
BEN GELDİMMMMMMM
ÖZLEŞTİK YAAA NABERSİNİZ???
Güzeller güzeli bir bölüm ile geldim efenim. Vallahi de billlahi de Hançer yazmak çok iyi geliyor bana onu çok iyi anladım. Çok tutmayayım sizi o zaman. Duyurularımı yapıp bölüme uğurluyorum sizleri 🤍🌸
66. Bölüm için;
Oy Sınırı: 50
Yorum Sınırı: 100
……
Hançer 65
İlk defa bu kadar geriliyordu Safir. Kendi verdiği bir karar vardı ve Gökhan Albaya danışmadan vermişti. İzin vermeyeceğini düşünmüyordu. Hatta Gökhan Albayın kendisi bile gelirdi istemeye ama büyük bir operasyon arefesindelerdi. Kolay verilen bir karar değildi.
Koridoru döven adımlarla geldi kapısının önüne. İçeriden sesi geliyordu. Ya misafiri vardı ya da telefonla konuşuyordu. Kapıyı tıklattı üç kez. Çok geçmeden ‘Gel!’ komutu geldi içeriden. Derince nefes verip açtı kapıyı. İçerisi boştu. Telefonla konuşuyordu Albay. Hazır olda durup asker selamı verdi.
“Otur yüzbaşım.” dedi telefonla konuşurken Gökhan Albay. Emrine uyup karşısındaki deri koltuğa oturdu Safir “Şimdi Safir geldi Asena. Birazdan tekrar arayacağım seni.” dedikten sonra karşıdan cevap vermesini beklemeden kapattı telefonu.
“Söyle bakalım Viran. Geldiğinden beri bir şey diyecekmiş gibisin.” Safir, şaşırmıştı. O kadar belli ettiğini düşünmemişti “Bakma öyle evlat. Ben sizin ciğerinizi bilirim. Mimiklerin ele vermiyor ama gözlerin resmen ‘Bir şey isteyeceğim!’ diye bağırıyor.” Elini salladı “Haydi söyle. Söyle de rahatlasın için.” Safir, çekingen bir tavırla koltuğun ucuna geldi ve ellerini nereye koyacağını bilemez bir halde önünde birleştirdi.
“Komutanım, ben size sormadan bir halt yemiş olabilirim.” Gökhan Albay, hafif tebessüm ederek cesaret verdi Safir’e “Dinliyorum evlat.” Ne kadar demekten çekinse de eninde sonunda öğreneceğini bildiğini bildiği için direkt dümdüz bir şekilde söyledi içindekileri.
“Komutanım, izniniz olursa bu hafta sonu Kuzey’e kız istemeye gideceğiz.” Gökhan Albay cevap vermeden devam etti konuşmasına “Büyük operasyondan önce moral olsun diye düşündüm. Biliyorum, pek sıcak bakmıyorsunuz ama… İsterseniz hemen iptal ederi-“
“Dur bir evlat! Nefes al. Ayrıca…” derin bir nefes aldı “Ben ne zaman sizin gönül işlerinize karıştım?” İçinden ‘Zaafınız olmasın!’ diye uyardığı zamanı geçirdi Safir. Karışmasa bile olmamasını temenni ettiği kesindi.
“Kız isteme hayırlı bir iş. Dua eder Açelya kızımızın ailesinden de dualarımızı alırız. Biz her ne kadar bilek gücüyle savaşsak da sırtımızı yaslayacağımız tek ve esas güç ,dualar değil mi?” Yalnızca kafa salladı Safir. Göreve gitmeden önce Hançer timinin namaz kılıp dualar ettiğini kimse bilmezdi. Onların sığındıkları tek limandı Allahın huzuru.
“Yani yanıtınız nedir komutanım?” Gökhan Albay teessüf edercesine kollarını iki yana açtı “Elbette gideceğiz evlat! Böyle hayırlı bir iş için karar vermişsiniz. İcabet etmek düşer bize de.” sabırsızca ayağa kalktı Safir “Sağ olun komutanım!” Gökhan Albay, tebessüm etti yalnızca. Hançer timi zor şeyler atlatmıştı. Daha da zor sınavlardan geçecekleri aşikardı fakat şimdi mutlu olmayı hak ediyorlardı.
“Yalnız komutanım benim aklıma bir durum takıldı. ‘İcabet ederiz!’ derken ne demek istediniz?” Gökhan Albay, sakince ayaklandı koltuğundan ve Safir’in tam karşısına geçti. Bir elini de Safir’in omuzuna koymuştu “Bizsiz kız isteyeceğinizi mi düşündünüz yoksa?” Çenesiyle kendisini işaret etti “Ben de geleceğim. Üsteğmenimi bu mutlu gününde yalnız bırakmam.”
Safir, gözlerinin doluluğunu saklamadan minnetle baktı komutanına. Gökhan Albay ona baba gibi olmuştu. Babasının yokluğunu en çok askerlikte anlamıştı. Ama Gökhan Albay, bir baba misali sarıp sarmalamıştı onu.
Kendisini hiç geri çekmeden sımsıkı sarıldı baba gibi bildiği adama “İyi ki varsınız komutanım.” Gökhan Albay, her şeyi beklerdi ama Safir’in birden kendisine sarılmasını beklemiyordu. Şaşkınlıkla karışık mutluluk duygusu içerisinde kollarını sardı Safir’e “Sen de evlat.” sırtını sıvazladı derince “Sen de iyi ki varsın.”
Komutanından ayrıldıktan sonra bir adım geriye çıktı Safir. Elini sert bir hareketle alnına koydu “Müsadenizle komutanım!” kafasını eğdi Gökhan Albay “Müsade senin evlat!” hazır ola geçip “Sağ ol!” dedikten sonra çıkışa ilerledi ve arkasını dönmeden çıktı odadan.
Kapıyı kapattıktan sonra bir süre içeride neler olduğunu geçirdi süzgecinden. Albay, hiçbir şey dememişti. Üstüne çok sevinmiş, kendisinin de geleceğini söylemişti. Askeriyede şimdiye kadar gülmediği şekilde gülmeye başladı. Kardeşinin heyecanını görmüştü. Mutlu olması için elinden ne geliyorsa yapardı. Yapmıştı da.
Koridorda yavaş adımlarla yürürken eli, iç cebindeki telefonuna gitti. Bu güzel haberi ilk olarak sevdiğine verecekti. Telefon, ilk çalışında açılmıştı anında. Delfin, merak içinde beklediği için telefonunun başındaydı. O yüzden Safir aradığı an açmıştı.
“Safir! Ne olur gidiyoruz de!”
“Maalesef Delfin! Gökhan Albay izin vermedi. Hatta yarın bir aylık operasyona gidiyoruz.” Hayal kırıklığını uğratmak istemiyordu Delfin’i ama ona takılmasa olmuyordu. O yüzden küçük bir oyunu çok görmedi kendisine.
“Ne demek vermedi Safir? Dalga mı geçiyorsun benimle? Hani gidecektik? Bunca hazırlık bunca sevinç boşa mıydı yani?” normalde devam edecekti ama sesi titremişti Delfin’in. Her şeye katlanırdı ama Delfin’in üzülmesine asla katlanamıyordu.
“Şişt şişt şaka yaptım be güzelim. Hemen açıyorsun çeşmeleri.” Delfin’in birkaç burun çekme sesi geldi başta sonra tabi ki esas haline dönüş yapmıştı “Seninle nitelikli bir konuşma yapmamız lazım Yüzbaşı. Ama dövüş pistinde… Seni ancak o kendine getirir.” Safir’in isteği farklıydı “Beni başka şeyler düzeltir ama neyse. Daha vakit var ona.”
“Senin gerçekten bir dayağa ihtiyacın var.” Safir, bahçeye çıktığı için kısık sesli bir kahkaha atmıştı “Kızdın mı?” cevap gecikmedi “Sence?”
Birkaç saniye bekleyip devam etti Delfin “Ya Safir, böyle şeyin şakası olur mu Allah aşkına ya? Telefonu açar açmaz gidiyoruz desen ölür müydün?” kafa salladı Safir iki yana “Cık, seni sinirlendirmesem ölürüm ben asıl.” Delfin, içinden ‘Ya sabır!’ çekiyordu artık. Safir, diğerlerine karşı çok sertken kendisine karşı inanılmaz gevşekti.
“Böyle devam et Safir! Aferin sana!”
“Teveccühünüz efendim…” otoparka gelmişti konuşurken çoktan. Arabayı açtı uzaktan kumandasıyla. Kapısını da açıp içine yerleşti. Tek eliyle kemerini takıp arabasını çalıştırdı.
“O zaman o evdekilere de söyle sen, valiz hazırlamaya başlasınlar. Hafta sonu Trabzon’a gidiyoruz!”
🩺🗡️
Delfin, Safir ile konuştuktan sonra ilk olarak Asena ile Sanem’e haber vermişti. İsteme için elbise bakacaklarını biliyordu. Kadın, kadının halinden anlar misali gideceklerini söylemişti kızlara. Kızlar ise okul bitişinde kendilerin, hemen çarşıya atmış, hızlıca yemek yiyip elbise bakmaya başlamışlardı.
Sanem; lila, bel kısmında bir tane çiçek olan elbiseyi beğenmişken Asena ise siyah, kare yakalı basic bir elbise almayı tercih etmişti. İkisi de ayrı kabinlere girip heyecanla denedi elbiselerini. İlk çıkan Asena olmuştu.
Deneme kabininin karşısındaki aynalara doğru ilerleyip kendisine yakışmış mı diye bakmaya başladı. Bir yandan da saatini kontrol ediyordu. Alçin’e de haber vermişlerdi. Neticesinde kendisi Hançer timinin yenge üyelerindendi. Onun okulu lise olduğu için o zaten ilçedeydi. O yüzden mağazada buluşacaklardı.
“Bu elbise çok mu kilolu gösterdi beni ya?” diye serzenişle çıktı Sanem kabinden. Bir yandan da eteklerinden elbisesini aşağı çekiştiriyordu “Tamam tamam! Dar da gelmiş olabilir. Şu anda on fark ettim.” Asena, tebessüm ile izliyordu Sanem’i. Tam okul öncesi öğretmeniydi. Neşeli ve hafif kafadan çatlak.
“Asena sen de bir şey desene! Vallahi delireceğim bu gidişle.” Yanına gelen Sanem’i süzdü Asena. Gayet güzel duruyordu ona göre. Sanem’lik bir elbiseydi. Lila ve orta boy bir elbise. “Hayır canım gayet güzel duruyor üzerinde.” Sanem’in koluna elini koydu “Fazla mı gerginsin?” kulağına eğildi “Birisine mi göstermeye çalışıyorsun yoksa?” Sanem anında karnını cimcimledi Asena’nın.
Asena, canı acıdığı için geriye çekilmişti ama kahkahasını tutamamıştı “Sus Asena! Valla abimin komutanının kızı falan demem döverim seni!” Asena ellerini teslim olur gibi havaya kaldırıp bir adım geriye çıktı “Tamam tamam kızma. Takılıyorum sana ben.”
Tekrardan bir şey demeye hazırlanıyordu ki aynadan ikisine bakan bir erkek grubunu gördü. Onlara bakıp bakmadıklarına emin olmak istediği için kafasını arkasına çevirdi ve askıdaki bir ürüne bakıyormuş gibi yaparak gizlice erkek grubuna baktı. Yanılmıyordu. Direkt olarak ikisine bakıyordu erkek grubu.
Kafasını eğip alt dudağını ısırdı. Atilla ve Özgür gelecekti ikisini almaya. Alçin’i de bildiği kadarıyla Barlas getirecekti. Onlardan birisi olsa rahat hissedecekti ama üçünden birisi bile yoktu etrafta. Derince bir nefes verip Sanem’e döndü. Hiçbir şey demeden kolundan tutup kabinlere ilerletti.
“Ne oluyor Asena? Birdenbire duruldun.” Asena, belli etmeden konuştu “Bir grup var Sanem. Ve hedefte biz varız.” Asena böyle der demez Sanem telaşla kurtuldu kolundan “Ne! Terör-“ sözünün devamını tahmin ettiği için son anda Sanem’in ağzını kapatmıştı Asena “Sus Sanem! Dikkat çekmememiz lazım. Zaten yeterinde dikkat çekmişiz.”
Sanem, sakin olduğunu belli etmek için kafasını sallayıp geriye çekti “Ne yapacağız?” Asena sakindi Sanem’e göre “Kabine gir ve hızlıca üzerini değiştir. Fark etmemişiz gibi yapacağız. Dışarıya çıkıp elbiselerimizi de alacağız hatta.”
“Abim! Abimlere haber verelim Asena ne olur!” Asena, Sanem’in yüzünü elleri arasına aldı “Haber vereceğiz zaten Sanem. Merak etme canım. Kabindeyken arayacağım Atilla’yı tamam mı?” Sanem el mecbur kabul etmişti Asena’yı “Tamam. Ama çabuk ol.” tebessüm etti Asena “Merak etme. Haydi girelim şimdi.”
Sanem’i kabine soktuktan sonra kendisi de kabinine geçti Asena. İlk işi hızlıca üzerini değiştirmek olmuştu. Sonrasında kabindeki koltuğa oturup Atilla’yı aradı “Aç şunu Atilla haydi!” Atilla, Asena’yı duymuşçasına anında açmıştı telefonu.
“Asena? Bitti mi işiniz? Biz de geliyorduk Özgür ile. Yoldan Barlas ve Alçin’i de aldık. O yüzden geç-“
“Atilla!” Asena, Atilla’nın açıklamasını bitirmesine vakit tanımamıştı. Çünkü ne kadar sakin kalsa da Sanem gibi o da korkuyordu. Eskiden yaşadığı saldırının etkileri hala tazeydi.
“Asena? Bir sorun mu var?” Atilla, Asena’nın sesindeki korku tınısını aldığı için ciddileşmişti. “Sanırım var. Ya da olmak üzere.”
“Ne oldu?” Arabanın gaz sesi gelmişti. Hızlanmıştı Atilla.
“Emin değilim ama sanırım takip ediliyoruz.”
“Ne demek takip ediliyoruz? Ne zamandan beri? Emin misin?” Arabanın motor sesi asla azalmıyordu “Bilmiyorum… Bilmiyorum Atilla ama eminim. Direkt bize bakıyorlardı.”
“Kim takip ediyormuş komutanım?” diyen Özgür’ün sesi geldi arkadan. Onun da sesi sertti bir hayli “Sence benim bir bilgim var mı Özgür? Salak salak sorular sorma şu anda?” diye Özgür’ü azarladı Atilla. Sonrasında hemen ilgi alanına döndü “Sanem nerede peki? Yanında mı?” Asena kafa salladı “Yan kabinimde hemen. Siz neredesiniz?”
“Az kaldı. Beş dakikaya oradayız, sakın çıkmayın siz!” Asena, bu ikazı abul etmeyecekti. Asıl çıkmazlarsa daha kötü olabilirdi. “Hayır Atilla çıkmamız gerekiyor. On dakikadır kabindeyiz ve dikkat çeker bu durum.”
“Sence bu benim umurumda mı Asena? Çıktığınız anda üşüşecekler tepenize.” Aydınlanma yaşamış gibi kaldı iki saniye “Bir dakika ya… Kaç kişi bu lavuklar?” Asena çekingence yanıtladı “On kişi saydım göz ucuyla.”
Atilla, bu kadar fazla olacaklarını beklememiş olacak ki şaşkınlığını dışına vurmuştu “On kişi saydın gözünün ucuyla?” Şaşkınlığı kısa sürmüştü ama “Ve siz o on kişi tarafından takip edildiğinizi yeni mi fark ettiniz?”
Atilla, çok doğru bir noktaya parmak bastığı için Asena cevap vermemişti. Haklıydı Atilla çünkü. Asena, haksız olduğu yerlerde susmayı biliyordu. Kabin kapısı tıklanınca hafif irkildi “Hanımefendi! Kabin sürenizi doldurdunuz. Sırada müşteriler bekliyor. Artık çıkar mısınız?”
“Çıkmıyoruz amına koyayım ya! Gel de çıkart!” diye bağırış geldi kulağına. Sakin bir Atilla vardı telefonun ucunda. “Geldik biz Asena çıkın tamam.”
“Tamamdır.” Dedikten sonra çantası ve elbisesini alıp çıktı kabinden. İlk hedefi Sanem’i kabinden çıkartmaktı. Dışarı ile göz teması kurmadan solundaki kabine dönüp kapısını tıklattı “Sanem, haydi çık!” kabine doğru fısıldamıştı resmen. Kabinden ses gelmeyince daha sert olacak şekilde tıklattı kapıyı “Sanem, orada mısın?” İçeriden asla ses gelmiyordu. Ama kapısı da kilitliydi.
O anki korkusuyla panik atağının tuttuğunu düşündü bir anda. Elini, başıma atıp gergince yaklaştı kapıya “Allahım ne olur bir şey olmuş olmasın!” kapıyı açmak için zorladı “Sanem ses ver! Korkutma beni!” Ne kapı açılıyordu ne de ses geliyordu içeriden. Telaşla kapattığı telefonu tam eline almıştı ki arkadan gelen ses ile gerek kalmamıştı.
“Bizi mi arıyorsun Asena Hanım?” duyduğu erkek sesi ile anında arkasını döndü. Sanem, iki erkek tarafından tutuluyordu. Ağzını da kapatmışlardı. Demek ki o yüzden ses çıkartamamıştı Sanem.
Büyük,e bir adım attı “Bırak onu!” grubun lideri görüntüsü olan adam rahatsız edici bir derecede sırıtıyordu “Bence gerek yok bırakmaya. Onun yerine seni de alalım yanına.” Asena, kafasını yana eğip Sanem’e baktı derince. Sanem, ağlıyordu normal olarak. Asena kadar sakin bir kız değildi çünkü o.
“Yerinde olsam onu bırakırdım. Aksi halde karşılaşacağınız şeylerden pek hoşlanmayabilirsiniz.” Asena’nın ikazı işe yaramamış olacak ki b sefer diğerleri de birbirlerine bakıp sırıtıyorlardı “Kahvaltıda yürek yemiş herhalde bu hatun. Biz de akşam yemeği niyetine yiyebiliriz onları. Ha arkadaşlar?” Asena, ikisi hakkındaki iğrenç düşünceleri karşısında yüzünü buruştururken Sanem ise korku ile çırpınmaya başlamıştı.
Asena’nın gözleri bir anlığına girişe kaydı. Gördüğü yüzler ile gelen rahatlama hissi, genişçe sırıtmasını sağlamıştı.
“Benim hatun sabah kahvaltıda ne yedi bilmem ama çok iyi bildiğim bir şey var.” Atilla’nın sert sesi ile erkek grubu girişe döndü “Siz bu akşam güzel bir Hançer yiyeceksiniz.”
……
Veee bölüm sonu efenimmm…
Nasıldı bölümümüz?
Safir ile Gökhan Albay?
Gökhan Albay’dan böyle bir cevap bekliyor muydunuz?
Asena ile Sanem?
Atilla?
Son sahne neydi ya öyle? 🫣
Bir de devamı var değil mi bunun😉
Neyseee devamı bir sonraki bölümümüzde. Oy sınırları dolduğu anda buradayım (bir iki gün de gecikebilir ama o hafta içerisinde gelir.)
Anlık duyurular için takipte kalınız. Seviyorum sizi çoook 🤍🌸

| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 52.59k Okunma |
5.78k Oy |
0 Takip |
69 Bölümlü Kitap |