
KALBİM SIKIŞIYOR
önümdeki kişilere baktım.
Bunlar kim yahu
Saniyelik arkama döndüm
Attığım bomba birazdan patlayacaktı ve babamın adamları kaçışıyordu.
Saniyelik düşünmem lazımdı.
Elimi belime attım ve Askeriyeden (ç)aldığım küçük tüfeği kavradım ve bombayı attığım ! ve herkesin kaçtığı yere koştum .
Evet bunu yaptım
Nasıl koştum bilmiyorum ama koştum ve babamın adamları daha ne olduğunu anlayamadan elimdeki tüfek ile onlara rasgele ateş ettim.
Ordan uzaklaşırken bomba patladı ve yer sarsıldı öne doğru savruldum.Allahtan uzaklaşmıştım. Arkam yangın yeriydi. Gerçekten yanıyordu attığım bombanın kıvılcımları ağaçları tutuşturmuştu.
Kurtulmuş muydum .
Elim ayağım boşalırken kasıklarıma giren ağrı katlanılmaz olmuştu ağzımdan büyük bir inleme çıktı.
Az kalmıştı zamanım...
Yerden kalkmaya çalışırken alevlerin içinfen maskeli adamları gördüm.
Kahretsin bunlar ne lan
Onları inceleyemeden azrail görünümlü adamlardan tekrar kaçmaya başkadım
Kaç taneydiler
5 miydi 6 mı
Her neyse
Koşarken yangından mütevellit önüme kocaman gövdelu bir ağaç düştü.
korktum arkadaşlar.
kütüğün üstüne çıktım ve tam atlayacakken son anda durdum.
UÇURUM VAR
Kütüğün üstünde geri döndüm ve adamları gördüm arkamda sıralanmışlardı 5 kişiydiler.
Babamın adamları nerde yahu.
Beni kolay kolay salmazlardı.
O an belleğin varlığını hatırladım ve kaçarken sütyenimin arasına sıkıştırdığım belleğin varlığını kontrol ettim burdaydı.
Adamlar da burda ölecekdim farkında mısın
Onlara bakarken hepsini inceledim öylece duruyorlardı.
"Ne istiyorsunuz benden?" Sert bir şekilde sormuştum ama cevap dahi alamamıştım öyle ecelim gibi dikiliyorlardı önümde.
En uzunu ve en başta duranı bir adım öne çıktü ve ben bir adım arkaya gittim.
"Yaklaşmayın!Andım olsun kendimi aşağıya atarım!" Bağırmam ile durdu kafasını sola eğdi .
Ve o an arkamdan birinin ağzımı pamukla yada bir bezle kapatmasıyla bilincimin yavaş yavaş gitmesi bir oldu.
BEBEĞİM...
En son gördüğüm şey liderleri olarak düsündüğüm o adamın ayaklarina kadar gelen bir beyaz kediyi sevmesi oldu
Keremin Anlatımıyla:
Günler önce Anlamıştık o odaya giremeyeceğimizi.Bizde ne yapmıştık duvarı yıkmıştık.
Evet ...
Ve yatağın üstündeki Açelya'nın o notu ile karşılaşmıştık.
Not ise :
"Ne batı ne doğu, ne kuzey ne güney. Gerçeğin saklandığı nokta oradaydı hep. İsmini söylemem, çünkü kan var onda, Ama bilen bilir:
Bitlis'in kalbinde, sessiz bir yanda."
Not buydu.
Bir sürü karışık cümle vardı o notun içinde ama Ana Konu Kız kardeşim gibi gördüğüm kızın babası olacak kansızın Yanına gitmesiydi.
Açelya deli misin
Ne Planlıyordu.
Aktif olarak zaten Orhan Korkmaz'ı takip ettiriyoruz ama öyle bir şey ki, Açelyanın kaybolmasıyla Orhan Korkmaz da kaybolmuştu.
Çıkmazın içindeydik timcek.
Tuğrul kafayı yemişti bu süreçte.
Günlerdir bir damla uyumamıştık.
Ben başında durduğun bilgisayardan kafamı kaldırdım ve günler sonra ilk defa İsyan ettim.
"YETER ARTIK" herkes durdu ve bana baktı.
"Çabaladıkça Açelyayı bulmaya çalıştıkça daha çok battığımızın farkında değil misiniz Bu işin kökünden çözmemiz lazım artık"
Tuğrul kafasını kaldırdı ve "Ne yapmamızı istiyorsun Ulan erişmeye çalışıyoruz ya" diye bağırdı.
Tam bir cevap verecektim ki işlerin karışmak üzere olduğunu fark eden Hürü araya girdi.
"Kerem haklı yerimize sekiyoruz her bir şeye ulaştığımızı zannettiğimizde Aslında ulaşmış olmuyoruz Tuğrul komutanım,izninizle artık harekete geçelim"
Komutanımın gerildiğini hissediyordum Çünkü gerçekten tehlikeli bir şeyden bahsediyorduk kimsenin dile getirmediği ama herkesin aklında olan o şey.
Sustu ...
Sustu...
Hep susardı ama bu susması çok farklı hir etkiydi.
Dudaklarından tek bir cünle çıktı.
"Hazırlanın"
Başlıyorduk.
Günümüz Keremin anlatımı ile:
Dizlerimin üstünde olan bilgisayar ile o küçük noktayı takip ediyordum.
Küçük nokta
Yanımdaki görkemli bedene baktım ,sırtı gerilmişti.bekliyordu.
Başımı sağa çevirdim.
Güliz,Hürü ve Ben Hazırlanmış işareti bekliyorduk.
Konuştu"..."
Açelyanın Anlatımı:
Kasıklarımdaki sancı yaşadığımı hissettiriyordu ölmemiştim.Ama bebeğim
Bir defa daha mı kayıp yaşayacaktım. Hemde hayatımın bir parçası olan adamdan olan çocuğu .Kızımı?
Gözlerimi omuzumda hissettiğim elle hışımla açtım.
Karşımda gördüğüm adamla çığlık attım .
Bu maskeli adamdı.
Önümdeki adam ve arkasında duran 4 kişi

(Şöyle düşünebilirsiniz ama arka plan böyle değil.**)
Yine 5 kişilerdi.
Midem bulanmaya başlamıştı.
Ta ki o ana kadar burnuma gelen mis gibi elmalı kurabiye kokusuyla durdum,kasıldım.
Yine mi.
Karşımdaki kişiler bana sadece bakıyorlardı.(gözleri bile kapalı olduğu için tahmin ediyorum.)
Gözlerim bu kokuyla dolarken hıçkırmaya ve devamında ağlamaya başladım.
Yaşadıklarım ağırdı.
Herşey.
Karşimda bana bakan adama döndüm ve belki çok çaresizce olabilir ama şunu dedim.
"Beni öldürmeden önce Elmalı Kurabiye yesem olur mu" ve hıçkırıklarım arttı.
Adamın bedeni kasılırken arkadakiler bakıştı.
Devam ettim.
"Hamileyim ve aşeriyorum.Kocam şehit olmadan önce aşermiştim ama yiyememişim lütfen" gözlerim yaşlardan ötürü görmemeye başlamıştı ki adam eğildi ve bana baktı.
Elini uzattı irkilsem de hareket etmedim.
Yaşlar akarken o elindeki bez parçasını çıkartıp göz yaşlarımı sildi.
Durdum ve o an birşey yaptı
Maskesini tutarak çekiştirdi ve çıkardı.
Durdum.
Dondum
ALPİM
KOCAM
KARŞIMDAYDI.
Suratımda nasıl bir ifade vadı bilmiyorum ama gözlerime uzun uzun baktı ve bana sarıldı.
Ellerim havada öykece kalmıştı.
Göz Yaşlarım daha da artarken boynumdaki ıslaklığın sebebinin onun da ağlamasından dolayı olduğunu anladım.
Kokusu burnuma dolarken derince içime çektim.
Oydu burdaydı yada delirmiştim.
Tabi ya delirmiştim.
Hızlıca oturduğum yataktan kalktım ve geri çekildim,karşımdaki adama hayalete bakarmış gibi baktım.
Kafamı ard arda sallarken bunun doğru olamayacağını biliyordum.
"Delirdim, delirdim ,öldün sen, öldün sen" kendi kendime konuşurken onun sesini duydum.
"Açelyam" deme ,deme bana öyle be adam.
Ona bakarken arkasındakilerin de maskesini çıkardığını gördüm
Kerem,Güliz,Hürü,Ümit orda dikiliyorlardı.
Arkamı döndüğümde
Tuğrul,Alim ile Akif te oradaydı.
Delirdim mi
Elimi karnıma götürdüm.
4,5 aylik olmuş ama sadece minik tepecikten ibaret olan karnıma.
Sadece Alp'e bakıyordum.
Alp namı değer Alkan.
Bana bir adım attığında bir adım geriledim.
Belki ona sarılıp deliler gibi ağlayıp hasret gedermek istoyor olabilirm ama onun bana yaptıklarını da görmezden gelemem.
"Sen?" Diye sordum oda
"Ben " diye cevapladı.
Ona lanetler yağdırmak istedim ama yapamadım...
Tam konuşacağım anda karnıma giren sancıyla büyük bir inleme dudağımdan kaçtı ve ben ayakta duramadım.Dizlerimin üstüne düştüğüm an koşarak yanıma geldiler.Ben ise karnımı tutmuş yere bakıyor ve acının geçmesini bekliyordum
sakin ol bebeğim
"Noluyor Güzelim iyi misin!"Alp sözünü bitirir bititmez kahkaha atmaya başlamıştım.
evet delirdim
"İyi miymişim soruyor musun ulan sen!"cırlamam ile sustu.
Kimden bilmiyorum ama birinden destek alarak ayağa kalktım.
"Sen hangi yüzle benim karşıma çıjarsın ha,hamgi yüzle !"doğruldu ve sustu.Gözleri karnıma sabitlenmiş beni dinliyordu.Susunca gözlerimi gözlerime çıkarttı.
"Sen"deyip üstüne geldim ve bir tokat attım kafası yan dönmüştü
"İğrençsin" sustum.
Kafasını bana çevirip söze girdi.
"Mecburdum"
"Neye mecburdun lan neye beni bırakmaya mı,Şehit haberinle yüzleştirmeye mi mecburdun lan neye ,düşük yapıp hayati tehlike geçirmem mi gerkiryordu lan benim!"boğazımı yırtarcasına bağırmıştım ama kulaklarım uğuldadığından kendimi duyamamıştım.
Son cümlele hışımla bana baktı.
Şaşırmıştı
ne
"Ne" bilmiyordu.
Arkamda kalan Tuğrula baktığında aslında Tuğrulun ona hiçbir şey söyelmedeiğini anladım.
Büyük bir sinirle Tuğrula gidiyordu ki
"Kendi yaptığının hesabını ona soramazsın" diye bağırdım.
Durdu ve bana döndü.
Ağlamaya başlamıştım.
"Neden" dedim sadece neden ya neden.
"Söyleyemezdim Alp" rütbeyi bırakmışı Tuğrul "Görevini ve mesleğini riske atardın ve şuan bebeğin iyi" dedi.
Alp Tuğrulu yok sayacaktı ama sözlerinin üstüne hızlıca arkasını dönüp yumruğunu Tuğrula çaktı.
inanamiyorum amk aşkından öldüğüm adam önümde ve yaptığı şeylere bak.
Sonra sakince bana döndü ve nerdeyse koşarak gelip bana sarıldı öyle bir sarıldı ki kendimi ona bıraktım .
Beni taşıyordu ve rahatsızlık duymuyordu.
Bekleyemedim ağlıyordum hem üzüntüden hem de mutluluktan.
Hızlıca çeklim ve suratına bir yumruk çaktım
"Ne yaşadığım biliyormusun lan piç" sonra ağlayarak ona uzandım ve dudaklarına yapıştım.
Çok şey yaşmıştım.
Defalarca ölümden dönmüş
Babamdan kaçmış
Tecavüzcümle yüzleşmiş
Ve her şeyi öğrenmiştim.
Onu öyke bir öptüm ki bu yaşadıklarımi bir öpücükle anladın istedim
Ve anladı da.
Beni öperken eli karnıma gitti ama kanımı bulamadı.
Durdu ve çekildi.
"N-nerde?"
"Düşük tehlikesi geçirdim, ameliyatla iç karnımı küçülttüler ,bir aya karnım büyür hatta genleştiğimi hissediyorum" dedim gülmekten uzak bir gülüşle.
Bana öyle özlemle bakıyordu ki az daha onu affedeceğim.
Ondan ayrıldım çünkü baş başa ve verimli vakit geçirmek istedim oda bunu istemiş olacak ki kokumu içine çektikten sonra ayrılmama izin verdi.Hala eli belimdeydi...
Kereme uzun uzun baktım
Abime
Gerçek abime
Ona bakınca yine gözlerim doldu.
Ona doğru bir adım attım ama sonra durdum
Orhan Korkmazın sesi kulağımdaydı.
"Sen ondan babasını ve ablasını çaldın"demişti ya Kerem de öyle düşünürse.
Kerem bana sorgulayıcı hir şekilde bakarken durdum herşey beynime tekrar işliyordu.
Ve bu sefer her şeyi daha iyi anlıyor ve kavrıyordum İşte bu benim için fazlaydı.
Kaldıramayacağımı farkındayım O yüzden önceden verdiğim bir sözü tutmanın vakti geldi.
Arkamı döndüm ve Belimden çıkardığım silahı Alp'e doğrulttum.
Herkese kal geldi.
"Sana bir şey olursa seni götünden vuracağımı söylemiştim.Bu ize baktığında hep beni hatırla" Daha kimsenin hareket etmesine müsaade etmeden tam herkes üstüme atılacakken tetiği çektim ve ateş ettim.
Kulaklarım çınladı.
Ve derin bir oh çektim.
En azından benim yüzünden ölsün..
Derisine giren mermi normal bir mermi değil kısa süreli felç edici bir Mermi
Alp'in el ayağı boşalırken onu Tuğrul benim elim ayağım Boşalırken de beni Kerem tutmuştu.
Gözlerimi kapamadan önce Kerem'in eline verdiğim flash bellek gördüğüm son şey olmuştu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.89k Okunma |
463 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |