
SELAMLAR HERKESEE BEN GELDİM!!!
UZUN SAYILAN BİR ARADAN SONRA BURADAYIM EFENİM.
BOL BOL YORUM YAPMAYI OY ATMAYI VE KİTABI TAKİP ETMEYİ UNUTMAYINNN!!!
ÇOK ZAMANINIZI ALMADAN BÖLÜMÜMÜZE GEÇELİMMM❣️❣️❣️
……
Delfin ve Safir hızlıca ortamı terk edince Uraz, Aycan ve Açelya timin yanına gelmişti. Aycan olanlarda kendisinin suçu olduğu için çok fazla konuşmuyor, susmayı tercih ediyordu.
Kaya, Ulu ve Özgür başta Safir’in Delfin’e kızıp öyle götürdüğünü sanmışlardı fakat Uraz onlara halayda olanları ve aralarında hiçbir problem olmadığını anlatınca rahatlamışlardı.
Araz’ı tanımıyordu Ulu ve Kaya. Safir’in ona tepki göstermesinin sebebinin kıskançlık olduğunu düşünüyorlardı. Haklılık payları vardı. Evet, kıskanmıştı Safir fakat esas sorun aralarındaki geçmişe dayanıyordu.
Araz, Maho Ağa’nın ortanca çocuğuydu. Bir tane ablası ve bir tane de kız kardeşi vardı. Evin tek erkek çocuğu olmasından dolayı hep önde gösteriyorlardı onu. Düğünü olan kızı istiyordu başından beri. Babası Raşit Ağa devlet yanlısı olduğu için Araz’a vermemişti kızını.
Çünkü hem gerçekten sevdiğine inanmıyor hem de teröristlerle iş birliği yaptığı için hazzetmiyordu Araz’dan. Hançer timi ve pek ala MİT, biliyordu bütün gerçekleri. Sadece susuyorlardı. Çünkü Araz her zaman açık oynuyordu kartlarını.
Ondan korktuklarını düşündüğü ve teröristlerle iş birliği yaptığını bilmediklerini sandığı için dokunmadıklarını zannediyordu. Ama işin aslı öyle değildi. Aslında herkes her şeyin farkındaydı ve Araz tahmin ettiklerinden daha da yardımda bulunuyordu istemeden Hançer timine.
Onu gizlice takip eden istihbaratçılar önemli bilgileri anında ulaştırıyordu ve akabinde enselerine çöküyordu Hançer. Hiçbiri de şüphelenmiyordu Araz’ın deşifre olmasından. Çünkü Araz, önceden tutuklanıp delil yetersizliğinden serbest bırakılmıştı. Ama onların bilmedikleri bir diğer şey de aslında hepsinin bir oyun olduğuydu.
Serbest bırakıldığı için peşinde kimsenin olmadığını düşünüyorlardı. Türk devlet teşkilatını tanımamaları, en büyük yenilgilerinden biriydi vesselam.
“Demek bu puşt herif yaklaştı benim güzelime. Ben indirmem mi şimdi onu burada? Gevşek gevşek de sırıtıyor bize. “ Özgür’ün sözüyle Araz’a baktı Kaya “Anlattıklarınız doğruysa bir müddet daha rafa kaldır isteğini Özgür. Şu anda kardeşime yaklaştığı için ben de zor duruyorum fakat devlet için sabretmemiz gerekiyor. “
Haklıydı Kaya. Eğer Araz’ın başına bir şey gelirse en büyük istihbaratçısını kaybedebilirlerdi. “Hay ben böyle işi ya! Adamın bir de sevdiği kızın düğününde çapkınlık yapası gelmiş!” Burnundan bilmişçesine güldü Aylin.
“Sizce seviyor mu kızı yoksa hepsi bize yakın olup bilgi sızdırmak amaçlı olan bir şey mi?” Anlamaz gözlerle baktı Ulu “Size nasıl yaklaşmış olacaktı ki?”
“Raşit Ağa bu sınır köyünün ağası ve bize elinden geldiğince destek olur. O bize burada barınan kaçak teröristleri bildirir biz de ona içindeki hainleri…” hala anlamlandıramadığı şeyler vardı Ulu’nun.
“Adamın içindeki hainleri bildirmek size mi düştü? Ben anlamadım. Ne diye onun içindeki hainleri araştırıyorsunuz ki?”
Nefes verip elini Ulu’nun omuzuna koyup dostça sıktı Aykan.
“Raşit Ağa’nın bize tek desteği köyündekileri bildirmek değil çünkü savcım. İçlerine adam sızdırıp daha da fazlasını veriyor bize. “ duyduklarıyla şok oldu Ulu ve Kaya. Raşit Ağa’nın bu kadar yiğit biri olduğunu düşünmemişlerdi.
Diğer çevredeki sınır köylerin yaptığı gibi destek olur sanıyorlardı teröristlere.
“Biz de onun içindeki hainleri aslında yine kendimiz için buluyoruz. “ dedi Atilla “Aksi halde teröristlerin içine sızan Raşit Ağa’nın adamlarını deşifre ederlerse bu büyük bir kayıp getirir bize. Hem biz istihbaratımızı kaybederiz hem de onlar köylülerini kaybederler. “
Kafa salladı sadece Ulu. Şimdi daha iyi anlamıştı olan biteni. Muhtemelen Maho Ağa, Raşit Ağa’ya ters olarak terör yanlısıydı. Bu yüzden düşmanlardı. İçten içe Araz’ın kardeşine yaklaşma çabasının esas nedenini anlamaya başlamıştı.
Onu bizimle gördüğü için kendi safına çekip bizden bilgi almaktı amacı. Safir bunu anında anlamış müdahale etmişti. Cidden iyi bir gözlemci ve komutandı.
“Peki Raşit Ağa’ya nasıl güveniyorsunuz? Sonuçta buralı. Size hainlik etmeyeceği ne malum?” bilmiş bir şekilde tek kaşını kaldırdı Kuzey “Sence biz bu ihtimali düşünmeyecek kadar saf mıyız Açim? Onlar akıllıysa biz de akıllıyız.”
“Nasıl yani?”
“Yani Kuzey komutanımın demek istediği şu: Bizim de Raşit Ağa’nın yanında adamımız var. Öyle bize yamuk yaparsa cezasını ilk o çeker. “ Özgür’ün dediği ile kahkaha atmaya başladı Açelya.
“Mafya babaları gibi konuştun Özgür. “ yüzünü buruşturdu “Ne gibi konuştum?”
“Mafya babaları. “ Bezgince nefes verdi hepsi “Mafya babaları hakkında bir fikire sahip misin Açelya?” Biraz düşündükten sonra cevap verdi “Filmlerde gördüğüm kadarıyla…” kafa salladı Aylin “Sahip değilmiş. “
Alınganca baktı Aylin’e. Diğerleri de gülmemek için kendilerini zor tutunca sinirle nefes verip ayağa kalktı “Ay siz de iyice şamar oğlan yaştınız beni! Gelen vuruyor giden vuruyor!”
Masadan ayrılacakken Kuzey yakaladı “Nereye küçük hanım daha altın takacadük.” Bu söze Uraz kahkaha attı. Biraz önce Açelya ile aralarında geçen muhabbetin üstüne gelmişti bu söz.
Tersçe Uraz’a bakıp göz devirdi “Aynen Uraz ondan!”
“Güzelim nereye gidiyorsun şimdi? Daha gelin ve damat bile çıkmadı. “ düğün alanını taradı Açelya. Cidden çıkmamış mıydı lanet insanlar?!
“Açelya Allah aşkına otur abiciğim. Tanıyamadın mı bunları kaç aydır? Takılmadan duramazlar. Haydi geç otur. “ istemeye istemeye oturdu Açelya.
“Tamam ama sırf senin hatrına Kaya abi. “ memnuniyetle tebessüm etti Kaya. Delfin neyse Açelya da oydu onun için.
“Ee komutanım ve Delfin neredeler?”
“En son sizin gördüğünüzü biliyoruz biz de devrem. Bir hışım gittiler sonrası yok.” konuştuktan sonra otopark tarafına baktı Özgür. Fakat görünürde de yoklardı. Safir komutanının Delfin’i üzecek bir şey yapmayacağını bildiği için çokta arama gereği duymadı.
“Safir’in doğum günü müydü? Öyle bir şey konuşuluyordu karargahta. “
“Evet Ulu. Uyuz devrem doğdu bugün. Annesine ne kadar teşekkür etsem az!” Yüzünü buruşturdu Aylin “Allah Allah. Sen şükret devrene. Hem doğduğu için hem de sana katlandığı için. Senin yerine on kişi gelse gıkı çıkmaz. Ama senin bir şikayetin adamı bezdiriyor. “
Tüm tim Aylin’in dediğine bıyık altından gülerken bir kişi somurtuyordu. Aykan hiç memnun değildi bu çıkarımdan. Şayet aralarındaki en ılımlı kişi olabilirdi onun düşüncesine göre.
“Siz kurban olun bana. Ne şikayetimi gördünüz?”
“Vallahi en sonki görevde bir şeyini görmedim ben. Doğruya doğru. “ kıkırdayarak cevap verdi Güney “Valla Ulu savcım siz sadece son görevde bizimle olduğunuzdan görmemiş olabilirsiniz. “
Yanında duran Güney’e okkalı bir şaplak attı Aykan. Neye uğradığını şaşıran Güney başta dengesini sağlayamasa da bir şekilde kendine gelmişti. Eli ensesinde sona kalan yıldızları sayıyordu.
“Komutanım ne dedim ben şimdi ya!? Niye vurdunuz? Nevrim döndü şuracıkta.” Bir kere daha vurma isteği vardı ama kendini dizginlemeyi bildi Aykan. Normalde olan sabrı timin yanında sıfırlanıyordu.
“Çocuk haklıydı devre! Hiç boşuna şahit elemeye kalkma!” Safir arkadan sohbete dahil olmuştu. Fakat masadakilerin tek odağı Safir ile Delfin’in elleriydi. Çünkü Safir Delfin’in elini sıkıca bırakmayacakmışçasına tutuyordu.
“Ay Delfin!” Açelya hemen arkadaşına sarıldı heyecanla. Safir’in gidişinden belliydi bir itiraf yapacağı zaten arabada da çaktırmıştı hislerini. Ama onu şaşırtan Delfin’di. Bu kadar çabuk açılacağını zannetmiyordu. Kendisi de kabul etmiyordu çünkü.
“Tebrik ederim komutanım!” Safir bu söze sırıtmakla yetindi. Açelya’dan ayrılan Delfin yanıtladı onun yerine “Sağ ol Aylin.” Kaya ve Özgür de derin tebessüm içinde izliyordu ikisini.
Safir’den razılardı ve kardeşlerini onun mutlu edebileceğini biliyorlardı. Ulu, Safir’i tanımadığı için mesafeliydi ama kardeşi mutluysa ona söz hakkı düşmezdi.
“Abim de evde kalmayacağına göre rahat ölebilirim. “ deyince Kuzey bu seferki şaplak Açelya’dan Kuzey’e geldi “Salak salak konuşup benim canımı sıkma Kuzey. Arabada da öleceğim sanırım falan dedin. Çok oluyorsun ha!” Eli ensesinde kıpkırmızı bir haldeydi Kuzey.
“Kızım senin elin ne kadar ağırmış. Beynim sarsıldı. “ Delfin tam uğraşacak şeyin, bulmuştu “Beynin orada değil yalnız Üsteğmenim. Size anatomi öğretmiyorlar mı?”
“Aynen Delfin işleri güçleri yok bize insan bölümlerini öğretiyorlar. Te Allahım ya!” Gülümsedi derince Delfin. Kuzey’e takılmaya bayılıyordu.
“Nasıl yani sen şimdi adamın neresini vurunca ölüp ölmediğini bilmiyor musun?” Eli ağzında dediği şeye diğerleri gülmekle yetindi Kuzey hala somurtuyordu ama “Koskoca Üsteğmen ile dalga geçmeye utanmıyorsun değil mi Delfin?” Kafa salladı Delfin. En büyük hobisi buydu : Hançer timi üyeleriyle dalga geçmek.
Hele ki şu anda ekstra mutluyken. Sırayla Aykan, Özgür ve Kaya da tebrik etti ikisini. Böyle mutlu olmaları hepsini mental açıdan yükseltmeye yetmişti.
🗡️🩺🗡️
Safir ile timin yanına gelmiş büyük bir şok etkisi yaratmıştık.Ne kadar şaşırsalar da hepsi çok sevinmişti. Abim ve Özgür dolu gözlerle beni izliyorlardı geldiğimizden beri. Haklılık payları vardı. Çok şeyler yaşamıştım ve mutluluğa şu birkaç ay önce çok uzaktım. Fakat şu anda mutluluk hayatımın tam merkezindeydi. Daha ne isterdim ki?
Evlenip çocuk yapmak? Dedi soldaki melek.
Farkındaysan biz ilk aşamaya on dakika önce başladık. Dur az biraz ne evliliği?
Hayat kısa kuşlar uçuyor be Delfin! Evlenin işte hemen, dedi bu sefer de.
Sen evlenmeye ne dersin? Çok meraklısın zaten.
İnan evlenebilsem anında basarım nikahı da insan değilim işte, dedi tekrardan.
O zaman iyi ki insan değildin meleğim.
Gelin ve damat piste çıkmış dans etmişlerdi. Daha sonra nikah memuru gelip nikahını kıymış bir ömür mutluluklar dilemişti. Mutluluk sevdiğinin olduğu yer ise hiçbir zaman dinmeyecekti hayatlarında.
Ne kadar abimlerin yanına el ele çıkmayalım desem de ‘Bir yerden alışmaya başlamaları gerekiyor. Zaten anlayışsız da değiller.’ diyerek beni ikna etmişti Safir. Fakat şu anda yanında oturmama rağmen elimi tutmaya devam ediyordu. Üstelik tam karşımda Kaya abim dururken.
Elimi ayırmak için çektiğimde inatla daha sıkı tutuyordu. Bıkkınlıkla nefes verip yandan ona baktım. Halinden oldukça memnundu. Ama inatla bana bakmıyordu. Gerçi bana bakmasa bile beni görebildiğini çok iyi biliyordum. En sonunda pes edip düğün kalabalığına bakmaya başladım.
Araz denilen adam gözünü çekmeden bize, daha doğrusu bana bakıyordu. Ben fark ettiysem bizimkilerin hatta Safir’in fark etmesi daha olasıydı.
“Kafayı yiyeceğim!” Özgür’ün serzenişiyle ona söndüm “Komutanım dik dik bakıyor bu yavşak. Şimdi emir memir dinlemeyip dalacağım!” Sanırım o da görmüştü fakat emir meselesini bilmiyordum.
“Sabır aslanım. Elbet bir gün elimize düşecek. “ kaşlarımı çattım. Anlamıyordum dediklerinden bir şey “Ne emiri Özgür? “ diğer elimi tutup sıktı “Bir şey değil güzelim. Ama sen bu herife dikkat et tamam mı?”
“Dikkat ederim de anlamadım işte. “ abim dirseklerini masaya koyup öne eğildi “Çok önemli bir konu değil aslında. Araz bize kendisi bile fark etmeyerek istihbarat sağlıyormuş. Şimdi eğer gidip o herifi liğme liğme doğrarsam istihbarat kalmayacak bizde. O yüzden senin yanına yaklaşmamasına gayret et.”
Kafa sallamakla yetindim buna. Zaten Uraz sürekli yanımdaydı. Bugün olanların bir daha olmayacağına emindim. Çünkü askerlerde yapılan hatanın bir daha yapılması gibi bir durum söz konusu olmuyordu, olamazdı.
“Kapatalım konuyu artık ya! Hem yarın ne yapıyoruz?” Göz devirdim Açelya’ya. Hep gezmeyi düşünüyordu.
“Bir güzel yan gelip yatıyoruz Açi. Başka ne yapacağız?” Ofladı Barlas’ın dediğine ama benim gülesim geldi tabi. Çünkü yarınki planlarında Safir’e sürpriz parti düzenlemek vardı. Fakat dediklerine göre Safir doğum günü partilerinden nefret ediyordu.
“Ne haliniz varsa görün biz de dörtlü date yaparız. “ kaşlarımı çatıp anlamaz gözlerle Açelya’ya baktım ama zaten o bana bakıyordu. Kafamı salladım “Ne?” İmayla konuştu “Dediğimin nesini anlamadın Delfin? Dörtlü diyorum, date diyorum.”
Sabır çekerek havaya baktım. Ben zaten buraya zorla el ele getirilmiştim. Şimdi de Açelya sevgili îmâsı yaparak iyice utandırıyordu beni.
“Çok iyi fikir!” Dedi Safir “Dörtlü gezelim. “ şaşkınca Safir’e baktım bu sefer “Dalga mı geçiyorsunuz benimle ya?” Ciddiyetle kafa salladı “Haklısın, bunlar niye oluyorsa! İkimiz gezelim.”
Gözlerim artık yuvalarından çıkacaktı. Ben sıçtıkları boku temizlesinler isterken iyice sıvıyorlardı.
“Yok artık ya!” Safir’e yaklaşıp fısıldadım “Sen de bu günü bekliyormuşsun resmen!” Uyuzca sırıttı dediğimle.
Safir ben oluyor yavaş yavaş farkında mısın? Dedi soldaki melek.
Maalesef o hataya doğru yol alıyor.
Benim neyim hata Delfin? Aşk olsun, dedi bu sefer de.
Doğru sen en normal şeysin bu hayatta!
“Kim ne istiyorsa onu yapsın gençler! Bizim de askeriyede işimiz var zaten.” Abim resmen umursamamıştı bu sohbeti.
“İyi süper o zaman! Yarın seni alırım kapıdan.” Bezgince nefes verip gözlerim, kapattım. Gözümü açtığımda abimle göz göze gelmiştik. Hüzünlü bir tebessüm vardı yüzünde. Anlaşılan evde yine ağlama seansı geçirecektik.
“Ooo Hançer timi. Hoş geldiniz sefalar getirdiniz!” Üzerinde beyaz gömlek altında şalvar bel kısmında da geniş deri bir kemer bulunan; beyaz, pos bıyıklı bir adamdı bunu diyen. Yanında da iki kişi vardı.
Onlar da görünüş olarak bu adama benziyorlardı. Safir ayağa kalkıp el sıkıştı adamla “Hoş bulduk Raşit Ağa! Tebrik ederiz. “ sanırım gelinin babası olan Raşit Ağa’ydı bu.
“Ne eyi ettiniz gelerek görmemiştik uzun vakittir sizi!” Kafa salladı sadece Safir. Aykan da ayağa kalkıp tokalaştı sonra hiç beklemeden yerine oturdu. Raşit Ağa’nın gözü oturduğumuz masayı tarayınca Açelya, Ulu abim, Kaya abim ve beni gördü.
“Bu yabancı gençler de kimdir?” Abimler direkt ayağa kalktı.
“Ben Yüzbaşı Kaya Aydoğan. Hançer timine atandım, artık onlarlayım. Siz de Raşit Ağa olmalısınız memnun oldum!” Memnuniyetle gülümsedi Raşit Ağa.
“Ben de Savcı Ulu Aydoğan.” Abimi gösterdi eliyle “Bu Yüzbaşının kardeşiyim. Memnun oldum!” Raşit Ağa ilk Kaya ardından da Ulu abime bakıp gülümsedi.
“Memnun oldum gençler! Bu civardaki şanslı kişilerdensiniz. “
“Eyvallah Raşit Ağa!” Safir cevap verdikten sonra Açelya ile bana baktı bu sefer. “Bu güzel kızlar kimdir peki?” Açelya uzaktan devlet hastanesinde doktor olduğunu söyleyip sohbeti kısa kesme gereği duymuştu.
Bense ayağa kalkmış abimler gibi elini sıkmıştım “Ben de Delfin Aydoğan. Açelya gibi hastanede doktorum. Ulu ve Kaya’nın da kız kardeşleriyim. “
“Maşallah maşallah pek güzelsin kızım!” Tek kaşını kaldırıp biraz yaklaştı “Dikkat et de kapmasınlar seni. Burada aç sırtlanlar çoktur. “ dediğiyle gerilsem de çaktırmayıp gülümsemekle yetindim. Safir omuzumdan tutup beni kolunun altına aldı.
“Sırtlanlar, kurtları görene kadar hüküm sürer Raşit Ağa! Sen dert etme Delfin’i.”
Hançer timi bıyık altından gülerken Raşit Ağa alttaki imayı hemen anlamıştı. Bir adım geriye gitti. Eliyle yanındaki adamları gösterdi.
“Bunlar oğullarım Rasim ve Boran. Uzun zamandır şehir dışında okuyorlardı.” Hepsi kafa selamı verdi sadece. Oğullarını okutmuş olması beni şaşırtmıştı açıkçası. Acaba kızı da okumuş muydu?
“Araz sıkıntı çıkartmış sanırım Safir komutanım. Ben bizzat ilgileneceğim merak etmeyesin. “ Safir bunu bekliyormuşçasına söze girdi “Maho Ağa senin düşmanın değil miydi? Ne diye çağırdın onu da düğüne? Üstüne üstlük Araz senin kızını istediği halde gelmesine izin vermişsin. Ne iş?”
“Maho Ağa bizzat haber etti bana komutanım. Gelmek istediğini söyledi.”
“Sen de sorgulamadan kabul mü ettin Raşit Ağam?” Aykan çok doğru bir noktaya parmak basmıştı. Birkaç kere istediklerini söylemişti Safir. Şimdi de alamadıkları kızın düğününe neden gelmek istesinler ki?
“Gözüm üstlerinde Aykan komutanım sen merak etmeyesen?” Eliyle çenesini sıvazladı Safir. Şüphelendiği bir şey vardı ve bu onu rahatsız ediyordu belli ki.
Raşit Ağa ve oğulları yanımızdan gittikten sonra yerlerimize geri oturmuştuk. Bu sohbet beni nedensizce rahatsız etmişti. Düşmanı dibine kadar gelmiş fakat kendisi çok rahattı bu durumda. Çok ilginç bir düşünce yapısı vardı.
“Ne düşünüyorsun?” Daldığım yerden çıkıp Safir’e döndüm “Hiç. Hiçbir şey düşünmüyorum. “ anlayışla kafa salladı “Raşit Ağa’nın rahatlığı seni rahatsız etti değil mi?” Gülümsedim bu dediğine. Düşüncelerimi bu denli anlaması hem çok güzel hem de çok tehlikeliydi.
“Rahatsız etmek değil de, anlamadım sadece bu düşüncesini. Yoksa kendi aralarında olan bir şey sonuçta. “
“Evet. Kendi aralarında bir şey. Fakat bunun ucu bize dokunursa o zaman kötü olur onlar açısından. Ben uyarmış olmak istemiyorum. Umarım cidden tedbir almıştır Raşit Ağa. “ dudaklarımı birbirine bastırıp etrafı incelemeye koyuldum.
Takı töreni vakti gelmişti ve sıradakilerin ellerinde dolu dolu altın vardı.
Acaba doğulu birini mi bulmalıydık? Dedi sağdaki melek.
Neden ki?
Bir an altınları görünce hayallerim depreşti, diye cevap verdi.
Altın için Safir’den vaz mı geçeyim yani?
Hayır! Sakın Safir’i bırakma beni delirtme Delfin, dedi soldaki melek bu dediğime.
Zaten bırakmayacaktım meleğim ya! Yalnızca dalga geçiyordum.
Bir tane adam vardı. Çok fazla etrafına bakıyordu. Tamam benim gibi etrafı inceliyor olabilirdi ama bir eli montunun içindeydi. Çok şüpheli davranıyordu. Bir anlığına göz teması kurdu benimle. Anında kaşlarını çattı. Benim de kanımdaki adrenalin seviyesi artmaya başlamıştı. Bu adamda kesinlikle bir şey vardı.
Eli montunun içinden çıktığı anda olacakları tahmin etmiştim. Elindeki bir silahtı.
“SAFİR! SİLAH!” bağırıp ayağa kalkmamla üç el silah sesi duymam bir olmuştu. Tabi o süre zarfında Safir’in de önüme atlaması cabasıydı.
……
SONU PEKİİİ🫣🫣
SAFİR DELFİN’İN ONA AÇILMASINI BEKLİYORMUŞ SANIRIM😁😁
ACABA KİM VURULDU? BEN ŞAHSEN ÇOK MERAKLANDIM🤭🤭
YENİ BÖLÜMÜMÜZDE GÖRÜŞMEK ÜZERE CAN OKURLARIM. SİZİ ÇOK SEVİYORUM.
BOL BOL YORUM VE OY ATMAYI UNUTMAYIN BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ❣️❣️❣️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 52.6k Okunma |
5.78k Oy |
0 Takip |
69 Bölümlü Kitap |