24. Bölüm

24. Bölüm

🌸🤍Tıp 🤍🌸
tipsevdali

SELAM CANLARIM!! NASIL GEÇİYOR GÜNLERİNİZ? UMARIM İYİDİRRR😊😊

24. BÖLÜMÜMÜZLE GELDİM EFENDİM.

NELER VAR NELER BİR BİLSENİZ.

NEYSE SİZİ BÖLÜMÜMÜZE UĞURLAYAYIM ÇOK GEÇMEDEN.

İYİ OKUMALAR ‘HANÇER’ TAYFASIII❣️❣️❣️

 

……

 

Gözlerim televizyonda, bacaklarımı karnıma çekmiş oturuyordum. En sonki olaydan sonra Gökhan albay hepimizi odasına çağırmış ve bir güzel fırçalamıştı. Yoğun uğraşlarım sonucu benim hatırıma, abimler hariç diğerlerine sadece temizlik görevi vermişti.

 

En son beraber kalmış ve birazcık konuşmuştuk.

 

Olanları bir de benim ağzımdan dinledikten sonra yanıma oturup saçımı okşamış, bir baba edasıyla yaklaşmıştı bana. Uzun zamandır hissetmemiştim bu hissi. Annemden sonra yani.

 

Pars hakkında hüküm veremediği için bir süre askıya almıştı. Çünkü Pars’ın kafasını toplayıp düzgünce konuşmasını istiyordu kendisiyle. Bizim aramızdaki husumetin operasyonlarını etkilemesini istemiyordu.

 

Şu anda evde abimler, Özgür ve ben vardık. Açelya abisi ile birlikte askeriyede kalmak istemişti. Onu reddedemezdik. Sonuçta abisiydi onun. Biraz da kendisini suçlamıştı bu olanlar konusunda fakat o en suçsuzu olabilirdi aramızdaki bu olayda.

 

“Güzelliğim?” Elinde süt ile giriş yaptı salona Ulu abim. Peşinden de Kaya abim ve Özgür gelmişti. İkisinin de ellerinde bir şeyler vardı. Önümdeki orta sehpaya sütü bırakıp yanıma oturdu Ulu abim. Diğer yanıma da Kaya abim geçti.

 

Özgür elinde tabakla ortada kalınca kollarını iki yana açtı “Ee ben kaldım ortada. Ayıp değil mi bu yaptığınız?” Kıkırdayarak elindekileri alıp sehpaya koydum. Daha sonra da sehpayı itip önüne, arkamdaki yastığı koydum.

 

Gözlerimle işaret ettim “Buyur buraya çök bakalım. “ tebessüm edip oturdu hemen. Arkama yaslanıp ellerimi önümde birleştirdim bu sefer. Parmaklarımla oynuyordum.

 

“Birileri belgesel izliyor.”

 

Kaya abime dönüp yanağından makas aldım “Etrafımdaki hayvanlar yetmemiş gibi bir de bunları izleyeyim dedim abicim.” Kaşlarını çattı sahte bir kızgınlıkla “Sen bize hayvan mı dedin kız? Alırım ayağımın altına ha!”

 

Ulu abim kıkırdarken Özgür saçlarımı karıştırdı uzanıp “Bu daha ne ki Kaya abi? Bizi aklına gelen gelmeyen her şeyin yerine koyabilir. “

 

“Teessüf ederim abi ve Özgür. Ben öyle biri miyim?” Ciddiyetle kafalarını salladılar.

 

“Aşk olsun. Kırıldım, alındım, gücendim… İnsan kardeşine böyle şeyler söyler mi hiç? Ayıp ayıp! Yaşınızdan utanın be!”

 

Omzumdan itti beni Kaya abim “Bak bak! Görüyor musun Ulu? Şimdi de bize yaşlı diyor!” Güldü Ulu abim bu dediğine “Doğru diyor abi. Ona göre yaşlıyız.”

 

“Abooo!” Dedi Özgür “Bunlar birdi iki olmuş Kaya abi. Vallahi götümüzü kollamamız gerekiyor benden demesi.”

 

“Haklısın Özgür. Bunlar birlik olmuşlar bile. Hey yavrum hey!”

 

Uzanıp Özgür’ün yanından sütümü aldım. Özgür demiş olmalıydı abime sütün beni rahatlattığını. Ne zaman üzgün olsam süt getirirdi çünkü. Ağlaya ağlaya da olsa içer huzurlu bir uyku çekerdim.

 

“Üstümüze iyilik sağlık! Siz abartıyorsunuz sadece.” Dedi Ulu abim eli göğsünde. Omzuyla vurdu omuzuma “Biz Karadeniz çocuğuyuz Özgür.” Tek kaşını kaldırıp indirdi “Buluşma bize!”

 

Ellerini teslim olur gibi yaptı Özgür. Sahte bir telaşla döndü Kaya abime “Abi bunlar bizi liğme liğme ederler. Bir şey yap!” Kahakaha attı abim “Bir şey olmaz. Ateş olsalar cürmük kadar yer yakarlar bir kere. “

 

“Allah Allah ya! Bir yansak söndürmek yerine kaçarsınız. Yalancılar.” Hepsi gülmeye başladı dediğime.

 

Kapının çalması ile ayaklandım. “Ben bakarım!”

 

“Otur bakayım! Ben açarım!” Arkamdan saydırmaya devam etti Özgür “Aman bak!”

 

Kim acaba? Dedi sağdaki melek.

Oyumu Safir’e basıyorum, dedi soldaki.

Ee hadi inşallah, dedi sağdaki.

Bugün albay çağırmasa dalacaktı vallahi, dedi tekrar sağdaki.

Gelmeseydi de dalsaydı. Çok içimde kaldı, dedi soldaki bu sefer.

Uff bir susun be! Dalsaydı da son darbeyi vurup toptan yaksaydı başını. Mantıklı olun biraz ya!

 

Kapıyı açtığımda herkesin tahmin ettiği gibi Safir vardı. Tabi kuyruklarıyla beraber.

 

“Ay Delfin ağaç olduk şuracıkta!” Yüzümü buruşturdum “Aşağı kattan geldin on saniye bekledin alt tarafı Atilla.” Çekildim kapının önünden “Buyur geç!” Sırıtıp geçti içeriye.

 

Sırayla hepsiyle görüşüp içeriye aldım. Uraz ve Aycan da gelmişti. Yavaş yavaş bizden oluyorlardı onlar da.

 

Dudaklarımı bastırıp Uraz’a baktım “Hoş geldin kovulmayan korumam!” Gülümseyip saçımı karıştırdı “Hoş bulduk güzel doktor!” Safir’in arkadan boğazını temizlemesiyle ters bir şekilde ona bakıp geçti salona.

 

“Sen niye burada dikiliyorsun?” Yaslandığı duvardan ayrıldı elindeki flash belleği gösterdi sallayarak “Cebimde bu kalmış. Kaya’ya verecektim. “ kafamı sallayıp hareketlendim.

 

Tam önünden geçerken koluma dokundu hafifçe.

 

Allahım bir de hafifçe dokundu, dedi sağdaki melek.

Boşuna ben bu adamı tutuyorum, dedi soldaki melek.

 

“Nasılsın Delfin? “ bakışlarından anlık hüzün geçti. Tebessüm ettim “İyiyim Safir.”

 

“Eminsin değil mi?” Kafasını eğip gözüme baktı direkt “Evet iyiyim. Hem niye iyi olmayayım ki? “

 

Kafasını sallayıp uzaklaştı benden. Bir şey demeyip içeriye geçti direkt. Ben de birkaç saniye durup girdim salona. Onlar gelmeden önce oturduğum yer boş olduğu için oraya yöneldim.

 

“Aa ne izliyorsunuz ya? Belgesel mi bu?” Kıkırdadım Aylin’in sözüyle.

 

“Evet Aylin. Hayvan belgeseli. “ imayla Özgür’e baktım. Gülmemek için zorluyordu kendini. Yandan abimlere de baktığımda onların da farklı bir durumda olmadığını gördüm.

 

“Niye sıkıyor bunlar kendilerini? Oğlum ne bu haliniz? “ dördümüz birden gülmeye başladık. Herkes far görmüş tavşan gibi bakakaldı bize.

 

“Bunları toptan kaybettik.” Dedi Barlas.

 

“Vallahi komutanım. Birden gülmeye başladılar. “ deyince Güney zar zor kendimi dizginledim. “Korkmayın korkmayın. Henüz delirmedik, iyiyiz. Siz gelmeden önce bir sohbet geçti de aramızda. O yüzden bu gülmemiz. “

 

“Ha iyi bari. Korktuk biz de”

 

Açıkçası bir an biz de düşündük delirdiklerini, dedi soldaki melek.

Aklı selim Kaya bile kafayı yedi dedim ben, diye ekledi soldaki melek.

 

“Korkmayın ya! Alt tarafı güldük. “

 

“Delirmiş gibi güldünüz Özgür. “

 

Onlar da kendilerince haklılardı. Bugün yaşanılanlar normal şeyler değildi. Ama biz bu durumlara alışmıştık. O yüzden kolay toparlanıyorduk.

 

“Eee konuşun bakalım! Nasıl geçti temizlik sefası?” Hepsi senkronize halde yüzünü buruşturdu “Nasıl geçsin be? Şu parmak uçlarım fayans fırçalamaktan dolayı artık yok!”

 

“Abartma be devrem! Alt tarafı fayans fırçaladın!” Hayretle Kuzey’e döndüm “Naptı naptı?”

 

Kıkırdadı Kuzey “Fayans fırçaladı.”

 

Tek kaşımı kaldırdım “Fırçaladı?”

 

“Hee fırçaladı valla.”

 

Vah vaah! İyi çocuktu Atilla, dedi sağdaki melek.

Rahmetlinin bir kusuru vardı o da: bu timde olmak, dedi soldaki melek de.

 

Dudağımı büktüm. Benim yüzümden ceza almışlardı. Üstelik döven onlar bile değildi.

 

“Sen o düşüncelerinden bir sıyrıl Delfin. Kavgamızı ayırmadıkları için ceza aldılar. Ben de çektim cezamı hem.” Özgür’e baktım üzgünce “Olsun. Hiç almamalıydınız. “

 

Uzanıp elimi tuttu Kaya abim “Güzelliğim, biz bir takımız. Birimizin yaptığı hata diğerlerine patlar. Bu sahada da böyledir. O yüzden üzülme. Onlar hallerinden gayet memnunlar. “

 

Omuz silktim “Sen niye ceza almadın o zaman?” Kaçakça cevap verdi “Aldım.” Kaşlarımı çattım “Ama sen bizimle geldin eve. Abi ne cezası aldın?”

 

“Bir önemi yok abim. Sen iyisin ya…”

 

“Nasıl önemi yok abi? Ne cezası aldın?” Sıkıntıyla nefes verdi “Çok bir şey değil. Sadece iki saha görevinde olmayacağım. “

 

“Hiç değilmiş gerçekten ya!” Kafamı kendine çekip şakağımı öptü “Geçti gitti boşver!”

 

Abim benim için böyle bir ceza almıştı. Bu fedakarlığını asla unutmayacaktım.

 

 

İçeriye geçip çayları doldurdum. Sonra yanıma Güney’in gelmesiyle hemen beraber dağıttık. “Yarınki düğünde Maho Ağa da varmış.” Kuzey’in dediğiyle hepsi birden ona baktı.

 

“Nasıl Maho da varmış? Kimden duydun Kuzey?”

 

“Askeriyeden biri söyledi. Köy ahalisi olan. Onu da çağırmış Raşit ağa.” Kaşlarını çattı Safir. Bir şeyler düşünüyordu.

 

“Neden düşmanını çağırsın ki düğüne?” Dudağını büktü Kuzey “Bilemiyorum vallaha. Barışmış olamazlar mı?”

 

“Cık barışmış olamazlar. Sonuçta adamın oğlu kızının namusuna göz dikmiş. “

 

“Nasıl yani? Ne diyorsun sen Aycan.” Uraz Aycan’a döndü.

 

“Sen nereden biliyon olayları?” Dudağının kenarı havalandı. “Ee bizim de kulağımız var her yerde.” Bir süre daha dik dik bakınca Uraz, sinirle konuştu “İstihbarat alanında çalışıyorum ya ben Uraz yüzbaşım. Nereden duyacağım yoksa?”

 

“Hım! Unutmuşum, pardon!”

 

“Unutmazsan şaşardım!” Sırıtarak izliyordum ikisini de. Çok güzel olmuşlardı böyle.

 

Bir de kendileri fark etse ne güzel olurdu, dedi soldaki melek.

Merak etme komşum. Yakındır vuslat, dedi sağdaki de.

Ah ah! Bir de bizimkiler erse vuslata, diye ekledi soldaki.

Gene çenen düştü!

Valla hiç öyle deme Delfin. Ben olanı diyorum, diye kendini savunmaya geçti soldaki.

Ya he he!

 

 

“Aman neyse ya! Yarın olay çıkma ihtimali yüksek yani. Delfin, sizin gelmeniz riskli anlayacağın.” Sıkıntıyla nefes verdim. Açelya çok istiyordu gitmek. Ben de istiyordum fakat gitmesem de olurdu ama Açelya…

 

Şu kız bir kere kendini düşünse kafamı keseceğim, dedi soldaki melek.

Kafanı kessen ne yarar acaba?

Gerçekten Delfin ya. Biraz da kendini mi düşünsen, dedi sağdaki de.

Ben kendimi de düşünüyorum zaten. Siz karışmayın.

 

“Olmaz Kuzey. Gideceğiz yarın. Zaten Açelya mahvoldu bugünkü olaydan dolayı biliyorsun. O yüzden gideceğiz. “

 

“Yarın olmaz Del. Anla bizi. “ ayağa kalktım bir hışım “Siz de bizi anlayın. Yaşadıklarımız arşa çıktı zaten. Bırakın da biraz kafamız dağılsın!” Özgür yanıma gelip kolumu sıvazladı.

 

“Yav dağılsın dağılsın da düğünle değil, daha doğrusu bu düğünle değil. Ben sizi gezdireyim başka yerlerde. “ kolumu kurtardım “Ben anlamam! İki düşman yüzünden eğlenceden mahrum olamam. “

 

“Kızım iki kişiden bahsetmiyoruz. İki aşiret söz konusu. Eğer Maho Ağa gelecekse illaki kuyrukları da gelir. Herhangi bir sorun durumunda kan çıkar aralarında. “

 

“Ulan beni ne ilgilendiriyor beni? Kan çıkacaksa da kendi aralarında çıkar. Ayrıca madem anlaşamıyorlar çağırmasaymış kardeşim!”

 

Bu kız iyice delirdi sonumuz hayrola, dedi soldaki melek.

Hakkaten Delfin ya! Eski haline dön, dedi sağdaki de.

Yav bir susun takılıyorum alt tarafı birazcık.

Bırazcık mı? İnanmam, dedi soldaki.

 

Aykan ayağa kalkıp diğer yanıma geçti. Abimlerin önünde Özgür, Aykan ve ben sırık gibi duruyorduk. Elini alnımda ve yanaklarımda gezdirdi “Ateşi de yok aslında. Garip!”

 

Sinirle elini ittim.

 

“Bir de dalga geçiyorlar ya! “ dudaklarını birbirine bastırdı Aykan. Daha sonra geri geri gidip yerine oturdu.

 

“Ne dese haklı.” Dedi Aylin “Madem çağırmış olay da çıkartmaz.” Elimi göğsümden aşağı doğru iterek hepsine baktım sırayla “Oh olsun size. Bu kız aranızdaki en zeki olan gerçekten. Sizinle kalmasına şükredin. “

 

Barlas tek kaşını kaldırıp yanındaki Aycan’a eğildi “Allahtan tek zeki sensin demedi. Yoksa yemin billah bu sözü kaldıramazdım. “ yüzümü buruşturarak cevap verdim “Senin için daha farklı planlarım var Barlas!”

 

Korkuyla baktı “Sen duydun mu beni ya?” Yanındaki Aycan elini dudağına bastırdı gülmemek için. Benim de gülesim geliyordu fakat şu durumda gülemezdim.

 

“Yok bana vahiy indi! Tabi ki duydum!” Herkes gülmeye başlayınca başta sinirle baktım hepsine. Daha sonra ben de dayanamayarak gülmeye başladım.

 

“Sizi Allah kahretmesin! Bir şaka yaptırtmadınız. Daha takılacağım kişiler vardı. “

 

“Kardeşim sen bizim anlamadığımızı mı sandın acaba?”

 

Doğru onlar anlamayacaktı da ben mi anlayacaktım?

 

“Aman abi ya. Neyse sonuç olarak yarın gidiyoruz!”

 

Kem küm edecekleri sırada Safir’in konuşmasıyla sustular “Peki. Ama bizim yanımızdan ayrılmayacaksın.” Sırıttım otuz iki diş.

 

Uraz’ın yanına gidip omuzuna vurdum “Zaten gitsem bile peşimdeki kuyruğum benimle. Öyle değil mi biricik korumam?” Ters ters bakıp yanıtladı “Hımhım öyle!”

 

“Kızım bize kuyruk mı diyorsun?” Omuz silktim “Yani, bir nevi öyle denebilir. Ama ciddiye almayın beni.” Nefes alıp verdim “Özellikle şu aralar yani. “

 

Kimse dediğime bir şey demedi. Neden böyle dediğimi az çok anlamışlardı zaten. Bugün olanları unutmamın en kolay yolu işi dalgaya vurmaktı çünkü.

 

 

🗡️🩺🗡️

 

 

“Açiiii! Haydi da geç kalacağız senin yüzünden!” Açelya ile düğüne hazırlanıyorduk. Daha doğrusu ben hazırlanmış onun hazırlanmasını bekliyordum. Öğlene doğru Kuzey alıp gelmişti onu askeriyeden.

 

Zaten morali bozuk olduğu için sormamıştım Pars hakkında bir şey.

 

“Tamam Del ya! Çatladın iki dakikada!” Donuk gözlerle baktım odasından çıkan Açelya’ya “Çatladım mı? Kızım çatlasam daha az canım yanardı. Ağaç oldum köklerim Mardin’e salındı yani!”

 

Cilveli bir şekilde yanaştı “Daha ne kökler salınacak senden Delim.” Kaşlarımı çattım “O ne demek be?”

 

“Safir ile diyorum Safir ile. Daha ne çocuklarınız olacak da kök salacaksınız.” Ellerini havaya açtı “İnşallah!”

 

“Bak şimdi!” Gözlerimi uyarırcasına açıp hemen kapıya koşan Açelya’ya arkadan bir tekme savurdum “Göstereceğim ben sana kökleri.”

 

Niye kızdın ki kıza? Çok doğru diyor, dedi soldaki melek.

Bir sen eksiktin çünkü. Sizi bana parayla mı verdiler ya? Bir bitmediniz Safir de Safir.

Yok, sana ruhun üflendiğinden beri buradayım canım, dedi soldaki bu sefer.

Lütfettin sağ ol!

 

“Hiçte Safir yok demedin canım. Bu da bir şey!”

 

“AÇELYA!”

 

“Tamam tamam sustum. Bu gidişle sonum elinden olacak.”

 

“Hah şunu bileydin. “ dibine girdim “Karadeniz çocuğuyum ben sıkarım topuğuna!” Kahkaha atmaya başladı “Sen Karadeniz çocuğusunda ben neyim? Sanki İstanbul sosyetesiyim!”

 

Bu sefer gülen taraf bendim “İstanbul sosyetesi ne be?”

 

“Aman ne bileyim ya! Öyle çıkıverdi ağzımdan!” Güldüm dediğine.

 

“Sen onu bunu boşver de nasıl gideceğiz?” Sen ciddi misin der gibi baktım yüzüne. Elimdeki araba anahtarını salladım “Bununla. “ yüzü düştü hemen.

 

“Ne oldu kız? Suratın düştü.” Omuz silkti “Ne vardı Kuzey ile gideydim?”

 

“Ne vardı değil ne yoktu diyecektin sanırım? Hani nerede Kuzey? Vardı da sen mi gitmedin? Çıldırtma beni düş önüme de geç kalmayalım daha fazla!”

 

Homurdanarak ayakkabılarını giydi ve asansörün düğmesine bastı. Peşinden hemen ben de giyinip kapıyı kilitledim.

 

Asansöre bindiğimizde hala suratı düşüktü. Kuzey’i bu kadar seviyor olması çok güzeldi. Her şeyi beraber yapmak istiyordu. Ama abimler hep birlikte önden gidip ortamı kolaçan edeceklerini söyleyince kalmışlardı.

 

Tek Aycan ve Uraz bizimle gelecekti. Şu anda da arabanın yanında bekliyor olmalıydılar.

 

Otomatik kapının önüne geçince açılmasıyla suratımıza çarptı rüzgarın esintisi. Hava normalde çok soğuk oluyordu ama şu anda ılıktı. Tam düğünlüktü anlayacağınız.

 

“Aa Kuzey?” Açelya’nın baktığı yöne bakmamla Safir ile Kuzey’i, Safir’in arabasının önünde dikilirken görmem bir oldu.

 

Kaşlarımı çattım şaşkınlıkla “Sizin ne işiniz var burada? Düğün meydanındasınız sanıyoruz sizi.”

 

“Öyleydik zaten. Sonra dedik bu güzel kızların bir partnere ihtiyacı var, abimi de kaptım geldim. “ sırıtarak cevap verdi Açelya “İyi yapmışsın iyi! Hadi gidelim!” Elimle durdurdum “E Uraz ile Aycan ne olacak?”

 

“Onları gönderdik. Bize kaldınız.” Sahte bir üzüntü sergiledim “Tüh! Şimdi ne yapacağız?” Sonra hemen bozdum tabi “Peki. Gidelim o zaman.”

 

Kuzey hemen arka kapıyı açtı ilk Açelya geçti içeriye sonra tam ben binecekken kendi girdi hemen yanına “Ee ben binecektim.”

 

Kafasını uzattı aradaki boşluktan “Cık canım. Senin yerin burası değil.” Kaşlarımı çattım “Neresiymiş benim yerim?”

 

“Benim yanım.” Dedi Safir.

 

Woah! Bak bu kadarını beklemiyordum, dedi soldaki melek.

Safir evlen benlen demesen de olur koçum, dedi sağdaki de.

Allahım sabır ver!

Sen de ne sabır dilenir oldun be! Azıcık şükret şükür, dedi soldaki.

Ben şükürümü de ediyorum merak etme sen!

 

Anlamaz gözlerle bakınca ön kapıyı açıp eliyle işaret etti “Ben arabayı sürüyorum. Sen de benim yanıma geçiyorsun doktor hanım.” Tebessüm edip açtığı yere girdim. “Teşekkür ederim efendim.”

 

Kapıyı kapatıp kendi tarafına geçti. Emniyet kemerin, bağlayıp bana döndü “Rica ederim efendim.”

 

Gülümseyip önüme döndüm. Utanmıştım.

 

Aa bu kızda utanma var mıydı? Dedi sol meleğim.

E yok artık!

Bence de yok, dedi bu sefer de.

Sen biraz uyusana ya! Bi git başımdan.

Sen ölmeden kurtulamazsın benden canım, dedi tekrardan. Ayrıca biz uyumayız diye de ekledi.

 

Hemen emniyet kemerimi taktım. Safir de hareket etti peşinden.

 

“Ya biz böyle ne güzel olduk be! Allah bozmasın.”

 

“Amin Açim amin. Artık bir sonraki gideceğimiz düğün bizim düğünümüz olsun inşallah. “ kaşlarımı çatıp arkamı döndüm “O biraz zor be Kuzey! Sizin vuslat mahşere kaldı. “

 

“Niye be? Ölüyor muyum ben?” Açelya’ya döndü “Aşkım, benim amansız bir hastalığım mı var? Bak var da benden saklıyors-“

 

“AY KUZEY! ÖZGÜR BİR SEN İKİ VALLAHA!” kıkırdadım Açelya’nın tepkisine. Onları izlerken çok eğleniyordum. Atışmaları çok iyiydi.

 

“Of Delfin! Madem hasta değilim, neden öyle diyorsun?” Omuz silkip önüme döndüm. Yüzüm düşmüştü “Bilmem, içime doğdu bir an.”

 

“Merak etme sen. Ailesi vermezse kaçırırım.” Bu sefer konuşan Safir’di “Nah kaçırırsın! Ulan oğlum sen salak mısın ya? Nasıl kaçıracakmışsın acaba?”

 

“Sizin yardımınızla abiciğim.” Uzunca cıkladım “Sen ki koskoca Üsteğmen Kuzey Viran sevdiceğini tek başına kaçıramayacak mısın?” Safir şaşkınlıkla bana döndü “Delfin, yangına körükle gitmesene.”

 

İçimden kahkahalar atsam da bozmadım “Hiçte körükle gitmiyorum ben Safir. Kaçırsın kaçırabiliyorsa. “ dudağımın kenarını kaldırıp güldüm.

 

Arkamı döndüğümde Açelya ile göz göze gelince onun da bıyık altından güldüğünü gördüm. Kuzey ise eli çenesinde plan yapıyordu. Ah garibim keşke Açelya konusunda gardını bu kadar indirmeseydi.

 

Boğazımı temizledim “Tabi kaçırsın diyorum ama…” bana baktı heyecanla Kuzey. Safir de merakla ne diyeceğimi bekliyordu “Ama tabi Raşitçiğimi geçmesi gerek!”

 

“Raşitçiğin kim be?” Çenemi kaldırdım.

 

“Benim babam.”

 

“Açelya’nın babası canım.” Açelya ile aynı anda cevaplamıştık. Safir uzun zaman sonra kahkaha atmıştı.

 

Keyfi yerine geldi paşamın, dedi soldaki melek.

Ya gerçekten git sen Safir’e.

Gidemem ayol. Onun omzu dolu, dedi bu sefer.

Nasıl yani onun da mı melekleri var?

E yani. Onun günahlarını ve sevaplarını kim yazıyor? Dedi sağdaki de.

O da konuşuyor mudur acaba?

Benim Safirim senin gibi deli değildir bence, dedi soldaki.

Aşk olsun ben deli olduğum için mi sizinle konuşuyorum?

Ciddiyetle kafa salladılar.

Kırıcısınız.

 

Kahkahası biten Safir sol dirseği kapıda, eli çenesinde konuştu “Hiç güleceğim yoktu. Sana kolay gelsin Üsteğmenim!” Üsteğmenim kelimesini vurgulamıştı.

 

Kuzey ellerini havaya kaldırdı “Yarabbim acı şu kuluna da sevdiceğine kavuşsun ya! Yık şu önümdeki engelleri!” Dedi.

 

Amin Kuzeyciğim amin.

 

Elimi radyonun düğmesine götürdüm. Açmadan önce Safir’e döndü yeşillerim. İzin verircesine gözü yolda kafa salladı. Gülüp açtım radyoyu.

 

‘Mert Demir- Acı Veriyor’ çalıyordu.

 

 

‘Dilimden düşmüyo' o eski hatıralar

Kalbimde sancısı geçmiyo' ki zamanla

Sensizken bırakıp her şeyi bir kenara

Gidesim geliyo

 

Acı veriyor yeni bir güne başlamak

Gözlerimdeki yaşı saklamak

Her bedende seni koklamak

Acı veriyor

 

Kandırdın sözlerinle

Yalancı gözlerinle

Hapsoldum ellerine, ah

Gidesim geliyo’

 

Tam nakarata girdiğinde Safir kapatmıştı. Meraklı gözlerle baktım ona. O ise sadece bir eli direksiyonda gözleri yola bakıyordu.

 

“Niye kapattın şarkıyı?” Kısa bir süre bana bakıp geri döndü önüne “Çok meraklısınız acı çekmeye siz de.”

 

“Acı çekmeye mi? Şarkıyla acının ne alakası var Safir?”

 

“Sözleri acı veriyor canım.” Bu sefer de acı veriyor kelimesini şarkıya hitaben vurgulamıştı.

 

“Belki biz ‘acı veren’ şeyleri seviyoruz?”

 

“Cık. Siz acı veren şeyleri sevmiyorsunuz. Kendinize acı çektirmeyi seviyorsunuz.”

 

Sinirle güldüm “Aynen biz mazoşistiz böyle durduk yere kendimize zarar veriyoruz!” Keskince kafa salladı bir kez “Aynen öylesiniz!”

 

Burun büktüm “Arabana niye aldın o zaman bizi? Madem mazoşistiz.”

 

Hiç beklemeden cevap verdi “Kalbime almışım arabama mı alamayacağım ben seni?” Dediğiyle kal geldi hepimize.

 

“Oha. Adam itirafta çığır açtı. Abiciğim bravo!” Sonra alkışlamaya başladı Açelya ile Kuzey. Bense hala şaşkınca bakıyordum.

 

İşte bu be! Yüzyılın itirafı. Ama ben demiştim. Bu adam aşık demiştim, dedi soldaki melek.

Şu anda bizden mutlu yok, diye ekledi sağdaki melek.

 

Kaşlarımı çattım. Ama bu şaşkınlıktandı. Kızmamıştım veya kötü hissetmemiştim dediğiyle “Ne dedin sen?”

 

“Yani herkes gibi kalbimdesin demek istedim. Arkadaş olarak.”

 

“E yuh! Sıçtım sıvayayım diyorsun abi.” Dedi Kuzey. Açelya da kıkırdadı “Bize diyordu Safir abi. Şimdi kendi aklı gitti. “

 

Sinirle döndüm onlara “Bakın önünüze! Yanlış anladınız işte. Aklınız hep oralarda yani!” Kızmamla duruldular ama hala iki diş sırıtıyorlardı.

 

Safir ise dümdüz yola bakıyordu. Bıyık altından gülerek ben de önüme döndüm. İllaki konuştururdum ben onu.

 

……

BÖLÜM SONUUU…

AÇELYA’NIN #SAFDEL’Cİ OLMASI?

BAKALIM KUZEY AÇELYA’YI KAÇIRABİLECEK Mİ?

SAFİR’İN FARK ETMEDEN ETTİĞİ İTİRAF?

BİR SONRAKİ BÖLÜM OLAYY OLAYY!!!

DELFİN DE HİSLERİNİ AÇAR MI ACABA?

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZEREEE SEVİLİYORSUNUZZZ❣️❣️❣️❣️❣️

Bölüm : 12.02.2025 15:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...