88. Bölüm

64. Bölüm

🌸🤍Tıp 🤍🌸
tipsevdali

Merhabalar HANÇER ailesiiii!!!!

Nasılsınız? Özleştik baya bir özleştik hem deeee🥹 Ama bu özlem sona erdi diyelim mi?

Yeni bölümümüz ile karşınızdayız. Bu bölümde bugün kaybettiğimiz, benim de çok sevdiğim bir sanatçıyı da andık. Umarım mekanı cennet olur Güllü’müzün🥺

Bölümümüze geçelim artık değil mi? Bol oy ve yorum atıp Kitappad’i çökertelim. Desinler ne bu yorum akımı. Demesinler mi????

 

……

 

Hançer 64

 

Elinde sigarası ile balkonda oturuyordu Aykan. Delfin, Özgür ve Açelya’nın evinden dönmüşlerdi yaklaşık yarım saat önce. Kuzey, Açelya ile isteme haberini kutlamaya gittiği için evde sadece devresi ile kalıyorlardı. Safir ile baş başa kalmayalı uzun zaman oluyordu.

 

Açılan kapı ile elindeki sigarasının son demini çekip küllüğe bıraktı “Çok içiyorsun çok!” Diyerek serzeniş içerisinde karşısındaki sandalyeye oturdu Safir. Aykan’ın çok içmesi pek umurunda olmadığı için yine ciddiye almamıştı devresini “Sen içmiyorsun sanki…”

 

Sigara paketinden bir dal alıp dudaklarının arasına yerleştirdi Safir. Ateşi Aykan hazırlamıştı çoktan. Biraz eğildi Safir masanın üzerinde “Bana deyip keşke sen içmeseydin sonrasında lan!” Yanan sigarasından bir soluk çekti sırıtışının arasından Safir “İçmiyorum dedim mi ben? Çok içme dedim sana.”

 

Safir’in sözünü sanki hiç duymamış gibi bir dal daha sigara çıkartıp yaktı Aykan. Safir’in ‘Sen iflah olmazsın!’ bakışı şu durumda gayet manidardı.

 

“Ne zaman istemeye gideceğiz? Gökhan Albay ile de konuşmadın. Kendi kendine tamam dedin ama…” derin bir soluk verdi Safir “İzin verir Gökhan Albay. Sonuçta büyük operasyona az bir zaman var. Operasyon öncesi moral olması gerek hepimizde.”

 

Haklıydı Aykan’a göre devresi. Ama albay, onlar gibi düşünmezse ne olacaktı?

 

“Sen ne zaman evlilik teklif edeceksin? Delfin resmen bekliyor senden.” Biliyordu zaten beklediğini Safir. Sürekli imada bulunması bile açıklıyordu bu durumu. Fakat planı vardı. Zamanını bekliyordu.

 

Delfin, zaafıydı Safir’in. Başlarındaki belalar tamamen gitmeden ümitlendirmek istemiyordu. “Lan devre bana bak! Sen Delfin’i oyalamıyorsun değil mi?” ters bir bakış attı Safir. Gayet açıklıyordu bakışı her şeyi.

 

“Ben öyle biri miyim Aykan? Mal mal konuşup asabımla oynama benim! Zaten Uraz da sorup duruyor ‘Benim yeğenimi mi oyalıyorsun sen?’ diye!” tek kaşını kaldırıp balkonun demirine yasladı kolunu “Vallahi ben bilmem. Delfin, bacım gibi. Üzülürse sikerim belanı.” histerik bir şekilde güldü Safir. Söz konusu Delfin olunca gülümsemesi durmuyordu.

 

Şaşkınlıkla Safir’in yüzüne baktı Aykan “Lan Safir! Senin gamzen mi vardı?” sonra hatırlamış gibi ellerini birbirine vurdu “Ah tabi! Safir Bey bize çok gülmediği, bok görmüş insan gibi baktığı için unutmuşuz!” göz devirip yüzündeki gülümsemesini sildi Safir “Al sana gülümseme. Bir daha siksen gülmem sana Aykan!”

 

Kahkaha attı Aykan “Ne olur gülümse bana Safir!” Ciddiyeti yaptığı taklit ile bozuldu Safir’in. Dediği lafı unutturmuştu Aykan ona. “Fesuphanallah ya!” diyerek dizginlemeye çalıştı kendisini. Aykan ile bir araya geldiklerinde ciddi asla kalamıyorlardı. Mutlaka gülecek bir şey buluyorlardı. Her zaman ciddi olmak da bir yerden sonra zarardı.

 

Kapının çalmasıyla ayaklandı ikili. Aykan, Safir’in kalktığını gördüğü an geri oturdu yerine “Açarsın sen.” Sabır çekerek kapıyı açmak için içeriye girdi Safir. Kapıyı açtığında karşısında poşetlerle dikilen Uraz’ı görmeyi hiç beklemiyordu.

 

“Uraz?” Uraz ayakkabılarını çıkartırken elindeki poşetleri Safir’e uzattı “Hoş buldum hoş buldum!”

 

Safir, poşetleri alırken şaşkın gözlerle izliyordu Uraz’ı “Ne işin var oğlum bu saatte burada?” Uraz, ayakkabılarını ayakkabılığa koyarken yanıtladı Safir’i “İki sohbet döneriz diye geldim lan! Geri mi gideyim?”

 

Safir, teessüf edercesine yüzüne baktıktan sonra geriye çekilip eli ile mutfağı işaret etti “Saçmalama da geç balkona. Aykan ile oturuyoruz zaten.” bir şey demeden hemen geçti Uraz balkona. Safir ise arkasından gülmekle yetinmişti.

 

“Ulan senin ne işin var bu saatte bizim evimizde?” Uraz, az önce Safir’in oturduğu yere oturup arkasına yaslandı rahatça “Hayırdır Aykan böldük mü sefanızı?” Aykan, gayet ciddi bir şekilde kafa salladı “Böldün vallahi!”

 

“Safir! Şu devrene bir şey de yiyecek yoksa kösteğimi!” Aykan, öne eğildi “Neyi neyi? Ben mi yiyecekmişim?” Safir, bezgince kapı önünde durmuş izliyordu iki arkadaşını “Bir siktir git Uraz ya!” Safir ile eskiden yakın olduklarını bildiği için Uraz’a karşı içinde kin besliyordu. Uraz da bunu bildiği için fazlasıyla yükleniyordu Aykan’a.

 

“Bak Aykan-“

 

“Tamam! Kesin sesinizi! Uraz, sen ne getirdin?”

 

“Açıp baksana oğlum. Ne getirdiğimi mi söyleyeceğim bir de sana?” Safir, dik dik bakınca derin bir nefes verdi “Ne alacağım? Cips çekirdek falan aldım. Okey oynarız diye düşünmüştüm ama Kuzey yok anladığım kadarıyla.” Kafasını salladı mutfağa geri dönerken Safir “Açelya ile dışarıdalar.”

 

“İyi iyi… Biz de üçlü oynarız.” Aykan uzanıp kafasına bir sille geçirdi Uraz’ın “Lan pezevenk üçlü okey mi olur? Okey dediğin dörtlü olur.” kaşlarını kaldırdı Uraz “Birincisi bana bir daha vurursan o elini götüne sokarım. İkincisi ise okey her türlü oynanır. Yeter ki karşında adam olsun.”

 

Safir, mutfakta çay koyarken duyduğu şeyler ile göz devirdi. Onlara zıt bir karakterdi. Onlar, kaos ve gürültü severlerdi Safir ise tam tersine sakinlik severdi. Zıt kutuplar birbirini çeker misali yakınlaşmıştı Uraz ve Aykan ile.

 

“Atışmayı kesin de yardım edin. Geçe kalmayalım. Yarın erkenden gidip Gökhan Albay’dan izin almamız gerekiyor.” Konu ciddileşince göz göze geldi Aykan ile Uraz ikilisi. Gökhan Albay eğer kabul etmezse boş yere Açelya ve ailesini heveslendirmiş olurlardı.

 

“Ben gideyim de okeyimizi getireyim bari… Uraz bey koltuk altına koymak istiyor anlaşılan.” Uraz şaşkınca bakakaldı “Koltuk altına mı? Okeyi?” histerik bir şekilde güldü daha sonra “Tavla lan o kara cahil! Bu cahiliye döneminde kalmış devrem.”

 

“Bo coholoyo donomondo kolmoş dovrom! Ben seni cahiliyeye göndereceğim Uraz az kaldı!” Safir, alt dudağını ısırıyordu gülmemek için ama zordu. İkisinin atışmasına şahit olmak ayrıcalık istiyordu. Dışarıda bu kadar göstermiyorlardı kendilerini.

 

“İzninle şu arkadaşını ağzına sıçabilir miyim? Lütfen Safir!” Safir, Aykan ile Uraz arasında mekik dokutuyordu gözlerine “İzin veremez çünkü ben onun için çok önemliyim Aykancığım.”

 

Aykan sinirle bir nefes verip içeriye gitti. Bu kadar uğraşma yeterdi ona göre. Uzatmayacaktı daha fazla.

 

Safir, çayı demlerken Uraz da yanına gelmiş tabaklara cips koyuyordu. İçini kemiren bir durum vardı ve dile getirmeye çekiniyordu.

 

“Safir bir şey diyeceğim.” Safir, tek kaşını kaldırdı dinlediğini belli edercesine “Hım?”

 

Derin bir nefes verdi Uraz “Bu Pars… Açelya’nın abisi. Delfin ile olaylarını biliyoruz hepimiz, gittiğinizde ne olacak? Hiçbir şey olmamış gibi mi yapacağız?” Safir, yutkundu büyükçe. Pars, Delfin’ı sıkıştırdığında sevgili olmadıkları için tepki verememişti. Ama bu sefer aynı şey olursa o zaman kendisini tutamayabilirdi.

 

“Ben de bilmiyorum Uraz. Pars eğer adamlığını yapar Delfin’e sataşmazsa hiçbir şey olmaz. Ama aksi bir durum olursa savcıymış, annesiymiş, babasıymış, Açelyaymış düşünmem. Direkt dalarım ona.” burukça gülümseyip omuzunu sıktı Safir’in. Onu iyi anlıyordu. Delfin’in kendi yeğeni olduğunu bilmediği halde Pars’ı iyi dövmüştü. Şimdi biliyordu ve eskisi gibi kendini tutmazdı o da.

 

“Bu okeyi nereye soktunuz amına koyayım ya? Kaç saattir arıyorum bir türlü bulamadım!” Safir, bezgince elindeki işi bırakıp oturma odasına geçti. Okey, televizyon sehpasının içindeydi. Aykan, anlaşılan yine olmayacak yerlerde aramıştı.

 

“Şunun yerini öğrenemedin ya vallahi bravo Aykan!” Aykan, balkona geçip yerine kuruldu yeniden “Bilmek zorunda mıyım ben ya? Sen biliyormuşsun madem ben niye alıyorsam?” Uraz, kahkaha atarak elindeki cips tabaklarıyla balkona girdi “Sen dedin ben alayım diye lan? Zeytinyağ gibi üste çıkıyor bir de.”

 

“Sus lan sen! Damdan düşme!” Uraz, önündeki cipslerden bir tane fırlattı Aykan’a “Düzgün konuş lan!” içerideki Safir’e döndü “Bu Aylin’in yanında da böyle salak salak mı konuşuyor? Eğer öyleyse vallahi Aylin’i kurtaralım bu hıyardan!” Safir, kahkaha atarken Aykan gayet ciddiydi.

 

“Dikkat ediyor onun yanında. Bu kadar küfürbaz değil.” Uraz, tek kaşını kaldırıp ciddiyetle baktı Aykan’a “Oğlum bu sözün hiç güven vermedi bana ya. Bence kandırıyorsun beni. Sen desen inanırım çünkü normalde de az uz ediyorsun küfür ama bu… Yok inanmıyorum.”

 

“İnandırmak zorunda mıyız lan? Git kendi sevdiğini düşün sen.” Uraz, aklına birden Aycan’ın gelmesiyle duruldu. Onun da kanayan yarası oydu. Yutkundu ama sanki inmedi boğazından o yutkunuşu. Derin nefes alıp verdi. Hiçbir şey demeden çıkışa ilerledi “Uraz!” diye aynı anda seslenip peşinden ilerledi Aykan ile Safir. Uraz’ın Aycan ile yaşadıklarını bilmiyorlardı. Yüzüne vurulması kötü yapmıştı onu.

 

“Oğlum nereye lan? Vallahi ciddi söylemedim! Uraz!” Kolunu tutup kendine çevirdi Aykan ama Uraz sertçe kurtardı kolunu “Bırak Aykan bırak…”

 

Aykan, korkuyla baktı Safir’e. Uraz’ı kırmak, üzmek istemezdi. Safir, onu iyi tanıyordu. Yardım etmesi için gözleriyle yardım istedi Safir’den.

 

“Uraz! Kardeşim, konuşalım gitme.” Uraz, dolu gözlerini çevirdi kendisine tedirgince bakan devrelerine “Biraz yalnız kalayım olur mu? Gerçekten sizlik değil…” dedikten sonra kapıyı açtı. Hızla ayakkabısını giyip merdivenden inmeye başladı.

 

Merdivenden inerken yukarıya çıkan Delfin’i görmemişti ama.

 

“Uraz?” diye yanından geçerken seslendi Delfin fakat tepki vermedi. Kaşları çatık bir şekilde kapıdan bakan Aykan ile Safir’e değdi gözleri “Ne oluyor ya?” Aklına gelen şeyle korkuyla yanlarına çıktı “Anneanneme ya da dedeme mi bir şey oldu yoksa?” Safir, yavaşça kafa salladı “Aycan hakkında bir şey dedi Aykan. Sonra birden çıktı. Biz de anlamadık.”

 

Dudaklarını birbirine bastırdı Delfin “Tamam, ben konuşacağım onunla.” gerisingeri aşağıya inerken kolunu tuttu Safir “Sen nereden geliyordun?”

 

“Semiha ablalar yarın taşınıyormuş da nöbetçi olduğum için vedalaşamayacaktım. O yüzden göreyim dedim yatmadan.” yukarıya uzanıp Safir’in yanağını öptü “Neyse ben Uraz’a yetişeyim.” dedikten sonra kolunu Safir’den kurtarıp koşarak merdivenden inmeye başladı.

 

Safir, sıkıntıyla oflayıp yüzünü sıvazladı “Bu çocuğa ne olacak böyle hiç bilmiyorum…” Aykan, geriye çekildi Safir içeriye girsin diye “Aycan’ı seviyor ama Aycan mı karşılık vermiyor anlamıyorum ki. Aslında o kızın da sevdiğini görebiliyorum. Sanki başka bir şey var gibi.” kafasını salladı Safir “Bir şey var. Ben de bilmiyorum ama bir şey var…”

 

 

🗡️🩺

 

Merdivende Uraz yanımdan hızlıca gidince ben de peşinden gelmiştim. Durgundu, görebiliyordum ama asla anlatmıyordu. Giderkenki yüzünü gördüğümde birisine bir şey olmuş sanmıştım. Aslında doğruydu. Birisine bir şey olmuştu ama o kişi Uraz’dı.

 

Şimdi ise lojmanın çardağında oturuyordu. Beş dakikadır onu izliyordum. Eli ile on saniyede bir yüzünü siliyordu. Ağlıyordu çünkü.

 

Dolu gözlerimle ilerledim yanına. Duymamıştı bile geldiğimi. Arkadan sarıldım boynuna. Çenemi de omuzuna dayamıştım “Seni ağlatan hayat bize neler yapmaz be junior dayım!” burnunu çekip boynuna doladığım kollarımı okşadı “Ne zaman geldin sen? Hiç fark etmedim.”

 

Gülümsedim burukça “Vallahi merdivenden beri peşindeyim. Sen fark etmedin.” koluma vurdu ayrılmam için. Hemen boynundan ayrılıp üstten yanına atladım “Ağladığını gördüm diye soruyorsan vallahi de billahi de sır.” dudağının kenarı havalandı hafifçe. Sol eliyle saçımı kulağımın arkasına attı “En çok sen mutlu olmayı hak ediyorsun. Beni ağlatan bu hayat, seni mutluluktan ağlatsın Delfin.” tebessüm ettim dileğine.

 

Dirseklerimi, çardağın kenarına dayayıp bacak bacak üzerine attım “Vallahi Uraz Bey bence de öyle ama doğduğumdan beri mutsuzum. Var mı böyle hayat be?” Bu sefer gülüşü büyümüştü. Hiçbir şey demeyip bacağımın üzerine koydu kafasını. Şaşırmıştım çünkü beklemiyordum böyle bir şey. Ne yapacağımı bilmeyerek elimi saçlarına daldırdım.

 

“Çok yoruldum ben Delfin. Birilerinin peşinde dolanmaktan, kendimi anlatmaktan, anlaşılmamaktan… Hepsinden çok yoruldum.” Aycan’dan bahsettiği kesindi. Aycan, normalde çok naif bir kızdı ama Uraz ile aralarında nelerin geçtiğini bilmiyordum. Uraz’a karşı hep bir mesafeliydi.

 

“Ben duygularımdan emin değil miyim Delfin? Ben gösteremiyor muyum ciddiyetimi ve sevgimi? Konuşmaya çalıştıkça uzaklaştırıyor muyum etrafımdakileri?” kafamı salladım hızlıca. Öyle bir şey yoktu.

 

“Sen tanıdığım en yumuşak kalpli adamlardansın Uraz. Sen benim annemin kardeşisin. Senin, böyle biri olma ihtimalin hiç yok.”

 

“O zaman niye Aycan anlamıyor beni? Diyorum ki ‘Sevgili olalım, seni seviyorum.’ asla kabul etmiyor. Seviyor, görüyorum ama yok… ‘Bir şeyden mi korkuyorsun?’ diyorum sessiz kalıyor. Var bir şey görüyorum. Saklayamıyor da ama söylemiyor.”

 

Ben de farkındaydım bir şeyi vardı. Ailevi olduğu kesindi ama Uraz ile ilgisi neydi onu bilemiyordum.

 

“Son zamanlarda çok konuşuyor ailesi ile. Normalde de arardı ama bu sefer farklı. Birkaç kez Fatih ile de gördüm onu.” kaşlarımı çattım “Fatih’e aşık olduğunu ya da onunla ilgili bir şey olduğunu sanmıyorum ben Uraz.”

 

“Değil zaten. Bana bakışı ile ona bakışı bir değil. Fakat Fatih biliyor Delfin. Her ney olduysa bunu Fatih biliyor.” hiç görmemiştim ama Uraz, bir şeyden şüpheleniyorsa muhtemelen doğruydu. Kolay kolay şüphesini dile getirmezdi. Zeki bir adamdı dayım.

 

“Konuşsana Fatih ile. İçin içini yiyeceğine al Fatih’i karşına, sor.” burukça güldü “Söylemez… Fatih’i tanıyorum ben. Başkasının sırrını bir başkasına demez.”

 

Eğilip yanağımı alnına yasladım “O zaman zaman ver Aycan’a. Belli ki Fatih çözmüş ve konuşmuş. Kendin diyorsun, aralarında başka bir bağ da yok. Zaman ver… Aycan anlatacaktır sana.” kafasını sallayıp kalktı bacağımdan.

 

Beni kendine çekip sıkıca sarıldı “İyi ki seni buldum Delfin ya! Ablam ben küçükken konuşurdu benimle. Şimdi de sen konuşuyorsun. Ablamın yokluğunu ilk defa hissetmedim.” Kollarımı doladım ben de beline “Ben de ikinci kez evimde gibi hissettim senin yanındayken.”

 

“İlki neydi kız?” kıkırdadım “Özgür… İlk evim gibi hissettiğim yer onun kollarıydı.”

 

“Safir nerede peki?” ayrıldım kollarından “O, benimle evlenmeden evim olamaz.” kahkaha attı uzunca. Boşluğuna gelmiş olmalıydı “Sürünecek desene.” Tek kaşım havalandı “E tabi. Beni bekletti, sıra onda.” yüzümü buruşturdum “Gerçi ne zaman evlilik teklifi eder bilmem ama…”

 

Yanağımı sıktı “Dert etme. Düşünüyor ama her şeyin bitmesini ve gerçekten huzurlu bir şekilde kurmak istiyor yuvanızı.” göz kırptı “Benden duymadın.”

 

“Tamam dayıcık. Aykan’dan duydum ben.”

 

Yalan makineleri sizi, dedi soldaki melek.

Kimden öğrendilerse artık, dedi sağdaki de.

 

“Haydi ben kaçar kuyruk koruma dayıcığım. Sen de yat, dinlen.” hızlı adımlarla binaya yöneldi “Ha yanlış anlaşılma olmasın.” diyerek arkasını döndü “Yarın nöbetim var. Yoksa bilirsin sabahlardım seninle.”

 

Gülümseyip elini kaldırdı Uraz “Koş sen uyumana. İyi nöbetler güzelim görüşemezsek.” geri geri giderken gülümsedi Delfin. Öpücük atıp el salladı o da “Sana bir şarkı önereyim mi? Dinle.”

 

“Öner!”

 

Hüzünlü bir şekilde gülümsedi Delfin “Güllü’den ‘Üzülme’ dinle. Ağlatır ama rahatlarsın.” dedikten sonra hızlıca girdi binaya Delfin. Uraz ise Delfin’i dinleyip açtı şarkıyı.

 

“Ağlama, ne olur sen.

Acıyı gel, ben de gör.

Elveda derken sana.

İsyanım var olanlara.

 

Seninle olduğum gün,

Kopamam bir kez daha.

Bilirsin, çok çılgınım.

Bir sana kıyamadım.”

 

Yüzünde bir gülümseme oldu Uraz’ın. Delfin’in onu düşünmesi bile mutlu ediyordu. ‘Ablamın yokluğunu hissetmedim ilk defa.’ derken çok ciddiydi. Delfin, ablası Tülin’in kopyasıydı. ‘Allahım kaderlerini benzetmesin.’ diye dua etti. Delfin de Tülin gibi çocuğunu arkasında bırakıp ölürse ne olurdu?

 

“Üzülme, üzülme!

Unutmam ayrılık var diye.

Üzülme, üzülme!

Aşığım, seviyorum ben de.

 

Üzülme, üzülme!

Seni ağlarken görmek zordur gönlüme.

Üzülme, üzülme!

Aşığım, seviyorum ben de.”

 

……

Evet bölüm sonuuuu!

Nasıldı bölümümüz?

Safir ile Aykan?

Uraz ile Aykan?

Ben bayıldım onların atışmasını yazarken. Umarım sizler de sevmişsinizdir.

Sizce Pars ile sorun yaşayacaklar mı?

Peki Delfin ile Uraz?

Yeni bölümde görüşmek üzere. Anlık haberlerden anında haberiniz olsun isterseniz kanalıma bekliyorum.

Bir de ‘MAVİ YAZI’yı yalnız bırakmayın olur mu? HANÇER gibi onu da el birliğiyle büyütelim canlarım 🩵🍂

Seviyorum sizi 🤍🌸

Bölüm : 26.09.2025 21:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...