Birşey diyeyim mi hayat doğduğumdan beri beni kendine düşman görmüş sanırsam..
İlk dışlanmam için Albinoluk vermiş,sonra doğunca annemin sütünü ememeden annemi öldürmüş, hep dışlanmış ve az daha sevgili sandığım adamın tecavüzüne maruz kalıyordum,hayatıma son vereceğim dönemde bir kızla tanıştırmış ama onunla farklı şehirlere giderek ayırmıştı hayat,teröristler tarafından işkence edilmiş,aşık olmuş,ailemin gerçek yüzünü biraz daha öğrenmiş,aileme mesafe ve aramıza duvar kurmuş,evlenmiş ve birkaç gün sonra aşkımı kaybetmiştim...
Şuan tek temennim kızımın Alpime benzemesi en azından kızıma baktıkça aşkımı göreyim...
Açtığım filme boş boş bakarken kapı çaldı,uykusuzluğumu belli eden gözlerimi ovuşturup yavaşça yerimden kalktım ve yavaşça kapıya yöneldim ,kapıyı açtığımda gelen kişileri görmek şaşırtmadı Ümit ve Kerem birbirlerine ense şakası yaparak adeta anırarak içeri girip ezberledikleri yolu takip ettiler,gözlerimi devirerek yavaş yavaş oturma odasına gittim hala boğuşurken koltuğa oturdum ve onları izlemeye devam ettim,eskiden olsa nefesim kesilene kadar güleceğim bu manzara artık pek de dikkat çekici değildi.
Evet kendi evimde kalmıyorum,Alpimle önceden anlaştığım gibi onun evinde kalıp;kolyemi ,küpemi,yüzüğümü asla çıkarmıyorum.
Elimi Karnıma koyup onları izlerken karnımın hala olmaması canımı sıktı doğrusu 5 gün önce hastaneden taburcu olduğumda doktorum, bebeğim 5 aylık olunca hızlı hir karın büyümesinde karşılaşacağımı söylemişti ama ben normal bir büyüme istiyorum... henüz 3 aylık bebeğim belli değildi ve daima yavaş hareket etmem lazımdı.
Saate baktım 18.03'ü gösteriyordu.Temmuzun 10 uydu bugün.Yani Hürü'nün doğum günü herkes organize birşey yapmışken ben paspal halimle koltukta uzanmış uyumuş,kusmuş,yanlışıkla uyumuş,yumurta kokusundan kusmuş ve neden kusuyorum diye sinir krizi geçirip yine uyuya kalmıştım.
Bizimkileri izlerken onlar bir müddet sonra soluklamak için yanıma oturdular
"Nasılsın kız!"Keremin gülümseyerek sorduğu soruya cevap vermek yerine omzuna kafamı koyup ona sarılarak cevap vermiştim,o da beni sımsıkı sarmıştı..
O çabalıyordu, silah arkadaşını ,komutanını kaybetmişti daha kendi üzüntüsünü yaşayamadan benimkini silmeye çalışıyordu,Sadece o değil abisini kaybeden Hürü bile benim acıma odaklanmıştı.Onlar benim 2. Ailem..
Ama hayır.Aileler birbirinden birşey saklamaz!Onlar benim can düşmanlarım!Hepiniz şaşkınsınız değil mi?Ne oluyor diyorsunuz ben kafayı yerken herşeyin aslı ortaya çıktı,bundan sonra sadece sahnede ben olacağım...
2 gün sonra taburcu olacakmışım, Ben iyileşiyormuşum,ama ya kalbim..Yada Alpim?
Demin herkes odamdayken şimdi kahve içmeye çıktılar Tuğrulu da başıma nöbetçi olarak kakaladılar,her neyse sorun değil ,tam o an çalan telefon ile Tuğrula baktım ilk bana sonra telefona baktı ve benden müsade isteyip çıktı .
çıktı ama ben işkillenmedim değil,yavaşça ayağa kalktım serumumu hızlıca çıkardım,elim çok yanmıştı ama sorun değil hislerime güveniyorum ...
Hızlıca kapıya koştuğumda duymak istediğim diyalog bu değildi...
"Evet komutanım...İzini sürüyoruz...evet....O konu mu?Alp komutanımı vuran Orhan kansızının peşini sürüyoruz"
Beynimden vurulmuşa döndüm,kalbime çöken ağırlık beni ayakta tutamayacak seviyeye getirdi
Orhan Korkmaz...
Günümüz:
ani gelişen panik atakla yatağın yanına kadar gelmiş ve bayılmıştım bu yüzden 1 hafta daha kontrol altına almışlardı.
ama hayır benim devrimim başlayacak
"Hadi git sende giyin birazdan gelirler "diye daldığım yerden çıkardı beni Ümit.
Dudağımı büzdüm,ne giyecektim ki.
Onları onaylayarak yavaşça yerimden kalktım ve odamıza doğru ilerledim.
Hala kilitliydi ve kimse kimse odaya girmemişti giremezlerdi zaten bunun için iki kişinin gözü taranmalıydı biri aşkımındı biri de benim gözüm. Kapının önüne geldikten sonra hafifçe eğildim göz tarama şeyi gözümü taradıktan sonra Click diye ses geldi ve kapı açıldı onun kıyafetlerini asla çıkartmamış koyduğu eşyalar yerli yerindeydi sanki birkaç gün önce gitmiş gibi...
Dolabımı açtım birbirinden çok renkli En çok da beyaz renkli elbiseler tişörtler croplar...
Artık renkli giyebileceğimi sanmıyorum pek cazip gelmiyor. Zaten beyazı asla giymem çünkü bana en çok yakıştırdığı renk oydu...
Dolabımı kapattım üstümdeki siyah eşofmanlara baktım.
Tam ne giyeceğimi düşünüyordum ki aklıma çok önceden aldığım ama pek beğenmediğim o takım geldi.
Hemen Dolabımı açtım ve en arkalara girdim,o takımı bulacaktım
***
Yarım saat kadar aramakla uğraştım ama bir türlü istediğim takımı bulamadığın için uydurdum birkaç parça üstüme giydim tenimle zıt renkli olan siyah pantolon ile siyah askılı bir bluz kolyem bilekliğim ve yüzüğüm hala bendeydi,asla çıkarmam sözüm var
Pişmanım onun en sevdiğim yerlerimden birisaçımdı keşke kesmeseydim Kerem saçımı almış dediğine göre saklıyor Bana da vermek istemiyor ama bana fotoğrafını yolladı Keşke yapmasaydım
yapmamam gerekirdi ama o duygu...
Gariptir ki hissediyorum Alp'im ölmedi,ama Geçenlerde gelen otopsi sonucunda tanıyamaz halde ölü bedenin Alpe olduğu kanıtlandı.
İşte o an aklıma gelen o şeyle donup kaldım.Tabi ya!!!
****
tekrardan göz tarama yapıp kapının açılma sesiyle salona doğru gittim
çok kişi gelmişti Ümit, Kerem ,Tuğrul ,Akif, Alim, Zehra ve Hediye
Hepsi o kadar şıktı ki kendimi yetersiz hissettim
Tahminimce Güliz ve Hürü sonradan gelecekti
onlara çaktırmadan kendimi süzdüm onlara yakışmıyordum ben kendimi hiç yetersiz görmemiştim.
Kızlar Bana sarılmak için adım atıyordu ki onlara başımla Selam verip kanepeye kuruldum
Bu böyle olmazdı onları kendimden uzaklaştırmam lazım
2 saat sonra(Hürü'nün Anlatımı):
Yaptıkları sürpriz doğum günü beklenmedikti ama aynı zamanda beklendikti, abimin olmasını o kadar çok isterdim ki...onu düşünürken içim burkuldu ama çaktırmadım bir konfeti eşliğinde doğum günümü kutlanmış kapıdan girer girmez alkışlara boğulmuştum.Evet güzel sahnelerdi ama doğum günüm boyunca Açelya'dan gözlerimi ayıramamıştım o bitiriyordu kendini ,herkes onu normale alıştırmaya çalışıyordu ama o herkesten uzaktı köşeye oturmuş kendi kendine Mırıldanıyor tırnaklarıyla oynuyor arada bir bizle göz teması kuruyor sonra tekrardan kendince takılıyordu herkes farkındaydı ama nerden başlayacağımızı bilmiyorduk.
Öyle konuşurken Açelya ayağa kalktı bir yere gitti ve geldi kimse fark etmemiş gibi yaptı ama herkes Aslında Açelya izliyordu Evet izlerken Aslında konuşuyor havadan falan bahsedip gülüşüyorduk ve hiçbir şey çakmamıştı Zehra bile onunla takılmaya çalışmıştı Ama Açelya bütün kapılarını Sanki bize kapamıştı.
Bir müddet sonra kendi kendine güldü sırıttı ve ayağa kalkıp tekrardan gitti O gidince herkes sus ve birbirlerine bakıştı Kerem'e ve Tuğrula bir bakış gönderdim onlar ayağa kalktı ve tam Açelya'nın gittiği yere gidiyordu ki Açelya geri döndü şaşkınca bize baktı "Nereye gidiyorsunuz" diye cansız bir şekilde sordu.
"Asıl sen nereye gidip duruyorsun" dedim Onu korkutmamaya çalışarak da gülerek.
Kıkırdadı ve gelin size göstereyim dedi.
Herkes birbirine bakarken o holde ilerledi ve Mutfağın kapısını açtı. Herkes mutfağa girerken en son odaya girdi ve Mutfağı kapadı tekrardan kıkırdadı ve sessiz olun gibisinden işaret parmağını dudağına koydu. Hepimiz Bu anlamsız hareketini dikkatlice izliyorduk.
"yeni atım nasıl" diye Kahkaha patlattı.
o an herkesin üstünde öyle bir şok dalgası yayıldı ki o anın hissi tahmin edilemez.
Ümit şaşkınlıkla "ne atı be o buzdolabı" deyince Açelyanım Gülen Hatta neredeyse kahkaha patlatacak yüzü korkunç bir şekilde soldu ve gözlerini Ümit'e dikti.
"Sen de düşmansın değil mi" diye buz gibi konuştu.
herkes şoka girmiş Hatta Şok'tan felç geçirmiş olabilirdi ki bunların içinde ben de vardım ne kıpırdayabildim ne konuşabildim.
Alim "Açelyacım şu zamanlar birazcık psikolojik olarak yoruldun acaba içeri kaçıp biraz dinlensek mi" diye gayet barışçıl bir şekilde konuştu ama Açelya ilk "önce atımla tanışacaksınız" diye ısrar etti.Yüzünde mimik dahi yoktu.
Hediyenin hıçkırığı ile herkes hediyeye döndü ağlıyordu. Mümkündü ağlaması Sonuçta Açelya Hiç iyi değildi hızlıca Açelya'nın üstüne sarılmak için giderken Açelya çığlık patlattı "Uzak dur benden! herkes atımla konuşacak ve evimden defolup gidecek Alp beni bekliyor!"
İşte o an bir şeyler döndüğünü Açelya hiç olmadığını bir kez daha anladık Tuğrul İki elini teslim olmuş gibi yanında açarak Açelyaya ilerledi "Tamam o zaman atın Adını söylesene tanışalım"
Açelya gayet mutlu bir şekilde
Ve bütün timin buz dolabında tanışma anını izledim..
Eğer olayı bilmeseydim gerçekten komik bir olay olabilirdi ama....
Açelya Anlatımı:
Herkes benden korkmuş bir şekilde evden uzaklaşırken aslında bir psikolog getirmeye gittiklerini bilecek kadar tanıyordum onları..
Herkesi buzdolabıyla tanıştırmıştım. Aslında gerçekten komik bir andı. Ama Onlara asla ve asla yalan söylememiştim. Evin önünde kameralar olduğu için önden çıkamazdım Ama onların bilmediği bir yer vardı, bütün olaylar sanki özellikle biz seçilmişiz gibi başımıza geldiği için Alple özel bir çıkış yeri ayarlamıştık.
Onlara yalan söylememiştim aslında..
Ağır iş yapmam gerekiyordu ama artık hiçbir şey umurumda değil.
Birkaç gün önce düşük tehlikesi geçirmiş ameliyata girmiş riskli bir ameliyattan çıkmış bebeğimi kaybetme riski taşımış ve hala taşıyorum yürümem bile tam anlamıyla kabul görmemişti...
Ama ya ben delireceğim gerçek anlamda ya da faaliyete geçeceğim
Hızlıca odama koştum az zamanım vardı Bunu hissedebiliyorum Çünkü gece beni yalnız bırakmayayacaklarını Tahmin edebiliyorum.
Hızlıca önceden ayarladım büyük bavul gibi olan ama bavul olmayan bez çantayı koluma taktım ağır gelmişti Hatta bacaklarıma ağrı saplanmıştı ama benim umrumda değil.
şu son kelimeyi hep kurar oldum.
yazacağım yine mutfağa koştum ve çantamı yere bıraktım buzdolabının bir kenarına geçtim ve Buzdolabını duvardaki boşluğa itmeye başladım ittirdikçe arkasında duran kilitli demir kapı göründü, hızlıca göz taramamı yapıp Click diyen sesi duydum.
Kapıyı biraz zorlayarak açtım Çünkü ilk açılmasıydı ve kimse fark etmesin diye İnce duvar örmüşlerdi kapının arkasına, kapı açıldıktan sonra çantayı tekrardan sırtıma yükledim ve hızlı adımlarla koşmamaya çalışarak dışarı çıktım artık arka bahçedeydim, evimin konumu öyle bir yerdeydi ki Arka Bahçe direk ormana bakıyordu işimi kolaylaştırıyordu. Hızlıca ağaçlık alanlara girerek yoluma devam ettim, yaklaşık 5 dakika sonra nefes nefese kalmış çünkü hem ağır bir çanta hem de taşımamam gereken bir yük taşıyordum, sonunda istediğim yere gelmiştim Atım Gece nin yanına.
Yalan söylemediğimi söylemiştim.
Bulmamıştım ki bu benim küçüklüğünden beri hep yanımda olan bir attı.
Zehradan önceki tek arkadaşımdı.
Aslında birkaç haftadır yattığım hastanede telefonumla aşırı haşır neşir oldum. Ve doğduktan sonra yaşayabilmem için tutulan süt annemin izini buldum,babama atım konusunda pek güvenmemiştim,o pek Geceden haz etmezdi çünkü
Doktorluk için üniversiteye çalışırken Süt Anneme göndermiştim Geceyi
Evet yıllar sonra dolu gözlerle Geceye bakıyordum ve öyle bir şeydi ki onunda gözleri dolmuştu..
Süt Annem benim gerçek annem gibi olmuştu o da babamdan pek haz etmezdi ama ben hiçbir zaman sorun etmedim
babamı tek ben seviyormuşum, tabi bu andan sonra kimse sevmiyor,aşkımı alamak demek göreceğiz.
Her neyse süt annemin de yıllar önce buraya taşındığını öğrendim.
Evet şaka gibi buradaydı . Küçücük şehirde karşılaşamamıştık
Ona birkaç mesaj gönderdikten sonra geceyi tam bu konuma bırakmasını söyledim O da hiç sorgulamadan Geceyi bıraktı telefondaki konumu takip ettim ve sadece 30 dakikalık mesafe vardı aramızda.
Hızlıca büyük çantayı ilk Gecenin arkasında yükledikten sonra binmek için bir hareket yaptım ama kasıklarına vuran sancıyla 2 dakika nefesimi tutarak beklemek zorunda kaldım,Gözlerim dolmuştu, Gece bir şeyler olduğunu anlamış gibi hiç bana zorluk çıkarmadan eğildi ve üstüne binmemi kolaylaştırdı.
Tam 30 dakika boyunca konumu takip ettim.Ve işte oradaydım,Süt annemin karşısında...
Saatler sonra:
bazı şeyleri atlayarak sadece bilmesi gereken şeyleri anlattım süt anneme ama ben ona Münevver anne diyorum tabiki.
Mesela sevgilimin ismini söylemeden yine gizli kurallarına uyarak Alkan'dan bahsettim tanıştığımızı söyledim hatta hamile olduğumu söyledim eminim beni arayacaklarını söyledim birkaç gün sonra buradan gittiğim zaman hiçbir şey bilmeyeceğini söyledim o ise her şeyi sorgulamadan kabul etti.
ama korkuyordu ,bana zarar geleceğini düşünüyordu ama aksini savunmuyorum ki zaten.
3Gün Sonra(Tuğrul):
Yumruğumu tekrardan masaya indirdim ve tekrardan bağırdım "nerede lan o kız"
Askeriyedeydim kendi odamdaydım ve bizim tim hariç diğer askerleri de görevlendirmiştim.
Ve işin absürt tarafı kaçırılmamış,kaçmış olmasıydı
Bu bilgiyi nerden mi buldum tabiki de mutfağa bıraktığı nottan.
*
SELAMM
NE GÜZEL DELİRDİM DİMİ AHAHA
Aslında komik değil içim kan ağlıyor ama katlanabilirim, nereye mi gidiyorum ,tabiki de söylemeyeceğim
Ama ölmediğini biliyorum
Hissediyorum,ölmedi hislerimden hiç bu kadar emin olmamıştım!
Neyse
Ama
Eğer Aşkım geri dönerse ve ben hala ortalarda yoksam ya ölmüşümdür yada tutsağımdır ;)
O zaman evde sadece ikimizin bildiği o bölgedeki notu okuyup beni bulabilirsiniz
Açelya
*
Evet tam olarak bunları yazmış mutfak masasının üstüne bırakmış evi terk etmişti kameralardan falan evi terk ettiği görünmüyordu Ama evi inceleyince arkada buzdolabının arkasında gizli bir kapı,olduğunu gördük .
Bütün tim şoktaydı ama Açelya'nın bulunması farzdı.!
O an Kerem'in "Bizim tek bilmediğimiz yer Komutanım ve Açelya'nın odası o da kilitli"demesiyle Alim ehemen haber yolladım tek temennim getireceği çilingir hapıyı açabilecek olması
****
Aradan 3 gün geçmişti ve şu an Açelya'nın evinde çilingir ve çırağıyla kapıyı açmaya çalışıyorduk ama öyle bir Lanetli ki kapı ne zarar görülüyor ne açılıyordu kapıya ısı vermeyi bile denedik ama sonuç falso...
"kafayı yiyeceğim" diye elinde levyeyle içeri dalan Kereme baktım. Zehra ve Hediyeyi burdan göndermiştik memleketlerine,kızlar harab olmuştu, şu iki gündür albayımızdan açelya'yı araştırma hakkında görevi zor almıştık. En son çilingir doğu ağzıyla ama yine iyi bir Türkçeyle ""Komtanım billah ne ettiysem ettim, ama bu kapı yok mu..hepten beton! Herhal on dairelikpara vermişler ha buna.Ne ettiysem açılmıyo.GÖz lazım diyo, gözle açılıyo buzıkkım." "
Umutlar tükeniyordu, o sırada koluma en fazla 14 yaşında olan erkek çocuğu dokundu muhtemelen çırağıydı.
"Komtanım he, belki ben diyorum deyi takmassınız ama, bu kapıneymiş böyle? Sizin odada pencere yok mu ki? Çağıralım bi vinç, çat diye pencereyden girək içeri ha!"
O an çok kısa bir an herkesin donduğunu hissettimAlim telefonuna sarılırken Akif çocuğun başını okşayıp "helal len" dedi
1 gün süt annemde kalmıştım Evet mis gibi yemeklerini yiyip istirahat etmiştim 2. gün ne olur ne olmaz bize hemen yola koyulmuştum. Ve şu an 3 gündür at üzerinde yoldayım hafif başım dönüyor.Bu bebek işi hiç de işime gelmedi. Muhtemelen bir gün istirahatla 4 güne gideceğim yere varırım.
Peki neden mi, Normalde bunu önceden ben de bilmiyordum İstanbul'a ne kadar uzakta değil mi Bitlis Tatvan?
Ama artık biliyorum en ıssız en vahşi ve ona en yakın bölgeydi çünkü!
Sırtımdaki Oklar ve yay bel ağrısı yapmıştı ama daha 4 günüm var
💚💚💚
Yorum yapmayı ve oyları unutmayınnnn
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
3.99k Okunma |
415 Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |