
AY BEN GELDİMMM!
ÇOK BOMBA BİR BÖLÜM GELDİİİ💥💥
İŞLER KIZIŞIYOR AMA PES ETMEK YOKK!!😁😁
NEYSEEE SİZİ BÖLÜME UĞURLUYORUMMM❣️❣️❣️
23. BÖLÜM İÇİN;
OKUNMA SINIRI : 50
OY SINIRI: 20
YORUM SINIRI : 40
KEYİFLİ OKUMALARR ❣️❣️
……
“Son tur Hançer! Nazlanmak yok! Devam!”
“Emredersiniz komutanım!” Bezgin bir şekilde yanıtladı Hançer, Safir’i. İki saattir aralıksız eğitim yaptırıyordu. Ben bile izlediğim yerde yorulmuştum. Onlar harap durumdalardı.
Yanımda Açelya, Pars ve Ulu abim vardı. Dördümüz oturmuş Safir’in yaptırdığı eğitimi izliyorduk. Çok eğleneceğimi dele getirmiştim fakat o hiçte öyle olmamıştı. Zamanımın çoğu canım arkadaşlarıma ve abime acımakla geçmişti.
Gerçi Aykan, Aylin ve abimde çıt sesi yoktu. Sabırla devam ediyorlardı yapmaya. Hatta Kuzey bile başlarda çok iyiydi. Pek ala Açelya için de dayanmış olabilirdi.
Tabi ki öyle, dedi soldaki melek.
Baksana şuna. Bir yere yatsa kazıyarak çıkartırız anca, diye de ekledi.
Safir’i soracak olursanız o sadece koşularda ve atışlarda giriyordu. Bir de yapıyorum diyordu bana. Hani nerede? Ben niye göremiyordum?
“Eğer bir tur daha eklerse bu sefer de Safir abi, bizimkilerin selasını okuyacağız az kaldı. Birisinin durdurması gerekiyor onu. “ kıkırdayarak söylediği şeye karşın Aycan konuştu. Askeriyede olduğumuz için Uraz ile birlikte rapor yazmaya gitmişlerdi.
“Eğer şehit olduğunda sela okunmasını istemiyorsanız bunlara katlanmanız hatta daha fazlasını yapmalarını istemeniz gerekiyor kızlar. Burada böyle. “
Maalesef doğru diyordu. Bu ülkenin vatandaşları geceleri yastığa başlarını rahat koysunlar diyeydi hepsi. Kim olsa kanının dökülmesinden çok terinin dökülmesini tercih ederdi.
“Kaçıncı turdalar?” Omuz silkip dudak büktüm “Yirminciden sonra saymayı bıraktım desem?” Gülmeye başladı ikisi.
“Ne gülüyorsunuz ya? Komik mi?” Aycan kafa sallamakla yetinirken Uraz eli ağzında gülmesini saklayarak cevap verdi “Vallahi komik Açelya. Biz özel kuvvetler için yirmi az kalır. En az elli tur yaparız. “
Şaşkınlıkla gözlerim açıldı. Bu kadar beklemiyordum. Gerçekten iyi nefes varmış bunlarda onu anladım yani. “Aman neyse! Biz de içeriye geçiyoruz birkaç evrak var imzalayacağımız. “
Pars’ın sözüyle ona döndü Ulu abim “Ben biraz daha izleyeceğim çocukları. Eğlenceli baya izlemek. Sen tek gitsen olur mu?” Kafa salladı Pars. Ama yüzü düşmüştü. Düşünmeden ayağa kalktım.
“Ben de seninle geleyim. Hem sıkılmaya başlamıştım otur otur. Tabi kabul edersen? “ yüzünde tebessüm oluştu anında “Tabi ki kabul ederim Delfin. Çok mutlu olurum hatta. “ eliyle binayı gösterdi “Hadi gidelim!” Dudaklarımı birbirine bastırıp önden geçtim içeriye.
Evrak odası gibi bir yere geldiğimizde içeride yalnızca iki asker duruyordu. Onlara selam verip en dipteki masaya oturdum. Pars’ta evrakları alıp tam karşıma oturdu. Buradan görünüyordu Hançer timi.
Hepsine teker teker değdi gözüm. Her yenisine geçtikçe tebessümüm istemsiz büyüdü yüzümde.
“Sen hep gül Delfin olur mu?” Gülen yüzüme ters bir şekilde hafifçe kaşlarımı çattım “Anlamadım?”
“Sen hep gül dedim. “
“Hım olur gülerim Pars. “ derince nefes verip dışarı döndürdüm gözlerimi.
Sen niye geldin ki bununla odaya? Dedi soldaki melek.
Niye gelmeyeyim?
Adamla yalnız kaldın aynı odada, dedi sağdaki melek de.
Yoo, yalnız değiliz ki.
Emin misin? Dedi soldaki melek.
Eminim.
Bak istersen, diye ekleyince sağdaki odayı taradı gözlerim. Cidden kimse yoktu odada. Kapısı aralıktı ama odanın.
Aman ne kadar rahatladık bilemezsin, dedi sağdaki ve soldaki aynı anda.
Pars’a baktım. Ama onun da bana zaten bakıyor olması ile donakaldım öylece.
“Ne? Ne oldu da öyle bakıyorsun?” Omzunu silkti “Hiç! Dalmışım.”
Kaşlarımı kaldırdım “Dalmışsın?”
“Hımhım!” Hiç inanmasam da üstelemedim. Ayağa kalkıp arkadaki raflara doğru gittim. Dosyalarda yıl yıl ay ay operasyon raporları vardı, kenarlarındaki yazılardan anladığım kadarıyla.
Elime iki ay önceyi gösteren bir dosyayı alıp incelemeye başladım. Dosyada kirli sakallı, ela gözlü ve yıpranmış yara dolu yüzü olan bir adamın resmi vardı. Muhtemelen terörist hakkında bilgi veriyordu bu dosya. Yalnızca operasyon sanmıştım oysaki.
Bence koyalım yerine. Gören olursa yanlış anlayabilir, dedi sağdaki melek.
Aynen. Zaten yasak normalde buraya girilmesi. Pars ile girdiğin için bir şey demediler, dedi soldaki melek.
Onu onaylayıp dosyayı yerine koyarken arkamda oluşan gölge ile aniden dönünce yere düştü dosya.
Pars’ı görünce rahatlayıp baş parmağımı damağıma bastırdım. “Korkuttum mu?” Kafamı salladım kaşıyarak “Yok. Ben dalmışım öyle. O yüzden…“
Yakınlığından çekinip yanından geçecekken kolunu sol tarafımdan kitaplığa yasladı. Burnum tam değecekken koluna durmuştum. Alttan gözüne bakıp diğer tarafa yönelince bu sefer boşta koşan kolunu da oraya yasladı.
Kalp atışlarımın hızlanmasıyla derin nefes almaya başlamıştım. Bir yandan göz teması kurmayıp bir yandan da sinirlenmemek için sayıyordum içimden.
Dişlerimi sıkarak konuştum “Ne yapıyorsun sen? Bu hareketin beni rahatsız ettiğini bilmiyor musun Pars?”
“Biliyorum. “ tek kaşımı kaldırdım “Ee o zaman… Çek şu kollarını. “
Duymazlıktan gelerek devam etti konuşmasına “Sen… Neden seni kıskanıyorum ben bu kadar?”
Bilemiyoruz artık orasını. Ecelini çağırıyor olabilir misin acaba? dedi soldaki melek.
Evet gerçekten çağırıyor bu sefer, diye de destek attı sağdaki.
Çeksene şu kolunu bacağını, dedi soldaki bu sefer.
Ellerimi kollarına yaslayıp ittim fakat bir milim bile kıpırdamıyordu. Aksine daha çok sabitledi ellerini kitaplığa. Bezgince nefes verip yanıtladım. “Bilemiyorum Pars. Yıllarca beraber olduğumuz, büyüdüğümüz için olabilir. “
Burnundan güldü “Evet olabilir.” Biraz durup devam etti “Safir ile ne iş siz? Dünkü o yakınlığınız neydi?”
Kafamı eğdim omzuma. Gözlerimi kısıp baktım gözlerine. Çenemi diktim “Normal sarıldık. Aynı senin bana girişte sarılman gibi. “ sinirle güldü.
“Biz seninle sarılmadık Delfin! Ben sana sarıldım. Sen kollarını kaldırma tenezzülünde bile bulunmadın! Ama o… Safir’le gayet içten bir sarılma gerçekleştiriyordunuz. Yanlış mıyım?” Yutkundum büyükçe.
“Sen sarıldığında birden olduğu için şaşırdım o yüzden. Safir’e özel değildi sarılmam. Ya da sana özel değildi sarılmamam. “
Kafa salladı “Hımhım eminim öyledir. “ gözlerine baktım “Sen ne duymak istiyorsun Pars? Ya da neyi açıklamamı bekliyorsun? Sana sarılmışım veya sarılmamışım; Safir’e sarılmışım veya sarılmamışım sana ne! Seni ne ilgilendiriyor bu?”
Sertçe çekti ellerini kitaplıktan, ardından saçlarına daldırdı “Beni ne ilgilendiriyor biliyor musun? Kaç yıl boyunca yanında olduğum halde bana sarılmayıp o herife sarılman! Ona öyle bakman ilgilendirir!” Sinirle kahakaha atmaya başladım. Alkış tutarak dibine kadar girdim.
“Bravo müneccim bey! Nasıl anlamışsın bakışımı! Peki soruyorum, nasıl bakıyormuşum Safir’e?” Durdu şaşkınlıkla. Gözlerinden acı geçti. Yutkundu konuşmadan önce.
“A- aşık gibi.”
“Ne?!”
Bu çocuğa şu anda hak verdim ey ahali! Ben kaçtır diyorum senin de onun sana olduğu gibi ilgin var Safir’e, dedi soldaki melek.
Bu sefer ben de hak verdim. Ama bir kere çaksak ağzına yeridir, dedi sağdaki de.
“Ne diyorsun sen Pars! Ağzından çıkanı kulakların işitiyor mu?” Dudağının kenarı havalandı “Dediğim doğru Delfin. Aşık gibi bakıyorsun ona. Sanki… Sanki ona baktığında dünya duruyormuş gibi dalıyorsun. “
Yavaşça gözlerimi kapatıp nefeslendim. “Peki seninle ne ilgisi var ve seni ne ilgilendiriyor?” Göğsünden ittim sertçe “Diyelim ki aşığım. Seni neden bu kadar dertlendirdi? Sana ne bundan Pars? SANA NE?”
“ÇÜNKÜ BEN SANA-“
“Abiciğim! “ Açelya gelince ona döndük ikimiz de.
Hay seni ya! Tam zamanında Açelya, dedi soldaki melek.
Al benden de o kadar, dedi sağdaki de.
“Nerelerde kaldınız ya! Dedim ben de bir bakayım şunlara!”
Dudağımı yalayıp son kez baktım Pars’a. Daha sonra bir hışım Açelya’nın yanından geçerek aşağıya indim. Rüzgarın yüzüme çarpmasıyla idrak ettim her şeyi. Pars ile yıllar sonra ilk defa tartışmıştım.
“Koşu pozisyonu al Hançer!” Safir’in sesi ile daldığım yerden uyanıp yanlarına adımladım.
Safir en önde, diğerleri de arkasında çift sıra halinde dizilmişlerdi. Ulu abimin yanıma oturdum sakince. Gözlerim yalnızca Safir’deydi. Cidden ona aşık mıydım? Yoksa Pars’ın saçma bir kuruntusu muydu bütün bunlar?
“Annem beni yetiştirdi bu ellere yolladı!” Kaya abimin başlattığı marş ile koşu da başlamıştı.
“ANNEM BENİ YETİŞTİRDİ BU ELLERE YOLLADI!”
Bu sefer sıra Aykan’daydı “Al sancağı teslim etti Allah’a ısmarladı!”
“AL SANCAĞI TESLİM ETTİ ALLAH’A ISMARLADI!”
“Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana!” Kuzey söyleyince bu sözü tebessüm ettim. Birkaç defa annesinin küçükken ders için kafasına ne terlikler attığından bahsetmişti.
“BOŞ OTURMA ÇALIŞ DEDİ HİZMET EYLE VATANA!”
Kuzey’den sonra Atilla bağırdı gür sesiyle “Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana!”
“SÜTÜM SANA HELAL OLMAZ SALDIRMAZSAN DÜŞMANA!”
“Ne şereftir ölmek bize bu güzel vatan için!” Ah Aylin, bu timde açan çiçek olduğun için çok şanslısın.
“NE ŞEREFTİR ÖLMEK BİZE BU GÜZEL VATAN İÇİN!”
“Yanar yürek yurt aşkıyla daima için için!” Barlas söyledikten sonra yüzündeki mutluluğu görmemek imkansızdı.
“YANAR YÜREK YURT AŞKIYLA DAİMA İÇİN İÇİN!”
“Yastığımız mezar taşı yorganımız kan olsun!” Sesi titremişti Özgürümün. Anne ve babasının bir kazada vefat ettiğini söylemişti. İlk günler mezarlarının başında kaç gece sabahladığını sayamadığını da demişti. Bu söz tam onu anlatıyordu.
“YASTIĞIMIZ MEZAR TAŞI YORGANIMIZ KAN OLSUN!”
“Biz bu yoldan döner isek namus bize ar olsun!” Daha gidecek çok yolun var Güney. Ve döneceğini de hiç sanmıyorum.
“BİZ BU YOLDAN DÖNER İSEK NAMUS BİZE AR OLSUN!”
Marşın bitmesi ile koşuları da bitmişti. Son mısrayı biz de sesli söylemiştik.
Safir söylememişti tek. Sadece toplu söyledikleri yerde katılmıştı. Ama yüzündeki gururlu gülümsemesini hiç soldurmamıştı. Gerçi biz de en az onun kadar gururluyduk. Bu ülkede daha nice Hançer timi, nice kahraman mehmetçiklerimiz olduğu sürece de dinmeyecekti içimizdeki gurur.
🗡️🩺🗡️
Delfin ile Pars’ın tartışmasına şahit olmuştu Açelya. Abisini ilk defa bu kadar acımasız görüyordu. En son diyeceği şeyi anlayıp aralıklı kapıdan içeriye attı kendini.
Delfin yanından sinir küpü gibi geçince sakin bir şekilde abisine döndü. Burnundan soluyan bir abiydi şu anda.
Ellerini önünde açarak konuştu “Ne yapıyorsun sen abi? Nasıl öyle şeyler dersin Delfin’e?”
Yüzünü sıvazladı sıkıntıyla Pars. Az önce Açelya gelmeseydi Delfin’e aşık olduğunu söyleyecekti. Delfin’den de okkalı bir tokat yiyecekti.
“Birden ağzımdan çıkıverdi.” Kaşlarını kaldırdı Açelya abisinin değişimini kaldıramıyordu. Eski naif abisini istiyordu.
“Ağzından çıkıverdi? Çok merak ediyorum abi. Ben gelmeseydim Delfin’e ne diyecektin? Bak sırf merakımdan soruyorum. “
Bakamıyordu kardeşinin yüzüne. Delfin’i sevmesi Açelya’ya da zarar verebilirdi çünkü. Delfin onun da bildiğini düşünüp Açelya’dan uzaklaşabilirdi. Öyle bir potansiyeli vardı.
İstemeye istemeye cevapladı kardeşini “Aşığım diyecektim.” Gülmeye başladı sinirle Açelya. Gözleri dolmuştu. Abisi en yakın arkadaşına aşıktı. Ve aşık olduğu kadın da başkasına…
Delfin de Safir gibi gösteriyordu sevgisini bakışlarıyla. Fakat Safir kadar belli etmiyordu. Onu çok iyi tanıyan biri anlayabilirdi bu gerçeği.
“Sonra ne olacaktı peki? Koca bir HİÇ!”
“Sesini yükseltme bana Açelya!” Bir adım attı abisine “Allah yukarıda. Bir kere bile sana saygısızlık etmedim abi! Ama bu delilik. Benim arkadaşıma aşıksın. Benim abim arkadaşıma aşık. “ sesini kıstı bu noktada “Ama arkadaşım aşık değil!”
Bu söz kalbine bir yumruk inmesine neden olmuştu. Bunu görebiliyordu. Ve bu canını çok yakıyordu.
“Biliyorum.”
“Biliyorsan vazgeç abi! Sana yalvarıyorum eski haline dön!” Elini kalbine vurdu abisinin “Şuna sahip çık! Delfin’in canını yakıp bizden gitmesine izin verme. Bunu öğrenirse bir moloz da sen atmış olursun enkazına!” Pars öyle bir baktı ki gözlerine. Açelya anında anladı abisinin onu dinlemeyeceğini.
“Anlatacaksın değil mi? Anlatacaksın. Sonunu bile bile anlatacaksın. Hadi Delfin’i geçtim. Özgür? Kaya ve Ulu abi? Onların tepkilerini düşünebiliyor mus-“
“Kaya biliyor.” İki kelimelik cevapla dumura uğradı Açelya “Nasıl biliyor? Sen mi söyledin? Gittin gözünün içine baka baka dedin mi ‘Ben kardeşini seviyorum!’ diye?” Kafasını salladı Kaya iki yana.
“O anlamış. Geldi sordu. Ben de anlattım. Safir’i kıskandığımı da anlattım. Her şeyi anlattım. Her şeyi…”
Ellerini başına attı Açelya. Felakete koşuyordu abisi. Kaya abisinin abisine bakışları o yüzden öldürecek gibiydi. Bildiği için. İstemiyordu abisini. Şimdi oturuyordu her şey.
“Yok! Yok olamaz! Demeyeceksin Delfin’e abi! Dersen sonsuza kadar kaybedersin onu. Tek sen de değil ben de kaybederim.”
“Cık kaybetmezsin. Delfin seni çok seviyor. Sen ona arkadaştan ötesin. Yapmaz bunu. Ama ben… Beni tek kalemde silebilir. Olsun, bilsin sevdiğimi. O bana yeter. “
Kafası almıyordu Açelya’nın. Abisi bu kadar acımasız olamazdı. Göz göre göre üzmek istiyordu Delfin’i.
“Mahvolacak Delfin. Madem seviyorsun yapma! Yapma bunu ona! YAPMA!”
Yaklaşıp ellerini kardeşinin kollarına koydu. Sonrasında da yüzüne çıkarttı. Alnına bir öpücük koyup burukça gülümsedi. Ayrılıp arkasına bile bakmadan çıktı gitti odadan.
Gözlerini kapatıp sakin kalmaya çalıştı bir süre Açelya. Düşünmemeye çalıştı. Birkaç saniye sonra aşağıya indi. Herkes çimlerde oturuyordu. Abisi Ulu ve Güney’in arasında Delfin’e bakıyordu buruk bir şekilde.
Fakat Delfin Kaya ve Özgür’ün arasına oturmuş dalgınca çimenlere bakıyor, yoluyordu çimenleri. Dudaklarını birbirine bastırarak ilerledi. Kuzey ile Aylin’in arasına girdi o da. Abisi ve Delfin hariç herkes normal görünüyordu. Belli ki hiçbir şey söylememişlerdi kimseye.
Ama üç kişinin durgunluğunu gören kişiler vardı. Özgür, Safir ve Kaya. Ulu da fark etmişti kardeşinin durumunu fakat üstüne gitmek istemedi. Anlatmak isterse anlatacağını biliyordu.
Safir ilk başta binadan çıkar çıkmaz görmüştü Delfin’in yüzünü. ‘Yukarıda bir şey mi oldu? ‘ diye düşünmüştü kendi kendine. Gelip Ulu’nun yanına oturduktan sonra koşu sonuna kadar kendisini izlemişti. Anlam veremese de hoşuna gitmişti bir yandan bu durum.
Özgür ve Kaya da görmüştü Delfin’in düşünceli halini. Kaya direkt Pars’ın yanlış bir şey yaptığını anlamış, daha sonra kardeşi ile konuşmak için rafa kaldırmıştı. Eğer düşündüğü gibi bir şey olmuş olursa tutamayabilirdi kendini Pars’a karşı.
Savcı olması gözünü korkutmaya yetmezdi. O bir abiydi ve kardeşinin huzuru daha önde gelirdi onun için.
“Nasıl güzel söylediniz be arkadaşlar marşı! Kulaklarımın pası silindi yeminle!” Tebessüm etti bütün tim. “Sağ ol Aycan! Her zaman yapmayoz bunu. Şansına dinleyebildin. “
Kafa salladı hemen Uraz “Evet. Aykan haklı. Çok söylemezler marş eğitimde. Biz daha çok söyleriz. Ama söylememe nedenleri farklı. Onlar sahada söylerler. Karşılarındakileri zangır zangır titretirler. “
Uraz’ın dediği ile uzun zaman sonra tebessüm etti Delfin. Uraz her ne kadar Safir ile küs olsa da onları asla övmekten vazgeçmiyordu. Bu çok değerli bir şeydi.
“Yarınki düğün saat kaçta?”
“Altı gibiydi sanırım Aylin. Niye?” Omuz silkti Aylin. Kuzey’e döndü “Öylesine sordum. Erkenden bitse de eve gitsem diye. “
Özgür Delfin’in sakinliğiyle huzursuz olduğu için söze girdi “Delfin?” duymamıştı Delfin onu ama. Birkaç defa seslenince ve hala tepki vermeyince Özgür kolu ile dürttü Delfin’i.
Kendine gelen Delfin başta karşısındakilere sonra Özgür’e döndü. “Ne, bir şey mi dediniz?” Sıkıntılı bir nefes verdi Özgür. “Sana sesleniyorum kaçtır. Duymuyorsun güzelim.”
Dudaklarını bastırıp mahcupça baktı Delfin “Kusura bakma. Dalmışım.”üstelemeyerek tebessüm etti Özgür. Şakağına bir öpücük bırakıp geri çekildi. Ters bir şekilde yandan Pars’a baktı. Pars’ın Delfin’e üzgün bakışlarla baktığını görünce o an anladı ne olduğunu.
Kaşlarını çatıp bir süre izledi Pars’ı. Gözlerini bir gram ayırmamıştı. Bu sefer sinirle nefes verdi. Ayağa kalktı. Herkesin bakışlarının üzerinde olmasını umursamadan Delfin’in elinden tutup onu da ayağa kaldırdı.
Şaşkın gözlerle bakıyordu Delfin, Özgür’e “Bir şey olmuş ve bana anlatacaksın Del!” Kimse bir şey diyemeden o çoktan sürüklemeye başlamıştı Delfin’i arabaya. Her ne olduysa bunu öğrenecekti.
Ama bilmiyordu ki olanları öğrendikten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı…
……
BÖLÜM SONUUU!!
PARS’IN HALT YEMESİ?
AÇELYA’NIN ÇARESİZLİĞİ?
DELFİN ARTIK BİR ŞEYLERİ ANLAMAYA BAŞLIYORR!!
MARŞ SAHNESİ NASILDI? İLK DEFA ‘HANÇER’DEN MARŞ OKUDUK
BİR SONRAKİ BÖLÜM KIZIŞIYOR ORTALIK NELER OLACAK NELERRR💥💥
BİR SONRAKİ BÖLÜM GÖRÜŞMEK ÜZERE ESENLE KALIN SEVİLİYORSUNUZZZ❣️❣️❣️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 52.59k Okunma |
5.78k Oy |
0 Takip |
69 Bölümlü Kitap |