miydi?

 

‘O gün başka renkte, ağaracak biliyorum

Ve zorla değil ya, o rengi hiç sevmiyorum

Ne olur sanki biraz, daha zaman verseniz

Yıllar öfkenizi hiç, mi hiç anlamıyorum

 

Yok olmaz erken daha, biraz geç kalın ne olur

Hiç hazır değilim henüz

Ne olur baharlarımı, bırakın bir süre daha

Tanıdık değil bana güz

 

Yok olamaz dur, dur gidemezsin

Gözlerimin rengi dur, bulutlara dönemezsin

Yok alamazsın beni deli zaman, dur

Ömrüme o kurşuni renkleri süremezsin

 

Yok olmaz erken daha, biraz geç kalın ne olur

Hiç hazır değilim henüz

Ne olur baharlarımı, bırakın bir süre daha

Tanıdık değil bana güz’

 

Şarkı tam gittiğinde askeriyeye giriş yapmıştık. Hemen arabayı park edip arka bahçeye gittik. Açıkçası bizimkileri eğitimde sanıyorduk ama eğitim sahasında yalnızca Ay Yıldız timini bulunca burada olmadıklarına kanaat getirdik. Bir askere sorduğumuzda ana binada Gökhan albay ile birlikte olduklarını söyleyince ana binaya geçtik.

 

 

Giriş kattaki toplanma alanındalardı hemen. Yanlarına geçip oturduk.

 

“Ee n’aptınız? Gökhan albayım nasılsınız, iyisinizdir inşallah?”

 

Seni görene kadar iyiydi, dedi soldaki melek.

Ha ha yine komik bir şaka. Dondum resmen!

 

“İyiyim Delfin kızım. Sizin koruma takımını hallettim şu aralar.”

 

“Evet evet. Biz de onun için çağırdığınızı düşünmüştük. Belli mi?” Tebessüm etti Açelya’nın sözüyle “Belli belli. Doğru düşünmüşsünüz onun için çağırdık sizi evet.”

 

Yerinde dikleşti hemen Açelya. Şu anda tek istediği güvende olmaktı çünkü.

 

“Peki kim olacak?” Gönül isterdi ki Hançer’den birisi olsun ama anladığım kadarıyla değildi. Çok geçmeden içeriye bir kadın ve Uraz yüzbaşı girdi.

 

Uraz yüzbaşı mı? İşler karışmasa bari, dedi sağdaki melek.

Karışsın kız boşver. Kaos severiz, dedi soldaki de.

Biz sakinlik için çabalıyoruz adamın dediğine bak! Hey yavrum hey!

 

“Hoş geldiniz çocuklar! Oturun bakalım. “ Uraz ve adını bilmediğim kadın tam yanımızdaki koltuğa oturdular. Tüm Hançer timi de onları inceliyordu tabi. Kadın olan benim gibi 1.70 boylarında kumral kahverengi gözlüydü. Omzunda arma olmadığı için rütbeli bir asker mi yoksa sıradan bir koruma mı bilemiyordum tabi.

 

“Urazı zaten hepiniz biliyorsunuz arkadaşlar. Kendisi Delfin’in korumasında rol alacak.” Bu noktada Safir’e baktım ama o tüm sertliğiyle eli yumruk olmuş bir biçimde Uraz yüzbaşıya bakıyordu.

 

“Aycan da buraya yeni atandı. Kendisi üsteğmen ve genellikle sınır dışı operasyonlarda görev yaptığı için herhangi bir time bağlı değil. O yüzden Açelya’ya da onu uygun gördüm. “

 

Açelya’ya baktığımda oldukça memnun olduğunu görebiliyordum. Tam onluk bir kızdı görünürde Aycan. Sohbeti de sararsa tadından yenmezdi Açelya için.

 

“İyi iyi süper olmuş bu korumalar komutanım. Ben beğendim. “

 

“Tabi sen beğenirsin Kuzey. Açelya’nın etrafında yedi yirmi dört dolaşacak kişi bir kadın. Gel bir de bana sor şu anda. “

 

“Kaya komutanım, Uraz’ı tanıyoruz az biraz zaten. Görevine sadıktır. “ Aylinciğim sen karışma bence. Yoksa şu anda abimlerin gözünden çıkan ateş seni yakabilir.

 

“Bence de. Kaya’ya katılıyorum. Delfin’e de kadın bir koruma bulalım. Uraz olmaz.” Tek kaşını kaldırarak cevap verdi Safir’e Uraz “Niye olmuyormuş yüzbaşı? Benden daha iyisini mi bulacaklardı koruma olarak. Hem önceden bir ay süre için Gökhan komutanımın da kızını korumuştum. “

 

“Niyesini biz başka bir zaman konuşalım istersen ha Uraz!?”

 

“Tamam devrem. Gerginlik çıkmasın.” Bir yandan da eliyle Safir’in kolunu tutmuştu Aykan “Gökhan komutanımın önünde olmaz.” Son cümlesini sessiz söylemişti.

 

Hızla kolunu kurtarıp arkasına yaslandı Safir. “İlk defa katılıyorum Safir’e Gökhan albayım. Delfin’e de kadın bulalım. “

 

“Ben kararımı verdim Hançer! Kararımı mı sorguluyorsunuz?”

 

“Estağfurullah komutanım öyle değil de-“

 

“Nasıl o zaman Özgür? Kafamı attırmayın benim. Sizin için değerli iki kız için uğraşıyoruz burada. Yorumlarınızı kendinize saklayın!”

 

“Emredersiniz komutanım!”

 

Olayın kapanması ile söze girdim. Hedefim Aycan’dı. “Ee Aycan? Aycan dedim ama sorun yok değil mi?” Gülümseyip kafa salladı”Sorun yok adımla seslenebilirsin. Ben de adınızla seslensem olur değil mi kızlar?”

 

“Olur olur. Hem artık yapışık ikiz gibi gezecekmişiz. Resmiyete gerek yok. “

 

“Kaç yaşındasın Aycan. Erkek arkadaşın falan var mı?” Biraz gerginliği azaldığı için ellerini yana yaslayıp sırtını koltuğa dayadı.

 

“Erkek arkadaşım yok. Sürekli sınır dışına gittiğim için vaktim de olmuyordu. Yaşım da yirmi yedi.” Yaşını daha küçük sanıyordum. Bebek gibi bir yüzü vardı çünkü.

 

“Gittiğin görevler sana baya bir rütbe kazandırmış üsteğmenim. Tebrik ederim.”

“Sağ olun komutanım. Bu arada adınızı bilmiyorum. Sorun olmayacaksa kendinizi tanıtabilir misiniz?”

 

“Tabi tanıtırım. Ben Kaya, bu ikisi Safir ve Aykan. Safir, timimizin komutanı. Yanda oturanlar da sırasıyla Aylin, Özgür, Barlas ve Güney. Diğer taraftakiler de Atilla, Kuzey, Ulu ve Pars. Ben ve Ulu Delfin’in abileriyiz. Pars da Açelya’nın abisi.”

 

Büyük bir tebessümle hepsine baş selamı verdi Aycan. Çok sempatik duruyordu. Açelya ile anlaşacağı kesindi fakat bir o kadar da benimle de anlaşacaktı. Ulu abime ve Pars’a bakınca kaşlarını çattı.

 

Barlas niye öyle baktığını anlayıp açıkladı “Ulu ve Pars savcılar. Bize bir adamın izini bulmamızda yardımcı olacaklar. “

 

“Anladım. Sağ ol Barlas. “

 

“Ne demek. “

 

Birkaç dakika kimse konuşmadı. Bir ara Atilla bir adet askeri çağırıp hepimize çay söylemişti. Çaylar gelince yaptığımız tek eylem de çay içmek olmuştu.

 

Son zamanlarda çok sıkıcı değil mi bu Hançer ya? Dedi soldaki melek.

Ne istiyorsun acaba? Sakin sakin duruyorlar işte, dedi sağdaki de.

Kaos, entrika, kavga istiyor olabilir miyim acaba? Dedi soldaki.

Doğru. Seni böyle şeyler besliyordu. Unutmuşum. Özür dilerim, dedi tekrardan sağdaki.

Ne demek komşum estağfurullah. Önemli olan hatayı anlayıp telafi etmek zaten, dedi soldaki de.

Bazen seni atmayı düşünmüyor değilim soldaki baş belam.

Sen beni ölsen bırakamazsın Delfin, dedi cevap olarak.

Bunu bildiğim için susup oturmak zorunda kalıyorum zaten!

 

“Ya azıcık konuşun be! Yemin ederim kusacağım gerginlikten.” diye bozdu sessizliği Özgür.

 

“Ne konuşacağız devrem? Konuşunca daha da geriliyoruz. “

 

“Mesela nasıl yapacağımızı konuşabiliriz.” Dedi Uraz.

 

“Neyi nasıl yapacakmışız?” Diye dikleşti Safir de.

 

Bunların arasındaki gerginlik yüzünden midem kasılıyor artık.

 

“Korumalık işini tabi ki yüzbaşım. “ pişkin pişkin gülünce Aykan yumuşamanın olmasına karar vermiş olacak ki devreye girdi “En iyisi onu siz Delfin ile konuşun Uraz. Sonuçta onunla geçireceksin günlerinin çoğunu. “

 

Mantıklı bir fikirmiş idolüm Aykan. “O zaman biz kalkalım. Açi sen de Aycan ile konuş. Hatta dördümüz konuşalım. “ ben Uraz ile tek konuşursam birileri katil olabilirdi çünkü.

 

Normalde de tek kalacaksınız ya Delfin, dedi sağdaki.

Sus sus! O sonra düşüneceğim bir durum.

 

Açelya ile Aycan ayaklanınca dördümüz binanın dışına çıktık. Otoparka geldiğimizde Aycan aydınlanmışçasına döndü bize “Ee nereye gideceğiz?”

 

Elimde arabamın anahtarı ona baktı yeşillerim “Arabanız varsa bir kafeye gidebiliriz. Yoksa da gidebiliriz çünkü benim arabam var.”

 

Bak bak bak havalara bak, dedi soldaki melek.

Arabam var havamı atıyorum sana ne? Senin var mı araban?

Senin olan her şey benimdir aynı zamanda Delfin. Teessüf ederim, diye cevapladı beni.

 

“Bende araba var. O zaman siz Açelya ile gidin ben de Aycan’ı alıp peşinizden geleyim. Nasıl fikir?” Açelya hemen lafa atladı “Süper. Hadi öyle yapalım.” Kolumdan tutup arabaya yöneltti beni.

 

Dedikodu etmeyecekse benim adım da Delfin değil. “O zaman orada görüşürüz!” Arabaya binip çalıştırıp yola çıktığımızda heyecanla bana döndü.

 

“Sen Safir abi ile ne iş?” İnanamayan gözlerle ona döndüm “Ne ben ne iş?”

 

“Kızım adam Uraz’ın seni koruyup sürekli etrafında dolanacağını duyunca her kası ayrı oynadı. Açık açık kıskandı seni.”

 

“Saçmalama Açelya! Adam beni niye kıskansın? Derdi Uraz onun. “

 

“Ben de onu diyorum. Derdi Uraz. Seninle olacak olan Uraz.” Büyükçe göz devirip camı açtım. Sıcak basmıştı.

 

“Kızım sen salak mısın? Uraz ile farklı bir geçmişi varmış. Derdi Uraz’ın kendisi, sıkıntısı o kişi ile olan bir geçmiş yani. Anladın?”

 

“İki defa ne diye söylüyon Del ya! Anlayabiliyorum tek söylediğinde.” Tek kaşımı kaldırıp ona döndüm kısa süreliğine “Emin misin anladığına? Ben pek emin olamadım da çünkü. “

 

Elini havada döndürdü birkaç tur “Aman neyse ne. Kıskandı mı kıskandı.”

 

“Yarabbim bana sabır ver! AÇİ DELİRTME BENİ! Adam ne diye beni kıskansın ya?”

 

“Sevdiği için.”

 

“Yok deve!”

 

“Yok canım aşık o.” Sinirle bakınca kafeye kadar bir daha konuşmadı. Bence de konuşmamalıydı zaten. Aksi halde katil olabilirdim giderayak.

 

Hemen arabayı park edip kafeye giriş yaptık. Ardından Uraz ve Aycan da geldiler. Dört tane Türk kahvesi söyleyip beklemeye başladık.

 

“Aycancığım ya. Çok kanım ısındı sana. Eminim ki bizim korumalık işi arkadaşlığa dönecek. “ yalakalık mı? Evet o Açelya.

 

“Memnun olurum Açelya. Arkadaşım çok az benim. “

 

“Aa neden ki?”

 

Bu kız salak mı salağı mı oynuyor? Dedi sağdaki melek.

Sohbet açmaya çalışıyor aklı sıra.

 

“Sınır dışındayım dedim ya genellikle.”

 

“Ha doğru doğru. Kusura bakma. “ bana döndürdü bakışlarını “Aklım başka bir yerde kalmış benim. “ tehtitvari bir şekilde sırıttım “Kuzey’i bazen aklımdan çıkartmalısın Açi! Mazallah kayaya toslarsın da düşünemeyip!”

 

Küçük bir kahkaha attı Aycan “Siz ne laf atıp duruyorsunuz birbirinize? Neyi ima ediyor Açelya, Delfin?” Kendime lanetler okuyarak cevapladım “Ufak bir yanlış anlaşılma var. Açıkladığım halde imalarını devam ettiriyor o. Çok takılmayın. “

 

“Safir’in beni kıskandığını mı söyledi yoksa?” Oha artı bir bordo bereli daha ya.

 

“Sizden de bir şey kaçmıyor ha! Sır saklayamayacak mıyız biz hiç?”

 

“Bizimleyken sanmıyorum. “ Allahım neydi günahım!?

 

“Ne güzel. Ne kadar sevindiğimi bilemezsin şu anda!”

 

Kahveler gelince biraz dağıldı ortam. “Nasıl yapacağız şimdi kızlar? Bizim tek görevimiz sizi korumak olduğu için başka düşüneceğimiz bir şey yok. Size göre yöneleceğiz. “

 

“Vallaha sabah sekizde iş başı yapıyoruz. Nöbetimiz yoksa akşam beş altı gibi çıkıyoruz. Sonra da eğer bir planımız yoksa evde tim ile takılıyoruz. Bu kadar bizim rutin. “

 

“O zaman süper. Gözümüzün önünden ayrılacağınız bir durum yok.” Kafamı iki yana salladım “Hayır var. “

 

“Nedir?”

 

“Ameliyatlarda yanımıza giremezsiniz. Yoğun bakımlara da alınmazsınız.”

 

“Bir şekilde hallolur oralar. Sorun açık alanlar ve tenhalar.” Kıkırdayınca Açelya ona döndük hepimiz “Çok pardon ama zaten ortamlar iki şekilde oluyor ya: ya kalabalık ya tenha.”

 

Burnundan güldü Aycan “O da zaten ikisini dedi Açelya. Kalabalık ortamlarda gözden kaçırma söz konusu olabilir tenhalarda da tuzak riski olabilir. O yüzden sürekli dikkatli olmamız gerektiğinden bahsetti Uraz komutanım. “

 

“Öyle desenize canım. “

 

Aklıma takılan soruyu sordum çok geçmeden “Bir şey soracağım. Bu sorumu yanlış da anlamayın da. Neden biriniz kadınken biriniz erkek oldunuz? Bir de Uraz sen Ayyıldız’da değil miydin? Nasıl özel görevlendirildin?”

 

“Kadın erkek olmamızın tek sorumlusu benim. Sürekli sınır dışında olunca dedim bana artık ülkemde bir görev verin. Onlar da korumalığı verdiler.”

 

“Bizi bulduğun için şanslısın Aycan. “

“Biliyorum Açelya. “

 

Uraz’a dönünce cevabımı merak ettiğimi anlayıp konuşmaya başladı “Doğru, timdeydim. Ama biz askerler bireysel görevlere de konulabiliyoruz o yüzden beni senin koruman olarak görevlendirdiler Delfin. “

 

“Safir abi de delirsin diye tabi.” Kısık sesle söylese bile hepimiz duymuştuk Açelya’yı “Açi!” Şaşkınlıkla açıldı gözü “Ay ben onu dışımdan mı dedim ya!”

 

Uraz ve Aycan kahkaha ile gülerken ben hiç gülmüyordum. Gülmeyen bir kişi daha vardı: Açelya. Şayet eve gidince yapacaklarımı bildiği için tırsmıştı. Aycan’a döndü korkuyla “Beni Delfin’den de korursun değil mi Aycan?”

 

Gülüşünü tebessüme dönüştürdükten sonra cevap verdi “Her şeyden korurum Açelya.” Bu sefer gülen taraf bendim.

 

“Gece de dibinde uyuyacak zaten Açi. Bekle sen.”

 

“O konu hakkında da konuşmamız gerekiyor. Şayet sizinle aynı evde de kalmamız gerekiyor. “

 

“Yok bu kadarına gerek. Zaten evde dört erkek var. İkisi asker ikisi savcı. Sorun olmaz. Siz dışarıda yanımızda olsanız yeter. “

 

“Cık yetmez. Onların olmadığı zamanlarda ne olacak? Acil çıkmaları gerekirse. Sonuçta Ulu ve Pars da onlarla gitmeyecek mi?” Doğru. Ben bu yönden düşünmemiştim.

 

“O zaman onlar gidince gelirsiniz. “ diye çok mantıklı (!) bir öneri sununca göz devirdim.

 

“Harikulade bir fikirmiş bu Açelya. Ben nasıl düşünemedim bunu?”

 

“Karşınızdaki ev boş mu?” Hatırladığım kadarıyla doluydu. Polis öğretmen çift oturuyordu hatta.

 

“Bir tane yeni evli çift var orada ya. Nasıl yapacağız? Başka boş daire de yok diye biliyorum. “

 

Safir ile kalsın Uraz. Aycan da size gelir, dedi soldaki melek.

Aynen sonra ikisi de birbirini yesinler. Olmaz o iş.

Aycan ile Uraz’ın aynı evde kalması de olmaz, dedi sağdaki melek.

Harbi ya. İkisi de bekar. Onlar da olmaz ki biz konuşuyoruz da.

 

“Bizimkilere dağılın. “ kaşlarını çattı Aycan “O nasıl olacak ki?”

 

“Sen bize geleceksin. Uraz da ya Kuzeylere gider ya da Atillalara. Olmaz mı?”

Hemen suratı düştü Uraz’ın. Gözlerindeki hüzün de cabası tabi. Safir’e çok değer verdiği belli oluyordu.

 

Aslında ikisi de barışmak istiyorlardı. Fakat zaman aralarındaki bağa zarar vermiş olmalıydı.

 

“En iyisi Aykan abide Uraz’ın kalması; Aylin’de de Aycan’ın. “ biraz durduktan sora devam etti Açelya “Tabi size sormadan karar verdim ama sıkıntı olur mu?”

 

Senkron halde kafa salladılar. “Bizlik sorun değil de Aylin ve Aykan ne der?” Omuz silktim “Bir şey demezler onlar ya.”

 

“Aykan ile Safir yakın arkadaşlar Delfin. Benim onda kalmam yakışık almaz. Hem Aykan’ı da zora sokarız. “

 

“O zaman son çare Atillalar kalıyor. “ dudak büktü “Sanırım evet. “

 

“E süper o zaman. Hemen kalkıp bizimkilere açıklayalım. Daha sonra dağılırız. Yarın nöbetçiyim ben. “

 

“Açi haklı. Ben yazarım şimdi. “

 

Israrımıza rağmen Uraz hesabı ödeyince lojmana doğru yola koyulduk.

 

 

🗡️🩺🗡️

 

“Yani biz şimdi dört kişi mi kalacağız evde?”

 

Barlas’ın onuncu soruşu falandı bu soruyu. Niyeyse evde fazla kişi olmasını istemiyordu.

 

Sakladığı şeyler var da gün yüzüne çıkmasını istemiyor sanırım, dedi sağdaki melek.

Kalabalık ortamı sevmiyordur belki de, dedi soldaki de.

Hayret sen normal bir şekilde düşünür müydün?

Ben de diyordum Delfin son beş dakikadır beni iğnelemiyor nerede bu kız? Hoş geldin sahip gözümüz yollarda kaldı vallahi, diye ekledi soldaki.

Ben hep buradayım da işte…

 

“Ay evet Barlas neyini anlamadın acaba? Boş ev yok mecbur kalacak bizimle. “

 

“Komutanım tamam da evde yer yok ki. Bir oda giyinme odası bir oda benim bir oda Güney’in diğer oda da sizin. Bir salon kalıyor onda da yatmaz bence. “

 

“Yok ben her yerde yatarım Barlas sen dert etme. “ bunu demeseydin iyiydi be Uraz.

 

“Ayrıca misafir olmayacak sonuçta. Komutanına yatağını verirsin.” Kaşlarını çatarak baktı bana. Daha sonra Uraz’a bakınca dikleşip cevap verdi “Tabi ki veririm yatağımı komutanıma feda olsun da.”

 

Tek kaşımı kaldırdım “Da?”

 

“Benim yatağım çok rahatsız diye dedim Delfin. Niye sorguluyorsun?”

“Aman tamam ne olursa olsun. Bir şekilde oturur yerler neticesinde. Şimdi başlarını sokacak bir yer bulsunlar da. “

 

“Evet evet Barlas haklı. Şimdilik salonda yatar sonra da yatak falan bulursunuz. “

 

“Hay ağzını yiyeyim Aylin komutanım.” Ani çıkışı ile Aykan diklendi “Napacakmışsın ne?” Sinsi bir sırıtışla bir Aykan’a bir Aylin’e bakıyordum. Aykan büyük kıskanmıştı.

 

“Yani komutanım ben şey anlamında dedim.”

 

“Ney?”

 

“Şey!”

 

Aykan ayağa kalktı “Ney?” Barlas da ayaklandı “İyi dediniz anlamında işte komutanım!” Dedikten sonra koşarak kapıya gitti on saniye içerisinde dış kapının kapanma sesi duyulmuştu.

 

Ardından koskoca bir kahkaha sesi yükseldi.

 

“Çocuğu nasıl sıkıştırdıysan kalp atışı sesini buradan ben duydum Aykan.”

 

“O da ettiği laflara dikkat etsin.”

 

“Üstüne gitme çocuğun Aykan. Sen daha iyi biliyorsun içini. “

 

“Az eğlendim devrem ne var. “ ben girdim bu sefer söze “Sen başka şeylere kafa yor böyle şeylere değil. Zaman akıyor bak. “

 

Sözümün bitmesi ile Safir ile göz göze geldim. Gururla tebessüm etti bana.

 

“Ya komutanım ben geçen bir şey duydum. “

 

“Ne duydun Güney?” Çekingence konuşmasına devam etti “Bu Akbaşların Raşit varya. Oğlunu evlendiriyormuş.”

 

“Ee bize ne bundan oğlum?”

 

“Duyduğuma göre bizim için de davetiye göndermiş. Dün güvenlik vermişti ama açmamıştım siz açarsınız diye. “

 

“Tamam gideriz. “

 

Açelya hemen atıldı öne “Ay düğün mü var? Aşiret düğününe bayılırım. “ bana döndü heyecanla “Delfin! Gider miyiz? Gideriz gideriz. “ ben cevap vermeden Pars atıldı söze.

 

“Godoroz godoroz! Hayırdır canım! Nereye gidiyormuşsun? Biz ney diyoruz bu ney diyor. Huhu kızım korumayla gezeceksiniz artık. Haberin var değil mi? Sen gel bizi akbabaların içine at diyorsun. “

 

Üzgünüm Pars ama taklitten sonrasına dikkat edemedim.

 

“Bence sorun olacak bir şey yok. Ben de duydum bu düğünü. Bütün doktorları çağırmışlar. Bizde de var davetiye yani. “

 

“Niye haberimiz yok peki?” Tek kaşımı kaldırdım “Niye olsun peki?”

 

“Delfin!”

 

“Pars!”

 

“Asabımı bozma benim.” Asap ney yeniyor mu?

 

“Pardon da senin asabından ne olacak?”

 

“Çocuklar sakin mi olsanız az?” Benim abim bile bir şey demiyorken Pars’ın demesi. Garibime gidiyor.

 

“Sakiniz abiciğim merak etme. Sakin olmasaydık emin ol anlardın. “

 

“Evet evet Kaya abi ya. Bunlar bir kavga eder sorma. Saç baş girerler. Pars Delfin’e Delfin Pars’a. Bunlar iyi zamanları yani.” Abim sakin ama sakinlik barındırmayan sesle “Sen de izliyorsun yani o anlarını?” deyince ufaktan tırstı Özgür.

 

“Yok. Yani biz hemen ayırırız Açi ile bu durumda. “ yandan Açelya’nın bacağını dürttü “Değil mi kız?” Kafa salladı Açelya keyifle “Aynen. Birisinin dudağı birisiniz kaşı patladıktan sonra. “

 

“Açelya!”

 

“Özgür!”

 

“Yani Del şurada abine yediriyorsun ya şu dostunu alacağın olsun. “ ellerimi teslim olurcasına kaldırdım “Ben ne yaptım be! Sen kendin kaşındın. “

 

“Umarım Açelya’yı da kendinize benzetmemişsinizdir Delfin?”

 

“O niye Kuzey?”

 

“Evlenince de her tartışmada bana dalmasın diye dedim. “ Pars yavaşça döndü müstakbel damadına “Hayırdır Kuzey bey. Kiminle evlilik? Bizim niye haberimiz yok?”

 

Bu sefer terleyen taraf Kuzey’di “Yani ileride illaki evleneceğiz diye dedim. Tabi sizin izin verdiğiniz zaman gelince Pars abiciğim. “ dolu dolu kahkaha atan taraf bendim şimdi de.

 

“Verme Pars kardeşim. Ben arkandayım. “ Açelya yandan koluma geçirince ters ters ona baktım. “Bugünkü yaptıklarına say sen bunu. “ Kısıkça konuştu “Senden korkulur vallahi Delfin. “

 

Gerçekten biz bile korkuyoruz Açelya, dedi soldaki melek.

Yoo ben hiç korkmuyorum, dedi sağdaki de.

Tabi korkmazsın. İçinden geleni söylesen kaçacak delik ararsın, dedi soldaki.

O yüzden mi sen arıyorsun?

Yok ben aramıyorum. Henüz o raddeye gelmedik, diye yanıtladı beni soldaki.

Bence de gelme. Tavsiye etmiyorum.

Konuş kız. Biraz fren yapsın bu salak, dedi sağdaki.

Yanımda dost mu taşıyorum düşman mı taşıyorum belli değil, dedi yeniden soldaki.

 

 

“O değil de içimizden birini evlendirsek durulur bu tim biliyonuz mu? Bir yenge fena olmazdı. “

 

“E seni evlendirelim Ati. Hem sen aramızdaki en hanımcı erkek tiplemesisin.” Şaşkınlıkla Kuzey’e baktım. Herkes benim gibiydi ama bu sefer.

 

“Sen mi bunu diyorsun Kuzey? Açelya’dan sonra onun lafı hariç hiçbir lafı dinlemiyorsun ya.”

 

“Vallahi Aylin komutanım haklı komutanım. Siz Açelya’dan başkasını görmüyorsunuz. “

 

Hemen savunmaya geçti Kuzey “Biz ona hanımcılık değil aşk diyoruz Güneyciğim. Çalış senin de olsun. “

 

“Aaa Açelya siz Kuzey ile mi sevgilisiniz?” Sırıtarak cevap verdi Açelya “Evet Aycan. Yakışıyoruz değil mi?”

 

“Çok.”

 

“Bence aramızda ilk evlenecek kişi Aykan olur. “ ah Ulu abi naptın. Onun sevdiceğim de burada ya.

 

Safir keyifli bir şekilde sohbete dahil oldu “Nereden anladın bunu Ulu?” Dudak büktü abim “Aranızdaki en sessiz sakin kişi o. E yakışıklı da. O yüzden seveni de vardır. Yoksa yok mu Aykan?”

 

Gözünden hüzün geçti ama çok kısa bir süreydi bu an. Daha sonra derince Aylin’e baktı. Aylin de ona bakıyordu. İkisi de göz temasını kesmiyordu. “Var. Bir sevdiğim var Ulu. O da beni seviyor biliyorum. Ama çok kırdım onu geçmişte. Çok yıprattım. Şimdi de karşısına geçip ben, affet demeye yüzüm yok. Bir ışık bir umut gördüğüm an kapısında köle olmaya hazırım. Ama tek bir işaret yeter bana. “

 

Gel evlenelim üç de çocuğumuz olsun Aylin, dedin be Aykan ya! İçindeki romantik adamı çıkarttığına göre yumuşardı herhalde Aylin.

 

“Umarım düzelir kardeşim aranız. Böyle seviyorsan zaten o da biliyordur kıymetini. Zaman her şeyin ilacıdır. Dert etme sen.”

 

“Zaman geçiyor ya abi bir yandan. Artık sevenler kavuşmasın mı?” Bir yandan da laf atıyordum ikisine. Umarım anlarlardı. Her şeyi anlayan ikili bir tek bunu anlamadığı için temenni ve dua etmekten başka bir şansım kalmıyordu.

 

“Kavuşsun kardeşim. Her seven kavuşsun. “

 

Herkes hep bir ağızdan “Amin!” dedikten sonra derin bir sessizlik oldu. Ayağa bir hışım kalkınca Safir hepimiz ona baktık.

 

“Yarın yeni erler gelecek. Biz görevliyiz Hançer. Haydi yatalım artık. Uraz ve Aycan’ın da yatması gerek. İkisi de zorlu bir göreve başlıyorlar. Onlar da dinlensin. İyi geceler herkese!”

 

“İyi geceler. “

 

Herkes yattıktan sonra ben de yatağa geçtim. Tavana bakarak günümü ve geleceğimi düşünmeye başladım. Acaba ben nasıl birini sevecektim? Ya da sevecek miydim?

 

Belki de bu kadar vaktim olmayacaktı kim bilir?

 

……

 

19.BÖLÜM SONUUU.

YENİ BİR KARAKTER GELDİİİ: AYCAN.

YENİ KORUMALARIMIZ NASIL?

AÇELYA VE DELFİN SOHBETLERİNE BAYILIYORUM. BİR DE MELEKLERLE OLAN SOHBETLERE TABİ Kİİ😁😁

YENİ BİR DÖNEME GİRDİK. AKSİYON KAOS DOLU BÖLÜMLER BUNLAR.

SİZİ SEVİYORUMMM❣️❣️❣️

YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE🥰🥰🥰

Bölüm : 31.01.2025 23:29 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...