2. Bölüm

1. Bölüm

Tomris
toma_tom

Oy vermeyi unutmayın🤍 İyi okumalar!!

 

"Aleda Alkan, 23 yaşında, İstanbul Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliğinden mezun. Anne, babası ve kardeşi Antalya’da beraberler. Şuan İstanbul’da küçük bir evde tek başına yaşıyor.’ Yeterli mi Aleda?” son yaptığımız soygundan sonra Fransız mafyalar peşimize düşmüştü, aslında geç bile kalmışlardı. Mecburen birimizi öne atmak lazımdı ve bu kişi iki aptal herif olamayacağı için tabiki bendim. “Neden burada diye sorduklarında ne bok yiyeceğimizi hiç düşündün mü sevgili Anıl Aksoy? Hobi olarak fotoğrafçılık yapıyo falan de, sonuçta elim çarpıp Fransa’ya uçak bileti almadım demi?” sonra aptal dedim diye bana trip atıyolardı, aptal herifler.

 

“Tamam ekliyorum, bi gün sendeki bu gerginlik bana da sıçrar diye korkmuyo değilim.”

 

“Bilmiyo musun sanki Aleda’yı? O hep böyle” ne boş yapmışlardı ama “En azından her fırsatta konuşmak için senin gibi boş yapmıyorum Aras, her neyse artık şu bilgileri tamamlayıp adamlara gönderin. Biraz daha beklerlerse senden şüphelenirler Anıl.”

 

Planı kusursuz ilerletmeliydik, yoksa paçayı kurtaramazdık. Aras ve Anıl’da her ne kadar aptal gibi davransalarda zeki heriflerdi, en azından benim işime yarayacak kadar. “Vakit daralıyo Aleda, artık hazırlansan iyi olur.”

“Kafamı bıraktınız bende? Hazırlanmaya gidiyorum, lütfen geldiğimde sizde raporu hazır etmiş olun.” Dedikten sonra kahverengi deri koltuktan kalktım. Ahşap merdivenlere doğru iletlerken Aras’ın sesini duydum.

 

“Sence ablasını yazmalı mıyız? Ya herifler çakarsa?” puşt Aras “ Sence bunu yaparsak bizi ipe dizmez mi?” en azından ne yapacağımı biliyodu. “Bana bakın, evet yıllardır beraber hareket etmiş olabiliriz ama özel hayatıma, aileme ve geçmişime burnunuzu sokamazsınız. Çizgiyi aşmayın, bunca zamandır size katlanıyorum ama hayatımın son 5 yılı harici hiçbir yerinde yer almıyorsunuz; ona göre davranın.” Çizgiyi aşmamalılardı, son 5 yıl harici hiçbir yere karışma hakları yoktu, hadlerini bilmeleri lazımdı. Uğraşamıyacaktım, tekrar merdivenlere yöneldim ve tam çıkıyodumki her zamanki gibi Anıl triplere girmişti,

 

“Bizde sana katlandık ama bu kadar kabalık fazla, geçmişin yüzünden bizi suçlayamazsın! Zaten biz de senin o çöplüğüne meraklı değiliz, sende haddini bil!”

“Eğer istemiyosan kapı tam sağ çaprazında, defolup gidebilirsin. 5 yıl öncesine kadar yoktun zaten, bundan sonra olmasanda bir şey olmaz.” “Tamam Aleda, daha fazla üstüne gitme.” “Bu konuşmayı başlatan Anıl, memnun değilse yapabileceklerini söyledim sadece. Ben yukarı çıkıyorum.”

 

Nihayet merdivenlerden çıkarken arkada Anıl’ın burnundan hiddetle soluduğu nefesleri duyabiliyodum, ama sikimde bile değildi. Zaten o günden beri abla kelimesini duymak dahi istemiyodum, inadına beni gaza getirmek için yapıyolardı. Ama unutuyolardı ki ben onların gazıyla değil, kendi hırsımla devam edecektim. Tabii onlar bu aptallıkla bunu anlayamazlardı.

 

Yine saçmalayıp kafamı allak bullak etmeyi başarmışlardı, acilen buz gibi bi duş almam lazımdı. Odamın kapısını açtıktan sonra kapının arkasından banyo havlumu alıp banyoya doğru ilerledim. Tam banyoya girecekken arkadan Aras seslendi “Aleda, napıyorsun?” hadi ama, yavşak herif “Ne diye tam banyoya girecekken geliyosun sikik herif! Sence napıyo olabilirim. Şuan senin libidonla uğraşacak halim yok.”

 

“Benimkiyle uğraşacak vaktin yok ama elin Mateo’suyla Gabriel’iyle uğraşacak bolca vaktin var! Adamlar kapıya gelmiş ‘Où est mon amour?’ diye sayıklıyolar, milleti kendine deli divane edip bizi uğraştırıyosun.” Kendimi tutamayarak koca bi kahkaha patlattım, beni güldürebildiği için Aras’ın da dudağı memnuniyetle sağa doğru kıvrılmıştı “Gerçi senin gibi bi güzelliğe tutulmamak elde değil.” Dedi çapkınca “Hadi yavşak herif başka kadına, geç kalıcam şimdi.” Cevap vermesini beklemeden banyoya girip kapımı kilitledim, sonuçta Aras bu belli olmazdı.

 

Havlumu sepetin üstüne yavaşça bıraktıktan sonra kenarı ışıkla dekore edilmiş aynadan kendime baktım. Vücuduma, yüzüme, ela gözlerime en son olarak kumral saçlarıma baktım; güzel kadındım yalan yok. Erkek olup benim gibi bir kadınla gece geçirmeyi isterdim, ah hayat ah. Bi anda bütün dikkatim dağılmıştı, hadi ama Aleda toparlan; bugün önemli bi geceydi. İç çamaşırlarımı da çıkarıp küvetin içine girdim ve suyu en soğuk dereceye aldım. Su göğüslerime çarptıkça rahatlıyodum, soğuk su beni gevşetiyodu. Şimdi sıra akşam yapacaklarımı planlamaktaydı.

 

İlk olarak bizimkilerle Moran’ın mekanına gidicektik, iddialı ve seksi bir şeyler giyinmem lazımdı. Bugün Bay Moran orada olacaktı ve benim onun dikkatini çekip gecenin kalanını benle geçirmesini sağlamam gerekiyodu; en kolay kısım buraydı. Ama Moran’ın dikkatini çektikten sonra korumaları beni mutlaka araştıracaklardı, yoksa o Moran moruğunun aklına bile gelmezdi. Anıl’ın hazırladığı rapor benim gerçekte kim olduğumu saklamayı sağlayacaktı. Aras’ta etrafı kolaçan edip doğru zamanı bana bildirecekti. Biz Moran’la mekandan ayrıldıktan sonra Anıl ve Aras’ta peşimizden gelip büyük ihtimalle gideceğimiz otel odasının kapısında bekleyeceklerdi. Ama eğer Moran’ın evine gidersek, işte o zaman sıkıntıydı; ve beni muhtemelen esir olarak alıp ya öldürürler yada paraların yerini isterlerdi. Ama her zaman kazanacağını düşünmek iyi gelirdi, o yüzden bende öyle yapacaktım.

 

Ben bunları düşünürken duşumu almıştım bile, hızlıca dışarı çıkıp kendimi banyo havluma sardım. Kapıyı açtıktan sonra mermer zemine ıslak ayaklarımla adım attım, bu histen nefret ediyordum. Kapımın önüne vardığımda kapıda bir not asılı olduğunu gördüm ‘Affet beni sevgilim, sensiz olmak istedim😢😞 ~Anıl’ hadi ama Aras, bu notu Anıl’a gösterdikten sonra seni götten sikecek, elime bu kozu vermemliydi.

 

Notuda alıp hızlıca odadan içeri girdim. Dolabı açar açmaz alel acele açık ve iddialı bir renkte elbise aradım. Siyah asil gösterirdi ama amacım asil değil seksi olmaktı, kırmızı gayet uygun bir renkti. Sırtı açık, sağ bacağında büyük bir yırtmaç olan kırmızı elbisemi elime aldım ve kendimi yatağa attım. Hemen kırmızı iç çamaşırlarımı giyip üstüne elbiseyi geçirdim. Lanet olsun, sırtımdaki fermuar açık kalmıştı. Ama ateşli sevişme sahnesi yaşayacak bir sevgilim yoktu, o yüzden zorlada olsa fermuarı çektim ve hemen makyaj masama oturdum.

 

Kırmızı elbisemin üstüne kırmızı ruj mükemmel giderdi. Rujumun kapağını açıp dolgun dudaklarıma sürmeye başladım, çok güzel olmuştu. Göz makyajı yapmayacaktım, doğal güzelliğimi kapatmasını istemezdim; gerçi kırmızı rujla ne kadar doğal olduysam. Gözüme rimel ve yüzümün belirli yerlerine kapatıcı uyguladıktan sonra makyaj masamdan kalktım. Dolabımın aynalı rafını açtıktan sonra oradan fresh ama güzel bir koku seçtim kendime. Tam parfümü sıkarken kapı açıldı, arkama bakmama gerek yoktu, Aras gelmişti. “Aras Bilgin Bey, bugün yavşaklık kotanızı doldurmadınız mu acaba?”

 

“Aslında buraya çıkmak üzere olduğumuzu söylemek için gelmiştim ama, seni gördükten sonra fikrim değişti. Bu ne güzellik be hatun, yakıyosun!”

“Sağolun Aras Bey ama zaten farkındayım, ayrıca şuan beni oyalıyorsun. Ayakkabılarımı giyip geliyorum.”

 

Sol taraftaki ayakkabılıktan kendime gümüş renkli bir stiletto ayakkabı çıkardım. Tabiki Aras hala kapının önünde bemi izliyodu, eh orda ben olsaydım ben de izlerdim tabii. Ayakkabımın bantlarını da hallettikten sonra gümüş renkli çantamı alıp kapıdan çıktım. Çıkarken Aras eşlik etmek için elini uzatmıştı, yarrağımı yesin. Merdivenlerden inmeye başlayınca arkadan Aras seslendi “Hadi ama! Elim havada kaldı.” Ona naif bir şekilde elimi kaldırıp orta parmağımı kaldırdım. Parmağımı görünce çapkın bir şekilde sırıttı,

 

“Parmağıma da yükselmiş olamazsın, değil mi Aras?” cevap vermeden yüzündeki o çapkın sırıtışı bozmadan arkamdan geldi. Aşağı iner inmez koltukta viski açan Anıl’ı gördüm. Siyah bi gömlek giymişti, altında da siyah pantolon. Gömlek göğüs kaslarını ortaya çıkarmıştı, kimsenin hayır diyemeyeceği cinsten. Yakışıklı adamdı Anıl’da Aras’ta, ah bir de 5 yıllık arkadaşım olmayacaklardı..

 

Neyse, operasyondan önce daha fazla böyle şeyler düşünüp dikkatimi dağıtmak istemezdim. O yüzden Anıl’a doğru ilerledim ve tam viskiyi dudaklarına götürürken elinden aldım ve kendi dudaklarıma götürdüm. “Özür niyetine sayıyorum.” Anıl söylediklerime değil tamamen dudağımın kenarından damlayan viski damlasına odaklanmıştı. “Bende bu manzarayı özür niyetine sayıyorum.” Dedi ve dudaklarına vatan gülüşünü yerleştirdi. Neyse Anıl, bu sefer söylediklerimden dolayı sana bir şey demeyeceğim. Arkadan olmazsa olmaz Aras seslendi “Ee, ne zaman gidiyoruz?”

 

“Mükemmel notu Anıl’a gösterdikten sonra tabiiki.” Çantamın içindeki Aras’ın yazdığı notu Anıl’a verdim. “ Aleda, bunu bana yapmazsın değil mi, acı bana.” Çok beklersin Aras. “Artık gidebiliriz.” Ben kapıya yönelirken Anıl’ın Aras’a sövüşünü duyabiliyodum. İyi, en azından yumruk yememişti. Ben siyah porsche taycana doğru ilerlerken ikisi arkamdan didişe didile geliyolardı. Aras tüm yavşaklığıyla kavgayı yarıda bırakıp sırf kapımı açmak için önüme geçmişti. Bu çocuk gerçekten salaktı. Bende Aras’a söve söve arka koltuğa otururken artık sövmelerimize Aras dayanamadı.

 

“Ben ne yaptım amına koyayım? Gelen geçen bi yerime sokuyo bi yerime koyuyo.” Anıl’la aynı anda bi kahkaha patlattık, Aras’ta dayanamayıp bize katıldı. En sonunda ortam ciddileşti ve Anıl her zamanki nasihatlere başladı, “Birimize bir şey olursa diğerlerine de bir şey olmuş demektir; bireysel değiliz. Bunu özellikle sana söylüyorum Aleda, sakın dana bir şey olursa beni boşverin deme. Bu cümleyi kimseden duymak istemiyorum!” tam konuşacakken Aras girdi araya “Merak etmeyin, hiç birimize bir şey olmayacak. Yıllardır bu işi yapıyoruz, size güvenim tam. “Benimde aynı şekilde, artık arabayı çalıştırda gidelim Anıl, geç kalıcağız.”

 

Sözümü tamamlamamla araba çalıştı. Araba çalışır çalışmaz Aras torpidodan viski çıkardı ve kafaya dikmeye başladı. Anıl her seferinde içmemesi için uyarırdı ama bu sefer uyarmadı, hatta o da aldı ve içmeye devam etti. Demek ki gerçekten bu işi sıkıntıya sokmuştu. Hala algılaması zordu ama gerçekten bana önem veriyolardı. Beni yem olarak atalım dediğimde bile nerdeyse ayaklarıma kapanmışlardı sen gitme diye. Biraz daha zorlasam ona ettiğim laflar için üzülecektim, o yüzden zorlamaya gerek yoktu. Kimseden çıt çıkmıyodu, bu kadar yeterdi.

 

Anıl’ın elinden viskiyi alıp şarkı olarak Gasolina’yı açtım, “Şu neşenizi geri getirir misiniz artık, bakın durgun gidersek işimi tamamlayamam. Düzeltin şu suratları!” Aras hemen çapkın haline geri dönerek arkadına döndü ve ayaklarıma bakmaya başladı “Şu ayakkabının bantını bağlamak için nelerimi vermezdim, ulan hayat.” Madem ayakkabımı o kadar çok istiyordu ona verebilirdim tabiki. Beklemediği anda sağ ayağımı kaldırıp omzuna bastırmaya başladım.

 

“Lan, bu kadarını beklemiyodum. Ayağında da mı kas var be kadın, Anıl yardım et!” Anıl’dan yardım dileniyodu ama bu işten en az benim kadar zevk alan diğer kişi Anıl’dı, bunu 32 diş sırıtmasından anlayabilirdik. Biz Aras’la didişmeye devam ederken Anıl arabayı durdurdu. Moran’ın mekanına varmıştık. Aras yine kapımı açarak eliyle bana eşlik etti, ortalık içinde rezil etmemek için elini tutabilirdim. İkimiz bodyguardların oraya giderken Anıl arabayı valeye teslim edip çoktan önümüze geçmişti. O davetli listesinde adımızın olduğunu belirtmek için ismimizi söyledikten sonra bize yol açtılar ve içeri geçtik.

 

İçeride ne ararsan vardı, buraya tek başıma gelsem ne eğlenirdim ama, ah ah. Aras düşündüğüm şeyi tahmin etmiş olacakki kulağıma eğilip “Ben seni burada gördüğünden çok daha fazla eğlendirebilirim.” Deyip çapkınca göz kırptı. Bende karşılık olarak

 

“Bende ayağımı arabadakinden çok daha sert bir şekilde batırabilirim.” Diyerek cilveli bir şekilde göz kırptım. Anıl’ın öksürmesiyle bize ayrılan locaya doğru ilerledik. Bize üç tane içki bardağı ayarlamışlardı bile, sanırım bunu içeçek kadar aptal sanmışlardı. Anıl masaya eğilip birazdan yapacaklarımızı anlattı.

 

Benim şimdiden Moran’ın masasına geçmem lazımdı bile, Anıl’ın sözünü bitirmesini bekledim ve masadan kalktım. Kalkmadan önce ikisini de korkulacak bir şey olmadığına ikna etmeye çalıştım ve lavabolara doğru ilerledim. İlerlerken Moran’ın locasının yanından da geçtim ve dolgun kalçalarımı Moran’ın omzuna sürterek ilerledim. Tabiki dikkatini çekmiştim. Ama sorun şu ki sadece Moran’ın değil yanındaki adamın da dikkatini çekmiştim; ve bu dikkati Moran’ın aksine güzelliğimle değil farklı bir şekilde çekmiştim.

 

Lavaboya girdim ve ellerimi yıkadım. Adamın bakışlarında başka bir şey vardı, yada ben kafamda kuruyodum. Bu düşünceleri kafamdan atıp kapıya doğru ilerledim, yapıcak önemli bi işim vardı. Kapının dışına adım atar atmaz karşımda bi adam gördüm. Daha ne olduğunu anlayamadan elleriyle ağzımı ve burnumu kapttı, ben de boş kalmadım sol kolumu bedeninin altından çıkardım ve gözüne batırmaya başladım. Evet, biraz değişikti ama acilen kurtulmam gerekiyodu.

 

Hemen dizimle adamın çükünü bulmaya çalıştım. Lanet olsun! Bacağımı hareket ettiremiyodum. Omzumda hissettiğim ağırlıkla gözlerimi oraya çevirdim. Sikik herif, bedenine uyuşturucu uyguluyodu! Bir an önce kurtulmam lazımdı. Kahretsin, kahretsin. Dişlerimle elimden geldiğince güçlü bi şekilde damarlı ellerini ısırdım, elini çekmek zorunda kaldı. “Orospu çocuğu, bırak beni.” Dudağına bi gülüş yerleştirdi “Aslında orospu çocuğu değil, Arslan Kaya-“ cümlesini tamamlayamadan çüküne bi tane tekme geçirdim. Sonrası zaten karanlık. Ama bayılmadan önce birkaç kelime sövebilmiştim. “Pis piç, senin cibiliyetini sikip eline vermezsem bana da Aleda demesinler!” “Demek adın Aleda…”

 

 

 

DEVAM EDECEK…

 

 

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir, ben sonunu pek beğenemedim, ama diğer bölümde göreceksiniz ki erkek karakter o kadar da çapkın değil. Görüşlerinizi bekliyorum🖤

 

Bölüm : 05.12.2024 23:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...