
HELÜÜÜ BEN GELDİM.
NASILSINIZ, İYİSİNİZDİR İNŞALLAH.
Açıkçası hiç kopamasam da bir bir süre bölüm atamayacağım arkadaşlar. Çünkü bildiğiniz üzere YKS öğrencisiyim ve son birkaç haftam kaldı. O yüzden sıkı bir çalışma programına girdim. Ve bu süreçte, üzülerek söylüyorum ki, kaliteli ve uzun bölümler yazamam. Ufak ufak yazmalarım olur, evet. Ama paylaşma konusunda emin değilim. Paylaştıkça devamı gelecek ben eminim. Sizin gibi ben de Hançer evrenine bayılıyorum ve emin olun, benim için de çok zor bir karar oldu.
Whatsapp kanalımda yazdıkça bilgilendirme yapacağıma emin olabilirsiniz. Buraya sadece kitap, öne çıksın diye bölüm atmaya geleceğim. Şimdiden hepiniz ben gelene kadar kendinize çok çok çok iyi bakın. Şimdi sizi, düzlükten önce son çıkış bölümüne uğurluyorum.
Bu arada, bölümde kaos yok 🙈. Yani gönül rahatlığıyla okuyabilirsinizzzz. Çok sevdiğim bölümlerden birisi oldu yine.
ÇOĞUNUZUN BEKLEDİĞİ SAHNE DE VAR🫠
O ZAMAN SİZİ BÖLÜME UĞURLUYORUM. SINIR ZATEN YOK. O YÜZDENNN BOL KEYİFLİ OKUMALAR EFENİMMM❣️❣️❣️
……
48.BÖLÜM
Gergin bir ortamdaydık. Gündoğdu konağındaydık ve dedem ile Hançer arasındaki gerginlik had safadaydı.
Öğrendiğim kadarıyla benim kaçırılmam, onlar açısından pekte güzel olmamıştı.
Sanki kaçırılman güzelmiş gibi bir de pekte diyorsun Delfin, dedi soldaki melek.
Doğru. Güzel değildi ama yine de araları kötü olmasaydı iyiydi.
Yanımda oturan Çiçek’e döndürdüm gözlerimi. Ellerini kucağında birleştirmiş Hançer timini inceliyordu. İlk defa görmemişti ama normal şekilde sivil ilk defa görüyordu.
“Hoş geldiniz tekrardan çocuklar. Düğünümüzde böyle şerefli askerleri görmek çok gurur verici.” Safir, komutanları olarak konuştu “Teşekkür ederiz Nurdan teyze. Delfin’i yalnız bırakmayalım dedik. Zaten izinliydik de.” Gülümsedi anneannem.
Onluk bir durum yoktu. Aslında tek sorun dedemdi. Biraz sertti Hançer’e karşı çünkü.
“Eee büyük yeğen… Neler yaptın bakalım görüşmeyeli?” solumda oturan Göktuğ dayıma döndü gözlerim bu sefer “Çok bir şey yapmadım dayı. Yeni yeni iyileştim biliyorsun. Son bir hafta işteydim. Şu anda da buradayım gördüğün gibi.” Yanağımı sıkıp kolunu omuzuma attı.
“İyi olun torunum. Siz iyi olduğunuzda bizler de iyi oluyoruz.” gülümsedim dedeme. Her ne kadar başta kızsam da bizimkilere sert çıktığı için sonradan anlamıştım. Korkmuştu… Korkan insan her şeyi yapabilirdi…
“Delfin abla?”
“Hım?” Heyecanla yanımdan kalkıp odasına koştu Çiçek. Dudağım havalandı kaşlarım çatıldı. Bana seslenip odasına gitmişti.
Belki bir şey gösterecektir Delfin, dedi soldaki melek.
Olabilir…
Elinde bir poşetle geri geldi Çiçek. Meraklı gözlerle bakıyorduk hepimiz “Sen hastanedeyken bir elbise bakıyordum ya ben.” Kafa salladım “Evet.” Poşetin içinden çıkarttığı elbiseyi alıp görmem için açtı.
Haklı çıkmaktan ben yoruldum a dostlar, dedi soldaki meleğim bu sefer.
Evet, ben de haklı çıkmandan yoruldum meleğim…
“Bu elbiseyi sana aldım. Aynısı bende de var. Düğün için…”
Son kısımı sessiz söylemişti. Seren, biraz gönülsüzdü en son. O yüzden modu düşmüş olabilirdi.
Havada tuttuğu elbisenin eteğinde gezindi elim. Beyaz, üzerinde rengarenk çiçeklerin olduğu bir elbiseydi. Normalde benim tarzım değildi ama Çiçek’e söz vermiştim.
Gülümsedim “Tabi ki giyeriz Çiçek. Sözüm, söz. Sadece şu anda saçımı nasıl yapsam diye bir düşünce geçti içimden.” dedim mutlu olsun diye.
Dudağını büktü “Bilmem ki. Bir şeyler düşünürüz.” Açelya’ya döndü “Yaparız bir şeyler değil mi Açelya abla?” Açelya, durgun yüzünü Çiçek’e çevirdi. Zoraki bir tebessüm oluştu yüzünde “Yaparız ablam.”
Gözlerimi kısıp baktım Açelya’ya. Çok durgundu bugün. Kuzey’le de adamakıllı konuşmamıştı. Ya kavgalılardı ya da Açelya’da bir sorun vardı.
Elbiseyi Çiçek’in elinden alıp getirdiği poşete koydum “Sen şimdi bunu içeriye götür. Düğün günü ütüler, güzelce giyiniriz.” Heyecanla onaylayıp odasına götürdü poşeti.
Açelya’ya ne olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Ama tek başımıza gidersek dikkat çekebilirdi. O yüzden kızları da yanıma almalıydım.
“Kızlar! Hadi içeriye gidip kıyafet seçelim. Kadınlığın şanındandır biliyorsunuz.” Hemen hareketlendi hepsi. Açelya ve Aylin oturuyordu hala.
“Siz niye oturuyorsunuz? Kalk kalk kalk haydi!” Açelya bezgin bir nefes verirken Aylin göz devirmişti “Aylin!” dişlerimin arasından adını söyleyince bana döndü “Delfin beni bulaştırmayın. Zaten pantolon gömlek giyeceğim ben.”
Kaş göz yaptım anlasın diye “Aylin’ciğim gel!” oflayıp kalktı ayağa. ‘Seni geberteceğim’ bakışı atmayı da unutmamıştı.
Üst kattaki oturma grubunun önüne geldiğimizde koşarak en baştaki koltuğa oturdum. Hepsi ‘Ne yapıyor bu mal?’ der gibi bakıyordu.
Ben de dedim aynısını Delfin, dedi soldaki melek.
Sen her zaman diyorsun zaten, diye karşılık verdi sağdaki.
“E oturun bakayım.” Aylin, göz devirmişti. Diğerleri de sağ olsun oturmuştu. Buraya gelmemizin esas nedeni olan kişiye döndüm.
“Dökül Açi.” Kaşlarını çatıp baktı bana “Neyi?” bezgin bir nefes verdim “Bir şey var sende. Ne oldu?” Anlamamazlıktan geliyordu “Vallahi ben de fark ettim. Açelya, sen iyi değilsin. Sinirlisin ama dokunsak ağlayacaksın.”
Açelya, Sanem’in dediği ile ağlamaya başladı. Şaşkınca bakakaldık yüzüne “Kız, ne oldu şimdi durduk yere?” Seren, tüm şaşkınlığımızı dile getirmişti.
Bu da hem ‘Dokunsak ağlayacaksın.’ diyor hem de ‘Ne oldu durduk yere?’ diyor. Anlamadım gitti, dedi soldaki melek.
Bir sussan mı acaba? Basit bir öneriydi, diye tepki gösterdi sağdaki.
Hep ben susuyorum zaten. Bir kere de Delfin sussun, diye kendini savundu soldaki bu sefer.
Sabır çekerek ortamdan soyutlanmamaya çalıştım.
Açelya, ağlamaya devam ediyordu. Şiddetlenmişti ağlaması. Hıçkırıklara boğuluyordu artık. Ayağa kalkıp üstten sarıldım Açelya’ya. Bir kolum sırtında bir kolum da göğsünün önünden omuzuna sarılıydı. Önündeki koluma sarıldı elleri.
“Ne oluyor güzelim?” diyerek sıvazladım sırtını. Hıçkırıkları, iç çekmelere dönünce öndeki koluma iki defa hafifçe vurdu. Hemen ayrıldım ve yavaşça yerime oturdum.
Aylin bile meraklanmış olacak ki ayakta dikilmekten vazgeçip tam karşımdaki tekli koltuğa oturmuştu.
“Kuzey, beni artık sevmiyor.” ben şaşkınca bakarken Aylin, kahkaha atmıştı “Ne demek ‘Sevmiyor’ kız? Kuzey, seni düşünmeden bir saniyesini geçiriyor mu acaba?” Kafa salladı Açelya. Üzgün gözlerle baktı Aylin’e.
“Benden çok uzaklaştı. Hiçbir şey konuşmuyor neredeyse. Telefondan ‘Merhaba, nasılsın?’ anca bu. Başka bir sohbet geçmiyor aramızda. Bir şey de saklıyor zaten…”
Bir şey sakladığını zannediyordu. Bu şey, evlilik teklifi olabilirdi. Kuzey, operasyon bilgileri haricinde her şeyi anlatırdı Açelya’ya. Evlilik teklifini de mecburen anlatmamıştı en normali olacak şekilde.
“Ay Açelya! O çocuk, senin gözlerinin içine bakıyor. Hiç öyle şey olur mu?” Seren, çok haklıydı. Kuzey, utanmasa gözlerine düşecekti Açelya’nın. Bir gram ayırmıyordu bakışlarını. Şimdi heyecanlı olduğu için göz teması kuramıyordu ama normal zamanda olsa ona bakmadan durmazdı.
“Kuzey, çok değişti Seren abla. Gerçekten…”
Bezginle nefes verip öne uzandım. Ellerini tutup kendime çektim. Açelya da el mecbur bana dönmüştü.
“Açim, insanlar her zaman aynı davranamazlar. Canı bir şeye sıkkındır fark etmeden sana çatar ya da birisine üzgündür, konuşmak istemez… Ruh hali, insanı yönlendirir. Ben eminim… Kuzey’in sana olan sevgisi hala ilk günkü gibi baki.”
Gözleri dolu dolu tebessüm etti “Gerçekten öyle mi Delfin?” gülümseyip kafa salladım ben de “Tabi ki de öyle. Sen merak etme.”
Sanem, çok geçmeden ellerini vurdu birbirine “Ben de fark ettim. Kuzey abi cidden seni seviyor. Hatta evlilik teklifi bile yakındır ben sana diyeyim.” Korkuyla gözlerimi açtım ve Aylin’e baktım. O da sinirli bir şekilde bakıyordu Sanem’e.
Asena da koluyla dürtmüştü Sanem’i. Anlaşılan onların da haberi vardı bu durumdan.
“Hiç sanmıyorum Sanem. Kuzey, biraz geri duruyor bu konuda. Evlenmeye mi niyeti yok anlamadım ki.” Derin bir nefes verdi “Ben bir an önce evleneyim ve çocuğum olsun istiyorum.” Bana döndü heyecanla “Seninle hayaller kurardık Delfin. Hatırlıyor musun? ‘İleride evleneceğiz ve boy boy çocuklarımız olacak.’ derdik.”
Kafa salladım “Evet. Yapardık öyle çılgınlıklar. Elbet bir gün olur o da Açim. Sabret sen… Ve üzülme. Kuzey seni çok seviyor.”
Rahatlamış olacak ki gözlerindeki yaşlar azalmıştı. Elleri de ısınmaya başlıyordu. Açelya’m en güzel masalları hak ediyordu.
Her masum kadın gibi…
🗡️🩺🗡️
Üzerimdeki elbiseyi giymiş, şaşkınca aynaya bakıyordum. Elbise, ilginç bir şekilde üzerimde çok güzel durmuştu. Hiç böyle beklemiyordum. Kendi tarzıma uymadığı için kötü olacak sanmıştım.
Dudaklarımı birbirine bastırıp yatağımın üzerindeki saç köpüğünü aldım ve saçıma uyguladım. Saçım, dalgalı olduğu için maşaya falan gerek olmuyordu. Sadece köpüğü uygulayıp elimle şekil veriyordum.
Böylece dalgalarım, daha belirgin oluyordu.
Makyaj masamın pufuna oturdum. Tam rimelimi sürüyorken kapım çaldı. Çalışından anladığım kadarıyla gelen, Safir’di.
“Gel!”
Kapı, yavaşça açıldı. Ardından ilk önce Safir’in kafası daha sonra da bedeni girdi odaya. Üzerinde siyah, boğazlı kazak ve pantolon vardı. Bedeni, biraz iri olduğu için yapışmıştı vücuduna kazağı.
Saçları da bir haftadır kesmediği için uzamış, yana doğru tarayarak şekil vermişti. Kısacası çok yakışıklı olmuştu.
“Hanımefendi? Bu ne kadar şıklık? Beni katil mi etmek istiyorsunuz?” Gülerek göz devirdim ve makyajıma devam ettim “Bir de makyaj yapıyor Allahım!” sırıtıyordum serzenişlerine ama bana etki etmezdi. Kendini kandırıyordu.
“Sadece rimel ve nemlendirici sürüyorum Safir. Gören de yüzümde iki kilo boya var sanacak. Doğal halim işte.” Sesli bir nefes verip tam arkama geçti. Ellerini yanımdan makyaj masasına dayadı. Burnunu ilk önce saçıma gömüp saçımı kokladı ardından da hafif bir öpücük kondurdu.
“Çok güzelsin. Her halinle…” utanmıştım ama zor olsa da gülümsemiştim “Sen de fazla yakışıklısın. Asıl ben katil olmayayım?” Genizden gülüp bir kere daha öptü başımı.
“Cık. Sen kıyamazsın kimseye. Sen yalnızca beni öldürürsün. O da sana olan aşkım kalbime sığmazsa. Kalk yetmezliğinden…” ciddi bir hale bürünüp ayağa kalktım. O da dikleşmek zorunda kalmıştı. Hemen karşısına geçip dibinde durdum.
“Ölüm lafını edersen seni boğarım adam! Yok ölüm falan.” Elini, belime atıp kendine çekti. Ani hareketi ile ellerimi kollarına dayadım ben de.
“Boğunca da ölmüş olmuyor muyum?” Kaşlarımı kaldırdım “Cık, olmuyorsun. Öldürüp geri döndürürüm ben seni.” Gülümseyip burnunu, burnuma sürttü “Nefesimi sen vereceksen neden olmasın?”
Kollarındaki ellerimi boynuna doladım. Gözlerim kapandı birkaç saniyeliğine. Geri açtığımda Safir’in koyulaşmış mavilikleri ile karşılaşmıştım. Bakışı bile içime işliyordu.
“Delfin?”
“Hım?”
Burnumun ucunu öptü “Seni çok seviyorum.”
Gülümsedim “Ben daha çok.”
Biraz daha eğdi kafasını. İlk önce sağ yanağımı öptü sonra da sol yanağımdan…
Gülümsemem büyüdü. Safir de gülüyordu. Gözümü kapattım. Bu anın olması bile inandırıcı gelmiyordu.
“Delfin?”
“Hımhım.”
İzin istiyordu benden. Anlıyordum. Ve ben, o izini vermiştim.
Biraz daha yaklaştık birbirimize. Tam beni öpecekti ki kapı, aniden açılınca o anın etkisiyle ayrılmıştım Safir’den.
“Aman aman aman!”
Kapıya baktığımda Aykan, Aylin, Özgür ve Çiçek vardı. Özgür, Çiçek’in gözünü elleriyle kapatmıştı.
“Siz manyak mısınız? Dan diye odaya girilir mi?” Ben utançla gözümü kapatıp elimi alnıma koydum. Safir ise sinirden patlıyordu.
“Biz şey-“
“Ney!?” diye bağırınca Safir, yanına adımlayıp kolunu çektim “Ne bağırıyorsun? Çiçek var!” Gerginlikten fark etmemişti Çiçek’i. Sakinleşmek için dudağını yalayıp nefesini verdi.
“Odaya girerken insan bir kapı çalar.” Özgür ve Aykan, kıs kıs gülerken; Aylin ve Çiçek, mahcupça bakıyorlardı.
“Kusura bakmayın komutanım. Bu gerizekalılara uyduk Çiçek ile. Çalmadık kapıyı.” diye affettirmeye çalıştı Aylin kendini ama diğer ikisi hala gülüyordu.
“Devrem!” Kahkaha atıyordu Aykan “Bastık lan sizi!” göz devirdim ve Safir’e baktım. Kıpkırmızı olmuştu garibim sinirden.
“Siz, adamı tımarhanelik edersiniz.” Sinirle odadan çıkacakken tam yanlarında durdu Özgür ile Aykan’ın.
Ellerini birden yakalarına koyup odanın içine çekti. Hemen Çiçek’i yanıma aldım.
“Bir dakika ya! Siz, az önce Delfin’in odasına kapıyı çalmadan mı girdiniz?” Kesinlikle haklı bir konuya parmak basmıştı.
Giyinik olmayabilirdim sonuçta.
Kızım sen çağırmadın mı zaten, dedi soldaki melek.
Ben Aylin ile Çiçek’i çağırmıştım. Yarım saat sonra gelin dedim ama. Aramamın üzerinden on dakika anca geçti meleğim. Çarpıtma olayı.
Özgür ve Aykan bu sefer gülmüyordu. Telaşla birbirlerine baktılar. Aylin’e baktığımda eğlenerek izlediğini gördüm. Aykan, zor durumda kalınca keyifleniyordu.
“Yok devrem! Biz Delfin’in odasına niye kapı çalmadan girelim? Aylin’i aramış Delfin ‘Giyindim gelin.’ diye. Biz o yüzden rahattık bu kadar.”
“Evet evet komutanım, çok haklı Aykan komutanım. Aylin komutanımı aramış Delfin.”
Lanetler girsin bana şu anda a dostlar. Safir’in bana o sözlerden sonra bir bakışı vardı ki ölsem unutmam.
“Yarım saat detayı vardı.” Aylin’e döndüm “Umarım detayları yine her zamanki gibi hatırlıyorsundur Aylin?” kafa salladı “Delfin haklı komutanım. Yarım saat, demişti ama acele ettik sanırım.”
Kaşlarını kaldırdı Safir “Sanırım mı? Dalga mı geçiyorsunuz benimle?”
“Sen niye bu kadar sinirlendin ki devrem? Alt tarafı böldük yani ne va-“ Safir, sertçe geri itti Aykan’ı “Küçük kız var burada ağzımı bozdurmayın benim.”
İkisini de omuzlarından ittirdi “Yürüyün Kuzey’e bakalım. Ne yaptı, eksiği var mı?” Bana baktı sonra. Kafamı büktüm omuz silkerek.
Yapacak bir şey yok…
Üçü de odadan çıktıktan sonra bezginle oturdum yatağıma.
İki tane meraklı göz bakıyordu bana.
“Ya Delfin abla vallahi biz bilmiyorduk ya. Hemen gelelim de bakalım istedik.” Gülümsedim samimi bir şekilde “Bir şey olmaz kız. Rahat ol, olun.”
Aylin, kahkaha patlattı dayanamayarak. Ben de gülmeye başlamıştım olduğum duruma. Resmen basılmıştık.
“Bana ‘Komutanını, sevgilisi ile basacaksın.’ deseler siktiri çekerdim ama şu anda yaşadığım duruma inanamıyorum. Resmen Safir komutanımı bastık.”
Gülüşlerimiz o kadar artmıştı ki kesin dışarıya ulaşıyordu.
“Safir abi bence bunun intikamını alır. Ne dersin Delfin abla?” Kafa salladım “En kısa vakitte alacağına eminim.”
Aylin, ofladı “Olan yine bana olacak ya!” Gülümseyerek ayağa kalktım “Haydi bakalım. Düğün bizi bekler. Daha neler yaşayacağız acaba?”
🗡️🩺🗡️
Düğün alanındaydık. Hançer ile kocaman bir masada oturuyorduk. Dikdörtgen bir masa olduğu için sığabilmiştik. Gündoğdu ailesi de bizimle beraber oturuyorlardı.
Anneannem bayağı heyecanlıydı. Akrabalarına beni göstermek, onu şu anda acayip mutlu ediyordu. Şimdiden birçok kişiyle tanışmıştım.
Anneannemin kuzeninin torununun gelini ile bile…
Yanımıza yaklaşan dört kişilik bir aileyi görünce anneannem, kaş göz yapmıştı bana.
Sıradaki tanışacağım kişiler…
Bezgin bir nefes verdim. Anneannem, hemen dedem ile yanlarına gidip selamlaşmaya başladı. Sıranın bana ne zaman geleceğini merak ediyordum. Ta ki anneannem “Bu da torunum Delfin.” diye beni gösterene kadar.
Zoraki bir gülüş sergileyip kalktım. Safir, bu durumdan çok şikayetçiydi ama yapabileceğim bir şey de yoktu.
“Merhabalar.” gülümseyip hepsi ile el sıkıştım. En son yaşıtım gibi duran adam ile selamlaşmıştım. Elimi sıktıktan sonra öpmüştü “Memnun oldum.” gergince gülümseyip çektim elimi.
Safir ve Özgür haricinde bir erkek beni öpünce tiksiniyordum. Yüzümü sabit tutmak çok zordu.
Anne ve babasına bakarak konuştum “Memnun oldum.” Çocuk, gözleriyle beni süzüyordu. Anlıyordum…
Koçum, başka kapıya. Başımız bağlı, dedi soldaki melek.
“Torununu sonunda bulmuşsun Nurdan. Çok sevindim senin adına. Tülin’in vefat haberi derinden sarsmıştı bizi. En azından acın hafiflemiştir bir nebze de olsa.” Annemin adı geçince istemsizce kötü olmuştum. Artık olmadığına alışmıştım ama ondan, ölü birisi olarak bahsetmelerine alışamıyordum.
Dudaklarımı bastırıp kafamı eğdim. Sonra yerime, Safir’in ve Özgür’ün yanına, oturdum. Safir, sinirle az önceki çocuğa bakıyordu. Elimi, dizine koyarak sıktım. Bana bakınca kafamı eğdim yana.
Yapma, sakin ol…
Gözünü, güven verircesine kapatıp elimi tuttu ve öptü. Bilerek o çocuğun öptüğü yeri öpmüştü.
Safirdeki kıskançlık halis midir, dedi soldaki melek.
Göz devirdim bu dediğine.
Gözlerim, Kuzey ve Açelya’yı aradı. Yan yana oturuyorlardı ama konuşmuyorlardı. Safir’in kulağına eğildim “Kuzey, ne zaman evlenme teklifi edecek?” dudağını büktü “Bilmiyorum. Birkaç kişiyi ayarladı ama… Zamanı net değil.” Kafamı salladım.
Açelya, gerçekten çok içerlemişti. Bir an önce teklif etmezse yaşanmasını istemediğimiz şeyler olabilirdi.
“Evet, sayın davetliler! Gelin ve damadımız birazdan aramızda olacaklar. Lütfen çocuklarımızı pistten alalım!”
Arkadan ‘Bebeleri pistten alalım’ çalsa ne güzel olurdu Delfin, dedi soldaki melek.
Gülmemek için dudağımı yaladım. Hiç hoş değildi…
İlk dans müziği çalmaya başlamıştı ve gelin ile damat da giriyordu kapıdan.
‘Güliz Ayla - Bahsetmem Lazım’ çalıyordu.
‘Seni kaybetmekle yüzleştim dün gece restleştim korkusuyla.
Ne tuhaf şey ki düşüncesi dahi yetti mahvolmama.
Hey gidi ben sana ne oldu öyle ki emindin aşksızlıktan.
Yalnızlık fihriste eski sevgili muhafsın mutsuzluktan.’
Elimi Safir’in koluna dolayıp kafamı da omzuna koydum. Aylin ile Aykan da bizimle aynı pozisyondalardı. Aylin ile göz göze gelince tebessüm ettik birbirimize. O da çok mutluydu. Kim, sevdiği adam yanındayken mutlu olmazdı ki?
“Saçlarından, gözlerinden…
Bende iyi duran sözlerinden.
Senden benden, bahsetmem lazım.
Kim varsa umudunu kaybeden.”
Gelin ve damat usulca dans ederken kimileri telefonla videolarını çekiyor kimileri de hayran bakışlarla izliyorlardı.
‘Tanışığız bi' yerlerden.
Benzerliğimiz aynıyla kavgalı olmaktan.
Ne güzel zamanlama tesadüf mü?
Sanmam…
Muafsın, mutsuzluktan.’
Hafifçe sallanıyorduk biz de. Şarkıya kaptırmıştım kendimi. Gözlerim kapalı söyledim nakaratını.
“Saçlarından, gözlerinden…
Bende iyi duran sözlerinden.
Senden benden, bahsetmem lazım.
Kim varsa umudunu kaybeden.”
Şarkı artık bitmişti. Büyük bir alkış tufanı koptu. Herkes, deli gibi alkışlıyordu pistteki çifti. Dört bir yanlarına selam verdikten sonra sunucuya döndü.
Sunucu “Evet efendim. Şimdi sırada diğer çiftlerle dansımız var. Tüm çiftlerimizi gelin ve damada destek için podyuma bekliyoruz.”
Yeni bir şarkı başlamıştı.
‘Niran Ünsal- Aklım Hep Sende’ çalmaya başladı.
‘Sana bir şey olur diye aklım hep sende.
Rüyaların bile benim göz hapsimde.
Seninle yanan yürek, üşümezmiş hiç ömrünce.
Benim öbür yarım, bedelsin tüm sevgilere.
Benim öbür yarım, bedelsin sen her şeye.’
Bizim masamızdan ilk önce Savaş dayım ile Seren kalktı. Daha sonra anneannem ile dedem. Uraz, Çiçek’i kaldırırken Aykan da Aylin’i dansa kaldırdı.
Safir de yanımda ayaklanınca ona döndüm. Elini bana uzattı “Bana bu dansta eşlik eder misiniz lütfen?”
Dağda milleti korkudan titreten adama bak. Utanmasa eriyecek, dedi soldaki melek.
Sen sus da kıskanma. Ne güzel dansa kaldırıyor işte, diye karşı geldi sağdaki.
Gülümseyip elini tuttum. Beraber piste ilerledik ve tam Aylin ile Aykan çiftinin yanına geldik.
‘Bensiz günlerini, sen unut artık.
Seven yüreğinde şimdi ben varım.
Seni böyle sevmek günahsa eğer.
Ben anadan doğma bir günahkarım.’
Safir, ellerini belime koydu direkt. Ben de kollarımı boynuna doladım. Boyu uzun olduğu için böylesi ikimiz için daha iyiydi. Şarkının devamını gözünün içine bakarak söyledim.
“Seven yüreğim, kör olana kadar.
Gözlerimin feri, solana kadar.
Mahşer sirenleri, çalana kadar.
Seni yüreğimde yaşatacağım…”
Gülümsedi. Alınlarımızı birleştirdik. Gözlerim, bir anda yan tarafımıza kaydı. Sanem ile Özgür, Atilla ile de Asena dans ediyorlardı. Gülümsemem büyüdü. Çok güzellerdi.
“Nesi varsa senin, inan ki ah bu ömrümün.
Satır satır sana ait her hikayesi.
Bu aşk, ikimize meleklerin hediyesi.”
Şaşkınca alınlarımızı ayırıp Safir’e baktım. Sesi, çok güzeldi. Ve ilk defa duyuyordum. Devam etti söylemeye.
“Benim öbür yarım, bedelsin tüm sevgilere.
Benim öbür yarım, bedelsin sen her şeye.”
Geri kalan kısımları beraber söyledik gözlerimizin en derinine bakarak.
“Bensiz günlerini, sen unut artık.
Seven yüreğinde şimdi ben varım.
Seni böyle sevmek, günahsa eğer.
Ben anadan doğma bir günahkarım.
Seven yüreğim, kör olana kadar.
Gözlerimin feri, solana kadar.
Mahşer sirenleri, çalana kadar.
Seni yüreğimde yaşatacağım.”
……
VEEE BÖLÜM SONUUU!!
NASILDI BÖLÜMÜMÜZ?
SİZCE AÇELYA, DÜŞÜNCELERİNDE HAKLI MI?
DELFİN İLE SAFİR SAHNESİ?
BASILDILAR BİRAZ🤏🤏.
SAFİR’İN AYKAN İLE ÖZGÜR’E YAPTIĞI ŞEY?
DÜĞÜN SAHNESİ NASILDI?
DAHA BİTMEDİ DÜĞÜN TABİ. YARIDA KESTİK🥹
BİR SONRAKİ BÖLÜMDE (SINAVDAN SONRA) GÖRÜŞMEK ÜZERE. BURALAR SİZE EMANET. BEN GELENE KADAR HANÇER’E İYİ BAKIN 🥹🥹
BÖLÜM SONU YORUMLARINIZI VE VARSA SORULARINIZI NGL’DEN BEKLİYORUM (KESİN YAZIN AMA BAK).
SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM. KENDİNİZE DİKKAT EDİN🤍🌸
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 52.6k Okunma |
5.78k Oy |
0 Takip |
69 Bölümlü Kitap |