90. Bölüm

66. Bölüm

🌸🤍Tıp 🤍🌸
tipsevdali

Merhabalar efenimmmm

Cumhuriyet Bayramımızı şimdiden kutluyorum. Dedim bayramda bölüm atayım 🥹

Çok tutmayayım sizi o zaman bol keyifli okumalar. Yorum ve oy atmayı unutmayınız. Yorumlar çok az geliyor ve ben sevip sevmediğinizi anlayamıyorum. Lütfen olay akışına da yorum yapınızzz

 

……

 

Hançer 66

 

“Abi!”

 

Atilla’nın gelmesi başta Asena’yı sonra da Sanem’i çok rahatlatmıştı. Adamların sayıları fazla olmasa yine bir şekilde kurtulabilirlerdi ama sayıca fazla olmaları kızları korkutmaya yeterdi.

 

“Kim lan bu deyyus? Bir de laga luga yapıyor.” Asena, adamlardan birinin konuşmasına Özgür ile Barlas’ın yüzünü buruşturduklarını görmüştü. Atilla ise sert ifadesini asla değiştirmeden direkt olarak Sanem’i tutan ikiliye bakıyordu.

 

“Hemen bırak o kızı! Yoksa olacaklardan sorumlu ben olmayacağım.” grubun başı olduğunu resmen bağıran adam sırıtarak öne çıktı “Öyle mi?” dedi son heceyi uzatarak. Dirseğini, Sanem’in omuzuna koymuştu.

 

“Nasıl olacakmış o?” Özgür, gözlerini Sanem’in omuzundaki dirseğe dikmişti “Aslan! O kolun yanlış sularda. Ben olsam kayığımı çekerdim o sulardan.” Özgür’ün bir adım ileriye gelip konuşması ile çirkin bir kahkaha attı adam. Asena, yüzünü buruşturmuş bir şekilde bakıyordu ona.

 

“Abi! Ne olur kurtar bizi ne olur!” Omuzuna dirseğini koyan adam şaşkınlıkla baktı Atilla’ya “Abi demek ha!” gözü sonra Asena’ya kaymıştı “Bak sen şu işe! Demek siz gelin görümce çıktınız alışverişe.” Bir adım attı Asena’ya doğru. Asena hemen geriye çıkmıştı ama sırtı kabinin kapısına denk gelince durmak zorunda kaldı.

 

“Senin hatun demek…” Elini tam olarak Asena’nın kulağının yanına dayayıp Asena’nın üzerine eğildi. Özgür ile Barlas da bir adım öne çıkmışlardı. Adamlar, Atilla’ya dikkat kesildikleri için ikisinin hareket ettiğini dahi fark etmemişlerdi.

 

“Yalnız senin hatun da fena değilmiş. Basit bir elbisede bile böyle çekici durduysa…” gözü Asena’nın vücudunda dolaşıyordu “Sen bir de gecelikle hayal et.” Bu durum, Asena’nın midesinin bulanmasına sebep olmuştu. Yüzünü buruşturuşu bile ‘Böyle konuşmaya devam ederse kusacağım!’ diyordu. Atilla ise artık sakin değildi. Sevdiği kadın hakkında söyledikleri yeterince sinirlenmesini sağlamıştı.

 

Hatta kafasına koymuştu. O adamı komaya sokacaktı.

 

“Uzaklaş pislik herif!” diyerek omuzundan itti adamı Asena. Sol dizini de bacak arasına geçirmişti ardından. Adam, iki büklüm geriye çıkarken diğerleri Asena’nın üzerine yürümüşlerdi. Ama tetikte duran Özgür ile Barlas, Asena’ya ulaşmadan yakalamıştı.

 

“En sevdiğim an başlıyor devrem. İt avı! En sevdiğim…” eğlenceyi belli eder bir gülüş sergiledi Barlas “Hem de nasıl devrem.” bir kafa attı elindeki adama “İstemeden önce iyi bir spor olacak bu iş bize. Hem formda da olmamız gerekiyor değil mi ama?” Özgür, kahkaha atmıştı yalnızca. Konuşmaktan daha önemli bir işi vardı çünkü.

 

O ikisi boştaki adamları tek tek indirirken Atilla ise Sanem’in yanına gelmişti. Sanem, adamlar Özgür ve Barlas’a atıldığı için yalnız kalmıştı ama korktuğundan hareket dahi edemiyordu.

 

“Sanem!” Abisinin güven verici sesini duydu ilk önce. Gözlerini yavaşça açtığında ona doğru, endişeli bir şekilde gelen abisini gördüğü an tüm kasları gevşemişti. Kendisini yere bırakacağı anda Atilla tutmuştu onu. Abisinin güvenli kollarına sarıldı anında Sanem.

 

“Abi çok korktum!” Atilla kafasını öpüp saçlarını okşadı “Geçti abim merak etme.” ayrılıp yanaklarını tuttu kardeşinin “İyisin değil mi? Bir şey yapmadılar sana?” Kafasını salladı iki yana Sanem. Bir şey yapmamışlardı ama korkutmaları yeter de artardı.

 

Atilla, arkasını döndü ve kapının önünde duran Alçin’e baktı. Alçin, şok olmuş şekilde önünde adamları döven Barlas ve Özgür’e bakıyordu. “Sanem sen şimdi Alçin’in yanına geç. Beraber dışarıya çıkın. Biz burayı halledip geliyoruz.” Sanem, hiçbir şey demeden uzaklaştı abisinden.

 

Sanem ile Alçin dışarıya çıktığı anda esas haline büründü. Tek hedefi Asena hakkında konuşan o adamı doğduğuna pişman etmekti. Asena’ya baktı ilk önce. Kabinlerin önünde olanları izliyordu. Asena, Atilla’nın kendisine baktığını fark ettiği anda göz göze geldiler. Atilla, Asena’nın gözündeki korkuyu görmüştü anında. Sinirle burnunu çekip yutkundu. Yerde iki büklüm yatan adama doğru sert adımlarla ilerledi.

 

“Senin hesabını keselim şimdi.” diyerek tek eliyle havaya kaldırdı adamı. Bir eli yakasındayken diğer elini de boğazına sardı. “Şimdi şöyle bakalım; nasıl güzel olacakmış Asena?”

 

Adamın pis sırıtışı iyice kanı beynine sıçratıyordu. Yumruğunu sertçe geçirdi suratına. Kemik sesi anında duyulmuştu. Kavgalarının arasında sesi duyan Özgür ile Barlas birbirine baktı imayla.

 

“Atilla komutanım kemik kırmaya başlamış devrem. Bize meydanı boşaltmak düşer öyle değil mi?” Özgür gülerken dudaklarını yaladı “Tabi ki de öyle devrem. Son demlerimizi yapıp boşaltalım meydanı.”

 

Atilla ise gayet sakin bir şekilde adamı döverken cevap verdi onlara “O adamların kırılacak kemiğini bırakmayacaksınız. Eğer sağlam kemikleri kalırsa ben de onlara yapmadığınız şeyleri size yaparım. Anladınız mı beni?”

 

“Emredersiniz komutanım!”

 

Özgür, elindeki adamın ensesini fark etti bir süre sonra. Kaşları çatık bir şekilde yerde dövdükleri adamlara baktı. Hızla yüz üstü çevirdi hepsini. Enselerinde aynı dövme vardı. İguana dövmesini nerede görse tanırdı. Bu İguana Çetesi’nin özel dövmesiydi.

 

Yanında elindeki adam ile uğraşan devresine dokundu “Devrem! Bu gördüğümü sen de görüyor musun? Yoksa tesadüf mü?” Barlas, Özgür’ün gösterdiği yere baktığında kısa çaplı bir şok yaşadı. Gözleri şaşkınca açıldı “Lan!” Atilla’ya değdi şok üçünde bakışları “Komutanım! Elimizdeki adamın ensesine bakar mısınız?”

 

Atilla başta neyden bahsettiklerini anlamamıştı “Ne diyorsunuz oğlum? Ne alaka ensesi?”

 

“Komutanım bunlar çete üyesi!” Atilla, Özgür’ün dediği ile kaşlarını çatmış bir şekilde baktı adamın ensesine. Gerçekten de ensesinde İguana dövmesi vardı. Havaya kaldırdı adamı. Adam Atilla’nın üçte biri olduğu için Atilla asla zorlanmamıştı “Siz çeteden misiniz lan?”

 

Adam, soluk soluğa kalmıştı “Ne- ne çetesi?” Adamı sertçe salladı Atilla “Bilmemezlikten gelme! Senin parçanı bile bulamazlar burada. Konuş!”

 

“Değilim! Ne çetesinden bahsettiğinizden bile haberim yok!” Atilla, adamın konuşmayacağını anladığı an elmacık kemiğine sert bir yumruk geçirmişti.

 

Asena ise üçlüyü tedirgin gözlerle izliyordu. Böyle giderlerse adamları hastanelik edeceklerdi. Direkt olarak Atilla’nın yanına koştu. Kolundan tutmaya çalışıyordu ama Atilla hedefine iyi kitlenmişti. Hele ki çete üyesi olduğunu düşündüğü haldeyken “Atilla bırak adamı tamam. Öldüreceksin!” Atilla ise asla Asena’nın ikazını duymuyordu. Bu adamı hastanelik etmeden bırakmayacaktı.

 

“Atilla!”

 

“Ne Asena ne!” diyerek adamı yere savurup Asena’ya döndü “Bağırma bana!”

 

“Bağırmıyorum sana!” Asena, gözlerini kısıp dik dik baktı Atilla’ya “Emin misin?” Atilla, kafasını yana eğip kısık bir sabır çekti. İşaret parmağı adamı gösterirken konuştu “Seninle ilgili böyle konuşacaktı da ben sakin mi kalacaktım? Ayrıca başka bir şeyler de bar bu piçlerde!”

 

“Tamam, sakin kalmanı beklemiyorum ama en azından adamı öldürmemelisin.” Atilla, Asena’nın söylediği öneriyi yarım bir gülüşle karşıladı. Atilla bu adamı komayı sokmayı kafasına koymuştu bile. Asla geri adım atmazdı.

 

“Eğer rahatsız olacaksan Sanemlerin yanına geç. Biz durmayacağız çünkü.” Asena, derin bir of çekti. Sadece şansını denemek istemişti. Belki destek olurlar diye Özgür ile Barlas’a adımladı “Bari siz durun ya! Dövdüğünüz kişiler bir sivil!”

 

“Valla Asena yenge biz komutanımızdan aldığımız emiri uygularız. Sivil falan değil ayrıca bunlar. Enselerinde iguana dövmesi var. Kendileri bizim peşinde olduğumuz adamlardan anlayacağın.” Asena, bu adamların sadece Sanem ile kendisine sarkıntılık yaptıklarını zannetmişti. Şimdi bu adamların bir çeteye ait olduklarını öğrenmeyi beklemiyordu.

 

Arkadan gelen kemik sesi ile üçünün de gözü Atilla’ya çevrildi. Grubun başı artık bağırmıyordu bile. Acıdan bayılma noktasına gelmişti hatta. Kırılmadık yeri kalmış mıydı büyük bir meçhuldü.

 

Dışarıdan gelen siren sesi gelmeye başlayınca Özgür ile Barlas bırakmıştı adamları. Zaten bırakmasalar da Atilla’nın istediği gibi kırılmadık kemikleri kalmamıştı. Artık dövmeleri bile keyif vermiyordu.

 

Dokuz adamı iyi benzetmişlerdi.

 

Özgür ve Barlas’tan sonra Atilla da bıraktı adamı ama hepsi nefes nefese adamlar ise nefessiz bir şekilde yatıyorlardı.

 

“Sen dua et o geceliği sana giydirip tüm Kızıltepe’de seni rezil etmedim it herif!” Atilla, bıraksa bile adamı öfkesini yüzüne kusmaya devam ediyordu. Adam, onu duymuyordu ama. Bayılmıştı.

 

Kesilen siren sesinden sonra mağazaya direkt olarak giren jandarmalarla göz göze geldi hepsi. Hançer üyeleri kendilerinden emin oldukları için asla korkmadan duruyorlardı. Aralarından sadece Asena korkuyordu. Çünkü jandarmaların yüz ifadeleri hiç de Atilla, Özgür ve Barlas üçlüsünü bırakacaklarını söylemiyordu.

 

“Tutuklayın bu üçlüyü!” Gelen emir ile yanılmadığına da emin olmuştu.

 

“Ne!” Özgür ile Barlas, tepkilerini sesli verirken Atilla’nın kaşları çatılmıştı. Komutanları olarak ‘Tutuklayın!’ emri veren jandarmanın tam karşısına dikildi ve cüzdanındaki ‘Askeri Personel’ kimliğini gösterdi.

 

“Ben Üsteğmen Atilla Kurt. Bu adamlar ise peşinde olduğumuz çetenin adamları. Bizi tutuklamanız için bir neden göremiyorum.” Atilla, kendinden emin bir duruş sergilemiş olsa da jandarma geri adım atmamıştı “Alın bu beyfendileri.”

 

Jandarmalar, aldıkları emir ile ellerini kelepçelemeye başladı. “Ya jandarma kardeş, bu yaptığın olmuyor ama! Askeriz biz de. Hem de özel kuvvetlerden… Askeri sayılırız. Sence bir sivili dövecek kadar salak mıyız?” Özgür’ün açıklamasını karşısındaki jandarma kelepçeyi kilitleyerek vermişti.

 

“Bu işin içinde başka bir iş var ama neyse.” derken kendi kendine konuşmuştu Atilla. Ama o işin içindekini tahmin edemediği için şimdilik susacaktı. Jandarmalar kollarına girmeden önce Asena’ya döndü “Ya Safir ya da Aykan komutanıma haber ver Asena. Bizi kurtarsa kurtarsa o ikisinden birisi kurtarır.”

 

Asena sadece kafa sallamıştı. Korktuğunun başına gelmesiyle yaşadığı hayal kırıklığı ile yüzleşiyordu şu anda.

 

“Allahım biz ne yaşıyoruz şu anda?” dedi ellerini havaya kaldırıp indirdi.

 

“Asena Yenge! Sen Allah rızası için ne yaşayıp yaşamadığını sorgulamayı bırak da Safir komutanımı ara. Bizi bu illetten kurtarsa kurtarsa o kurtarır.” Kapıdan çıkmadan önce Barlas’ın dediği ile yakınması durmuştu.

 

“Devrem çok haklı Yenge. Sakın Aykan komutanımı arama! Yoksa siddin sene dalga geçmeyi bırakmaz!” Özgür’ün ise mağazadan çıkmadan önce söylediği son söz bu olmuştu.

 

 

🗡️🩺

 

 

“Komutanım vallahi de billahi de İguana Çetesi elemanları sandık!”

 

“Evet komutanım! Yoksa ne diye sivil dövelim biz?”

 

Kollarımı göğsümde bağlamış karşımda açıklama yapmaya çalışan Özgür ile Barlas’ı dinliyordum. Asena ile Sanem’in alışveriş yaptığı mağazada İguana Çetesi elemanları olduklarını savundukları adamları dövmüşlerdi çünkü.

 

Safir, Ulu abim ve ben onları anlamaya gelmiştik. Asena, bir telaşla aramıştı Safir’i. Bu sayede tüm işimiz yarıda kalmıştı. Safir olmadan tamamlamamız imkansızdı. Çünkü Açelya ile gidecekleri ayarlayıp Safir’s veriyorduk. Safir de hazırladığımız malzemeleri arabaya indiriyordu. Bu yüzden onlara olan öfkem fazlasıyla çoktu.

 

“Komutanım kurbanınız olayım çıkartın bizi buradan.” Safir geldiğinden beri konuşmuyordu. Sadece gözlerinin tam içine bakıyordu. Bu da onları daha çok geriyordu.

 

“Komutanım öyle bakmayın ne olur! Kendimi virüs gibi hissediyorum çünkü.” Özgür’ün benzetmesine gülmemek için dudaklarımı yalayıp dişledim. Oldukça ciddi bir ortamdaydık.

 

“Bence şu anda tam bir virüs gibisiniz Özgür.” imalı sözüm ile bezgin bir nefes verdi. Çabalamanın boşa olduğunu anlamış olacak ki arkadaki oturaklara gidip oturmuştu.

 

“Gel devrem gel! Anlaşılan biz bugün buradayız.” diye Barlas’ı da yanına çağırdı. Barlas sadece omuz silkmişti. Safir onlara destek çıkmadığı için hayal kırıklığına uğramış olmalıydı.

 

Kendinden emin bir şekilde duran Atilla’ya döndüm bu sefer. Madem Safir konuşmayacaktı ben öğrenirdim esas olayı. Esas olay diyordum çünkü Hançer elemanları her ne kadar deli kanlı olsalar da emin olmadan yargı yapmazlardı. Başka bir olay vardı.

 

Asena ve Senem’in renkleri soluktu ama korktukları için de olabilirdi. O yüzden dürüst olacak kişi şu anda Atilla’ydı. Tam parmaklıkların arkasında duran Atilla’nın karşısına geçtim. Gözleri hemen gözlerimi bulmuştu.

 

“Başka bir şey olmuş bence. Haksız mıyım Ati?” Atilla, derin bir nefes verip kafa salladı.

 

Bu soruyu bekliyormuş bence, dedi soldaki melek.

 

“Peki ne oldu Atilla? Ne oldu da şu anda tek senin dövdüğün adam komada?” Özgür, oturduğu yerden şaşkınca kalktı “Komada mıymış? Komutanım vallahi dediğini yapmış!” Şaşkınca Safir’e baktım. Duygusuz bir şekilde o da Atilla’ya bakıyordu. Şaşırmışa hiç benzemiyordu.

 

“Oğlum sen manyak mısın? Ne diye adamı komalık etme derecesine getirdin lan?” Birden içeriye dalan Aykan ile yüzler ona dönmüştü. “Allah! En korktuğum kişi geldi. Bizi burada böylece görmese iyidi ya!” diye serzeniş içerisinde konuştu Barlas. Özgür, elini burnuna götürmüş burun kemerini sıkıyordu. O da muhtemelen aynı düşüncedeydi Barlas ile.

 

“Haklı sebeplerim vardı diyelim.” diye açıklama yaptı Atilla. Aykan, dudaklarını büktü. İnanmış mıydı inanmamış mıydı anlamamıştım. Safir’in koluna vurdum. Artık konuşması gerektiği düşüncesindeydim çünkü.

 

Safir, isteğimi anlamış olacak ki gözünü kapatıp açmıştı. Bir adım atıp ellerini arkada buluşturdu.

 

“Şimdi o ‘Haklı sebepleri’ni öğrenelim Üsteğmenim. Umarım gerçekten haklı sebeptir. Aksi halde kınama ya da görevden uzaklaştırma alacaksınız!”

 

“Hay siktir!” diye aynı tepkiyi verdi Özgür ile Barlas. Atilla, sakince yutkunup konuşmaya başladı. Bunun sonunun iyi gitmediğinin farkındaydı.

 

“Asena ve Sanem’e dokunmaları yeter bence. Ama esas beni delirten şeyi soruyorsanız komutanım…” bana baktı kısa süreliğine. Ardından gözleri yeniden komutanını buldu “Asena hakkında ileri geri konuştu. Ben de gerekeni yaptım. Bir daha değil ileri geri konuşmak hiç konuşamayacak bile.”

 

Sinirle etkilenmişçesine alkış yapmaya başladım. “Helal sana! Vallahi bravo!” Safir’e döndüm sinirle “Adamı komaya soktuğu için geriniyor bir de!” Yeniden Atilla’daydı gözlerim “Öldürmediğin için pişman mısın bari?”

 

Kendinden ödün vermemişti Atilla “Çok.”

 

Sakinleşmek için elimi saçımdan geçirdim. Bu Hançer askerleri gerçekten akıllanmıyordu. Sakin kalmak literatürlerinde yoktu çünkü.

 

“İfadenizde İguana Çetesi’nden sandık demişsiniz. Gerçeği niye söylemediniz?”

 

Atilla’nın cevabı hazırdı “Çünkü o zaman gerçekten sivil dövmüş sayılırdık. Bu durumda terörist dövmüş olduk.” Safir, etkilenmiş gibi yapıp anlık Aykan ile bakışmıştı. Bilmediğim bir şey vardı sanırım.

 

“Peki akıllılar… Enselerindeki dövmeleri dövmeye başladıktan önce mi sonra mı gördünüz?” Safir’in sorusunu ilk Barlas yanıtladı “Ben döverken gördüm valla komutanım açık söylemek gerekirse.”

 

Özgür de kafa sallamıştı hızla “Ben de aynı durumdayım.” göz devirdim cevaplarına. Bu durumda sivil olarak dövmüş sayılırlardı. Çünkü bilmeden çete üyelerini dövmüş olmuşlardı.

 

“Ben komalık ettiğim adam Asena’nın yanına giderken gördüm ensesini. Fakat dikkat etmemiştim. Basit bir dövme sandım. Asena’ya da öyle deyince-“

 

“Hepiniz sik kafalısınız!” diye çıkışmasını beklemiyordum Safir’in. Şaşkınca baktım yüzüne. Şu anda o kadar sinirlenmişti ki benim burada olup olmamamı görmüyordu bile. Safir’in çıkışına tek şaşıran ben değildim. Aykan hariç Barlas, Özgür ve Atilla da şaşırmıştı.

 

“O dövdükleriniz zaten bir sivil! İguana Çetesi ile bağlantıları bile yok!”

 

“Ne!” buna yine Aykan hariç hepimiz şaşırmıştık.

 

“Siz her gördüğünüz iguana dövmeli insanı böyle sorgulamadan dövüp hastanelik mi ediyorsunuz? Siz nasıl profesyonelsiniz? Nerede sorgu, nerede yargı?”

 

Atilla, gözlerini yavaşça kapatmış duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Gerçekten böyle bir hata yapmış olmasını kendine inandıramıyordu.

 

“Komutanım! Özgür ile Barlas, benim emrim ile saldırdılar. Eğer bir ceza verilecekse bu bana verilmeli.”

 

“Konuştu yargı müdürü.” dedi Aykan “Oğlum sence buna biz mi karar veriyoruz? Sen adam dövünce beynini de yemişsin herhalde.” Gerçekten bu sefer iyi sıkışmışlardı. Atilla’nın sebebi çok haklı bir sebepti ama ifadelerini farklı vermişlerdi. Devleti yanıltma söz konusuydu.

 

“Anlaşıldı Albayım! Ne demek!” diyerek telefonla konuşan Ulu abime değdi gözlerim. Muhtemelen Gökhan Albay ile konuşuyordu. Telefonu kapatıp cebine attı ve gözlerini hepimizin üzerinde gezdirdi. En sonda da Atilla’da durdu.

 

“İki saate çıkacaksınız.” Ulu abimin dudaklarından çıkan üç kelime çok mutlu etmişti beni. Ceza almamaları özellikle çok önemliydi.

 

“Ama Atilla bir ay görevden men cezası aldı. Özgür ile Barlas da kınama…” işte bunu duymayı hiç beklemiyordu kulaklarım. Ceza almamışlar derken ceza aldıklarını duymam beni sarsmıştı.

 

“Nasıl ya?” dedim o üzüntüyle “Bir ay Atilla için çok uzun bir süre değil mi?” Özgür ile Barlas da üzgünlerdi. Çünkü her ne kadar kendileri uyarı almış olsalar da komutanları uzaklaştırma almıştı.

 

“Atilla için değil bir ay bir gün bile çok uzun ama yapacak bir şey yok. Süresiz men almaktan daha iyidir bence. Öyle değil mi Kurt?” Aykan’ın sorusuna sadece kafa sallamıştı Atilla. Cezasını kabul etmişti. Başka çaresi de yoktu zaten.

 

“Ayrıca. Komada olan adamın ailesi yokmuş. Yani şikayetçi olacak kimse yok. Gökhan Albay’ın kızına olan özel bir sarkıntılık olduğu için Gökhan Albay, bizzat kendisi gelip o adamdan şikayetçi oldu.”

 

“Nasıl yani? Gökhan Albay da mı burada?” Özgür’ün sorusunu Aykan yanıtladı “Evet Özgür bebek! Albayınız da burada. Çıkınca bir güzel öpecek sizi.” onları ceza almalarından çok Gökhan Albayın gazabı korkuttuğundan ötürü üzüntüyle arkadaki oturaklara çöktüler.

 

“Yani…” diyerek devam etti konuşmasına Ulu abim “Adam uyanır da senden şikayetçi olursa Gökhan Albay da onu direkt tutuklatacak. O adam da tutuklanmak istemeyecek olursa senden şikayetini geri çekecek.”

 

“E ama ya umursamazsa hapse girmeyi? O zaman ne olacak?” diye sorma gereği hissettim. Atilla’nın mesleğini kaybetmesini istemezdim.

 

“O zaman Atilla da yargılanır. Görevini kötüye kullanma ve yalan ifade ile mahkemeyi dolandırma suçundan hakkında yeniden dava açılır. Şu anda sadece yalan ifade ve sivile şiddet ve kasten öldürme suçundan uzaklaştırma aldı. Dosya hala kapanmış değil. Geçici yargılanma aldı Atilla.”

 

Atilla bu sefer kendisi soru yönetmişti “Adam ölürse?” Ulu abim sıkıntılı bir nefes verdi “İşte o zaman seni kurtaramayabiliriz Atilla.” İşte bu kaleyi yıkmak için vurulan son darbeydi. Atilla, mesleğini kaybedebilirdi. Hem de geri dönülmeyecek bir şekilde…

 

……

Bölüm sonu efenim.

Nasıldı bölümümüz?

Atilla, Barlas, Özgür üçlüsü?

Biraz hapı yuttular?

Safir?

Aykan?

Delfin?

Sizce adam ölecek mi?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Anlık kararlar ve alıntılar için kanalımı takibe almayı unutmayınızzzz 🌸🤍

 

Bölüm : 28.10.2025 21:56 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...