27. Bölüm

27.Bölüm

Tomris
tomrisharun

 

Gözlerimi huzurla açtım,demek isterdim ama pek öyle olmadı toplaşmış karnım ile zorlansam da hızlıca yataktan fırladım ve öğürerek lavaboya koştum.Evet günlerdir böyle.

 

Günlerdir diyorum Çünkü iki haftadır evliyim! Ayyy eveeet.

 

Ne mi değişti

 

Çokşey misal Alp'im beni bir dakika yanlız bırakmıyor, ilgiye boğuyor ve bu beni çok duygulandırıyor.

 

Kafamı klozetten çıkartıp etrafıma baktım ve bana endişe ile bakan iki kehribar gözle karşılaştım. Gözlerim artık uykusuzluktan kayıyordu.Çünkü sabaha karşı gelmiştim ,hastaneden.

 

"Yok bu iş böyle olmayacak hastaneden izin al !"diye söylenerek beni kaldırdı.

 

"Yaaa "diye mırıldanmaktan başka birşey yapamadım çünkü haklıydı. Ve bu hastane işi zorlamaya başladı,hele hastane kokusu bu koku yüzünden maskeyle dolaşıyorum !.

 

Yatağa tekrar girdiğimizde elleri Karnımda oyalanıyordu

 

"Ya sen Hamilesin ya"diye masum masum konuştu.

 

""eeeeeeee"" diye gülerek yanıtladım.

 

"Ya sen hep kusuyorsun 3 aydır hiç aşermedin, bi kere aşersene"

 

"Aaaaaa o nasıl olcak" diye bakışlarımı gözlerine diktim

 

"Ya aşerdiğini görmeyi çok istiyorum"diyince güldüm

 

"İnşallah birkaç ay sonra hastaneden geçici ayrılırım"diye başka bir konuya geçtim ki

 

"Hemen ayrıl!Lan 3 aylık bebeğimiz var .Daha değil kontrole götürmek ,cinsiyetini öğrenmedik,ve hastaneyle iç içe olmana rağmen!" Bu niye patladı ya. Sabah sabah siniri niye tepesinde.

 

"Bu aylarda tam cinsiyet belli olmuyor"diye uyku uykulu mırıldandım.

 

"Kesin!"diye mırıldanarak arkasını döndü ve gitti.Bir anda uykum açıldı.

 

Noluyo lan bu adama.

 

Ya iki övdük diye de hemen nazar değmez ki!

 

"Bana baksana sen" diye onun arkasından yürüdüm "Ne oldu Niye Sabah sabah bu çirkeflik" diye istemsizce sesimi Yükselttim.

 

Kaşları çatıldı ,ama birşey söylemedi.Ne yani?Maskesini taktı ve kapıya yöneldi

 

Nereye gidiyor.!

 

Eski atikliğim yoktu ama yine de atik olmaya çalışarak arkasından gittim bahçeye kadar yalın ayak çıktım "Nereye gidiyorsun" diye bağırdım.

 

"Hava alcam" diye umursamazca yüzüme bile bakmadan motora bindi ve gitti .Bu da ne!

 

Ne oluyor.

 

Kalbim sıkılmaya başlamıştı,o kim ki beni bu halde hiçe sayıyor.yoksa değişiyor muydu.Ama ben ne yapmıştım ki .Karnıma vuran sancıyla, hafiften inledim ve elimle karnımı tuttum.

 

Noluyo!

 

Kendi kendime ama bebeğime itafen "birşey yok annecim baba huysuz oldu iyi ol lütfen"diye söylendim.

 

Daha çok yalvarır gibi olsa da.

 

Ayaklarıma baktım ,çizilmişlerdi...

 

Arkama döndüm tam kapıya doğru gidiyordum ki bir daha ağrı saplandı bu daha güçlüydü korkudan mı yoksa çaresizlikten mi bilmem ama hiçbirşey yapmadan kapı girişinde ağladım,sadece ağladım.Erken mi davrandım demek istemiyorum ,noluyo ya

 

yarım saat kadar ağladıktan sonra hafiflemiş şekilde eve girdim,Bedenim yorgun düşmüştü .Yatağa varamadım onun yerine koltukta uyudum

(...)

 

"Ayakkabısız niye çıkarsın ki dışarı"

 

"Ağlamış"

 

"Niye tüm stresimi yansıtıyorum ki."

 

"Kız hamile üstelik"

 

Kesik kesik şeyler duyuyordum,kendi kendine konuşuyo,ayağıma soğuk bir şey sürüldüğünde korku ile gözlerimi araladım.

 

"Korkma"diyen sesle kaşlarımı çattım.

 

"Ne işin var senin"

 

"Karımın yanına geldim"

 

"Hıh tabi kesin"diye söylendim.

 

Çizilmiş yerlere krem sürüyordu.

 

Saate baktım akşamüstüydü.

 

"Kırgın mısın bana"diye gözlerime uzun uzun baktı

 

Ben ise gözlerimi ondan kaçırdım.Yanıma geldi ve Dizlerimin önüne çöktü.

 

"Yavrum valla stresliydim"

 

"Bir anda mı stresle doldun!"diye karşılık verdim.

 

"Hayır sadece bugün günlerden ne olduğunu hatırlamak beni streslendirdi."

 

Bugün günlerden neydi ki?

 

9 Haziran peki nalaka

 

Ne çabuk geçti ya19 Mayıs'ta evlilik teklifi almış 2 aylık hamile kaldığımı ögrenmiştim..

 

"Boşuna düşünme bilmiyorsun "diyen Alp ile düşten çıktım.

 

"ne oluyor bugün"

 

gülümsedi "Göreve gidiceğim"

ne

 

yaaaaa

 

ama bir dakika hiçbir göreve gidişinde böyle olmuyordu,nasıl bir görev ki bu.

 

"Sen önceden böyle değildin nalaka,niye asabisin?"diye bir soru yönelttim

 

"Yani "Sustu

 

Niye sustu. Ya şeytan diyo ki gel üstüne kus.

 

"Eeeeee"diye sesimi yükselttim.

 

" Bu görevin biraz riski var " birkaç saniye dondum. Tam konuşmaya başlayacaktım ki lafı ağzıma tıktı.

 

"Birşey olmamasına dikkat edeceğim"diyerek devam etti.

 

Gözlerim doldu sadece ona bakmak dışında birşey yapamadım.

 

"Eğer sana birşey olursa seni vururum!"dedim hiddetle

 

Kaşları havaya kalktı.

 

"Çok ciddiyim seni götünden vururum"

 

"Sen mi ,sen daha bana kıyamıyorsun bide beni mi vurcan"

 

"Vurmazsam namerdim lan"

 

Erkeksi kahkasıyla "öyle olsun Albinom"

 

1 Gün Sonra:
zaman hızlı geçiyordu...halbuki tutsak düştüğüm zaman geçmek bilmemişti.

 

Askeriyede bana gösterilen yere gitmiş ,oturmuş Alp'i bekliyordum.Önümde yarı çıplak askerlerin olması dışında sorun yok.

 

Ne mi giymiştim.

 

(Karnı tam bu büyüklükte)

 

Bileklerimin üstünde biten ama hatlarımı ortaya çıkaran bir elbiseydi, göbüşüm belli olsun diye giydim.

 

Bankta askerleri izlerken yanıma oturan kişi ile irkildim, Alp değildi çünkü onun gibi kokmuyordu,arkamı dönünce Tuğrul ile karşılaşmak şaşırttı.

 

Derince gülümsedim,"hayırdır hangi rüzgar seni yanıma attı"dedim muzipçe.

 

O da güldü "hiiç içerdekiler kocanı sakinleştirmeye çalışıyorlar da ne olur ne olmaz diye yanına oturayım dedim."dedi.

 

"Alkanı mi!Ne alaka!" Hızlıca kalkınca ani bir baş dönmesi ile arkaya düşücektim ki son anda Tuğrul beni sabitledi.

 

"Lan Yenge noluyo" Sesindeki endişeyi gizlemedi.

 

"Bilmiyorum ama boşver " bir elimi Karnıma sabitlerken diğer diğer elimle de gözüme Gölge yapıp Alp'i aradım ama yoktu ortada. O an aklıma gelen şey ile rahatça yerine kurulmuş olan Tuğrula döndüm.

 

"Tuğrul bişey sorcam"

 

"Dinliyorum"

 

"Gidiceğiniz görev nasıl birşey"diye sorunca Kaşlarını çattı.

 

"Kimin"

 

"İste timin"

 

" timcek goreve gitmiyoruz ki"dedi anlam veremez bi şekilde.

 

Kaşlarımı çattım.

 

"Ne demek gitmiyorsunuz eee Alkan?"

 

"Haa biz değil o tek katılıcak göreve"Beynim durdu ,görev tehlikeliydi ve tek mi gidecekti .!

 

O an bir gürültü koptu

 

Alp'birine azar çekiyordu.

 

Teğmenleri eğiten askere

 

Gözüm döndü hızlıca elimdeki çantamı Tuğrula verdim.Ve koşar adımlarla oraya ilerledim.

 

"Ne alaka sen burada eğitiyorsun,benim sabrımı sınıyorsun "diye yükseldi benimki

 

"Komutanım emir verildi buraya geçtik hanımınızı görmedik bile"hah bide askere hesap soruyo

 

Dur sen Alp efendi.

 

"Eeeeeeee ne bu carcarcar" diye bağırarak giriş yaptım.

 

Alp beni görünce "askeriyedesin davranışlarına dikkat et" diye uyarıda bulundu.

 

Onu duymazdan gelerek "Bana bak kaç kişi gideceksiniz bu göreve" dedim,cevap veremedi

 

"Hah şuna bak bana yalan mı söyledin" diye cırladım.

 

"Açelya benimle konuşurken sesini yükseltme" diye savunmaya geçti ki.

 

"Yükseltirim"diye çığırdım "sen onların komutanıysan ,ben de senin karınım,anlar sana ,sen bana!" Muzipçe sırıttığını maske altından hissettim "ya sen tehlikenin göbeğine gidiyorsun ve tek gi-"Devam edemedim karnıma giren hafif sancı ile kelimelerim boğazımda dizildi.Kasılıp kaldım.Alp fark etmiş olmalı ki hızlıca "Yavrum neyin var "diye korkuyla üzerime gelince ,son anda gücümü toparlayıp iki üç adım geri attım ve "uzak dur benden!"diye sinirimi kusup arkamı döndüm tam gidiyordum ki elinde çantamda bekleyen Tuğrulu gördüm ondan çantamı alıp askeriyeden çıkış yaptım...

 

 

Tuğrul Anlatımı:
Açelya gittikten sonra askerler hızlıca ordan uzaklaşırken Alkan mıhlanmış gibi yerinde duruyordu.

 

Ah benim kardeşim,seni böyle göreceğimi bilemezdim
"Ama sen de niye eksik anlattın ki" diye başlayacaktım ki

 

"Sen biraz sussana"diye ters ters baktı.

 

Ya susuyom olmuyo konuşuyom hiç olmuyor.!

 

"Sadece şu son günümü güzel geçireyim demiştim" dedi gözleri dolu dolu bana döndü.

 

"Şimdi uzun süre bana küsecek"

 

"Hem de çok uzun"diye tamamladım.

 

"Ya en azından eve gidelim bi özür dile lan"diye tavsiye verdim.

 

"Eve gitmedi"dedi.

 

"Nereye gitti lan o zaman"dedim.

 

" Zehra ve Hediyeye"diye noktayı koydu.

 

"Sen nerden biliyon"

 

"Ben onu ezberlemişim, asıl bilmezsem yazık olur "

...

 

3 Gün Sonra:

 

"Ağlama Açelya tamam sen de biraz haklısın yani tamam... Lanet olsun kimi kandırıyorum Alkan haklı Senin üzülmemeni istiyorsa Onun ne suçu var!" Diyen Zehra ile daha da ağlamaya başladım 3 gün geçmişti kavgamızdan ve göreve erken gitmiş yani bizim kavgamızdan sonra direkt göreve gitmişti.Bana veda etmeden! Tamam kapıma kadar gelmiş Hatta saatlerce kapıda beklemiş olabilir ama neden!

 

Burnumu çekerken "ama ben nasıl dayanırım onsuz ,çok özledim onuuuğ"diye ağlarken Hediyenin "Açelya sen hamilesin farkında mısın bilmem. ÇOK stres yapıyorsun,biraz rahat ol,o adam kolay kolay devrilcek adamlardan değil o Alkan herkes ona saygı gösterir,o sana,öyle bir mevzu"dedi,çok içten dedi ,öyle ki ben bir anda sustum ve düşündüm.

 

Doğruydu.

 

3 Gün Sonra:
onsuz 6. günüm alışmadım Ama alışmam gerek. onun kötü olmadığını biliyorum Ama içimde bir sıkıntı var sanki son kez ona sıkıca sarılman gerekiyormuş gibi..

 

Hastaneden yavaş yavaş dönerken bir elimde tombiş karnımı destekliyor bir elimde ve keyifsiz bir şekilde aç olmadığıma rağmen tost kemiriyordum.

 

Harbi ben nasıl hamileyim kusmak dışında hiçbir şey yapmıyorum bir de Olur olmadık yerlerde uyuyorum.

 

Oysa Alp aşermemi çok istemişti.Şapşik yaa.

 

12 Gün sonra:
aramam yine cevapsız sonlandı. Tam 18 gün oldu. Şu ana kadar en uzun görevi. Onu o kadar çok özledim ki burnumda tütüyor. Tek hasret giderebildiğim bir şey dolabını açıp kıyafetini ya giyerek ya da kıyafetine sarılarak uyumak. Başka bir şey Gönlümü ferahlatmıyor. İnat ettim o gelene kadar hiçbir şekilde bebeği kontrol ettirmeyeceğim.

 

Tabii bebeğe bir şey olursa kendimi öldürürüm orası farklı burada olay bebekten intikam değil alp'ten İntikam ama ne zırvalıyorum ki...

 

Patates yemeğini iştahsızca yerken boğazımda durdu boğulma anlamında değil Yani onu düşünürken yemek yutamıyorum ya da yiyemiyordum iç çekerek zorla yuttum.O an kapı çaldı

 

Zehra mi gelecekti hayır onun işi var.

 

Hediye yooo o haber verirdi

 

Tim?onlar 2 gündür ortada yok!

Eeeee

Alp?

 

Hızlıca koşarak üstümdeki pijamalara bile aldanmadan, kapıyı açtım Ağzım kulaklarıma varmıştı ki karşımda postacıyı görene kadar.şaka mı bu

 

Bu devirde postacı mı kalmış abiiii,olmadı duman yollasaydın.
abiye boş boş bakarken elinde tuttuğu zarfın üstünü okudu.

 

"Efendim burada "albinoma"adlı bir kişi'nin bu zarf"

 

Kalbim umutla doldu alpten Bana gelmişti "o kişi benim dedim"hızlıca.

 

Birkaç belge imzaladıktan sonra zarfı elime aldım koşarak Salona geçtim.

 

Zarfı ellerim titrerken açtım,içinden bir şey düş ilk başta anlamasam da kurtulmuş Açelya çiçeği olduğunu gördüm,gülerek içindeki kağıdı da çıkardım.İçinde:

 

Sevgilim,

 

Üzgünüm seni üzdüğüm için ,ben uzun bir süre daha burada değilim ama bil ki iyiyim.Şuan anlatamayacağım ama önemli bir görevdeyim.Düşman asker çok ,onların içine sızmam lazım.Ne olursa olsun seni seviyorum. Ben gelene kadar Aşerme...Yada aşer ama benim yanımda da aşer ,o tatlı heyecanın için kuş sütü bile bulurum kurban olduğum. 1

 

seni seviyorum ve unutma küpen ,yüzüğün ve kolyen asla çıkmayacak

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Alkan~

 

Bir damla ve bir damla daha bu anam beni öldürecekti, sonum olacaktı.

 

 

2 Gün Sonra:

 


4 gündür timden de Alp'den de haber yok.En son çareyi Keremi aramakla buldum ama meşgule verdi.Yani kayıplar,yada onlar da farklı burada görevde. Bilmiyorum.

 

Alpsiz 20.günüm ve çok kötüyüm.Her açıdan. Öyle sosyal medyada gezinirken birden kapı çaldı.

 

Yoksa....

 


Koşarak kapının önüne geldim ki bir anda durdum.

 

Mis gibi birşey kokuyordu.

 

Böyle eee nasıl desem tatlı ama tuzlu.

 

Yaaaaaa dilim damağım birbirine girdi.

 

Etrafımda ne yiyecek var ne pastane nerden koktu ki

 

Yaaaa çok canım çekti

 

Heh tamam ELMALI KURABİYE

 

dur bi dakika Ben Aşerdim mi!

Neee

 

Hemde kapının arkasındakinin%70 Alp olma ihtimali varken mi!

 

Aşermiştim.

 

Ve kocam gelmiş olabilir.

 

Kıkırdadım ve kıkırdamam büyürken hızla kapıyı açtım.

 

Açmamla beraber olduğum yere çakıldım .

 

Bir adam vardı Karşımda,asker kıyafeti vardı üstünde biraz koyuya kaçan bir üniforma elinde de rozetli bir forma onun üstünde de Türk Bayrağı,gülümsedim ama o gülmedi elimi Karnıma attım güçlükle ,boğazımda ya diken vardı ya taş.

 

Konuşamadım ayaklarım beni taşıması bile mucizeydi.

 

O an adam konuştu:"Başınız sağolsun ,o bir kahraman,o bir şehit"1

 

beynimden vuruldum ,midem bulandı kusamadım,başım döndü bayılamadım.O an sanki tüm duygularım,tepkilerim yok olmuş gibi mıhlamdım. İşte o an gözüm araka tarafa ilişti ani drift atarak 2 motor geldi ve bir jip bunların kim olduğunu biliyordum bizim tim

Ama neden bu gün geldiler.

Motordan Tuğrul ve Güliz indi Gülizin arkasından da Hürü yani görümcem indi.Jipten de aceleyle Kerem indi ve korku içinde bana baktı jipten diğer tim de inerken ben elim ayağım boşalmış gözyaşlarım yanaklarım ıslanmış bir şekilde Kereme bakıyordum.Kerem ve Tuğrul bana doğru koştular ama ben her şeyi idrak etmeye çalışıyordum ,kusmam lazımdı yoksa tıkanıp kalacaktım, karnımı tuttum bebeğimizi ...

üstüme doğru koşarken ben tepki veremeyecek kadar aciz olmuşum
Kerem "Açelya yok öyle bişey kendine gel sen hamilesin "diye kırmız gözlerle bana baktı .Kafamı salladım.Hızlıca Alp'imin kıyafetlerini getiren askere "Ben sana demedim mi lan o kız hamile diye ne diye geliyordun"diye kükredi.İste tam o an herşeyi idrak ettim .Ölmüştü kocam ,aşkım ölmüştü.Sessiz ağlamalarım o an çığlığa dönüştü Tuğrul benim omuzlarımdan tutarak sarstı

"Açelya !"diye kükredi ama bana etki etmedi.Bir çığlık attım kimseyi umursamadan "ALP!!" Dizlerimin üstüne düştüm.Çığlık atarak ağlamaya başladım etrafımda gürültüler vardı ama idrak edemiyorum.

Sonra biri yüzümü tuttu ,gözlerim netleşmeye çalışsa da netleşmedi heryer bulanıktı.Çığlık atarak kimin eli olduğuğunu umursamadan eli yumruklayarak kendimden uazaklaşırdım."Alp"tek dediğim buydu."Getirin, onu istiyorum ahhh!onu getirin! "O an netleştim Karşımda beni sakinleşmeye çalışan Hürüyü gördüm.O da ağlıyordu göz altları mordu.

Onlar önceden biliyordu!

Kaç gün olmuşu.

Elimi kalbime bastırarak "ölmedi o ben hissediyorum"diye fısıldadım.Ağkayarak kafasını olumsuz anlamda salladı.

Ölemezdi.

Etrafıma baktım ve o an gördüm Alim ile Akif beni kollarımdan tutmuş sabit tutmaya çalışıyorlardı.Kerem ağlamasını zor tutmaya çalışıyordu,Tuğrul o donmuştu ve bir yere odaklanmıştı karnıma.

Gülize döndüm
o da ağlıyordu ,ağlama durmuştu,hem de bir anda çok sakince "bırakın beni" dedim. Tereddüt etseler de bıraktılar.

O an aklımda olan şeyi gerçekleştirdim, eşyaları getiren va hala dikilen askere saldırdım.

evet saçma gelebilir ve neden böyle birşey yaptığım sorgulayabilir ama ben hamileyim ve mantıklı düşünme evresini geçtim.


Çığlık atarak "kim yaptı onuma bunu kim!Kim gönderdi göreve öldürüceğim onu "haykırarak askerin yakasındayken tuğrul zarar vermemeye çalışarak beni ayırdı.İste o an

İste o an nefesimi kesecek o an yaşandı.

kerkes sustu.

Bacaklarımdan aşağı akan bir soğukluk, bir sıvı..

Kasıklarıma dolan bir sancı

Elimin ayağımın boşalması

Amansız bir çığlık

Son bir damla gözyaşı

Be yavaş yavaş karanlık

Son duyduğum sözler.

"Siktir"

"Bebek!"

"Açelya!"

"Hayır"

"Dü-Düşük yapıyor"dedi Güliz.

"Ambulans!!" diye son ses bağırdı Kerem.

Karanlık.

Bana uyan diyen sesler

Ama uyanamadım.

Lütfen gitme bebeğim.

Sende benim gibi anasız kalma ...

ama sen daha oluşmadın ki.

Ya sen öleceksin ya ikimiz

Gitme 

o gitti sen gitme

 

 

 

 

🥨🥨🎀🥨💞

Canlarım evet
biraz kötü oldu ha?

Alpimiz şehit oldu.

Büyük bir kayıp,bu bölümü yazmak çok zordu

Ya bebek

Ölecek mi

Ölürse Açelya ne yapar.

Yorumları alalımm

 

Bölüm : 08.05.2025 15:10 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...