75. Bölüm

53. Bölüm

🌸🤍Tıp 🤍🌸
tipsevdali

Ben geldümmm

Yeni bölümle karşınızdayım ehehehe

Güzel bir bölüm oldu ve sonu baya şaşırtıcı olacak.

SINIR VERMİYORUM ÇÜNKÜ HEMEN DOLMUYOR 🥲

O yüzden direkt bölüme uğurluyorum sizi efenim. İyi okumalar 🌸🤍

AMA SAKIN SINIR YOK DİYE OY VE YORUM YAPMAMAZLIK ETMEYİN HAAAA🥹

 

……

 

53.BÖLÜM

 

Elimde dumanı tüten kahve ile oturuyordum hastanenin önündeki çardakta. Alçin Hanımın beyin kanaması durmuştu. Kolundaki kırıklar parçalı olduğu için ameliyata alınmıştı. Birkaç platin ile tutturmuşlardı. Gerçekten fazlaydı kırıkları.

 

Sıkıntıyla yüzümü ovalayıp bir yudum aldım kahvemden. Safir ile Barlas yanımdaydı. Ulu abim ile Kaya abim de saldırganın yanına gitmişlerdi. İfade alacaklardı güya ama ben şahsen bir şey çıkacağını hiç sanmıyordum.

 

“Senin neyin var Barlas?” diye sessizliği bozdu Safir. Ben de pür dikkat Barlas’a döndüm. Dalgındı hala.

 

“Ula asteğmen sa diyi komitanun!” Karadeniz ağızıyla konuşunca ikisi de şaşkınca bana baktı. Açıkçası beklemiyordum böyle konuşmayı.

 

“Delfin, kendi ağızına dön kardeşim. Karadeniz ağızıyla konuşmana alışkın değilim.” dedi Barlas. Gülümsedim hüzünlü bir şekilde “Fazlasıyla sinirliysem ve sıkıldıysam arada otomatik bu ağıza dönüyorum ben.”

 

Kafa salladı sadece. Biraz düzelmiş gibiydi morali.

 

“Sen iyi değilsin Barlas. Alçin Hanıma mı takıldın?” Derince yutkundu. Anlayacağımı anlamıştım ben. Etkilenmişti…

 

“Konuşsana lan! Sana diyor kız!” Safir de uyarı yapınca sıkıntılı bir nefes verdi.

 

“Bilmiyorum ki ne olduğunu. İçimde bir şey var ama ne olduğunu açıklayamadığım bir şey bu…” kaşlarımı kaldırdım. Nasıl olabilirdi ki böyle bir şey?

 

Sen nasıl Safir’e olan aşkını kabul etmediysen o da etmiyor Delfin, dedi soldaki melek.

Hedef tam on ikiden, diye de ekledi sağdaki melek.

 

Bir şey demedik Barlas’a çünkü aynı durumu biz de yaşamıştık eskiden. O yüzden sessizdik.

 

Serpil hemşirenin koşarak bize doğru gelmesiyle ayaklandım. Safir ile Barlas da ayaklanmıştı.

 

“Delfin Hocam! Alçin Hanım kriz geçiriyor. Saldırgan onu görmeye gitmiş sanırım!” kaşlarımı çattım. Barlas hemen koşmuştu içeriye. Safir’e değdi anlık gözlerim. Kafasını yana eğdi ‘gidelim’ diyordu. Kafa sallayıp ben de koşmaya başladım. Sesler geliyordu koridordan.

 

“Defol! Defol buradan! Geber artık geber! Canımı alsaydın keşke, keşke alsaydın!” Alçin Hanım transa girmiş gibi bağırıyordu.

 

Saldırgan tam karşısındaydı. İki kolundan da Kuzey ve Atilla tutuyordu. Hızlı adımlarla Alçin Hanıma yaklaştım. Kaya ve Ulu abim de buradaydı. Alçin Hanımı engellemeye çalışıyorlardı fakat kriz geçiren bir hastanın gücü dünyanın en güçlü insanı bile alt edebilecek raddeye gelebilirdi.

 

“Alçin Hanım, beni duyuyor musunuz?” diye seslendim. Fakat hala aynı durumdaydı. Kuzey ve Atilla’ya döndüm.

 

“Götürün şu herifi şuradan! Gördükçe kötü oluyor!” kafa sallayıp çekiştirdiler adamı.

 

“Yürü lan! Piç herif seni!”

 

Onlar saldırganı götürürken tüm odağımı Alçin’e verdim.

 

“Alçin! Bana bak canım haydi!” İsmiyle seslenmeye başladım. Çünkü beyin sadece isime odaklanırdı.

 

“Sakin olman gerekiyor Alçin! Kendine zarar veriyorsun sadece! Lütfen duy beni!” Alçin, derin nefesler alıp veriyordu. Sakinleşmenin ucundaydı. O yüzden asla durmadım ve bir adım attım Alçin’e. Safir ile Barlas da benimle beraber adımlıyordu.

 

Yanımdaki hemşirenin elinden sakinleştiriciyi aldım gizlice ve arkama sakladım. Alçin fark etmiyordu ama fark ederse daha kötü olurdu. O yüzden hem önlüğümün kol kısımına soktum hem de arkama koydum kolumu.

 

“Alçin, ne oldu da böyle oldun? Söyle haydi bize! Bak burada sana zarar verecek veya verebilecek kimse yok. Korkma olur mu?” Alçin, göz yaşlarını silmediği için yüzünde kurumuştu. Gözleri doluydu ama hala. Nefesi de dinginleşmişti.

 

“Yaklaşıyorum sana tamam mı?” diyerek adımlarımı sıklaştırdım. Son bir adım kala kolumun içindeki şırınganın kapağını açtım. Saha sonra da avucuma aldım.

 

“Sakinleşmen gerekiyor Alçin. Hiç kimse yok tehlikeli, güvendesin canım.” Safir ile göz göze geldim. Kafasını eğip diğer tarafa geçti. Alçin, şırınga girişini hissedecekti çünkü. Hissettikten sonra hareket etmemesi gerekiyordu. Damarının patlamaması için hareket etmemesi önemliydi.

 

“Gitsin… Gelmesin yanıma, dokunmasın bana…” sol gözümden bir damla akarken kafa salladım “Gidecek, gelmeyecek bir daha ve… Dokunmayacak sana…” dedikten sonra Safir ile aynı anda atıldık Alçin’e. Ben koluna sakinleştiriciyi enjekte ederken Safir de tutuyordu sıkıca.

 

“Bırak, dokunma bana lütfen!”

 

“Sakin ol Alçin. Zarar görme diye tutuyor seni. Ben asla izin vermem sana yaklaşmalarını merak etme.” Alçin, yavaş yavaş bilincini kaybederken Barlas gelip kucağına almış ve içeriye götürmüştü Alçin’i.

 

Abimlere döndüm. Mahcup bir şekilde bakıyorlardı bize. Kaşlarım çatık bir şekilde bakıyordum. Barlas da gelmişti yanımıza.

 

“Uyudu mu?” dedi Safir “Uyudu komutanım.” diye cevapladı onu Barlas. Gözlerim yalnızca abimlere bakıyordu.

 

“Bir soru soracağım ama korkuyorum…” diyerek kocaman bir adım attım.

 

“Nasıl krize girdi Alçin Hanım?” boyunlarını büktüler. Kaya abim tam bir şey diyecekken elimi kaldırdım “Sakın bana birden oldu demeyin. Doktor olan benim ve durduk yere kriz geçirmeyeceğini bilecek kadar bilgiliyim.”

 

“Kaya, ne oldu burada?” derin bir nefes verdi. Dudağını yaladı “Yürüyüş yapmak istiyordu. Alçin Hanımın odasının nerede olduğunu bilmiyorduk. Şansımıza Alçin Hanım da yürüyüşe çıkınca karşılaştılar. Bu s… Bu sevdiğim beyinli de kıza salak salak konuşunca garibim kriz geçirdi.”

 

Sabır çekerek yüzümü sıvazladım. Gidip boğmamak için kendimi zor tutuyordum.

 

“Ayıramadınız mı komutanım? Konuşmasını engelleyemediniz mi? Kız bu hale gelirken neredeydiniz siz?” deyince Barlas, şaşkınlıkla kalakaldım. İlk defa sorguluyordu bir komutanını.

 

“Ağzından çıkanı kulağın duysun Barlas. Komutanın var karşında!” histerik bir gülüş attı Barlas. Şu anda emindim. Alçin’e karşı bir şeyler hissediyordu.

 

“Komutanım-“

 

“Yeter kesin! Barlas haklı bu sefer Kaya. Ama bu üslubunun kötü olduğu anlamına gelmiyor.” ardından Barlas’a döndü Safir “Aydın, bir saha görevinden mensin. Ayağını denk al.” hırslı bir şekilde kafa sallayıp asker selamında durdu. Safir, selamını alırken Kaya abim almamıştı. Bu davranışına ben bile sinirlenmiştim, Barlas’ı düşünemiyordum.

 

Barlas gittikten sonra abime bir adım daha yaklaştım “Onun duygularını anlayamayacak kadar körsün değil mi abi? Alçin’e içinin gittiğini göremiyorsun. Gerçi sen son zamanlarda hiçbir şeyi göremiyorsun ama..”

 

Arkamı dönüp Barlas’ın peşine gittim. Abim arkamdan gelecek olmuş olacak ki Safir’in “Kızgın, üzerine gitme!” dediğini duymuştum.

 

Bahçeye çıktığımda Barlas’ın Özgür ile oturduğunu gördüm. Özgür’ün kaç saattir olmadığını yeni fark etmiştim. Muhtemelen bir görev vermişlerdi.

 

Beni görünce dikleşti hemen Özgür. Bir eli de Barlas’ın omuzundaydı. Karşılarına oturup koluna hafifçe vurdum iki kez.

 

Yanındayım…

 

“Ben şimdiye kadar hiç böyle hissetmemiştim Delfin.” dedi Barlas “Kaç defa böyle şeylere denk gelmiştim halbuki…” Sakince bana çevirdi kahvelerini “Aşık mı oldum ben?” gülümsedim derince. Kendine itiraf etmek üzereydi.

 

“Nasıl hissediyorsun ki?” Özgür de pür dikkat kesilmişti devresine. İlk önce havaya baktı Barlas. Daha sonra derince nefes alıp verdi. İki parmağı göz pınarlarına baskı yapıyordu.

 

“Sanki onu bıraksam zarar vereceklermiş gibi…” kaşlarımı kaldırıp çenemi aşağı eğdim. Dinliyordum…

 

“Sanki ona zarar gelmesin diye kandi canımı ortaya koyacakmışım gibi…dünyada tek kadın oymuş da yanından ayrılsam nefesim kesilecekmiş gibi. Bir de…” bana baktı direkt.

 

“Sanki… Dünyada tek kadın oymuş da yanından ayrılsam nefesim kesilecekmiş gibi.” işte aradığım cevap buydu. Barlas, resmen aşıktı. Burnum sızladı anında. Seviyordu Alçin’i.

 

“Ben Alçin’i önceden de tanıyorum.” bunu duymayı Özgür de ben de beklemiyorduk.

 

“Nasıl tanıyordun lan? Niye demedin bana? Ben senin devren değil miyim?” Barlas omuz silkti Özgür’ün dediğine. Muhtemelen bir şey kesinleşmeden demek istememişti.

 

“Nereden tanışıyorsun?” dudağını yalayıp yutkundu “Köylere erzak dağıtmaya gittiğimiz dönemde köydeki liseye de defter kalem falan götürüyorduk. Bir erin taşıdığı koli üzerine düşecekken yakaladım. Teşekkür edip kocaman gülümsemişti bana. Dedim o anda ‘Ulan Barlas, şimdi naneyi yemedin mi sen?’ ilk gördüğümde etkilendim ondan. Sonra okula malzeme götürme bahanesiyle gidip geliyordum ara sıra. En son gittiğimde okulda bulamadım onu. Sordum, soruşturdum ama yoktu. Nasıl olamazdı ki?”

 

Kafa salladım. Tayini başka şehire çıkmadığı sürece bulunabilirdi. İlginç bir durumdu.

 

“Direkt MEB’e gittim Delfin. Sordum… Bana tayininin çıkmadığını, bir aylık izin aldığını söylediler. Şaşırdım çünkü ailesinin yurt dışında olduğunu ve sadece yazları görüştüğünü söylemişti bana. Araştırmadım bir süre, yalnız kalmak ister diye düşündüm. Aylar sonra da bu şekilde buldum işte.”

 

Çok sevmişti, gözlerinden belliydi. Sevdiğinin acı içinde olması, ciğerini eminim ki paramparça ediyordu. Uzanıp elini tuttum. O sırada Safir de gelmiş yanıma oturmuştu.

 

“Merak etme Barlas. İyi olacak. Ben bizzat iyi edeceğim onu. Hem sen seviyormuşsun.” Özgür’e dönüp göz kırptım “Müstakbel eltimi böyle bir durumda bırakmam.” Öyle deyince şaşkınlıkla bana baktı Barlas.

 

“Ne be? Müstakbel eltim değil mi? Hani kardeş gibiydiniz siz? E siz kardeş gibiyseniz biz de elti gibiyiz.” masanın üzerinde eğilip sahte bir kızgınlıkla işaret parmağımı Barlas’a uzattım “Bana bak… Kızı oylarsan o gözlerini oyarım, duydun mu beni?”

 

Kısa bir kahkaha atınca Barlas, ben de gülümsedim “Ha şöyle! Gül biraz. İçimi sönürdün ya…” derin bir nefes verdim “Güçlü ol Barlas. Alçin için en azından… Ve komutanlarına iyi davran! Valla abim şikayet ederse işinden olursun. Sonuna kadar haklısın fakat askersin sen ve o da senin üstün. Zaten benden iyi biliyorsun.”

 

Elimi tutup iki elinin arasına aldı “Sen çok iyi bir dostsun biliyorsun değil mi Del?” gülümsedim bilmişçe “Tabi ki de biliyorum canım.”

 

Kahkaha attı Özgür yanında “Bak bak havalara bak. Kızım söndürürüm havanı he!” Safir kaşlarını çattı anında “Hayırdır Güner? Ne yapacakmışsın ne yapacakmışsın sen?” Özgür, parladığı gibi söndü. Arkasına yaslanıp büzüldükçe büzüldü. Bu sefer kahkaha atan bendim.

 

“Ya Özgür ya… Gör bak bana bulaşmanın sonunu.” Büzüştüğü gibi geri gevşedi “At havanı at sen. Evde göreceğim seni ben.”

 

“Özgür!” son geceyi uzatmıştı Safir. Özgür bu sefer çekinmemişti. Biliyordu her zaman Safir’in yanımda olmayacağını.

 

Titreyen telefonum ile ayağa kalktım. Açelya arıyordu. Açelya’nın aradığını söyleyip biraz uzaklaştım.

 

“Efendum Açim?” gülme sesi geldi kulaklarıma “Trabzon’u özlediğini bu kadar belli etme Del’im.”

 

“Özledim valla ya! Babaannem burnumda tütüyor.” derin bir iç çekiş geldi karşıdan “Ben de annem ile babamı özledim. Bir de… Abimi.”

 

Bana Pars’ı hatırlatmak istemiyordu ama Pars, Açelya’nın abisiydi. Benim aramın kötü olması bahsedemeyeceği anlamına gelmiyordu.

 

“Umarım kavuşursunuz çok geçmeden abinle canım benim. Az daha sabır.”

 

“Neyse geç sen buraları da… Alçin Hanım ne alaka?” Kaşlarımı çattım “Nasıl ne alaka?”

 

“Kuzey dedi de… Barlas ile aralarında bir şey mi varmış?” Ah Kuzey ya! Ağzında bakla ıslanmıyordu cidden. Barlas demek ister miydi bilmiyordum o yüzden belli etmedim.

 

“Haberim yok Açi’m. Hele bir iyileşsin de Alçin Hanım, o zaman konuşuruz. Sen ne yaptın?”

 

Buzdolabı açılıp kapanma sesi geldi “Geldim, uyudum, uyandım, yemek yedim, geri uyudum, geri-“

 

“Ay Açelya! Uzun uzun anlatmasan olmuyor mu? Faklı bir şey oldu mu? Onu diyorum!” Karşıdan kahkaha sesi geldi bu sefer de. Bilerek yapıyordu. Sinir olduğumu biliyordu.

 

“Delfin Hocam! Alçin Hanım sizi görmek istiyor!” diye seslendi bir hemşire. Görmemiştim daha önce. O beni tanıyordu ama.

 

Hocası olduğun için olabilir mi Delfin, dedi soldaki melek.

 

“Tamamdır geliyorum.” diye seslendim ben de.

 

“Açelya hastanın yanına gitmem gerek kapatıyorum bacım.”

 

“Tamam Del, haydi iyi nöbetler.” teşekkür ettikten sonra kapatıp Alçin Hanımın yanına gittim. Yatağında oturur pozisyonda duruyordu.

 

Sakinlemişti. Dümdüz duvara bakıyordu. Adımladım yavaşça yanına. Girerken kapıyı da tıklattım. Kapı sesini duyunca daldığı yerden ayırdı gözlerini.

 

“Nasılsın daha iyisin değil mi?” yorgunca gülümsedi “Sanırım iyiyim.” ben de gülümseyip yanındaki koltuğu göz hizasına çektim ve oturdum.

 

“Beni istemişsin. Sorun mu var?” Kafa salladı “Konuşmak istedim sanırım. Kriz geçirdiğim anı hatırlıyorum… Çok zorladım sizi kusura bakma.” Uzanıp elini tuttum “Ne kusuru Alçin Hanım. Travmanızın tetiklenmesi gayet doğaldı.”

 

Gözleri doldu anında “Alçin desen olur mu? Samimi gelmiyor.” Kafa salladım “Pekala, Alçin. Sen de bana Delfin de ama olur mu?”

 

“Olur.” Birkaç saniye durduk öylece. Çok soru vardı kafamda. Fakat etkilenmesinden korkuyordum. Kendi anlatmadan sormak iyi gelmezdi.

 

“Birkaç ay önceydi…” ellerindeki gözüm yüzüne çıktı. Bana bakıyordu zaten.

 

“O adam… Polat. Gördü beni okulda. Birkaç kez sıkıştırdı. Bir ara o kadar çok rahatsız oldum ki bir ay boyunca izin alıp şehir dışına gittim.” Barlas demişti. Bir aylığına izin aldığını.

 

“Geri geldiğimde birkaç kez evime geldi. Jandarmaya haber verdim.” Kaşlarımı çattım. Barlas’ın nasıl haberi olmamıştı ki bu durumdan?

 

“Peki almadılar mı o adamı?” Kafa salladı.

 

“Aldılar ama geri bıraktılar… Uzaklaştırma da aldım ama ne fayda. En son da işte bu geceki olay…”

 

Dudağımı yaladım. Cesaret edip soracaktım. Kendi anlatmaya başlamıştı çünkü.

 

“Ne oldu da böyle bir şey yaptı Alçin?” Kucağında duran ellerine baktı ve oynadı. Söylemek ile söylememek arasındaydı belli ki.

 

“Barlas…” kaşlarımı çattım. Barlas?

 

“Barlas ile tanışıklığımızı biliyor musun sen Delfin? Anlattı mı?” Kafa salladım. Az önce anlatmıştı neticesinde.

 

“Barlas’ı sevdiğimi söyledim...” Alçin de mi seviyordu Barlas’ı?

 

“Polat da bana beni sevdiğini söyledi. Kaçtır söylüyordu gerçi…” başını duvara döndürmüştü son cümlesini söylerken.

 

“İşte Barlas’ı sevdiğimi söyleyince de delirdi. Saldırdı bana. Bir anda oldu Delfin. Kimse de yardım etmedi. Kalakaldım sokağın ortasında.”

 

Yaşadığı şey gerçekten çok ağırdı. Sokağın ortasında sevdasının arkasında durduğu için şiddete uğramıştı fakat kimse de yardım etmemişti…

 

Bazen insanlar üç maymunu oynamayı çok seviyordu…

 

 

🗡️🩺🗡️

 

 

Havada süzülen jet uçağındaydı TAD. Yanında da kardeşi vardı. Sevdiği anatomi dergilerinden birisini eline almış okuyordu. Birçok yerde de işine yarıyordu.

 

TAD ise önündeki haritadan Türkiye ile Suriye sınırını inceliyordu. Suriye’de konumlanacak yerlerini belirlemekti amacı. Türkiye’ye girerse Hançer, onları anında enselerdi. Bunu biliyordu.

 

Tek bir hedefi vardı şu anda. Hançer timini bitirmek ve ülkedeki tüm silahları Suriye’ye geçirmek. Silahlar, Türkiye’den çıktığı an rahatlayacaktı. Fazlasıyla sermayesini yatırmıştı onlara. Eğer planı çökerse büyük darbe yiyecekti. Hançer timi de fazlasıyla engelliyordu. O yüzden ilk hedef Hançer’di. İlk önce Hançer’i bitirip daha sonra da hedefine ulaşacaktı.

 

Kaç gündür Hançer’i bitirme planı yapıyordu. İlk hedefi komutanlarıydı… Safir’i bitirecekti ilk başta. Çünkü ‘Baş düşerse ayaklar da düşer!’ hesabı yapıyordu. Ve tez vakitte bu planını devreye sokacaktı. Safir’i öldürecekti ve önündeki en büyük engeli kaldıracaktı ortadan.

 

 

Ağzındaki prosunu sağ eline aldı. Ciğerlerindeki dumanı da dışarıya vermişti o sırada. Sol tarafında oturan kardeşine değdi gözleri. Ona göre fazlasıyla sakindi. Bu sakinliği çoğu zaman canını sıkıyordu. Solundaki su şişesini fırlattı kardeşine. Kardeşi gelen şişe ile şaşkınlıkla ona baktı.

 

“Ne yapıyorsun?” TAD sakince yanıtladı onu “Biraz dünyaya dönmeni sağlıyorum kardeşim. Ne anlıyorsun şu sikik konulardan?”

 

Kaşlarını kaldırdı kardeşi. Onun sevdiği ve tercih ettiği birçok şeyi desteklemezdi asla. Sinir olsa da bir şey yapamıyor ve diyemiyordu.

 

“Şu ‘sikik’ konu dediğin bizim fazlasıyla işimize yaramıyor mu sence kardeşim? Yaralanınca şurayı burayı dik diyorsunuz ama..”

 

TAD bu çıkışa sinirlenmişti. Ama sinirini kardeşinden çıkartmayacaktı. Safir Viran’a saklıyordu tüm hırsını.

 

Kardeşinin dikkati TAD’ın önündeki haritaya çevrildi. Kaşlarını çattı. Çenesiyle işaret etti haritayı.

 

“O harita ne için? Türkiye’ye gitmiyor muyuz? Suriye ile işin ne?” purosundan bir nefes daha çekti. Dumanaltı yapmıştı uçağı. Gözlerini kısıp haritaya bakarken konuştu “Türkiye’ye gitmiyoruz. Hançer belası bizi anında bulur. Suriye’ye geçip planı devreye sokacağız.”

 

Şaşkındı kardeşi. Plandan haberi dahi yoktu. Ne planı olduğunu merak ediyordu. Kardeşinin bakışından merakını fark etti TAD. Genizden güldü ve önündeki küçük masaya eğildi. Dirsekleri masadaydı.

 

“Haberin yoktu çünkü ben de az önce karar verdim kardeşim. İlk hedefimiz başları olacak. Yüzbaşı Safir Viran, onların deyimiyle ‘tarih’ olacak.”

 

Kardeşi, TAD’ın bu düşüncesine hiç şaşırmadı. TAD, ölüm severdi. TAD, öldürmezse rahat edemezdi. TAD, Safir’i de öldürecekti…

 

“O, Delfin… Biliyor mu annesinin gerçekte kim olduğunu? Safir’in anne babası ile münakaşasını… Biliyor mu?” TAD’ın sorusunu düşündü bir süre kardeşi. Bilseydi bu kadar rahat olabilir miydi bilmiyordu. Belki de annesinin gerçek mesleğini dahi bilmiyordu.

 

“Sanmam! Araz, annesi hakkında ima yaptığında dahi anlamadı. Annesinin aslında teşkilatta olduğunu bilseydi illaki açık verirdi.” TAD, reddetti kardeşini “Peki ya Delfin de eğitimli bir ajansa? Ya Delfin de annesi gibi teşkilattaysa kardeşim?” Kardeşi, düşünceli görünüyordu bu konu hakkında. Delfin, teşkilatta olsaydı ne diye her zaman ya hastanede ya evde oluyordu.

 

Bu kız hiç mi bağlantı kurup, görüşmüyordu üstleriyle o zaman?

 

“Delfin’i teşkilat anında almaz mıydı Tülin ölünce? Açıkça tehdit etmemiş miydi çete Tülin’i kızıyla?” kafa salladı TAD. Bir tek bu konu hakkında yorum yapamıyordu. Türk teşkilatı, kapalı bir kara kutuydu. İçini bilen yoktu.

 

İçinde olanı bilseydi zaten en yakınındakinin bir mit ajanı olduğunu da anlamaz mıydı?

 

……

NASILDI BÖLÜM?

BARLAS ALÇİN’E CİDDEN AŞIK MI?

ALÇİN DE İTİRAF ETMİŞ AŞKINI!!!

POLAT BELASI GİDECEK Mİ BAŞLARINDAN SİZCE?

PEKİ TAD?

SAFİR’İ ÖLDÜRÜR MÜ SİZCE?

PEKİ YA KARDEŞİ?

SON CÜMLEDE NE DEMEK İSTEMİŞ YAZAR?🫣

 

BİR SONRAKİ BÖLÜMÜMÜZDE GÖRÜŞMEK ÜZEREEE

SORULARINIZI VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM EFENİM. NGL AÇIK MALUMM🫠🫠

SEVİREM SİZİ 🤍🌸

 

Bölüm : 04.07.2025 16:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...