69. Bölüm

49. Bölüm

🌸🤍Tıp 🤍🌸
tipsevdali

HELOOO BEN GELDİMMM!

NASILSINIZ EFENİMM?

SINAVA 28 GÜN KALDI…

SINAVDAN ÖNCEKİ SON BÖLÜMDEYİZ EFENİM🫠

BOL EĞLENECEĞİNİZ BİR BÖLÜM OLSUNN❣️❣️❣️

YORUM YAPMAYI VE OY VERMEYİ UNUTMAYINIZZZ

 

……

 

 

49.BÖLÜM

 

Aşk nedir? Sadece kalpte olan bir duygu mudur? Yoksa gerçekten ömrünü, aşık olduğun kişiye mi adamaktır?

 

İnsanlar; doğar, büyür, çocuk olur… Okula gider, meslek sahibi olur. Bir gün gelir, hiç olmam dediğin kişiyi seversin. Bir yuva kurar, mutlu bir yeni hayata sayfa açarsın.

 

Kalp ve beyin… Çok değişik ama güzel iki organ. Bir insanı kalbinle seversin ama beynin, onunla ilgili hayallerini ve isteklerini kurmaya başlar. Her anında onu düşünürsün. Uyanırken, çalışırken, gezerken, otururken…

 

Şimdi de öyle bir andaydım. Podyumda Ankara oyun havası çalıyordu. Ama ben sadece Safir’e bakıyordum. Aşık olduğum adama…

 

Yüzünde olan hafif bir tebessüm ile izliyordu pistte oynayanları. Bir ara Barlas, Güney ve Özgür üçlüsü çıkıp oynamışlardı. Özgür’e dikkat etmesi gerektiğini ısrarla vurgulamıştım.

 

Safir, baktığımı anlamış olacak ki maviliklerini bana çevirdi. Gözleri, bana gülümserken daha da kısılmıştı. Ben de gülümsedim karşılığında ona.

 

“Hayırdır, daldın mı?” Kafa salladım “Hayır, seni izliyordum.” göz kırptı “Niye?” omuz silktim “Bilmem ki. Hoşuma gidiyor seni izlemek.”

 

Kolunu omuzuma atıp şakağımdan öptü. Bu hareketini çok seviyordum. Her zaman huzur veriyordu bana.

 

“Kuzey ile Atilla neredeler?” Derin bir nefes aldı “Dışarıdalardı.Gelirler birazdan.” kafasıyla Açelya’yı gösterdi “Açelya, iyi durmuyor.”

 

Kafa salladım onaylarcasına “Kuzey’in artık onu sevmediğini düşünüyormuş. Bir bilse aslında evlilik teklifi alacağını.” genizden güldü. Bir yandan da kolumu okşuyordu.

 

“Çok duygusal ve aceleci bir kız Açelya. Her şeyin bir zamanı olduğunu anlaması gerekiyor.”

 

Doğruydu. Açelya, sabırlı bir insan değildi. Ama tez canlıydı. O yüzden her istediğinin anında olmasını isterdi. Evlilik de bu isteklerinden sadece biriydi.

 

Gözümü huzurla kapattım ve biraz dinlenmeye karar verdim. Zaten dalmazdım, çok fazla gürültü vardı. Huzurla tebessüm ettim.

 

“Uyuyor mu?” Göktuğ dayımın sesini duydum. Uyumuyordum ama cevaplamamıştım.

 

“Uyumuyor. Sadece gözünü dinlendiriyor. Bir sorun mu var?” Göktuğ dayımın sesi kısıldı ama derinden anlıyordum “Dışarıda birkaç adam geziyormuş. Tanıdık değiller. Sizden birileri mi?”

 

“Hayır, değiller. Kuzey ile Atilla dışarıdaydı. Onlara söyledin mi?” Safir’in kaşlarının çatıldığını tahmin edebiliyordum. Korkmaya başlamıştım ama Hançer yanımızdaydı. Korkmama gerek yoktu.

 

“Bakıyorlar onlar da. Sana söylememi istediler.”

 

“Kuzey neredeymiş Göktuğ abi?” Açelya’nın sorusunu yanıtlayıp yanıtlamamak arasında kaldığına emindim dayımın. Dışarıda tanınmayan, şüpheli adamlar varsa ve Kuzey ile Atilla da dışarıdalarsa Açelya’ya bu durumu söyleyip Açelya’yı riske atmak istemeyecektir.

 

“Dışarıda. Atilla ile beraberler Açelya.” Kaşlarımı çatıp gözümü açtım. Açelya, çoktan çıkışa ilerlemişti bile. Aniden kalktım Safir’in göğsünden “Madem şüpheli adamlar var ne diye gönderdiniz Açelya’yı?” Sertçe kalktım sandalyeden “Bazen düşünce yapınızı anlayamıyorum.”

 

Hızlı adımlarla Açelya’nın peşinden giderken Safir, arkamdan gelip kolumu tutmuştu “Delfin, senin düşündüğün gibi bir şey değil.” Kaşlarımı çattım yine “Nasıl değil Safir? Bilmediğiniz adamlar dolaşıyormuş. Duydum ben de.”

 

Dudağını yalayıp bezgin bir nefes verdi “Güzelim o sür-“ sözünü bölen şey, dışarıdan gelen üç el silah sesi ve Açelya’nın çığlığıydı. İçerideki onca gürültüye rağmen duymuştum.

 

“Kuzey!” Açelya’nın Kuzey’e seslendiğini duyunca gözlerimi korkuyla açıp kolumu Safir’den kurtardım ve çıkışa doğru koşmaya başladım. Bulundukları yer kalabalıklaşmıştı.

 

“Kuzey, dayan ne olur!” Gördüğüm görüntü ile kalakaldım. Kuzey, yerde yaralı bir şekilde yatıyordu. Başında Açelya ile Atilla vardı.

 

Arkadan gelen ayak sesleri ile kafamı çevirdim. Tüm Hançer üyeleri de gelmişti.

 

“Kuzey!” deyip ben de koştum yanlarına.

 

“Açelya, sakin ol!” Ama asla sakin kalamıyordu. Titremeye başlamıştı “Delfin, çok kan var.” Normalde kan görmeye alışkındı ama bu farklıydı. Bu, sevdiğinin kanıydı.

 

Sıkıntılı bir nefes verip yarasına bakmak için elimi göğsüne götürünce şaşkınlıkla kaşlarım çatıldı. Yarası yoktu. Sadece kan torbası vardı göğsünde. İçinde de tektaş bir yüzük…

 

Açelya’ya baktım. Anın şaşkınlığı ile yarasına bakamamıştı muhtemelen.

 

Sinirle gözlerimi kapatıp dudağımı yaladım. Safir’e baktığımda o da dahil olmak üzere diğerleri ile beraber gülüyorlardı.

 

“Ya siz manyak mısınız?” Açelya’nın omuzuna dokundum “Kalk, ağlama şunun için.” Sinirle baktı bana Açelya “Ne diyorsun Delfin? Nasıl konuşuyorsun böyle?” Göz devirip Kuzey’in omuzuna vurdum “Böyle teklif mi olur lan? Kızın yüreğine indireceksiniz! Kalk yerden asabımı bozma benim.” Gülen Hançer üyelerine döndüm “Sizin de alacağınız olsun. Planı var planı var, dediniz. Plana bak!”

 

Ayağa kalkıp Kuzey’i tepikledim “Kuzey kalk beni delirtme!” Açelya, garibim hala anlamaz gözlerle bakıyordu. İlk önce bana sonra Hançer üyelerine en son da Kuzey’e baktı. Titreyerek Kuzey’in göğsündeki yaraya elini uzattı. Sahte yara torbasını ve içindeki yüzüğü görünce mutluluk, şaşkınlık ve kızgınlık arasında bir yerde kaldı yüz ifadesi.

 

“S-, sen?” Kuzey, gözlerini açmıştı ve gülümseyerek Açelya’ya bakıyordu.

 

“Sen ne biçim bir insansın? Ölüyordum korkudan geri zekalı, ölüyordum. Got beyinli!” Hançer üyelerine döndü “Hepiniz got kafalısınız!” Bu sefer gülen taraf ben, bakakalan taraf Hançer’di.

 

Anneannem, dedem, dayılarım, Seren ve Çiçek de kalabalığın arasındalardı ve sırıtıyorlardı herkes gibi.

 

“Açim?”

 

“Sus Kuzey! Asabımı bozma benim.” Ayağa kalktı ama saymaya devam ediyordu “Biz yeni Özgür’ü kaybetme tehlikesi yaşadık. Yapılır mı bu ya?” Haklıydı. Bunun şakası bile kötüydü.

 

“Özür dileriz… Biz, unutulmaz olsun diye düşünmüştük.” Kahkaha attım.

 

“Sayenizde hiç unutmayacağız Kuzey.”

 

Harbiden nasıl düşünmüşler bu planı, dedi sağdaki melek.

Eminim ki düşünmemişlerdir bile, diye çıkarımını sundu soldaki de.

 

Kuzey, göğsündeki tektaş yüzüğü aldı ve Açelya’nın önünde diz çöktü. Ellerimi birleştirip yumruk yaptım ve ağzıma götürdüm. Dolu gözlerle izliyordum. Özgür de yanıma gelmiş, kolunu omuzuma atmıştı.

 

“Açim… Bu got kafalı ve beyinli, çok aşık, çok seven adam olarak önünde diz çöküyorum.” Açelya da ellerini ağzına götürmüş Kuzey’i dinliyordu “Bu adam ile bir ömür birlikte olur musun? Benimle evlenir misin?”

 

Sırıtarak bakıyorduk hepimiz. Kalabalık, etrafımızda daire oluşturmuştu. Akraba düğünü olduğu için kimse yadırgamıyordu.

 

Yalnız biz o akrabaları yeni tanıdık Delfin, dedi soldaki melek.

 

Sus sus orayı karıştırma!

 

Açelya, heyecanla hepimizde gezdirdi gözlerini. En son bende durdu mavilikleri. Elimi, indirdim. Dudaklarımı bastırarak hızla kafa salladım. Sol gözünden bir yaş düştü ve Kuzey’e döndü.

 

“Evet, Kuzey! Seninle evlenirim.” sevinçle alkış yapıp olduğum yerde zıpladım. Kuzey de ayağa kalkmış ve çoktan Açelya’ya sarılmıştı.

 

Kuzeyi’in göğsündeki tüm boya Açelya’ya bulaştı yalnız Delfin, dedi soldaki melek.

Şu anda bunu düşünüyorlar mıdır sence akıllı , diye takıldı sağdaki melek de.

 

Etraftaki kalabalık da alkışlıyordu. Ayrıldıktan sonra elindeki yüzüğü Açelya’nın parmağına taktı Kuzey. Daha sonra tekrar sarıldılar.

 

Yavaşça yanlarına adımladık.

 

“Sevmeyen adama bak! Evlilik teklifi etti.” Hızlıca gelip sarıldı bana. O kadar çok sıkıyordu ki farkında bile olmadığına emindim.

 

“Delfin, çok mutluyum!” Sırtını sıvazladım “Biliyorum Açim. Çok mutlusun. Sen mutlusun ve ben de mutluyum.” Sanem ve Asena da gelip sarıldı bize. En son da Aylin katılmıştı aramıza.

 

“Siz böyle dört elti güzel oldunuz ha!” Seren’in dediği ile ayrıldık. Dört elti derken?

 

“Ne eltisi yenge? Asena, komutanımızın kızı; Sanem de benim kardeşim.” Seren, pot kırmış gibi elini ağzına kapattı “Ay çok pardon! Ben sizinle görünce dedim ‘Elti bunlar.’”

 

Gülümsedim ve Uraz’a baktım. Aycan yoktu. O da ailesinin yanına Gaziantep’e gitmişti. Hüzünlüydü anlayacağınız.

 

Gidip koluna girdim. Anlamaz gözlerle bakıyordu “Sen tek mi kaldın bakayım?” göz devirdi bu dediğime “Yoo tek değilim. Siz varsınız ya.” ‘He he’ dercesine kafa salladım “Kesin öyledir aynen.”

 

“Dökül bakalım ne oldu?” dudağımı büküp omuz silktim “Hiçbir şey olmadı. Sadece yanına gelmek istedim kuyruk koruma dayıcığım.” Kahkaha attı kafasını geriye yaslayıp “Çok eğleniyorsun değil mi Delfin?”

 

“Nasıl yani?”

 

“Birilerine takılarak. Çok eğleniyorsun.” Tek kaşımı kaldırdım “E, bu benim hayat felsefem küçük dayıcığım. Birilerine bulaşmadan o gün gözüme uyku girmiyor.” Kafa salladı “Belli belli.”

 

“Haydi dağılıyormuşuz. Eve geçelim. Açelyacağım sizi de çok çok tebrik ediyorum.” Açelya, anneannemin yanına geçip ona da sarıldı “Teşekkür ederim Nurdan Teyze.”

 

Herkese sarıldı mutluluktan. Umarım sonumuz olmaz, dedi soldaki melek.

 

Göz devirip arabaya doğru yürüdüm. Eve gidip bi an önce kaliteli bir uyku çekmek istiyordum.

 

 

🗡️🩺🗡️

 

 

Evin terasında oturuyordum. Yıldızlar, çok güzel görünüyordu buradan. Her gün milyonlarca yıldızın öldüğünü ve doğduğunu duymuştum bir belgeselden. Her canlı gibi doğuyor, büyüyor ve ölüyordu…

 

Derin bir nefes alıp oturduğum salıncağı öne doğru ittim ayağım ile. Gözlerim hala gökyüzüne bakıyordu. Kutup yıldızının parlaklığı gözümü alıyordu. Yanındaki yıldızlara nazaran büyük ve dikkat çekiciydi.

 

Gelen adım sesi ile kafamı kaldırdım yasladığım yerden. Uraz, elinde iki bardak ile geliyordu. Tebessüm edip toparlandım oturduğum yerde.

 

“Yalnızız.” kafa sallayıp yana kaydım oturması için “Herkes odasına çekildi. Çok yorucu bir gündü bence. Dün yol bugün düğün derken dinlenemedi kimse.” Derin bir nefes alıp elindeki bardağı uzattı.

 

“Sıcak çikolata. Petek teyze çok güzel yapar. Kakao ile değil çikolata ile yapıyor. Kesinlikle denemelisin.” Kafamı arkaya atıp kahkaha attım “Normalde de çikolata ile yapmıyorlar mıydı?” Bir süre düşündü. Aydınlanmış olmalıydı “Hazırlarında kakao var sanıyordum ben…”

 

Kesikçe gülüp sıcak çikolatamdan bir yudum aldım. Dilime gelen tat ile beğendiğime dair mırıldandım “Çok iyi. İçtiğim en iyi sıcak çikolata olabilir bu arada.”

 

“Demiştim.” O da elindeki bardaktan yudumladı sıcak çikolatasını.

 

Aslında hazır Uraz ile baş başa kalmışken Safir ile olan dargınlıklarını konuşmak istiyordum. Ne kadar Safir’den dinlemiş olsam da Uraz’dan da dinlemek güzel olurdu.

 

“Uraz?” içeceğini içerken cevapladı “Hım?” biraz çekingendim bu konuda ama soracaktım.

 

Soralım zaten. Kaç aydır meraktan çatlayacağız, dedi soldaki melek.

Soracak zaten komşum, dedi sağdaki de.

 

“Sana bir şey soracağım ama yanlış anlarsın ya da ters teper diye korkuyorum.” Omuz silkti “Ne soracaksan sor Delfin. Az çok tahmin de edebiliyorum ama…”

 

Derin bir nefes alıp cesaretimi topladım ve o merak edilen soruyu sordum “Safir ile ne yaşandı geçmişte?” Ne kadar bekliyor olsa da sorumu duyar duymaz durgunlaşmıştı. Eski konuları açıp canını sıkmak istememiştim ama Safir ile araları bozuk olduğu için daha çok üzülüyordu bence.

 

“Safir sana anlatmadı mı?” Kafa salladım “Anlattı ama ben bir de senden dinlemek istiyorum küçük dayıcığım.” Derince nefes alıp verdi. Onun için de zor bir durumdu, anlayabiliyordum. Eğer Safir’in bahsettiği gibi bir şey olduysa kendisini gerçekten fazlasıyla suçluyordu.

 

“Eskiden etle tırnak gibiydik Safir ile. Aramızdan su sızmazdı. Aynı şimdi Aykan ile oldukları gibi.” Sesi, sona doğru kısılmıştı. Onları gördükçe üzülüyordu belli ki.

 

Zaten, kim üzülmezdi ki?

 

“O dönem bir kız arkadaşı vardı Safir’in.” Bana döndü “Sana da açıkça anlatmam gerçekten çok garip ama…” sorun olmadığını göstermek için gülümsedim “Emin ol ilgilenmiyorum Uraz. Sen, devam et anlatmaya.”

 

Kafa salladı “Tıp okuyordu. Senin gibi doktordu. Üçümüz gerçekten çok yakındık. Ben o kızı dost olarak görüyordum…” derin bir nefes daha verdi.

 

“Dost gibi görüyordum kızı ama benim esas dostum Safir’di. Ben, Safir ile dosttum.” Elimi, eline koyum sıktım. Anlatması için destek vermek istemiştim. O da karşılık olarak sıktı elimi.

 

“O gün… O gün, benimle konuşmak istediğini söyledi. Kabul ettim, ne konuşabilirdi ki en fazla? Hiç kimsenin pek fazla ders çalışmak için tercih etmediği bir sınıf vardı. O dönemler askeriyede eğitimdeydik Safir ile beraber. Orada bir sınıftı…” sanırım en can alıcı kısıma geliyorduk. Safir’in anlattığı esas olaya…

 

“Gittim dediği sınıfa. Bomboştu Delfin. Bilerek uzak durdum. Son zamanlarda fazlasıyla anlıyordum farklı bir amacı olduğunu. Ama ben bunu nasıl diyebilirdim ki Safir’e?” dudaklarımı bastırıp omuzuna yattım. Haklıydı Uraz. Dese bile Safir inanır mıydı?

 

Belki de inanırdı Delfin, dedi sağdaki melek.

 

Belki de… Ama belli de olmazdı. Uraz, haklıydı. Kolay kolay denemezdi böyle bir şey.

 

“Bir de ben yanlış anlamış olabilirdim. Bu ihtimal de vardı Delfin. Yanlış anlayıp Safir’e desem ne olacaktı? Yine açılacaktı aramız.”

 

Kafa salladım devam etmesi için “Ee gittin sınıfa. Sonra?”

 

“Sonra… Beni sevdiğini, Safir ile bana yakın olmak için beraber olduğunu söyledi.” Dudağımı yalayıp yutkundum. Benim hemcinsimin böyle bir şey yapmış olması bile beni mahvetmişti. Bir kadın bunu nasıl yapabilirdi ki?

 

“İnkar ettim. Safir’e bunu yapmaması gerektiğini, Safir’in onu sevdiğini söyledim.” Kalbim kasılmıştı bir anda. Safir, eskiden de olsa birisini sevmişti.

 

“Onun düşüncesinin umurunda olmadığını, tek isteğinin ben olduğumu söyledi. Kabul etmedim, iyice uzaklaştım ondan. Bir anda… Bir anda yapıştı dudağıma Delfin. Engelleyemedim, beklemiyordum. Hemen ayrıldım ondan ama çoktan Safir gelmiş ve her şeyi görmüştü.”

 

Safir, bana anlatırken demişti. Uraz’ın hemen o kızı ittiğini de söylemişti. Hatta kız da gerçek amacını kendi söylemişti.

 

Omuzundan kalkıp ona döndürdüm bedenimi “Safir ne tepki verdi peki?” omuz silkti “Bir insan nasıl tepki veriyorsa öyle. Bağırdı çağırdı… Nasıl yaparsınız, dedi. Hiç mi utanmadınız, dedi. Dedi de dedi Delfin. Haklıydı ama… Kim olsa öyle tepki verirdi, dedim ya… Haklı.” Kafa salladım. Gözüm bir anlığına sol tarafa kaydı ve Safir’i tüm heybetiyle gördüm.

 

Vaziyet alın ortam kızışacak, dedi soldaki melek.

Sus komşum ya! Olmamalı böyle bir şey, diye karşılık verdi sağdaki de.

 

“Safir?” Ona seslenmem ile Uraz da telaşla arkasına baktı. Safir’i görünce bezgince gözlerini kapatıp önüne döndü.

 

Umarım olacakları beklemiyordur Delfin, dedi soldaki melek.

 

Umarım meleğim, umarım.

 

“Demek haklı bir tepkiydi? Peki… Sen, o kıza nasıl davrandığını da anlattın mı Delfin’e?” Gelip, tam karşısında durdu Uraz’ın.

 

Kaşlarımı çatıp Uraz’a döndüm. Sadece bardağına bakıyordu.

 

“Neyden bahsediyor Safir? Uraz, bana anlatmadığın bir şeyler mi var?” Uraz, hiçbir tepki vermemişti. Öylece Safir’e bakıyordu. Gözleriyle konuşuyorlar gibiydi.

 

Konuşmaktan çok kavga ediyorlar gibi Delfin, dedi soldaki melek.

Al benden de o kadar, diye ekledi sağdaki.

 

Aralarındaki gerginlik had safadaydı. Bu kadar gergin olmaları, beni kötü etkiliyordu.

 

“Bakışmanız bittiyse ben de buradayım. Açık açık anlatın da ne olduğunu bileyim artık!” Biraz sert konuşmuştum ama hak etmişlerdi. Aralarında, büyük bir şey vardı ve ben bu durumu çözecektim.

 

Küçük dayım ile sevdiğim adamın arası kötü olmayacaktı. Her şeyi geçtim onlar, eski dostlardı ve onları barıştırmak için elimden geleni yapacaktım.

 

“Safir!” Bana çevirdi maviliklerini. Kaşlarımı birkaç kez havaya kaldırdım ve kafam ile karşımdaki koltuğu işaret ettim.

 

Yapma ve şuraya geç!

 

Sakin bir şekilde dediğimi yapıp oturdu koltuğa. Gözlerimi kısmış bakıyordum. Açıkçası çok merak ediyordum esas nedeni. Uraz, bana ne anlatmamıştı?

 

“Evet, dinliyorum sizi.”

 

Hala bakışıyorlardı ve benim sinirim artmaya başlıyordu. Havaya bakıp sakinleşmeye çalıştım fakat olmuyordu. Aniden elimi önümüzdeki sehpaya geçirmem ile bana döndüler.

 

“Şükür benim de burada olduğumu hatırladınız! Anlatın artık. Normalde olsa dinlemek istemeyeceğim şeyleri dinledim ve esas nedenini de bilmem gerektiğini düşünüyorum.”

 

Uraz, yeniden Safir’e döndü. Ama bu sefer sanki anlatmasını bekliyormuş gibiydi. Safir’in gözleri yok denecek kadar az bir şekilde kısıldı ve konuşmaya başladı.

 

“Eda… Bizim komutanımızın yeğeniydi. Dayısının yanına ara sıra gelirdi. Başlarda çok samimi davranır, asla aramızda ayrım yapmazdı.” Bana döndü “Davranış olarak tabi.” Kafa sallayınca devam etti “Uraz da ben de normal davranıyorduk. Askeriyede biz sadece ikimi takıldığımız için Eda da sadece bizimle takılırdı.”

 

Eda… Benden önceki aşkı…

 

Buralara girme çık çık. Girersen çıkartamayız seni Delfin, dedi soldaki melek.

 

“Ee?” Sanki devam etmek istemiyormuş gibiydi. Eskide kalmış kişiyi anlatmak istemiyormuş gibi…

 

“Sonrasını ben yanıtlayayım Delfin. Eda ile Safir, bir şekilde sevgili oldular. Çok değil bir ay sonra da sana bahsettiğim şey oldu.” Elini masaya vurdu Safir. Anlık gelen tepki ile sıçradım yerimde.

 

Uraz, bana ardından da Safir’e baktı “Tepkilerine sahip çık!” dişinin arasından söylediği şeyle Safir bana baktı ve kafasını eğdi “Özür dilerim.” bu sefer diyeceğim bir şey yoktu. Anlamdıramıyordum.

 

“Eksik anlatıyorsun. Eda’ya bakışlarını ve onunla konuşma şeklini de anlat.” gözlerim sonuna kadar açıldı. Anlık tepki ile Uraz’a döndüm. Gözlerini dikmiş, Safir’e bakıyordu sadece. Bu, olamazdı değil mi? Eğer gerçekse, Safir’in tepkileri normaldi.

 

Şu anda da mı normal sence Delfin? Adam sinirden patlayacak resmen, dedi soldaki melek.

 

Safir’i incelemeye başladım. Cidden sinirliydi. Ama Eda için miydi emin değildim. Onu hala seviyor olabilir miydi?

 

Yok yok Delfin. Sakın öyle düşünme. Bence Safir onu unuttu. Tek kırgınlığı Uraz’a gibi, dedi sağdaki melek.

 

Ben de öyle olmasını umuyordum.

 

“Konuşsana Uraz. Niye susuyorsun? ‘Yapmadım!’ desene.” İnatla Uraz’a bakıyordum. O da inatla Safir’e…

 

“Uraz, bir şey de.” Derin bir nefes verip dudağını yaladı. Kafasını sallayarak ellerini masaya dayayıp ayağa kalktı “Böyle mi düşünüyorsun cidden? Eda’yı bilerek kendime aşık ettiğimi mi?” Safir’e baktığımda sadece duygusuz bir şekilde durduğunu gördüm. Bu kadar zor muydu yüzleşmek?

 

“Kaç yıllık dostun hakkında böyle düşünürken utanmadın mı?” O da elini masaya vurunca artık kalkma ihtiyacı hissettim. Ortam, geriliyordu çünkü.

 

“Lan ben yapmadım mı aranızı? Madem o kızı ayartma derdindeydim ne diye direkt kendime yapmaya çalışmadım?” Alt dudağını ısırıp gülümsedi “Gerçi hoş! Safir Bey, buna da bir kulp bulurdu eminim ki.” Öne eğildi ve işaret parmağını Safir’e doğrulttu “Her şeyi diyebilirsin ama bana böyle bir ithamda bulunamazsın sen! Benim anam, bacım, yeğenlerim var. Ben, böyle bir şeyi ne diye yapayım?”

 

Safir, bu sefer inatla konuşmayan taraftı. Sakince ayağa kalktı. Fazla sakindi… Az önceki kızgınlığından eser yok gibiydi. Uraz’ın karşısına geçti. Dudağının kenarı kalktı ve anında sağ tarafından bir yumruk indirdi.

 

“Safir!” diyerek öne atıldım. Uraz, burnunu tutuyordu. Kafası, masaya dönmüştü “Ne yapıyorsun sen? Delirdin mi?” Bana baktı. Hiçbir cevap yoktu. Kolumdan tutup biraz öteye çekti beni.

 

Ortalık karışıyor, dedi soldaki melek.

Hem de nasıl karışıyor komşum, diye destek çıktı sağdaki de.

 

“Ulan, sen o kadar salaksın ki! Sana takılmamı bile anlamıyorsun. Ben, sence Eda’nın sana olan ilgisini fark etmedim mi sanıyorsun? O kadının ne halt olduğunu anlamadım mı sanıyorsun?”

 

Uraz da kendine gelip Safir’e bir yumruk indirdi. Elimi, şokla ağzıma kapattım. Kimse de gelmiyordu geç olduğu için terasa.

 

“O zaman ne diye kızla sevgili oldun lan? Şerefsiz misin sen?” Safir, kahkaha atmaya başladı. Eğleniyor muydu bu sohbetten?

 

“Çünkü kız, Devil’in yatırım yaptığı hastanede stajyerdi. Ve ben onu her görmeye gittiğimde Devil’i de görüyordum.”

 

Duyduğum şey ile kalakaldım. Safir, ailemizin katilini yakalamak için mi o kızla sevgili olmuştu?

 

“Nasıl lan? Kızı mı kullandın?” Omuz silkti “Kız’ın sende gözü olduğunu biliyordum çünkü. İkili kazanç sağlayacaktık.” Uraz, sinirle kafasını eğdi ve bir yumruk daha attı Safir’e. Safir, normalde olsa bu yumrukları savurabilirdi. Bunu Uraz da iyi biliyordu fakat Safir, sinirini atmasını istiyor olacak ki engellemiyordu. Hepsi manyaktı bunların!

 

“Ne cins bir herifsin sen ya?” Dudağını büktü Safir. Gerçekten ben de olsam dövmek isterdim onu.

 

“Huyum kurusun, beni kullananı kullanırım. Konu, ailemin katilleriyse babamı tanımam Uraz.” Derin bir nefes alıp bana baktı Safir. Belki de bunları duymamı ya da böyle öğrenmemi istememişti ama artık çok da geçti.

 

“O zaman ne diye küstün benimle oğlum? Psikopat mısın sen?” gülerken dudağını yalayıp ellerini beline attı Safir “Sen konuşmadın benimle. Her gördüğünde yolunu değiştirdin. Selam sabah zaten yok. Ben mi küsmüşüm?” Genizden güldüm bu çıkarımına Safir’in. Cidden böyle mi diye Uraz’a odaklandım. Şaşkınlık vardı yüzünde.

 

“Oğlum ben, kendimi suçladım hep. Gül gibi ilişkin var sandım ve benim yüzümden bitti diye içim içimi yedi. İnsan, demez mi?” Kahkaha attı bu sefer Safir “Konuşmadım mı ben seninle?”

 

Kaşlarını çattı Uraz “Konuşsan, ne diye ben konuşmayayım?” diye diretti.

 

“Azıcık beyinsizlik var sende. O yüzden olabilir.” Uraz öne atıldı “Lan!”

 

“Ay yeter! Beynimi yaktınız beş dakikada!” Safir’in yanına gidip tam önünde durdum “Sen şimdi bir kadını kullandın, öyle mi?”

 

Kafa salladı “Ama o beni kullanmasa kullanmaz-“ sözünü tamamlayamadı çünkü çoktan diyaframına dirseğimi geçirmiştim.

 

Adamın diyaframı kaydı Delfin, dedi soldaki melek.

Kaysın! Az bile ona!

 

“Kız ne yapıyorsun?” Diye atıldı öne Uraz ama artık çok geçti “Geçmiş hesaplaşmaları diyelim.”

 

Birkaç öksürükten sonra dikleşti “Ne oldu? Nefesiniz mi kesildi Yüzbaşı?” yüzünü buruşturdu. Eli, diyaframında biraz daha dikleştikten sonra dudağının kenarı havalandı “İlk defa nefesim kesilmiyor doktor. Seni gördükçe yaşıyorum aynı şeyi zaten hep.”

 

Ani gelen itirafı ile yumuşamıştım. Gülmemek için yanağımı ısırıyordum “Beni böyle kandıramazsın!” Kaşlarını kaldırdı “Emin misin?” Kafamı sallayarak yanıtladım “Eminim.”

 

Gülerek kafasıyla beni işaret etti “O zaman şu ısırdığın yanaklarını sal da refaha ersinler.” Anlık gelen utanç duygusu ile gözlerimi kapattım. Uraz da gülmeye başlamıştı. Kolunu omzuma attı.

 

“Benim, yeğenime öğreteceğim çok şey var sanırım.” Tek kaşımı kaldırdım. Hala gözlerim kapalıydı “Emin misin küçük dayıcığım?”

 

Cıkladı “Emin değilim, Uraz’ım.” Gözlerimi açıp ters bir şekilde baktım Uraz’a. İyi uğraşıyorlardı benimle. Kolunun altından çıkıp ellerimi belimin iki yanına koydum. Tek kaşımı kaldırıp ikisinde gezdirdim gözlerimi.

 

“Şimdi, deyin hele… Barıştınız mı?”

 

Adamlar küsmemişler ki barışsınlar. Birbirlerinden haberleri yok resmen, dedi soldaki melek.

Hak verdim gitti, dedi sağdaki de.

 

Safir ile Uraz, birbirlerine bakıp derin bir tebessüm ettiler. İki adımda yaklaşıp sıkıca sarıldılar. Gözlerim dolmuştu bu sahne yüzünden. Dudağımı büküp aralarına girdim.

 

“Aferin size evlatlarım! Hep böyle sahip çıkın birbirinize.” Uraz, kıkırdadı “Gökhan albayım, Delfinin içinden çıkar mısınız?” Göz devirip karnını cimcikledim.

 

“Kızım! Ne yapıyorsun ya?” Omuz silktim “Eee bana bulaşanı yakarım!” Safir, hemen şakağımdan öptü “Biliyoruz onu!” Aklıma gelen şey ile ayrıldım aralarından.

 

“Şimdi görüşüyor musunuz peki Eda ile?” Safir, kafa salladı “Eda, şu anda evli Delfin. Amerika’da yaşıyor ailesi ile beraber.”

 

Ha bir de araştırmış kızı, dedi soldaki melek.

 

Derin bir nefes verdim. Eski sevgili vakası yaşayacak dermanım yoktu.

 

“Aklıma bir şey takıldı. Madem sen sevmiyordun bu kızı, ne diye Uraz ile basınca tepki verdin?” gülümsedi bana “O an bilmiyordu Eda amacımı. Gerçekten seviyorum sanıyordu. Aslında hiç de sevgili gibi değildik. El ele tutuştuğumuz bile yoktu. Sevmediğimi anlayabilirdi. Ya anlamadı ya da işine geldiği için anlamamazlıktan geldi. Orası beni bağlamaz.”

 

Derin bir nefes verdi “Sonradan da işte oturup konuştuğumuzda bazı şeyleri saklayarak anlattım ona. TAD’ı bilmesine gerek yoktu açıkçası. Birisini takip ettiğimizi o kişinin de staj yaptığı hastanede olduğunu söyledim.” Kafamı salladım.

 

Yani başından beri Safir, asla sevmemişti Eda’yı. Uraz ile aralarını yapmak için teklifini kabul etmiş, karşılığında da TAD hakkında bilgi almıştı. Çok zekice bir plandı. Zekasına hayran olmuştum bir kez daha.

 

Bu Safir de çöpçatan olup çıkmış Delfin, dedi soldaki melek.

 

Biraz meleğim. Öyle olmuş.

 

Derin bir nefes verdim. Rahatlamıştım açıkçası. Aralarının düzelmesine çok mutlu olmuştum. Uzun uzun inceledim iki eski dostu. Gerçi artık eskisi yoktu ama neyse…

 

Aralarından su sızmaz ikili, şimdi tekrardan bir aradaydı. Bu evren, daha ne isterdi ki?

 

 

……

 

VEEE BÖLÜM SONU…

NASILDI?

KUZEY’İN EVLİLİK TEKLİFİ?

DELFİN’İN ANLADIĞI ANDAKİ TEPKİSİ?

URAZ İLE SAFİR’İN HİKAYESİ?

BARIŞTILAR, NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

BİR SONRAKİ BÖLÜM, SINAVDAN SONRA GELECEK.

BÖLÜM HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZİ NGL’DEN GÖNDEREBİLİRSİNİZ

SİZİ SEVİYORUM, BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE🤍🌸

Bölüm : 23.05.2025 11:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...