5. Bölüm

5. Bölüm

🌸🤍Tıp 🤍🌸
tipsevdali

HELOOO 5. BÖLÜM İLE GELDİM.❣️

 

……

Küçükken hep kalp mi beyin mi derdim kendi kendime. Sebepsizdi tüm düşüncelerim. Ama eninde sonunda beyin derdim cevap olarak. Çünkü kalp sever beyin yönetirdi, ben öyle bilirdim. Ama şimdi anlıyorum ki ne kalp sever ne de beyin yönetir. Beyin seçer kalbin seveceği kişiyi. Ne kalp bilir doğru kişiyi ne beyin anlar yanlış kişiyi.

 

Babamın annemi sevmemesindeki en büyük etken buymuş demekki. Kafasında kesinleştirmiş sevmemeyi, daha doğrusu annemi sevmemeyi. Madem annemi sevmemişti ne diye evlenmişti annemle, ne diye mahvetmişti onca kişinin hayatını.

 

Elbette bunu cevaplayacak tek kişi vardı o da babam olacak o adam : Tekin Aydoğan. En son Kaya’nın itirafından sonra kendimi odaya kapatmış nenemin yatağında gözüm tavanda saatlerce yatmıştım. Belki hayatı sorgulamıştım belki öz denetim yapmıştım. Orası ucu bucağı görünmeyen bir ihtimaldi.

 

Ne yaptığımı bilmiyordum tam olarak ama ne yapmadığımı biliyordum mesela. Babamı düşünmüyordum, içeride kardeşim dediğim insanları düşünmüyordum, nenemi, annemi düşünmüyordum.

 

Ben aslında kimim? Herkesin tanıdığı Doktor Delfin Aydoğan mı, yoksa sadece annemin doğurduğu, hayatın sillesini yemiş küçük bir kız çocuğu Delfin mi? Bunun cevabını ne yazık ki ben bile bilemiyordum artık.

 

“Delfin! Artık çıksan mı odadan ha, güzel arkadaşım? Bak hepimiz seni merak ediyoruz!” Açelya’nın seslenmesiyle düşüncelerimden bir nebze de olsa sıyrılmıştım. Odanın içi karanlık olmuştu iyice belli ki gerçekten saatler geçmişti. Yatakta oturur pozisyona geldim. Hareketsiz olduğum için her yerim tutulmuştu.

 

Vücudumu esnetim yavaşça, ayağa kalktım. Dışarıdan sesler geliyordu. Odanın camına geçip baktığımda bahçeye büyük bir masa kurulduğunu gördüm kahvaltıdaki gibi. Ama gördüğüm sadece o değildi; Kaya, Ulu ve Adar üçlüsü de buradaydı. Gitmemişlerdi ama ne için gitmemişlerdi orası tartışılırdı.

 

Baktığımda herkes bir şeyler yapıyordu. Aylin, Barlas ve Atilla üçlüsü sofrayı kuruyor; Özgür, Kuzey ve Adar benim çocukken bindiğim salıncağı takmaya çalışıyordu. Safir ile Aykan; Kaya ve Ulu ile hararetli hararetli konuşuyorlardı. Nenem ve Açelya da muhtemelen mutfakta yemekleri hallediyorlardı.

 

Kapıyı açıp odadan çıktığımda direkt Açelya ve bana söylenmeleri karşıladı beni. “Hayır yani niye içine atıyorsun anlamıyorum şurada kaç kişi derdinle dertleniriz ama sen odaya kapatıyorsun kendini!”

 

“Ne yapayım Açim sizin de mi canınızı sıkayım. “ sözümle bana döndü.

“Güya kafa dağıtmaya geldik ama benim aile meselelerim yüzünden yüzümüz gülmedi daha!” derin bir tebessümle yanıma geldi ardından koluma dokundu.

“Biz kardeş değil miyiz Del? Her zaman dile getirmiyor muyuz bunu? Kardeşler böyle günler içindir ve biz, tam olarak bu görevi üstlenmek için buradayız.”

 

Sıkıntılı bir şekilde ofladım. Şurada depresyona bile girmeme izin vermiyorlardı yani.

“Ooo uyuyan güzel… Uyanmışsın güzellik uykundan.”

 

“Yani Aykan sen de olmasan kim böyle şaka yapacaktı? Allahtan sen varsın yoksa soğuk esprilerin olmazsa yanardık.” Dedim. Aykan hemen düzeltti alaycı yaklaşımını. Yanıma kadar gelip bana sarıldı.

 

Biz şok, dedi soldaki melek.

Al benden de o kadar, diye ekledi sağdaki melek.

 

“Sen bizim değerlimizsin Delfin. Baban bile olsa kimse için hayatını mahvetme. Bizim sana ve neşene ihtiyacımız var. Hem fazladan üç bela daha çıktı başına. Bu kardeşlerin var ya tam bela mıknatısıymış. “

 

“Gerçekten komutanım ya! Bu Adar var ya tam ablası gibi. Her halt bunun başına gelmiş resmen. “ diyerek özgür giriş yaptı mutfağa.

“Hayırdır Özgür şikayetçi misin?”

Özgür kınar gibi baktı yüzüme “Olur mu öyle şey Delfinimm? Sen benim en büyük iyikimsin.”

Gözlerim dolu dolu baktım. Zaten ruh halim pek müsaitti ağlamaya. “Özgür oturur ağlarım şurada yapma böyle şeyler. Zaten kötüyüm. “

 

Derin bir nefes vererek yaklaştı. Ellerini omzuma koyup yüzüme eğildi.

“Biz her şeyi şimdiye kadar beraber atlatmadık mı kardeşim? Şimdi de birlikte atlatacağız merak etme. Şimdi gülümse bakalım. “

Gözlerim dolu dolu gülümsedim. O da gülümseyip bana sarıldı. Bir süre böyle kalıp dışarıya çıktık.

 

“Hoş geldin Delfin abla!” Adar’ın seslenmesiyle ona gülümsedim. O da bana gülümseyince oraya doğru gitme gereği duydum.

“Bak Delfin abla bu salıncağı senin için kurduk. Nasıl olmuş?” Bu salıncak benim çocukluğumdu, annemdi, her şeyimdi. Onu görünce bir anı gelmişti aklıma.

 

O zamanlar altı yaşımdayım tabi. Annem beni kreşten almış direkt nenemin yanına getirmişti. Sürprizinin olduğunu söyleyip iyice meraklanmamı sağlamıştı. Bu salıncağı görünce de havalara uçmuştum resmen. Babaannemin arkadaşı olan bir teyze torununa yaptırmıştı aynısından. O günden sonra çocuk aklımla tutturmuştum annemgile ‘Bundan istiyorum ben de!’ diye.

 

“Çok güzel olmuş Adarcığım. Teşekkür ederim yorulmuşsunuz sizde belli ki.”

“Olur mu öyle şey abla hiç yorulmadık.” yanıma gelip sessizce konuşmasına devam etti “Hem zaten Özgür ve Kuzey abi halletti her şeyi.” dediği şeyle derin bir tebessüm edip saçlarını karıştırdım.

 

“Bak sen şu kerataya ya biz saçına dokununca neler der Delfin sokunca düzeltmedi bile!” Ulu yarı kızgın bir tonla Adar’a hitaben konuşunda onlara bakmak durumunda kaldım. Ulu, Kaya, Aykan ve Safir bize tebessümle bakıyorlardı.

 

“Vallahi abicim siz başkasınız ablam başka. O bana her şeyi yapabilir ama siz yapamazsınız.”

 

“Ulan eşşek sıpası bir de abisine dikleniyor. Evde göreceğim ben sen. ‘Kaya abi yetiş! Ulu abi beni yine yatağa gömüyor!’ diye gelirsin yamacıma.” Kaya’nın dediği ile şaşkınca Ulu’ya bakış attım. Kardeşime neler yapıyormuş resmen!

 

Bakıyorum da çok çabuk sahiplendin ha Delfin, dedi soldaki melek.

Ne var be kan çekiyor işte. Hem Delfin çok iyi yapıyor. Aralarında en masumu o sabi değil mi? Sen karışma bakayım, diye beni savundu sağdaki melek.

Aynen yalan mı, kardeşim değil mi? Kardeşim.

 

“Yani Delfin’in kanından birilerinden de anca böyle bir vahşilik beklenirdi.” diyerek elinde salata tabağıyla Açelya ortama giriş yaptı.

“Ne varmış bende de kanımdakiler vahşi oluyormuş Açi? Kendini korumak ne zamandır vahşilik oldu?”

 

Özgür cıklayarak yanıma gelip kolunu omzuma attı. “Yani Delfinim seninki madem korumakmış kendini bizden mi koruyorsun. Utanmasan koca koca adamları dayak manyağı yapacaksın.”

Yandan Özgür’e sen iflah olmazsın bakışımı attıktan sonra Kuzey lafa girdi.

“Ne kadar da doğru dedin teğmenim. Bizi sözleriyle bile gömen şu kız dayak atsa ne hal kalırdı ortada ne hatır.”

 

Özgürden kendimi kurtarıp Kuzey’e döndüm tamamen “Ya ne Delfinmiş arkadaşım çıkayım o zaman hayatınızdan temelli onu mu istiyorsunuz?” Üzülerek söylediğim sözden sonra Aylin yanıma gelip bana sarıldı. Ardından şakağıma bir öpücük kondurdu.

 

“Sana bulaşıyorlar be Delfin. Senin saçının teline zarar gelse yakarlar dünyayı. Sen de çok iyi biliyorsun. Ayrıca hepimiz kabul edelim sen böyle davrandıkça sana daha çok hayran oluyorlar. “ bana göz kırpıp Açelya’ya yardıma gitti geri.

 

Düşünüyorum da şu hayatımda Hançer olmasaydı ne yapardım? Yalnızca Açelya ve Özgür ile olsaydım yine böyle mutlu hisseder miydim? Sanmam. Etrafımdaki her insanın hayatıma farklı bir etkisi vardı. Ve ben bu durumdan asla şikayetçi değildim.

 

 

 

Akşam yemeğini yemiş nenemin güzel hikayelerini dinlemiştik hep birlikte. Daha sonra ninem ilaçlarını içmiş ve uyumuştu. Şimdi de yaktığımız ateşin etrafında daire biçiminde oturmuş sohbet ediyorduk.

 

“Ya işte Kaya abi, bu avanak tutup atmasın mı o taşı? Sonra da attığı yerdeki mayın infilak etmesin mi? Allahtan o mayının etki alanı küçükmüş de bize zarar vermedi.”

Barlas bir yandan kahkaha ile gülüp bir yandan da Özgür’ün ilk teğmenlik zamanlarında yaptıklarını anlatıyordu. Biz de Açelya ile şaşkın şaşkın dinliyorduk. Çünkü hiçbirinden haberimiz yoktu.

 

“Lan devrem abartma. O taşı ya atmasaydım, birimiz bassaydı da ayağı mı kopsaydı? Canınızı kurtarmışım hala goygoya vuruyon !” Özgür’ün sözüyle Barlas iyice gülmeye başladı. Garibim çocuk kıpkırmızı olmuştu.

 

“Aynen devrem Allah senden razı olsun. Gidince de bize Kemal binbaşı kök söktürmedi zaten ‘Sen nasıl body’ni kontrol etmezsin? Hadi o ağzı açık ayran delisi sen ne iş yapıyordun lan?’ diyen azar yiyen de ebemdi. “

 

“Vallahi Kemal binbaşının yerinde abim olsaydı herhalde malum yeriniz delinirdi.” diye atladı Kuzey. “Yahu komutanım keşke delseymiş dedik yani öyle değil mi lan Özgür?” Özgür artık Barlas’a sadece göz devirmekle yetiniyordu.

 

“Niye öyle dedin ki Barlas ne yaptı binbaşı?”

“Ne yapmadı ki Açi? İlk önce tüm tuvaletleri diş fırçasıyla… Bakın, dikkat çekiyorum ‘diş fırçasıyla ‘ temizletti. Sonra da askeriyedeki tüm erlerin içtimasına bizi de soktu.”

 

Bu noktada yüzü buruştu Barlas’ın “Sabah kendi içtimazımı yaptırırdı. Sonra da erlerin içtimasına hiç dinlenmeden sokardı. Rezil olurduk bir de güzel. “ artık herkes kahkaha atıyordu.

 

“Aşk olsun Özgür! Bunları bize niye anlatmadın hiç?” Sorumla bana döndü.

“Sen de mi Del ya! Ben bunları yeni sindiriyorum size anlatıp bu karizmamı nasıl çizdirirdim?” Yanına gidip oturdum ve kafamı omzuna yasladım. Gözlerimi de yüzüne çevirip konuşmaya başladım.

 

“Sen bizim için çok değerlisin Özgür. Bu normal olabilecek bir olay, ki daha ilk saha görevlerinden biri. Sen o kamuflajın içindeyken de dışındayken de karizmatik bir adamsın. “ Özgür, artık bana dolu gözlerle bakıyordu, kolunu benim omuzlarıma dolayıp sıkı sıkı sarıldı.

“İyi ki seni tanıdım can parçam. Bazen babana istemsizce teşekkür ediyorum seni o yetimhaneye bıraktı diye.” Bu sözden sonra bedenimden bir ürperti geçti.

 

Hala yanımızda duran Kaya, Ulu ve Adar’a baktım sırayla. Hepsi gözleri dolu dolu bakıyorlardı bize. Yaşadıklarımıza mı yaşayamadıklarımıza mı üzülüyorlardı bilmiyorum ama tek bildiğim artık benden uzakta olmayacaklarıydı.

 

Açelya da dolu gözlerle yanımıza geldi. Özgür diğer kolunu da ona sardı. Artık ikimiz de Özgür’ün omuzunda yatıyorduk. “Bu hikayeyi artık çocuklarıma anlatırım Özgür sağ ol.” Açelya öyle deyince özgürden bir kıkırtı çıktı. “Ne demek Açi dayı olmak bunu gerektirir. “

 

Fakat Kuzey başka alemdeydi “Açelya sen hamile misin?” Sorusuyla herkes aynı anda tepki verdi.

 

“NEY!”

 

“Ay Kuzey ne alaka şimdi hamile olmam anlamadım. Sence hamile miyim aşkım bir düşün bakalım?”

“Ha olamazsın demi ?”

“Cık olamam. “

Açıkçası herkes rahat bir nefes vermişti. Şayet Açelya’nın evlenmeden hamile olması dünya savaşı çıkartabilirdi.

 

“Hayırdır devrem? Bakıyorum çok heveslisin baba olmaya?”

“Atilla! Karıştırma daha fazla ortalığı. Küçük bir yanlış anlaşılma oldu sadece.”

Atilla’nın çenesi çıkacaktı artık sırıtmaktan.

 

“Bulaşma lan kardeşime Kurt!” Safir araya girince Atilla ciddi moda geri dönüş yaptı. Bu adamdan niye bu kadar korkuyorlardı bilemiyordum. Çok sakin birine benziyordu, sadece biraz donuk surattı.

 

Sen nereden bilebilirsin Delfin. Adam belki de cidden sert sadece sana ve Açelya’ya nazik, diye makul bir açıklamada bulundu sağ melek.

 

Doğru! Bilemezdim. Ama ne bileyim. Adam asker sert duruşu bu yüzdendir diye düşünmüştüm.

 

Artık sırıtan taraf Kuzey’di. Atilla’nın omuzuna elini atıp gururla sıktı.

“Noldu lan Ati? Beyazladın, yüzün düştü bir an. Yemedi mi ?” Tam kahkaha atmaya başlamıştı Kuzey, Safir ona da el attı.

 

“Kuzey! Sen de deşme olayı. O içindeki düşünceleri de at. Hele bir resmileşsin ilişkiniz, evlenin. Ondan sonra illaki olacak bir evladınız. “

 

Bu adam niye bu kadar mantıklı konuşuyor? Diye şaşkınlığımı dile getirdi sol melek.

Vallahi Delfin bile bu kadar mantıklı değil, diye ekledi sağdaki melek.

Af buyur sağ meleğim? Ben Açelya’ya hep diyorum.

Herkesin içinde uyarmadın ama, dedi soldaki melek.

O, Açi utanmasın diye tercihen yaptığım bir şeydi. Ben de sizi benden yana sanardım.Yani bu kadarını beklemiyordum.

Artık Safir yüzbaşı favorim benim, dedi soldaki melek.

İyi. Git ona o zaman.

Delfin’den de trip yedin. Hadi kolay gelsin komşum, diye eğlendi sol meleğimle; sağ meleğim.

 

“Bizim ilişkimiz resmi zaten abi. Hepiniz biliyorsunuz. “

“Lan gerizekalı onu mu diyor komutanım?”

“Ya ne diyor Aylin, komutanın?”

“Kızın ailesi biliyor mu? Sen evlilik teklifi ettin mi? Yok. O zaman resmî sayılmaz. Siz şu anda gayriresmi konumdasınız. “

“Ay ağzından bal damlıyor Aylin. Ben de sürekli ima ediyorum ama Kuzey beyden tık yok maalesef!”

“Şimdi be anlamadım resmî, gayriresmi olayını? Seviyorsan evlenirsin zaten. Nişanlılığın bir önceki evresi değil mi?” Adar uzun zaman sonra konuşmuştu.

“Gibi gibi bir şey Adar. Ama nişanlılık kadar da rahat sayılmazsın sevgiliyken. Aileler genellikle duyurmaktan yana olur ilişkileri. O yüzden de nişan yaparlar.”

 

“İlginçmiş gerçekten Delfin abla!” Tebesssüm ettim. “Evet, ilginçtir. “

 

“Neyse yatmıyor muyuz artık gençler, geç oldu.” Aylin’in sorusuyla kafa salladım. “Yatalım. Hem yarın gezeriz biraz, malum olaylardan sonra moral kalmadı bizde. Siz burada mı kalıyorsunuz Kaya? Ona göre yatak serelim. Zaten erkekler oturma odasında biz üç kız da ninemin odasında kalıyoruz.”

 

“Yola sis çöktü Delfin sizin için sorun olmazsa kalalım. Yarın sabah kahvaltıdan sonra gideriz.” Kaya’yı onaylayıp ayağa kalktım. O sırada Ulu gelip koluma dokundu. “Konuşabilir miyiz biraz?”

 

“Açıkçası konuşmak bir şey değiştirir mi bilmiyorum? Ama konuşalım bakalım.” Kabul etmemle ilerlemeye başladık. Evin arkasında olan kamelyaya vardık. Peşimizden Kaya ve Adar da gelince konuşmaya Ulu başladı.

 

“Biz de öğrendiğimizde büyük tepki vermiştik senin gibi Delfin. Ama sonra alışıyorsun kabul ediyorsun bazı şeyleri. “ gözlerine bakıyordum. Devam et der gibi…

“Biz bir kız kardeşimizin olduğunu öğrendiğimizde çok sevinmiştik. Hep kız kardeşimiz olsun da ona abilik yapalım, hep bir arada olalım isterdik. Varmış aslında ama biz bilememişiz. Şimdi senden tek bir rızamız var: Bizi abin,Adar’ı da kardeşin olarak kabul etmen. “

 

Gözlerim Adar’a döndü. O da ümitle bakıyordu gözlerime.

“Ben çok şey yaşadım Ulu. Hepsi de neredeyse onun suçuydu. Onu asla affetmeyeceğim evet. Ama sizin bir suçunuz yok bunu da iyi biliyorum. Bana biraz zaman verin olur mu? Olanları sindirmem gerekiyor. Sizinle abi kardeş olarak büyümedik ama sizi ilk gördüğümde Allah var, çok iyi tanıyormuşum gibi hissediyordum. “ bu noktada başı önünde olan Kaya da dahil hepsi dolu dolu gözleriyle bana baktı sevinçle.

 

“Artık üç kardeşim daha oldu. “ hepsi çok sevinmişti. Hareketlerinden ve gözlerinden belliydi. “Hadi gidip yatalım yarın çok yorucu bir gün olacak malum Trabzon dolu dolu bir şehir.”

 

Konuşmayı unutmuşlardı resmen. Çocuk gibilerdi, yerdim.

“Delfin sana bir şey sormam lazım.” Kaya’ya döndüm “Sorabilirsin tabi.”

 

“Biliyorsun benim atamam olacak. Ben senin olduğun şehire gelmek istiyorum. Eğer sen de istersen Mardin’in hangi ilçesinde olduğunu söyler misin? Ben çok araştırdım ama ilçe ya da hastane kayıtlarını bulamadım.” Beni araştırması hoşuma gitmişti.

 

“Detay bulamaman normal. Askeri doktorum ben, her bilgi açık olmaz. İlçeye gelince, Kızıltepe’deyim ben. Oradaki askeri hastanede çalışıyorum. Başka bir sorun var mıydı?” Kafasını salladı.

 

Sorsun diye bekliyordum, ama sarılmasını beklemiyordum. Sarılıp hemen çekilmişti ben de şok olmuştum tabi.

 

“Kusura bakma sormadan sarıldım am-“ o sözünü bitirmeden ben de ona geri sarıldım. Başta şaşırsa da hemen kollarını dolayıp sıkıca sardı bedenimi. Daha sonra yandan Ulu ve Adar katıldı bize.

 

Resmen yuvamdaydım. Burası başkaydı, gerçek aile gerçek huzurdu. Kardeşlik her zaman kurtarıcı bir melekti. Yıllardır kardeş diye Açelya ve Özgür’e sarılıyordum. Daha sonra Hançer timi ile tanıştım, onlar da bana kardeş oldular.

 

Ama burası… Adar, Ulu ve Kaya. Burası bambaşkaydı.

 

……

❣️5. BÖLÜM SONU. NASIL BULDUNUZ CANLAR?

DELFİN, KARDEŞLERİNİ KABUL ETTİ. ARTIK NE YAŞAYACAKLAR SİZCE?

Bölüm : 24.12.2024 13:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...